25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 MAYIS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19kultur@cumhuriyet.com.tr Kendimizi ‘eleştirel düşünebilmek’ için eğitmek istiyorsak eğer, bu eğitimin en önemli aşamalarından biri, ‘karşı köşeye de gidebilmenin kültürünü’ edinebilmemiz ve yeterince sindirebilmemizdir. Bir örnek verelim. Şu anda (A) köşesinde bulunduğunuzu ve karşıdaki (B) köşesi ile ilgili bir değerlendirme yapıp önemli bir karar verme durumunda kaldığınızı varsayalım. Yalnızca durduğunuz köşeden bakmakta direndiğiniz sürece, verileriniz de yalnızca bu köşeden edinebileceğiniz verilerle sınırlı kalır. Başka deyişle, (B) köşesine değgin her şey, (A) köşesinden nasıl görünüyor ise öyledir. Buna karşılık ancak (B) köşesine gittiğiniz takdirde görebileceğiniz ve o köşeye ait gerçeklerin hepsi, sizin için birer kapalı kutudur. Böyle bir durumda (B) köşesi için yapacağınız değerlendirmeler ve bu değerlendirmelerin sonunda vereceğiniz karar, o köşe bağlamında gerçeklerle ne ölçüde örtüşebilecektir? Böyle bir örtüşmenin gerçekleştiğinden söz edilebilecek midir? Yoksa köşenizde kalarak ‘gördüm’ dediğiniz gerçekler, sadece sizin eksik bilgilenmenizden kaynaklanan varsayımlardan mı ibaret olacaktır? Örneğimizi açmayı sürdürdüğümüzde, karşımıza başka şıklar da çıkacaktır. Kendi köşemizde kalmakta direndiğimiz sürece değerlendirmelerimiz için elimizdeki tek malzeme, o köşedeyken edindiğimiz deneyimlerden ve bilgilerden oluşan eski malzemedir. Ama bu malzeme, (B) köşesinin içerebileceği ve o zamana kadar karşılaşmadığımız ‘yeni’leri de çözümleyebilmemize yetecek midir? Yeni durumların anlaşılabilmesi, eskisinden farklı bir donanım edinmemizi gerekli kılıyorsa eğer, hep aynı köşede kalarak bu gerekliliğin bilincine varabilmemiz düşünülebilir mi? Kısaca özetleyelim: Böyle durumlarda eleştirel düşünebildiğimizi söyleyebilmemiz için, bir süreliğine bulunduğumuz (A) köşesinden ayrılıp (B) köşesine gitmemiz, duruma bir de hakkında değer yargısında bulunmak, karar vermek zorunluluğu ile karşılaştığımız (B) köşesinden bakmamız, temel koşuldur. Bu yolculuğun olumlu sonuç verebilmesi ise, (B) köşesine vardıktan sonra da hâlâ bir önceki köşedeymişiz gibi düşünme alışkanlığını bir yana bırakmamız koşuluna bağlıdır. Hazırlıklı olmamız gereken durum, (B) köşesinde bir ‘yeni’ ile karşılaştığımızda, gerektiğinde önceki bütün ölçütlerimizi geçici olarak devreden çıkartarak bu ‘yeni’yi kendi özellikleri ve koşulları doğrultusunda çözümlemektir. Böyle yapmaktan kaçınmak ise düşünce tembelliğinin en sakıncalı türlerinden biridir. Geride bıraktığımız yüzyılın en önemli tiyatro düşünürlerinden olan Jan Kott, bu bağlamda eleştirel düşünebilmek için yapılması gerekeni “karşılaşılan yeni’nin öğrencisi olmaya hazır olmak” diye özetliyor. Bu ilkeyi örneğin tiyatro eleştirmeninin uğraşına uygularsak, şöyle diyebiliriz: Tiyatroya giden eleştirmenin yapması gereken, perde açıldığı andan başlayarak oyunu, örneğin dramatik mi, epik mi ya da absürd mü diye salt önceki kategoriler doğrultusunda sorgulamak değil, sahnelenen oyundan yola çıkarak dünyaya nasıl bakıldığını yakalamaya çalışmaktır. Oyundaki olası bir ‘yeni’, ancak bu yolla yakalanabilir. Ülkemizde, bütün alanlarla ilgili olarak, düşünce yaşamımızda ‘karşı köşelere de gidebilmenin kültürünü’ ne ölçüde edinebildiğimizi araştırmak, artık kök salmış sorunlara neden yeni ve etkili çözümler bulamadığımız sorusunun doğru yanıtını getirebilir! acem20@hotmail.com Y aklaşõk 2.5 saate yayõlmõş son filminde, İngiliz folklor ve kültürünün şimdiye dek çeşitli film ve TV dizileriyle kafamõza kazõnmõş en popüler mitoslarõndan bi- rine el atan usta yönetmen Ridley Scott’õn, iki gün önce Cannes Festi- vali’nin açõlõşõnõ yapan son filmi “Ro- bin Hood”la, gişesi sağlam, gösteriş- li ve görkemli tarihsel filmlerine bir ye- nisini eklediğini söyleyebiliriz baştan. Tebaasõnõn varõnõ yoğunu alarak kut- sal topraklardaki Haçlõ seferine katõl- mõş Kral Aslan Yürekli Richard’õn (Danny Huston) yokluğunda, kifa- yetsiz muhteris kardeşi prens John’un (Oscar Isaac) sonu gelmez baskõ, zu- lüm ve adaletsiz vergileriyle soyup so- ğana çevirdiği halkõ inim inim inletti- ği 12. yüzyõlõn yoksul, aç ve iç savaşõn eşiğine gelmiş İngilteresi’ne anõnda pos- talanõyoruz bu yeni “Robin Hood”un başõndan itibaren. Fransa kralõnõn seksi yeğeniyle ana kraliçe annesinin (Eileen Atkins) kar- şõ çõkmasõna karşõn çoktan mercimeği fõrõna vermiş, haris John’un ağabeyi kral Richard’õn İngiltere’ye dönüş yolunda, düştüğü Fransõz pususunda öldüğü (yanlõş) haberiyle İngiltere tahtõna otur- duğu filmde, yine şiddetin dalağõnõ yaran, üstümüze yağmur gibi yağan ok- larõn, mõzraklarõn ya da burçlardan dökülen kõzgõn yağlarõn altõnda kaldõ- ğõmõz ürkünç bir savaş atmosferine he- men teslim olduğumuz film, dehşe- tengiz kavga ve sürükleyici aksiyon sahneleriyle resmen esir alõyor me- raklõsõnõ, 140 dakika boyunca. SON DERECE ETKİLEYİCİ... Zenginden çalõp yoksula vermesiy- le tanõnmõş Robin Hood efsanesini bu kez tarihsel doğrulara bağlõ kalarak, söz- cüğün tam anlamõyla bire bir ‘gerçek- çi’ bir yaklaşõmla hikâye eden Scott, ef- sanenin öncesini ve başlangõcõnõ per- deye taşõyor, sonrasõnõ ise bir devam fil- mine açõk kapõ bõrakan bir finale bağ- layõp bu filmin gişe durumuna göre, sonrasõnõ da çekebileceğini sezdirerek. “Robin Hood”la yine son derece et- kileyici, epik bir seyirlik sürüyor önü- müze. Baştan belirtmek gerekirse, gerçek ta- rihsel olaylara dayanan sağlam içeri- ğinin yanõ sõra, bildik hikâyeleme kli- şeleriyle ustaca anlatõlmõş, panoramik kadrajlarõndan akõcõ montajõna, parlak oyuncu kadrosundan dekor kostümle- rine kadar görmeye değer, türün me- raklõsõnca kesinlikle kaçõrõlmayacak düzeyde, birinci sõnõf bir epik bekliyor Ridley Scott imzalõ bu “Robin Hood”u seyredecekleri. Eski Robin Hood filmlerinin kahra- manõmõzla sürekli dalaşõp çatõşan kö- tü adamõ Nottingham şerifi (Matthew Macfadyen) karakterini bu kez törpü- leyip yerine İngiltere’yi Kral Philippe’in yönetiminde komutasõnda işgal etme- ye hazõrlanan Fransõzlarõ koyan Scott, “Gladyatör” senaristi Brian Helge- land’õn senaryosundan çektiği ve bir kez daha gözde oyuncusu Russell Crowe’la işbirliği yaptõğõ filmde, işgalci Fransa tehdidi altõndaki İngiltere’nin en karmakarõşõk ve kanlõ dönemlerinden birine çeviriyor kamerasõnõ, Aslan Yü- rekli’nin keskin nişancõ okçularõndan Robin’in serüvenleri aracõlõğõyla. Efsanenin tarihsel arka planõnõ önem- seyerek eski uyarlamalara kõyasla çok da- ha bire bir gerçekçi bir hikâye anlatan us- ta yönetmen, Sherwood ormanõnõ mes- ken tutarak baskõ altõndaki halkõnõn öz- gürlüğü uğruna ve güçsüzden yana mü- cadele ederken Leydi Marian’õn kalbi- ni kazanmaya da çabalayan yasadõşõ Ro- bin’i Haçlõ seferlerini eleştiren, aydõnlõk kafalõ, çağdaş bir ortaçağ kahramanõ ola- rak çiziyor, 1215 tarihli Magna Carta sözleşmesine de yer veren filmde. EPİK BİR FİLM Russell Crowe’un, Errol Flynn’den Kevin Costner’a dek perdeden gelip geçmiş önceki Robin’leri solladõğõ, her zamanki başarõsõnõ yineleyen Ca- te Blanchett’in ise eli kõlõçlõ, Amazo- numsu ve âşõk olunasõ bir Marian port- resi çizdiği filmin oyuncu kadrosunda yer alan yõllarõn Max Von Sydow’uy- la William Hurt’ün yanõ sõra, seyirci- nin tüm nefretini toplayan Fransõz muhbiri, hain Godfrey rolündeki Mark Strong da öne çõkõyor. Yönetmen Scott-oyuncu Crowe iş- birliğinin doruğu “Gladyatör”den on yõl kadar sonra bu üretken ikiliyi yeniden bu- luşturup bildik Anglosakson mitosunun başlangõcõnõ gerçekçi ve yeni bir devam filmine de davetiye çõkararak (şimdilik) bitiren bu yeni “Robin Hood” çeşitle- mesi kuşkusuz mayõs ayõnõn görülesi epik filmlerinden biri. Cannes Film Festivali’nin açõlõş filmi ‘Robin Hood’ bugünden başlayarak sinemalarda ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Karşı Köşeye de Gidebilmenin Kültürü‘RobinHood’larınengerçekçisi Ridley Scott’un bir kez daha gözde oyuncusu Russell Crowe’la işbirliği yaptığı filmde Cate Blanchett âşık olunası bir Marian portresi çiziyor. Yönetmen Ridley Scott, ünlü efsaneyi tarihsel doğrulara bağlõ kalarak anlatõrken, Robin Hood’u Haçlõ seferlerini eleştiren aydõnlõk kafalõ bir ortaçağ kahramanõ olarak betimliyor. Panahi’yeözgürlük UĞUR HÜKÜM CANNES - Cannes Film Festiva- li resmi açõlõşõnõ İngiliz yönetmen Ridley Scott’õn “Robin Hood” “re- make”i ile yaparken, şenliğin seçici kuruluna davet edilen İranlõ yönetmen Cafer Panahi’nin hâlâ İran’da ha- piste olmasõ ve Cezayir kö- kenli Fransõz yönetmen Rachid Bouchareb’in Cezayir Savaşõ’nõ konu alan “Yasadışı” adlõ filmine Fransõz sa- ğõndan gelen tepki- ler festivale dam- gasõnõ vurdu. Öz- gürlük ve adalet âşõğõ Robin Ho- od’un yaşamõnõ gerçekçi bir dille anlatan filmle açõ- lan Cannes Şenli- ği’nde İran ve Fransõz yönetimle- rinin insan haklarõ ve ifade özgürlüğüne aykõrõ tutumlarõ ilginç bir çelişki oluşturdu. Fransa Dõşişleri Baka- nõ Bernard Kouchner ve Kültür Bakanõ Frederic Mit- terrand, İran’da karõsõ ve kõzõyla bir- likte ev hapsinde tutulan yönetmen Cafer Panahi’nin serbest bõrakõlma- sõnõ istediler. Seçici Kurul başkanõ ABD’li yönetmen Tim Burton da geçen mart ayõndan bu yana Tah- ran’da ev hapsinde bulunan Pana- hi’nin ifade özgürlüğünü savundu. Festival Sarayõ’nda düzenlenen ba- sõn toplantõsõnda konuşan Burton, “Hepimiz ifade özgürlüğünü sa- vunuyoruz ve bunun için savaşmak gerektiğine inanıyoruz” dedi. Panahi, geçen yõlki seçimlerde İran’da muhalefet lideri Musavi’yi desteklemiş ve seçimlerle ilgili bir film yapmak isterken tutuklanmõştõ. Öte yandan, festivalin yarõşmalõ bö- lümünde yer alan “Yasadışı” adlõ filmin yönetmeni Rac- hid Bouchareb, Cezayir yapõmõ filme Fransõz sağ kanat milletvekil- leri ve politikacõlarõ ile Cezayir Sava- şõ’na katõlmõş eski Fransõz askerler- den gelen sert eleş- tirileri tepkiyle karşõladõ. 1962’de Ceza- yir’in bağõmsõzlõ- ğõna kavuşmasõyla sona eren savaşta Fransa’nõn rolüne eleştirel bir biçimde yaklaşan “Yasadı- şı”nõ eleştiren çevre- lerin filmi seyretme- dikleri, yalnõzca senar- yonun özetini okuduklarõ bildirildi. Filme karşõ çõkan çevrelerin 21 Mayõs’taki gösterimden önce bir gösteri yapacaklarõ tehdi- dinde bulunduklarõ öğrenildi. Filmin yönetmeni Bouchareb, “İfa- de özgürlüğünü sonuna kadar sa- vunan biri olarak bazı kişilerin fil- mime karşı çıkmalarını doğal kar- şılıyorum, ancak bu karşı çıkışın barışçı bir biçimde dile getirilme- sini diliyorum” dedi. CANNES FİLM FESTİVALİ TARTIŞMALARLA AÇILDI Jüri başkanõ Tim Burton, jüriye davet edilmesine karşõn İran’da tutuklu bulunan yönetmen Cafer Panahi’nin serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Fransõz sağõ ise Fransa’nõn Cezayir Savaşõ’ndaki rolünü eleştiren “Yasadõşõ” adlõ filme sert tepki gösterdi. Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfõ kapandõ ANKARA (ANKA) - Vakõflar Genel Müdürlüğü’nün Resmi Gazete’de yayõmlanan ilanõna göre, Ruhi Su adõna kurulan Ruhi Su Kültür ve Sa- nat Vakfõ, Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararõna istinaden dağõldõ. Ruhi Su, 12 Eylül döne- minde yurtdõşõna çõkõş yasağõ nede- niyle yurtdõşõnda tedavi görme şan- sõ bulamamõş ve 20 Eylül 1985’te yaşamõnõ yitirmişti. Vakõf, 1997 yõ- lõnda Su’nun eşi Sõdõka Su ile oğlu Ilgõn Su tarafõndan kurulmuştu ve Ruhi Su ile ilgili çeşitli etkinlikler düzenliyordu. Amerikalı oyuncu Eva Longoria Parker (sağda) ve Hintli oyuncu Aishwarya Rai ‘Robin Hood’ filminin gösterimindeydi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle