20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM TARİHİ GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Bilim, Siyaset ve Erdal İnönü Erdal İnönü, ideolojiyle değil bilimle siyaset yaptı ve her zaman demokrasiyi yükseltmeye çalıştı. Onun bilim ve siyaset çalışmalarının en önemli iki özelliği budur. Osman Bahadır “Bakın çocuklar, düşünceler, dile getirilme biçimlerinden hep farklıdır. Bir düşüncenin dili, onu sınırlar, ister istemez.” Hakikat Yolcuları Çocuklar, toplanın şöyle etrafıma. Sesim sizlere ulaşmayabilir. Gerçi, bu ormanın kenarında, ağustos böceklerinin konserinden gayrı bir gürültü yok, ama bir yanda doğayı dinlerken, bir yandan da beni dinleyin. Söyleyeceklerim dört duvar arasında elbette söylenemezdi! Sözlerim böyle bir çevrede, böyle bir ortamda, böyle bir iklimde anlaşılabilir. Çevreyi, ortamı anladık da Hocam, iklimi anlamadık. Ne demek iklim? Coğrafya terimi olan iklimden söz etmiyorum. Sözlerinden anlaşılıyor ki, çevre ve ortamı da pek anlamamışsın. Sözlerime buradan başlayayım. Bakın çocuklar, düşünceler, dile getirilme biçimlerinden hep farklıdır. Bir düşüncenin dili, onu sınırlar, ister istemez. Peki, dil, düşünceyi zenginleştirmez mi Hocam? Yahu, sen ne güzel sorular soruyorsun öyle. Belki de bu çevrenin etkisindendir. Benim, sizlerin toplumsal, kültürel, siyasal konumları; bizi saran doğal koşullar burada, doğa içinde oluşumuz gibi konuştuğumuz dil, bir anlamıyla düşüncenin aktarıldığı, tartışıldığı, açıldığı, serpildiği çevreyi gösterir. Ben farklı bir çevrede, farklı insanlarla, farklı bir zaman diliminde düşüncelerime farklı bir biçimde can verecektim. Şimdi, buradayım, sizlerle bu biçimde konuşuyorum. Sizler de benimle bu dilsel, antropolojik, sosyolojik, sosyopsikolojik koşullarda benimle bu biçimde kendinizi dile getiriyorsunuz. Özgürce mi demek istiyorsunuz? Orasını bilemem. Rahat olmanızı, kendinizi tartıştığınız düşüncelere bırakmanızı öneririm. Serbest çağrışım yöntemiyle mi Hocam? İnsaf! Dile değil, düşünceye bırakın kendinizi. “Relax” içinde mi olalım? Öylesine bırakın ki kendinizi, bu “relax” sözünden de kurtulun. Hocam, siz bir anlamıyla “idealist” siniz galiba, dille düşünceyi ayırıyorsunuz oysa, Wittgenstein… Wittgenstein'a hürmetimiz sonsuz. Şimdilik onu da unutun. Düşünce dilden fazladır. Farklıdır. İşte bu noktada giriyor araya. Ortam, düşüncenin aktığı ırmaktır. Bunu şimdilik bir metaforla anlatabiliyorum. Çevreniz öyle olmalı ki, sizi ortama girmeye hazırlasın. Ortama ancak, çevre aracılığıyla ulaşılabilir. Bundan dolayı bu çevrede ortamı konuşuyoruz. İklim ise ortamdakilerin kendilerini ortama katabilmesiyle gerçekleşir. İklimi yaşayanlar dile takılıp kalmaz. Dilin engellerini, sınırlarlarını keşfederler. Bir “hava” oluşur ortamda. Düşünce alır başını gider. Hocam, dikkat! Hocam dikkat! Mistisizme düşüyorsunuz! Çocuklar dikkat! Çocuklar dikkat! Çevreye düşüyorsunuz. Bu gerginliğiniz, felsefî bir ihtiyat adına sizi daraltıyor. Aklınız fikriniz okuduğunuz kitaplarda! Kafanızdaki sözcüklere saplanıp kalmışsınız! Satırları okumaktan satır aralarını göremiyorsunuz! Sözcükleri dinlemekten, taşıdıkları anlam okyanuslarını fark edemiyorsunuz! Düşüncenin akacağı ırmağın akışına engeller koyuyorsunuz. O zaman açalım bir büyük, kafayı çekip konuşalım! El insaf! Bu mudur düşünme ırmağında bir damla olmak! Biz düşünme yolcuları, düşüncenin düşünmesine katkıda bulunacak yolcular… Heidegger Hocam, siz de çevreden kopamıyorsunuz! Ben herhangi bir filozoftan söz ettim mi? Ortam bizi, ona kendimizi bıraktığımızda nereye götürecekse, oraya gideriz. Bu Heidegger de olabilir, Badiou da, Levinas da, Derrida da. Ama önce siz düşünceyle karşılaşacağınız iklim içinde kendiniz olun. Kendi biricikliğiniz, özgülüğünüz içinde iklimi yaşayabilirisiniz. Düşüncenin evrensel yapısı, sizin tekilliğiniz, biricikliğinizle karşılaşınca, kendini size açar. Orada hem kendinizi hem de düşüncenin evrensel boyutlarıyla karşılaşırsınız! Kendinizi yaşarken, düşünceyi de yaşamış olursunuz. Düşünme asla esrime değildir. Sarhoşluk, uyku hâli, bir mistik “trans” hâli değildir. Kendinizi bulmaca çözen insan tavrından kurtarın. Bir bulmacayla değil, bir muammayla karşı karşıyasınız. Haklısınız Hocam, sizin sözleriniz de ne muamma ama! S CBT1077/11 9 Kasım 2007 evgili Erdal İnönü'yü kaybettik. Bu gerçeği dile getirmenin dayanılması çok güç bir ağırlığı ve acısı var. Sevgisini yansıtan güler yüzünün, karşısındakilere umut ve güven veren konuşmalarının, yeni fikirlerinin yokluğuna hiç alışamayacağız. Türkiye bilimi ve siyaseti çok seçkin bir değerini yitirdi. Çünkü o, hem bilim hayatımıza, hem de siyaset dünyamıza çok önemli katkılarda bulunmuştu ve bu katkılarını sürdürüyordu. Genç Cumhuriyet'in bilimi tüm davranışlarının temel yönlendiricisi olarak gördüğü günlerde doğan Erdal İnönü, yaşamı boyunca bilimin gelişmesi ve halk içinde yayılması için çaba gösterdi. Bilimsel araştırmalar yaptı ve yönetti, üniversitelerde ve araştırma kurumlarında yöneticilik yaptı, bilim eğitimini sürdürdü ve halkın bilimsel düşüncelerle tanışması için çaba gösterdi. Her gerçek bilim insanının çalışması gereken bu dört alanın hepsinde de çok Her zaman başarılı oldu. sorgulayıcı, Erdal İnönü, 19521976 yıllarında teorik ve eleştirici ve yapıcı matematiksel fizik alanında 27 kitap ve makale (25'i İngilizce) yayımladı. Bilim tarihi araştırmaları oldu. Onun için bilim ve bibliyografyaları ve anı kitapları olarak 1971insanı, araştırma 2007 yılları arasında 14 kitap yayımladı. 19662007 yapan insandı. yıllarında bilim tarihi ve bilim politikası Yaşamının son konusunda İngilizce ve Türkçe olarak 28 makale yayımladı. Ayrıca 1967 ve 1983 yıllarında fizikle dakikalarına kadar ilgili iki kitabın editörlüğünü yaptı. yeni şeyler Uluslararası alanda en saygın bilim ödüllerinden öğrenmek ve biri olan Wigner Madalyası'nı aldı. Ayrıca TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü almıştı. Türkiye öğrendiklerini de Bilimler Akademisi onur üyesiydi. başkalarına iletmek Erdal İnönü'nün siyaset dünyasına en büyük istedi. katkısı ise, gerek devlet yönetiminin ve siyasi parti yapılarının, gerekse genel olarak insanlar arasındaki ilişkilerin demokratikleştirilmesine yönelik olarak yaptığı çalışmalar ve girişimlerdir. Bu alanda sadece kendi çabalarıyla belki çok fazla şeyi değiştiremedi ama, ülkemizde hayatın demokratikleştirilmesi için sarf ettiği çabalar ve davranış ilkeleri, bundan sonra da bize yol göstermeye devam edecek. Son yıllarda siyasi hayatı terk ettiği düşünülmekte ise de, gerçekte o sadece fiili siyaseti bırakmıştı. Bilim tarihi çalışmalarıyla aynı zamanda ve bu çalışmaları aracılığıyla yeni bir siyaset anlayışına yöneliyordu. Bilim tarihi çalışmaları ona bilim ve siyaset çalışmalarında ulaştığı sonuçların bir tür sentezini yapma imkanını sağlıyordu. Bilimsel Devrim ve Stratejik Anlamı (TÜBA, 2003) adlı kitabında, bilimsel devrimler ile siyasi devrimler arasındaki yaşamsal ilişkiye ve siyasal devrimlerden farklı olarak bilimsel devrimlerin sürekliliğine işaret ediyordu. Erdal İnönü, ideolojiyle değil bilimle siyaset yaptı ve her zaman demokrasiyi yükseltmeye çalıştı. Onun bilim ve siyaset çalışmalarının en önemli iki özelliği budur. Her zaman sorgulayıcı, eleştirici ve yapıcı oldu. Onun için bilim insanı, araştırma yapan insandı. Yaşamının son dakikalarına kadar yeni şeyler öğrenmek ve öğrendiklerini de başkalarına iletmek istedi. Erdal İnönü'süz Türkiye, eksik bir Türkiye'dir. Ona ve büyük anısına layık olmak ve ülkemizi geliştirmek için bilim ve demokrasi bayrağını şimdi çok daha yükseklere çıkarmamız gerekiyor. Sevgili Erdal İnönü, şimdi ulusumuzun bilincinde ve kalbindeki müstesna yerinde. Onu çok özleyeceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle