16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR DOĞAN KUBAN Küreselleşmenin Doğası Türkiye'de gelişi güzel bir klişe olarak kullanılan ulusal kültür, uygarlık, demokrasi gibi kav ramlann şu sıralarda dünyanın içine girdiği kaotik koşullarda ne anlama geldikleri ve ge leceği hazırlamakta etkileri üzerinde konuşmak her zaman yararlı olabilecek bir uğraştır. h ültürü insanın yaşamak için yarattığı bütün fiziksel ve kurumsal araçlar ve bunlar çer çevesinde oluşturulan nesneler ve söylem ler olarak tanımlarsak üretilen her şey kültürdür. Bugün dünyadan izole edilmiş toplutn kalmadı. Bazen Amazonlar'da yeni bir kabile bulunduğu haber olarak çıksa bile, iletişim ve ulaşım toplumların birbirlerin den izolasyonunu ortadan kaldırmıştır. Kültürlerin yaşama saygılı en üst, entelektü el, incelmiş, insancıl üre timlerinin bütünü ev rensel uygarlığı oluştU' ruyor. Atatürk'ün vak tiyle vurguladığı gibi gü nümüzde egemen bir ta ne uygarlık var: Bütün kültürlerin evrensel ni telikli yaratılarını içeren ve bunu özümseme kabi liyeti gösteren Batı uy garlığı. En iyi örnekleri Batı'da olduğu kabul edil se de uygarlık Dogu'ya ya da Batı'ya ait değildir. İnsanlann ortak oldukları dcğer yargıları, yaşama saygı, insana saygı, güzeli aramak, acımak, sevmek, bil giyi insan için kullanmak, yardımlaşma, doğruyu ara ma, başkalarının hakkını tanıma, uygarlığı herkes için ranımlar. UYGARLIK NEDİR NE DEĞÎLDİR Kin, nefret, şiddet, dayatma, zorbalık, eziyet etme, tehdit uygarlık değildir. Zenginlik ve sömürü de uy garlık değildir. Uygarlık ölümü, işkenceyi, insanlara Dünyanın gelecek 1015 yılı içindeki gelişmeler, özellikle fakir ve az okumuş toplumların dengelerini sanıldığından çokdaha yıkıcı ölçülerde yitirmelerine neden olabilir. Bu tür endişeleri dile getirenlere felaket tellalı olarak bakılsa da geleceğin dar boğazlannı görmeye ve göstermeye çalışmak aydınlann görevidir. acı çektirme jestlerini içermiyor. Silah üretip, sömürge kunnak, atom bombasıyla bir kenti yok etmek uygar lık değildir. Evrensel bilim uygarlıktır. Atom bilgisi ev renseldir. Fakat atom bombası uygarlık jesti değildir. Kimya uygarlık, tıp uygarlık, zehirli gaz uygarlık değildir. Uygarlık Antikite'den başlayarak Çin'den Roma'ya bileşenler içerir. Bu bileşenler inancın, aklın ve sanadn ürünleridir. Fikirler dolaşır, yaşamın üst katlarında bu luşur, uygarlık dokusunu dokurlar. Değişik kültür alanlarının bilgeleri bunları özümser. Örneğin Budizm Çin'i ve Uzak Doğu'yu fetheder. Yunan felsefesi ve bi limi 9. yüzyılda İslam bilim ve felsefesine tcmel oluş turur. Akdeniz çevresinde politika, din ve dil sınırla rı aşılarak evrensellcşen bir uygarlık kurgusu oluşur. Düşüncelerin eski dünyada nasıl dolaştıklarmı gösteren ilginç bir kültürel ilişkiyi bu bağlamda anım satmak istiyorum: İslam Felsefesi Profesörü Japon Toshihiko Izutsu'nun 'Tasavvufve Taoizm 'adlı ilginç bir kitabı var. İsa'dan önce 43 yüzyıllarda şekillenen Taoizm Lao Tzu ve Chuang Tzu'nun öğretilerini içe rır. İzutsu'nun bunu karşılaştırdığı tasavvuf düşünce si ise İspanya'da 1165 yılında doğan Muhyiddin tbn Arabi'nin Fusus e/ Hikem (Bilgeliklerin Mücevherleri) adlı, 1229 yazılmış yapıtından alınmıştır. Arada 1500 yıl var. Kitapta her iki öğretinin ide al insan ve insan ontolojisi üzerinde paralellikleri an latıhyor. Bu ilişki devletler, ülkeler, kültürler ve za manlar arasındaki büyük farklara karşın insan aklının birleştiriciliğini ve uygarlık denilen insanlık ürünün hepsinin üstündeki konumunu kanıtlar. Akıl her iklimde benzer yeteneklere sahip. Benzcr konularda, özellikle soyut düşünürken benzer sonuç lara ulaşıyor. Kültürler arasında değişik kökenli dü şünceler birbirlerini döllüyor. Evrensel uygarhğın te meli bu. Bugün dünyanın büyük bir yoğunluğu için bi lim, teknoloji, görsel sanat, musiki, edebiyat, felsefe ortak ölçütlere dayanıyor. Ticaret, fınans, turizm, si nema, televizyon, internet ortak. Folklor ve müzelik eşya dışında ne ulusal kültür var, ne de farklı uygar lıklar. Görünüşe göre dışarıda kalmak isteyen de pek yok. Fakat her toplum, bir yandan kendinin olduğunu varsaydığı bir şeylere sarılırken öte yandan insanlığın ortak gösterisine kendisinin de katkısı olduğunu ka nıtlamak için elinden geleni yapıyor. Din zaten ulus üstü, evrensel bir olgu. Kuran Arap'a ayrı, Türk'e ay rı emretmiyor. Müslümanlar dünyanın her köşesinde yaşıyor. Bir soru ortada kalıyor. Ulusal kültür nerede barı nıyor? Dil, özdeyişler, örf ve adetler, halk musikisi, mut fak gelenekleri, bazı duyarlıklar. Bunlar ulusal yaşamın bir yerlerinde çağdaş duyarlığa hitap edcbildikleri oran da, örneğin modern yorumlarla yeniden doğduklan za man varlıklarını belli ediyorlar. Geleceğin dünyasında kimlik sadece dilde ve top lumların yeni uygarhğın yaratılmasına katıklan ile be lirlenecek. TARÎHİ DEĞÎŞİM EŞÎĞÎNDEYİZ Dünyanın bugünkü durumu, olasılıkla bugüne kadar geçerli görünen bütün politik ve ekonomik hat ta kültürel fbrmüllerin boşaldtğına işaret ediyor. Serbest piyasa ekonomisinin, bir sahtekârlık kılıfı ol duğu son krizdc kanırlandı. Ne var ki daha ciddi bir tarihi değişim eşiğindeyiz. Fiziksel dünya doğal bir ik limsel dönemece girdi. Bunda insanların da biraz pa yı var. Kuraklık, susuzluk, doğal afetler, su baskınla rı, yangınlar dünyanın kapısına dayandı. Ikinci ejik ise enetji bunalımı. Petrol ve doğalgaz kaynaklan tükeniyor, pahalılaşıyor. Yerlerinc alternatif enerjileri üretmek zorundayız. Geçkalan her adım eko nomik gerileme demek. Bunu gerçekleştirmek yeni bir toplumsal yapılaşma ile olası. Yeni dünya toplumunun gerçekleri politik, dinsel ya da ideolojik değil. Sadece bilimsel. Bütün dünyada 'Akıl'ı egemen kılacak kök tenci politik değişimler gerekiyor. Kuraklık, susuzluk, açlık, hangi dinden olduğu muzun farkında olmayacak. Yaşamın sürdürülmesi için yaratıcı bir eğitim ve bilimsel bir dünya görüşünün dün yaya egemen olması için özgilr düşünce gerek. Özgür düşünce için özgür insan gerek. Özgür insan için ger çek demokrasi gerek. Ve bu gerçekleştiği zaman küreselleşme şimdiki gi bi zenginin kölesi olmaktan farklı bir şcy olacak. Bu küreselleşme o zaman gerçck içeriğine kavuşacak. Ödül, çocuğun risk almasını ve yaratıcılığını öldürür T ürkiye'de ilk kez Eyüboğlu Eğitim Kurumları tarafından 2001'de başlatılan Veli Sempozyumu'nun bu yıl onuncusu düzenlendi. Eyüboğlu Eğitiın Kuruınları'nda her yıl ekim ayında düzen lenen sempozyumun amacı; anne ve ba banın, çocuğun eğitim hayatında aktif rol al masını sağlamak, çocuk ile aile arasındaki iletişimi güçlendirmek. Öğretmenler ve uzmanlar tarafından ilköğretimden liseye kadar tüm seviyelere yönelik konuların ele alındığı sempozyum da, çocuğun bajarısı için okul ve aile işbir liği ile neler yapılabileceğine dikkat çekil di. Uçoturumdan olusan sempozyumda, fark lı içeriğe sahip 16 konu ele alındı. Sempozyum, Massachusets Institute of Technology (M1T) Liderlik Merkezi ve Cambridge Üniversitesi Liderlik Merkezi'nde akademisyen olarak görev yapan özgür Bolat'ın "Eğitimde Doğru Bildiğimiz Yanlışhı'' başlıklı konuşmasıyla başladı. Velilerin yoğun katılımı ile geçen sem pozyumda Bolat şöyle konuştu: "Çocuklara vcrilen ceza ve ödülün özündc kontrol etmek vardır. Ödül, çocuğun risk almasını ve yaratıcılığını öldürür. Verilecek ödül eğer çocuklarınıza o anlık i§ yaptırmak içinse işc yarayacaktır ancak çocuklarımızda davramş dcğişikliği istiyor sak ödül kullanmak yanlıştır." Tayfıın Akgul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle