19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2010 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ İlhan Selçuk’u Uğurlarken... 23 Haziran’da Lütfi Kırdar’da o muhteşem salonda yapılan toplantı, bir soylu çıkış idi. Genç - yaşlı hançerelerden, sahnede yatan tabuta bakan, dile gelen geçici bir haykırış değildi. Toplumun derinlerinden gelen bir duruş idi. Ve İlhan Selçuk’tan yola çıkan bir reddiyenin simgesi değildi. Türkiye’yi bütün olarak hedef alan ve aylar, yıllar boyudur süren tehlike ve tehdide karşı bir tavırdı. Geçmişte Türkiye’yi hedef alan tehlikeye karşı bir karşı duruş açıktı. Şimdi, İlhan Selçuk’un ardından, kesin bir mesaj dile getirildi o gün. Unutulmadı ve unutulmayacak... 19 Haziran’da 11 eve bir ateş düşmüştü. Ondan önce, böyle toplu bir tehdide benzer bir sürekli tehdit başlamış, sürüyordu. Nitekim 19 Haziran’dan sonra da kanlı geçit devam ediyor. Ve gazetelerde ve televizyonda yeni tartışmalar birbirini izliyor. Siviller ve askerler, PKK’nin kaynaklarını yok etmek için bir politika üretilmesi gerekli derken, fikirlerin üstünde birleştiği gerçek şu idi: “Tavizlerle çözülmez.” İktidar yönünden gelen bir yanıt, dikkatleri çekiyordu: “Bu fitneyi bertaraf edecek kudret ve iradeye sahibiz. Bu çerçevede her türlü bedeli de ödemeye hazırız. Hain saldırılar terörle mücadele kararlılığımızı etkilemeyecektir.” Bu sözler de Başbakan Erdoğan’ın. Baştan beri ondan gelen taviz ve düşüncelerin hatırlattıklarından bir “istifa” ile bir köşeye çekilmesi beklenirken, yukardaki yuvarlak sözlerin yeri yoktur. Gelişmelerin gelip bugün durduğu noktanın sorumluluğunda herkesin payı vardır. Ancak, Erdoğan’ın sorumluluğu baştandır. Onun hiç sorumluluk almadan direksiyonda olmayı istemesi, korkunç bir yanlıştır. Yeter artık! Bundan sonra savaş da yayılabilir ve bütün dünyada diplomatik uğraş da gündeme girebilir. Öyle olunca, Erdoğan’ın, diplomatik eylemler ve diplomatik zenginliğimize bakıp “monşerlerimiz” diye hafife aldığı, daha doğrusu alaya aldığı unutulur mu? Yeni bir hükümet, bir kabine şarttır. Erdoğan da bir köşeye çekilmelidir. Siyasal iradenin tutarlılığı ve gücü, politika geliştirmelerde önemlidir... Başka hatırlatmalarımız da vardır ve söyleyelim. İlhan Selçuk bir Atatürkçü idi. Atatürkçülük derken, başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyetçilik, bağımsızlık, Aydınlanma, emekçilerin ve kadın haklarının altını çizelim, bunlar birbirine bağlı gerçeklerdir. İlhan Selçuk, bu bütünlüğü unutmadan konuştu ve yazdı. Onlara dili ve edebiyatı da katmıştır. Hepsini birbirine bağlayarak, “Pencere”sinden ufka baktı. Bizler de, oradan soluklandık, bundan böyle de öyle olacak. İlhan Selçuk, bundan böyle daha da büyüyerek yaşayacaktır. Önceki gün, Lütfi Kırdar toplantısındaki konuşmalar, geleceğe de uzanan bir mesajı dile getiriyordu: İlhan Selçuk’la başlayıp onunla noktalanmıyordu. Geleceğe bakıyorduk ve öyle sürecektir. Daha da zenginleşerek... Ciddi olalım: Türkiye Cumhuriyeti’nin doğmasını, ilerlemesini ve temellerini hiç unutmayalım. Bu tarih, yeniden yazılamaz. Temelleri korunarak, daha ileri, daha çağdaş bir Türkiye’ye doğru yürüyebiliriz. Bugün tıkanıklıktan kurtulalım; temellere yönelmiş tehlikeler uzaklaştırılıp, yeniden berkilip güçlenmelidir. Bunun için, önce tehlikeler savuşturulmalı. Bu tehlike de iktidardadır. Dikkatlerimizi ona çevirmeliyiz. Onu savuşturduktan sonra başka yapılacak şeyler vardır. İlhan Selçuk’un söylediklerini unutmayalım; onları bir bir hatırlamak önemlidir. Onun önünde olanca saygılarla eğilelim... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Terörün 26 yıllık kanlı bilançosu dün bir kez de Milliyet gazetesinde ortaya dökülmüştü... Halkalı’da servis otobüsüne yönelik saldırıda yaşamını yitiren beş kişiyle birlikte son 26 yılda 6 bin 654 güvenlik görevlisi şehit olmuş!.. PKK’nin eylemlere başladığı 1984 yılından 2009 yılının mart ayına kadar geçen sürede 29 bin 639 terörist öldürülmüş, 4 bin 937’si ise yaralı olarak ele geçirilmiş... Terör eylemleri; aralarında asker, polis, korucu ve sivil yurttaşlar ile teröristlerin de bulunduğu 41 bin 828 kişinin yaşamına mal olmuş. Olaylarda 21 bin 615 kişi ise yaralanmış. 2009 yılının mart ayından itibaren yaşananlarla birlikte 26 yıl içinde terör toplam 63 bin 443 kişiyi (ölü ve yaralı) kurban seçmiş!.. Yani orta düzeyde bir şehrin tüm nüfusu kadar insan şiddetin kan bataklığından etkilenmiş!.. Bu rakamlardan yola çıkarak gelelim son günlerin en çok tartışılan konusuna; AKP zihniyeti terörü hortlattı mı?.. Ülkenin başbakanı bu gerçeğe bağıra çağıra karşı çıkıyor, hatta medyayı işbirlikçi olarak suçluyor! Oysa resmi veriler başbakanı da AKP yöneticilerini de yalanlamaya yetiyor... AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yalnızca 7 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 7 yurttaş da yaşamını yitirmiş... Ancak 2003’ten itibaren terörün şiddeti her yıl giderek artmış. İşte yıllara göre şehit sayıları: 2003 (31), 2004 (75), 2005 (105), 2006 (111), 2007 (146), 2008 (171), 2009’un ilk üç ayı (62) ve 2010’un ilk altı ayı (72). İçi bir türlü doldurulamayan ve fiyaskoyla sonuçlanan “açılım” iddiasıyla terörü hortlatanlara ve iktidarın beceriksizliğini örtbas için paçavralarında çamura bulanmış yalanlar sergileyen kalem taşeronlarına ithaf olunur!.. Başbakanı Yalanlayan Rakamlar!.. Son günlerde artan PKK terörü, şiddetin gerekçeleriyle ilgili sorgulamaları da gündeme getirdi. Terör hangi bataklıktan besleniyor?.. PKK nasıl bu kadar büyüyebildi?.. Güneydoğu sorunu ekonomik mi, politik mi?.. Kürt siyasetinin aktörleri PKK’nin siyasallaşmasını da fırsat bilerek Güneydoğu meselesinin ekonomik olmadığını ileri sürüyor. Hatta ekonomik sorunları “Kürt sorunu”nun gerekçelerinden biri olarak sayanlar da yanlış saptama yapmakla suçlanıyor. Evet, PKK Doğu ve Güneydoğu’da önemli bir kitleyi ne yazık ki siyasallaştırdı!.. Ancak örgüt bunu yaparken bir yandan işsizlik ve istihdam sıkıntılarını devletle kitleler arasında bir çatışma gerekçesine dönüştürdü, diğer yandan bu kapsamda yürüttüğü propagandalarla taban yarattı!.. Şu gerçeği de vurgulamak gerekiyor; artık bu dönemde PKK terörünün tek nedeni olarak ekonomiyi öne sürmek nasıl gerçekçi olmasa da; işsizlik ve geri kalmışlığı gerekçelerden biri saymamak da o kadar yanlıştır!.. Çünkü sosyoekonomik bunalımlar tarihin her döneminde kolaylıkla bir bataklığa dönüştürülebilmiş ve rejimlerle çelişkisi bulunan gruplara siyasal ve örgütsel rant sağlamıştır!.. Gelin bu konuyu sorgulayabilecek bazı çarpıcı rakamlara göz atalım: Türkiye İstatistik Kurumu dün ikinci kez işsizlik verilerini il düzeyinde açıkladı. İşsizlik oranının en yüksek olduğu il yüzde 26.5 ile Adana olarak tahmin edildi. Bunu yüzde 20.6 ile Diyarbakır ve yüzde 19.7 ile Hakkâri izledi. Sizce de çok şaşırtıcı değil mi?.. En çok işsiz, terörün en yoğun olduğu Diyarbakır ve Hakkâri’nin yanı sıra Güneydoğu’dan en fazla göç alan Adana’da!.. İstihdam oranının en düşük kaldığı iller ise Diyarbakır (yüzde 26), Siirt (yüzde 25.9) ve Şırnak (yüzde 25.5) olarak sıralanmış!.. Hem AKP dönemindeki terör artışı hem de yukarıdaki işsizlik rakamlarının ülke huzuruna yansımaları konusunda fazla söze gerek var mı?.. Gerekçeyi Çürüten Veriler!.. Son günlerde kentlere de yayılan terör olaylarında istihbarat zaafı iddiası artık daha fazla öne çıkıyor. Son olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da İstanbul’da görüştüğü Cumhurbaşkanı’na bu konudaki sıkıntılardan yakındı!.. Evet, en başarılı istihbarat, suçu önleyen istihbarattır!.. Bombaların patlatılması, kent merkezlerindeki askeri birliklerin basılmasının ardından suçluların tespiti ya da yakalanmasıyla sonuçlanan refleksler ne yazık ki ülke huzuru açısından bir kazanım sağlamıyor... İstihbarat birimleri arasındaki koordinasyonun daha da etkinleştirilmesi, terör gruplarını izleme ve önleme konusundaki zafiyetin bir an önce giderilmesinde yarar var... Çünkü ısrarla dile getirdiğimiz bu uyarılar önümüzdeki süreçte çok daha yaşamsal hale gelecek. Bakınız hem BDP içinden hem aklıselim Kürt siyasetçiler arasından ve de medyanın kimi kalemlerinden PKK’nin koşulsuz olarak silah bırakması konusundaki çağrılar giderek yükseliyor. PKK, şiddeti yükselterek bir yere varamayacağını bir an önce anlamalı. Çünkü terörün mağduru yalnızca Batı’daki insanlar olmayacak!... Bir süre sonra Doğu ve Güneydoğu’da şiddet yorgunu haline getirilen kitleler de PKK’ye karşı sesini yükseltecek!.. Oysa örgüt tüm aklıselim çağrılara karşın bildiğini okumaya devam ediyor... Yani şiddeti dayatarak kazanım elde edebileceğini sanıyor. PKK yalnız bununla da kalmıyor, son dönemde önce Abdullah Öcalan, sonra Kandil’deki PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın gündeme getirdiği “demokratik özerklik” adı verilen bir planı uygulamaya hazırlanıyor! İşte örgüt yöneticilerinden Cemil Bayık’ın bu planla ilgili dün PKK’nin ajansına söyledikleri: “AKP toplumu aldatıyor. Ortada ne açılım politikası ne de demokratikleşme vardır. Biz demokratik özerkliği hem demokratik konfederalizmi siyasi iradeye kavuşturmak hem de Kürt toplumuyla devletin ilişkilerini hangi çerçevede düzenleyebileceğini ortaya koymak için geliştirmeye çalışıyoruz. Serhildanın (başkaldırı) geliştirilmesi de tamamen ilan edeceğimiz özerkliği korumak içindir. Yakında bunun resmi ilanını da yapacağız.” Görüldüğü gibi PKK, bırakın çeşitli çevrelerin “ateşkes” çağrılarına uymayı, gerilimi daha da arttırmak için her yola başvuruyor!.. İkilemde Sıkışan Çıkışlar!.. TÜSİAD: Daha çok öldürerek, daha çok çocuğumuzun ölümünü kabul ederek Kürt sorununu çözemeyiz Patronlar:SilahlarsussunEkonomi Servisi - Türkiye’nin patronlar kulübü TÜSİAD, Kürt so- rununun acilen çözülmesi için iktidar ve muhalefetin eşgüdüm içerisinde hareket etmesi gerektiğine işaret ederek “Konuşmayı sürdürmeliyiz. Konuşmak için gerekli zeminin hep müsait olmasını sağlamalıyız. Herhangi bir şekilde söz söyleme özgürlüğünün kısıtlandığı, insan- ların düşüncelerini dile getirdikleri için korktukları bir ortamın şe- killenmesine göz yummamalıyız. Türkiye’de bugün susması gereken yegâne unsur silahlardır. Bunun yolunu bulmak zorundayız” çağrõsõ yaptõ. TÜSİAD, “Çeyrek asrı aşan bir zamandan beri ülkemizi sarsan bu eylemlerin ve şiddetin bizi bir kez daha pençesine almasına ta- hammül edemeyiz” dedi. Açılım kötü yönetildi Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ Derneği’nin (TÜSİAD) Yüksek İs- tişare Konseyi (YİK) toplantõsõna, son dönemlerde artan çatõşmalar damgasõnõ vurdu. Bodrum’da yapõl- masõ planlanan YİK toplantõsõ ko- nunun önemi nedeniyle İstanbul’da yapõlmasõ kararlaştõrõldõ. Toplantõnõn açõlõşõnda konuşan TÜ- SİAD Yönetim Kurulu Başkanõ Ümit Boyner, “Terörle mücadele karar- lılıkla sürmelidir ancak, bu müca- dele tüm vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunacağı, tehlikeli fay hatlarının harekete geçmemesi için azami dikkatin gösterileceği bir ortamda yapılmalıdır” ifadele- rini kullandõ. Boyner “Terörün bizi bir kez daha pençesine almaması için mücadele etmeliyiz” dedi. Açõ- lõmõn toplumun neden kutuplaştõrdõğõnõ düşünmek zorundayõz diyen Boyner Türk siyasetinin en büyük hatasõnõn müzakere kapõlarõnõn kapatõlmõş ol- masõ olduğunu belirtti. “Şiddet siya- setin inkarıdır” diyen Boyner şiddeti kesinkez reddeden bir platformda ba- rõşcõl duruşlarla güçlendirmeliyiz de- di. Boyner “Bugünkü konjonktürde eski alışkanlıklara, sıfır toplamlı oyun mantığına teslim olmadan mutabakat zemini hazırlanması şarttır’’ dedi. Boyner, Türkiye’nin nasõl olup da te- rör örgütünün kontrol ettiği bir eylem planõna uymak zorunda kaldõğõnõn, İm- ralõ’nõn ya da Kandil Dağõ’nda oturan ve varlõk sebeplerini savaşõ sürdür- mekte bulanlarõn ne olup da terörün rit- mini tayin edebildiğinin anlatõlmasõ ge- rektiğine işaret ederek, “Gencecik çocukların neden öldürüldüklerinin muhasebesinin şeffaf bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz. Ölenler bizim canlarımızdır’’ dedi. Türkiye’nin giderek zihinlerde etnik temelli bölündüğünü, böyle bir ruh ha- linin sinsice, toplumun kõlcal damar- larõna nüfuz etmeye başladõğõnõn kay- gõsõnõ yüreklerinde taşõdõklarõnõ ifade eden Boyner’in konuşmasõndaki satõr başlarõ şöyle: ? Açõlõmõn kötü yönetilmesi, içeri- ğinin tanõmlanmamasõ, hayal kõrõklõ- ğõ yaratmõş olmasõ ve hatta son dö- nemde tutuklamalar, üzücüdür, moral bozucudur. Ancak bu unsurlarõn hiç- biri şiddete başvurmayõ haklõ çõkarmaz. ? Türk siyasetinin en büyük zaaf- larõndan birisi, kritik dönemlerde di- yalog kapõlarõnõn kapalõ tutulmasõ- dõr. Bugünkü konjonktürde eski alõş- kanlõklara, sõfõr toplamlõ oyun mantõ- ğõna teslim olmadan mutabakat zemini hazõrlanmasõ şarttõr. ? Ülkemizin, hâlâ Cumhuriyet’in kuruluş döneminden kalma bir soru- nu çözememesinin yansõttõğõ tablo üzücüdür. Neredeyse 30 yõllõk tarihi olan terörle mücadeleyi sonuca bağ- layamamanõn bedellerinin ne denli ağõr olduğu da ortadadõr. ? Siyaset sõnõfõ kendi işini yaparken biz de boş duramayõz. Bu zamanda si- vil toplumun tüm barõşçõ unsurlarõnõn bir araya gelmesi artõk elzemdir. ? Şu sõrada yargõ erki içindeki iç sa- vaş manzaralarõnõn açõkça ortaya koy- duğu gibi, hukukun siyasetin bir uzan- tõsõ olarak görülmesi artõk kabul edi- lebilecek, sürdürülebilecek bir du- rum değildir. Artõk hukuku, kendi başõna bir değer olarak ele alõp ona uy- gun davranan, etkin ve hõzlõ işleyen, temel hak ve özgürlükleri rehber ala- rak adalet dağõtan bir yargõ erki oluş- turmak zorundayõz. Koç: Endişeliyiz TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanõ Mustafa Koç, “(Re- ferandum) yargı bağımsızlığını ge- liştirmek yerine, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini arttıran, siyasi parti yasaklarını kaldırmak yerine parti kapatmayı siyasi pazarlık ala- nına taşıyan düzenlemeler de mev- cut. Zaten ardı ardına gelecek yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı se- çimleri varken, bunların önüne bir de referandum eklenmiş bulunuyor. Bu tablonun, ülkeye yarardan çok zarar getireceği endişesini taşıyo- ruz” diye konuştu. Koç, terör konusunda artõk kõna- ma ve lanetleme söylemlerinin öte- sinde, konuyu bütün unsurlarõyla ele alan ve ortak akõlla geliştirilecek yaklaşõm ve eylemlere acilen ihtiyaç olduğunu bildirdi. “Terör bu sıklıkta ve yoğunlukta can almaya devam ederse diğer ko- nularda söyleneceklerin, yapıla- cakların hiçbir anlamı maalesef kalmayacak, kimsenin kimseyi an- layışla karşılamayacağı, hatta din- lemeyeceği bir ortam oluşacak” di- yen Koç, bunun Türkiye’nin, herkesin ortak sorunu olduğunu, çözümün de herkesin ortak sorumluluğu olduğunu anlattõ. Koç, sõk sõk terörün dõş poli- tik gelişmelerle, dõş mihraklarla ba- ğõnõn kurulduğunun, bu yönde yo- rumlar yapõldõğõnõn her gün görüldü- ğünü, oysa üzerinde daha çok durul- masõ gereken noktanõn, terörün siya- sette gerginliğin arttõğõ ve devleti zaa- fa uğratacak noktaya geldiği dönem- lerde yeniden tõrmanõyor olmasõ ol- duğunu dile getirdi. Koç, bu bilinçle Türkiye’deki tüm kurum ve vatan- daşlarõn sağduyuyu bõrakmamasõ, ba- rõşçõl, insancõl ve demokratik politi- kalara inançlarõnõ ve bağlõlõklarõnõ yi- tirmemesi gerektiğini kaydetti. Son zamanlarda diğer gündem mad- delerini “adeta derin dondurucuya kaldıran” anayasa ve referandum konusuna bir de bu pencereden bak- mayõ öneren Koç, bugünkü kutuplaş- mada ülkenin yönetim esaslarõ üze- rindeki uyuşmazlõğõn önemli bir rolü olduğunun görüldüğünü, bu konuda bir uzlaşma belgesi olmasõ gereken ana- yasanõn, Türkiye’deki gelişmelerin “gerisinde kaldığı için fonksiyonu- nu yerine getirmede maalesef zor- landığını” söyledi. İstanbul’da toplanan MGK’de ülke güvenliğini ilgilendiren iç ve dõş gelişmeler ele alõndõ ‘Teröre taviz verilmeyecek’İstanbul Haber Servisi - Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül başkan- lõğõndaki güvenlik zirvesi ve Gül’ün muhalefet liderleri ile görüşmeleri- nin ardõndan, yõlda bir kez İstan- bul’da yapõlan Milli Güvenlik Ku- rulu toplantõsõ, dün Maslak’taki Harp Akademileri Komutanlõğõ’nda “terör” gündemiyle yapõldõ. MGK sonrasõ yayõmlanan bildiride terör bertaraf edilenceye kadar taviz ve- rilmeden mücadaleye devam edile- ceği vurgulandõ. Cumhurbaşkanõ Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genel- kurmay Başkanõ İlker Başbuğ, kuv- vet komutanlarõ, Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu ve MİT Müste- şarõ Hakan Fidan’õn katõldõğõ MGK toplantõsõna, İstanbul Valiliği’nden Kamu Düzeni ve Güvenliği Müste- şarlõğõ görevine atanan Muammer Güler de ilk kez katõldõ. Ek tedbirler tartışıldı Toplantõnõn ardõndan MGK Genel Sekreterliği bir bildiri yayõmladõ. Bildiride, kurulun İstanbul’da ola- ğan toplantõsõnõ yaptõğõ hatõrlatõlarak, ülke güvenliğini ilgilendiren iç ve dõş gelişmelerin detaylõ bir şekilde ele alõndõğõ belirtildi. Bildiride, şunlar kaydedildi: “Terör örgütü ve yan- daşlarının ülkemizin birlik, be- raberlik ve bölünmez bütünlü- ğünü hedef alan menfur saldırı- larının devletimizin ve milletimi- zin kararlılığı karşısında hiçbir za- man amacına ulaşamayacağı ko- nusundaki kat’i inanç ile bu alan- daki mücadeleye bu tehdit berta- raf edilene kadar taviz verilmek- sizin devam edileceği hususunda- ki irade teyit edilmiştir. Bu çer- çevede, 21 Haziran 2010 tarihin- de gerçekleştirilen güvenlik top- lantısında da belirtildiği şekilde, terörün istismar ettiği koşulla- rın ortadan kaldırılmasına yöne- lik etkin çalışmalar da dahil, te- rörle mücadelenin, güvenlik, dip- lomatik, ekonomik, sosyal ve psi- kolojik tüm boyutları ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiş, alın- mış ve alınacak çok yönlü ilave tedbirler üzerinde durulmuştur. Halkımızın tahrikler karşısında devletine her şart altında göster- meye devam ettiği güven, sabır, metanet ve sergilediği sağduyu ile basın ve yayın organlarının bil- gilendirme görevlerinin icrasında taşıdıkları rol ve sorumluluğun önemle altı çizilmiştir.” Harp Akademileri Ko- mutanlığı’nda yapılan ‘olağanüstü gündemli’ Milli Güvenlik Kurulu toplantısı 6.5 saat sür- dü. Toplantı sonrası ya- pılan açıklamada ulus- lararası işbirliğinin önemi vurgulanarak, başta Türkiye’nin kom- şuları olmak üzere dost ve müttefik ülkelerin terörle mücadelede da- yanışma sergilemeleri yönünde çağrı yapıldı. (Fotoğraf: AA) Ümit Boyner: Terörle mücadele kararlõlõkla sürmelidir ancak bu mücadele tüm vatandaşlarõn temel hak ve özgürlüklerinin korunacağõ, tehlikeli fay hatlarõnõn harekete geçmemesi için azami dikkatin gösterildiği bir ortamda yapõlmalõdõr. Mustafa Koç: Anayasa değişikliğinde yargõ bağõmsõzlõğõnõ geliştirmek yerine, yürütmenin yargõ üzerindeki etkisini arttõran, siyasi parti yasaklarõnõ kaldõrmak yerine parti kapatmayõ siyasi pazarlõk alanõna taşõyan düzenlemeler de mevcut. 6.5saatsürdü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle