Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2010 CUMA
18 DİZİ
B
ir sessizlik ortamõ. Üç beş sa-
niye. Tam zamanõydõ. Birden
pat diye sordum Evren’e:
“Peki ne yapacağız Paşam?”
Sustu önce. O susunca soruyu başka bi-
çimde yineledim:
“Bu kaosun sonunda ‘müdahale’ ge-
lecek deniliyor” dedim.
Evren susmadõ bu kez. Yanõtladõ:
“Şimdilik yok böyle bir şey, böyle bir
şey söylemedik” dedi.
Ama “Hayır, müdahale etmeyeceğiz”
de demiyordu. Genelkurmay Başka-
nõ,“Şimdilik yok” diyor, olacağõ ustaca
böyle duyumsatõyordu.
“Şimdilik” sözcüğünün altõnõ çizerek!
Bu kõsa yanõt; “zamanı gelince, ko-
şullar böyle devam ederse” -ki devam
edeceğine inanõyordu- “müdahale ede-
riz” demenin bir başka biçimde, daha yu-
muşak bir üslupla ifadesi değil miydi?
Kıbrıs sorunu
Yakõnmalara devam etti. Belediyelerin
elinde imkân yoktu. Para yoktu. Sağcõ be-
lediyeler sağcõ militanlarla, solcu bele-
diyeler solcu militanlarla dolduruyorlar-
dõ belediyeleri...
Kõbrõs sorununa değindi. Türkiye ile
Yunanistan anlaşmadõkça Kõbrõs sorunu
çözümlenemezdi.
“MSP’li Recai Kutan geldi bana. Siz
dedim bu ağır sanayi palavrasına ina-
nıyor musunuz? Çıkmış ortaya ‘Batõ
kulübü’ diyor. Kendi silahını yapmak
on, on beş yıl ister. Tabii silahımı dı-
şardan alacağım. Ya Batı’dan ya Ku-
zey’den. Dedim ki; ‘Ben Batõ kulüpçü-
yüm. (Erbakan) Sakõn gelip elimi sõk-
masõn’. Basın da arka çıkıyor bu ada-
ma.”
‘Ecevitçi dediler’
“İki parti bir araya gelse?” dedim.
“Gelecek de ne olacak?” diyordu.
Kulislerdeki kimi söylentiler kulağõna
gelmişti elbet. “Yukarıya” çõkmak isti-
yor gibi söylentiler...
Canõnõ sõkmõştõ bu söylentiler. Ayrõl-
madan önce:
“Benim için çok şey söylediler. CHP
iktidarı zamanında Ecevitçi dediler.
AP’nin beni Cumhurbaşkanı adayı
göstereceğini söylediler. Çok ama çok
canım sıkıldı... Benim hiçbir ihtirasım
yok!” dedi.
Nisan 1980’deydik. Eylüle dört ay
vardõ.
12 Eylül 1980’de müdahale gerçek-
leştikten sonra Evren komutasõnda as-
kersel rejimin uygulamalarõnõ gördükçe...
Genelkurmay Başkanõ ile Nisan
1980’de yaptõğõmõz gö-
rüşmeyi ve içeriğini anõm-
sadõm.
Genelkurmay Başkanõ Ev-
ren, müdahaleden dört ay önce
bana yapmayõ tasarladõklarõnõ anlatmõş-
tõ.
Yeni bir anayasa... MHP ve MSP gi-
bi partilerin parlamentoya girmelerini en-
gelleyecek bir seçim yasasõ ve siyasal par-
tiler yasasõ ve yeni partiler...
12 Eylül’e aylarca önceden hazõrlan-
mõşlardõ...
24 Nisan’da benimle konuştuklarõ,
yapmayõ planladõklarõnõn özetiydi.
Duyumsatma
Genelkurmay Başkanõ’nõn sözleri o
günlerde çokça söylenen ama sağlam kay-
naklara dayanmayan değerlendirmeleri
doğruluyordu. Evren öyle şeyler söyle-
miş, temel konulardan söz etmiş, parti-
lerin bir araya gelerek dağ gibi sorunla-
rõ çözümleyemeyeceğine o denli inanõ-
yordu ki.. Bu kanõsõnõ saklamõyor, sõk sõk
söylüyordu.
Geriye sorunlarõ çözecek tek bir güç ka-
lõyordu; o da yönetime “şimdilik” mü-
dahale etmeyi düşünmüyordu. Ama,
şimdilik!
CHP lideri ile Meclis’te buluştuk.
Askerlerin bir anayasa õsmarlamadõğõnõ
söyledim. Sevindi! Yalnõz askerler, ki-
mi yasalar var ki bunlarõn çõkarõlma-
sõnõ istiyorlar.
İki partinin bir araya ge-
leceğinden de umutlu değil-
ler, dedim.
Ecevit, “Ben de inanmı-
yorum” dedi.
“Şimdilik” konusunu pek önemse-
medi.
Demirel’e de Ecevit’e yaptõğõm gibi-
görüşmeyi
özetledim:
“Şimdi-
lik” üze-
rinde bir
yorum yapmadõ.
Askerlerle her gün
görüşüyordu ve daha ön-
ce kuşkularõnõ söylemişti.
Cumhurbaşkanlõğõ’nõn vekâleten yö-
netildiği dönem birçok sorunun, konunun
tartõşõldõğõ ve ne yazõk ki bir sonuç alõ-
namadõğõ, ama çetin tartõşmalarõn yapõl-
dõğõ bir süreç.
Belli başlõ konular. Başta terör ve anar-
şi olaylarõnõn önlenememesi. Bu konuda
alõnacak önlemler üzerinde gerek ya-
sal gerekse uygulama açõsõndan so-
nuçsuz tartõşmalarõn yaşandõğõ beş ay-
lõk bir dönem.
Parlamentoda da 12 Eylül’e kadar sü-
ren nafile turlar dönemi.
Asker-sivil ilişkilerinde açõğa vurul-
mayan güvensizlik.
Beş ay boyunca kimi zaman sesli, ki-
mi zaman sessiz sürekli konuşulan, tar-
tışılan müdahale!
EVREN’LE
GÖRÜŞME
24.04.1980
EVREN’LE
GÖRÜŞME
24.04.1980
GenelkurmayBaşkanõ,devamedenCumhurbaşkanõseçimturlarõiçinortakbirçözümbulunmasõnõönesürüyordu
Evren sesini yükseltiyor
T
BMM’de nafile turlar
sürerken Brüksel’deki
NATO toplantõsõndan
dönen Genelkurmay Başkanõ ha-
vaalanõnda “Toplantıya katılan
Batılı Genelkurmay başkanla-
rının kendisine cumhurbaşka-
nının ne zaman seçileceğini”
sorduklarõnõ söyledi ve yabancõ-
larõn soru dolu sözlerini yanõtlar-
ken “herhalde içlerinden birini
cumhurbaşkanlığına layık gör-
müyorlar ya da o kadar çok
aday var ki bir türlü seçemi-
yorlar” dediğini açõkladõ.
Genelkurmay Başkanõ, “ortak
bir çözüm bulunmasını” öne
sürüyordu ve nafile turlar devam
ediyordu.
AP lideri ve Başbakan bu de-
mece fena halde öfkelendi..
“Ne olmuş yani” diye soru-
yordu. “O mu tayin edecek.
Gelsin bari cumhurbaşkanı
oluversin” diye Evren’i eleştiri-
yordu.
Ya gelirler ya da
geride dururlar
Fakat sükûnet bulunca, “Ge-
nelkurmay Başkanı’nın böyle
konuşmasının herhalde iyi ol-
madığını” söylüyor, “Evet iyi
oldu demiyorum. Gelsin ordu
otursun bari. Ya gelirler ya da
geride dururlar. Bunun orta
yeri yoktur” diye değerlendir-
meler yapõyordu.
Ecevit’in bu demece ne diyece-
ğini merak ediyordu. CHP lideri
bir şey söylemedi. Fakat Başba-
kan sözlerinin başka anlamlara
çekilmesinin önüne geçmek için
bir açõklama yaptõ, “Genelkur-
may Başkanı’nın beyanatını
yanlış istikametlere çekerek
parlamento üzerinde birtakım
spekülasyonlar götürmek fev-
kalade hatalıdır” dedi...
Bir perşembe günüydü. Genel-
kurmay Başkanõ Cumhurbaşkanõ
Vekili’ne mutat ziyaretini yaptõ.
Çağlayangil’e sordum. Soruyu:
“Hayır Cumhurbaşkanı seçi-
mine değinmedi. Bana NATO
gezisiyle ilgili bilgi verdi” diye
yanõtladõ.
Sonra Genelkurmay Başkanõ
ile aralarõnda geçen kõsa bir ko-
nuşmayõ anlattõ:
“Sayın Evren gidiyordu.
Ayaktaydık. Sordum: Paşam
son demecinizi okudum. Böyle
bir demeç vermenize neden
olan bir sıkıntınız mı var?
Genelkurmay Başkanı ‘Ha-
yõr, yok’ dedi. ‘Bir demeçle
Brüksel’deki durumu söyledim.’
Ben üsteledim: ‘Bir sõkõntõnõz
yok ya?’
Evren, ‘Hayõr, yok’ dedi ve
ayrıldık.”
3
Haziran günü Demirel, “Askerler
tedirgin” dedi ama hemen ekledi:
“Bu tedirginliğin cumhurbaşkanı seçi-
miyle ilgisi yok.” Sonra sõkõntõlarõ sõraladõ.
“İki yıldır uğraşıyorlar. Sıkıyönetimler
başarı sağlanamıyor. İstedikleri yetkileri
alınmadan kesin sonuç sürecine girilemeye-
ceğini ve gereken girişimleri yapamıyor-
lar.”
“Ne yapmayı düşünüyorlar ne istiyor-
lar?”
“Meclisi aşmak istiyorlar”
Bu doğrudan müdahale anlamõna gelirdi.
Alarm zilleri çalmaya başlamõştõ.
17 Haziran’da toplanan MGK’nin çõkardõğõ
“devletin bütünlüğünden ve bölünmezliğin-
den” diye başlayan kõsa bildiri artõk hiç kimseyi
ilgilendirmiyordu. Zaten artõk hiçbir gazete
ve gazeteci resmi bildirilerle ilgilenmi-
yordu. Resmi bildiri ve beyanatlarõn ar-
kasõnda yatan gerçekler araştõrõlõyordu.
Müdahale olacağõ kamuoyuna artõk o ka-
dar yerleşmişti ki… Ne zaman, nasõl gibi
sorulara yanõt aranõyordu.
Zaten diğer sorunlarõn yanõ sõra siya-
setteki kargaşa, partilerin uzlaşmaktan
uzak davranõşlarõ müdahaleyi olasõ ol-
maktan çoktan çõkarmõştõ.
Hükümet başkanõ her alandaki sorunla bo-
ğuşuyor; bir yandan beş sent’e muhtaç ülke ol-
maktan çõkarmaya çalõşõyor. Terör ve anarşiyi
çözmek için elinde yegâne güç Silahlõ Kuv-
vetler’in kimi isteklerini yasalaştõrmaya çalõşõ-
yor. Bir yandan da giderek kangrene dönüşen
Cumhurbaşkanlõğõ seçimini çözümleyememe-
nin sõkõntõsõnõ çekiyordu.
Hükümeti bõraksõn diyenlere yanõtõ elbette
olumluydu ama, hükümet istifa etse o günün ko-
şullarõnda yaşanacak bir hükümet bunalõmõ
zaten bunalõmlar içindeki ülkeye yeni bir dar-
be olacaktõ.
Serinkanlõ, dõşarõya renk vermeyen tek kurum
TSK idi. Zira ne yapacağõnõ biliyordu, kararlõydõ,
kararlaştõrmõştõ.
Ve armudun dalõnda daha olgunlaşmasõnõ; hal-
kõn sivillerin başta cumhurbaşkanõ seçimi hiç-
bir konuyu çözemediğini çözemeyeceğini gör-
mesi ve inanmasõnõ bekliyordu.
Ortam öylesine gergin.
24 Haziran 1980 günü Millet Meclisi’nde Ece-
vit ve üç arkadaşõnõn hükümete yönelik gensoru
önergesi okundu.
Önerge “Bu hükümet döneminde can gü-
venliği, iç güvenlik giderek yok olmaktadır”
diyor; hükümetin kimi vaatlerini gündeme ge-
tiriyordu:
Örneğin bu hükümet şiddete, bölücülüğe, boz-
gunculuğa karşõ devlet etkinliğini arttõracaktõ.
Enflasyon hõzõ kesilecekti. Yokluklar sona ere-
cekti. Yatõrõmlar hõzlanacak, üretim arttõrõlacaktõ.
Değil sokaklar, yer yer kentler “kurtarıl-
mış bölgelere” dönüştürüldü vs.
Şayet gensoru kabul edilirse…. -CHP’nin
beklentisine göre- AP azõnlõk hükümetini
dõşarõdan “kerhen” desteklediğini açõkla-
yan MSP’nin de oylarõyla hükümet düşü-
rülecekti. Fakat MSP, CHP’nin beklediği
gibi davranmadõ. Az farkla da olsa Demi-
rel hükümetinin güvenoyu almasõnõ sağla-
dõ. Sağladõ ama MSP’nin başka hesaplarõ
vardõ.
D
emirel’in bana “Cum-
hurbaşkanı seçiminin
başka bahara kaldığı-
nı” söylediği gün, CHP lideri Çan-
kaya’ya çõktõ.
Çorum’daki kanlõ olaylarõ Cum-
hurbaşkanõ Vekili ile görüştü:
“Halkı birbirine kırdırmak
için şimdiye kadar değişik yer-
lerde başvurulan kışkırtmalar
belli ki Çorum olaylarının başlı-
ca nedenleridir” diyordu.
Demirel ise “Türkiye’nin çök-
mesini isteyen birtakım mihrak-
lardan” söz ediyordu.
15 Temmuz’da Çağlayangil’in
başkanlõğõnda Çankaya’da asker-
lerle siviller bir araya geldi. MGK
toplantõsõndan sonra yayõnlanan
bildiri ilgi çekmedi.
Fakat kurulda yapõlan konuşma-
lar…
‘Sovyetler’in
parmağı var’
Devlet dilinde “ekspoze” diye
anõlan istihbarat örgütlerinin sunu-
şundan sonra Kara Kuvvetleri Ko-
mutanõ Orgeneral Nurettin Ersin
söz istedi. Ağõr ağõr çõkardõğõ bir kâ-
ğõttan okumaya başladõ:
“….Olup biten bütün bu olay-
larda Sovyetler’in parmağı var-
dır” dedi.
“Ruslar”, diyordu General Ersin,
“eski emellerini gerçekleştirmek
için etnik bölücülük, ideolojik
bölücülük, mezhep bölücülüğü ile
bu ülkeyi parçalamaya çalışı-
yorlar.” Bu temel görüşler etrafõnda
kimi değerlendirmeler yapõyordu.
Başarabilmek için taleplerinin
mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini
söyledi.
Deniz Kuvvetleri Komutanõ Ulu-
su, “Durum iç savaşa gidiyor” de-
di.
Evren ise “Sıkıyönetim var, ça-
reyi komutan düşünsün zihni-
yeti bizi üzüyor” diye konuştu.
Genelkurmay Başkanõ ilginç öne-
riler getirdi:
“Biz hükümeti tenkit etmiyo-
ruz” diye başladõ:
“Toplanalım. Diğer parti baş-
kanlarını, anayasa kuruluşlarını,
hepsini çağıralım. Bu kuruluş-
lardan istediğimizi çağırmaya
yetkimiz vardır. Biz burada bir-
birimize aynı şeyleri söylüyoruz.
Eğer tensip edilirse basına veri-
lecek bildiri, bizim hazırladığımız
metne uyacak tarzda hazırlana-
bilir. Ben bu hususların bildiriye
ilavesini zaruri görüyorum.”
Şöyle bağladõ sözlerini: “Ben
özetle diğer anayasal kuruluşla-
rın hepsini, Danıştay, üniversite-
ler, yargıçlar, hepsini davet ede-
lim. Burada açık açık konuşalım.
Belki intibaha gelirler.”
‘Her an bırakabilirim’
Uyarõ mektubunu yaşama geçir-
mek gibiydi bu öneriler. Uyarõ
mektubunun bütün anayasal kuru-
luşlarõ kapsadõğõnõ söylemiyorlar
mõydõ?
Gensoru henüz oylanmamõştõ.
Bunaltõcõ sõcak.
Hükümet düşerse? Demirel,
“Umurumda bile değil” diyor-
du. “Her an bırakabilirim. Gelsin,
yapsınlar”
24 Temmuz 1980 Perşembe. Ça-
re arayõşlarda bir başka gün.
Çağlayangil’in daveti üzerine
AP lideri ile CHP lideri akşam ye-
meğinde Çankaya’da buluşacak-
lardõ.
Ne umutluyduk ne umutsuz! Sağ-
lõklõ, işe yarar hiçbir uzlaşma an-
laşma çõkmadõ.
Devran yine o devrandõ.
Beş ay boyunca kimi zaman sesli, kimi zaman sessiz sürekli konuşulan, tartõşõlan müdahale!
‘Şimdilik müdahale yok’
‘Biz hükümeti tenkit etmiyoruz’
S Ü R E C E K
‘Askerler tedirgin’
Kütahya Şeker’de
1 milyar TL’lik
rant yaratılacak
MURAT KIŞLALI
ANKARA - AKP Bitlis Milletvekili Vahit Ki-
ler’in ortağõnõn 2004 yõlõnda yaklaşõk 26 trilyon
liraya aldõğõ Kütahya Şeker, Kiler ortak olduktan
sonra rant merkezi haline geldi. Özelleştirildiği
dönemde yargõnõn atadõğõ bilirkişilerce değeri
266 trilyon lira olarak belirlenen şirketin, yapõla-
cak imar değişiklikleriyle, 1 milyar TL’lik bir
rant yaratmasõ hedefleniyor.
MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya
Şeker’in, AKP’li Kiler ve ortağõ Torunlar Gõda
için sağlayacağõ rantõ şöyle hesapladõ:
Kütahya Şeker onda birine gitti: Kü-
tahya Şeker’in yüzde 56’sõ için 2004 yõlõnda yak-
laşõk 26 milyon lira ödedi. Buna karşõn Kütahya
Sulh Mahkemesi’nin 2003/89 sayõlõ dosyasõna
göre Haziran 2003 itibarõyla Baha Tekand Kü-
tahya Şeker Fabrikasõ’nõn değeri, eski parayla,
266 trilyon 29 milyar TL olarak tespit edildi. Ya-
ratõlan rant yaklaşõk 240 milyon TL oldu.
İmarı değiştirilen arazi: İçişleri Bakanõ
Beşir Atalay, önceden Kütahya Şeker’e ait olup
sonra Kiler’in ortağõ olduğu Şeker Gõda şirketine
4 milyon liraya satõlan 252 dönüm arazinin, ima-
rõnõn değiştirilerek rant yaratõldõğõ gerekçesiyle
Kütahya’nõn AKP’li Belediye Başkanõ Mustafa
İça ve bazõ imar komisyonu üyeleri hakkõnda so-
ruşturma açõlmasõ talimatõ verdi. Söz konusu ara-
zinin 200 milyon TL’ye İstanbul merkezli büyük
bir gruba yapõlacak satõşõ da yeni imar planõnõn
yargõda iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmedi.
Ancak MHP’li Işõk, imarõn AKP’nin Meclis’ten
geçirdiği kentsel dönüşüm düzenlemelerinin ar-
dõndan yeniden alõnabileceğini belirtiyor. Buna
göre 4 milyon liralõk arazi 200 milyona ulaşõnca,
ortaya çõkan rant 196 milyon lira oldu.
Kütahya Şeker’in diğer arazileri:
MHP’li Işõk, 252 dönümlük arazinin kentin giri-
şinde olduğunu, buna karşõn fabrikanõn kent mer-
kezinde yaklaşõk 700 dönüm arazisi daha bulun-
duğunu belirterek “Kalan arazilerin de aynı
rantı sağlayacağını hesap edersek buradan or-
taya çıkacak rant 600 milyon liraya yaklaşa-
caktır. Üstelik bu sadece arazi fiyatıdır” dedi.
Youtube Türkiye’ye
savaş açtı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Ulaştõrma
Bakanõ Binali Yıldırım in-
ternet paylaşõm sitesi Youtu-
be’u, arama motoru “Google”
ile işbirliği yapõp “Türkiye Cumhuriyeti” ile
mücadeleye girişmekle suçladõ.
TBMM Genel Kurulu’nda gündem dõşõ söz
alan CHP Ankara Milletvekili Emrehan Halı-
cı’nõn, Türkiye’de internet erişimiyle ilgili özgür-
lüklerin engellendiği eleştirisini yöneltti. Halõ-
cõ’nõn “Youtube” dahil, kimi internet sitelerine
erişimin yasaklandõğõ, bunun sansürü de berabe-
rinde getirdiği yönündeki eleştirileri üzerine söz
alan Yõldõrõm, internetin “ilaç” gibi yararõ oldu-
ğu kadar zararlarõ da bulunduğunu söyledi. Ken-
dilerinin bu nedenle “temiz” internet kullanõmõnõ
sağlamaya çalõştõklarõnõ ileri süren Yõldõrõm, in-
ternette suç ve suça yönlendirici yayõnlarõn yüzde
98’inin dõş kaynaklõ olduğunu, bazõ önlemlerin
alõnmasõ gerektiğini savundu.
Youtube’un birçok ülkede “yerli sürüm” yap-
masõna karşõn Türkiye’de yapmadõğõnõ belirten
Yõldõrõm, aynõ sitenin dünyanõn birçok ülkesinde
adli makamlarla işbirliği yaptõğõnõ, ancak Türki-
ye’de buna yanaşmadõğõnõ belirtti. Yõldõrõm, eski
CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õ kastederek
“Bir siyasi partinin genel başkanı ile ilgili ya-
yımlanan videonun yayından kaldırılması için
arkadaşlarımız girişimde bulundu, telefonlara
bile çıkmadılar. Bu kadar hukuk tanımaz site-
yi hararetle savunanlar var. Bunu kınıyorum”
diye konuştu. Yõldõrõm, söz konusu sitenin, IP gi-
riş numaralarõ aracõlõğõyla Google’a girişleri de
yavaşlatmaya, bu yolla tepkileri arttõrõp Türki-
ye’yi dize getirmeye çalõştõğõnõ savundu.
AKP’Lİ KİLER ORTAK
ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM:
‘Hahamlara suikast
yapacaktı’ iddiası
EMNİYETE İHBAR MEKTUBU
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da hahamla-
ra suikast hazõrlõğõ yaptõğõ öne sürülen İsmet R,
gözaltõna alõndõ. Kars’ta marangozluk yapan İs-
met R’nin ifadesinde, “Yahudilerden nefret
ediyorum. Ancak eylem yapmak gibi bir niye-
tim yoktu” dediği öğrenildi.
İstanbul polisi, kõsa bir süre önce gönderilen
ihbar mektubu üzerine harekete geçti. Kars’ta
marangozluk yapan İsmet R’nin hahamlara yöne-
lik suikast gerçekleştirmek için İstanbul’a geldiği
ihbar edildi. Polis, İsmet R’yi teknik ve fiziki ta-
kibe aldõ. Takip sõrasõnda şüphelinin sinagoglarõ
ankesörlü telefondan arayarak çalõşmak istediğini
söylediği öğrenildi. Organize ekipleri, önceki
gün düzenledikleri operasyonda İsmet R’yi Kü-
çükçekmece’de dayõsõnõn evinde gözaltõna aldõ.
İsmet R, suikast iddialarõnõ kabul etmedi. İsmet
R’nin üzerinde ve kaldõğõ evde suç aletine rast-
lanmadõ. İstanbul Cumhuriyet Savcõlõğõ’na sevk
edilen zanlõ tutuklanarak cezaevine gönderildi.