18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 ŞUBAT 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] PANEL “Kuruluşlarının 49 ve 43. Yılında Türk Solunun İkizleri (TİP VE DİSK)” Oturum Başkanı: Sönmez TARGAN 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Konuşmacılar: Tarık Ziya EKİNCİ Eski TİP Diyarbakır Milletvekili Yusuf Ziya BAHADINLI Eski TİP Yozgat Milletvekili Prof. Dr. Ercan EYÜPOĞLU Yıldırım KOÇ Araştırmacı - Yazar Serpil GÜVENÇ Araştırmacı - Yazar TARİH: 13 Şubat 2010, Cumartesi Saat : 14.00 YER : ARMADA OTEL, Cankurtaran, Sultanahmet-İSTANBUL İLETİŞİM: 0532 325 85 90 - 0532 414 10 68 - 0532 522 91 53 BİRLİĞİ VAKFI C oraline (Coraline ve Gizli Dünyasõ) Yön: Henry Se- lick Seslendirme: Dakota Fanning, Teri Hatcher/2009, 100 dakika, Kanal D Neil Gaiman’õn çocuklar için yazdõğõ kara masa- lõndan uyarlanan, Henry Selick’in (No- el Gecesi Kâbusu, James ve Dev Şefta- li) gerçekleştirdiği Oscar adayõ animas- yon, meraklõ, serüvenci Coraline’õn er- genlikten yetişkinliğe geçişini, benmer- kezciliğinden sõyrõlmasõnõ fantastik bir dil- le aktarõyor. On bir yaşõndaki Coraline ye- ni evlerindeki gizli bir kapõdan başka bir boyuta geçer ve bura- da ebeveynleri- nin kopyalarõy- la karşõlaşõr. Kopyalar asõl annesinden, babasõndan çok daha dik- katli, özenli, sevecendirler. Coraline bu a l t e r n a t i f boyutu ola- ğanüstü çe- kici bulur ama bu çeki- ciliğin ardõn- da başka şey- ler saklõdõr. Stop motion a n i m a s y o n tekniğiyle ya- põlan başarõlõ filmin Özel Bö- lümler’inde çõ- karõlmõş sahne- ler, yapõm evre- si, Henry Selick ve besteci Bruno Coulais’nin yorumlarõyla filmi izleme seçeneği var. Rosemary’s Baby (Rosemary’nin Bebeği) Yön: Ro- man Polanski Oyn: Mia Farrow, John Cassavetes/1968, 131 dakika, Tiglon Ira Levin’in çok satõşlõ romanõndan uyarla- nan, Roman Polanski’yi Hollywood’a ta- şõyarak onun dünyaca ünlenmesine neden olan kült korku-gerilim, anne olmak için sabõrsõzlanan Rosemary’nin kötülükle savaşõmõnõ yetkinlikle anlatõyor. Özel efekt kullanõlmadan, gerçekle düş ara- sõnda gidip gelen, yaşam ve öteki dünya arasõnda gezinen, büyücülük, şeytana tapõnma gibi ritüelleri sorgulayan ama so- rulanlarõ bir anlamda askõda bõrakan film, inandõrõcõlõğõ ve yaratõcõlõğõ ile iz- leyiciyi düşündürüyor. Ruth Gordon’a yardõmcõ kadõn oyuncu Oscar’õnõ getiren filmin Özel Bölümler’inde yapõm öykü- sü, Roman Polanski, Mia Farrow, ya- põmcõ Robert Evans yapõm tasarõmcõsõ Dick Sylbert’le söyleşiler var. TV ’den yetişen komedyen Şahan Gök- bakar’õn yarattõğõ kaba saba, uya- nõk geçinen, çok kõllõ, kõro ‘halk kahramanı’mõzdan elbette haberdardõm ama sine- mamõzda son 2 yõlõn ‘gişe canavarı’, iki Recep İve- dik komedisini de görmemiştim. Hakkõnda ister is- temez olumsuz bir fikir edindiğimiz ancak gişede tüm rakiplerine nal toplatan bu dangõl dungul Recep’le tanõşmak için kõsmet, bugün gösterime giren serinin üçüncü filmineymiş! “Recep 3” de, ilk ikisi gibi yi- ne yapõmcõlarõnõ ihya edeceğe ben- zer baştan belirtmek gerekirse. Film, babaannesinin ölümüyle gir- diği bunalõmlõ süreci atlatmak için, mahallenin çokbilmiş, görmüş ge- çirmiş, cin gibi kadõnlarõnõn salõk verdiği hocalardan, ruh doktorla- rõndan filan sonuç alamayan kah- ramanõmõzõn evine, yurttan atõlõn- ca sokakta kalmõş, üniversitede okuyan, uzak akraba kõzõ Zey- nep’in (Zeynep Çamcõ) postu ser- mesiyle değişen hayatõnõ hikâye ediyor, skeçler halinde. Önceleri birbirlerinden hiç hazzetmeseler de giderek yakõnlaşan bu tuhaf ikilinin birlikte katõldõğõ paintball oyunu, dans dersi, tiyatro faslõ, karate, mü- zik, aşçõlõk ve seramik kurslarõ gbi çeşitli ‘sosyal ak- tivite’lerle süregelen hi- kâye, dördüncü devam filmine kapõ açan bir fi- nale bağlanõyor. Korku türündeki ilk filmi “Gen”le dikkati çekmiş, okullu sinema- cõ Togan Gökbakar’õn yönetmenliğini üstlenerek komedyen kardeşi Şahan Gökbakar’la birlikte ya- rattõğõ ve ‘olay’ haline dönüşen Recep İvedik seri- sinin, genelde belden aşağõ çalõşõp en aşağõ düzeye inerek iğrençleşen ve argomsu söz- cük dağarcõğõ zengin, her cins ve kesimden seyirci kitlesine yönelik mizahõ, aynen devam ediyor “Recep 3”te. Daha bir ki- lolanmõş, göbeklenmiş Şahan’õn sürükle- diği filmin güldürme katsayõsõ, gitgide mekanikleşip monotonlaşsa da, seyirci baştan sona gülümsemeden edemiyor. Toplumsal hiyerarşiyi, kurallarõ, sõnõr- larõ iplemeksizin, densizlik ve cahil cesa- retiyle ortalõğa çõkõp “konuşma lan” di- yerek ağzõna geleni bangõr bangõr söyleyen, çocuksu bir umursamazlõktan anõnda sal- dõrgan bir hinoğluhinliğe değişen, üniver- site öğrencisi olup burnuyla flüt bile çalan, bu hõnzõr Şahan-Recep’e ilgisiz kalmak ne mümkün? Toplum hayatõmõzda güncellik kazanan kimi olgulara değinen, daldan dala atlayan skeçler halinde kurulmuş, bütünüyle Şahan’õn pa- tõrtõlõ şamatalõ komedyenliğine yaslanan, genç seyirci kesimine yönelik kotarõlmõş “Recep 3”, kuşkusuz yedinci sanat açõsõndan pek iz bõrakmasa da, gişe- de yeni bir hasõlat kõrabilir sonuçta. Kimi olmamõş ‘tahammül fersa’ sahnelerine karşõn. Şimdilik küplerini doldurmaya bakan Gökbakar kardeşlerin günün birinde Recep İvedik serisinden farklõ film- ler de yapacaklarõnõ ummaya devam ediyoruz biz. Bütün zamanlarõn en çok seyirci toplayan ‘Recep İvedik’ komedi serisinin üçüncü filmi gösterimde Günümüzdenbir‘halkkahramanõ’ Kültür Servisi - 2010 Dünya Öykü Günü, bugünden başlayarak, İstanbul, İzmir ve Mardin’deki etkinliklerle kutlanõyor. İstanbul’da Fransõz Kültür Merkezi ile PEN Türkiye Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği etkinlik yarõn 15.00-17.00 arasõnda Fransõz Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Tiyatro sanatçõsõ Özge Ökten’in sunacağõ etkinlikte, Fransõz Kültür Merkezi Müdürü Anne Potie ve yazar Yasemin Yazıcı’nõn açõş konuşmalarõnõn ardõndan, bu yõl Füruzan’õn kaleme aldõğõ Dünya Öykü Günü Bildirisi okunacak ve Nazım Timuroğlu‘nun İstanbul izlekli fotoğraf gösterimi sunulacak. Selim İleri ve Fransõz yazar Christiane Baroche, “İstanbul, Kent ve Edebiyat” üstüne birer konuşma yapacaklar. “Bir Öykü” bölümünde Baroche’un ve PEN Türkiye Merkezi 2010 Dede Korkut Öykü Ödülü sahibi İrlandalõ yazar Leland Bardwell’in yapõtlarõndan seçmeler seslendirilecek. Dünya Öykü Günü, İzmir’de de Büyükşehir ve Konak belediyelerince iki ayrõ etkinlikle kutlanõyor. Konak Belediyesi’nce düzenlenen etkinlik bugün 12.30’da Dr. Selahattin Akçiçek Eşrefpaşa Kültür Merkezi’nde Dünya Öykü Günü Bildirisi’nin okunmasõyla başlayacak. Konak Belediye Başkanõ Dr. Hakan Tartan’õn verdiği bilgiye göre, bu yõlõn onur konuğu yazar Tarık Dursun K. Etkinliğe Tarõk Dursun K.’nõn öykülerinden yapõlan filmlerde oynayan Eşref Kolçak, Pervin Par, Sevda Ferdağ, Serpil Çakmaklı, Ahmet Mekin gibi sanatçõlar da katõlacak. Etkinliğin edebiyatçõ konuklarõ da, üç gün boyunca öykü sanatõ üstüne konuşacaklar, öykülerinden örnekler sunacaklar. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise 13 ve 14 Şubat günleri “Öykü İşlikleri“ gerçekleştirecek. Ayla Kutlu‘nun onur konuğu olarak katõlacağõ “Öykü İşlikleri“nin ana izleği “Çocuk ve Öykü” olarak belirlendi. 13 ve 14 Şubat günlerinde Mardin ve Kõzõltepe’de “Mardin Öykü Günleri” düzenlenecek. “Mardin Öykü Günleri”ne aralarõnda Füruzan, Semih Gümüş, Ömer Türkeş, Şebnem İşigüzel, Özcan Karabulut, Cemil Kavukçu‘nun da bulunduğu yazar ve eleştirmenler katõlacak. P aleolitik çağlardan beri İspanya’daki Altemira mağaralarõna çizilen av resminden bugüne insanlar öykülerini aktarõyor. Din öncesi şaman törenlerinin büyüleyici doğa söylemi, İzmirli Homeros’un anlattõklarõ, Gõlgameş, kanõmca ilk gerçeküstü yazarlardan Evliya Çelebi’nin seyahatnameleri, masallar, söylenceler birbirlerine eklenerek çağlar boyu sürecek yolculuklarõndalar. İnsan, sesini söze dönüştürdüğünden bu yana öyküsünü anlatõyor. Tabletlerde, papirüslerde, sonunda da sayfalarda tüm sesler yerini buluyor. Bu çabalar insanlõğõn kendisiyle karşõlaşmasõydõ. Toyluk dolu bu varoluş sorgulamasõ yazõ yokken de vardõ. İnsanlarõn ütopyasõna ulaşma isteğindeki caymazlõğõ onun binlerce yõllõk geçmiş kayõplarõnõ araştõrdõğõmõzda ne denli erkenlere tarihlendiğini öğreniyoruz. 20. yüzyõlõn acõlarla, kõyõmlarla, adaletsizliklerle dolu zamanõnõ sonlandõrõp yirmi birinci yüzyõlõ iyileştirici bir beklentiyle karşõladõk. Şölenler onuruna kadeh kaldõrmalar… Oyalanma çabasõ daima geçici bir heves sevincini taşõr. Hoşgörülesi bir durum gibi algõlansa da bu iyimser beklentilerimiz hõzla geri tepti. Yeni yüzyõl da, ardõndaki gibi, tüm olumsuzluklarõ aman vermeden taşõyor. İşte tam burada öyküler yazõlõr, yazõlmaktadõr. Öykü inançtan değil, ütopyasõndan güç alõr. Çünkü ütopya asla soyut bir kavram değildir. Toplumlar insanõn değerini savunan başka bir hayatõn özlemini taşõyorsa, erkin buyurganlõğõnõ eleştiriyorsa düzeni yenileme gücünü yitirmez. Ütopya tartõşmaya, eleştirmeye açõk bir olgu olarak aklõmõzõ aydõnlatmaktadõr. Çok eski bir gelenekten uzanan öykünün günümüzde de atan canlõ damarõ durma güçlenecektir. Yineleyelim, ütopya bence soyut bir kavram değildir. 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nü sevinçle kutluyoruz. Öykü ütopyadan güç alõr İstanbul’danMardin’eDünyaÖyküGünü F Ü R U Z A N ’ I N D Ü N Y A Ö Y K Ü G Ü N Ü B İ L D İ R İ S İ Ü Ç G Ü N B O Y U N C A Ü Ç K E N T T E K U T L A N A C A K Kültür Servisi - Borusan İstanbul Filarmoni Orkes- trasõ, şubat ayõ konserinde, doğumunun 150. yõlõnda Avusturyalõ besteci Gustav Mahler’i anõyor. 18 Şubat günü, Lütfi Kõrdar Uluslararasõ Kongre ve Sergi Sarayõ’nda gerçekleştirilecek konserde Mah- ler’in “Trajik” isimli La minör 6. Senfo- ni’sinin yanõ sõra Franz Schubert’in Si minör, D579, “Bitmemiş” 8. Senfonisi’ni de seslendirecek olan orkestrayõ şef Sascha Goetzel yönetecek. Yahudi asõllõ Avusturyalõ besteci ve orkestra şefi Gustav Mahler, en çok on senfonisi ve roman- tizmin farklõ birçok türünü bir araya getiren orkestra eşlikli şar- kõlarõyla tanõnõyor. Bohemya’da doğan sanatçõ, zorlu yaşamöyküsünün de etkisiyle çoğu kez müzik çevrelerince ‘kederli’ ve ‘hüzünlü’ diye tanõmlanacabilecek yapõtlar verdi. Si minör, D579, “Bitmemiş” 8. Sen- foni ise Schubert’in en tanõnmõş eseridir. Bestecinin 1822 yõlõnda yazdõğõ ve 8. Senfoni olarak da bi- linen bu yapõtõ tamamlayamadõğõ varsayõldõğõ için bugün “Bitmemiş” tanõmlamasõyla anõlõ- yor. “Bitmemiş Senfoni” birçok uzmana göre Schubert dehasõnõn en saf, en yüce belirtisi. Borusan 150. yõlõnda Mahler’i anõyor Pera Müzesi ‘Picasso’yu ağırlayacak Kültür Servisi - Suna ve İnan Kõraç Vakfõ Pera Müzesi “Picasso - Suite Vollard” gravürler sergisiyle, 16 Şubat - 18 Nisan tarihleri arasõnda Pablo Picasso’yu ağõrlayacak. Geçen yüzyõldan bugüne kalan en önemli sanatsal miraslardan biri olduğu bilinen “Suite Vollard” adlõ gravür serisi, ilk kez ve bir bütün olarak sanatseverlerle buluşacak. İspanya’nõn kültür ve sanat alanõndaki önemli kuruluşlarõndan biri olan Fundacion Mapfre ve İstanbul Cervantes Enstitüsü’nün iş- birliğiyle düzenlenen sergide, 100 adet gravür sergilenecek. İtalyanların psikolojisi bu filmi kaldıramadı Kültür Servisi - İtalya’da birçok kişinin Türkiye’de de gösterime giren ‘Paranormal Aktivite’ adlõ ABD yapõmõ korku filmini izledikten sonra panik atak rahatsõzlõğõ nedeniyle hastaneye kaldõrõlmasõ sonucu politikacõlar ve ebeveynler filme tepki göstererek filme 18 yaş sõnõrõ konulmasõnõ talep etti. Kültür Bakanlõğõ ise genç bir çiftin evlerinde yaşadõklarõ doğaüstü olaylarõ belgesel tarzõnda anlatan film için yaş sõnõrõ değil, bazõ tedbirler düşünebileceklerini söylüyor. Waterstone Ödülü ‘Büyük Hampster Katliamı’na Kültür Servisi - Çocuk edebiyatõ alanõnda dünyanõn en önemli ödüllerinden biri olan Waterstone’s Çocuk Kitabõ Ödülü’ne 31 yaşõndaki Katie Davis değer görüldü. Davis’e ödülü ailesinden bõkmadan sürekli evcil bir hamster almalarõnõ isteyen küçük bir kõz çocuğu anlatan ‘Büyük Hampster Katliamõ’ adlõ öyküsü getirdi. Seçici kurul, öyküyü “inandõrõcõ ve samimi bir dile sahip komik ve dokunaklõ bir anlatõ” sözleriyle tanõmlarlarken 5 bin poundluk para ödülünü alan Davis, ödülün sürpriz olduğunu söyledi. ‘İstanbul: Sular, Sokaklar, Suratlar’ İSTANBUL (AA) - İstanbul Bilgi Üniversitesi ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansõ işbirliğiyle hazõrlanan “İstanbul Do/Redo/Undo: Sular, Sokaklar, Suratlar” videosunun ilk gösterimi İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampusu’nda 17 Şubat’ta yapõlacak. Yapõmõnõ ve yönetmenliğini İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Nezih Erdoğan’õn üstlendiği video, 20. yüzyõl başõnda İstanbul’da çekilmiş olan ve Hollanda Film Müzesi ile Avusturya Film Arşivi’nden bulunan görüntülerden oluşturuldu. Müziğini Çiğdem Borucu’nun yaptõğõ 16.5 dakika uzunluğundaki bu videoda geçmişin görüntüleriyle bugünün müziği ve sesleri iç içe giriyor. Yelkenliler, sandallar, vapurlar, çeşmeler, tenha sokaklar, insan kalabalõğõnõn aktõğõ caddeler, İstanbul’un sularõ, sokaklarõ, yüzler videoda yer alõyor. ASLI SELÇUK Füruzan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle