25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
» iyi okul yönetimi, iyi yönetici İyi yönetim ve iyi yönetici tanımlamaları üzerine: Yönetimle ilgili birçok kitap "iyi yöneti- ci" tanımını yaparken genel olarak "zamanı iyi yönetmek, görevleridağıtmak, delege et- mek, açık olmak, sorun çözmek, bilgili olmak, kurum kültürü yaratmak, kalite odaklı ça- lışmak ve değişime açık olmak" gibi çeşitli özellikleri sık sık vurgular. Erdoğan Yllmaz, Istanbul Kültür Eğitim Kurumları, Genel Müdürü K uşkusuz bu ve benzeri birçok rtzellik sayılarak "iyi yönetici-iyi yönetim" canımlaması yapıla- bilir. Bu tür tanımlamaların çoğu, bir çeşit ge- nel ve slogan niteliğinde cürnleler içerdiğinden ve her meslek alanını kapsayıcı olması nedeniyle fazlaca genel ve soyut kalıyor. Bu bakımdan her tanım kendi içinde bir eksiklik de taşır. Ömeğin iyi yönetim için "sorun çözen" ya da "başkalan aracıhğı ile kurumu hedefine ulaştıran" yönetim denilebilir. Ancak bunlar da kavra- mı tüm yönlcri ile kapsamaya yetıniyor. Özellikle okul yöneticiliğini temel alırsak, iyi bir okul yöneticisini ta- nımlamamızayardım edecek baglıca nitelikler neler, so- rusun ayanıt arayalım. Bu konuda teorilerden çok, bil- gi, deneyim ve birikimlerime dayanarak bir seçim ya- pacak olsaydım, iyi bir okul yönetimi ve yöneticisinin tanımını yaparken şu on özelliğin altını çizerdim: 1. Sistem bir btttün olarak görülmeli: Sistem; girdi* ler, süreçler ve çıktılarla bunların ölçülerek amaca uy- gunluğunun değerlendirilmesinden oluşur. Sistem, çok sayıda parçanın birbiriyle uyumlu, dengeli, aynı hedefe dönük olarak çok sayıda iş ve işlemin yerine getirilerek yeterince hızlı çahşması demektir. Okul yöneticisinin ağaçları da ormanı da böyle bir anlayışla görmesi; ör- gütlemeyi, planlamayı, eşgüdümü, iş ve işlemleri buna göre yürütmesi gerekir. Kurumsal bir aksama, eksiklik yaşandığında bunun yüzeyde görünenden başka, daha temeldeki nedenlerini görmek, irdelemek gerekir. 2. Kahramanlar çağı bitmiştin 1yi bir okul yöneti- cisi, her şeyi en iyi bilen ve yapan olma sevdasına ka- pılmamalı. Okul ortamındaki zümreler, bölümler, şube ve sınıf öğretmenler kurulları sinerji yaratan "takım" çalışmalan için düşünülmüş önemli birimlerdir. Bunlar bir anlamda işin mutfağı, yenilik, değişim vc gelişmenin merkezidir. İyi bir okul yöneticisi bu kurulları yetkili- sorumlu birimler olarak verimli ve etkin çalıştırmalı, yönetime katılımlarını güçlendirmeli, "yönetim"den "yönetisim" anlayışına "yöneticilik"ten "öğretim lider- liği"ne geçmelidir. İyi bir lidcrin ise kahraman ve kur- tarıcı rolü oynaması yerine "kendisini geçecek takipçi- ler yetiştirmesi gerekir." İşin püf noktası şurada: Lider güç kullanmaz, birlikte çalıştığı takipçilerini destekler ve güçlendirir, önlerini açar. Okuldaki kurullar bu şe- kilde ve bu amaçla kullanılmalı yeni yönetici ve öğre- tim liderlerinin gelişmesine ortam yaratmalı. 3. "Kral çıplak" denilmesine izin vermeli: İyi bir okul yöneticisi kendi egosunu tatmin peşinde değildir, olmamalıdır. O sadece yaptıklarının değil, yapamadık- larının da sorumlusu olduğu bilinci içinde hareket et- meli, egosantrik bir yol izlemeınelidir. Yaptığını yeter- li ve mükemmel gören bir yönetici, eleştiriye kapalıdır. Bu onu dokunulmaz ve erişilmez, adeta olağanüstü bir varlık ve kontrolsüz bir güç durumuna getirebilir. Böylece yanlıs, ya da eksiklerin görülmcsini, sapmaların önceden belirlenmesini ve giderilmesini engeller. Bu durum kurumun ve bireyin gelişimi engeller, kurumsal zayıflık, gerileme hızlanır. 4. Kendini bilmeli, kendini tanımalı: Hemen her birey yaşamda( toplumda ve meslekte en güçlü yanları ile var olur, etkinlik sağlar. Bunun için iyi bir okul yö- neticisinin güçlü ve iyileştirrneye açık (eksik) yanları- nı bilmesi gerekir. Bu olmazsa gelişme ve dönüşüm ger- çekleşmez. Güçlü yanlar daha da güçlendirilmeli, ek- sikler hızla iyilcştirilmeli. Kendisi ile yüzleşmeyen, ken- disi olmayan bir okul yöneticisi başansızlıklarda so- rumluluğu hep dışarıda arar. Oysa başkalarında gördü- ğü her eksik, aslında kendisi için bir ayna, farkındalık ve bir gelişim fırsatıdır. İyi bir yönetici "ben yanlış yap- mışım" da demelidir. 5. Sürece ve sonuca odaklı olmalı: Bir sonuca odak- lı olmayan, kurumsal ve bireysel amaca uygun bir ürün ortaya koyamayan her çaba israftır. Sonuç ve ürün sizi ve kurumu farklı yapmalı, rekabet gücünüzü arttırmalı. Sonucun amaca ve beklentiye uygunluğu, sürecin her basamakta etkin şekilde planlanmasını, örgütlenmesini, eşgüdüm sağlanmasını, gerçekçi ve etkin bir eylem pla- nı oluşturulmasıni gerektirir. Bu aşamada sistemi ya- vaşlatan, hedeften saptıran her yol, yöntem, unsur; so- run çözmeyi, verimliliği ve etkinliği yokeder. İyi bir yö- netici buna, yani zihin ve eylemlerin odak noktasını yi- tirmesine izin vermez. 6. Rüzgâr gülü değil, Kutupyıldızı olmaya çalışılma- lı: İyi bir okul yöneticisi çalışan, veli, amir, öğrenci po- pülizmi yapmaz. Kurumsal vizyon, misyon, hedef, ilke ve değerleri Kutupyıldızı sayar. Gerçeklik algısını du- yarlı ve dikkatli şekilde kullanır; gerçek nedir ve nere- dedir sorusunu sık sık sorgular. Uyumlu olmanın ya da beğenilmenin her zaman isabetli karar almaya yarama- yacağını bilir. 7. Kendine güven duymalı, paydaşlanna güven ver- meli: Bir okulu ayakta tutan en önemli değerlerden bi- risi güven duygusudur. Bu hiyerarşik olduğu kadar çap- raz olarak gerçeklcştirilmeli ve okulun iklimine bu sin- meli. Tereddütler, belirsizlikler, istikrarsızlığa ve güven duygusunun yitirilmesine yol açar. Her gün başka ve bir önceki ile çelişen yeni kural ve uygulamalar; sorun çöz- me konusunda isteksizlik, içe kapalı fısıltı gazetesinin güçlenmesi ciddi bir yönetsel güç ve enerji kaybıdır. Olumsuzluklara ve belirsizliklere; sükunet, doğruluk ve açıklık içinde hazırdır. 8. Stratejiyi ve kaliteyi moda kavramlar olarak say- maz: İyi bir okul yöneticisinin, herkes ve her şey karşı- smda bir duruş gücü vardır. Eylemleri, bunu tam hede- fe etkin bir vuruş gücüyle tamamlar. Bu duruş ve vuru- şun önemli bir aracı strateji ve temel göstergcsi kalite- dir. Yönetici hedefe yürürken bu iki güçten yararlanır. Sonuçta açıklanmaya gerek kalmayan bir kalite anla- yışı kuruına yerleşir, bu'herkes tarafından hisscdilir. Çünkü kalite artık kurumun ikliminde vardır. Strateji bu iklimi yaratan ve yansıtan bir doğru ya da durum- pozisyon alma, gücü doğru kullanma ve onu en uygun biçimde hedefe yöneltmedir. Buradaki esas, farklı dü- şünmek ve farklılık yaratabilmektir. 9. Duvarsız okullar yaratılmalı: Her okul, öğrenci- lerine, çalışanlarına, velilerine açık, şeffaf olmalı, ödev ve sorumlulukları kadar onların haklarını da açık seçik belirlemeli ve bunları gözetmeli. 10. Birbirini anlama çabası yerlesmeli, anlayıg ge- lişmeli: Kuruma ve işe sevgi ve saygı duyarak bağlılık ve sadakat duygusunun geliştirilmesi, amaçlara yönlen- dirme ve özdenetim açısından önemli. Bunun için ça- lışanların, veli ve öğrencilerin karşılıklı olarak birbiri- ni dinleme ve anlama çabası içinde bulunması görünür şekilde işlemeli. Çok basit gibi görülen bu ilke, iletişim olanak ve teknolojilerinin bunca geliştiği bir dünyada yeterince etkin çalışmıyor. Bireyler adeta birbirini duy- muyor, dinlemiyor. Görgü ve nezaketin azalması anla- yışsızlığı güçlendirmekte; antidcmokrat davranışlar, güç mücadelesi, kibir ve kabalık egemen hale gelmekte. Okul, bunların yerine duyma-dinleme-anlama-anlayış zincirini oluşturan bir anlayışı getirmelidir. HUKUK POLITIKASI Hayrettin Ökçesiz hayret@akdeni z.edu.tr Önceki yazımda direnme hakkından söz etmiştim. Bu hak- kın tarih boyunca hukuksal ve siyasal metinlere ilginç yan- sımaları olmuştur. Bunun bir temel insan hakkı olarak özel- likle geçen yüzyılda ulusal ve ulusal ü'stii pozitif hukuklarda normatif bir biçime ve güce kavuştuğunu görüyoruz. "IstiklalYolu" (*) Aşağıda bu hakka siyasal ve hukuksal örnekler olmak bakımından, ilkini daha ilk okullarımızda ezberlediğimiz, ikincisini Deniz'lerin üst ce- binde bulduğumuz, üçüncüsünübirAvrupa ülkesinin anayasasından oku- duğumuz, kendi bağlamında yetkin sayılan şu üç metni aktarıyorum: "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türkistiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temelibudur. Bu temel senin en kıymetii hazinendir. Istikbalde dahisenibu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilîve haricîbed- hahların olacakîır. Birgün Istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiye- tine dûşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâitçok nâmüsaitbirma- hiyette tezahür edebilir. Istiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşman- lar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabi- lirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kalelerizapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her kö- şesibilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha va- him olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri Şahsîmenfaatierini, müstevlilerin siyasiemelleriyle tevhitedebilirler. Millet fakrüzaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlSdıl Işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk Istiklal ve Cumhuriyetinikurtarmaktirl Muhtaç olduğun kudret, damarlanndakiasil kanda mevcuttur!" (Mustafa KemalAtatürk, 20 Ekim 1927). "Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim bi- çimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunlan güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyükbir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkeninpolisi var- dır,jandarması vardır, ordusu vardır, adaletörgütü vardır'demeyecek- tir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtinı koruya- cakbr. Polisgelecek, asılsuçlulan bırakıp, suçlu diye onuyakalayacaktir. Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir'diye düşüne- cek, ama hiç birzaman yalvarmayacakür. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, 'demek adaletörgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek'. Onu hapse atacaklar. Yasalyollarla karşı çıkışlarda bulunmakla bir- likte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdınp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kaynlmasını istemeyecek. Diyecek ki, 'ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu hak- sızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.' Işte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliğil" (Mustafa Kemal Atatürk, 5Şubat 1933, b.y.: Vikipedi, "Atatürk'ün Bursa Nutku" madde- si, 16.9.2010) FederalAlmanyaAnayasası'nın 20. maddeside şunları söylüyor: "1) Almanya Federal Cumhuriyeti demokratik ve sosyal bir federal devlet- tir. 2) Devlet gücünün kaynağı halktır. Halk bu gücünü seçimler ve oy- lamalarla ve bu amaca özgülenmiş yasama, yürütme ve yargı organla- n eliyle kullanılır. 3) Yasama anayasal düzene, yürütme ve yargı yasa- ya ve hukuka bağlıdır. 4) Budüzenibertarafetmekistayenherkişiye kar- şı tümAlmanlar, başka birçare bulunmadığında, direnmekhakkına sa- hiptir." Bu son metindekihukuksalsoyutiama derecesine karşın üçünün de içeriği ve anafıkriaynıdır. Bu direnme hakkı, hukukumuzu uyarlamaya çalıştığımız Avrupa Biıiiği hukukunun da temel haklar şartındandır. Sokrates'ten behgelen, devrimcilerle süregiden, Gandhi'lerle ana ya- tağını bulan bu karşı koymanın çerçevesiinsanlığa, ülkelere, halklara mu- sallat olan patolojik figürlerden ve gruplardan kurtulmanın "son çare"si olarak düşünülmüş bir "Direnme Hakkı"dır. Bu hak tüm hukuktan önce vardır. I*) Kastamonu Valisi'nin dahi çok destek, katılım bekleyen "Inebolu'dan Ankara'ya Istiklal Yolu"projesine naziredir. 5 CM O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle