25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 MAYIS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Arka Bahçenin Seçimi Bugün, 14 Mayıs. Demokrasi tarihimizin de önemli bir kilometre taşı olan ve tarihimizde yargı güvencesi altında ilk kez gerçekleştirilen çok partili, gizlioy, açık tasnife dayalı genel seçimlerin 60. yıldönümü. 14 Mayıs 1950’nin iki yüzü vardır. Vitrindeki yüz, Cumhuriyet’i kuran önderlerin yönettiği CHP’nin 26 yıllık iktidarı, “Yeter. Söz milletindir” sloganının ardında toplanmış olan Demokrat Parti tarafından sona erdirilmesini simgeler. Bundan dolayı da, kamuoyunun geniş bir kesimi Bayar ve Menderes’i bu zaferi kazanan “yıldız”lar olarak anar. Bu tanımlamayı yapanlar, elbette haksız değillerdir. Ancak unuttukları bir de “gerçek” vardır. İsmet İnönü’nün, 1938’de Atatürk’ün ölümü ile, “Ebedi Şef” olarak adlandırılan CHP Genel Başkanlığı’na seçildiği olağanüstü kurultayda Celal Bayar ve arkadaşlarının önergesinin oybirliği ile kabulü sonunda, on yıl boyunca taşıdığı “Milli Şef” ve “Değişmez Genel Başkan” sıfatlarından, partisinin 1948 yılında toplanan kurultayında kendi önergesi ile vazgeçmiş olması. İsmet Paşa, öylelikle 1950 genel seçimlerine, otoriter görünümünü bırakan bir yurttaş olarak katılmıştır. Bilinçaltında yaşattığı düş, ondan sonraki yaşamını, muhalefet lideri olarak sürdürmek olmuştur. Cumhuriyetin kazanımlarını içlerine sindiremeyen ve onları sahneden silmek isteyenler, bu gerçekleri bilmek istemedikleri için yeni kuşaklara da aktarmazlar. Gizlerler. Şayet, o ses bombası Şayet Deniz Baykal’a yönelik komplonun ses bombası ortalığı toz dumana çevirmeseydi, o gizliliği kalıcı hale getirmeyi amaçlayan yeni anayasa paketi için yapılacak halkoylaması için propaganda kampanyası da start almış olacaktı. Kampanyayı, AKP dışından, ama Erdoğan’ın güdümünde yöneteceği anlaşılan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir karargâh, bu amaçla bu haftanın ilk günü, çok tirajlı üç gazetemizde bu amaçla tam sayfa reklamlar yayımladı. O reklamlarda “Demokrasinin Yıldızları” başlığı altında, ikisi rahmetli üç politikacımızın portreleri yer alıyor ve “Onlar, bu memleketin aklı, gönlü ve vicdanı oldu. ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine inandı… Onlar sadece milleti ve memleketi için çalıştı. Onlarla demokrasi yeniden doğdu” deniliyor. Çoksesliliğin vazgeçilmezliğine inananlar için, her isteyenin istediği kimselere diledikleri övgüleri düzmekte özgür olduklarını da kabullenmek gerekiyor. Bu açıdan da kendi tarihlerini yazarken merhum Başbakan Adnan Menderes ile, yine merhum Başbakan ve Cumhurbaşkanı Özal’ı baş tacı olarak görmelerine şahsen benim hiç itirazım olamaz. Hatta; İnönü ve Ecevit’i anmak istemeyişlerini de, bilgisizlikleri yanında körleşmiş vicdanlarına terk etmeyi tercih ederim... Ama yaşayan, halen politika kulvarında yarışını da sürdürmekle kalmayan, kendisine “bitiriş” çizgisi için “yüce hedefler” seçen Erdoğan için, acele hüküm vermeye kalkışmak, onu Menderes ve Özal’ın yanlarındaki koltuğa oturtmak neyin nesidir? Hele hele bu “lidere yaranma” maratonunda görev alan, kendilerine “aydın” tanımlamasını verenler, böylesine pahalı ilan kampanyasını başlatırken, kaynağını nereden bulduklarını, bu iş için ne kadar para ayırdıklarını öncelikle anlatmalı değiller midir? Öyle anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi topu halkoylamasına devrederse, bu çok pahalı propagandada, gizli eller ve kasalar açılacaktır. Hele hele seçim propagandasının yasakları da pervasızca çiğnenmek istenecektir. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net EMİNE KAPLAN / ERDEM GÜL ANKARA - TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, anayasa paketinde uzlaşma olmamasõndan hoşnut olmadõğõnõ belirtirken Anayasa Mahkemesi’nin bazõ maddeleri iptal etmesi durumunda diğer maddelerin halkoylamasõna sunulabileceğini söyledi. Adil yargõlama ve adaletin tecellisi anlamõnda AİHM’nin kararlarõnõn tutukluluk süresinde dikkate alõnmasõ gerektiğini vurgulayan Şahin, eski CHP lideri Deniz Baykal’õn başõna gelen olayõn herkesin başõna gelebileceğini, “oh olsun” denilemeyeceğini belirtti. Nazi Almanyasõ’nda papaz Martin Niemöller’in “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü ben sosyalist değildim; sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü sendikacı değilim; Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim; sonra beni almaya geldiler, benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı” sözünü anõmsatan Şahin, dayanõşmanõn önemli olduğuna vurgu yaptõ. Özel hayatõn gizliliğinin ihlaline yönelik cezalarõn arttõrõlmasõ gerektiğini kaydeden Şahin, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn TBMM görüşmelerinde kendisine müdahale ettiğine yönelik eleştirilere, “Sadece Başbakan değil herkes bana müdahale ediyor” dedi. TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer, Yazarõmõz Işık Kansu ve Parlamento Büro Şefimiz Türey Köse’nin sorularõnõ yanõtladõ. Şahin’in sorularõmõza verdiği yanõtlar şöyle: - Anayasa paketi konusunda tartışmalar yaşanıyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? - CHP Anayasa Mahkemesi’ne müracat edecek. Bu süreci beklemek durumundayõz. Hukuk çevreleri iki farklõ görüşü dile getiriyor. Yürürlüğe girmemiş bir yasanõn yürürlüğünün durdurulmasõ için Anayasa Mahkemesi’ne gidilebilir mi, bütün bunlarõn cevabõnõ Anayasa Mahkemesi verecektir. Değişikliğin halkoylamasõnda kabul edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi’ne iptal ve yürürlüğün durdurulmasõ talebiyle gidilebileceği yönünde de görüşler var. - Bu konuda sizin kişisel görüşürüz nedir? - Kişisel kanaatimi söylemenin iki mahsuru var. Birincisi Anayasa Mahkemesi’nde yargõ süreci başlatõlacak, hariçten gazel okumak istemem. İkincisi de konumum gereği böyle bir görüş belirtmem, yadõrganabilir, bu şõk ve doğru da olmaz. ‘Mahkeme kararı herkesi bağlar’ - Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK gibi kritik maddeleri iptal ederse ne olur, iptal edilmeyen maddeler halkoylamasına sunulabilir mi? - Ayõrmayõ Cumhurbaşkanõ da yapar; Anayasa Mahkemesi de iptal sebebiyle yapar, bunlar birbirine benziyor. Şimdi ne olur tam bilemiyorum, kõsmi iptal olursa iptal edilmeyen maddeler referanduma mõ gider? Başka bir çözüm mü bulunur bunu şu anda sağlõklõ bir şekilde değerlendiremem. - Kısmi yürürlük durdurma olursa, bazı maddeler için Anayasa Mahkemesi yürürlüğü durdurma kararı verirse ne olur? - Yürürlüğün durdurulmasõ talebi olursa mahkemenin önce bu konuda karar vermesi gerekir. Yürürlüğü durdurursa zaten yapacak bir şey yok. Süreç o zaman duruyor. Yüksek mahkemenin kararõ herkesi bağlõyor. 2 madde ile ilgili yürürlük durdurmasõ olursa benim ilk kişisel görüşüm, diğer maddelerin referanduma gitmesi gerektiği şeklindedir. ‘İktidar iyi yemek, muhalefet zehirli yemek diyecek’ - Halkoylaması sürecinde yeni bir kutuplaşma yaşanır mı? - Konu artõk halka mal olmuş durumdadõr. Siyasi partiler, şimdi çõkacaklar kaumoyunun karşõsõna. Ben bunun toplum tabanõnda ciddi bir ayrõşmaya neden olacağõnõ düşünmüyorum. Nihayetinde iki yemek sunulacak. Birisi “Güzel bir yemektir yiyin” diyecek, öbürü de “Zehirlidir yemeyin” diyecek. Halk bunu değerlendirecek. Ben Türk halkõnõn basiretine de güveniyorum. Çok kritik dönemlerde halkõmõz çok ilginç değerlendirmeler yapmõş, irade ortaya koymuştur. O bakõmdan Türkiye ayrõca da referanduma alõşmalõdõr. Bazõ ülkeler çok sõk yapõyor. - Uzlaşma ile çıkmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Evet uzlaşmayla çõkmadõ, bundan ben de hoşnut değilim. Keşke tüm siyasi partilerimizin mutabakat sağladõklarõ bir metin olarak çõksaydõ, çok daha güzel olurdu. Uzlaşma olmadõ, nedenleri ortada. Bir araya gelinip bu konular konuşulamadõ. Bir siyasi parti “Seçimden sonraya bırakalım” dedi, başka bir siyasi parti “Şu konular dışarıda kalmalı” dedi. ‘Milletvekili dokundurmuyor’ - Milletvekillerinin dokunulmazlı- ğı hep tartışma konusu oldu, ancak bu anayasa değişikliğinde yine gün- deme gelmedi. Milletvekiline neden dokunulamıyor? - 2001 yõlõnda yapõlan anayasa deği- şikliğinde, milletvekillerinin dokunul- mazlõğõyla ilgili 83. maddede değişik- lik öngörülmüştü. Aslõnda değişiklik öyle ahõm şahõm da bir değişiklik de değildi, çok basit bir değişiklikti. Ama oylamada 300’ün altõnda kaldõ. Yani milletvekilleri, gizli oylamada dokunulmazlõkla ilgili maddeye dokundurtmuyorlar. Tüm demokratik ülke- lerde bu düzenlemeler üç aşağõ beş yukarõ var, bize özgü bir şey değil. Ben “83. madde değişmedi, par- lamento töhmet altındadır, sanki parlamento suç- lular mangasıdır” şeklindeki değerlendirmelere de katõlmõyorum. Her seçim döneminde parlamentonun üçte ikisi değişir, 3 milletvekilinden 2’si zõrhtan çõk- mõş olur. Ama sonra bakõn kaç tanesine mahkûmiyet kararõ verilmiştir. O bakõmdan parlamentoya doku- nulmazlõk tartõşmalarõ üzerinden haksõzlõk yapõldõğõnõ da düşünüyorum. - DTP’liler yargılanıyor, ama trafik suçu işleyen milletvekilinin dokunulmazlık zırhı var eleştirile- rini nasıl değerlendiriyorsunuz? - 83. maddede, anayasanõn 14. maddesindeki dü- zenlemeler istisna kõlõnmõş, bölücülük suçu. Savcõlar, 14. maddeye dayanarak Meclis’te bir işlem yapõlma- dan BDP’liler hakkõnda harekete geçiyor. Aslõnda ben kişisel olarak Meclis bu konuda bir karar verme- den işlem yapõlmasõnõ doğru bulmuyorum. Keşke pa- ketin içinde böyle bir düzenleme de olsaydõ. Bu atõf ortadan kalkmõş olsaydõ, keşke. Bunun kaldõrõlmasõ bana göre gerekirdi diye düşünüyorum. ‘Savcõlar Evren için harekete geçer’ - Yeni anayasa tartışma- larını nasıl karşılıyorsunuz? - Bu anayasa hükümlerini toptan reddetmenin bir man- tõğõ olmadõğõnõ düşünüyorum. Yeni bir sivil anayasa yapsa- nõz bile bu hükümleri üç aşa- ğõ beş yukarõ muhafaza ede- ceksiniz. Mevcut anayasayõ da tümden reddetmenin bir man- tõğõ yok. - Anayasa değişikliğiyle geçici 15. madde kaldırılı- yor, Kenan Evren yargıla- nabilir mi? - Anayasa değişikliği çõk- tõktan sonra işlem yapmayõ dü- şünecek, harekete geçecek cumhuriyet savcõlarõ olduğu- nu düşünüyorum. Sonuç alõ- nabilir mi alõnamaz mõ, so- ruşturma kovuşturmaya dö- nüşür mü, iddianame açõlabi- lir mi bütün bunlar bu dö- nemde dosyalara bakacak yar- gõçlarõn vereceği karara bağ- lõ. Sonuç ne olur bilemem. - Bugünlerde Baykal ile il- gili yaşanan son olayla birlikte toplum- da ‘dinleniyoruz, izleniyoruz’ gibi bir korku oluştu. Siz yaşananları ve tartış- maları nasıl değerlendiriyorsunuz? - Özel hayata müdahale eden suçlarla il- gili olarak parlamento, ceza yasasõnda de- ğişiklik yapabilir. Çünkü bu bilim ve tek- noloji alanõndaki baş döndürücü gelişme- ler, insan hayatõnõ kolaylaştõrõyor ama çok yeni suç tiplerinin ortaya çõkmasõna neden oluyor, yasalar yetersiz kalõyor, öyle bir şey ki herkesin maruz kalabileceği, özel haya- tõ mağdur ve rencide edecek durumlarla kar- şõlaşabiliyor. Bu bilim ve toknolojinin gel- diği noktayõ da göstermektedir. Kötü niyetli insanlar bunlarõ maalesef birtakõm amaçlar doğrultusunda kullanabiliyorlar. - Deniz Baykal’ı aradınız mı? - Aramadõm. Aramayõ düşündüm ama psikolojik durumu değerlendirerek hemen aramanõn doğru olmayabileceğini düşün- düm. Bu durum herkesi üzmüş olmalõ, ben de çok üzüldüm. Bu herkesin başõna gele- bilecek bir haldir, bu konuda müşterek bir tepki gerekir. Bütün bunlarõn olmamasõy- la ilgili de müşterek bir tedbir alõnmasõnõ dü- şünmek gerekir. Hepimizin muhatap ola- bileceği süreçlerdir, birimizin başõna gelirse ‘oh olsun’ diyemeyiz. Öyle derseniz sanõ- yorum, Hitler döneminde bir papazõn sö- zü vardõr, çok sõk kullanõlõr: “Önce sosya- listleri topladılar, ses çıkarmadım, son- ra Yahudileri topladılar ses çıkarmadım, sonra beni almaya geldiler, ama çev- remde ses çıkaracak kimse kalmamıştı.” Bu anlamda dayanõşma önemlidir. - Tam tersine Başbakan’ın çok sert eleştirileri oldu. Pek arzu ettiğiniz nok- taya gelmiş gözükmüyor. Dayanışmadan çok karşılıklı suçlamaya dönüştü. - Bir itham karşõ ithamõ doğuruyor. Ben bu tartõşmanõn içine girmem tabii. Elde bir- takõm deliller varsa ortaya konulmasõ ge- rekir. Cumhuriyet savcõlõğõ olaya el koymuş, soruşturma ve kovuşturmaya yardõmcõ ol- mak gerekir. Onun sonucunu beklemek la- zõm. Yargõ bu konuda kamuoyunu tatmin edecek, soru işaretlerini ortadan kaldõracak dört başõ mamur delillere dayanarak gerçeği ortaya çõkarmalõdõr. Böyle bir olayõn aka- binde siyasi olarak karşõlõklõ suçlama olmasa çok daha iyi olurdu. Bu alanda ortaya çõkan olumsuzluğa karşõ birlikte mücadele ya- şansaydõ daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Askerlik anıları: Ateş kes, keçi kovala IŞIK KANSU ANKARA - Askerliğimizi, 12 Eylül’ün tam gaz 12 Eylül’cü- lüğünü yaptığı günlerde Bur- dur’da, topçu tugayı telli mu- habere bölüğünde birlikte yap- mıştık. İki asker arkadaşı yan yana gelince ne yapar? Askerlik anı- larını anlatır. Biz de öyle yaptık zaten. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, bölük komutanının, yeni açılmış eğitim sahasının ze- minini bastırmak için tüm bö- lüğü tam teçhizat (4.5 kilo tüfek, dolu matara, palaska, fişeklik, kasatura, giysiler ve genellikle ayağa bol gelen postallar ile) günlerce toz içinde koşturma- sını aktardığında dedik ki: “Sayın Başkan, bizimkisi sakınca bölüğüydü. Hatırla- sanıza, yazar Abdurrahman Dilipak, dönemin CHP Genç- lik Kolları Başkanı Hasan Be- lovacıklı, kimi MHP gençlik kolları yöneticileri, ‘tehlikeli’ sağcılar ve solcular hep ay- nı bölüğe verilmiştik. Bölük komutanı, o koşulları bile- rek bize eziyet olsun diye yaptırıyordu bana göre.” Bir an duraksadı, düşündü, “Doğru söylüyorsun, sakın- calıydık galiba biz” dedi. Son- ra döndü, “Senin aklına ne ge- liyor o dönemden” diye sordu. Beşi bir yerde Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden, dönemin en çatık kaşlı otokratlarından Orgeneral Nurettin Ersin’in tugayı ziyareti öncesi tüm tu- valetlerin (kirli görünmesin diye) yasaklandığını, askerlerin ken- dilerini molalarda dağlara taş- lara vurduğunu anımsatınca gülümsedi. O da başka bir anı- sını iletti, kendisini birlikte ziyaret ettiğimiz bürodaki arkadaşları- mıza: “Işık, silah sevmezdi, poligonda ateş etmeyi de. Ama askerlik, ne yapacak- sın... Bir gün atış talimi var. Poligonun hedef tahtaları bir tepenin yamacında. Komu- tan, elinde mikrofon atış için emir veriyor, sırayla ateş edi- yoruz. Tam o sırada tepeden bir keçi sürüsü inmeye baş- ladı. Komutanın hoparlörden sesi duyuldu: Ateş kes, keçi kovala.” Kahkahalarla 12 Eylül’ü yad ettik askerlik arkadaşımız TBMM Başkanı ile. Bir de so- ru sorduk: “Son anayasa değişikliği yürürlüğe girerse Kenan Ev- ren yargılanacak mı sizce?” Kovuşturma açacak savcıla- rın çıkacağını söyledi Mehmet Ali Şahin. Konuşmasından ve mimiklerinden anladık ki bu bir “temenni”den çok, önceden bilinen bir “sezgi”ydi sanki. HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU İddianamede ceza istenmedi İstanbul Haber Servisi - Bayrampaşa Ceza- evi’ndeki tutuklu ve hükümlülerin F Tipi cezaev- lerine sevk edilmesi ve ölüm orucu eylemlerine son verilmesi amacõyla düzenlenen ‘Hayata Dö- nüş’ operasyonuna ilişkin 10 yõl sonra 39 jandar- ma eri hakkõnda dava açõldõ. Sanõklarõn cezalandõ- rõlmamalarõ istenen iddianamede, 12 tutuklu ve hükümlünün ölümüyle sonuçlanan operasyonu yönetenler ve planlayanlar yer almadõ. Bakõrköy Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca hazõrla- nan iddianamede, operasyonda görevli askerlerin görev sõnõrõnõ aştõğõ, aşõrõ güç ve silah kullandõkla- rõ belirtildi. İddianamede Sabancı suikasti davasõ sanõğõ Er- can Kartal ve DHKP/C yöneticisi Şadi Naci Öz- polat’õn da aralarõnda bulunduğu 97 kişi müşteki olarak yer aldõ. Sanõk askerlerin ‘görev sırasında görev sınırını aşarak faili bilinmeyecek şekilde birden fazla adam öldürmek’ ve ‘adam öldür- meye teşebbüs etmek’ suçlarõnõ işledikleri belir- tildi. Erler için hem ölen ve yaralanan kişi sayõsõn- ca 41 kez müebbet hapis cezasõ hem de TCK’nin 24. maddesinin uygulanmasõ istendi. TCK’nin 24. maddesinde ‘yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olamaz’ hükmünü öngörü- yor. Sanõklar Bakõrköy 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde yargõç karşõsõna çõkacak. Müşteki avukatla- rõndan Taylan Tanay, TCK’nin 24. maddesi ge- reği ceza sorumluluğunu ortadan kaldõrdõğõna dik- kat çekerek, “Savcı bu iddianamede hiçbir sanı- ğın cezalandırılmasını istemiyor. Böyle düşü- nüyorsa da takipsizlik kararı vermeliydi. Ama olay kamuoyunda infial uyandıran, 12 kişinin öldüğü bir olay olduğu için insanları yanıltmak için bu yolu seçmiş” dedi. Mehmet Ali Şahin. ‘Herkesin başõna gelebilir’ TBMM Başkanõ Şahin, Deniz Baykal’õn yaşadõğõ olay için ‘oh olsun’ denilemeyeceğini vurguladõ - Toplum vicdanını ra- hatsız eden bir konu var. Uzayan tutukluluk sü- releri. Ergenekon ve Bal- yoz davalarında, gaze- temiz yazarı Mustafa Balbay başta olmak üze- re uzun süredir tutuklu olarak yargılanan kişiler var. Tutululuk süresi ce- zaya dönüşüyor şeklinde bir yargı oluşmaya baş- ladı. Bunları nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? - Bu konu tamamen yar- gõnõn işi. Burada bir yasal engel olduğu kanaatinde değilim. Ancak adil yargõ- lama açõsõndan Avrupa İn- san Haklarõ Sözleşmesi’ne baktõğõmõz zaman, kesin hüküm verilmeyen kişile- rin uzun süre tutuklu kal- masõnõ adil yargõlamaya aykõrõ bulan AİHM karar- larõ var. Ben mahkemele- rimizin kendi yasal mev- zuatõmõzõn yanõnda AİHM içtihatlarõnõ da göz önünde bulundurarak hareket et- melerinin, adaletin tecelli- si ve adil yargõlama bakõ- mõndan gerekli olduğunu düşünüyorum. - Anayasa görüşmele- ri sırasında çok eleşti- rildiniz. Muhalefet tara- fından adil yönetim ser- gilemediğiniz tarafsız ol- madığınız yönünde eleş- tiriler yapıldı. - Her iki taraftan da eleş- tirildim. Bu adil olduğumu gösteriyor. Benim de bu yorgunluk nedeniyle ağ- zõmdan istemeden, istem- dõşõ çõkmõş şeyler olabilir. Bunu kabul ediyorum. Ama bir anda karar ver- meniz gerekiyor. Bir maç esnasõnda hakemin işinin ne kadar zor olduğunu ha- kemlik yapmayan bile- mez. Tribünden ahkâm kesmek çok kolay. Bir an- lõk cereyan ediyor her şey, çok dikkat gerekiyor. ‘Herkes müdahale ediyor’ - Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç ile ilgili bir sözünüz çok tartışıldı. - Ağzõmdan bir iki keli- me çõkmõş. Farkõnda de- ğilim, tutanaklara geçmiş, sonradan Kamer Genç itiraz etti. Ben gerçekten böyle bir söz söylediğimin farkõnda değilim, tutanak- larda görünce farkõna var- dõm. Kendisine özür içeren bir pusula gönderdim. Ba- zen de dobra olmak gere- kiyor. Belki de Kamer Genç o pusulayõ saklõyor- dur. - Başbakan Erdo- ğan’ın, oturumu yöne- tirken size müdahale et- mesi de tartışıldı. - Sadece Başbakan de- ğil, bana herkes müdaha- le ediyor. Kaç kişi çõktõ de- di ki: “Siz mi sustura- caksınız ben mi sustura- yım” diye. Kardeşim “Siz genel kurula hitap edin, oturumu ben yönetiyo- rum” dedim. Başbakan’a da aynõ şeyi söyledim. “Sayın Başbakan genel kurula hitap edin” de- mek, “Oturumu ben yö- netemiyorum” demektir. ‘TUTUKLULUK SÜRELERİ UZAMAMALI’ ‘Uzlaşmaçõkmamasõndanhoşnutdeğilim’ Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle