Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Işık kirliliği kent ölçeğinde tartışıldı Işık kirliliği ışığın, yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yanlış zamanda kullanılmasıdır. Elektrik enerjisi yanlış yönde kullanıldığında, ışık elde etmek için kullanılan enerjinin büyük bir bölümü gereksiz yere harcanmaktadır, parıltı farklarındaki artışa bağlı olarak gözün konfor koşulları etkilenmektedir. Planc Uydusu: Bilimde öykü Nobel de kazansanız bitmiyor! Prof. Dr. Rennan Pekünlü (Ege Üniversitesi) K I şık kirliliği ışığın her şekilde yanlış kullanılması konularını kapsar. Işık taşması (ışık ihlali) olarak nitelendirilen, ışığın istenmeyen yeri aydınlatması durumu, gökyüzüne doğrudan giden ışık sonucunda ışığın atmosferdeki tozlar ve moleküller tarafından saçılması ve bunun sonucunda göğün doğal parlaklığının bozulması veya artması, gereğinden fazla aydınlık düzeyi yaratılması, doğal dengenin bozulması, gözün konfor koşullarının etkilenmesi, kamaşma oluşması, ışık kirliliği kapsamında ele alınan konular arasındadır. Işık kirliliği yol, cadde ve sokak aydınlatmaları, binalardan taşan ışıklar, reklam panolarının aydınlatılması ve dış aydınlatma konularını kapsamakta ve çeşitli ölçeklerde ele alınmaktadır. Işık kirliliği konusuna olan duyarlılık son yıllarda artmıştır, çeşitli ülkelerdeki yerel yönetimler de bu konuda çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Ülkemizde de bu konuyu tartışmak üzere, Aydınlatma Türk Milli Komitesi (ATMK) ve İstanbul Kültür Üniversitesi, 68 Eylül 2007 tarihleri arasında Light Pollution and Urban Lighting başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenlemiştir. İstanbul Kültür Üniversitesi, Önder Öztu nalı Konferans Salonu'nda düzenlenen sempozyumda üçü davetli olmak üzere, toplam yirmi bir bildiri sunulmuş, ışık kirliliği konusu çeşitli ölçeklerde ele alınmış ve tartışılmıştır. Sempozyum kapsamında ele alınan konular şu şekilde özetlenebilir; • Kent güzelleştirmekent aydınlatması ve şehir master planlarının uygulanmasının gerekleri, yurtiçi ve yurt dışında bu konuda yapılan çalışmalar ve uygulamalar, • Dış aydınlatmada kullanılan aygıtlar ve özellikleri • Yol, sokak, cadde ve parkbahçelerin aydınlatmasında ışık kirliliğini önlemek için gereken yöntemlerin belirlenmesi, • Işık taşması (ışık ihlali) konusunda gereken tedbirlerin alınması, uzaya kaçan ışıklar ve gök parıltısının önemi, • Işığın fiziksel ölçümü, ışık kaynakları ve radyasyon ölçümü, • Ulaşım ve sinyalizasyonda kullanılan yöntemler ve ışık kirliliği ile olan ilişkisi Düzenlenen sempozyum, aydınlatma konusunda çalışan araştırmacılar, tasarımcılar, uygulamacılar ve üretimciler bir araya gelmiş ve karşılıklı bilgi alışverişi sağlanmıştır. Güneş yüzeyinde sismik dalgalar Prof. Dr. Rennan Pekünlü (Ege Üniversitesi) Güneş'in manyetik olarak etkin bölgesi olan NOAA 10696 nın 28 Ekim 2003 tarihinde elde edilmiş olan görüntüsü. Bu görüntü, görsel bölgenin (4000 Å 8000Å arası; 1 Å bir santimetrenin yüz milyonda biridir) tüm renkleriyle elde edilmiş olan görüntülerin birleştirilmesiyle elde edilen “beyaz ışık” görüntüsüdür. Bu bölgede oluşan flare olayı sırasında (11:06 UT) mavi ve sarı renklerle gösterilen bölgeler 1 km/s lik hızlarla yukarı ve aşağıya doğru devinmiştir. Saat 11:37 UT de 3 sismik dalganın dalga cepheleri büyük çember yay parçalarıyla görülüyor. Sismic devinimlerin kaynağı (sarı çemberler), güneştacı manyetik alanındaki erkenin özgür duruma geçmesiyle birlikte ortaya çıkan elektrik alan ve şok dalgalarının ivmelendirdiği ve ışıkküreye relativistik hızlarla çarpan plazma yumaklarıdır. Şekilde, saat 11:06 UT da algılanan, 50 100 keV erke düzeylerindeki sert Xışın kaynakları (sarı çemberler) ve 2.2 MeV erke düzeyindeki gamma ışın kaynakları (yeşil çemberler) da görülüyor. Kaynak: A.G. Kosovichev, Solar Physics (2006) 238: 111 CBT 1077 / 17 9 Kasım 2007 ozmik Mikrodalga Ardalan Işınımındaki (KMAI) yönbağımlılıkların (anisotropy) tam ve doğru ölçümleri evrene ilişkin çok değerli bilgiler sunar. Bu nedenle KMAI’deki yönbağımlılıkları algılayıp ölçmek için büyük çabalar harcandı. Bu çabalardan ilki COBE (Cosmic Background Explorer) uydusuyla (Smoot ve ark. 1992; Bennett ve ark. 1996) ikincisiyse WMAP (Wilkinson Microwave Anisotropy Probe) uydusuyla (Bennett ve ark. 2003; Spergel ve ark. 2003) yapıldı. Bu çabaların yenisi 2007 yılının başlarında fırlatılması tasarlanan Planck uydusundan gelecek (bkz Şekil 1). Planck uydusu uzayın bir noktasından diğer noktasına, eğer varsa, sıcaklık farkını milyonda on düzeyinde dolaysız olarak saptayacak ve gerçekten uzayın bir noktasından diğerine sıcaklık farkı (yönbağımlılıklar) var mı yok mu kesin olarak belirleyecek. Planck uydusu KMAI da milyonda on düzeyinde yönbağımlılığın varlığını diferansiyel ölçüm yerine düşük gürültülü ve dolaysız ölçümle yapacaktır. Bugün COBE ve WMAP haritalarını sorgulayan biliminsanları var (örneğin, Keith C. Şekil 1. Planck uydusu. C o v e r ; Starkman G.D. & Schwarz D.J.). Bu bilim insanlarına göre, bilimin ilerleyebilmesi için dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Deneysel sonuçların güvenilirliğini değerlendirirken, gözlemlerin değişik kuramlarla ne denli tutarlı olduğundan çok, deney tekniğinin ve deney sonuçlarının niteliğine bakılmalıdır. Planck bir ESA (European Space Agency) projesidir. Uydunun üzerindeki ölçüm aygıtları ESA üyesi ülkeler, özellikle de Fransa ve İtalya'nın parasal desteğiyle sağlanıyor. Danimarka ve NASA (ABD) da masraflara katkıda bulunuyor. Planck ESA’nın Uzak Kızılöte ve altmilimetre Uzay Gözlemevi (Herschel) ile birlikte Şubat 2007’de fırlatılacak. Planck'ın birinci amacı, tüm gökyüzünü 10 frekans kanalıyla tarayıp haritasını çıkarmaktır. Bu haritalar yalnızca KMAI değil, önalanda (foreground) bulunan diğer astrofiziksel ışınım kaynaklarını da içerecek. Önalan kaynakları gökadamızdan (serbestserbest geçişler, synchrotron ışınımı ve tozdan gelen ışınım) kaynaklanan ışınım veya gökadaötesi kaynaklardan gelen ışınımlardır. 10 frekans kanalından elde edilen haritalar kullanılarak bir tek KMAI yönbağımlılığı haritası çıkarılacak. Planck'ın yapacağı haritalardan biri de SunyaevZel'dovich etkisinin haritası olacak. KMAI’nin gerçekten de ardalandan geldiğini kanıtlayacak olan etki SunyaevZel'dovich etkisidir. Ardalandan gelip gökada süper kümesi içinden geçen KMAI fotonları küme içindeki plazmayla tersCompton etkisine girecek ve ışınımın kara cisim tayfında bir kayma gözlenecektir. Bu etki gözlenirse, gökada süper kümelerin neden olduğu yerel yönbağımlılıklar ile ilk çağlardan arda kalan yönbağımlılıkların ayrımı yapılabilecek.