25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Mj rar verdim. Hepimiz her şeyi ken- ^ ^ di oturduğumuz yerden görüyo- ruz, kendi dünyamızdan bakıyoruz ve haklı görüyoruz kendimizi. O nedenle haura yazmak insanlara haksızlık etmek anlamına geliyor. Ama şöyle bir şey dü- şünüyordum: Özal'a en yakın gazeteci bendim, yüzlerce defa baş başa kaldık ve çok şeyler konuştuk. Özal da öldü gitti, yanımızda da kimse yoktu. Özal bana şunu dedi, bunu dedi, şunlan yap- mayı planlıyordu falan diye kafamdan özellikle çok provokatif şeyler uydurup yazayım, bir yıl sonra da çıkıp bunların hepsini uydurdum diyeyim diye düşün- düm. Bunu sırf hatıra yazanlarla dalga geçmek için yapmak isriyordum. Ama okuyucuyu aldatmak olur, en iyisi yap- rnamak deyip vazgeçtinı. - Yine bir okur ve gazeteci olarak be- nim gibi düşünenlerin takıldığı birko- nu var. Hürriyet'in başından çekilmeniz olaytna kadarson iki yılda özellikle ya- zılarmızda gerek hükümete, gerek top- luma seslenirken itidalli gittiniz. Ger- memeye çahşarak çoğu zaman sinir bo- zucu derecede sakin sularda seyreden yazılar yazdmız. Özellikle Aydm Do- ğan 'a taarruza geçtiklerindeki kitni yazı- larmız geri adım atarcasına algüandı. Ama eninde sonunda hükümetin yap- tıklan malum, derken Hürriyet'in ba- şından çekildiniz. Hem bunu anlatm is- tiyorum hem de nasıl tepkiler aldınız, hani sırt sıvazlayanlar mı oldu, neler ol- du? - Önce şunu söyleyeyim çok etkilen- medim çiinkü beş yıldan beri zaten ay- nlmak istiyordum. Sedat Ergin gelecek- ti benim yerime fakat Sedat Milliyet'in başına gitti falan. 20 yıl bir yerde otur- duğunuz zaman altınızdan gelen insan- ların yolunu da tıkıyorsunuz ister iste- mez. Koltuğuma hiçbir zaman yapışma- dım. Kaldı ki aynldîktan sonra da tartış- ma ortamından çekilmedim yani. Çok daha rahat konuşuyorum, tartışıyorum, yazıyorum, bağlayıcı değil artık yöneti- ciliğim. Sizin dediğiniz o itidalli olayı fa- lan o bağlayıcılıktan, o zamanki konu- mumun getirdiği sorumluluktan kay- naklanıyordu asıl. Bir de hayatta yap- mak istediğim şeyler vardı. Yemen'e gitmek istiyorum mesela, beş yıldır Ye- men de Yemen diyordum. Çölün orta- sındaki Şibam şchrine gidip orada bir vecd içerisinde çölde yaşamak istiyorum bir süre. Ayrılmak istiyordum ve bir türlü olmuyordu sonunda bu noktaya geldi ve ayrıldım yani o kadar büyük bir şey değil, altmda böyle komplo teorileri falan yok. AYDIN DOĞAN'LA İLİŞKİM AYNEN SÜRÜYOR' - Aydm Doğan istedi mecbur kaldı ayrûdı denil- di... - Aydın Doğan bu gazete- nin sahibi, istediği zaman göreve getirir istediği za- man görevden alır. Aydın Doğan ile ilişkilerimde hiç- bir değişiklik yok. 10 gün- dür beraber tatildeydim Ay- dm Bey ile. Bana bir patro- nun yapacağının fevkini hâ- lâ yapan bir insan. Onun ötesinde bana hem ağabey- lik hem dostluk gösteren bir insan. Kaldı ki bu işin Aydın Doğan ile bir ilgisi yok. Nasıl karşılandı konusuna gelince, ayrıldıktan sonra üç ay içerisinde 16 üniversite SAYFA 18 "Türklye'nln en büyük gazeteslnln başında oturduğunuz, yazılannızla tartı$ma actığınız, ses ge- tlrdiğinlz zaman bu insanda güçlü bir ego gelistlriyor. Dolayısıyla egoyla basım dertte ve törpü- lemeye çalısıyorum. Ama egomu kaprls yapmak, ezmek, zulmetmek seklinde asla kullanmadım." gezdim. 20 yıl boyunca hiçbir üniversi- teye gitmedim, bir tane panele katılmış- tım o kadar. Seni taşlarlar, kovalarlar, bir şeyler olur aman gitme diyenler ol- du. 16 üniversitede konuşma yaptım, hepsinin dijital kayıtları var. Pamukka- le Üniversitesi'nde benden üç gün son- ra Enerji Bakanı'nı konuşturmadılar. Üniversitelerden alkışlarla ayrıldım. Gittiğim her yerde şu anda insanlar ba- na çok daha iyi davramyorlar. Kitabım- la ilgüi de çok güzel tepkiler alıyorum. Ben kötü bir insan değilim sonuçta ve birdenbire ermedim yani. (gülerek) în- sanlar hep, sizi yanlış tanıyormuşuz di- yorlar. Herkes için geçerlidir bu. Dün- yanın hiçbir yerinde gücü temsil eden insanlar sevümez, hedeftedirler. SAVAŞ CIKARTACAKMIŞIM, HADİORDAN' - Bu hedefte olma konusunda Kardak olayı mesela tepe noktalardan biriydi... - Rezalet yani... Beni savaş çıkart- makla suçluyorlar, hadi ordan! Peki, kardeşim Mavi Marmara gemisinde 9 tane insan öldü, niye onlardan bir tane- sini hiç suçlamıyorsun savaş çıkartma- ya, bilmem ne yapmaya çalışmakla? Ba- na sorarsamz Kar- dak kocaman bir şa- ka. Kardak mesele- sini hayatımda hiç ciddiye almadım. Komedi... Bir ay biz Kar- dak'la ilgüi haber yapmadık, niye bili- yor musunuz? Yu- nanistan haberleri sıkıcıdır yapmaym dedim. Fatih de (Al- taylı) yazmış yok sa- vaş çıkar demiş de bilmem ne. Fatih o sabah toplantısmda yoktu bir kere. Sa- bah toplantısını yaz- dık biz, haber yok- tu, ya bu Kardak'ta ne oldu falan dedik, ertesi sabah baktık Milliyet Kardak di- ye bir resim yayınla- mış. Kimse Milli- yet'in koyduğu resmi konuşmuyor. Biz- den bir gün önce Milliyet'te çıktı. Biz de haber ajansıyla, bizim Uğur Cebeci ile "yuh be, Milliyet gitmiş siz gidemediniz" diye dalga geçtik. Biraz sonra Uğur gelip "Helikopterlerimiz şu anda Kardak'a iniyor, Milliyet yanlış adaya inmiş" dedi... (gülüyoruz) Biz sevindik bunun üzerine. Kimseye bayrak dikin diye talimat fa- lan vermedim, Cesur Sert orada gidin sorun. Cesur giderken bayrak koymuş. Şimdi o fotoğrafı kim yayınlamaz Allah aşkına? Ve biz adayı bizim adamız diye biliyoruz, Dışişleri ada bizim diyor. Tutturdular sen savaş çıkarmak istiyor- sun diye. Yahu deprem sırasında Rumca man- şeti ben attım "Teşekkürler Komşu" diye. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesini o sağladı, insaf! Daha geçenlerde TaNea gazetesi ben- den Sümela Manasurının ibadete açıl- ması dolayısıyla makale istedi ve tam sayfa yayınladılar. Ben mi savaş çıkar- maya çalısıyorum? Yapmasınlar.. Mavi Marmara'da 9 insan öldü. Res- men göz göre göre gittiler, ahn Libya gemisi gitmiyor işte, döndü. Libyalılar bizden daha mı korkak yani. Mavi Mar- mara'nın yaptığmı niye kimse sorgula- mıyor? Beni savaş çıkartmaya çalışmak- la suçlayan insanlar "Türk jetleri niye kalkmadı" diye yazılar yazdılar. 'MAVİ MARMARA SKANDALIN DANİSKASIDIR' - Israil hükümetinin tavnnı da des- teklemiyoruz öte yandan... - Bugün içinde vicdan duygusu olan bir insanın Israil yönetimini destekle- mesi mümkün değil. Israil artık sadece dünyada ve ülkesindeki Yahudilere za- rar vermiyor aynı zamanda bizimki gibi ülkelerdeki bizim gibi insanlara da za- rar vermeye başladı. Fikrimizi rahatça söyleyemez olduk. Türkiye bir Medis Komisyonu kurup Mavi Marmara olaymı kendisi incele- melidir. Türk hükümetini çok eleştiri- yorum, bu kadar riskli bir işi yaptırtma- malıydı. Hiç palavra atmasınlar şöyle oldu da böyle oldu da diye. Mavi Mar- mara Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük skandallarından, en sorumsuzca eylemlerinden biridir. Skandalın danis- kasıdır. 9 insan hayatını kaybetti, 50'ye yakın insan yaralandı ve Mavi Marmara hiçbir şeye hizmet etmedi. Gazze halkına da hizmet et- medi. Barışçı Arap hükü- metlerinin de işini zorlaştır- dı. Elbette îsrail'i de eşit derecede suçlu görüyorum. 9 insam öldürmek ne de- mek? lkisi de birbirinden beter. - Kendinizi gazeteci ol- manıza rağmen hiçyeterin- ce ifade edemediğinizi dü- şündünüz mü? - Bütün hayatım boyunca. 'HASİP KAPLAN'DAN YANIT BEKLİYORUM' - "Kürtlerle beraber yaşa- mak zorunda mıyız" yazı- nız... Çekilmedik tarafkal- madı mesela? - Kürtlerle beraber yaşa- malıyız diye yazdım o yazı- yı. Bir üst cümleye bakma- dılar hiç, Türklerin de Kürtlerin de menfaatine olan şey birlik- te yaşamaktır diyorum. Kalktılar ırkçı dediler, Miloseviç dediler, Hitler dedi- ler... Demediklerini bırakmadılar. Ne alakası var Allah aşkma Hitler ile? Ya- hudiler PKK kurup, Almanlara saldırıp öldürdüler mi yani. Hitler durup du- rurken Yahudüeri katletmeye başladı. Miloseviç örneği de aynı şekilde akıl al- mazcadır. Bu sabah yine 6 şehit vardı şimdi ben, bir kızı Kırklareli'nde diğeri Şır- nak'ta yaşayan Hasip Kaplan'dan üni- ter devlet için, o askerlerimiz için bir ,-•" açıklama bekliyorum. Bu olay dolay^- sıyla köşe yazarlarmın halktaifçok ko- puk olduğunu daha bir iyi anladım. Türkiye'de kendine liberal diyen yazar- ların hepsi pes dedirtecek denli halktan kopuk. "LİBERAL BİR ZULÜM DÖNEMİ YAŞIYORUZ' - Demokrasinin geîeceğini nasıl görü- yorsunuz? - Berbat görüyorum. Bence Türki- ye'deki demokrasinin başındaki en bü- yük tehlike şu anda demokrasinin tari- fini yapma yetkisini sadece kendinde gören insanların yarattığı zulüm orta- mıdır. Türkiye'de liberal bir zulüm dö- nemi yaşıyoruz. Ergenekon davasında yapılan hataları eleştirdiğiniz anda Er- genekoncu, darbeci, postal yalayıcısı diye damgalanıyorsunuz. Bu insanlar, siyasiler de liberaller de yıllarca Emin Çölaşan'dan şikâyet etti- ler, hepsi Emin'den çok daha beter in- sanlar oldular. Şu anda liberal geçinen insanlara bakıyorum Emin Çölaşan bunların yanında mumla aranacak in- san. Demokrasilerin artık bir tek temel görevi var; çoğunluk diktatörlüklerini önleyici, şahsi diktatörlük heveslerini önleyici mekanizmalan oluşturmak. Yüzde 51'i aldığı zaman kendisini milli iradenin tek temsilcisi görüyor. Ben de o zaman yazdım, BDP de milli irade, onun da var temsili. - Sonraki kitabınız için birkaç ipu- cu... - Biraz Türkiye'nin ezberini bozacak bir kitap olacak, gelecekle ilgili. Türki- ye'nin başına neler gelebilir biraz bunu anlatan bir kitap olacak. • gamzeakdetnit@cutnhuriyet.com.tr Tuhai/Ertuğrul Özkök/Doğan Ki- tap/244 s. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 1069
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle