23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN T. Özkan ile M. Balbay’ın İsyanları Gazeteci normalde çağının tanığıdır, az gelişmiş ülkede bazen çağının sanığı da olabilir. Silivri Yargısız İnfaz Kampusu duruşma salonunda, bunların her ikisi de mevcut. Cumhuriyet’ten Ergenekon davasını izlemekle görevli arkadaşımız Hatice Tuncer, duruşma olan her Allah’ın günü, Silivri’nin yolunu tutar, sabahtan akşama salonun basına ayrılmış yerinden duruşmaları izler. Aylardır sürüyor bu görev ve bu işkence... Hatice Tuncer, çağının gerisinde kalmış Türkiye’nin bir ayıbının tanığıdır... Aynı salonda, geri bir toplumun geçmişi yaşayan çağının sanığı gazeteciler de vardır. Onlar, iki yıldır, daha suçlarının ne olduğu bile kendilerine doğru dürüst söylenmeden, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkar dururlar. Çağının tanığı gazeteci Hatice Tuncer, duruşma salonuna evinden gider, sonra salondan çıkınca gazeteye gidip haberini yazar. Çağının sanığı gazeteciler Tuncay Özkan ile Mustafa Balbay ise yılı aşkın süredir, tutuklu bulundukları tutukevi koğuşundan gidip gelirler duruşmalara. Hatice Tuncer’in yaşadığı drama, bir kez gittiğim bir Silivri duruşması salonunda tanık oldum. Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın yaşadıklarının benzerini ise bundan çeyrek yüzyıl kadar önce, kendim, 38 ay süreyle yaşayarak içimden hissettim. Şimdi bana şu soruyu sormayın: - Çağının tanığı gazetecinin mi, çağının sanığı gazetecinin mi durumları daha zor? Sormayın! Çünkü cevap veremem. Çünkü kendim bile bir karara varamadım, 12 Eylül döneminin haksızlığı karşısında sağır duvarlara umarsızca haykırırken mi, daha fazla isyan hissi içindeydim, yoksa Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ı mahkeme salonunda izlerken mi?... Gerçekten bilemiyorum. Ama Balbay’ı ilk kez tutukevinde ziyarete gittiğimde, gördüğümden ve duyduklarımdan edindiğim izlenim, bizim 12 Eylül’deki tutukluluk koşullarımızın, (o zaman bize de, daktilo ve bilgisayar verilmiyordu) onlarınkinden çok daha iyi ve çok daha dayanılır olduğu yönündeydi. Ama uğradığı haksızlığı sağır duvarlara haykırmak duygusu sanırım onlar için de bizim için de aynıydı. Bir mahkemede, sanığın yargıçlara sorabileceği en doğal ve haklı soru şudur: - Benim suçum ne, önce bana bunu söyleyin, bilmek istiyorum. Bu soruyu Tuncay Özkan 13. Ağır Ceza heyetine sormuş. İki yıla yakın süredir, hep sorduğu ve bir türlü doyurucu bir yanıt alamadığı için olsa gerek, umarsızlığın öfkesiyle sesini yükseltmiş, yumruğunu önündeki masaya vurmuş. Bu yüzden, hakkında suç duyurusunda bulunulmuş. Aynı şekilde suçunun ne olduğunu ve kendilerini hangi vicdanla tutuklu yargıladıklarını soran, tutuksuzların konumlarıyla kendilerinkini karşılaştıran, ayrıca tutukluluk koşullarından yakınan Mustafa Balbay hakkında da suç duyurusunda bulunulmuş. Demek ki artık “Suçum ne?” diye sormak da suç olmuş. Şimdi diyeceksiniz ki, mahkemede soru sormanın da bir adabı usulü vardır. Doğru! Belki de Tuncay Özkan şöyle sormalıydı sorusunu: - Efendim iki yıla yakın süredir, burada tutuklu olarak devletin karavanasına kaşık sallayarak, yoksul halkın aşına ortak olmanın ezikliği içindeyim, bu süre zarfında suçumun ne olduğunu bile anlayabilmiş değilim. Bari iki ay aradan sonra yapılan bu oturumda lütuf etseniz de, suçumun ne olduğunu bir açıklasanız, minnettar olacağım. Böyle sormak dururken, bağırmanın, önündeki masayı yumruklamanın ne anlamı var? Gerçekten de bu kadar kızacak ne vardı? Her neyse, şu Silivri duruşmalarındaki iki tür gazeteciye bakarken bir türlü karara varamadım: - Haksızlık karşısında çağının sanığı olmak mı, yoksa tanığı olmak mı daha zor. asirmen@cumhuriyet.com.tr ‘Senmemuremeklisisinbenişçiemeklisiyim’diyenAKPliderininsözlerinindoğruolmadõğõortayaçõktõ Erdoğan memur emeklisiMURAT KIŞLALI ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn, 547712950 sicil numarasõyla Emekli Sandõğõ (me- mur) emeklisi olduğu ortaya çõk- tõ. AKP iktidarõnda getirilen bir yasayla Türkiye Cumhuriyeti’nde emekli olanlarõn kamuda çalõşa- bilmeleri için emekli maaşlarõn- dan vazgeçmeleri gerekiyor. Bu- na karşõn, aynõ yasada milletve- killeri istisna kapsamõna alõndõğõ için emekli maaşlarõnõ almaya devam edebiliyor. Erdoğan da kendi çõkarttõğõ bu istisnayla hem milletvekili maaşõnõ, hem de mil- letvekilliğinden memur emeklisi maaşõnõ alõyor. Başbakan Erdoğan, önceki gün memleketi Rize’de yaptõğõ ko- nuşmada, CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu’na hitap ederek “Bay Kemal senin maa- şın ne? İkimiz de aynı maaşı alı- yoruz. Sen memur emeklisi- sin, ben işçi emeklisiyim. Sen ayrıca memur emeklisi maaşı- nı alıyorsun, ben işçi emeklisi- ni alıyorum. Daha kime neyi anlatıyorsun?” diye konuşmuş, Kõlõçdaroğlu da kendisine “‘Ben işçi sen memur emeklisisin’ di- yor. Peki, ben senin Emekli Sandığı emeklisi olduğunu ispat edersem, istifa eder misin? Çı- kıp milletten özür diler mi- sin?” diye yanõt vermişti. Sosyal Güvenlik Kurumu in- ternet sitesinde “Emekli San- dığı TC Kimlik Numarası Doğrulama ve Hak Sahipliği İşlemleri” sayfasõndan yapõlan sorgulamada Baba Adõ Ahmet, Doğum Tarihi 26.2.1954 olarak gözüken 17291716060 TC Kimlik Numaralõ Recep Tayyip Erdoğan’õn, 547712950 sicil numarasõyla “Aktif Emekli” olduğu görülüyor. Kõlõçdaroğlu’na “Aldığım pa- ra milletvekili maaşım, bir de emekli maaşım. Bunu da gizle- meye gerek yok. Niye? Abdes- timden şüphem yok ki, nama- zımdan şüphem olsun” diye hi- tap eden Başbakan Erdoğan’õn, milletvekili maaşõnõn yanõ sõra emekli maaşõ almasõna olanak tanõyan yasal düzenlemeleri ken- di iktidarõnda geçirmesi de dikkat çekiyor. AKP iktidarõnda 21 Ni- san 2005 tarihinde Meclis’te ka- bul edilen 5335 sayõlõ Yasa ile emekli olanlar için “emeklilik maaşları kesilmeksizin kamu- da çalışma olanağı” ortadan kaldõrõlõrken, aynõ yasada getiri- len istisna ile milletvekilleri bu kapsam dõşõnda tutuldu. Başbakan Erdoğan, yargõ süreci devam eden iki tesisin açõlõşõnõ yaptõ, çevrecileri yalan söylemekle suçladõ HES inadõ yargõ kararõnõ bekleyemediRİZE (Cumhuriyet) - Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan, Rize’nin İkizdere ilçesinde Danõştay’da yargõ süreci de- vam eden Konukoğlu Cevizlik Regü- latörü ve hidroelektrik santralõnõ açtõ. “Biz doğa âşığıyız” diyen Erdoğan, çevrecileri yalancõlõkla suçladõ. Başbakan Erdoğan, sivil toplum ör- gütlerinin uyarõlarõ ve tepkisine karşõn Rize’nin İkizdere Vadisi’nde yapõlan Sanko Holding’e ait Cevizlik HES projesinin açõlõşõnõ yaptõ. Açõlõş öncesi basõn açõklamasõ yapan Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan ve İkizdere temsilcisi İsmet Ekşi’ye çevrecilerin avukatõ Rem- zi Kazmaz, Derelerin Kardeşliği Plat- formu Bileşenleri ile Yürütme Kurulu Üyesi Saltuk Deniz, İHD Rize temsilcisi Günay Karafazlı, ÇGD Temsilcisi Gen- çağa Karafazlı da destek verdi. Geniş güvenlik önlemlerinin alõndõğõ va- dide özel timler de görev yaptõ. Çevreci- ler törenin yapõlacağõ Cevizlik HES’in önüne gitmek istedi ancak güvenlik bi- rimleri üst aramasõ yaparak ellerindeki afiş, pankart ve basõn açõklamasõ metinlerine el koydu. Çevreciler adõna ortak basõn açõklamasõnõ okuyan İsmet Ekşi şöyle ko- nuştu: “Bu proje mahkemeliktir. Hu- kuki süreç devam etmektedir. Öyle anlaşılıyor ki yargı ve mahkemeler henüz kararını vermeden kararı Baş- bakan vermiştir.” Platformun Dönem Sözcüsü Ömer Şan ise İkizdere deresinin koruma aşamasõna geldiğine dikkat çekti. Şan, Doğu Kara- deniz Bölgesi’ndeki HES projelerine karşõ 68 dava açõldõğõnõ, tamamlanan 38’inin yürütmeyi durdurma veya iptal ile sonuçlandõğõnõ vurguladõ. Cevizlik HES projesinin de bu davalõk projelerden biri olduğunu, Rize İdare Mahkemesi ve Danõştay’da davalarõn sürdüğünü belirten Şan, “yargıyı yok sa- yan” Erdoğan ve diğer yöneticiler için suç duyurusunda bulunacaklarõnõ söyledi. Protestolarõn ardõndan HES’in açõlõşõ- nõ yapan Erdoğan, çevrecileri hedef aldõ. Çevrecilerin halkõ kandõrdõğõnõ savunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ba- zı çevreci adı altında tipler, gruplar çı- kıyor. Sularımızın, derelerimizin sa- tıldığını söyleyerek bu sıfatlarla HES’le- re karşı çıkıyor. Bu yönde söyledikle- ri dört dörtlük bir yalan. Sularımız, de- relerimiz satılmıyor. Kullanım hakla- rı devrediliyor ve devletimiz bundan ge- lir elde ediyor. Derelerimizin kurudu- ğu iddia ediliyor. Bu da gerçekdışı. Ge- rektiği miktarda su dere yatağına bı- rakılıyor ve gerekirse tamamı dere yatağına veriliyor. Ağaç kesme nokta- sında da tünellerde yapılan çalışmala- rın dışında ağaç kesimi yok. Biz doğa âşığıyız. Milyonlarca ağaç diktik. Kim- se bu konuları istismar etmeye kalkıp ranta çevirmeye çalışmasın.” Rize’de yaptõğõ konuşmada ‘İşçi emeklisiyim’ diyen Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu kayõtlarõna göre, memur emeklisi. Kamuda çalõşan emeklilerin emekli maaşõ kesilirken Erdoğan kendi hükümeti döneminde çõkarõlan ve milletvekillerine ayrõcalõk tanõnan yasal bir düzenleme sayesinde milletvekili maaşõ yanõnda emekli maaşõnõ da almayõ sürdürüyor. Emeklilik tartışması Bakan Dinçer doğruladõ ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanõ Ömer Dinçer, Baş- bakan Tayyip Erdo- ğan’õn işçi emeklisi ol- duğunu, milletvekili ol- duktan sonra Emekli Sandõğõ ile ilişkilendiril- diğini söyledi. Dinçer, CHP lideri Ke- mal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’õn Emekli San- dõğõ emeklisi olduğu yö- nündeki sözleri üzerine bir açõklama yaptõ. Erdo- ğan’õn SSK’den emekli olduğunu ancak milletve- kili seçilmesinin ardõn- dan Emekli Sandõğõ ile ilişkilendirildiğini kayde- den Dinçer, “Milletve- killerinin emeklilikleri- nin Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmeleri ayrı bir husustur. Emekli Sandığı’ndan milletve- kili ve bakanların maaş almaları, onların me- mur oldukları anlamı- na gelmez. Bu ikisi bir- birinden ayrı ayrı şey- lerdir. Normal şartlar- da TBMM üyeleri ile dışardan atanan ba- kanlar seçildikleri veya atandıkları, emekli olanlar ise istemde bu- lundukları tarihi izle- yen ayın başından iti- baren Emekli Sandığı ile ilgilendiriliyorlar. Emekli olanların işti- rakçi oldukları sürece SGK’den aldıkları ay- lıkları da kesiliyor” de- di. Dinçer, işçi emeklisi, Bağ-Kur emeklisi, me- mur emeklisi olmanõn birbirinden farklõ statüler anlamõna gelmediğini sa- vunarak “Halbuki Tür- kiye’de Emekli Sandı- ğı’ndan veya devlet me- murluğundan emekli olmak oldukça önem- senmekte, adeta bir sta- tü olarak algılanmakta- dır” diye konuştu. ‘Yalan söyleyenlerin maskesiniindireceğim’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aksaray Kent Meydanı’nda halka hitap etti. (Fotoğraf: AA) AKSARAY ( Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Kemal Kı- lıçdaroğlu, “Bana ‘Memur Ke- mal’ dediler, şimdi ‘Bay Kemal’ diyorlar, ne derlerse desinler, hiç umurumda değil. Benim bir tek ismim var; Kemal. O da mille- te feda olsun” dedi. Aksaray Kent Meydanõ’nda halka hitap eden Kõlõçdaroğlu, ra- mazan ayõnõn birinci gününü ya- şadõklarõnõ anõmsatarak, “Bugün siyasi bir konuşma yapmaya- cağım. Size içten gelen, samimi, dürüst, namuslu bir konuşma yapacağım” dedi. Çiftçinin ha- yatõndan memnun olmadõğõnõ ifade eden Kõlõçdaroğlu, “Ra- kam aldım, bu rakamların hiç- birisi politik değil. Gübreye bugüne kadar yüzde 400 zam geldi. Mazota yüzde 200 zam geldi. Bu sürede şeker panca- rının fiyatına baktık 90 bin li- radan 110-115 bin liraya çık- mış. Yani artış yüzde 30. Bunun insafla ilgisi varsa hiç ses çı- karmayacağım ama bu insaf- sızlıksa sizin vicdanınıza teslim ediyorum” diye konuştu. ‘Ülkesini pazarladı’ Aksaray’õn AKP’ye 3 milletve- kili vermesine karşõn sorunlarõn sürdüğüne dikkat çeken Kõlõçda- roğlu, “AKP hükümeti, Aksa- ray’a işsizlik verdi, perişan olan çiftçi verdi, siftah yapmayan es- naf verdi. Şimdi sandığa gide- ceğiz, şapkamızı önümüze ko- yacağız ve vicdanımızın sesini dinleyeceğiz ve ‘hayõr’ diyeceğiz” dedi. Yalan söyleyenlerin mas- kesini indireceğini dile getirerek Kõlõçdaroğlu, sözlerini şöyle sür- dürdü: “Dubai’de 1 milyar do- lar bağış verdiler. Dediler ki ‘1 milyar dolar para veriyoruz, sen Kuzey Irak’a girmeyeceksin.’ Ön- ce inkâr ettiler ama anlaşma Amerika Hazine Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlandı. Şimdi bütün vatandaşlarıma so- ruyorum. 1 milyar dolara ken- di ülkesini pazarlayan bir Baş- bakan’a ‘evet’ mi diyeceksiniz, ‘hayõr’ mı diyeceksiniz?” ‘Melih Gökçek’i ciddiye almam’ Aksaray mitingi öncesi gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Kõlõçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanõ Melih Gökçek’in kendisinin havuzlu vil- lasõ olduğu yönündeki iddiasõnõn anõm- satõlmasõ üzerine şunlarõ söyledi: “Gök- çek’i çok ciddiye alan bir insan değilim. Onun zaten maskesini indirdim, gardı da düştü. Şimdi kendi kendini gündeme ta- şımak istiyor. Ama kendisine bir katkı- da bulunmak isterim. Benim kooperatif hissemi, beş kuruş kâr almadan yaptığım bütün harcamaları verirse, kendisine ay- nen verebilirim.” Bu arada Kõlõçdaroğlu’na ait Balõke- sir’in Burhaniye ilçesindeki Pelitköy’de- ki gayrimenkulün, Gökçek’in iddia ettiği gibi “havuzlu villa” değil, iki katlõ ve top- lam 110 metrekare alana sahip, kooperatif ortaklõğõyla yaptõrõlan bir yazlõk olduğu ortaya çõktõ. Değeri 150-170 bin TL ara- sõnda gösterilen yazlõğõn özel bir havu- zunun bulunmadõğõ, havuzun 19 yazlõğõn ortak kullanõmõnda olduğu belirlendi. Daha yüksek maaş alabilmek için işçi emekliliğinden memur emekliliğine geçen Erdoğan’õn işveren olduğu dönemden Bağ- Kur’a hâlâ borçlu olduğu görülüyor. İLHAN TAŞCI ANKARA - CHP Genel Başkanõ Kemal Kı- lıçdaroğlu ile “emekli” tartõşmasõna giren Baş- bakan Tayyip Erdoğan’õn Bağ-Kur’a 3 bin 22 TL borcu olduğu ortaya çõktõ. Erdoğan, millet- vekili seçildikten sonra işçi emekliliğini durdu- rup daha yüksek maaş alacağõ memur emeklili- ğine geçti. Erdoğan’õn son beyanõna göre de 2.4 milyon TL malvarlõğõ bulunuyor. Kõlõçdaroğlu ile Erdoğan arasõnda “memur-iş- çi” emeklisi tartõşmasõ yaşanmõş, memur emeklisi olmasõna karşõn Erdoğan’õn işçi emeklisi olduğu- nu açõklamasõ dikkat çekmişti. Cumhuriyet, Er- doğan’õn hem emekli oluncaya kadar yatõrdõğõ primler hem de “kıyak emeklilik” için yaptõğõ gi- rişimlerle ilgili bilgilere ulaştõ. Erdoğan, 1 Ocak 1987 tarihinde Bağ-Kur’a kayõt yaptõrdõ. İstanbul Beyoğlu’nda kayõtlõ Sigorta Eksperleri Cemiye- ti’nde “işveren” olarak görünen Erdoğan’õn 1 yõl 11 ay 30 günlük kaydõ bulununuyor. www.sgk.gov.tr adresinden “Bağ-Kur Sigortalı Borç Durumu” sayfasõndan Erdoğan’a ait “0522030556” sicil numarasõyla borç durumu sorgulandõğõnda Başbakan’õn kuruma “3.022,89” TL borcu olduğu ortaya çõkõyor. Kayõtlarda Erdo- ğan “terk etmiş sigortalı” olarak görünürken, Başbakan’õn kuruma olan borcunun 31 Ağustos 2010 tarihi itibarõyla geçerli olan borç olduğu bil- gisi yer aldõ. Kayõtlarda prim borcunun ay sayõsõ da 24 olarak belirtildi. Erdoğan’õn SGK’ye borcu varken emeklilik aylõğõnõn nasõl bağlandõğõ sorusu yanõtsõz kaldõ. Çünkü bir kişiye emekli aylõğõ bağ- lanabilmesi için tüm sosyal güvenlik kurumlarõna olan borçlarõnõ ödemesi gerekiyor. İşçilikten memurluğa dönüş Erdoğan, 1974 yõlõnda Coşkun Et isimli şirkette sigortalõ çalõşma yaşamõna başladõ. 1976’da İETT Spor’a geçti ancak 5 yõl sonra 1981’de Erdoğan yeniden Coşkun Et’e döndü. Al Et Gõda ve Elif Et’de de çalõşan Erdoğan, sattõklarõ aile şirketi Emniyet Gõda üzerinden de 1998-2000 yõllarõ ara- sõnda yatan primlerinin ardõndan emekli olmuştu. Erdoğan’õn işçi emekliliğinden “kıyak emeklili- ğe” geçiş süreci de şöyle gelişti: 1974 yõlõnda SSK sigorta primleri ödenmeye başlanan Erdoğan, 5 bin 587 işgününü doldurduğu tarih olan 3 Mart 2000’de SSK’ye başvurdu. Erdoğan’a 1 Nisan 2000 tarihinde de “işçi emeklisi aylığı” bağlandõ. Erdoğan, 2 Şubat 2003’e kadar emekli maaşõnõ çekmedi. Bankada 6 bin 320 TL’si birikti. 2 Şubat 2003’te biriken parasõnõ çekti. Milletvekili olduk- tan sonra 15 Nisan 2003’te SSK’den işçi emeklili- ğini durdurdu. Milletvekilliğinden emeklilik hak- kõnõ kazanmak için 2 yõl bekledi. İki yõlõnõ doldu- ran milletvekillerine tanõnan haktan yararlanan Er- doğan, 15 Şubat 2006 tarihinde Emekli Sandõ- ğõ’ndan emekli oldu. O tarihte Erdoğan’õn ilk emekli maaşõ da 2 bin 113 TL idi. Başbakan Erdo- ğan’õn emeklilik maaşõ 25 yõl 1 ay 5 gün üzerin- den, ikramiyesi ise 16 yõl üzerinden hesaplandõ. İzmir’deki Aleviler ‘hayır’ diyecek İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İz- mir’de 40 Alevi derneğinin bileşiminden olu- şan platform, referandumda “hayõr” oyu vere- ceğini açõkladõ. Platforma bağlõ olmayan Sa- met Dede Cemevi Yaptõrma Derneği Başkanõ Veli Güler’in, AKP İzmir İl Başkanõ Ömür Kabak’la görüşerek “Tüm Aleviler evet diye- cek” açõklamasõ yaptõğõnõ anõmsatan Alevi Dernekleri Genel Başkanõ Selahattin Özel, bu derneğin sadece 50 üyesi olduğunu ve Alevi- ler adõna söz söyleme yetkisi bulunmadõğõnõ söyledi. Özel, Alevilerin asla birilerinin il teşkilatlarõndan araç gereç aldõklarõ için “evet” oyu vermeyeceklerini belirtti. Başbakan Bağ-Kur borçlusu SAHİBİNDEN SATILIK Halkalı Toplu Konutları’nda zemin kat 95 m2 daire TEL: 0 536 223 26 68 TEL: 0 212 660 50 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle