23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHUR YET 21 EK M 2010 PERŞEMBE 18 KÜLTÜR CMYB C M Y B K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K REFİK DURBAŞ 1943 yılında yazdığı “Şafak Vakti” şiirinin ilk iki dizesi şöyledir: “Şafak Vaktidir / terk et beni hatıra”. İlhan Berk’in deyişi “Şiirin soğuk demirci si” Arif Damar da “ölüm vaktidir” dercesine 85 yaşında “hatıra”larını ve şiirini ardında bırakarak aramızdan ay rıldı. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın sonsuz luğa yürümesinden sonra “En yaşlı şair olarak ben kalmıştım” demişti. Dünden itibaren de Türk şiiri en yaşlı şairinden yetim kaldı. Hayatı, şiirinin bileşkesi, yaşadıkla rının göstergesi idi. Neydi bu bileşke nin özeti? 23 Temmuz 1925’te Gelibolu’nun Karainbeyli köyünde dünyaya gelmiş ti. Köyünü şiirlerinde olsun hiç unut madı. Dört yaşında yetim kaldı. İlk okulu Çanakkale’de okudu. Edirne’de başladığı ortaokulu 1941’de İstanbul Yenikapı’da tamamladı. Bir süre İs tanbul Erkek Lisesi’ne devam ettiyse de yarım bırakarak çalışma yaşamına atıldı. 1951’de, o zamanki TCK’nin 141. maddesinden tutuklandı, mahkemede suçsuz bulundu. 1956’da yayınlanan ilk şiir kitabı “Günden Güne”den bu kez 142. maddeden yargılandı, yine aklandı. Sonraları “Vietnam” ve “Che Guevara” şiirleri yüzünden bir kez daha yargıç karşısına çıktı. Şiiri yine yüzünün akıyla çıktı mahkeme salo nundan… Asıl adı İbrahim Damar idi, ama şiirlerinde Arif Hüsnü, Arif Barikat ve Ece Ovalı adlarını da kullandı. 40 Kuşağı şairleri içinde kendi ba ğımsızlığını koruyarak şiirinin kozası nı ören bir şair olarak kaldı her zaman. İlhan Berk’in de dediği gibi, şiirini bir soğuk demirci titizliği ile kurdu, kolladı ve yazdı. Yetmiş yıla uzanan edebiyat yaşa mında şiirini daha bir inceltti. Bunun yanı sıra şiirini çağrışımlar armonisi ile zenginleştirdi. Bu çağrışımlar ara cılığıyla görüntüler çizdi. Şiirinin bir özelliği de insana olan güveni, alın terine inancı, umudun tür küsünü yılgıya düşmeden söylemesi idi. Yaşam için, yaşam adına ayak dire mesi, acıları ertelemesi... Her güzel şe yi herkesle paylaşmak dileğini her za man taze tutabilmesi... Yüksek sesle konuşmadı şiiri. İnce idi, derin idi, sessiz idi. Poyraza karşı söylenen bir çoban türküsü... Bir kire mit sesi… Geçmişine bağlı olduğu kadar, ya rınlara da açık idi. Tadı zaman geçse de eskimeyecek, her dem taze kalacak şiirler... “İstanbul Bulutu” kitabıyla 1959 Yeditepe Şiir Armağanı’nı kazanmıştı. 1994’te Salihli Dionysios Şiir Ödü lü’ne, 1996’da Edebiyatçılar Derneği Ödülü’ne değer bulunmuştu. TÜYAP, geçenlerde İzmir Kitap Fuarı’nda yılın onur şairi seçmişti. Arif Ağabey’den yaklaşık çeyrek yüzyıl sonra Yeditepe Şiir Armağa nı’nı ben de alacaktım. Ama “Şairler Sözlük”lerinde yer almayan benim bir ödülüm daha var. Ki o da şimdiye ka dar aldığım ödüller kadar değerli. Arif Ağabey, elinizde tuttuğunuz Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfala rında bir aralar “Ayın Şiiri”ni değer lendiriyordu. 2002 yılında da benim bir şiirimi seçmiş ve ödül olarak da teneke bir si gara kutusunda, o zamanlar tedavül den kalkmış tam dokuz lira 25 kuruş göndermişti. Her ne kadar “Terk et beni hatıra” dese de, anılarıyla da yaşayacaktır Arif Ağabey… Seksenli yılların ortalarında Arif Ağabey ile bir Trabzon gezisi yapmış tık. Bir hafta kadar Trabzon’da şiir söyleşileri yapmış, şiirler okumuştuk. Orada gördüm, şiirini kitle önünde canlı, heyecanlı, her hecenin hakkını vererek okuyan bir şairin varlığını... Şiir okumuyor, izleyicilerin arasında dolaşarak adeta oynuyordu. Ve o günlerden Terme’de, bir ak şam vakti içtiğimiz çayın buruk tadı hâlâ onun da, benim de durur dama ğımda... “En güzel çay Terme’de içilir” de mişti... Şair ağabeyim ben şimdi o ça yın tadını sensiz nerede bulacağım? ÇAĞDAŞ ŞİİRİMİZİN DEVRİMCİ USTASI ARİF DAMAR’I YİTİRDİK Kültür Servisi Şair Arif Damar (85) önceki gece Ata şehir Avicenna Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Damar’ın ce nazesi cuma günü Moda Ca mii’nde kılınacak öğle namazı nın ardından Çengelköy Me zarlığı’na defnedilecek. 23 Temmuz 1925’te Çanak kale’de doğan Arif Damar, İs tanbul Erkek Lisesi’ndeki öğ renimini yarıda bıraktıktan (1943) sonra, İstanbul’da çeşit li işlerde, Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’nde çalıştı. Üç yıl süren ve sürgün alayların da geçen askerlik hizmetinden sonra İstanbul’a döndü (1950). Yaşamını bir süre seyyar satı cılık yaparak kazandı. 15 Kasım 1951’de “Dayanıl maz” adlı şiirinin yayımlanma sının ardından, gizli örgüt (Tür kiye Komünist Partisi) üyesi ol duğu, TCK’nin 141. maddesine aykırı siyasal eylemlerde bulun duğu gerekçesiyle tutuklandı. İki yıla yakın hapis yattıktan sonra delil yetersizliğinden beraat etti. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra, Suadiye’de, edebiyat çevrelerinin uğrak yeri olan Yeryüzü Kitab evi’ni açtı ve kendini bütünüyle edebiyata verdi. İlk şiiri “Edirne’de Akşam” henüz 15 yaşındayken Yeni İn sanlık dergisinde yayımlanan Arif Damar, daha sonra İnsan, Gün, Ant dergilerindeki şiirle riyle, toplumsal gerçekçi anla yıştaki genç şairlerden biri olarak tanındı. Kavgacı, ama barışçıl ve insancıl yanı ağır basan, dil öğesi ve biçim kaygısını elden bırakmayan bir şiir kurmaya yöneldi. TKP öncülüğünde çıkan Yeryüzü dergisinde yayımlanan yapıtlarında bu şiirin başarılı ör neklerini verdi. Arif Barikat takma adını kullandığı bu dö nemin şiirlerinden yaptığı bir seçmeler kitabı olan “Günden Güne” (1956) basıldıktan 5 ay sonra toplatıldı; Damar, yargı landıysa da aklandı. Daha sonra, İkinci Yeni şair lerinin yanında, imgeye ağırlık tanıyan, biçim ve dil araştırma larına giren yönelimiyle 1940 Kuşağı adıyla anılan arkadaşla rından ayrıldı. “İstanbul Bulu tu” (1958) ve “Kedi Aklı” (1959) adlı kitapları bu yaklaşı mın ürünleridir. Sonraki şiirlerini içeren “Alıcı Kuş” (1966) ve “Ay Ayakta Değildi” (1984) adlı kitap ları ise her iki dönemin bileşkesi denebilecek bir şiir arayışını orta ya koyuyordu. Arif Hüsnü, Ece Ovalı takma adlarını da kullanan Arif Damar, düzyazılarında şiir üstüne düşün celerini işledi. Ulus ve Tanin ga zetelerinde makaleler yayımla dı. “İstanbul Bulutu” ile 1959 Yeditepe Şiir Armağanı’nı Cemal Süreya’yla paylaş tı. Son olarak, gazetemizde ve Cumhuriyet Kitap’ta Ayın Şiiri köşesi yayımlanı yordu. Arif Damar, bir söyleşide, “Gerçek şair kendisine da yatılan değerleri içine sindi remez, tüm baskılara baş kaldırır. Çünkü şiir bir baş kaldırı, bir ayaklanma, çağ daş aklın ve ilkelerinin savu nulmasıdır” demişti. Damar’ın öbür yapıtları ara sında “Saat Sekizi Geç Vurdu” (1962), “Seslerin Ayak Sesleri” (1975), “Ölüm Yok ki” (1980), “Acı Ertelenirken” (seçme şiirler, 1985), “Onarırken Kendini” (1992) sayılabilir. 7 0 Y I L B O Y U N C A Ş R Y A Z D I Arif Damar, Refik Durbaş ve Ahmet Erhan’la 1984 yılında Trabzon gezisinde... Şimdi de sergiyi ‘çaldılar’ Kültür Servisi Bimeras Kültür Vakfı ta rafından iDANS Uluslararası Çağdaş Dans ve Performans Festivali kapsamında hazır lanan ve geçen cumartesi günü Beşiktaş’ta CHP gençlik kollarına üye iki kişinin sal dırısına uğrayan “Serbest Bölge İstanbul” sergisindeki eserlerin dün de Üsküdar Mey danı’ndaki sergi alanından çalındığı bildi rildi. Bimeras, Üsküdar Meydanı’ndaki es naftan 25 sanat eserinin 1015 kişilik bir grup tarafından toplanarak sergi alanından kal dırıldığını öğrendiklerini belirtti. Bimeras Yönetim Kurulu Vakfı Başkanı Aydın Si lier ise Üsküdar Emniyet Müdürlüğü’ne baş vurarak şikâyette bulundu. ‘Mutlu Günler’in babası öldü Kültür Servisi 70’lerin sevilen dizisi “Mutlu Günler”in babası, usta oyuncu su Tom Bosley, 83 yaşında yaşamını yi tirdi. Kanser tedavisi gören ünlü aktör, “Mutlu Günler” dizisiyle ünlendikten son ra bir dizi TV dizisi ve şovda rol aldı. SAAT SEK Z GEÇ VURDUKime ne desemBoyuna kendimi dinliyordum eskiyağmurları dinliyordumDüşünmeden biliyordum deniz ılıdı Dökülen çelik katıYürüyenler yanyana Yüzümü güneşte dinlendirsem Dağın dağ olduğunu bilsem ovanın ovaağacın ağaç Kurtulurdum Çok köprülü sular gibi git git bitmedi Boyuna kendimi dinliyordum eskiyağmurları dinliyordumSaat sekizi geç vurduGiden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna Düşünmeden biliyordum ARİF DAMAR İlhan Berk’in de dediği gibi, şiirini bir soğuk demirci titizliğiyle kurdu. Yüksek sesle konuşmadı şiiri. İnceydi, derindi, sessizdi. Geçmişine bağlı olduğu kadar, yarınlara da açıktı. Tadı zaman geçse de eskimeyecek, her dem taze kalacak şiirler… ‘Şiir başkaldırıdır’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle