23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Göknil Cenç ile müzik ve edebiyat üzerine 'Çocukların ilgisi, kitap yazmam için heyecanlandınyor beni' Ayusturyalı besteci Hanns Eisler, "Sadece müzikten anlayan, müziği hiç anlamaz" diyor. Kimilerince "keskin" görülebilecek bu sözüyle besteci. "müziğin insanlar tarafından insanlar için yapıldığını, müzi- ğin hayatın devamı olduğunu ve bu nedenle hayattan ayrı tutula- mayacağını" ifade ediyor. Eisler, bu noktadan hareketle yalnızca müzikle uğraşma- nın, uzmanlaşmanın müziği anlamak için yeterli olmayacağını belirtiyor. Bestecinin yıllar içinde zaman zaman tartışılan bu belirlemesine de dokunarak edebiyatla müziği bir araya getfrebilmiş yazar, müzisyen ve aynı zamanda Mimar Sinan üniversitesi'nde eğitmen olan Göknil Cenç'le kitapları ve yeni projeleri üzerine konuştuk. • TÜIİn SADIKOGLU I m ^ ır yazar ve müzisyen m J olarak Hanns Eis- ••ı M ^\ ler'in "Sadece müzik- * ** ten anlayan, müziği hiç anlayamaz" sözünü nasıl değer- lendirirsiniz? - Kesinlikle katıldığım bir söz. Benim konservatuvarda öğrencile- rime aktarmaya çalıştığım önemli bir konuyla bire bir örtüşüyor. Yalnızca müzik için değil sanatın her dalı için ge- çerli bu. Müzisyenlik ya da sanatın her- hangi bir dalı asla tek başına var olmuş değil. Bir sanat yapıa var oluş sürecinde hiçbir şeyden etkjlenmemiş, esinlenilme- miş olabilir mi? Öyleyse (müzikten örnek verirsek) bir müzisyen, bir yapıtı yorum- larken yalnızca seslerden, müzikten etki- lenerek, hissederek yorumluyorsa içi boş bir müziktir bana göre. lyi bir yorumdur belki, ama o yapıo yorumlayan kişinin karakterini, entelektüel birikimini, bilgi- sini görgüsünü de ortaya koyar. Ülkemiz- de "sanatçı" dediğimiz ya da müzisyen, oyuncu, ressam diye isimlendirdiğimiz, pek çok kişi yaptıklan işin dışında pek bir donanıma sahip değil. Kitap okuma- yan, müzik dinlemeyen, edebiyat ya da felsefe ile ilgilenmeyen, sinema ve tiyatro "sanatına" karşı ilgisiz bir yığın "sanatçı" var. Sanatçı sıfatı da bu yüzyıla ait bir sözcük değil artık bence. Yüzyıllar önce- sinde insanlar böyle yaşamıyorlardı ki. lnsanın sanatıyla yaşaması, yaşamını onunla doldurması günümüze uyan bir şey değil ne yazık ki. İnsanlar sanatın içinde değil yaşamın içinde kayboluyor ya da birbirlerinin ne yapıp ettikİerinin derdinde. Bu nedenle bu konuda pek iyimser olamıyorum. "GÜNÜN HER ANINI KAFAMDA YAZDIĞIM ŞEYLERLE DOLDURUYORDUM" - Müzik hayatmızda önemli biryer kaphyor, edebiyat da öyle. Herikisinden de epeyce beslendiğinizi söylersekyanıl- mış olmaytz. Müzik ve edebiyat hayaü- nızda nasıl bir araya geldi? - Edebiyat müzikten de önce vardı ya- Şamımda. Büyükbabam gazeteci-yazardı. Önümde kitap okuyan ve bundan büyük keyif alan insanlar vardı. En başta da an- SAYFA 8 nem. Çocukken en sevdiğim yer büyük- babamın çalışma odasıydı. Kitaplan, söz- lükleri, saman kâğıtlan, daktilosu (şimdi o daktilo benim), köşeli mavi daktilo sil- gisi hafizamdan hiç silinmedi. Şimdi yazı- yor olmarn beni çok şaşırtmıyor, ama yazdıklanmı artık herkesin okuyor olma- sına hâlâ inanamıyorum. Bu benim için bir hayaldi. Edebiyat fakültesinde oku- mak istiyordum büyükbabam gibi ama müzik eğitimini seçmem çok küçük yaşta konservatuvarıri kapılarını açtı bana. Eği- timimi orada tamamladım, yazmayı da sürdürdüm. Günün her anım kafamda yazdığım şeylerle dolduruyordum. Ger- çek dünyaya pek uyum sağlamış bir ço- cuk da sayılmazdım o yıllarda. Ama şim- di düşündüğümde iyi ki de öyle olmuş diyorum. Çünkü ben geçmişimi ve ço- cukluğumu her gün hayatımın içinde ru- tan biriyim. Yazarken bunlardan da bes- lendiğimi düşünüyorum. Kitap yazmaya karar verdiğimde en çok eşim destekledi beni. Ailem beni çok cesaretlendirdi. Dk kitabım için klasik müzik zemin oluştur- du çünkü en hâkim olduğum konu buy- du. Bir başlangıç yapmalıydım, bildiğim yerden başladım. Silıirli Mozart'ı yaz- mam bir buçuk yıl kadar sürdü. Çok da keyifli bir süreçti. O dünyanın içine girip de karakterleri gün boyu kafamda konuş- turduğumda aldığım keyif bana ne kadar doğru bir şey yaptığımı fark ettirdi. Ben müzisyen olarak yalnızca bir icracıyım, ama yazarken var ediyorum, yazdığım her şey benim yarattığım bir dünya olu- yor ve ben o dünyaya kaçıp gözden kay- bolmayı seviyorum. - İlk çocuk romanmız Sihirli Mozart. Üçüncü bashsını yapan bu kitabınız ne- redeysegenç, yetişkin tüm okurlar tara- fmdan bihniyor. Bu ilginin kaynağı yal- nızca Mozart'm hayatına duyulan merak değil kuşkusuz ki. Genç okurlan yakala- yan bir diliniz ve kurgunuz var. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yazarken, kurgunuzu yaparken nelere özellikle dik- kat ediyorsunuz, nelerin üzerinde duru- yorsunuz? - Sihirli Mozart öy)nü olarak yazmayı tasarladığım, ama uzayıp romana dönü- şen bir kitap. Biyografi yazarken ister is- temez kendinizi sınırkyorsunuz. Tarihsel hiçbir şeyi değiştirmemek gerekiyor ama uydurma karakterler ve onlara mekân ya- ratmak işin en sevdiğim kısmı. Çocukken anneannemin beni oyalamak için üç- dört masalı birbiri- ne bağlama yeteneği bana da geçmiş sa- nınm. Hayali arka- daşlar konusunda kardeşimin eline su dökemesem de ço- cukken arkadaşlan- ma o anda uydura- rak anlatüğım pek çok hikâye olurdu. Şimdi ise yazarken, eğer biyografi yazı- yorsam çocuklara yeni bir kahraman yaratmış olmayı önemsiyorum en çok. Bir çocuk romanına konu olan Mo- zart da, Süperman ya da Örümcek Adam gibi bir kahraman olamaz nıı? Çocukla- rın benim kitaplanmdan bir şey örnek al- malan gerekmiyor. Amacım mutlaka bir şeyler öğretmek değil. Ben yaşamlannı yazdığım bu insanlara çok büyük bir te- şckkür borçlu olduğumuzu düşünüyo- rum. Dünyaya bıraktıklan bunca güzel şeyin bize ulaşmış olmasından hatta ya- şamlanmızda küçücük bir şeyi yerinden oynatarak yepyeni bir şeyler keşfetmemi- zi sağlayacak kadar büyük bir güce salıip olmalanndan dolayı da mutluyum. Işte okurlar bunu fark etsin istiyorum. Oku- duklan roman her neyse, her kimin yaşa- mıysa mutlaka onlann o parlak zihinle- rinde keyifli izler bırakıyor ve geleceğe dair güzel fikirlere, hayallere kapılar açı- yordur. Ben onlara bir şeyler anlatıyor ol- maktan, onlan sayfalann arasın- dan kendi sözcüklerimle bir yolcu- luğa çıkanyor olmaktan mutlu- yum. Kitaplanmdaki karakterler de benim gibi konuşuyor aslında. Be- ni tanıyanlar ve özellikle öğrencile- rim, okuduktan sonra gelip bazı karakterler için "Bu sizsiniz" di- yor, çok gülüyorum. Anlatmayı da, konuşmayı da seviyorum. Anlata- caklarım da pek tükenmiyor. Do- layısıyla karakterlerimi de aynı hız- la konuşturuyorum. Belki de bu yüzden yazdıldanm inandıncı olu- yor. En başta ben inanıyorum çün- kü. BİYOGRAFİ, MÜZİK VE ÇOCUK - Daha sonra Bach Yürürken ve son olarak da Chopin Küle Dönü- şen Kalp adh kitaplarınız yayımlandı. Bi- yografik özeüikler taşısa da siz bu büyük müzisyenlerin yaşamöykülerini ro'manîaş- ttrdınız. Bu anlamda çocuk edebiyatmda bir eksikliğin giderilmesiyönünde önemli adımlar atmış oldunuz, diyebilir miyiz? - Özellikle Avrupa'da müzisyenlerin, bilim adamlannın, yazarlann, ressamların yaşamlarını konu alan pek çok çocuk ki- tabı var. Birçoğunu inceleme şansım ol- du. Ama sanıyorum ki roman olarak kur- gulanmış bir örneği yok. Bu tarz resimli kitaplar son iki-üç yıldır artık ülkemizde de çok yaygın oldu. Çocuk edebiyatı ise çok hassas bir konu. Edebiyata ilk adımı- nı atacak olan o küçük birey için yazıyor olmanın sorumluluğu büyük. Özellikle dil konusunda çok hassas olunması ge- rektiğini düşünüyorum. Bu konuda çok doğru ve çok titiz bir yayınevi ile çalışıyor olmaktan dolayı da şanslıyım. Biyografi çocuk edebiyatmda önemli bir yer tutabilir. Ama didaktik olmaması önemli. Ben de çocukken bana bir şeyler öğretme misyonu taşıyan şeylerden ka- çardım. Benim yazdığım biyografilere ço- cuklar her şeyiyle inamyorlar. Merak ede- rek okuyor ve yenilerini istiyorlar. Söyle- şilerimde Michael Jackson'm hayatını yazmamı isteyen bile oluyor benden. - Arada bir de Emekli Vagon adh okul- öncesi kitabınız yayımlandı. Bu kitapla birlikte aph hayatmızda olduğu gibi mü- ziğin öykülerinizde, romanlannızda her zaman var olacağını ama odakta yer al- mayabiîeceğini söyleyebilirmiyiz? Benim birkaç yıl önce yazdığım bir de çocuk oyunum var. Mitos- Boyut tarafın- dan da yayımlandı. Emekli Vagon da müzik dışında yazdığım ilk kitabım oldu. Müzik dışında yazacaklanm var tabii. Çocuk oyunu da yazacağım yeniden. Mü- zikle ilgili son bir besteci daha var yaza- cağım. Beethoven'i kızım Yaz doğmadan yazmaya başlamıştım yarım kaldı, onu ta- mamlamak üzereyim. Temmuz'da yayım- lanacak olan yeni bir kitabım var. "Böcek Orkestrasuun Muhteşem Turnesi." Or- kestranm mutfağuıı anlatan biraz da or- kestra müzisyenlerini ve orkestra şeflerini tiye alan bir hikâye. Ama çok komik. Ben yazarken çok eğlendim ve daha şimdiden hayalini kurduğum, yazmak için sabırsız- landığım iki biyografi var. Bu dünyadan iyi ki geçmişler dediğim ve asla vazgeçe- mediğim iki büyük dehayı daha yazaca- ğım. Chaplin ve Shakespeare. Birçok fik- rim var hayata geçirmek istediğim. Kitap- lanmı okuyan çocukların ilgisi öyle mut- luluk verici ki, bu onlara yeni kitaplar yazmam için daha da heyecanlandınyor beni. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1069
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle