Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
İki yöntemden birini seçiyorlar:
Üstte olmak, gücü elinde bulundurup
hükmetmek.
Eğer bu noktada değillerse altta olmayı, mazlum
görünmeyi yeğlemek.
Güçlüyken:
“Haddinizi bilin... Kim oluyorsunuz?”
Karşı tarafın durumu daha güçlüyse:
“Sizin yaptığınız mezalimi kimse yapmamıştır...”
8 yıl boyunca iktidar olup, iktidar gücünü kurallı-
kuralsız her şekilde kullanıp, yeri geldiğinde
“mazlum” görünebilmek her iktidarın harcı değildir.
AKP, “mutabakatı”, siyaset biliminin geleneksel
kuralları içinde algılamıyor.
Mutabakat uygulamaları şöyle:
“Bu konuda sen bana karışma, istediğim şekilde
yapayım; şu konuda da ben sana karışmayayım,
sen nasıl biliyorsan öyle olsun, anlaşmış olalım...”
Oysa demokrasilerde mutabakat bir durumu
masaya yatırıp tarafların görüşü çerçevesinde
biçimlendirmek ve ortaya yeni bir ortak durum
koymaktır.
AKP böyle yorumlamadığı için siyaset ortak dil
üretemiyor.
AKP’nin kurumlara yönelik siyaset yapma biçimi
de şöyle:
Tümüyle kendileştirmek istediği bir kurum buna
direniyorsa; onun olumsuz yönlerini medya
yandaşlarının önüne atıp parçalatıyor.
Kamuoyu şu görüşe getiriliyor:
“Evet bu kurum kökten değişmeli...”
O an düğmeye basılıyor. Mevcuttan daha kötü
düzenleme, “demokratikleşme”, “şeffaflaşma”,
“AB’ye uyum”, “açılım” adı altında uygulamaya
konuyor.
Bu yola başvurmak zorsa ikinci yol:
Yanına paralel başka bir kurumu öne çıkarma...
Söz konusu olan kavramlar, temel değerlerse
başlıca çözüm yolu şu:
“Buna biz de karşı çıkmıyoruz. Hatta bu
kavramın hakkını en iyi biz veriyoruz, biz
savunuyoruz. Bütün bunları daha iyi yapmak için
bu kavramın tarifini yenileyelim. Hep aynı tarif olur
mu?”
Olmaz!
Laiklik?
En laik biziz. Ama tarifini yeniden yapalım.
Üniter devlet?
Bizden âlâ bütünlüğü sağlayan olmaz. Ama
buna dar anlamda değil, geniş anlamda bakalım.
Arkadaşlara, suyun 100 derecede kaynaması
kadar değiştirilemez evrensel değerlerden söz
etsek, çıkışacaklar:
“Bırakın bu statükoculuğu, yeni derecelere
alışın!”
Referandum süreci, bütün bunları bir kez daha
görmemizi, yaşamamızı sağladı.
Yukarıdaki anlatımlara paralel olarak iktidarla
muhalefetin yarışı şöyle de özetlenebilir:
Her türlü doping yöntemini uygulama haklarına
sahip, yarış saatiyle istediği gibi oynayabilen bir
kişi ile özgücünden başka hiçbir şeyi olmayan
kişinin yarışı...
Demokrasinin “rayına” oturmasından ne yazık ki,
iktidarın “reyine” oturmasını anlıyoruz...
Tarih baba diyor ki; dünyanın hiçbir ülkesine
demokrasi referandumla gelmemiştir. Ortaklaşa
üretilen paydalarla, kültürle gelmiştir.
Ama dünyanın pek çok ülkesinden demokrasi,
referandumla gitmiştir...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yola çıkıyor; (henüz başkan-sultan olmadığı
için ailece yerleşemediği) Dolmabahçe Sarayı’ndaki
çalışma bürosuna geliyor. Akşam içi boş makam
arabası eve dönüyor.
Cin gibi medyamız da bir âlem. Ya’vu Başbakan
bize görünmeden, konuşmadan, birkaç yerde nutuk
atmadan rahat etmezdi. Nasıl oluyor da onca
gündür suskun, ortalıkta neden yok diye merak
etmedi.
Kimi dedi ki Abant’ta tatilde? Fos çıktı... Hükümet
hastadır, değildir, yorgundur, tatildedir gibi bir
açıklama yapmadı.
Ola ki hasta. Aman ülke telaşa kapılmasın diye
yokluğunu hissettirmiyor.
Belki bugün, belki bugünden de yakın... çıkar
meydana.
Halkını içi boş arabalarla aldatmaya ne gerek var
Bay Başbakan!
Tarihten hiç değilse bu konuda ders alabilirsiniz.
Bir tarihte Ecevit’le Yugoslavya’daydık.
Anlattıklarına göre Mareşal Tito’nun üç-dört makam
arabası ve… bir de tıpatıp benzeri vardı.
Suikasttan korkan Tito’nun kent içinde dışındaki
ziyaretlerde öndeki makam arabasında benzeri,
arkasındakinde de gerçek Tito bulunurdu.
Eee kolay değil. Yugoslavya birliğini ayakta tutan
insandı Tito.
İşte halkı aldatmanın bir başka yolu Tito örneği.
Bir benzerinizi neden aratmıyorsunuz?
RTE, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü korumak,
bölünmeyi önlemek için öyle uğraş veriyor ki, ola ki
yorgun düştü ya da evde PKK terörünü nasıl
çözeceğini düşünüyor.
Herhalde çözümü buldu: Zira Taraf gazetesinin
dünkü manşeti RTE’nin bilinmeyen çabalarını
özetledi: “Devlet, İmralı’da masaya oturdu.”
ABD’nin derdest edip bize teslim ettiği tarihten
bugünlere; Öcalan nereden nereye geldi?
Öcalan’ın idam edilmemesi için başlayan
tartışmalı süreç hızla gelişiyor...
Öcalan’ın teslim alındığı o günlerde zamanın MİT
müsteşarı her gazetenin sorumluları ve yazarları ile
söyleşiler yapıyordu. Cumhuriyet ekibiyle de
söyleşti.
30-35 bin kişinin katlinden sorumlu Öcalan’ın
neden idam edilmediği sorulduğunda, devletin
(hükümetin) görüşünü özetleyen yanıtı şuydu:
“Ondan yararlanacağız!”
Oysa ABD, Öcalan’ı bir koşulla teslim etmişti:
Sağlığına dokunulmayacak! Yani idam edilmeyecek!
Şimdilerde idam ettin etmedin tartışmaları
yapılıyor ya. O günlerin hükümet üyesi, sorumlu
parti lideri Bahçeli; Avrupa İnsan Hakları’nın idam
edilmemesini dayattığını içeren bir gerekçeyle ABD
koşulunu örtüyor.
Öcalan da yakalandığı günlerde ölüm korkusuyla
terörün sona erdirilmesinde gereken her şeyi
yapmaya amade olduğunu söylüyordu.
İdamdan kurtuldu; o günlerden İmralı’dan örgütü
yönetmeye başladı ve bugünlere geldi.
Devletin (tabii hükümetin bilgisi ve izniyle)
Öcalan’la görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. Ne var
bunda; elbette konuşulur diye mazeretler sıralandı,
kamuoyuna sindirildi ve -Ankara kulislerindeki,
üstelik yalanlanmayan bilgilere göre:
Öcalan’la masaya oturuldu. Adalet ve İçişleri
bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay ve Jandarma’dan
üst düzey yetkililer, PKK lideriyle “nitelikli
görüşmelere” başladı.
Terörün gelmişini geçmişini çok iyi bilen ve
geleceği yorumlayan eski MİT Müsteşar Yardımcısı
Cevat Öneş de, Öcalan’ın “Sanki ateşkes sürecine
kalıcılık kazandırma gibi bir bakışı var… Bu işbirliği
havası çözümün en önemli anahtarıdır. Zaten
Türkiye’nin dinamikleri de bunu zorluyor” dediğine
göre… hükümet terör sorununun çözümünü terörist
başında arıyor demektir ve fakat:
Öcalan’ın çözüme yardımcı olurken (veya
olacaksa) PKK’nin temel amaçlarından
vazgeçemeyeceği, “davaya ihanet edemeyeceği”
göz önünde bulundurulması gerekmiyor mu?
Teröre karşı çabalarda yardımcı olacağını vaat
eden ve idam edilemeyen Öcalan mı devlete
(hükümete)...
…yoksa devleti (hükümeti) masaya oturmaya ve
pazarlığa mecbur bırakan, terörü ve olası çözüm
arayışlarını İmralı’dan yönetme konumuna
gelmesine izin verilen, son süreçte asıl amaçlarını
gerçekleştirme olanağını yakalayan Öcalan’a…
….. devlet (hükümet) mi yardımcı oluyor?
Sözün özü: Kimin kime yardımcı olduğu sorusuna
yanıt aranıyor!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 24 EYLÜL 2010 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Eylül
Oslo Y 12
Helsinki Y 15
Stockholm Y 18
Londra Y 13
AmsterdamY 16
Brüksel Y 16
Paris Y 17
Bonn PB 18
Münih PB 26
Berlin Y 24
Budapeşte B 21
Madrid Y 22
Viyana PB 22
Belgrad PB 23
Sofya PB 19
Roma Y 22
Atina Y 23
Zürih PB 20
Moskova PB 15
Aşkabat PB 25
Taşkent PB 28
Bakû B 23
Bişkek PB 21
Tiflis B 31
Kahire A 31
Şam A 35
İstanbul PB 26
Edirne PB 26
Kocaeli PB 30
Çanakkale PB 27
İzmir B 28
Manisa B 31
Denizli B 32
Zonguldak B 25
Sinop B 24
Samsun PB 24
Trabzon PB 25
Giresun PB 25
Ankara B 31
Eskişehir B 29
Konya B 29
Sıvas B 30
Antalya B 30
Adana A 34
Mersin A 32
Diyarbakır A 35
Şanlıurfa A 35
Mardin A 33
Siirt A 33
Hakkâri PB 28
Van PB 22
Kars PB 24
Yurtta yağış bek-
lenmiyor. Yurdun
kuzey kesimleri
parçalı bulutlu, di-
ğer yerler az bulut-
lu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı
iç ve kuzey kesim-
lerde 3 ila 5 derece
artacak. Denizler-
de: Batı Karade-
niz’in doğusu ile
sabah Kuzey
Ege’de fırtınamsı
rüzgâr bekleniyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kı-
lıçdaroğlu’nun, Almanya’da mes-
lektaşlarımıza yaptığı değerlen-
dirmeler arasında, “Bugün Türki-
ye’de laiklik tehlikededir diye-
mem. Öyle bir tehlike görmüyoruz.
Bunun altını gerekçelendiremem”
şeklindeki ifadeleri hem parti yö-
netiminde hem de CHP tabanın-
da geniş bir tartışma başlattı.
Bunda, CHP liderinin açıklamaları
ile içki içildiği gerekçesiyle Top-
hane’deki sanat galerisinin açılı-
şına düzenlenen saldırıya ilişkin
haberlerin gazetelerde yan yana
yer almasının oldukça etkili oldu-
ğu kanaatindeyiz.
Partisinden itiraz geldi
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının
ardından ilk olarak birkaç parti yö-
neticisinden üst üste, “Bu tip sal-
dırılar ve içki yasakları laikliği teh-
dit etmiyor mu?” yolundaki si-
temleri işittik. Bu gelişmeden son-
ra, dün konunun CHP’nin en üst
karar organı olan MYK toplantı-
sında tartışıldığını öğrenmek bizim
açımızdan hiç de şaşırtıcı olmadı.
Avrupa ziyaretlerinin değerlendi-
rildiği toplantıda, parti yöneti-
minden bazı isimlerin özellikle
Tophane’de yaşananlar ışığında
Kılıçdaroğlu’nun laiklik ile ilgili
açıklamalarının düzeltilmesine ih-
tiyaç olduğu görüşünü ilettikleri-
ni öğrendik.
Cumhuriyet’e yanıtladı
Parti içinden ve kamuoyundan
gelen “laiklik” konusundaki açık-
lamalarına gelen eleştirilere, CHP
lideri Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet
aracılığı ile yanıt verdi. Kılıçdaroğlu,
“Bizim laikliğe yönelik duyarlılığı-
mız bilinir. Bunda hiçbir değişiklik
yok. Ancak ‘laiklik elden gidiyor’
politikası izlemek doğru bir yakla-
şım olmaz. Böyle bir yaklaşım,
‘Türkiye’de laikliğin son derece kı-
rılgan olduğu’ gibi bir algı yaratır.
Halbuki Türkiye’de laiklik çok kök-
lü bir yere sahiptir. Böyle bir iki sal-
dırıyla ortadan kaldırılamayacak
kadar güçlüdür. Türkiye bunları
aşabilecek noktadadır” dedi.
‘Odak’ kararı
AKP’yi değiştirdi
Kılıçdaroğlu, AKP’nin laiklik ko-
nusundaki tavrı ile ilgili olarak da
önemli bir tespitte bulundu. Kılıç-
daroğlu, Anayasa Mahkemesi’nce
görüşülen AKP kapatma davası-
na dikkat çekerek, “Anayasa Mah-
kemesi’nin laiklik karşıtı eylemlerin
odağı olduğunu tespit etmesinden
bu yana AKP tüm kararlarında ve
politikalarında çok dikkatli bir tutum
sergiliyor” diye konuştu. Kılıçda-
roğlu, “AKP’nin laiklik karşıtı olarak
değerlendirilebilecek adımlarının da
en yakın takipçisinin yine CHP
olacağının” da altını çizdi. Kılıç-
daroğlu, partisinin bu konuda cid-
di bir sorun yaşanması durumun-
da “gereğini” yapacağını söyledi.
‘Laikliğin teminatı biziz’
Brüksel’de yaptığı konuşma-
da, Avrupa’nın Türkiye’ye bakı-
şında egemen olan radikal İslami
akımlardan duyulan korkuya kar-
şı, CHP’yi ‘güvence’ olarak ilan
eden Kılıçdaroğlu, dünkü konuş-
mamızda da Türkiye’deki laiklik
konusunda aynı mesajı verdi. Kı-
lıçdaroğlu, “Türkiye’de laiklik ilke-
sinin en büyük teminatı CHP ol-
maya devam edecektir” dedi.
Tophane’deki
sanatçıları savundu
Kılıçdardoğlu, Tophane’de yaşa-
nan olaylar konusunda, galeriye sal-
dırı olayının yanlış olduğunu belirte-
rek, “Kimsenin şiddet veya baskı uy-
gulaması doğru değil. Böyle bir sal-
dırıyı kimse savunamaz. Sanata ve
sanatçıya değer verilmeli” diye ko-
nuştu. Kılıçdaroğlu, BDP ile görüşen
Başbakan Yardımcısı Cemil Çi-
çek’in tüm partilerin anayasa teklif-
lerini ortaya koymaları yönündeki
çağrısına da, “Bu konuda öncelik
Meclis’te çoğunluğu bulunan
AKP’nindir. Biz önce onların ne dü-
şündüğünü öğrenmek isteriz” dedi.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
CHP yönetiminde ‘laiklik’ tartõşmasõ
Kılıçdaroğlu: Laiklik güçlüdür,
teminatı CHP’dir
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
Danõştay sanõğõnõn kõz kardeşinin telefonuna gönderdiği mesajlar gündemde
Arslan’dan şifreli mesajlarHATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõnda
tanõk olarak dinlenen Danõştay ve
Cumhuriyet’e saldõrõ dosyasõ sa-
nõğõ Alparslan Arslan’õn kõz
kardeşi Elif Arslan, ağabeyinin
şifreli mesajlar gönderdiği ve
kendisinin kullandõğõ sim kartõ
kaybettiğini, telefonun ise çöpe
atõlmõş olabileceğini söyledi. Sav-
cõ Mehmet Ali Pekgüzel, Al-
parslan Arslan’õn Cumhuriyet
gazetesine ilk bomba atõldõktan 2
gün sonraki mesaj trafiğine ve Da-
nõştay’da keşif yaptõğõ 16 Mayõs
günü kõz kardeşinin kullandõğõ te-
lefona gönderilen 14 mesaja dik-
kat çekti. Mesajlarõn anlamõnõ
saldõrõyõ televizyonda görünce
anladõğõnõ belirten Elif Arslan,
“Bu olayı ağabeyimin yapmış
olduğunu düşünmüyorum.
Yapmışsa da işin içinde başka
bir şey var” dedi.
1. Ergenekon davasõnõn 159.
oturumunda önce sanõk Arslan’õn
annesi Porsor Hatice Arslan ta-
nõk olarak dinlendi. Daha sonra ta-
nõk olarak ifade veren Elif Arslan,
“Olaydan bir hafta önce ağa-
beyim bana mesajlar atmaya
başlamıştı. O zaman 16 yaşın-
daydım, anlamamıştım. Delir-
diğini düşünmüştüm” dedi.
Mahkeme Başkanõ Köksal
Şengün’ün “Bu mesajları ne-
den sildiniz? Baban ‘Keşke sil-
meseydin’ demiş, ama bir haf-
ta sonra sen yine silmişsin” söz-
leri üzerine Elif Arslan, mesajlara
bir anlam veremediği için sildi-
ğini söyledi. 2006’nõn ocak ayõn-
da Malatya, nisan ayõnda Adõ-
mayan ve Kayseri, Hatay, Adõ-
yaman, Mersin’den telefonunun
baz sinyalleri verdiğinin anõm-
satõlmasõ üzerine Elif Arslan,
Danõştay saldõrõsõndan önce Ela-
zõğ’dan çõkmadõğõnõ söyledi.
Daha sonra Cumhuriyet’e atõ-
lan bombalarõn Osman Yıldı-
rım’a verildiği ve bir toplantõ ya-
põldõğõ iddia edilen Ataşehir Põnar
Sitesi’ndeki evin sahibi Recep
Özkan yeniden tanõk olarak din-
lendi. “Alparslan Arslan’ın Or-
han Kadı’yı Osman Yıldırım’ı
almaya gönderdiği” ifadeleri,
Yõldõrõm’a da soruldu. Yõldõrõm
“Hem Özkan, hem Kadı yalan
konuşuyorlar. Beni alan şahıs
Orhan Kadı değildi” dedi. Yõl-
dõrõm, Ataşehir’de Arslan’õn ya-
nõna götüren şahsõn kendisini da-
ha sonra Türk-İş Bloklarõ’nõn
önündeki karakolun yanõndaki
taksi durağõna bõraktõğõnõ anlata-
rak “bombayı elimde tutuyor-
dum. Camı açtım, çevirme olur-
sa dışarı atacaktım” diye ko-
nuştu. Recep Özkan ise “Türk-İş
Blokları’ndaki evi ben çoktan
satmıştım” diye konuştu.
‘Yüzbaşının intiharı
ailevi nedenlerden’
İstanbul Haber Servisi - Amirallere suikast
soruşturmasõnda gözaltõna alõnan ve ifade
verdikten sonra serbest bõrakõlan, Deniz Yüz-
başõ Doğan İlhan, önceki gece Heybelia-
da’daki lojmanõnda intihar etti. İlhan’õn ölü-
münün eşinin kendisine boşanma davasõ açtõ-
ğõ için girdiği bunalõm sonucundan kaynak-
lanmõş olabileceği iddia edildi. İlhan’õn adõ bir
süre önce mavi dosyayla Başbakan Erdoğan’a
sunulan Deniz Kuvvetleri’ndeki fuhuş soruş-
turmasõnda da geçtiği iddia edildi.
Heybeliada’daki evinde tabancayla intihar
eden Deniz Yüzbaşõ Doğan İlhan’õn cenazesi
dün öğle saatlerinde Heybeliada’dan alõnarak
Sarõgazi Cemevi’nde cenaze namazõ kõlõndõ.
Cenaze namazõnda, Deniz Kuvvetleri Komu-
tanlõğõ Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanõ
Koramiral Bülent Bostanoğlu, Deniz Harp
Okulu Komutanõ Tuğamiral Kemalettin Gür,
askeri yetkililer, intihar eden Deniz Yarbay Ali
Tatar’õn abisi Ahmet Tatar, Deniz Yüzbaşõ
İlhan’õn babasõ Sabri İlhan ile annesi Fatma
İlhan da saf tuttu. İlhan’õn cenazesi Alemdağ
Ekşioğlu Mezarlõğõ’nda toprağa verildi.
Bazõ yakõnlarõ Yüzbaşõ Doğan İlhan’õn
ailevi sorunlar nedeniyle intihar etmiş olabi-
leceğini söylediler. İkinci evliliğini yapan İl-
han’õn iki evliliğinden biri 9 aylõk biri 9 yaşõnda
iki kõz çocuğu bulunuyor. İkinci eşi Põnar’õn da
pazartesi günü Heybeliada’ya giderek İlhan’a,
boşanma davasõ açtõğõnõ söylediği, İlhan’õn da
bu nedenle intihar ettiği ileri sürüldü. İlhan’õn
ölümüyle birlikte son dönemde çeşitli neden-
lerle intihar eden asker sayõsõ da 11’e çõktõ.
DENİZ YÜZBAŞI İLHAN, CEMEVİNDE TOPRAĞA VERİLDİ
Yüzbaşı Doğan İlhan’ın annesi
cemevindeki törende saf tuttu.
Avcõ: Uyduruk
bir olay
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Emniyetteki cemaat yapõlanmasõnõ yaz-
dõğõ kitabõn ardõndan merkeze alõnan Eskişehir
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, kullandõğõ tele-
fon hattõnõn sahibi Necdet Kılıç’õn Devrimci Ka-
rargâh örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle gözal-
tõna alõnmasõnõ “uyduruk olay” diye nitelendirdi.
Terörle mücadele ekipleri, “Devrimci Karargâh
Örgütü”ne yönelik 3 ilde 20 adrese düzenlenen
eşzamanlõ operasyonlarda 17 kişiyi gözaltõna al-
mõştõ. Gözaltõna alõnanlar arasõnda yer alan Nec-
det Kõlõç, Avcõ’nõn yazdõğõ “Haliç’te Yaşayan
Simonlar” kitabõnda yer aldõ. Avcõ, kendisinin
kullandõğõ ve kimsenin bilmediği telefonun IMEI
numarasõ üzerinden dinlendiğini yazmõştõ. Avcõ,
kitabõnda “Sadece 2 kişinin konuştuğu bir te-
lefonun tespit edilmesiyle dinleme başlamış.
Yasadışı terör örgütü elemanı gibi gösterile-
rek dinlendim” değerlendirmesini yapmõştõ.
Avcõ, Kõlõç’õn gözaltõna alõnmasõna ilişkin sorularõmõz
üzerine, “Alakası yok. Benden dolayı yaptık-
larını düşünüyorum” dedi. Kõlõç’õn daha önce
“girip çıktığını”, ama şimdilerde ise kendi ha-
linde birisi olduğunu anlatan Avcõ, “Bizden
dolayı monte etmeye çalışıyorlar. Uyduruktan
bir şey. Henüz çıkmadığı için de kendisiyle ko-
nuşmadım” değerlendirmesini yaptõ.
Avcõ, ifadeye çağrõldõğõ bilgilerinin gerçeği yansõt-
madõğõna dikkat çekti.
AYNI POLİS ÇIKTI
Şaşırtan
tesadüf
ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Anayasa Mahke-
mesi Başkanvekili Osman Pak-
süt ile eşi Ferda Paksüt’ün iz-
lenmesi ve gazeteci Uğur Dün-
dar’õn eşi Yasemin Dündar’õn
kişisel verilerinin usulsüz şekilde
sorgulanmasõ oylarõyla ilgili açõ-
lan iki davada da Emniyet Genel
Müdürlüğü Kaçakçõlõk ve Orga-
nize Suçlarla Mücadele Daire-
si’nde görevli polis memuru Ne-
cip Söylemez’in sanõk olarak yer
almasõ dikkat çekti.
Necip Söylemez hakkõndaki iki
davada 3’er yõla kadar hapsi iste-
niyor. Birer gün arayla Ankara Ad-
liyesi’ne gelen ve hakkõnda açõlan
iki ayrõ dava için ifade veren polis
memuru Nesip Söylemez, her iki
olayda da hakkõndaki suçlamalarõ
kabul etmedi. Söylemez, verdiği
ifadede, “Yasemin Dündar ile
ilgili haber çıkınca doğru olup ol-
madığını öğrenmek amacıyla
hareket ettim. Yaptığım görev
kapsamındaydı” dedi. 26. Asliye
Ceza Mahkemesi’nde ise Paksüt ile
eşini izlemek iddiasõyla ifade ve-
ren ve beraberindeki 3 meslekta-
şõyla yargõlanan Söylemez, sa-
vunmasõnda Paksüt’leri izleme-
diklerini, “mazot kaçakçılığı”
şüphelilerinin teknik takibi için
bulunduklarõnõ iddia etti.
DEVRİMCİ KARARGÂH SORUŞTURMASI
İŞTE ARSLAN’IN SMS MESAJLARI
Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, Alparslan Arslan’õn 15 Mayõs 2006’da
saldõrõ gününe kadar atmaya başladõğõ mesajlarõ şöyle açõkladõ:
“Uyguladõklarõm doğru mu”, “Minibüsteki dur işareti daima değer-
lendirilmeli mi”, “Biletini al, Osman’la konuş, malzeme ayarlasõn,
sen de malzeme bak”, “Tarkan işinize yarar mõ” ,“Şehir dõşõna çõkõ-
yorum”, “Bilmiyorum, yolcuyu görmeli miydim?”, “Akşam yolcu-
nun..”, “Uygun yer mi?”, “Neyi eksik yapõyorum?”, “İçeride mi, dõ-
şarda mõ”, “Yolda o zaman” ve “Tekrar dönmek için geleyim mi”.
KISA KISA.. KISA KISA...
Ses kaydına inceleme: Ergenekon davasõ
sanõğõ emekli Albay Arif Doğan’a ait olduğu
iddia edilen bir internet sitesine düşen ses
kaydõ ve bu kayõtla ilgili ilgili basõnda çõkan
haberler üzerine Özel Yetkili İstanbul Cumhu-
riyet Başsavcõlõğõ inceleme başlattõ.
Savcılıktan ‘gizlilik’ kararı: Uşak’ta geçen
pazartesi günü plastik patlayõcõ yüklü bir aracõn
kazaya karõştõğõ olayla ilgili Uşak Cumhuriyet
Savcõlõğõ tarafõndan “gizlilik” kararõ alõndõ.
MHP Tunceli’de yeniden tabela astı:
Terör örgütü ve yurttaşlardan gelen tepkiler üze-
rine 1999 yõlõnda tabelasõnõ indirmek zorunda
kalan MHP, Tunceli’de yeni yönetimini oluştu-
rarak, parti tabelasõnõ bir kez daha astõ.