16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
o I ı O l o LİDERLİK VE LİDERLER: Topluluklar için kaçınilmaz bir olgul Liderler doğuştan mı bu özelliğe sahiptir, yoksa bu becerilerini sonradan mı edinirler? Günümüz diin yasında lider seçmek söz konusu olduğunda, doğal seçilim bizi şaşırtıyor olabilir mi? K afanızda şöyle bir ortamı canlandınn. Siz ve mes lektaşlarınız toplantı salonunda bir araya gel mişsiniz. Kapıyı açıyor ve günün uygun adayla rından ilkini karşıltyorsunuz. Gün sona errneden önce şan slı bir adaya, "Yöneticimiz olmayı kabul eder misiniz?" sorusu yöneltilecek. Astların kendi üstlerini seçme fikri sizlere çok garip gelebilir ama atalarımız için hiç de öylc değildi. Amsterdam VU Üniversitesi ruhbilim uzmanlarından Mark van Vugt ile The Times gazetesi yazarlarından Anjana Ahuja'nın birlikte kaleme aldıkları "Seçilmitf' adlı kitapta, liderlik ve birilerinin peşine takılma gibi dav ranış biçimierinin izlerine insanlık taıihinin en eski dö nemlerinden beri ta nık olunduğuna dik kat çckiliyor. Kitapta ister ulus, ister çete ya da tarikatlar biçiminde olsun her türde in san topluluklannuı bir önderi ve önde rin de izinden gi denleri olduğu, li derlik ve yandaşlık gibi kendiliğinden ortaya çıkan bu tür davranışların uyum layıcı davranış bi çimleri kapsamında yer aldıkları belirti liyor. Bir başka deyişle, bu tür davranışların atalarımıza ya şamda kalabilme üstünlüğü sağlamak üzere evrildikleri dile getiriliyor. (Kitabın başlığını oluşturan Seçilmiş söz cüğü doğal seçilimin önderlikteki rolünü yansıtıyor.) Gerçekten de, bu düzenleme öylesinc yararlı oluyor ki, balık, kuş ve şempanze gibi başka canlı türlerinde de liderlik ve izleyicilik gibi davranışlann farklı biçimleri ne tanık olunuyor. YUKARIDAN AŞAĞISEÇİM İyi de, liderlik ve birilerinin izinden gitme özellik lerinin evrilmiş davranışlar olduğunu savunan kuramla, sizin ve mcslcktaşlarınızın yöneticinizi kendinizin seç mesi arasmda ne gibi bir bağlantı olabilir.' Kimi avcıtoplayıcı toplumlar üzerinde yapılan araş tırmalar, yetenekli kişüerin aşağıdan yukarıya değil, yu kandan aşağıya doğru bir düzenle seçildiklerini ortaya ko yuyor. Liderliğin akışkan bir durum olduğu ve belirli alan larda daha üstün oldukları gözlenen kişilerin, çevresin dekiler tarafından liderlik konumuna atandıkları görü lüyor. Kimi şirketlerde atalarunızdan kalma bu terfi yöntemi günümüzde de çok başarılı bir biçimde uygulanıyor. Örneğin, W.L. Gore & Associates şirketinin CEO'su yö netim tarafından başa getirilmeyip, alt kademe çalışan ları tarafından seçiliyor. (Şirketin çalışanlarından "işçi" değil, "ortak" diye söz ediliyor.) Avcıtoplayıcı toplumlarla ilgili araştırmalar, bu topluluklarda sıradüzenin (hiyerarşi) pek yaygın oltna dığını, bireyjer arasındaki gelir farklılıklannın en düşük düzeyde olduğunu da gözler önüne seriyor. Belgeler, kimi kabilelerde özel mülkiyet ve hırsızlık gibi kavramların bilinmediğini, bu tür soyutlanmış top luluklarda başkanlık seçimlcri türünden uygulamalar ol madığını, aşırı düzeyde baskıcı ya da başat kişiliklere bo yun eğmek şöyle dursun, bu kişilerin öldürüldüklerini de ortaya koyuyor. Gelişmiş ülkelerdeki büyük ortaklıklarda tanık olu nan durumun tersine, saldırgan tavırlarıyla öne çıkma ya çalışan ya da kendi çıkarlarını kolladıklarını açıkça belli eden kişilere karşı alabildiğine sert bir tavır takı nılıyor. BOYMESELESİ Liderlik ve izleyicilik konularına evrimsel ruhbilim açısından yaklaşıldığında, liderlerimizi seçerken sergi lediğimiz birtakım garip davranışlar bizlere o kadar da ga rip gelmeyebilir. Örneğin, siyasal bilim uzmanları, se çimlerde uzun boylu adayların neden hemen hemen her zaman kısa boylulardan daha üstün geldiklerine mantıklı bir açıklama getiremiyor. Oysa, kabileler arasındaki sorunların fiziksel yollar la çözüme ulaştmldığı yüz binlerce yıl önce, şişman ka bile üyeleri boylu poslu üyelere fark atarlardı. Günümüzde toplumlar, bu konuya kesin bir açıklama getiremeseler de, liderlerin "devlet büyüğüne" yaraşır bir görüntüye sa hip olmaları gerektiği görüşünde ısrar ediyor. Bu da, bir liderin nasıl olması gerektiği konusunda doğuştan bir gö rüjümüz olduğuna işaret ediyor. Zaman içinde birtakım değişikliklere uğrasa da, iyi bir liderin nasıl olması gerektiği konusundaki bu tür bir iç sel jablonun evrimsel tarihimiz boyunca gelişip güçlen dirilmiş olması gerekiyor. Ruhbilim uzmanları bu şablonların günümüze dek ula jan kalıntılarını ortaya çıkartabilir. Sözgelimi, insanla rın karşılajtıkları kişilerin salt yüzlerine bakarak (alt çe nenin kare biçiminde olup olmaması işin püf noktasını oluşturuyor) üst düzey yöneticilerle daha alt kademe lerdeki üyeleri ayırt edebilecekleri yönündeki şaşırtıcı bul guyu ele alalım. Uzun boylu olmak da gerek şirketlerin üst düzey yö neticileri, gerekse politikacılar açısından oldukça ağır ba san bir özellik. Küçük çocuklara seçime katılan adayla rın fotoğraflarının gösterildiği bir başka araştırmada, de neklerin çoğunun seçimlerini tek bir kişiden yana yap tıkları görülüyor. "BİZ HAŞtN ÇOCUKLARIZ" Tüm bu araştırmalar liderlerin çoğunun sahip ol dukları konumu ince hesaplamalara ve enine boyuna dü şünmelere değil, yalnızca insan ruhunda "liderlik ışığV nı" yakma becerilerine borçlu olduklarını ortaya koyu yor. İster spor salonlarında boy gösteren Barack Obama, ister göğsünü bağrını açıp poz veren Vladimir Putin ol sun politikacılar, sanki devlet yönetimi beyin gücünden çok kas gücünü gerektiren bir özellikmişçesine, bizlere "haşin çocuklar" olduklarını her fırsatta kanıtlamaya ça lışıyor. Nitekim, liderlerimizi seçme biçiminin genellikle ba sit ve bilinçli bir açıklaması olmadığmı laboratuvar de neylerinden de biliyoruz. Üniversite öğrencilerinin ka tıldığı bir deneyde van Vugt, X görevini yerine getinneleri istenen grupların genelde kendilerine lider olarak daha önce aynı görevde başarılı olan B'nin yerine, başarısız olan A'yı seçtiklerini ortaya koydu. Neden mi?Çünkü lider A, deneklerin okuduğu üni versiteden mezundu, oysa B farklı bir kurumdan mezun olmuştu. Öyle ki, lieyinmizin derinliklerine kazınmış "biz ler" ve "onlar" kavramı, günümüzün kozmopolit üni versitelerinde bile geçerli. Evrimsel açıdan bakıldığında, kişinin seçimini hiç ta nımadığı ve bir olasılıkla hain olduğunu düşündüğü me lek yerine, yakından tanıdığı şeytandan yana yapması ko nusunda söylenecek çok şey olsa gerek! OBAMA ÖRNEĞİ Bu durum işyerlerinin, ilkelliğin kol gezdiği ortam lara dönüşmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Evrim sü reci kısa boylu, kadm ya da farklı kabilelerden (deri ren gi belirgin bir aidiyet göstergesidir) olan lidcrlcre karşı içgüdüsel bir kuşku duymamızı sağlamış olsa bile, her renk ten ve her dinden insanların hep birlikte yaşamak du rumunda oldukları günümüz dünyasında bu tür önyargılara kapılmanın uygun düşüp düşmeyeceğini kendimize sor mak zorundayız. ABD'de ilk kez bir siyahm başkan seçilmesi, başarı sında fiziksel görünümünün payı ne denli büyük olursa olsun, bu tür önyargıların üstesinden gelinebileceğinin de somut bir göstergesidir. "Seçiknitf' adlı kitapta verilmek istenen en önemli ileti, günümüzün yönetme ve izinden gitme biçimiyle ata larımızın uygulama biçimi arasında büyük bir uyumsuz luk olduğudur. Atalarımız Afrika savanlıklarında küçük gruplar halinde yaşarlarken şimdilerde dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşıyor. O dönemlerde birçok kişiye da ğıtılmış bir durum olan liderlik, şimdilerde kurumsallaşmış siyasal seçkinlerin elinde. Kendimizi liderlerimizden ko puk hissetmemizin nedeni de bu olabilir mi acaba? İyi haber şu ki, yakın geçmişimizle ilgili anlayışımız daha olumlu adımlar atmamıza yardımcı olabilir. Küçük şirketlerde çahşanların büyük şirketlerde ça lışanlara kıyasla çok daha mutlu olduklan görülüyor. (Küçük kabileleri düşünün.) Başanlı yöneticiler ve becerikli politikacılar, kişisel iletişimin ne denli işe yaradığını bilirler (geniş aileleri düşünün) alt kademelerle dayanışma içinde olmanın ve onların onayını almanın sağlayacağı yararların da far kındadır. İşyerinde bu tür uygulamaların insanlara iyi ya da doğ ru gelmesinin bir nedeni, atalarımızın da bu uygulama larla beslenip gelişmiş olmalarıdır. O halde, bölüm baş kanınız performansınızı değerlendirme zamanının gel diğini belirtecek olursa yalnızca gülümscyin ve yanlannda kendi çalışmalarından örnekler getirmelerini söyleyin. Rita Urgan, New Scientist, 4 Eylül
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle