17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
V eliki Novgorod kendisine yakıştırılan ‘Müze Kent’ sıfatını hak ediyor. Ünlü ulusal ahşap mimari müze sini ve Veliki Novgorod Kent Mü zesi’ni görmek fırsatı bulamadıysam da da kentteki son günümüzde Kremlin’i bir kez de rehber eşli ğinde grupla gezme şansım oldu. Rusya’nın 1000. kuruluş yılı anı sına yapılan görkemli anıtı Naziler işgal sırasında yerinden söküp Ber lin’e götürmek istemiş, bunun için hazırlığa da koyulmuşlar... Kızıl Or du’nun kente girişi bunu gerçek leştirmelerine engel olmuş.... Makineli tüfek hızıyla konuşan rehberimizin bütün anlattıkların da, Novgorod’un uğradığı iki zul mün sürekli olarak altı çiziliyordu. İlki 3. İvan’ın (Korkunç İvan) kenti ele geçirişi ve yönetiminde sa yısız idam, sürgün, işkence ve yı kımla yaşanan zulüm dönemi. İkin cisi, Nazi işgalinde uygulanan terör ve zulüm. Öyle ki, işgalden önce 3035 bin olan Novgorod nüfusu, 15 Ağustos 194110 Ocak 1944 arasında yak laşık iki buçuk yıl süren Nazi işga line Kızıl Ordu son verdiğinde 9 bin kişi kalmış... Bu sakin, güzel barışçıl kentin bunca acıdan geçerek bu günkü görünümüyle bugünlere ulaşması gerçek bir mucize. Nitekim savaş sonrasında Ko münist Partisi Merkez Komitesi içinde, savaş ve işgalde yıkıntı ha line gelen kentin restore edilmesiyle savaşın acı bir simgesi olarak aynen korunup yeni kentin ayrıca inşa edilmesi konusu bile tartışılmış... Efsanelere bağlılık Novgorod aynı zamanda da bir ef saneler, batıl iti katlar kenti... Bunca acı ve yı kımdan sonra bunu anlayışla kar şılamak gerekiyor... Örneğin Sofıyski Manastırı üs tündeki meleğin uçmaya hazırla nırken Korkunç İvan’ın zulümleri ni görerek öylece donup kaldığına ve o orada kaldıkça Novgorod’un da var olacağına inanılıyor... Birkaç yıl önce de Kremlin’i çevreleyen surların bir bölümü ken diliğinden yıkılınca Novgorod ken ti daha büyük yıkımların beklenti sine girmiş... Aynı gün Sofıyski Manastırı’nda bir Ortodoks ayini izledik... Renk, müzik ve tütsü kokularıy la şölen gibi bir dinsel ayin. Cemaatin çoğunluğu orta yaşlı ve yaşlı kadınlardı... Fakat ayin sonrasında kiliseyi dolduran ziyaretçiler arasında da, başları örtülü ya da örtüsüz, fakat yaz giysileri içindeki genç kızlar çoğunluktaydı... Kilise içindeki altın yaldızla kaplı birkaç sandukanın önün de bir an durarak istavroz çı karıyor, sonra sandukaya bir öpücük konduru yorlardı. Merak edip baktım. Sandukalar dan biri Bil ge Yaros lav’ın, ö t e k i İsveç asıllı karısı A n na’nın dı... Yan l a rında da otuz yaşında ölen oğulla rının sandukası vardı... 21. yüzyıl da bir genç kızın, üstelik sosyaliz mi yaşamış bir ülkede, bin yıl ön ce ölmüş bir prensi bir din ulusu gi bi kabul ederek önünde istavroz çı kardığı sandukasını öpmesinin açık laması ne olabilirdi? Aynı soruyu kendi ülkemiz ve başka birçok ülke için de değişik bi çimlerde sorabiliriz... Beğensek de, beğenme sek de bir yanıyla gezegeni çevreleyen uzayı, evrenin sırlarını keşfetme çaba sındaki insan, bir başka yanıyla batıl itikatlara bağlılığını ısrarla sür dürüyor... CMYB C M Y B 21 EK M 2010 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA HABERLER 9 Nazileri durdurdularKızıl Ordu, Veliki Novgorod’dan Leningrad ve Moskova üzerinden ilerlemeye çalışıyordu N azi saldırısı sırasında Veliki Novgo rod bombalanmış ve sonrasında da iş gal edilmiş. Rehber eşliğindeki ge zimizde ilk durağımız Veliki Nov gorod’dan Leningrad ve Moskova üzerine iler lemeye başlayan Nazi ordusunun Kızıl Or du’ca Ağustos 1941’de durdurulduğu yer oldu. Buraya bu başarının anısına bir anıt yapılmış ve bir de Sovyet tankı konulmuş. Rehberimiz bütün bu olayları anlatırken Na ziler yerine zaman zaman “Almanlar” sözcü ğünü kullanıyor. Gruptaki Alman Slavist arkadaş Gert’e bun dan rahatsızlık duyup duymadığını sordum. “Alıştık” dedi... Savaşa katılan amcası 11 yıl esarette kalmış... Daha sonra yemekteki konuşmamızda Gert, Türkiye’ye ilişkin bir anısını anlattı. Ölümünden sonra babasının evraklarını dü zenlerken, dedesin den gelen bir kart bulmuş. İstanbul’dan gön derilen bu karttan, de desinin 1. Dünya Sa vaşı’nda Osmanlı or dusunda danışman ola rak görev yaptığını öğ renmiş. Ryurik harabelerinde Rehber eşliğindeki gezinin asıl amacı “Ryu rikov gorodişçe” (Eski Ryurik kenti) denilen ha rabeleri, kazı yerlerini ve en eskileri 11. yüzyılda inşa edilmiş kiliseleri gezmekti. Prens Ryurik 862’de burada bir Rus haneda nını başlatmış. Bu devlet 16. yüzyılda İvan G r o z n ı y ( K o r k u n ç İvan) tarafın dan yıkılınca ya kadar de vam etmiş. Anlatılan lar bana, biz de Anadolu Beylikleri, Selçuklular ve sonrasındaki Osmanlı Devleti süreçlerindeki çatışmaları, aynı soydan kabile ve devletler arasında imparatorluk kurmaya doğru evrilen savaşları anımsattı. Tarihteki bütün imparatorluklar sanırım ben zer süreçlerden geçerek kurulmuş olmalıdır. Şimdi bir harabe durumundaki en eski kilise (Tserkov Blagoveşçeniya) 1103’te inşa edilmiş. XVIII. yüzyılda yenilenmiş. 1941’de Nazilerin top atışlarının hedefi olarak ağır hasar görmüş. Bugün UNESCO dünya kültür mirası içinde yer alıyor. Sonraki yüzyıllarda yapılmış bir başka kilisede sergilenen ikona ve fresk fotoğrafları arasında, aslı bizim Kariye Müzesi’nde bulunan 1315 1321 yapımı “Ademin Cennetten Kovuluşu” freskinden bir “ayrıntı”nın bulunuşunu görmek de ilginçti. Rehberimiz, Rus ikona ve freskleri nin Bizans öykünmeciliğinden daha fazla bir şey olduğunun giderek daha iyi anlaşıldığını anla tıyor. İkona ve fresk fotoğraflarına bakarken uz manların kuşkusuz çok iyi bildikleri bir şeyi, Ba tı resim sanatına (gerçeküstücülüğü de kapsa yarak) bu dinsel tasvirlerin nasıl kaynaklık et miş olduklarını düşünüyorum... BTT. Amaç eski Rusya’yı ortaya çıkarmak E ski Ryurik kentindeki gezide bir kazı alanını da ziyaret ettik. Ruslar geçmiş lerini mümkün olduğunca geriye gö türmek için hummalı çalışma içindeler. Az ötede Volhov Nehri’nin aktığı engin bir kırsal alandaki küçük kazı yerinde, çadır kur muş çalışan, çoğunluğu genç arkeologlarla tanıştık. Biz uğradığımızda, hemen hepsi şortlu, kimi leri bikinileri içinde kadınlı erkekli arkeolog lar mola vermiş dinleniyorlardı. Gerek onlarla konuşmalarımızda, gerek daha sonra gezdiğimiz “Troitski kazı yeri”ndeki arkeologların anlattıklarını dinlerken, arkeo lojinin nasıl özel bir dil olduğunu, nasıl bir tutku ve adanmışlık gerektirdiğini düşün düm... Troitski Kazı Yeri’ndeki çalışmalar 1973’te başlamış. 10 yüzyıl öncesi ilk evlerin kalıntı ları üzerindeyiz... Genç bir arkeolog, mükemmel akıcılıkta bir Rusça ve gerçek bir tutkuyla, ayaklarımızın dibindeki taş, tahta; kerpiç vb. parçalarının nasıl bir yöntemle bir araya getirildiğini, ilk bakışta sıradan bir “mezbele” görünümünde ki bu şeylerin (burası mutfaktı, burası ocağın bulunduğu yer vb...) ne anlama geldiğini an latırken, arkeolojinin gerçekten de özel bir dil olduğunu düşünüyorum... Kazı yerinin kenarındaki bir ahşap terasta, buradaki kazıya ve genel olarak Novgorod kentindeki arkeolojik çalışmalarailişkin fo toğraflar sergileniyor. 1947’de çekilmiş bir siyah beyaz fotoğrafta, Valentin Lavrenteviç Yanin gibi kimileri sonraki yılların büyük arkeologları olacak genç arkeoloji öğrencilerinin (bizde Cumhu riyetin ilk kuşaklarının o yıllarda çekilmiş fo toğraflardaki yüzleri gibi) aydınlık, pırıl pırıl, genç yüzleri görülüyor... 1964’te çekilmiş bir fotoğraf ise, Yanin’i ve kayın ağacı kabuğu na kazınmış 10. yüzyıldan kalma ilk “yazıt”ı bulan Novgorod’lu bir genç kadını gösteri yor... Üzerinde gezindiğimiz 10. yüzyıl ev kalıntılarıyla onların hemen yakınında, yeni Rusların, surlarla çevrili trilyonluk villaları çok ilginç ve düşündürücü bir karşıtlık oluş turuyor... Bu arada, arkeologlardan, Sovyet döneminde arkeolojik çalışmalara çok büyük ödenekler ayrılırken şimdilerde Bilimler Akademisine bu alanda ayrılan bütçenin cı lızlığının bu çalışmaların gerektiğine sürdü rülmesine engel olduğunu öğrenmek pek de şaşırtıcı olmuyor... ARKEOLOJ K KAZILAR SÜRÜYOR Gerçek bir müze kent KENTİN BUNCA ACIDAN ÇIKIP BUGÜNLERE ULAŞMASI GERÇEK BİR MUCİZE Uluslararası Ahşap Mimari Müzes Gökten iki elma düştü... Veliki Novgord izle nimlerini bir masal me taforuyla sonlandıra lım... Fakat gördüğüm metafor değil, gerçek ti... Biz Slavistler kilise den kiliseye koşar ve zih nimizi tarihsel ve arkeo lojik bilgilerle doldurur ken, gözüme iki kilise arasındaki bir yeşil alan da, bir elma ağacının altında, biri kız biri er kek, ergenlik çağında iki genç ilişti... Oğlan zıplayarak ağa cın alt dallarından biri ni yakalamaya çalışı yordu... Birkaç deneme den sonra başardı ve da im üzerinde sallanan iki elmayı kopardı... Ben uzaklaşan grubu muza yetişmek üzere adımlarımı hızlandı rırken onlar da el malarını ısırarak yeni biçilmiş ça yırlıktan yük selen taze ot k o k u l a r ı içinde bir baş ka yöne doğru yürüyüşle r i n i s ü r dürdü ler... KAYSERİ (Cumhuriyet) Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff ile birlikte TürkAlman İşadamları Forumu’na katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin ekonomik olarak güçlenmesiyle, demokrasi ve hukuk standartlarını yükseltmesiyle daha güçlü hale geleceğini belirterek “Güçlü bir Türkiye, Avrupa’nın, dünyanın ve komşu larının faydasınadır” dedi. Cumhurbaşkanı Gül ve resmi ziyaret için Tür kiye’de bulunan Almanya Cumhurbaşkanı Wulff, özel uçak DAP ile Kayseri’ye gitti. Cum hurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül ve Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un eşi Bettina Wulff, Cumhuriyet Mey danı’nda bulunan iki minareli Bürüngüz Camisi önünde fotoğraf çektirdikten sonra Osmanlı dö neminden kalan tarihi kapalı çarşıyı gezdi. ‘Almanya’nın desteğini bekliyoruz’ Gül ve Wulff’a, bir esnaf tarafından şal ve yazma hediye edildi. Gül ve Christian Wulff ise birlikte Kayseri’de Hilton Oteli’nde düzen lenen TürkAlman İşadamları Forumu’na katıl dı. Her iki cumhurbaşkanı, forum öncesinde iki ülke işadamlarıyla basına kapalı bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirdi. Gül, Alman ya’da yaşayan ve sayıları 3 milyonu bulan Türklerin iki ülke arasındaki ilişkilerin en önemli boyutu olduğunu söyledi. “AB’nin en önemli lokomotif ülkesi” olarak nitelediği Al manya’nın, AB’ye üyelik konusunda Türki ye’yi desteklediğini ifade eden Gül, “Zaman zaman farklı politikacılardan farklı sesler duyulsa da Almanya daima ahde vefa duy gusu içinde oldu. Almanya’nın Türkiye’nin AB müzakere sürecine desteğinin devamını bekliyoruz” diye konuştu. Türkiye’ye yatırım çağrısı Türkiye’nin ekonomik olarak güçlenince demokrasi ve hukuk açısından da güçlenece ğini belirten Gül, “Güçlü bir Türkiye, Avru pa’nın, dünyanın ve komşularının faydası nadır. Türk ekonomisi büyüdükçe daha çok iş yapılacaktır. Türkiye, Avrupa Birli ği’ne katılırsa AB’nin mevcut pastasından pay almayacak, önce o pastayı büyütecek, sonra pay alacak” dedi. Alman işadamlarını Türkiye’de yatırıma davet eden Gül, “Türki ye’ye güvenebilirsiniz, Türkiye’nin huku kuna, ekonomik kurallara güvenebilirsi niz” diye konuştu. Wulff da “ Vize, çifte vergilendirme ve serbest ticaret konularını kolaylaştırmak için çalışıyoruz. Türkiye, artık Avrupa’nın sanayi tezgâhı değil, üretim ülkesi” dedi. Wulff, Türkiye’yi AB’ye bağlamak için her zaman çaba göstereceklerini söyledi. Wulff: Vize için çalışıyoruz Cumhurbaşkanları Gül ve Wulf, Kayberi’de ki temasları sırasında yemekte bir araya geldi. Hasip Kaplan’dan susma eylemi ANKARA (AA) BDP Milletvekili Hasip Kaplan, TBMM Genel Kurulu’nda Sa yıştay Kanunu Tekli finde performans de netimine ilişkin veri len önerge üzerine söz alarak, performans de netiminin, performans ölçümüne dönüştürül düğünü kaydetti. “Bu maddeyi düzeltmedi ğiniz zaman Sayıştay Sayıştay olmaktan çıkar. Milletin temsilcisi ola rak, Sayıştay’ı Sayıştay olmaktan çıkaran bu çok önemli tehlike karşısında sözün bittiği yerdeyiz diyoruz, geri kalan dakikamı bu kürsüyü sessiz şekilde protesto ederek, bu yanlış düzeltilene ka dar kullanıyorum” dedi. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Sadık Yakut oturuma ara verdi. ‘Türkiye asla kendine yetemedi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, TBMM’de ik tidarın tarım politikasını eleştiren MHP Millet vekili Mehmet Akif Paksoy’a yanıt verirken ta rımsal üretimle ilgili yanlış bilgilerin kamuoyu nun zihnini bulandırdığını söyledi. Eker, “Türki ye, hiçbir zaman kendi kendine yeterli olmadı, o bir masaldı. Dünyada kendi kendine yeten 7 ta ne ülke var... Tamamen masaldı, yoktu öyle bir ülke. Ne Türkiye öyleydi ne de başkası” dedi. Fotoğraf:AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle