28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada İki yöntemden birini seçiyorlar: Üstte olmak, gücü elinde bulundurup hükmetmek. Eğer bu noktada değillerse altta olmayı, mazlum görünmeyi yeğlemek. Güçlüyken: “Haddinizi bilin... Kim oluyorsunuz?” Karşı tarafın durumu daha güçlüyse: “Sizin yaptığınız mezalimi kimse yapmamıştır...” 8 yıl boyunca iktidar olup, iktidar gücünü kurallı- kuralsız her şekilde kullanıp, yeri geldiğinde “mazlum” görünebilmek her iktidarın harcı değildir. AKP, “mutabakatı”, siyaset biliminin geleneksel kuralları içinde algılamıyor. Mutabakat uygulamaları şöyle: “Bu konuda sen bana karışma, istediğim şekilde yapayım; şu konuda da ben sana karışmayayım, sen nasıl biliyorsan öyle olsun, anlaşmış olalım...” Oysa demokrasilerde mutabakat bir durumu masaya yatırıp tarafların görüşü çerçevesinde biçimlendirmek ve ortaya yeni bir ortak durum koymaktır. AKP böyle yorumlamadığı için siyaset ortak dil üretemiyor. AKP’nin kurumlara yönelik siyaset yapma biçimi de şöyle: Tümüyle kendileştirmek istediği bir kurum buna direniyorsa; onun olumsuz yönlerini medya yandaşlarının önüne atıp parçalatıyor. Kamuoyu şu görüşe getiriliyor: “Evet bu kurum kökten değişmeli...” O an düğmeye basılıyor. Mevcuttan daha kötü düzenleme, “demokratikleşme”, “şeffaflaşma”, “AB’ye uyum”, “açılım” adı altında uygulamaya konuyor. Bu yola başvurmak zorsa ikinci yol: Yanına paralel başka bir kurumu öne çıkarma... Söz konusu olan kavramlar, temel değerlerse başlıca çözüm yolu şu: “Buna biz de karşı çıkmıyoruz. Hatta bu kavramın hakkını en iyi biz veriyoruz, biz savunuyoruz. Bütün bunları daha iyi yapmak için bu kavramın tarifini yenileyelim. Hep aynı tarif olur mu?” Olmaz! Laiklik? En laik biziz. Ama tarifini yeniden yapalım. Üniter devlet? Bizden âlâ bütünlüğü sağlayan olmaz. Ama buna dar anlamda değil, geniş anlamda bakalım. Arkadaşlara, suyun 100 derecede kaynaması kadar değiştirilemez evrensel değerlerden söz etsek, çıkışacaklar: “Bırakın bu statükoculuğu, yeni derecelere alışın!” Referandum süreci, bütün bunları bir kez daha görmemizi, yaşamamızı sağladı. Yukarıdaki anlatımlara paralel olarak iktidarla muhalefetin yarışı şöyle de özetlenebilir: Her türlü doping yöntemini uygulama haklarına sahip, yarış saatiyle istediği gibi oynayabilen bir kişi ile özgücünden başka hiçbir şeyi olmayan kişinin yarışı... Demokrasinin “rayına” oturmasından ne yazık ki, iktidarın “reyine” oturmasını anlıyoruz... Tarih baba diyor ki; dünyanın hiçbir ülkesine demokrasi referandumla gelmemiştir. Ortaklaşa üretilen paydalarla, kültürle gelmiştir. Ama dünyanın pek çok ülkesinden demokrasi, referandumla gitmiştir... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada yola çıkıyor; (henüz başkan-sultan olmadığı için ailece yerleşemediği) Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışma bürosuna geliyor. Akşam içi boş makam arabası eve dönüyor. Cin gibi medyamız da bir âlem. Ya’vu Başbakan bize görünmeden, konuşmadan, birkaç yerde nutuk atmadan rahat etmezdi. Nasıl oluyor da onca gündür suskun, ortalıkta neden yok diye merak etmedi. Kimi dedi ki Abant’ta tatilde? Fos çıktı... Hükümet hastadır, değildir, yorgundur, tatildedir gibi bir açıklama yapmadı. Ola ki hasta. Aman ülke telaşa kapılmasın diye yokluğunu hissettirmiyor. Belki bugün, belki bugünden de yakın... çıkar meydana. Halkını içi boş arabalarla aldatmaya ne gerek var Bay Başbakan! Tarihten hiç değilse bu konuda ders alabilirsiniz. Bir tarihte Ecevit’le Yugoslavya’daydık. Anlattıklarına göre Mareşal Tito’nun üç-dört makam arabası ve… bir de tıpatıp benzeri vardı. Suikasttan korkan Tito’nun kent içinde dışındaki ziyaretlerde öndeki makam arabasında benzeri, arkasındakinde de gerçek Tito bulunurdu. Eee kolay değil. Yugoslavya birliğini ayakta tutan insandı Tito. İşte halkı aldatmanın bir başka yolu Tito örneği. Bir benzerinizi neden aratmıyorsunuz? RTE, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü korumak, bölünmeyi önlemek için öyle uğraş veriyor ki, ola ki yorgun düştü ya da evde PKK terörünü nasıl çözeceğini düşünüyor. Herhalde çözümü buldu: Zira Taraf gazetesinin dünkü manşeti RTE’nin bilinmeyen çabalarını özetledi: “Devlet, İmralı’da masaya oturdu.” ABD’nin derdest edip bize teslim ettiği tarihten bugünlere; Öcalan nereden nereye geldi? Öcalan’ın idam edilmemesi için başlayan tartışmalı süreç hızla gelişiyor... Öcalan’ın teslim alındığı o günlerde zamanın MİT müsteşarı her gazetenin sorumluları ve yazarları ile söyleşiler yapıyordu. Cumhuriyet ekibiyle de söyleşti. 30-35 bin kişinin katlinden sorumlu Öcalan’ın neden idam edilmediği sorulduğunda, devletin (hükümetin) görüşünü özetleyen yanıtı şuydu: “Ondan yararlanacağız!” Oysa ABD, Öcalan’ı bir koşulla teslim etmişti: Sağlığına dokunulmayacak! Yani idam edilmeyecek! Şimdilerde idam ettin etmedin tartışmaları yapılıyor ya. O günlerin hükümet üyesi, sorumlu parti lideri Bahçeli; Avrupa İnsan Hakları’nın idam edilmemesini dayattığını içeren bir gerekçeyle ABD koşulunu örtüyor. Öcalan da yakalandığı günlerde ölüm korkusuyla terörün sona erdirilmesinde gereken her şeyi yapmaya amade olduğunu söylüyordu. İdamdan kurtuldu; o günlerden İmralı’dan örgütü yönetmeye başladı ve bugünlere geldi. Devletin (tabii hükümetin bilgisi ve izniyle) Öcalan’la görüşmeler yaptığı ortaya çıktı. Ne var bunda; elbette konuşulur diye mazeretler sıralandı, kamuoyuna sindirildi ve -Ankara kulislerindeki, üstelik yalanlanmayan bilgilere göre: Öcalan’la masaya oturuldu. Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay ve Jandarma’dan üst düzey yetkililer, PKK lideriyle “nitelikli görüşmelere” başladı. Terörün gelmişini geçmişini çok iyi bilen ve geleceği yorumlayan eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de, Öcalan’ın “Sanki ateşkes sürecine kalıcılık kazandırma gibi bir bakışı var… Bu işbirliği havası çözümün en önemli anahtarıdır. Zaten Türkiye’nin dinamikleri de bunu zorluyor” dediğine göre… hükümet terör sorununun çözümünü terörist başında arıyor demektir ve fakat: Öcalan’ın çözüme yardımcı olurken (veya olacaksa) PKK’nin temel amaçlarından vazgeçemeyeceği, “davaya ihanet edemeyeceği” göz önünde bulundurulması gerekmiyor mu? Teröre karşı çabalarda yardımcı olacağını vaat eden ve idam edilemeyen Öcalan mı devlete (hükümete)... …yoksa devleti (hükümeti) masaya oturmaya ve pazarlığa mecbur bırakan, terörü ve olası çözüm arayışlarını İmralı’dan yönetme konumuna gelmesine izin verilen, son süreçte asıl amaçlarını gerçekleştirme olanağını yakalayan Öcalan’a… ….. devlet (hükümet) mi yardımcı oluyor? Sözün özü: Kimin kime yardımcı olduğu sorusuna yanıt aranıyor! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 24 EYLÜL 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Eylül Oslo Y 12 Helsinki Y 15 Stockholm Y 18 Londra Y 13 AmsterdamY 16 Brüksel Y 16 Paris Y 17 Bonn PB 18 Münih PB 26 Berlin Y 24 Budapeşte B 21 Madrid Y 22 Viyana PB 22 Belgrad PB 23 Sofya PB 19 Roma Y 22 Atina Y 23 Zürih PB 20 Moskova PB 15 Aşkabat PB 25 Taşkent PB 28 Bakû B 23 Bişkek PB 21 Tiflis B 31 Kahire A 31 Şam A 35 İstanbul PB 26 Edirne PB 26 Kocaeli PB 30 Çanakkale PB 27 İzmir B 28 Manisa B 31 Denizli B 32 Zonguldak B 25 Sinop B 24 Samsun PB 24 Trabzon PB 25 Giresun PB 25 Ankara B 31 Eskişehir B 29 Konya B 29 Sıvas B 30 Antalya B 30 Adana A 34 Mersin A 32 Diyarbakır A 35 Şanlıurfa A 35 Mardin A 33 Siirt A 33 Hakkâri PB 28 Van PB 22 Kars PB 24 Yurtta yağış bek- lenmiyor. Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, di- ğer yerler az bulut- lu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı iç ve kuzey kesim- lerde 3 ila 5 derece artacak. Denizler- de: Batı Karade- niz’in doğusu ile sabah Kuzey Ege’de fırtınamsı rüzgâr bekleniyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kı- lıçdaroğlu’nun, Almanya’da mes- lektaşlarımıza yaptığı değerlen- dirmeler arasında, “Bugün Türki- ye’de laiklik tehlikededir diye- mem. Öyle bir tehlike görmüyoruz. Bunun altını gerekçelendiremem” şeklindeki ifadeleri hem parti yö- netiminde hem de CHP tabanın- da geniş bir tartışma başlattı. Bunda, CHP liderinin açıklamaları ile içki içildiği gerekçesiyle Top- hane’deki sanat galerisinin açılı- şına düzenlenen saldırıya ilişkin haberlerin gazetelerde yan yana yer almasının oldukça etkili oldu- ğu kanaatindeyiz. Partisinden itiraz geldi Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının ardından ilk olarak birkaç parti yö- neticisinden üst üste, “Bu tip sal- dırılar ve içki yasakları laikliği teh- dit etmiyor mu?” yolundaki si- temleri işittik. Bu gelişmeden son- ra, dün konunun CHP’nin en üst karar organı olan MYK toplantı- sında tartışıldığını öğrenmek bizim açımızdan hiç de şaşırtıcı olmadı. Avrupa ziyaretlerinin değerlendi- rildiği toplantıda, parti yöneti- minden bazı isimlerin özellikle Tophane’de yaşananlar ışığında Kılıçdaroğlu’nun laiklik ile ilgili açıklamalarının düzeltilmesine ih- tiyaç olduğu görüşünü ilettikleri- ni öğrendik. Cumhuriyet’e yanıtladı Parti içinden ve kamuoyundan gelen “laiklik” konusundaki açık- lamalarına gelen eleştirilere, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet aracılığı ile yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Bizim laikliğe yönelik duyarlılığı- mız bilinir. Bunda hiçbir değişiklik yok. Ancak ‘laiklik elden gidiyor’ politikası izlemek doğru bir yakla- şım olmaz. Böyle bir yaklaşım, ‘Türkiye’de laikliğin son derece kı- rılgan olduğu’ gibi bir algı yaratır. Halbuki Türkiye’de laiklik çok kök- lü bir yere sahiptir. Böyle bir iki sal- dırıyla ortadan kaldırılamayacak kadar güçlüdür. Türkiye bunları aşabilecek noktadadır” dedi. ‘Odak’ kararı AKP’yi değiştirdi Kılıçdaroğlu, AKP’nin laiklik ko- nusundaki tavrı ile ilgili olarak da önemli bir tespitte bulundu. Kılıç- daroğlu, Anayasa Mahkemesi’nce görüşülen AKP kapatma davası- na dikkat çekerek, “Anayasa Mah- kemesi’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu tespit etmesinden bu yana AKP tüm kararlarında ve politikalarında çok dikkatli bir tutum sergiliyor” diye konuştu. Kılıçda- roğlu, “AKP’nin laiklik karşıtı olarak değerlendirilebilecek adımlarının da en yakın takipçisinin yine CHP olacağının” da altını çizdi. Kılıç- daroğlu, partisinin bu konuda cid- di bir sorun yaşanması durumun- da “gereğini” yapacağını söyledi. ‘Laikliğin teminatı biziz’ Brüksel’de yaptığı konuşma- da, Avrupa’nın Türkiye’ye bakı- şında egemen olan radikal İslami akımlardan duyulan korkuya kar- şı, CHP’yi ‘güvence’ olarak ilan eden Kılıçdaroğlu, dünkü konuş- mamızda da Türkiye’deki laiklik konusunda aynı mesajı verdi. Kı- lıçdaroğlu, “Türkiye’de laiklik ilke- sinin en büyük teminatı CHP ol- maya devam edecektir” dedi. Tophane’deki sanatçıları savundu Kılıçdardoğlu, Tophane’de yaşa- nan olaylar konusunda, galeriye sal- dırı olayının yanlış olduğunu belirte- rek, “Kimsenin şiddet veya baskı uy- gulaması doğru değil. Böyle bir sal- dırıyı kimse savunamaz. Sanata ve sanatçıya değer verilmeli” diye ko- nuştu. Kılıçdaroğlu, BDP ile görüşen Başbakan Yardımcısı Cemil Çi- çek’in tüm partilerin anayasa teklif- lerini ortaya koymaları yönündeki çağrısına da, “Bu konuda öncelik Meclis’te çoğunluğu bulunan AKP’nindir. Biz önce onların ne dü- şündüğünü öğrenmek isteriz” dedi. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER CHP yönetiminde ‘laiklik’ tartõşmasõ Kılıçdaroğlu: Laiklik güçlüdür, teminatı CHP’dir utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr Danõştay sanõğõnõn kõz kardeşinin telefonuna gönderdiği mesajlar gündemde Arslan’dan şifreli mesajlarHATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnda tanõk olarak dinlenen Danõştay ve Cumhuriyet’e saldõrõ dosyasõ sa- nõğõ Alparslan Arslan’õn kõz kardeşi Elif Arslan, ağabeyinin şifreli mesajlar gönderdiği ve kendisinin kullandõğõ sim kartõ kaybettiğini, telefonun ise çöpe atõlmõş olabileceğini söyledi. Sav- cõ Mehmet Ali Pekgüzel, Al- parslan Arslan’õn Cumhuriyet gazetesine ilk bomba atõldõktan 2 gün sonraki mesaj trafiğine ve Da- nõştay’da keşif yaptõğõ 16 Mayõs günü kõz kardeşinin kullandõğõ te- lefona gönderilen 14 mesaja dik- kat çekti. Mesajlarõn anlamõnõ saldõrõyõ televizyonda görünce anladõğõnõ belirten Elif Arslan, “Bu olayı ağabeyimin yapmış olduğunu düşünmüyorum. Yapmışsa da işin içinde başka bir şey var” dedi. 1. Ergenekon davasõnõn 159. oturumunda önce sanõk Arslan’õn annesi Porsor Hatice Arslan ta- nõk olarak dinlendi. Daha sonra ta- nõk olarak ifade veren Elif Arslan, “Olaydan bir hafta önce ağa- beyim bana mesajlar atmaya başlamıştı. O zaman 16 yaşın- daydım, anlamamıştım. Delir- diğini düşünmüştüm” dedi. Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün’ün “Bu mesajları ne- den sildiniz? Baban ‘Keşke sil- meseydin’ demiş, ama bir haf- ta sonra sen yine silmişsin” söz- leri üzerine Elif Arslan, mesajlara bir anlam veremediği için sildi- ğini söyledi. 2006’nõn ocak ayõn- da Malatya, nisan ayõnda Adõ- mayan ve Kayseri, Hatay, Adõ- yaman, Mersin’den telefonunun baz sinyalleri verdiğinin anõm- satõlmasõ üzerine Elif Arslan, Danõştay saldõrõsõndan önce Ela- zõğ’dan çõkmadõğõnõ söyledi. Daha sonra Cumhuriyet’e atõ- lan bombalarõn Osman Yıldı- rım’a verildiği ve bir toplantõ ya- põldõğõ iddia edilen Ataşehir Põnar Sitesi’ndeki evin sahibi Recep Özkan yeniden tanõk olarak din- lendi. “Alparslan Arslan’ın Or- han Kadı’yı Osman Yıldırım’ı almaya gönderdiği” ifadeleri, Yõldõrõm’a da soruldu. Yõldõrõm “Hem Özkan, hem Kadı yalan konuşuyorlar. Beni alan şahıs Orhan Kadı değildi” dedi. Yõl- dõrõm, Ataşehir’de Arslan’õn ya- nõna götüren şahsõn kendisini da- ha sonra Türk-İş Bloklarõ’nõn önündeki karakolun yanõndaki taksi durağõna bõraktõğõnõ anlata- rak “bombayı elimde tutuyor- dum. Camı açtım, çevirme olur- sa dışarı atacaktım” diye ko- nuştu. Recep Özkan ise “Türk-İş Blokları’ndaki evi ben çoktan satmıştım” diye konuştu. ‘Yüzbaşının intiharı ailevi nedenlerden’ İstanbul Haber Servisi - Amirallere suikast soruşturmasõnda gözaltõna alõnan ve ifade verdikten sonra serbest bõrakõlan, Deniz Yüz- başõ Doğan İlhan, önceki gece Heybelia- da’daki lojmanõnda intihar etti. İlhan’õn ölü- münün eşinin kendisine boşanma davasõ açtõ- ğõ için girdiği bunalõm sonucundan kaynak- lanmõş olabileceği iddia edildi. İlhan’õn adõ bir süre önce mavi dosyayla Başbakan Erdoğan’a sunulan Deniz Kuvvetleri’ndeki fuhuş soruş- turmasõnda da geçtiği iddia edildi. Heybeliada’daki evinde tabancayla intihar eden Deniz Yüzbaşõ Doğan İlhan’õn cenazesi dün öğle saatlerinde Heybeliada’dan alõnarak Sarõgazi Cemevi’nde cenaze namazõ kõlõndõ. Cenaze namazõnda, Deniz Kuvvetleri Komu- tanlõğõ Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanõ Koramiral Bülent Bostanoğlu, Deniz Harp Okulu Komutanõ Tuğamiral Kemalettin Gür, askeri yetkililer, intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’õn abisi Ahmet Tatar, Deniz Yüzbaşõ İlhan’õn babasõ Sabri İlhan ile annesi Fatma İlhan da saf tuttu. İlhan’õn cenazesi Alemdağ Ekşioğlu Mezarlõğõ’nda toprağa verildi. Bazõ yakõnlarõ Yüzbaşõ Doğan İlhan’õn ailevi sorunlar nedeniyle intihar etmiş olabi- leceğini söylediler. İkinci evliliğini yapan İl- han’õn iki evliliğinden biri 9 aylõk biri 9 yaşõnda iki kõz çocuğu bulunuyor. İkinci eşi Põnar’õn da pazartesi günü Heybeliada’ya giderek İlhan’a, boşanma davasõ açtõğõnõ söylediği, İlhan’õn da bu nedenle intihar ettiği ileri sürüldü. İlhan’õn ölümüyle birlikte son dönemde çeşitli neden- lerle intihar eden asker sayõsõ da 11’e çõktõ. DENİZ YÜZBAŞI İLHAN, CEMEVİNDE TOPRAĞA VERİLDİ Yüzbaşı Doğan İlhan’ın annesi cemevindeki törende saf tuttu. Avcõ: Uyduruk bir olay İLHAN TAŞCI ANKARA - Emniyetteki cemaat yapõlanmasõnõ yaz- dõğõ kitabõn ardõndan merkeze alõnan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, kullandõğõ tele- fon hattõnõn sahibi Necdet Kılıç’õn Devrimci Ka- rargâh örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle gözal- tõna alõnmasõnõ “uyduruk olay” diye nitelendirdi. Terörle mücadele ekipleri, “Devrimci Karargâh Örgütü”ne yönelik 3 ilde 20 adrese düzenlenen eşzamanlõ operasyonlarda 17 kişiyi gözaltõna al- mõştõ. Gözaltõna alõnanlar arasõnda yer alan Nec- det Kõlõç, Avcõ’nõn yazdõğõ “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabõnda yer aldõ. Avcõ, kendisinin kullandõğõ ve kimsenin bilmediği telefonun IMEI numarasõ üzerinden dinlendiğini yazmõştõ. Avcõ, kitabõnda “Sadece 2 kişinin konuştuğu bir te- lefonun tespit edilmesiyle dinleme başlamış. Yasadışı terör örgütü elemanı gibi gösterile- rek dinlendim” değerlendirmesini yapmõştõ. Avcõ, Kõlõç’õn gözaltõna alõnmasõna ilişkin sorularõmõz üzerine, “Alakası yok. Benden dolayı yaptık- larını düşünüyorum” dedi. Kõlõç’õn daha önce “girip çıktığını”, ama şimdilerde ise kendi ha- linde birisi olduğunu anlatan Avcõ, “Bizden dolayı monte etmeye çalışıyorlar. Uyduruktan bir şey. Henüz çıkmadığı için de kendisiyle ko- nuşmadım” değerlendirmesini yaptõ. Avcõ, ifadeye çağrõldõğõ bilgilerinin gerçeği yansõt- madõğõna dikkat çekti. AYNI POLİS ÇIKTI Şaşırtan tesadüf ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - Anayasa Mahke- mesi Başkanvekili Osman Pak- süt ile eşi Ferda Paksüt’ün iz- lenmesi ve gazeteci Uğur Dün- dar’õn eşi Yasemin Dündar’õn kişisel verilerinin usulsüz şekilde sorgulanmasõ oylarõyla ilgili açõ- lan iki davada da Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçõlõk ve Orga- nize Suçlarla Mücadele Daire- si’nde görevli polis memuru Ne- cip Söylemez’in sanõk olarak yer almasõ dikkat çekti. Necip Söylemez hakkõndaki iki davada 3’er yõla kadar hapsi iste- niyor. Birer gün arayla Ankara Ad- liyesi’ne gelen ve hakkõnda açõlan iki ayrõ dava için ifade veren polis memuru Nesip Söylemez, her iki olayda da hakkõndaki suçlamalarõ kabul etmedi. Söylemez, verdiği ifadede, “Yasemin Dündar ile ilgili haber çıkınca doğru olup ol- madığını öğrenmek amacıyla hareket ettim. Yaptığım görev kapsamındaydı” dedi. 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ise Paksüt ile eşini izlemek iddiasõyla ifade ve- ren ve beraberindeki 3 meslekta- şõyla yargõlanan Söylemez, sa- vunmasõnda Paksüt’leri izleme- diklerini, “mazot kaçakçılığı” şüphelilerinin teknik takibi için bulunduklarõnõ iddia etti. DEVRİMCİ KARARGÂH SORUŞTURMASI İŞTE ARSLAN’IN SMS MESAJLARI Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, Alparslan Arslan’õn 15 Mayõs 2006’da saldõrõ gününe kadar atmaya başladõğõ mesajlarõ şöyle açõkladõ: “Uyguladõklarõm doğru mu”, “Minibüsteki dur işareti daima değer- lendirilmeli mi”, “Biletini al, Osman’la konuş, malzeme ayarlasõn, sen de malzeme bak”, “Tarkan işinize yarar mõ” ,“Şehir dõşõna çõkõ- yorum”, “Bilmiyorum, yolcuyu görmeli miydim?”, “Akşam yolcu- nun..”, “Uygun yer mi?”, “Neyi eksik yapõyorum?”, “İçeride mi, dõ- şarda mõ”, “Yolda o zaman” ve “Tekrar dönmek için geleyim mi”. KISA KISA.. KISA KISA... Ses kaydına inceleme: Ergenekon davasõ sanõğõ emekli Albay Arif Doğan’a ait olduğu iddia edilen bir internet sitesine düşen ses kaydõ ve bu kayõtla ilgili ilgili basõnda çõkan haberler üzerine Özel Yetkili İstanbul Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ inceleme başlattõ. Savcılıktan ‘gizlilik’ kararı: Uşak’ta geçen pazartesi günü plastik patlayõcõ yüklü bir aracõn kazaya karõştõğõ olayla ilgili Uşak Cumhuriyet Savcõlõğõ tarafõndan “gizlilik” kararõ alõndõ. MHP Tunceli’de yeniden tabela astı: Terör örgütü ve yurttaşlardan gelen tepkiler üze- rine 1999 yõlõnda tabelasõnõ indirmek zorunda kalan MHP, Tunceli’de yeni yönetimini oluştu- rarak, parti tabelasõnõ bir kez daha astõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle