25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 EYLÜL 2010 CUMA SAYFA 3 BÖLGEDE DURUM Oktay EK NC Batı Karadeniz ‘İDO’yu Bekliyor Dünyanın en fazla yolcu ve araç taşıyan deniz ulaşımı firması ol- makla övünen stanbul Deniz Oto- büsleri ( DO) bu başarısını üç özel- liğine borçlu. Birincisi, asıl sahibi olan stanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal desteği... Örneğin, Yenikapı’daki merkez terminali ve ana feribot iskelesi “ka- çak”! Bunun nedeni ise özellikle oto- mobillere hizmet veren feribotların, başlıca imar hedefi “otomobilden arındırılma” olan tarihi Suriçi’nden araç almalarına ya da indirmele- rine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Ko- ruma Kurulu’nun onay vermemesi. Çünkü Koruma Planına göre otomobillerin Suriçi’ne girmelerine neden olan ve bunu teşvik eden her türlü kullanımın “Surdışı”na çıkar- tılması gerekiyor. Bu nedenle de DO’nun merkez terminalinin ve en büyük iskelesinin Suriçi’inin tam or- tasındaki Yenikapı’da olması kent- sel koruma ilkeleriyle çelişiyor... Ne var ki stanbul’un tarihi do- kusunun korunması için “ön koşul” sayılan bu kuralı dinlemeyen Bü- yükşehir Belediyesi, kurumsal gü- cünü kullanarak Yenikapı’yı yarattı. Şimdi iki kıtayı denizden geçmek is- teyen tüm otomobiller, sadece bu- nun için Tarihi Yarımada’yı çiğne- mekteler. DO’nun sahibi Büyükşehir Belediyesi olmasaydı, böylesi kanun dışı bir ayrıcalığa sahip olabilir miy- di? DO’nun gelişimindeki ikinci ne- den ise Marmara Denizi kıyısındaki sefer düzenlediği yerleşmelerin öteden beri stanbul’un yaz ayla- rındaki tatil beldeleri olmaları... Örneğin Marmara Adası, Avşa, Bandırma seferleri; Bursa-Mudan- ya, Gemlik ve Yalova hatları ile Kar- tal, Pendik iskelelerinden gerçek- leşen seferler, yıllardır aynı yerleş- melere giden yolcuların daha ça- buk ve konforlu ulaşımlarını sağ- ladılar.. Bu gelişmedeki 3. Başarı nede- ninin de “ DO yönetimi”ndeki be- ceri olduğunu teslim etmeliyiz. Ge- milerdeki “hükümet yanlısı” bir tv kanalının yayın tekeline sahip ol- ması; gereksiz harcamalarla ya- pıldığı açık olan görüntülü ve saç- ma uyarılar; gemideki büfe hiz- metinde fiyatların aşırı yüksekliği... gibi bazı eleştiri konularını bir ke- nara bırakırsak, DO iyi yönetili- yor... Şile’den Zonguldak’a... DO filosu; 33 hatta, 25 Deniz Otobüsü, 10 Hızlı Feribot, 17 Ara- ba Vapuru ve 36 Şehirhatları Yolcu Vapurundan oluşuyor; 82 noktaya hizmet götürüyor. Filoda yan hizmet gemileri ile birlikte 105 gemi bulunuyor ve bu sayı sü- rekli artıyor... Peki, DO bu olanaklarıyla Mar- mara Denizi’nde Bandırma’ya, hatta Marmara Adası’na kadar uzanan seferler yaparken, Batı Karadeniz’de stanbul’a daha ya- kın mesafelerdeki yerleşmelere ne- den ilgi göstermiyor? Son yıllarda, örneğin Şile, Ağ- va, Kandıra-Kefken, Karasu, Ak- çakoca, Marmara Erğlisi hatta Zonguldak gibi yerleşmelerin han- gisine gitsek, “öncelikli özlem”ler arasında stanbul’la deniz ulaşımı bağlantısı söyleniyor. Dahası, bu konuda DO yetkilileri ile görüşmeler yapılmasına, hatta resmen müra- caatlara rağmen, Batı Karadeniz yerleşmelerinin stanbul’la DO sa- yesinde buluşmasına sıcak bakıl- madığı belirtiliyor. Oysa, gerçekten “uygun yakın- lıkta” olan bu yerleşmelerimiz de DO’ya kavuştukları taktirde, hem yine yıllardır stanbul’un ilgi gös- terdiği kıyı kentleri daha da ya- kınlaşacak, hem de bu yerleşme- lerde öteden beri beklenen “turizm” yaşamında hareketlenme başla- yacak... Şile’den Marmara Ereğlisi’ne kadar konuştuğumuz hemen tüm belediye başkanlarının ortak dile- ğini bu sütundan bir kez daha du- yuralım. Batı Karadeniz de DO’yu bekliyor ve DO’nun seferler hari- tasında bir an önce yer almak is- tiyorlar. Bu beklentinin neden ger- çekleşmediği yönündeki DO açık- lamasını da bu sütunda yayınla- maya biz söz veriyoruz... Erdoğan Kantürer KIRKLAREL - Avrupa ile Asya ara- sında kültürler köprüsü olan Kırklare- li’nde yaşam kalıntılarının belgeleri MÖ 6500’lü yıllara kadar dayanıyor. Ar- keolog Prof. Dr. Mehmet Özdoğan’ın 18 yıldır Aşağı Pınar’da yaptığı kazı- larda Kırklareli’nin “MÖ 6500’lerde Av- rupa’da yerleşik tarımın başladığı yer” olduğu belgelendi. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üye- si de olan Prof. Özdoğan’a “Koç Bilim Ödülü”nü kazandıran ve Amerikan Bi- limler Akademisi asil üyeliğine seçilme- sini sağlayan bu çalışma, Anadolu’da- ki yaşam kültürünün Kırklareli üzerinden Avrupa’ya yayıldığını gözler önüne se- riyor. Prof. Dr. Özdoğan’ın çalışmasına gö- re Asya ile Avrupa arasında geçiş yolu üzerinde olan Trakya’da sürekli göçler ve savaşlar nedeniyle ilk çağlarda Anado- lu’daki gibi güçlü surlarla çevrili büyük siteler kurulamamış. Yapılanlar da gelip geçen göç ve savaş dalgaları ile yok edildiğinden ilk çağlardan günümüze kalanlar sınırlıdır. M.Ö. 1200 ile 513 yılları arasında yaşan Trak’lardan gü- nümüze ayakta kalan büyük kayalık- lardan oluşan tapınaklar ve kapaklı ka- ya denilen dolmenler ve de dikili taş ola- rak anılan menhirler önemli kalıntılar ola- rak günümüze ulaşıyor. Traklar döneminden en önemli kalıt- larından biri de Dokuzhöyük köyünde- ki yakın yakına kurulmuş dokuz höyük (MÖ 1400-1300), görüntüleri ile izle- yenlere 3400 yıl öncesinden el eder gi- bi. Helenistik dönemden günümüze hisarlar ve kaleler kalmış. Günümüze kadar ko- runabilmiş Pınahisar hisarları ile Vize ve Kıyıköy Kaleleri önemli kültürel değerler. Kıyıköy ve Kaynarca’daki kaya oyma kiliseler (şapel) erken Hıristiyanlık döne- minden kalan eserler. Kaynarca’da ha- len çalışmakta olan su değirmeni ise, Trakya’da ayakta kalan tek su değirme- nidir ve acil koruma altına alınmayı bekliyor. Avrupa’da yerleşik tarımın başladığı yer olarak öne çıkan Kırklareli’nin bu özel- liği temel alınarak; harman sonu, bağ bo- zumu, hasat sonu yemeği (kırçma) ge- leneği özünde 2009 yılı eylül ayında “Uluslar arası Yayla Bolluk Bereket Gün- leri” başlığıyla ilk kez bir şenlik düzen- lendi. Kırklareli Kent Konseyi öncülüğünde dü- zenlenen etkinlikler büyük ilgi çekti. Bu et- kinliklerin etkisi ile Yayla Mahallesinde ki antik evlerin koruma altına alınması ça- lışmaları hızlandı ve en büyük binalardan birinin kent müzesi olarak onarılması için resmi karar alındı. Yayla Bolluk-Bereket Günleri’nin bolluk-bereket tanrısı “Dya- nisos” adına Balkan ülkelerinin de katı- lımıyla Ulaslararası Dostluk ve Kültür Bay- ramı‘na dönüştürülmesi de önerildi. Avrupa’da yerleşik tarımın başladığı Kırklareli bu yükün altından kalkacak bi- rikime sahip. Kültürel varlıklarına ver- diği değer ölçüsünde Kırklareli’nin önemi daha da artacaktır. Avrupa’daki ilk tarım Kırklareli’nde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle