25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PAZARI 7MART2010/SAYI1250 H ayatı mda hiçbir şey tesa , ; « • • • ,:?••"*••: ZUHAL AYTOLUN ! ki Izmirli bir araya gelince, tabli fc( I ilk iş Izmir milliyetçiliği yapmak I oluyor. Biz de E£ruAkel'le röportaj yapmak üzere buluştuğumuzda önce bir süre İzmir dedikodusu yaptık. Sonra da yeni projelerinden yapmak istediklerine dek uzandık. Akel, hırslı bir kadın. Çalışmaktan gocunmuyor. "Erriekleyerek emek vermek" ise onun mottosu. Çok çalışıp yavaş ilerlemeyi tercih ediyor. Çünkü her zaman bir sonraki etabın daha çok zorlayacagının farkında. Çalışmadan elde ettigi hiçbir şey olmadığını söylüyor. Eleştirilere açık, ancak kendi istedigi ve hissettigi yolda yürüme konusunda da kararlı. En büyük tutkusu ise sahne. - Bir süredlr ekranlarda görünmüyorsunuz. Bu bir uzaklaşma mı, kaçış mı? - Aslında ben de öyle mi diye düşündüm ancak 2009 oldukça hareketli bir yıldı. "Ve Ebru Akel" diye bir program hazırlıyordum. Haftanın altı günü ekrandaydım ve haziran ayında bitti. Sonra dans yarışması sundum. Agustos ayında bir programa katıldım. Ekim ayında da dizi çekmek üzere New York'a gittim. Son bir yıl içerisinde "sezonda bir iş yap, ona odaklan" kuralımı da yıkmış halde dört projenin içinde bulunmuşum. Aslında hiçbir şeyden uzak değilim. - Hafızadan çok mu hızlı siliyoruz acaba? - Algı çok enteresan. Televizyonun ilginç bir büyüsü var. Her gün görülmesi beklenen yüzlerin şanslı olduğuna inanıyorum. Çünkü kabul görmek çok da kolay degil. Bu bir taraftan iyi. Ben sunuculugu çok seviyorum. Giyinip, süsleneyim, takılarımı takayım, ekranda olayım. Bu çok renkli bir dünya. Onu inkâr etmiyorum. Ama heyecanla ve severek, her bir satırına saatlerce anlam yükleyerek okuduğum senaryoların içinde yüzmeyi de çok seviyorum. Ama kimi zaman üç adım geride durup, kendinizi geliştirip besleyip, hedefinize odaklanmanız gerekiyor. O yüzden de projeleri dönemsel seçmek zorundayım. - Peki, New Yorkta çekilen dizlden blraz bahseder mislniz? - Yeni Baştan adında bir dizi. Türkiye'den yurtdışına yaşamaya giden ve tutunmaya çalışan Türklerin hikâyesi. Orada yaşam mücadelesi veren üç kız kardeşten, kendisini nispeten kurtarabilmiş avukatı canlandırıyorum. Orada çekimleri yaptık ve Türkiye'de bir kısmı yayınlandı. Şimdi mart ayında da yayımlanmayan bölümlerle beraber tekrar ekrana gelecek. Bu dizinin bendeki yeri büyük birtecrübe olmasıydı. Çünkü çok zor şartlarda çalıştık. - Çalışma şartlannda nasıl farklar gözlemlediniz? - Sektörel anlamda büyük farklar var. Bir taraftan üzülüyor, bir taraftan da adapte olmakta bile zorlanıyorsunuz. O kadar kuralcılar ki. Makyözü dahi büyük dersler veriyor size. Önce set, sonra oyuncular yemek yiyor. Apo zaten mükemmeliyetçi bir yönetmen. Dizi seti bile film seti gibi. Bir de biz 90 dakikalık diziyi bir ekiple%ir haftada çekmeye çalışıyoruz. Bu, onlar için bir çılgıntk. Çünkü onlar 45 . dakikalık bir diziyi 3 ekip çekiyorlar. Benim için güzel bir tecrübeydi. Şimdi dünyanın neresine koyarsanız koyun, gerçekten her şartta çalışırım. - Peki, oyunculukta çıkış noktanız neydl? Nasıl başladınız? - Üniversitedeyken bir klipte oynamıştım ve dizi teklifleri gelmişti. Yazları Istanbul'da oyunculuk yaparken, kışları okula devam ediyordum. idealist bir dansçı olma yolunda ilerlerken bu kafamı da bulandırıyordu. Ablam Deniz, devlet tiyatrosu sanatçısıdır. O yüzden 10 yaşından beri sahnede bir oyuncunun ne yaptığını idrak etmiş ve onlara sufle veren bir haldeydim. Dersten çıkıp devlet tiyatrosu bahçesine giderdim. Hep hayal dünyamı kuvvetlendiren insanları izledim o dönem. Tiyatro ve oyunculuk bu anlamda benden çok da uzak değildi. EMEĞE SAYGI DUYMAK GEREK - Oyunculuk egitlmlniz de var. - Beni en temelde yetiştiren 10 yıllık konservatuar eğitimimde balenin yanı sıra sahne egitimi de almam. Sonuçta balede de karakterin ruhunu ve ateşini sözsüz şekilde anlatıyorsun. Bu yogurdu beni. Yurtdışında workshoplara da katıldım. Bale yapamayacağımı ' öğrendikten sonra kardeş sanat olarak gördügüm oyunculuga yöneldim. Sahnede bir gösteri sunmak serde vardı sonuçta. - Bir yandan da Abdullah Oguz'un oyunculuk yaşamınıza etklsl olduğu yönünde görüşler var. Bunlan nasıl karşılıyorsunuz? - Bunu duymamıştım. Yazık tabii. Yapılan eleştirilere saygı duyarım. Ama benim ne düşündügüm daha önemli ve değerli benim için. Emeğe saygı duyan biriyim. Emekle bir şeyler yapıldıgını çok terleyerek öğrendim. 5 yaşından itibaren vücudumu nasıl daha dik tutmam gerektigini, ayak parmaklarım kan revan içinde 8 saat prova yaparak bir eser ortaya çıkarmanın ne demek olduğunu biliyorum. Bir resimle ekrana transfer olan ve oyunculuktan ya da sanattan, sanat tarihinden, felsefesinden haberi olmayan birisini görünce asıl ben hayretle bakıyorum. Benim hayretler içinde karşılanan bir tarafım varsa o da azmim olmalı. Madem sordunuz, ben her zaman emekleyerek emek vermeye devam edecegim. Bu noktadayım ve buralarda olan düşüncelere açıgım. • ÇOKÇALIŞTIM - Yaşamınızda büyük zoriuklaria karşılaştınız mı? - Hep çok çalıştım. Sunuculuga ilk başladıgımda ağzımda kalemle dilim, damagım, dudaklarım acıyıncaya kadar çalışıyordum ses tonumun oturması için. O yüzden hayatımda hiçbir şey tesadüfen olmadı. Risk de alırım. Zaten hayat başka türlü çok renksiz olurdu. Bu konuda cesurum. - Peki, şimdilerde ekranlara baktıgınızda televizyon programlannı nasıl buluyorsunuz? - Aslında programlardan kopuşum bütün bunların bana göre tıkandığı noktadaydı. 2007 yılında bile gündüz programlarındaki tavırdan, içerikten, sahtelikten hoşlanmıyordum. Onlar da zaten tükendi. Ben o dönem şanslıydım. Gündüz programlarının reyting almaya yeni başladığı dönemdi. . \ Sonrasında bunun * türevleri ve farklı yorumlanış şekilleri yapıldı. Şimdi sorarsan yapar mısın diye, yapmam. Çünkü işin o gerçek halinden çok uzaklaşıldı. Gerçekligin olmadıgı noktada ben olamıyorum. Ama şimdilerde takdir ettiğim, sevdiğim programlar da var, eleştirdiklerim de. - Yeni bir proje var mı gündemde? - Bu yıl birtiyatroya başlayacaktık, olmadı. Ama çok istiyorum. Tiyatro sahnesinde olmak ve canlı alkışı duymak istiyorum. Benim çocuksu arsızlığımdır alkış. O alkışı bir kez duyduğunuzda vazgeçemiyorsunuz, sözü boşa degil. - Bir yandan da özel hayatınız çok merak ediliyor. Hep bir evtillk sorusudur gidiyor. - Saygı duyuyorum. Evlilige karşı degilim. Çünkü ailem benim idolümdür, önümde örnek bir çift de var. O yüzden çok da uzak değil. Ama her şey hızlandığı gibi evlenmeler ve boşanmalar da çok hızlı oluyor. Bunlan görünce ister istemez eski tutkularına bir yanınla baglı kahrken bir yanınla da korkuyorsun. Bu soru bana 19 yaşından beri soruluyor. Demek ki ben kendimi bu kadar açmışım. Ama kendi kararlarımı kendime saklamak kadar da marjinal olabilirim. Kimseye bir şey kanıtlamak için evlenmezsin ki. Hissedersin, her şey uygundur, süreç seni oraya taşır. - Ekran özel hayat kavramını yiylp yutuyor sonuçta. - En azından şuna saygı gösterilmesini arzu ediyorum. Elbette bir şeyler paylaşıyoruz. Ama ben her anımı herkesle paylaşırsam, ben olmaktan çıkarım. Her zaman çok gülen suratlarla etrafta olmayabilirim. Neysem oyum, ama bir yandan da bazı şeyler de bana özeldir. • Özgür Çayan pop rock türündeki ilk albümü "Aşk Artık Burada Oturmuyor"u yayımladı. Üç yılda büyük bir özen ve emekle kaydetmiş albümünü. Evinizin yıldızı olmak gibi bir derdim yok ŞİRİN GÜVEN zgür Çayan pop rock türündeki ilk albümü "Aşk Artık Burada Oturmuyor"u yayımladı. İdealist bir müzisyen Çayan. 3 yılda büyük bir özenle kaydetmiş albümünü, şarkı sözleri ve besteler için çok emek harcamış. Tek derdi yaptığı müzik. Klipte soyunursa çok meşhur olacagının, ilgiyi üzerine çekeceginin farkında ama o bunların peşinde degil. insanlarşarkılarını dinlesin, sevsin istiyor sadece, evinizin yıldızı olmak gibi bir derdi yok. Inandığı müziğin peşinden gitmeye kararlı: "Bana 'Arkadaşım böyle bir albüm yapmak için deli olman lazım' diyenler olabilir, çünkü sonuçta burası Serdar Ortaç'ın memleketi ama ben yılmadan müzigimi yapacagım". - Bir albüm çıkarmaya nasıl karar verdlniz? - Klişe bir hikâye aslında benimki, lisede gitar çalmaya başlayan gencin hikâyesi... Kızlara hava atmak için... işin şakası bir yana, benim babam asker. Kars'ta görev yaparken Kars'ın tepesinde Subatan diye bir yerdeydik ve orada çok sıkılıyordum. Sıcakkanlı halk bize çok misafirperver davranıyordu ama yine de çocuktum nihayetinde, sıkılıyordum. Bir gün askerlerden biri "Sen çok sıkılıyorsun, al bunu" diye bana bir mızıka verdi. Böylece müzige başladım. Lisede gitar başladı, üniversitede de bir müzik grubu kurup barlarda çalmaya başladım. 5 çocuk, punk çalıyorduk. 1999'da bir bara girdik, çalmak istiyoruz burada dedik. Bar sahibi "Tamam ama para yok, bira parasına çalacaksınız" dedi, biz de kabul ettik. Böylece pek çok yerde çalmaya başladım. - Sonra şlmdl de sıra albümde ml dedlniz? - Bir yer geldi, bir dakika dedim. "Sabah 5'e kadar çalıyorsun da eşek kadar adam oldun bu senin hayatta ne işine yarıyor" diye sordum kendime. Çok çabalayarak, hatta reklam ajanslarının kapısında yatarak bir ajansa reklam yazarı olarak girmeyi başardım. Bir yandan şarkılarımı kaydediyordum tabii. 2-3 şarkı derken bir baktım ki albüm yapacak kadar şarkı çıkmış ortaya. Sonra demoları alıp insanlara yollamaya başladım. Genelde < "Bu piyasa bir şey degil. Öyle şeyler artık^utmuyor" gibi : 'X\ yorumlar yapanlar oldu ama yılmadım. Tek tek şirketlerl ''-'•'• dolaştım. Zaten reklam yazarhgından yönptmen tanıdıklanm vardı, albüm çıkmadan bir klip çektik. $rtîk zaten mûzlk sektörü o kadar zor bir durumda ki, her şeyi kendiniz yapıp paket olarak teslim ediyorsunuz. Onlar da paket olarak alıp sizi bir sakız gibi yürüyen banttan geçiriyor ve bir kutuya düşürüyor. Bana "Arkadaşım böyle.&ir albüm yapmak için deli olman lazım" diyenleç. , olabilir, çünkü sonuçta burası Serdfcr*' Ortaç'ın memleketi. Oysa ben sozlere ve müzige kafa yordum, ugraştım onlarla. Bu albüm, evler, arabalar alayım, kızlar çevremde dans etsin derdiyle yapılmadı. Benim tek beklentim çıkıp şarkılarımı insanlarla birlikte söylemek. - Sizce biri neden sizin albümünüzü alır? - içinde samimi şarkılar var çünkü. Ve çok emek verdim bu işe. insanların herhangi bir şarkıda kendinden bir şey bulabilecegine eminim. En azından "Pantolonunu çok sevdim, çıkar onu bebegim" ya da "Salla bir taraflarını, birlikte diskoya gidelim" tarzı bir şey degil bu albüm. 3 yılda kaydedilmiş, emek verilmiş bir albüm. - Ne bekliyorsunuz peki? - Herkes gibi insanlar sevsin, albümümü dinlesin istiyorum tabii ki. Belki geç fark ederler beni, belki bir şarkıyı alıp hemen tüketir atarlar albümümü, belki de hiç dinlemeye deger bulmazlar ama ben umudumu kaybetmeyeceğim. işin peşini bırakmayacagım ve müzik yapmaya devam edecegim. Herkes beni kucaklasın, evinizin yıldızı olayım, genç kızlar resmimi duvarlarına assınlar gibi dertlerim yok. Ben işin müzik tarafına yogunlaşıyorum. Albüm satsın diye albümü cumhuriyet altınıyla verecek degilim ya! Ben şu an sessiz, sakin, şarkılarıma güvenerek gitmeyi tercih ettim. Yoksa ilgi çekmek, sansasyon yaratmak için yapacak çok şey var. Klipte soyunabilirim mesela, o zaman herkes-beni duyar ama ben bunu istemiyorum. Ben insanlar sadece şarkılarımı dinlesin istiyorum. • www.myspace.com/ozgurcayanmyspace
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle