28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 PAZAR 7MART2010/SAYI1250 12 Eylül adeta inşa?edildi 12 Eylül döneminde MHP'nin Genel Sekreter Yardımcısı Yaşar Okuyan, "O Yıllar"ı kitaplaştırdı. İki yıla yakın hapis yatan Okuyan, cezaevinde yaşadıklarından, idamlardan ve işkencelerden de söz ediyor kitabında. Ancak, Okuyan'ın dile getirdiği çok çarpıcı iddialar da var. Kendisi de "kitap çıkınca benimle polemiğe girebilirler" diyor ve Kanlı Pazar'da yer alan Mehmet Şevki Eygi'den ve bugün kabinede olan bir bakandan söz ediyor. SELDA GÜNEYSU Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ E ski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sürecinde yaşadıklarını "O Yıllar" adlı kitapta topladı. O ,"•;<< dönem MHP'nln Genel Sekreter Yardımcısı olan ve yaklaşık beş ayı Mamak Askeri Cezaevi'nde olmak üzere iki yıla yakın hapis yatan Okuyan, geriye baktıgında, o dönem sag ve sol çizgide yer alan kişilerin, bugün AKP iktidarına karşı, Cumhuriyetin tehlikede olmasından ötürü biraraya geldigini anlatıyor. "Bu kitaptan sonra bazı kişiler benimle polemiğe girebilirler, 12 Eylül kime hizmet etti?" diye soran Okuyan'la, "O Yıllar"ı konuştuk: - Böyle blr kitap yazma flkrl nasıl ortaya çıktı? -12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden tam 30 yıl geçti. Ben o dönemde MHP'nin Genel Sekreter Yardımcısı'ydım. Darbe döneminde yaklaşık beş ayı Mamak Askeri Cezaevi'nde olmak üzere iki yıla yakın hapis yattım. Aslında cezaevinden tahliye olduğumda böyle bir kitap yazacaktım. Lakin mahkemem devam ediyordu ve ister istemez mahkeme sürecinin sonlanması gerektigine inandım. Sonrasında da siyasi yasağımız vardı 1987'ye dek... Siyasi yasak gelince ister istemez ekmek parası kazanma derdine düştük. Biliyorsunuz ben 24 yıl muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine dek gazetecilik yaptım. Siyasi yasaklı olunca o dönemde iş vermediler. Kitap sattık. Bu nedenle de kitap yazmaya vaktim olmadı. Aktif siyasete dönünce de zamanım olmadı. Kitap yazma fikri, iki yıl önce eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in yaptığı açıklamadan sonra yeniden canlandı. Hani iki yıl önce Sayın Evren, Türkiye'nin eyaletlerle yönetilmesi gerektiğini savunmuştu. - Kenan Evren'in sözü slzi neden bu kadar etkiledl? - Kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, MHP'ye girişim ve Türkeş'le ilgili anılarım var. ihtilal gecesi anıları var, ihtilalden sonra mahkeme sürecinde yaşananlar var. ikinci bölümde, cezaevinden akrabama gönderdiğim mektuplar yer alıyor. Bunları unutmuştum. Geçen aylarda Akşam gazetesinde yayımlanan söyleşim üzerine akrabam arayıp, "O döneme ait mektuplar bende" dedi. Çok ilginç mektuplar. O dönemdeki ruh halimi yansıtıyor. Bu mektuplardan bir bölümünü hiçbir ayrıntısına dokunmadan, çok özel olanlar hariç, aynen yayımladık. Kitap yayımlanınca bazı kimseler bizimle yeni bir polemiğe girebilirler. Üçüncü bölümde de 30 yıldır süren tartışmalara ışık tutacak belgeler var. - Evren'le İlgili bölüm de belgeler kısmında yer alıyor? - Üçüncü bölümde Genelkurmay'ın bir belgesini yayımlıyorum. 1982 Şubat'ında Genelkurmay tarafından yayımlanan ve 12 Eylül'ün "anarşi ve terörde ne kadar başarılı olduğunu" anlatan, medya mensuplarına bir birifing niteliğinde hazırlanmış belge. Tahliye olduktan sonra, dönemin Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Ülkü Arman'ın yanına gittim. Deniz Arman'ın babası... Çok samimi görüştügüm biriydi. Masasında bu belgeyi gördüm. "Fotokopisini alabilir miyim" dedim. "Tabii ki zaten biz yayımladık o belgeyi" dedi. Bu belge 30 yıl sonra önem kazandı. Neden mi? Çünkü o belgede, ihtilali yapanların savunmaları vardı. ilginç olan şu: Biliyorsunuz, o dönemde Türkiye'de tek yetkili TSK idi. Sıkıyönetim olunca ülkenin tüm yöneticileri, vali, kaymakam, emniyet müdürü vs., hepsi sıkıyönetimin emrine giriyordu. Şimdi öyle degil, yasalar değişti. Birde ihtilalden önce, 1978'de, Kahramanmaraş'ta bir katliam meydana gelmişti. Bu katliam 12 Eylül'ü hazırlayan süreç olarak da nitelendirilir. 12 Eylül'ü yapanlar o belgede, "Biz terörü ve anarşiyi önledik" türünden tablolar yayımlamış. Kenan Evren'in de "Biz ihtilali bir yıl önce yapmaya karar vermiştik" türünden açıklamaları vardı. "Olgunlaşsın diye bekledik" demiş Evren zamanında. ilginç olan da bu. 12 Eylül'ün bir yıl öncesi... O yıl Türkiye'de katliamlar oldu. DİSK'in kurucusu ve ilk Genel Başkanı Kemal Türkler'in ve MHP Genet Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın öldürülmesi gibi... Belgede, birtakım rakamlar veriliyor. ihtilalden iki yıl önce de sıkıyönetim var ve o dönem ölü sayısı 800; Evren'in "Biz olgunlaşmasını bekledik" dedigi dönemde, sag ve soldan öldürülen kişilerin sayısı 2800'e fırlıyor. Yaralı sayısı da 5 binden 10 bine... Belgede, "Ülkede terör ve anarşi ortamı vardı onun için ihtilal yaptık" deniyor. Peki soruyorum, siz ihtilal yapmaya karar verdikten sonra ölü ve yaralı sayısı neden arttı? j». -. 12 EYLÜL'ÜN İRTİCAYLA SAVAŞII -12 Eylül'den sonra ülkedeki terör ve anarşi ortamı da bir anda son buluyor... Bu da blraz İlginç degll mi? - Bakın, 12 Eylül'ü yapanların bir başka gerekçesi de bölücülük... "Ülkede bölücülük faaliyetleri arttı" diyorlar. ihtilalden sonra, Genelkurmay Başkanlıgı Stratejik Araştırma ve Planlama Dairesi bir rapor hazırlıyor. Rapor Evren'e, kuvvet komutanlarına sunuluyor; 67 vilayetin her birinde ayrı bir parlamento kurulması, her parlamentoya yürütme, yargı ve yasama yetkilerinin verilmesi öngörülüyor raporda. Bu ayrı bir devlet kurmak demektir. ABD gibi yani... Eyalet sistemi... "Türkiye'de bölücü faaliyetler var, biz bunu önledik" diyenler aslında ülkeyi 67 eyalete bölmeye çalışmış. Yani Evren'in son yıllardaki çıkışının izleri, o döneme dayanıyor... - Blr de o dönemde Irtical faaliyetlerin arttıgı dile getiriliyordu... Kitapta bundan da söz etmlssinlz... Yarın da sizi asacağız - Tutuklu kaldığınız döneml kitabınızda nasıl anlattınız? - İşkencelerden örnekler var tabii kitapta. O dönem 50 kişi ası[dı; 28'i ülkücü ve solcu gençlordi. Biri ASALA militanıydı, diğerleri adi suçlu. Sagdan ve soldan asılanlarla ilgili ilginç örnekler verdim. Örneğin 17'sinde asılan Erdal Eren'i, Taha Akyol ile birlikte, Tecrit Ön Hücre'deyken, sabaha karşı gözümüzün önünden geçirdiler. Önce bizi demirlere vurarak, "Kalkın o... çocukları. Şimdi birinizi asıyoruz, yarın da sizi • asacağız" diyerek uyundırdıl^|jâjj|Hp|lanın Eren olduğunu VdÜMiiöik. Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'nun henüz mahkemesi bitmemişti asıldığında... infazı durdurmak için avukatları Konsey'e gitti. Evren, "Bana da geldi bu durum ama infazı durduramayız, assınlar" demiş. Daha sonra dedi ya, "Talimat verdim, bir sağdan, bir soldan asın"... Yıllar sonra Evren'le Bodrum'da, yemekte bir araya geldim. Mesut Yılmaz beni aramış ve Evren'le olacagı yemekte benim de bulunmamı söylemişti. O karşılaşmada Evren'e igneleyici şekilde yaşananları anlattım. Evren daha sonra mahcup olacak ki, bakanlığa kadar gelip beni ziyaret etti. - Türkeş ile yollarınız neden ayrıldı? - Alparslan Türkeş'le 1964'te 14 yaşındayken tanıştım. Dayım ve dedem Cumhuriyetçi Köylü Partisi'ndendi. Türkeş'in evine, dedemin isteği üzerine 15 gün boyunca birşişe süt, bir Tercüman gazetesi ve bir ekmek götürdüm. Türkeş benimle Türkiye'nin gündemine ilişkin konuşuyordu. Hukukumuz ölene dek devam etti. 1980 başlarıydı. Muhsin Yazıcıoglu, Namık Kemal Zeybek gibi MHP içindeki bazı gençler, Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde Menzil diye bir köy var, buradaki cemaatle irtibat içindeydiler. Biz karşı çıkıyor, bu tip şeyleri parti içine sokmalarını istemiyorduk. Çok sevdiğim bir arkadaşım istanbul'da Kale Kilit Fabrikası'nda personel müdürüydü. Fabrikada çıkan bir tartışmada, sağ sol arasında, öldürüldü. Ölümünün 40. gününde Kahramanmaraş'ta mevlüt okuttuk. Caminin hocası vaaz vermeye başladı. "Particilik zarar getirir" gibisinden... Durumu Türkeş'e ilettim. O da il Başkanı'nı ara, hocayı da alsın gelsin dedi. Aradım. Sonra Kemal Zeybek, hukuku olduğu için, hışımla odama geldi, "Ortalığı neden karıştırıyorsun" dedi. "Türkeş çagırdı, ben de söyledim" dedim. "Ben Türkeş'le konuştum, o böyle bir talimat vermedigini söyledi" dedi. Türkeş'in odasına çıktık. Türkeş ikimizi kapıda görünce, "Çıkın dışan" diye bağırdı, ataş kutusunu fırlattı. Ne dediysem dinletemedim. ihtilalden on gün sonra Türkeş'i ziyaret ettim. "Cezaevinden çıkana kadar emrinizdeyim. Size saygım sonsuz, lakin siyasete dönersem sizinle başlamayacağım" dedim. Çünkü bu olay beni üzmüştü. O da sonra çok üzüldü ama hayal kırıklığı yaşamıştım bir kez. - Geriye baktıgınızda, plşmanlık duyduğunuz oluyor mu? - Hayır. Çünkü insanlar, pişmanlıgı mecburiyetlerle olan hadiselerde duyarlar. Ama olayları degerlendirmede farklılıklar var mı, derseniz. Elbette... 17-18 yaşındayken, üniversitede, duvarlara biz, "Milliyetçi Türkiye" yazıyorduk, solcu arkadaşlar, "Milliyetçi" sözcügünü silip, "Bağımsız Türkiye" yazıyorlardı. Şimdi inanıyorum ki, milliyetçilik, bagımsızlık demekti, bagımsızlık da milliyetçilik... Hele bu AKP iktidannda hepimiz aynı noktada birleştik. Cumhuriyetin tehlikede oluşu karşısında, dün birbirine kurşun sıkan insanlar, Atatürk'ün görüşleri dogrultusunda birleşti. Hepimiz Cumhuriyet Mitıngleri'ndeydik. Laik-antilaik, Alevi-Sünni, Kürt-Türk... Birbirimizi kırdırmaya çalışanlar aynı; merke2 ABD. • -Evet. 12 Eylül'ün bir gerekçesi de irticaydı. En önemli örnegi de bir hafta öncesinde gerçekleştirilen MSP'nin Konya mitingiydi. Biliyorsunuz, o mitingde Arapça pankartlar, açılmıştı. İstiklal Marşı'nda ayaga kalkılmış ve "Biz ancak Kuran'da ayaga kalkarız" türünden söylemler yapılmışfj. Ben Dil Okulu'nda MSP'liler ile birlikte kaldım. MSP'nin yöneticileriyfe konuştum. Bu adamlar çıkarıldıkları askeri mahkemede beraat ettiler, irticadan yargılanıyorlardı. Şimdi düşünün, o gün miting için yürüyüş başlamışj 80- ' 40 kişi daha sonra yüfüyüşe dalmış. Hepsi şalvah^ 1 '' * ' takkeli... Ellerinde Arapça pankartlar. Slogan atıyorlar, "Tek yol şeriat" diye. MSP'liler mitingde istiklal Marşı'nı başlatacak, bunlar "Biz ancak Kuran'da ayaga kalkarız" diyor. ilginç olan şu, mitingde asıl karışıklıgı çıkaran kişilerin hiçbiri yargılanmadı. - Kitabınızda Mehmet Pamaktan da söz etmişslnlz... - Bakınız bu çok ilginç bir ayrıntı. 12 Eylül ihtilalinden sonra parlamentoyu feshettiler. Yerine 160 kişiden oluşan bir Danışma Meclisi kurdular. Bu kişiler 11 bin 600 kişi arasından seçildi. Şinıdi Konsey ne yapıyordu? Müracaat edenin kişisel bilgileri Konsey'e gidiyordu. Evren'in başında bulundugu 5 kişilik Milli Güvenlik Konseyi bu kişileri inceliyordu. Sonra onaylıyorlardı. Şimdi bir belge buldunı. Bu belgeye göre, bu 160 kişinin içinde öyle bir isim var ki, "Türkiye'ye şeriat düzeni gelmeli" diyenlerden... "Allah'ın düzeni gelmeli, PKK ile mücadelede ölen askerlerşehit değildir" diyen bir adam... Bunu seçiyorlar. Belgelerde mevcut. Danışma Meclisi Çanakkale Üyesi Mehmet Pamak... Bu adam daha sonra Muhafazakâr Parti'nin Genel Başkanı oluyor, bir müddet sonra da Mazlum-Der'in Genel Başkanı... Gazeteniz Cumhuriyet'te de bu adam hakkında çıkan yazılar var. Kitapta bu yazılara da yer verdim. - Peki kitabınızda sözünü ettiğiniz MHP'nin içindeki MİT ajanı kim? - ihtilalden bir yıl önce, 1979'da, bizim istanbul Beşiktaş ilçe Sekreteri meğer MİT ajanıymış. Bir gün istanbul'dan arkadaşlar gelmişti. Ben de MHP'nin Genel Sekreter Yardımcısı'yım. "Agabey, bizim istanbul Beşiktaş'ta bir ilçe sekıeterinıiz var. Çok muazzam. Gençlerle senıirıerler yapıyor. Gorıçler buna tapıyor" dedıler. "iyi, seminerlerde bir şey dağıtıyor mu? Bize de gönderin yararlanalım" dedim. Sonra bana arkadaşlar dagıtılan teksirleri göndürdiler. Bir baktım, dehşete kapıldım. Teksirlerde, Hitler'den, Mussolini'den alıntılar var. Polisin eline düşersok nasıl direnecegiz gibi söylemler var, Tam bir militan gibi... "Derhal el koyun" dedim, Adamın Beşiktaş'ta bir evi var. Bizim arkadaşlar, gayet "demokratik" bir ziyaret gerçekleştirdiler evine. iki bavul yazılı belge çıkardılar. "Ffendim, bunun MİT ile ilişkisi var" dediler. "MİT ile ilişkisi varsa, takibe alınmıştır şimdiden. Bir bavulu otobüslo yola çıkarın, yakalanmazsa öbürünü alırız" dedim. Nitekim üç gün sonra bu bavulu buldular. "Diğer bavulu saklayın" dedim. Diger bavulu rahmetli Gün Sazak'la beraber gotirdik Ankara'ya. Sonra Ülkü Arman'a verdim belgeleri, Arman, Hürriyet'te 8 sütuna manşet yaptı: "MHP'nin içinde MİT ajanı var" diye. Bavuldakı belgeler partıdeki odanıııı dolabındaydı. Tabii 12 Eylül'de tutuklanınca, bu belgeleri de sordular. Sanki 12 Eylül inşa edilnıişti... •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle