25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2010 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Cumhuriyet’in 86. Yıldönümünde... Cumhuriyet’in 86. yıldönümü için gönderilen mesajlar arasında benimkisi de vardı; ancak, gazetenin pazar nüshasında ve özet olarak verilmişti. Ne var ki, okurlar için savruk olarak bir hali vardı. Benim üslubuma alışkın okurlara bir hizmet olsun diye metni yeniden veriyorum. Şöyle olacak... Bir “Cumhuriyet”le doğmuşum ve yeni bir kültüre sahip olmuşum: “Osmanlıca”dan yepyeni bir Türkçeye geçmişim. Özellikle köhne bir dünyadan, akılcı bir dile, pırıl pırıl bir dünya görüşüne varmışım... Çok geçmeden o dil ve dünya görüşünün sahipleri çıkıp geldiler. Cumhuriyet gazetesi, bu dünya görüşünün sahip görüşünü sürdürür. Daha ilerlemiş bir noktayı aşarak... Cumhuriyet gazetesi her gün yeni bir noktadan yola çıkar: Yaşamı ve kültürü aşarak ilerler. Bir Melih Cevdet Anday, bir Oktay Akbal... Bir gün de İlhan Selçuk daha da başka bir noktada kalemini bileyleyerek kavgaya girer. Mustafa Balbay, daha şimdiden ağırlaşmış bir hapisliği yüklenmiş, bir sabırsızlık içinde yeni bir biçem ve gözü peklikle, kalemini bileyliyor: Hikmet Çetinkaya, Deniz Som, Deniz Kavukçuoğlu, Alev Coşkun sıralarını heyecanla bekliyorlar... Cumhuriyet gazetesinin bir örneğini göstermek güçtür. Cumhuriyet gazetesinin bir örneğini göstermek güçtür. Çocukluğum Kars’ta ve Van’da geçti. Annem ve babam, gazetelerin uçakla geldiği - haftada- iki günde, çarşıya gönderirken, sıkı sıkı şu öğüdü verirlerdi: Gazeteyi unutma! Gazete dediği de, “Cumhuriyet”ti. Üstünde sıkı sıkı da ısrar ederlerdi. Gazeteyi de bulup geldiğimde de, önce gazeteyi verirdim. İkisi de sevinirlerdi... Onların ısrar nedenini daha sonra öğrendim. Kendi çocuklarım üzerinde benim de ısrarım oldu. Topluma ve dünyaya bakarken, “Cumhuriyet”in önemini de görüp anladım: “Cumhuriyet”, eğitim ve yurttaşlık için önemliydi. “Cumhuriyetçi” olarak yetiştim, öyle olsa, sonucu çevreme bakarak anlarım. Annem ve babamın ikisinin de hakkıydı. Bir de, “Rahmet olsun” derim bugün de... Günümüz ailesine, anne ve babalara bakarak diyorum. Çocuklar yetişirken, “çağdaş” bir eğitim almalı; yani “akla, bilime, laik yetişmeye” dikkatli olmalı! Ben, böyle yetiştim, mutluyum... İnsanken mutluyum, yurttaş olmak için de öyle... Birkaç aydır, karyolaya bağlı yatıyorum. Bu, yazılarımın düzenini de bozdu. Ancak, iyileştiğimde, ilk fırsatta gazeteye geleceğim. Gazeteden hastaneye İlhan Ağabey’e “iyilik olsun” ziyaretine gideceğim. Ardından, Silivri’ye de uğrayacağım; ötekilerin yanı sıra, Mustafa Balbay’ın ziyaretine gideceğim. Gözlerimin önüne getiriyorum; şimdiden canlılık getiriyor canıma. İnsanken mutluyum, yurttaş olmak için de öyleyim... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr www.mehmetfarac.com CHP liderinin kaset komplosuyla ilgili olarak “Bu olayın ardında hükümet vardır” şeklindeki sözleri Deniz Baykal’a yönelik saldırı sürecinin halkalarını da öne çıkarıyor: Linç girişimi, suikast planı ve tuzak!.. Taş... kurşun.. kaset!.. Yok “Ergenekon’un avukatı”, yok “Dursun Çiçek’le görüştü!..” Yani hem siyasi hem de fiziki olarak CHP liderinin yok edilmesini hedefleyen sistemli bir saldırı süreci... CHP’liler, Van’da Deniz Baykal ve ekibine taş yağdıranların AKP’liler olduğunu belgelemesine karşın Başbakan Erdoğan ile Van milletvekili Hüseyin Çelik yalanlamayı tercih etmişti!.. İktidarın gafleti yalnız bununla kalmadı. Hükümet Van’daki güvenlik zaafının hesabını da sormadı!.. CHP liderine yönelik planlı ve sistemli saldırıyı önceden haber alıp önlem almayan Van’daki güvenlik yetkilileri halen koltuklarında oturuyor... Oysa AKP iktidarı, Samsun’da Ahmet Türk’e yumruk atılmasının ardından emniyet müdürü ile iki yardımcısını görevden aldı. Kayseri’de Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yumruklanması emniyet müdürünü koltuğundan etti... Erdoğan’ı çeşitli kentlerde yalnızca pankart ve sloganlarla protesto eden onlarca genç de terörist suçlamasıyla cezaevine atıldı... Hükümet Baykal’ın Van’da adeta linç edilmesi girişimini ise tamamen hafife aldı!.. Belli ki AKP’liler, Van’daki güvenlik zaafını görebilmek için Baykal’ın kafasının yarılmasını, burnunun kırılmasını ya da ölmesini bekliyorlardı!.. Van olayı Baykal’a yönelik AKP kaynaklı saldırının ilk halkasıydı... İktidarın Baykal’ın can güvenliğine yönelik ihmali son suikast iddiasıyla zirveye çıktı!.. En küçük bir tehlike imasında bile Başbakan’ın çevresine etten duvar ören polis, ana muhalefet liderine yönelik suikast ihbarının üzerine de ciddiyetle gitmedi!.. CHP’liler, emniyetin 15 Nisan’da yapılan suikast ihbarıyla ilgili bilgi ve belgeleri 6 Mayıs’a kadar Cumhuriyet Savcılığı’na iletmediğini ortaya çıkardı!.. Hükümetin Van olayındaki ihmali ve iki yumruklu saldırıya yönelik tavrıyla dışa vuran çifte standart, iktidarın Baykal’ın yaşamıyla ilgili vurdumduymazlık içinde olduğunu ortaya koyuyor! O yüzden CHP liderinin “kaset komplosunun ardında hükümet vardır” şeklindeki saptamasının da çok ciddiye alınması gerekiyor... CHP’ye Saldırı ve Gaflet!.. ‘Susacak mıyız İsyan mı Edeceğiz?’ Dün CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş’i ararken aslında liderlik tartışmalarının geldiği noktayı konuşmak istemiştim. Oysa Ateş’in gündemi tamamen farklıydı. Kendisi tam da yukarıdaki konulara odaklandı ve “Bizim önceliğimiz şu an lider tartışması değil, Baykal’a yönelik komplonun ardında kimin olduğudur” dedi... Hükümetin kaset komplosuyla ilgili sessizliğinin dikkat çekici ve tehlikeli bir hale geldiğini vurgulayan Ateş şunları söyledi: “Şu anda temel konu kimin CHP’nin başına geleceği değildir. CHP’ye bir tuzak kurulmuştur. Kim hangi hesapla bu tuzağı kurmuştur. Aradan bir hafta geçmesine karşın hükümet sorumluları bulmadı. Türkiye’de AKP’ye direnen tüm kurumlar darbe, balyoz, kafes gibi gerekçelerle etkisiz hale getirildi. Direnen bir tek kale olarak CHP kalmıştı. Biz bu tuzak karşısında susacak mıyız, isyan bayrağı mı çekeceğiz?.. En kısa zamanda bu tuzağı kuranlar ortaya çıkarılmazsa iktidarı başsorumlu olarak göreceğiz.” Yılmaz Ateş sözlerini “72 milyon insan bu muhasebeyi yapmalı” diye bitirdi!.. Evet, temiz siyaset için, demokrasi için, insan hakları için sağcı, solcu, dinci herkesin son kaset rezaletinden ders çıkarması ve tarafsız gözle bir muhasebe yapması gerekiyor... Tuzak ve komplo başkalarını vurmadan... Gizli tanõğõn, Cihaner hakkõndaki tutuklama kararõndan 4 ay önce başsavcõnõn yargõlanacağõnõ ‘bildiği’ anlaşõldõ Cihaner’de kurgu kuşkusu İLHAN TAŞCI ANKARA - Erzincan Başsavcõ İlhan Cihaner’in de aralarõnda bulunduğu 10’u tutuklu 14 sanõklõ dava dosyasõna giren bir ortam dinleme kaydõ, operasyon- da “kurgu” şüphesini gündeme getirdi. Cihaner’in tutuklanmasõndan daha 4 ay önce dos- yadaki gizli tanõk “Erzincan”õn, savcõnõn yargõlana- cağõnõ bildiği ortaya çõktõ. Abdulvahap Güllü oldu- ğu anlaşõlan gizli tanõk Erzincan, eski BBP Genel Başkanõ Muhsin Yazıcıoğlu’nun da “gizli tanık” olduğu için öldürüldüğü iddiasõnda bulundu. Bugün Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nde yüksek yar- gõç heyetinin karşõsõna çõkacak olan Erzincan Cum- huriyet Başsavcõsõ Cihaner’in, Erzurum’da yargõlan- dõğõ dosyasõna ilginç bir “ortam dinleme” kaydõ girdi. İddiaya göre, “ortam dinlemeleri” kayda alõ- nanlar, gerçek adõ Abdulvahap Güllü olduğu anlaşõ- lan gizli tanõk Erzincan, Gülen cemaatinin üst düzey bir sorumlusu bir kişi ve cemaate ait bir kolejin mü- dürü arasõnda geçiyor. Ortam dinlemesinin CD çözümü, Erzurum Özel Yetkili Başsavcõ vekili Taner Aksakal’õn havalesiy- le Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nden İstan- bul’a gönderilen dava dosyasõna da girdi. Cihaner dava duruşmasõnda, savcõlarla sanõk avukatlarõ ara- sõnda “3 CD delil var/yok” tartõşmasõna sahne ol- muştu. Savcõ Aksakal da bu CD dökümünü mahke- meye gönderdi. Ancak kendi el yazõsõyla düştüğü notta “3 CD” ifadesinin üzerini çizerek, “1 CD’nin” ifadesini ekledi. Israrla 3 CD’yi isteyen sa- nõk ve avukatlarõna, gizli tanõk Abdulvahap Gül- lü’nün ortam dinleme kaydõ verilmiş oldu. Ortam dinlemesi kaydõnda gizli tanõk Erzincan’õn konuştuğu kişi tarafõndan yönlendirilmeye çalõşõlma- sõ dikkat çekiyor. Abdulvahap Güllü’nün ortam din- leme kaydõnõn deşifresi 37 sayfa tuttu. Güllü’nün, henüz Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ ile ilgili her- hangi bir tutuklama ve yargõlama olmamasõna karşõn Cihaner’den “yargılanan savcı” olarak söz etmesi dikkat çekiyor. Çünkü Güllü’nün deşifre edilen ko- nuşmasõ 22 Ekim 2009 tarihini taşõyor. Oysa Erzincan Başsavcõsõ 16 Şubat 2010 tarihinde gözaltõna alõnõp ertesi gün tutuklanmõştõ. Gizli tanõ- ğõn başsavcõ hakkõnda daha dava bile açõlmamõşken dört ay önceden Cihaner’in yargõlanacağõnõ nereden bildiği sorusu yanõtsõz kaldõ. Cemaatin üst düzey bir ismi ile yaptõğõ konuşmada, Cihaner’i kastederek, “O savcı yargılanıyor, gitti. Görevden alınma de- ğil” sözleri dikkat çekti. Mahkeme kararõyla yapõlan bu kayõtta gizli tanõk Erzincan, kendisini Kurtoğlu ve Gülen cemaati evlerine silah yerleştirmeye zorla- yan MİT görevlilerinin helikopter kazasõnda ölen BBP lideri Muhsin Yazõcõoğlu’nun “gizli tanık” ol- duğu için öldürüldüğünü söylediklerini iddia ediyor. O konuşmanõn dosyadaki bir bölümü şöyle: Erzincan: Onlar Muhsin Yazõcõoğlu’nu uyarmõş- lar. Cemaat yetkilisi: Öyle mi?.. Muhsin Yazõcõoğ- lu’nu onlar mõ şey yaptõlar? Yani onun gizli tanõk ol- duğunu anlõyorlar. Erzincan: Bizi batõran bu diye. Cemaat yetkilisi: O Muhsin Yazõcõoğlu’nu kendi- leri biz hallettik dediler mi? Erzincan: Evet abi. Cemaat mensuplarõ ile yaptõğõ konuşmada, cemaat evlerine komplo hazõrlõğõ için MİT mensuplarõyla ta- nõştõrõlmasõnda rektörün aracõlõk ettiğini öne sürüyor. Gizli tanõk Erzincan’õn anlatõmlarõna göre kendisi, Erzincan 3. Ordu Komutanõ Orgeneral Saldıray Berk ile de dikkat çekmemesi için “Babalar Gü- nü”nde görüşmüş. MİT mensuplarõnõn kendisinden cemaat evlerine “Hizbullah kitapları, silah ve ka- mera” koymasõnõ istediklerini ileri süren gizli tanõ- ğa, cemaat yetkilisi “Okuduğun risaleler sayesinde bu imtihandan başarıyla çıktın” diyor. Gizli tanõk, cemaat evlerinde çok sayõda asker ve polisin kaldõğõ- nõ da anlatõyor ve kendisine bu kişilere yönelik ola- rak komplo hazõrlamasõ için 800 bin TL’lik çek ve- rildiğini, bunu kabul etmeyince de açõk çek verilerek kendisinin doldurmasõnõ istediklerini öne sürüyor. Eminağaoğlu’nun Yargõtay’da yargõlanmasõna başlandõ ‘Cumhuriyetyargılanıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay Cumhu- riyet Savcõsõ ve eski YAR- SAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, “Cumhuri- yet hukukunun yargılandı- ğını” söyledi. Eminağaoğlu, tarafsõz bir cumhurbaşkanõ istediklerini kaydetti. Eminağaoğlu’nun yargõ gö- revini yapanõ etkileme suçla- masõyla Yargõtay 4. Ceza Dai- resi’nde yargõlanmasõna baş- landõ. Duruşmayõ, Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Baş- kanõ Osman Kaçmaz, YAR- SAV, Atatürkçü Düşünce Der- neği üyeleri ve bazõ yurttaşlar da izledi. Savunmasõnõ yapan Eminağaoğlu, yargõlanma ko- nusunu oluşturan sözlerin, YARSAV Başkanõ olduğu dö- nemde, başkan sõfatõyla yaptõ- ğõ açõklamalardan ibaret oldu- ğunu belirterek “Erzurum’da ve burada Cumhuriyet hu- kuku yargılanıyor” dedi. Savcılara suç duyurusu Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda kendisi hakkõnda din- leme kararõ verildiğini, ancak verilen takipsizlik kararõna rağ- men dinleme tapelerinin imha edilmediğini belirten Emina- ğaoğlu bu nedenlerle savcõlar hakkõnda suç duyurusunda bu- lunulmasõnõ da talep etti. Du- ruşma 27 Mayõs’a ertelendi. Duruşmanõn ardõndan gaze- tecilere açõklama yapan Emi- nağaoğlu, “Mevcut dava, mevcut hükümetin faşist bir hükümet olduğunun tespit ve tescili davasıdır. Çünkü ben hukuku savunuyorum. Benim hakkında soruştur- ma yaptığım, çıkar amaçlı suç örgütü ile ilgili bir olay- da hakkında görevi kötüye kullanmaktan soruşturma yapmış olduğum kişi bugün Başbakan ve ben onu soruş- turan olarak yargı önüne çı- karılıyorum. Aynı şekilde Fethullah Gülen kriptolarını Dışişleri Bakanlığı’ndan çı- karmam nedeniyle hedef olu- yorum ama o kişi Cumhur- başkanı oluyor.” dedi. ÇETİN DOĞAN TÜBİTAK’a suçduyurusu İstanbul Haber Servisi - ‘Bal- yoz Güvenlik Harekât Planı’ so- ruşturmasõnda hakkõnda yakalama kararõ bulunan Kurmay Albay Ali Rıza Sözen ikinci kez tutuklandõ. Siyami Ersek Hastanesi’nde teda- visi süren eski 1. Ordu Komutanõ Çetin Doğan, savcõlõğa başvurarak tutuklamalarõn geri alõnmasõnõ ve soruşturmanõn sonlandõrõlmasõnõ talep etti. Hastanenin tutuklulara ayrõlan bölümünde bulunan emekli Orge- neral Doğan, Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na sun- duğu dilekçede, ABD’den iki uz- man kuruluştan alõnan raporlar- dan Balyoz Harekât Planõ’nõn yer aldõğõ CD’lerin sahte olduklarõnõn anlaşõldõğõnõ belirtti. ABD’li kuru- luşlarõn raporlarõnõ da savcõlõğa sunan Doğan, “Bu CD’lerin tek başına bir kanıt oluşturamaya- cağı da bu raporlarda açık olarak belirtilmektedir. Askeri savcılığın isteğiyle rapor hazırlayan bilirkişi de TÜBİTAK’ın yaptığı değer- lendirmeyi yeterli bulmamıştı” dedi. Doğan, TÜBİTAK raporunu veren üç bilirkişi hakkõnda suç du- yurusunda bulunduğunu kaydetti. Sözen tutuklandı Tahliye olduktan sonra belfõtõğõ rahatsõzlõğõ nedeniyle Kasõmpaşa Askeri Hastanesi’ne yatarak ame- liyat olan Kurmay Albay Sözen, Merkez Komutanlõğõ’na ait bir araç- la ve avukatõ ile Beşiktaş’taki İs- tanbul Adliyesi’ne geldi. Sözen ad- liyedeki işlemlerinin ardõndan Has- dal Askeri Cezaevi’ne gönderildi. Balyoz soruşturması kapsamında emekli Orgeneral Çetin Doğan ikinci kez tutuklanmıştı. ERZURUM (AA) - Erzincan’daki “silahlı te- rör örgütü” davasõnõn tutuklu sanõklarõndan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Ciha- ner, “görevi kötüye kullanmak” ve “ev- rakta sahtecilik” suçlarõndan yargõlandõğõ Yargõtay 11. Ceza Dairesi’ndeki davanõn bu- gün görülecek duruşmasõ için Ankara’ya gö- türüldü. Erzurum Kapalõ Cezaevi’nde tutuk- lu bulunan Cihaner, cezaevi aracõyla Erzu- rum Havalimanõ’na getirildi. Sivil ekip eşli- ğinde getirilen Cihaner, uçağõn kalkõş saatine kadar VIP salonunda bekletildi. Cihaner, da- ha sonra 21.05’te hareket eden Türk Hava Yollarõ’na ait tarifeli uçakla Ankara’ya götü- rüldü. Cihaner, bugün “evrakta sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamalarõy- la yargõlandõğõ Yargõtay 11. Ceza Daire- si’ndeki davanõn duruşmasõna katõlacak. Baykal Göreve Çağırılmalı... CHP’de gelinen son nokta, ne pahasına olursa olsun Baykal’ın yeniden göreve çağırılmasında yoğunlaşıyor... Yarın Ankara’da toplanacak 15 bini aşkın genç, CHP liderine koltuğuna geri dön çağrısı yapacak... Aynı gün 81 il başkanı da Baykal’ı yeniden göreve çağıracak... Anlaşılıyor ki en az bin delege, Baykal’ı yeniden genel başkan olması için aday gösterecek... Dün konuştuğum İstanbul’daki bir CHP yetkilisi de tüm bu çabaları ve gelişmeleri, “Örgütler Baykal’ı istiyor” diye özetledi.. Örgütlerin bu çıkışının altında, ülkenin gidişatı açısından gelinen kritik dönemecin yarattığı endişe de var... “Geri dön” çabaları, son dönemde AKP’ye karşı etkili bir muhalefet yürüten Baykal’ın, önemli bir misyon üstleneceğine de vurgu yapıyor... Kaset komplosunun, Anayasa Mahkemesi tartışmaları, referandum süreci ve kurultay çalışmalarının hemen öncesinde gündeme getirilmesi ise Baykal’ın değil, iktidara yürüyen siyasal bir partinin hedef alındığı inancını giderek güçlendiriyor. İşte bu inanç, CHP örgütlerini Baykal’a sahip çıkmaya zorluyor, komploculara boyun eğilmeyeceği mesajını öne çıkarıyor!.. O zaman akla şu sorular da geliyor; Baykal gücünün zirvesindeyken üstelik iktidar koltuğuna bu kadar yaklaşmışken bir komplo nedeniyle siyasal yaşamını sonlandırmalı mı?.. CHP’liler iğrenç bir tuzağa boyun eğerek liderlerini feda mı etmeli?.. Ya da Baykal’ın gidişiyle ortaya çıkacak lider tartışmasının, CHP’yi güçsüzleştirme ihtimaline göz mü yumulmalı?.. Hepsine hayır!.. Baykal’ın liderlikten uzaklaşması salt onun siyasal yaşamında yapacağı en önemli hata olmaz, partinin geleceği açısından da ciddi sıkıntılara yol açar. Hatta bu sıkıntılar CHP’yi bölünme sürecine bile götürebilir... Parti içindeki her kesimin de kabul ettiği gerçek şudur; ülkenin tüm demokratik güçlerinin “çete” suçlamasıyla alaşağı edildiği bir süreçte etkin bir CHP elzemdir... Baykal’ın CHP’yi güçlü kılacak deneyimi de zorunludur... Baykal’ın geri dönüşüyle ilgili çağrılar bu yüzden çok ama çok önemlidir... O yüzden ben Baykal’ın geri dönmesiyle ilgili bir taban hareketi başlatılmasını olumsuz bulmuyorum... Son günlerde yoğunlaşan “geri dön” çağrılarının, hem ülkenin hem de partinin geleceğine yönelik kaygılara dayandığına inanıyorum. YÖK TOPLANDI İlksõraya kendi üyesi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Prof. Dr. Yusuf Ziya Öz- can’õn başkanlõğõnda toplanan YÖK Genel Kurulu’nda, Türk Al- man Üniversitesi rek- törlüğü için başvuran rektör aday adaylarõ ile görüşüldü. Toplantõda, rektörlük için 3 aday belirlenirken YÖK üye- si Prof. Dr. İzzet Öz- genç birinci sõradan, Prof. Dr. Mehmet Emin Köktaş ikinci, Prof. Dr. Ahmet Er- man Tekkaya da üçün- cü sõradan aday göste- rildi. Rektör adaylarõnõn isimleri Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’e sunu- lacak. Özgenç’in do- çentlik tezinde Almanca bir eserden intihal (bi- limsel hõrsõzlõk) yaptõğõ iddia edilmişti. Cihaner Ankara’ya götürüldü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle