Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 MAYIS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Arka Bahçenin Seçimi
Bugün, 14 Mayıs. Demokrasi tarihimizin de
önemli bir kilometre taşı olan ve tarihimizde
yargı güvencesi altında ilk kez gerçekleştirilen
çok partili, gizlioy, açık tasnife dayalı genel
seçimlerin 60. yıldönümü. 14 Mayıs 1950’nin
iki yüzü vardır. Vitrindeki yüz, Cumhuriyet’i
kuran önderlerin yönettiği CHP’nin 26 yıllık
iktidarı, “Yeter. Söz milletindir” sloganının
ardında toplanmış olan Demokrat Parti
tarafından sona erdirilmesini simgeler. Bundan
dolayı da, kamuoyunun geniş bir kesimi Bayar
ve Menderes’i bu zaferi kazanan “yıldız”lar
olarak anar.
Bu tanımlamayı yapanlar, elbette haksız
değillerdir. Ancak unuttukları bir de “gerçek”
vardır. İsmet İnönü’nün, 1938’de Atatürk’ün
ölümü ile, “Ebedi Şef” olarak adlandırılan CHP
Genel Başkanlığı’na seçildiği olağanüstü
kurultayda Celal Bayar ve arkadaşlarının
önergesinin oybirliği ile kabulü sonunda, on yıl
boyunca taşıdığı “Milli Şef” ve “Değişmez
Genel Başkan” sıfatlarından, partisinin 1948
yılında toplanan kurultayında kendi önergesi ile
vazgeçmiş olması.
İsmet Paşa, öylelikle 1950 genel
seçimlerine, otoriter görünümünü bırakan bir
yurttaş olarak katılmıştır. Bilinçaltında yaşattığı
düş, ondan sonraki yaşamını, muhalefet lideri
olarak sürdürmek olmuştur. Cumhuriyetin
kazanımlarını içlerine sindiremeyen ve
onları sahneden silmek isteyenler, bu
gerçekleri bilmek istemedikleri için yeni
kuşaklara da aktarmazlar. Gizlerler.
Şayet, o ses bombası
Şayet Deniz Baykal’a yönelik komplonun
ses bombası ortalığı toz dumana çevirmeseydi,
o gizliliği kalıcı hale getirmeyi amaçlayan yeni
anayasa paketi için yapılacak halkoylaması için
propaganda kampanyası da start almış
olacaktı. Kampanyayı, AKP dışından, ama
Erdoğan’ın güdümünde yöneteceği anlaşılan
sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir
karargâh, bu amaçla bu haftanın ilk günü, çok
tirajlı üç gazetemizde bu amaçla tam sayfa
reklamlar yayımladı. O reklamlarda
“Demokrasinin Yıldızları” başlığı altında, ikisi
rahmetli üç politikacımızın portreleri yer alıyor
ve “Onlar, bu memleketin aklı, gönlü ve
vicdanı oldu. ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız
milletindir’ ilkesine inandı… Onlar sadece
milleti ve memleketi için çalıştı. Onlarla
demokrasi yeniden doğdu” deniliyor.
Çoksesliliğin vazgeçilmezliğine inananlar için,
her isteyenin istediği kimselere diledikleri
övgüleri düzmekte özgür olduklarını da
kabullenmek gerekiyor. Bu açıdan da kendi
tarihlerini yazarken merhum Başbakan Adnan
Menderes ile, yine merhum Başbakan ve
Cumhurbaşkanı Özal’ı baş tacı olarak
görmelerine şahsen benim hiç itirazım olamaz.
Hatta; İnönü ve Ecevit’i anmak istemeyişlerini
de, bilgisizlikleri yanında körleşmiş vicdanlarına
terk etmeyi tercih ederim... Ama yaşayan,
halen politika kulvarında yarışını da
sürdürmekle kalmayan, kendisine “bitiriş”
çizgisi için “yüce hedefler” seçen Erdoğan için,
acele hüküm vermeye kalkışmak, onu
Menderes ve Özal’ın yanlarındaki koltuğa
oturtmak neyin nesidir? Hele hele bu “lidere
yaranma” maratonunda görev alan, kendilerine
“aydın” tanımlamasını verenler, böylesine
pahalı ilan kampanyasını başlatırken, kaynağını
nereden bulduklarını, bu iş için ne kadar para
ayırdıklarını öncelikle anlatmalı değiller midir?
Öyle anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi topu
halkoylamasına devrederse, bu çok pahalı
propagandada, gizli eller ve kasalar açılacaktır.
Hele hele seçim propagandasının yasakları da
pervasızca çiğnenmek istenecektir.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
EMİNE KAPLAN / ERDEM GÜL
ANKARA - TBMM Başkanõ
Mehmet Ali Şahin, anayasa paketinde
uzlaşma olmamasõndan hoşnut
olmadõğõnõ belirtirken Anayasa
Mahkemesi’nin bazõ maddeleri iptal
etmesi durumunda diğer maddelerin
halkoylamasõna sunulabileceğini
söyledi. Adil yargõlama ve adaletin
tecellisi anlamõnda AİHM’nin
kararlarõnõn tutukluluk süresinde
dikkate alõnmasõ gerektiğini vurgulayan
Şahin, eski CHP lideri Deniz Baykal’õn
başõna gelen olayõn herkesin başõna
gelebileceğini, “oh olsun”
denilemeyeceğini belirtti. Nazi
Almanyasõ’nda papaz Martin
Niemöller’in “Önce sosyalistleri
topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü
ben sosyalist değildim; sonra
sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım, çünkü sendikacı
değilim; Sonra Yahudileri topladılar,
sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi
değildim; sonra beni almaya geldiler,
benim için sesini çıkaracak kimse
kalmamıştı” sözünü anõmsatan Şahin,
dayanõşmanõn önemli olduğuna vurgu
yaptõ. Özel hayatõn gizliliğinin ihlaline
yönelik cezalarõn arttõrõlmasõ
gerektiğini kaydeden Şahin, Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn TBMM
görüşmelerinde kendisine müdahale
ettiğine yönelik eleştirilere, “Sadece
Başbakan değil herkes bana
müdahale ediyor” dedi.
TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin,
Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer,
Yazarõmõz Işık Kansu ve Parlamento
Büro Şefimiz Türey Köse’nin
sorularõnõ yanõtladõ. Şahin’in
sorularõmõza verdiği yanõtlar şöyle:
- Anayasa paketi konusunda
tartışmalar yaşanıyor. Bu konuda siz
ne düşünüyorsunuz?
- CHP Anayasa Mahkemesi’ne
müracat edecek. Bu süreci beklemek
durumundayõz. Hukuk çevreleri iki
farklõ görüşü dile getiriyor. Yürürlüğe
girmemiş bir yasanõn yürürlüğünün
durdurulmasõ için Anayasa
Mahkemesi’ne gidilebilir mi, bütün
bunlarõn cevabõnõ Anayasa Mahkemesi
verecektir. Değişikliğin
halkoylamasõnda kabul edilmesi
durumunda Anayasa Mahkemesi’ne
iptal ve yürürlüğün durdurulmasõ
talebiyle gidilebileceği yönünde de
görüşler var.
- Bu konuda sizin kişisel görüşürüz
nedir?
- Kişisel kanaatimi söylemenin iki
mahsuru var. Birincisi Anayasa
Mahkemesi’nde yargõ süreci
başlatõlacak, hariçten gazel okumak
istemem. İkincisi de konumum gereği
böyle bir görüş belirtmem,
yadõrganabilir, bu şõk ve doğru da olmaz.
‘Mahkeme kararı herkesi bağlar’
- Anayasa Mahkemesi, Anayasa
Mahkemesi ve HSYK gibi kritik
maddeleri iptal ederse ne olur, iptal
edilmeyen maddeler halkoylamasına
sunulabilir mi?
- Ayõrmayõ Cumhurbaşkanõ da yapar;
Anayasa Mahkemesi de iptal sebebiyle
yapar, bunlar birbirine benziyor. Şimdi
ne olur tam bilemiyorum, kõsmi iptal
olursa iptal edilmeyen maddeler
referanduma mõ gider? Başka bir
çözüm mü bulunur bunu şu anda
sağlõklõ bir şekilde değerlendiremem.
- Kısmi yürürlük durdurma olursa,
bazı maddeler için Anayasa
Mahkemesi yürürlüğü durdurma
kararı verirse ne olur?
- Yürürlüğün durdurulmasõ talebi
olursa mahkemenin önce bu konuda
karar vermesi gerekir. Yürürlüğü
durdurursa zaten yapacak bir şey yok.
Süreç o zaman duruyor. Yüksek
mahkemenin kararõ herkesi bağlõyor. 2
madde ile ilgili yürürlük durdurmasõ
olursa benim ilk kişisel görüşüm, diğer
maddelerin referanduma gitmesi
gerektiği şeklindedir.
‘İktidar iyi yemek, muhalefet
zehirli yemek diyecek’
- Halkoylaması sürecinde yeni bir
kutuplaşma yaşanır mı?
- Konu artõk halka mal olmuş
durumdadõr. Siyasi partiler, şimdi
çõkacaklar kaumoyunun karşõsõna. Ben
bunun toplum tabanõnda ciddi bir
ayrõşmaya neden olacağõnõ
düşünmüyorum. Nihayetinde iki yemek
sunulacak. Birisi “Güzel bir yemektir
yiyin” diyecek, öbürü de “Zehirlidir
yemeyin” diyecek. Halk bunu
değerlendirecek. Ben Türk halkõnõn
basiretine de güveniyorum. Çok kritik
dönemlerde halkõmõz çok ilginç
değerlendirmeler yapmõş, irade ortaya
koymuştur. O bakõmdan Türkiye ayrõca
da referanduma alõşmalõdõr. Bazõ
ülkeler çok sõk yapõyor.
- Uzlaşma ile çıkmamasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Evet uzlaşmayla çõkmadõ, bundan ben de
hoşnut değilim. Keşke tüm siyasi partilerimizin
mutabakat sağladõklarõ bir metin olarak çõksaydõ,
çok daha güzel olurdu. Uzlaşma olmadõ, nedenleri
ortada. Bir araya gelinip bu konular konuşulamadõ.
Bir siyasi parti “Seçimden sonraya
bırakalım” dedi, başka bir siyasi parti
“Şu konular dışarıda kalmalı” dedi.
‘Milletvekili dokundurmuyor’
- Milletvekillerinin dokunulmazlı-
ğı hep tartışma konusu oldu, ancak
bu anayasa değişikliğinde yine gün-
deme gelmedi. Milletvekiline neden
dokunulamıyor?
- 2001 yõlõnda yapõlan anayasa deği-
şikliğinde, milletvekillerinin dokunul-
mazlõğõyla ilgili 83. maddede değişik-
lik öngörülmüştü. Aslõnda değişiklik
öyle ahõm şahõm da bir değişiklik de
değildi, çok basit bir değişiklikti. Ama
oylamada 300’ün altõnda kaldõ. Yani
milletvekilleri, gizli oylamada dokunulmazlõkla ilgili
maddeye dokundurtmuyorlar. Tüm demokratik ülke-
lerde bu düzenlemeler üç aşağõ beş yukarõ var, bize
özgü bir şey değil. Ben “83. madde değişmedi, par-
lamento töhmet altındadır, sanki parlamento suç-
lular mangasıdır” şeklindeki değerlendirmelere de
katõlmõyorum. Her seçim döneminde parlamentonun
üçte ikisi değişir, 3 milletvekilinden 2’si zõrhtan çõk-
mõş olur. Ama sonra bakõn kaç tanesine mahkûmiyet
kararõ verilmiştir. O bakõmdan parlamentoya doku-
nulmazlõk tartõşmalarõ üzerinden haksõzlõk yapõldõğõnõ
da düşünüyorum.
- DTP’liler yargılanıyor, ama trafik suçu işleyen
milletvekilinin dokunulmazlık zırhı var eleştirile-
rini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- 83. maddede, anayasanõn 14. maddesindeki dü-
zenlemeler istisna kõlõnmõş, bölücülük suçu. Savcõlar,
14. maddeye dayanarak Meclis’te bir işlem yapõlma-
dan BDP’liler hakkõnda harekete geçiyor. Aslõnda
ben kişisel olarak Meclis bu konuda bir karar verme-
den işlem yapõlmasõnõ doğru bulmuyorum. Keşke pa-
ketin içinde böyle bir düzenleme de olsaydõ. Bu atõf
ortadan kalkmõş olsaydõ, keşke. Bunun kaldõrõlmasõ
bana göre gerekirdi diye düşünüyorum.
‘Savcõlar Evren için harekete geçer’
- Yeni anayasa tartışma-
larını nasıl karşılıyorsunuz?
- Bu anayasa hükümlerini
toptan reddetmenin bir man-
tõğõ olmadõğõnõ düşünüyorum.
Yeni bir sivil anayasa yapsa-
nõz bile bu hükümleri üç aşa-
ğõ beş yukarõ muhafaza ede-
ceksiniz. Mevcut anayasayõ da
tümden reddetmenin bir man-
tõğõ yok.
- Anayasa değişikliğiyle
geçici 15. madde kaldırılı-
yor, Kenan Evren yargıla-
nabilir mi?
- Anayasa değişikliği çõk-
tõktan sonra işlem yapmayõ dü-
şünecek, harekete geçecek
cumhuriyet savcõlarõ olduğu-
nu düşünüyorum. Sonuç alõ-
nabilir mi alõnamaz mõ, so-
ruşturma kovuşturmaya dö-
nüşür mü, iddianame açõlabi-
lir mi bütün bunlar bu dö-
nemde dosyalara bakacak yar-
gõçlarõn vereceği karara bağ-
lõ. Sonuç ne olur bilemem.
- Bugünlerde Baykal ile il-
gili yaşanan son olayla birlikte toplum-
da ‘dinleniyoruz, izleniyoruz’ gibi bir
korku oluştu. Siz yaşananları ve tartış-
maları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Özel hayata müdahale eden suçlarla il-
gili olarak parlamento, ceza yasasõnda de-
ğişiklik yapabilir. Çünkü bu bilim ve tek-
noloji alanõndaki baş döndürücü gelişme-
ler, insan hayatõnõ kolaylaştõrõyor ama çok
yeni suç tiplerinin ortaya çõkmasõna neden
oluyor, yasalar yetersiz kalõyor, öyle bir şey
ki herkesin maruz kalabileceği, özel haya-
tõ mağdur ve rencide edecek durumlarla kar-
şõlaşabiliyor. Bu bilim ve toknolojinin gel-
diği noktayõ da göstermektedir. Kötü niyetli
insanlar bunlarõ maalesef birtakõm amaçlar
doğrultusunda kullanabiliyorlar.
- Deniz Baykal’ı aradınız mı?
- Aramadõm. Aramayõ düşündüm ama
psikolojik durumu değerlendirerek hemen
aramanõn doğru olmayabileceğini düşün-
düm. Bu durum herkesi üzmüş olmalõ, ben
de çok üzüldüm. Bu herkesin başõna gele-
bilecek bir haldir, bu konuda müşterek bir
tepki gerekir. Bütün bunlarõn olmamasõy-
la ilgili de müşterek bir tedbir alõnmasõnõ dü-
şünmek gerekir. Hepimizin muhatap ola-
bileceği süreçlerdir, birimizin başõna gelirse
‘oh olsun’ diyemeyiz. Öyle derseniz sanõ-
yorum, Hitler döneminde bir papazõn sö-
zü vardõr, çok sõk kullanõlõr: “Önce sosya-
listleri topladılar, ses çıkarmadım, son-
ra Yahudileri topladılar ses çıkarmadım,
sonra beni almaya geldiler, ama çev-
remde ses çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Bu anlamda dayanõşma önemlidir.
- Tam tersine Başbakan’ın çok sert
eleştirileri oldu. Pek arzu ettiğiniz nok-
taya gelmiş gözükmüyor. Dayanışmadan
çok karşılıklı suçlamaya dönüştü.
- Bir itham karşõ ithamõ doğuruyor. Ben
bu tartõşmanõn içine girmem tabii. Elde bir-
takõm deliller varsa ortaya konulmasõ ge-
rekir. Cumhuriyet savcõlõğõ olaya el koymuş,
soruşturma ve kovuşturmaya yardõmcõ ol-
mak gerekir. Onun sonucunu beklemek la-
zõm. Yargõ bu konuda kamuoyunu tatmin
edecek, soru işaretlerini ortadan kaldõracak
dört başõ mamur delillere dayanarak gerçeği
ortaya çõkarmalõdõr. Böyle bir olayõn aka-
binde siyasi olarak karşõlõklõ suçlama olmasa
çok daha iyi olurdu. Bu alanda ortaya çõkan
olumsuzluğa karşõ birlikte mücadele ya-
şansaydõ daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Askerlik anıları: Ateş kes, keçi kovala
IŞIK KANSU
ANKARA - Askerliğimizi, 12
Eylül’ün tam gaz 12 Eylül’cü-
lüğünü yaptığı günlerde Bur-
dur’da, topçu tugayı telli mu-
habere bölüğünde birlikte yap-
mıştık.
İki asker arkadaşı yan yana
gelince ne yapar? Askerlik anı-
larını anlatır. Biz de öyle yaptık
zaten. TBMM Başkanı Mehmet
Ali Şahin, bölük komutanının,
yeni açılmış eğitim sahasının ze-
minini bastırmak için tüm bö-
lüğü tam teçhizat (4.5 kilo tüfek,
dolu matara, palaska, fişeklik,
kasatura, giysiler ve genellikle
ayağa bol gelen postallar ile)
günlerce toz içinde koşturma-
sını aktardığında dedik ki:
“Sayın Başkan, bizimkisi
sakınca bölüğüydü. Hatırla-
sanıza, yazar Abdurrahman
Dilipak, dönemin CHP Genç-
lik Kolları Başkanı Hasan Be-
lovacıklı, kimi MHP gençlik
kolları yöneticileri, ‘tehlikeli’
sağcılar ve solcular hep ay-
nı bölüğe verilmiştik. Bölük
komutanı, o koşulları bile-
rek bize eziyet olsun diye
yaptırıyordu bana göre.”
Bir an duraksadı, düşündü,
“Doğru söylüyorsun, sakın-
calıydık galiba biz” dedi. Son-
ra döndü, “Senin aklına ne ge-
liyor o dönemden” diye sordu.
Beşi bir yerde Milli Güvenlik
Konseyi üyelerinden, dönemin
en çatık kaşlı otokratlarından
Orgeneral Nurettin Ersin’in
tugayı ziyareti öncesi tüm tu-
valetlerin (kirli görünmesin diye)
yasaklandığını, askerlerin ken-
dilerini molalarda dağlara taş-
lara vurduğunu anımsatınca
gülümsedi. O da başka bir anı-
sını iletti, kendisini birlikte ziyaret
ettiğimiz bürodaki arkadaşları-
mıza: “Işık, silah sevmezdi,
poligonda ateş etmeyi de.
Ama askerlik, ne yapacak-
sın... Bir gün atış talimi var.
Poligonun hedef tahtaları bir
tepenin yamacında. Komu-
tan, elinde mikrofon atış için
emir veriyor, sırayla ateş edi-
yoruz. Tam o sırada tepeden
bir keçi sürüsü inmeye baş-
ladı. Komutanın hoparlörden
sesi duyuldu: Ateş kes, keçi
kovala.”
Kahkahalarla 12 Eylül’ü yad
ettik askerlik arkadaşımız
TBMM Başkanı ile. Bir de so-
ru sorduk:
“Son anayasa değişikliği
yürürlüğe girerse Kenan Ev-
ren yargılanacak mı sizce?”
Kovuşturma açacak savcıla-
rın çıkacağını söyledi Mehmet
Ali Şahin. Konuşmasından ve
mimiklerinden anladık ki bu bir
“temenni”den çok, önceden
bilinen bir “sezgi”ydi sanki.
HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU
İddianamede
ceza istenmedi
İstanbul Haber Servisi - Bayrampaşa Ceza-
evi’ndeki tutuklu ve hükümlülerin F Tipi cezaev-
lerine sevk edilmesi ve ölüm orucu eylemlerine
son verilmesi amacõyla düzenlenen ‘Hayata Dö-
nüş’ operasyonuna ilişkin 10 yõl sonra 39 jandar-
ma eri hakkõnda dava açõldõ. Sanõklarõn cezalandõ-
rõlmamalarõ istenen iddianamede, 12 tutuklu ve
hükümlünün ölümüyle sonuçlanan operasyonu
yönetenler ve planlayanlar yer almadõ.
Bakõrköy Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca hazõrla-
nan iddianamede, operasyonda görevli askerlerin
görev sõnõrõnõ aştõğõ, aşõrõ güç ve silah kullandõkla-
rõ belirtildi.
İddianamede Sabancı suikasti davasõ sanõğõ Er-
can Kartal ve DHKP/C yöneticisi Şadi Naci Öz-
polat’õn da aralarõnda bulunduğu 97 kişi müşteki
olarak yer aldõ. Sanõk askerlerin ‘görev sırasında
görev sınırını aşarak faili bilinmeyecek şekilde
birden fazla adam öldürmek’ ve ‘adam öldür-
meye teşebbüs etmek’ suçlarõnõ işledikleri belir-
tildi. Erler için hem ölen ve yaralanan kişi sayõsõn-
ca 41 kez müebbet hapis cezasõ hem de TCK’nin
24. maddesinin uygulanmasõ istendi. TCK’nin 24.
maddesinde ‘yetkili bir merciden verilip, yerine
getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri
uygulayan sorumlu olamaz’ hükmünü öngörü-
yor. Sanõklar Bakõrköy 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nde yargõç karşõsõna çõkacak. Müşteki avukatla-
rõndan Taylan Tanay, TCK’nin 24. maddesi ge-
reği ceza sorumluluğunu ortadan kaldõrdõğõna dik-
kat çekerek, “Savcı bu iddianamede hiçbir sanı-
ğın cezalandırılmasını istemiyor. Böyle düşü-
nüyorsa da takipsizlik kararı vermeliydi. Ama
olay kamuoyunda infial uyandıran, 12 kişinin
öldüğü bir olay olduğu için insanları yanıltmak
için bu yolu seçmiş” dedi.
Mehmet
Ali Şahin.
‘Herkesin başõna gelebilir’
TBMM Başkanõ Şahin, Deniz Baykal’õn yaşadõğõ olay için ‘oh olsun’ denilemeyeceğini vurguladõ
- Toplum vicdanını ra-
hatsız eden bir konu var.
Uzayan tutukluluk sü-
releri. Ergenekon ve Bal-
yoz davalarında, gaze-
temiz yazarı Mustafa
Balbay başta olmak üze-
re uzun süredir tutuklu
olarak yargılanan kişiler
var. Tutululuk süresi ce-
zaya dönüşüyor şeklinde
bir yargı oluşmaya baş-
ladı. Bunları nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
- Bu konu tamamen yar-
gõnõn işi. Burada bir yasal
engel olduğu kanaatinde
değilim. Ancak adil yargõ-
lama açõsõndan Avrupa İn-
san Haklarõ Sözleşmesi’ne
baktõğõmõz zaman, kesin
hüküm verilmeyen kişile-
rin uzun süre tutuklu kal-
masõnõ adil yargõlamaya
aykõrõ bulan AİHM karar-
larõ var. Ben mahkemele-
rimizin kendi yasal mev-
zuatõmõzõn yanõnda AİHM
içtihatlarõnõ da göz önünde
bulundurarak hareket et-
melerinin, adaletin tecelli-
si ve adil yargõlama bakõ-
mõndan gerekli olduğunu
düşünüyorum.
- Anayasa görüşmele-
ri sırasında çok eleşti-
rildiniz. Muhalefet tara-
fından adil yönetim ser-
gilemediğiniz tarafsız ol-
madığınız yönünde eleş-
tiriler yapıldı.
- Her iki taraftan da eleş-
tirildim. Bu adil olduğumu
gösteriyor. Benim de bu
yorgunluk nedeniyle ağ-
zõmdan istemeden, istem-
dõşõ çõkmõş şeyler olabilir.
Bunu kabul ediyorum.
Ama bir anda karar ver-
meniz gerekiyor. Bir maç
esnasõnda hakemin işinin
ne kadar zor olduğunu ha-
kemlik yapmayan bile-
mez. Tribünden ahkâm
kesmek çok kolay. Bir an-
lõk cereyan ediyor her şey,
çok dikkat gerekiyor.
‘Herkes
müdahale ediyor’
- Tunceli Bağımsız
Milletvekili Kamer Genç
ile ilgili bir sözünüz çok
tartışıldı.
- Ağzõmdan bir iki keli-
me çõkmõş. Farkõnda de-
ğilim, tutanaklara geçmiş,
sonradan Kamer Genç
itiraz etti. Ben gerçekten
böyle bir söz söylediğimin
farkõnda değilim, tutanak-
larda görünce farkõna var-
dõm. Kendisine özür içeren
bir pusula gönderdim. Ba-
zen de dobra olmak gere-
kiyor. Belki de Kamer
Genç o pusulayõ saklõyor-
dur.
- Başbakan Erdo-
ğan’ın, oturumu yöne-
tirken size müdahale et-
mesi de tartışıldı.
- Sadece Başbakan de-
ğil, bana herkes müdaha-
le ediyor. Kaç kişi çõktõ de-
di ki: “Siz mi sustura-
caksınız ben mi sustura-
yım” diye. Kardeşim “Siz
genel kurula hitap edin,
oturumu ben yönetiyo-
rum” dedim. Başbakan’a
da aynõ şeyi söyledim.
“Sayın Başbakan genel
kurula hitap edin” de-
mek, “Oturumu ben yö-
netemiyorum” demektir.
‘TUTUKLULUK
SÜRELERİ UZAMAMALI’
‘Uzlaşmaçõkmamasõndanhoşnutdeğilim’
Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ