16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PSİKOLOJİTOPLUMEKONOMİ | MUTLULUK DERECESİ Anketler yardımı ile ölçülen yaşam mutluluğumıızun zenginlik düzeyi ile ya kın ilişkisi vardır. Para, sağlık hizmetlerine erişimi ve eğitim olanağı sağlar. Bu nedenle Batılı ülkeler bu testlerden daha iyi sonuçlar alır. Ancak belirli bır diizeyden sonra kendımızı daha iyi hisstmemize bir katkısı olmaz. 2005 Gallup Küresel Değerler Araştırması'ndan alınan mutluluk dereceleri tvn ıoao 1990 laoa 2005 pek çoğundaki ortalama mutluluk dü:eyine eşittir (Bknz.harita). Bu, ayrıca, insanlann güvenli ve rahar bir yaşam sürdürehildikleri düzeydir. Cummins, bu mutluluk düzeyinin evrim sırasında seçilmiî; ulmasının büyük bir olasılık olduğunu söy lüyor. Çeşitli araştırmalar mutluluğumuzun belirli bir ölçüye kadar önceden programlanmış olduğunu gösteriyor. Eğer mutluluğumuz genlerimizin kont rolünde ise, doğal seloksiyonun insanları belirli bir mutluluk düzcyine doğru ittiği düşüncesinin de doğru olma olasılığı yüksektir. Cummins bu konu da şöyle konuşuyor: "İnsanlar normal yaşam tarzla rını sürdürebildiği sürece mutluluk açısmdan bu dü zeyi tutturabilirler." EKONOMİK DURGUNLUK VE BUNALIMDONEMIİRI Bütün bunlar ckonomik durgunluk döneminde in sanlann yasamlannı nasıl sürdürebileceğine ilişkin bir şey anlatıyor mu? Daha önceki ekonomik krizler Cummins'in öngörülcrini destekler nitelikte. Rotterdam'daki Erasmus Üniversitesi'nden Ruut Veenhoven 1980'li yıllardaki küresel durgunluğu in celeyerek, değişmekte olan ekonomik varlıkların, zen gin Batılı ulusları nasıl etkilediğini ortaya çıkartmak istedi. Veenhoven araştırmasının sonucunu şöyle açık ladı: "Toplumda en ufak bir etkilenme tespit etme dik. Yaşamdan alınan tatmin hissi yalnızca ekonomik durgunluğu izleyen yılda dibe vurdu." Antidepresyon ilaçlannın satışında ve depresyon hastalığı sıklığın da herhangi bir değişiklik belirlenmedi. Frederickson bu dönemlcrde insanlann duygusal olarak savunma ya geçtiğini ve küçük paralarla elde edilen nıutlu luklarla yetinmeyi öğrendiklerini ileri sürüyor. Frederickson'm tekniği herkes için geçerli ol mayabilir. Orneğin Illinois Üniversitesi'nden Ed Diener ve Weiting Ng, farklı kişilik yapılarına sahip insanlann zorlu dönemlerlc nasıl başa çıktıklarını in celedi. Frederickson'in öğrettiği tekniklerin ancak nö roti:m düzeyi düşük insanlarda işe yaradığmı tespit et ti. Olumsuz olayları doğru bir şckilde yorumlayarak pozitif yönlerini bulmak, koşutları değiştinııek için ne ler yapılacağını sağduyu yoluyla kestirmek şeklinde tanımlanan bu teknikler, sık sık uygulandığı takdir de yararlı olabilir. Sorunlara bilinçli bir şekilde yo ğunlaşmak kolay olmayabilir. Ancak Frederickson bu nun kısa süre içindc alışkanlığa dönüjebileceğini söy lüyor. Türkçesi: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 25 Eylül 2010 Kendinizi mutlu hissettirecek birkaç tüyo LT Günlüktutun. Yalnızca gün içindeki pozitif olayları ve duyguları kaydedin. İnsanlar bu şekilde yaşamdan daha fazla keyif alıyor (Journal of Clinical Psychology, vol.62, p 291). Daha ileri bir çalışma ise her gün iki da kika boyunca duygularını kaydeden insanlann daha az sağlık problemi yaşadığını ortaya çıkartmış (British Journal of Health Psychology, vol 13, p 9). e " Negatif düşiinceleri kovun. Bilişsel davranış tera pisinden ödünç alınan bu teknikte, negatif düşünce lere daldığınızı fark ettiğiniz anda "Bu şekilde düşiin memin nedeni ne? Bu düşünceleri daha pozitif bir ha le getiremez miyim?" diye kendinize sorun. o Meditasyon yapın. Barbara Frederickson ve mes lektaşları meditasyonun hem vücudu, hem de zihni ra hatlattığını ortaya koymuş. Bu da insanın kendini mutlu ve huzurlu hissetmesinin yolunu açabiliyor (Journal of Personality and Social Psychology, vol 95, p1045). Ne var ki meditasyon için ilk başlar da eğitim almak gerekebilir. ı? Aileniz ve arkadaşlarınız ile anlamlı ilişki ler kurun. Olumlu ilişkiler yalnızca mutluluğu nuzu arttırmakla kalmayacak, yaşamınızı da kurtaracaktır. Frederickson bu konuda şöyle konu şuyor:"Sosyal ilişkiler ve bağlantılar insanları mut suzluğa karşı koruyan birtampon gibidir." Sosyal iliş kiler ve ölüm oranlarının nitelik ve niceliği konusun da yapılmış 148 çalışmayı kapsayan soıı bir meta ana liz, sosyal açıdan izole bir yaşam sürmenin, sağlığı si gara ve aşırı içki kadar olumsuz etkilediğini gösteri yor (PloS Medicine, vol7, pe10000316). c Aşırı tüketimden kaçının. Yalnızca sizin kullana cağınız eşyalar için para harcamak, sosyal aktiviteler veya yeni, heyecan verici deneyimler için para har camak kadar sizi mutlu etmez (Journal of Pozitive Psychology,.vol4, HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz [email protected] Orhan Bursalı'ya son "Qündem"inden dolayı... Gericiliği daha geniş bir mecrada kavramakla üniver sitedekigerçek durumunu anlayıp değerlendirmek; bu yolda verimli, birleştirici, sorun çözücü bir sonuca ulaşmak çok daha kolay olacaktır. Üniversite'de Irtica Gericilik insanın düşünme yetisinin gelişiminde, düşünme üriinlerinin dı şavurumunda gereksinim duyduğu olanaklann, özgürlüklerin kısıtlanması so nucunu doğuran veya bu yoksunluğa kasten yolaçan her törlü siyasal, sosyal hal ve tavırdır. Bunun hangi ad altında göründüğünün hiçbir önemi yoktur. Bir üniversite rektörü birsenato toplantısında biranabilim dalı dergisiol ması istenen bir yayın önerisine, zararlı yazıların da yayımlanabileceği kaygı sıyla karşı çıkmıştı. Bu bir gehcilikti. Bir başka üniversite rektörü üniversite sinin en steril üniversite olduğunu, üniversitesinde hiçbir zararlı unsurun bu lunmadığını böbürlenerek ileri sürmüştü. Bu sözüyle o bir gericiydi. Bir rektör üniversitesinin giriş çıkış kapılarına "Ûniversitemizde tüm birimlerkamera sistemiyle izlenmektedir" diye yazarken elbette birgericidir. Meslektaşlarma, öğrenci arkadaşlarına düşüncelerini da ha kolay iletebilmek için bildiri dağıtan, eposta gönderen öğretim elemanla rını, öğrencileri cezalandırarak üniversite kamuoyunu yıldırmaya çalışmak ge riciliktir. Otuz yılda yüzlerce milyon lira para harcarken, ancak kırk bin ciltlik bir kütüphanecik kurabilmiş olmak birgericiliktir. Öğrencileri cemaatlerin kucağına itecek kadar derin bir aymazlığın kaynağı yine birtürgericiliktir. Öniversiteye sivil polis istemek; türbansız öğrencilerin güvenliğinin {kendisi nasıl bir güç ise) kendi güvencesi altında olduğunu söylemek bir karanlığın uğursuz ha bercisi ve pervasız bir gericiliktir. Üniversitelerin inançların özgürce yaşan dığı yerler olduğunu söyleyerek, bilimsel bilmenin, özgür düşünmenin Ortaçağ'daki gibi, inancın çırağı olmaya yeniden yollandığı bir yaklaşımı di le getirmek gericiliktir. Öğrenmemek, düşünmemek, düşünenlere açık ya da üstü örtülü tehditler savurmak; özgürdüşünen başarılı bilimcileri, öğrencileri kösteklemek; tek tip, totaliter bir üniversite topluluğu oluşumuna doğrudan veya dolaylı hizmet et mek, bundan nemalanmak arsız bir gericiliktir. Düşünmenin yalnızca amaç/araç ilişkisinikurmaya çalışan birzihinsel et kinlik olduğunu sanmak; üniversiteleribu kalıba zorlamak, bilinçliya da bilinçsiz, ama çok tehlikeli bir gericiliktir. "Ne "lik sorgulamasını olanaksız kılacak sap tırmalara başvurarak, üniversitede gerçek düşünmenin yerine teknik beceri yi geçirmek gericiliktir. İnsanın üç bütünlük alanından söz edebiliriz. Bunlar dirimsel, tinsel ve du yunçsal Ivicdani) bütünlük alanlarıdır. Gericilik bu alanlarda doğrudan ya da dolaylı ama çok ciddi hasarlara yol açan olay ve olguların oluşmasında temel etkendir. Oysa insanın bu her üç bütünlük alanında tam bir yetkinliğe ulaşmasına olanak verecek sosyalsiyasalkararian almak, uygulamakgerekmektedir. Tinsel bütünlük alanındakiyetkinlik, dirimsel bütünlük alanındaki gereksinimlerin kar şılanmasıyla desteklenirken, duyunçsal bütünlük alanındaki yetkinliğe ulaşıl masının da yegane ön koşuludur. Duyunçsal yetkinliğe şu halde tinsel yetkin likle ulaşmaktayız. Hertüriü yobazlığa, baskıya, sömürüye, bireyde ulaşacağımız ve duyunçsal yetkinliği önemli oranda destekleyen tinsel bir yetkinlikle karşı koyabileceğimizi artık bilmeliyiz. Üniversitede düşünme yetimizi donatan, tinsel bütünlüğümüzü koruyan ve yetkinleştiren her türlü ifadeye tüm olanakları sağlamak, bunlara tüm özgür lükleri tanımak gerekirken, bu hedefe ulaşılmasını güçleştiren düşünceolmayan dışavurumlardan kaçınmak da aynı derecede gereklidir. Şekiller, renkler, ses ler, dilek kipindekisözler birer ifade olarak asla düşünce değildirier. (Düşünce ancak dilde ve bildirim kipinde dile gelir.) Bunların özgüriüğü üniversitede yu karıdaki hedefle sınırlı olmakzorundadır. Bu tür ifadelerle öğrencileri, düşün me yetilerinin gelişimini engelleyen sonuçlara sürüklemek gericiliktir. Üniversite kendine özgü üstün değerleriyle her gün yeniden kurulan, sü rekli var edilen, önemsiz sanılan bir yanılgıyla bile uzun erimde yitirilebilen, bu nedenle özellikle mensuplarında yüksek birbilincin bulunmasınızorunlu kılan olağanüstü birkamusal alandır. Üniversite "resmi alan" değildir. Üniversite, maymunlardaki rekabet, bilgisaklama ve işbiriiğinden kaçın manın aksine, dayanışma, paylaşım ve işbirliği temelinde insanın varlık evre nindeki yolculuğunun kotanldığı çok ciddibirişliktir. Hiçbir ülke kötücül tutkular yüzünden bu olanaktan yoksun bırakılmamalıdır. Niyetin en kötüsü "üniversi te" diye diye üniversitenin inkânna yönelenidir. a I m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle