16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 21 EK M 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN C. Savcısı, Şehzade Abisi ve Atatürk Şiar Yalçın’ı üç gün önce yitirdik. Çok renkli bir insandı. İlkokuldan başlayarak, İngilizce eğitim gördü (İngiliz Okulu ve Robert College) ama tanıyan herkesin üzerinde ittifak ettikleri husus, Türkçeyi onun kadar iyi konuşanın az olduğuydu. Parlak bir hukukçuydu, savcıydı ama büyük şöhretini, gazetelerde, özellikle o sırada solda diye bilinen Akşam’da yazdığı yazılarda savunduğu sosyalist fikirlerden dolayı edinmiş, bu yüzden savcılıktan çıkarılmış, mahkemeye ve hapse düşmüş, bir ara, Emil Galip Sandalcı’nın ekibiyle birlikte TRT’de çevirmen olarak çalışmıştı. Şiar Yalçın, ünlü babasının soyadını taşımayan ender kişilerden biriydi. Yalçın soyadı, ona babasından değil, manevi babası olan gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın’dan geliyordu. Şiar Yalçın babasının soyadını taşımıyordu çünkü babası eski İttihatçı Maliyeci Cavit Bey soyadı kanunu çıkmadan önce, 1926’da İzmir suikastına karıştığı gerekçesiyle idam edilmişti. Cavit Bey’in eşi Aliye Hanım ve oğlu Şiar’a ise daha sonra eski İttihatçılar sahip çıkıp bakmışlardı. Şiar Yalçın da hapisliği babası gibi siyasi nedenlerle tanıdı. O İttihatçılıktan değil, solculuktan yattı. Askeri darbe dönemi, sıkıyönetim mahkemeleri önünde, solculuğunu reddetmedi. Duruşmasının en dramatik anı, askeri savcının kendisine Atatürk hakkında düşüncelerini sorduğu zaman yaşandı. Atatürk, dedi cevabında Şiar Yalçın, babamı astırdı. Onun İzmir suikastında dahli olmadığını, masum olduğunu düşünüyorum. O sırada salonda çıt çıkmıyordu; sinek uçsa duyulurdu. Şiar Yalçın devam etti: Ama Atatürk bana göre, yine de Türk tarihinin en büyüğüdür, kendisine hayranım! Aliye Hanım ise acısını hiç unutmayacak ve olayın faillerini affetmeyecekti. Çerkez kökenli Aliye Hanım, bebekken saraya getirilmişti. Abdülhamid kendisine “cici bebek” dermiş. Aliye Hanım büyüyünce, Şehzade Burhanettin Efendi ile evlendirildi. Burhanettin Efendi, tahta çıkamadan saltanat yıkıldı, hanedan yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Burhanettin Efendi de onlar arasındaydı. Burhanettin Efendi ile boşanmış olan Aliye Hanım 1921’de İttihatçı Cavit Bey ile evlendi ve 1924’te Şiar’ı doğurdu. Aliye Hanım’ın Şehzade Burhanettin Efendi’den de bir çocuğu olmuştu: Sarayda doğan son şehzade Ertuğrul Osman. Yani son Osmanlı şehzadesi Cumhuriyetin solcu savcısı Şiar Yalçın’ın ağabeyiydi. Aliye Hanım’ın, ilk kocasını tahtından, ikinci kocasını canından eden Mustafa Kemal ile yıldızı hiç barışmadı. Birinin babasını tahtından, öbürününkini ise canından eden Atatürk için oğulları hep hayranlıklarını dile getirdi. Şiar Yalçın’ın mahkeme önünde neler söylediğini yukarıda anlattım. Ertuğrul Osman Bey de ölümünden birkaç yıl önce Milliyet’te yayımlanan bir söyleşisinde şunları söylüyordu: Saltanat, hilafet... bütün bunlar geçmişte kalmıştır, Cumhuriyete dört elle sarılmak gerek... Atatürk olmasaydı, ne olurdu, düşünmek bile istemiyorum... İşte solcu Cumhuriyet Savcısı Cavit Bey’in oğlu Şiar Yalçın’ın ve Şehzade ağabeyinin Atatürk hakkındaki sözleri... Şiar Yalçın deyince hep aklıma gelen öykü de şudur: Sıkıyönetimin kararıyla Cumhuriyetin sık sık kapandığı 12 Eylül dönemi, bir sabah erken saatte, Ankara bürosunun kapısı çalınır, dahili elbiseli bir yüzbaşı, ardında astsubaylar gelir, yüzbaşı hışımla elindeki gazeteyi masaya çarpar ve haykırır: Bu ne rezalet, ben böyle bir şey görmedim! Eyvah, derler arkadaşlar yine kapandık. Yüzbaşı sürdürür: Bütün gece uğraştım, ansiklopedileri getirtim, sabaha kadar çabaladım, şu bulmacayı çözemedim. Böyle rezalet olur mu kardeşim? Yüzbaşının öfkesi, Ş. Yalçın’ın hazırladığı bulmacalaradır. Sonunda iş tatlıya bağlanır. Bulmaca ve briç üstadı olan Şiar Yalçın, olaya biraz mizah ve zekâ katmıştır. Örneğin şöyle sorular vardır: “Patron kullanan işçi” (yanıtı terzi) ya da “Birinciden sonra doğru üçüncüsü gelir.” (Yanıtı Napolyon.) Çok hoş, ilkeli, eskilerin deyimiyle nevi şahsına münhasır bir kişiydi Şiar Yalçın. Kendisini de şehzade ağabeyini de hep saygıyla anacağız. [email protected] ‘Youtube için çalışıyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu “Elektronik Bağımlılık ve Mücadele Metotları” ko nusunu ele aldı. Komisyonda, “İnternetin yasakçı zihniyetten kurtulması lazım” diyen ve Youtube yasağına değinen Anadolu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ferhan Odabaşı “Şu utanç tab losundan kurtulalım” dedi. TİB Başkanı Fethi Şim şek, Youtube’u kapatanın kendileri olmadığını be lirterek yasadan kaynaklanan sorunların çözülmesi için Adalet Bakanlığı ile çalıştıklarını söyledi. Düzeltme Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, HSYK seçimleriyle ilgili olarak siyasi iktidara yönelik yaptığı açıkla manın gazetemizin dünkü sayısındaki 5. sayfa baş lığının yanlış anlamlara neden olabilecek şekilde verildiğini belirtti. Kanadoğlu “Olay yargı için de ğil siyasi iktidar için utanç vericidir. Çünkü siyasi iktidarın Türk yargısında açtığı yaranın vahim utancını sonsuza kadar taşıyacaktır” dedi. Mersin’de bir kız çocuğu tutanak tutularak okula alındı. Baba: Kendi arzusu Çocuk: Onlar kovacak ben geleceğim Okul yöneticisi: Normal bir öğrenciydi, ailesi tarafından zorlanıyor Türban ilkokula girdiAB D N YAĞMUR / YUSUF BAŞTUĞ MERS N/ADANA Adana’da 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi T.Y’nin türbanıyla derse girme girişimin yankıları sürerken Mersin’de türbanıyla ilköğretim okuluna girmek isteyen 8. sınıf öğrencisi M.G. 4 kez geri çevrildikten sonra 5. denemesinde tutanak tutularak okula alındı. Sakarya İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi M.G. önceki gün derse türbanlı girmek istedi. Okul idaresi, M.G’yi kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı için okul binasına almadı. Ancak M.G. dün de okula türbanlı olarak geldi. M.G’ye bu gelişinde babası Hasan G. de eşlik etti. Okul nöbetçi öğretmenlerinin ve sınıf öğretmeninin ısrarına karşın M.G. okuldan ayrılmayınca Akdeniz İlçe Milli Eğitim Müdürü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bazı yetkililer de okula gitti. Ailenin ve M.G’nin ısrarı üzerine, öğrencinin 5. denemesinde derse girmesine izin verildi ancak bu durum İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün de katıldığı bir toplantıyla tutanak altına alındı. Çocuk: Canıma tak etti Şırnak’tan 1990’da Mersin’e göç eden 3’ü kız 6 çocuk babası olan Hasan G., kızının türbanla okula gitmek istemesinin tamamen kendi arzusu olduğunu, kimsenin etkisi altında kalmadıklarını, herhangi bir siyasi partinin de üyesi olmadığını savundu. Hasan G. “Okuyan tek çocuğum okula türbanla gitmek istiyor ama buna izin verilmiyor. Bu yıl türbanla okula gitmek istedi ama okula almazlar diye 1 aydır gelmiyordu. Dün ilk kez türbanla geldi ve okula alınmadı bugün de geldi. 4 kez okuldan gönderildi ama ısrarımız üzerine derse aldılar ama yarın ne olur bilmiyoruz” dedi. Baba Hasan G, tek isteklerinin bu duruma çare bulunması olduğunu, polis karakolundan çağrıldığını, nedenini bilmediğini söyledi. Türbanla okula giden M.G. ise “Dün canıma tak dedi. Taktım başörtümü geldim okula ama beklediğim gibi oldu okula alınmadım. Bugün de 4 kez çıkardılar ama ısrarımız üzerine derslere giriyorum. Yarın ne olacak bilmiyorum. Sonuna kadar direneceğim. Onlar kovacak ben geri geleceğim” diye konuştu. ‘Bu tür işlerle ilgisi yok’ İsminin açıklanmasını istemeyen bir okul yöneticisi, “Ailesi ‘baskı yapmıyoruz’ diyor ama ilk izlenimim çocuğun ailesi tarafından yönlendirildiği yönünde. M.G. geçen yıla kadar okula başı açık geliyordu. Çok sosyal değildi ama normal bir öğrenciydi. Bu tür işlere ilgisinin olduğunu da sanmıyorum. Ailesi tarafından zorlanıyor” dedi. M.G’yi kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı için, uygun bir dille uyararak okuldan gönderdiklerini anlatan idareci, “Ancak ailesinin ısrarı ve çocuğun sınıfa girmesi üzerine tutanak tutmak zorunda kaldık. Durumu üst amirlerimize ilettik. Durumu tutanağa geçirdik. Biz bodyguard değiliz. Sınıftan atamayız. Gelişmeleri beklemekten başka yapacağımız bir şey yok” diye konuştu. İdareci, olayın okulda huzursuzluğa neden olduğunu da sözlerine ekledi. AKP kamusal alana yayıyor EğitimSen Mersin Şube Başkanı Ahmet Antmen de yaşananları, siyasetçilerin özellikle AKP’nin türban konusundaki çıkışlarına bağladı. Üniversite öğrencilerinin türbanla derse girebilmelerinden yana olduklarını vurgulayan Antmen şöyle konuştu: “Ancak ilköğretim öğrencilerinin türbanla derse girmesine kesinlikle karşı çıkıyoruz. Çünkü o yaştaki bir öğrenci çocuktur ve kendi iradesiyle karar veremez. Bu son olayda da çocuğun kendi iradesiyle hareket etmediğini düşünüyoruz” diye konuştu. Antmen, yaşananlardan AKP hükümetini sorumlu tutarak “AKP iktidarı türbanı üniversitelerde tartışmaya açarak tüm kamusal alana özellikle ilköğretim okullarına yaymak istiyor.” 2002’den bu yana 3 kat arttı Kuran kursları patladı Aile, okul yöneticilerini suçladı Kanuni lköğretim Okulu’na türbanla girmeye çalışan ve Türkiye’nin gündemine oturan 13 yaşındaki 8. sınıf öğrencisi T.Y. ve ailesi, dün sabah türbanla okula girmek için girişimde bulunmadı. Okul yönetimini suçlayan ailesi, savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. T.Y’nin babası Hüseyin Yosunyaprak, okula çok yakın olan evinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Okul arkadaşlarının, “Okula açık geliyordu” dediği kızının bir yıl önce kapandığını söyleyen 3 çocuk babası Yosunyaprak, kızının kendi iradesiyle kapandığını söyledi. Kızının okula gitmesini istediğini belirten Yosunyaprak, “Akıl baliğ olmuş kızımız okula türbanla gitmek istiyor. Bunun üniversitelisi ilköğretimlisi olmaz. Bu işe çözüm bulunsun. Yetkililer türbanı çıkarmasını ve okula devam etmesini istiyor. ‘Takçıkar’ olmaz. Okul yönetimi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Süreci bekleyip ona göre davranacağız” dedi. Babası ve abisiyle gazetecilerin karşısına çıkan T.Y. ise türbanın her yerde serbest bırakılmasını isteyerek türbanını çıkarmayacağını söyledi. Türbanlı öğrencinin babası Hüseyin Yosunyaprak’ın Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Mustazaflarla Dayanışma Derneği (MustazafDer) üyesi olduğu ortaya çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP grup başkanvekillerinin “türban” sorununun çözümü için bir komisyon kurulması önerisine CHP’den “kamu, ilk ve ortaöğretimde türbana karşı güvence verilmediği” gerekçesiyle “ret” yanıtı geldi. AKP yöneticileri, “10 sene sonra ne olur bilinmez, millet bilir. Geleceğe yönelik bir taahhütte bulunulamaz” dedi. Komisyon önerisine destek veren MHP, 2008’de Anayasa Mahkemesi’nden dönen düzenlemenin yeniden getirilmesini isterken, BDP ise “inanç özgürlüğü paketi” önerdi. AKP grup yöneticileri, dün türban sorunuyla ilgili olarak CHP, MHP ve BDP’yi ziyaret etti. CHP ile görüşmede, şu diyaloglar yaşandı: AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ: Parti temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurulurak sorunun çözülmesini istiyoruz. Parlamentoda çözüm gerçekleşmeli. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol: Genel başkanımız “Tek gündemle masaya oturmam” dedi. İktidar samimi değil. YÖK elinize geçtikten sonra şikâyetlerinizi unuttunuz. Dokunulmazlık ve baraj sorunu milli iradenin parlamentoya yansımasının önüne geçen en büyük engeldir. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce: Türban serbestliğini üniversiteden sonra ilköğretim ve ortaöğretime kadar indirecek misiniz? Kamusal alanda bunun serbest kalmasını isteyecek misiniz? AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli: 10 sene sonra ne olur bilinmez, millet bilir. Geleceğe yönelik bir taahhütte bulunulamaz. Başbakan kamusal alanın tanımını tartışmaya açtı. Yeni bir tanım yapılabilir. Kemal Anadol: Ne tanımı, kamusal alanın tanımı belli değil mi? Kızılcahamam kampında Fatma Ünsal, türbanla Meclis’e girmek istediklerini söyledi. Bütün bunlar gerçek niyetleri, asıl gündemi ortaya koyuyor. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi: Bu sözlerinizle gerçek niyetinizi ortaya koydunuz. Bekir Bozdağ: Türbanı çözeceğinizi söylemiştiniz, komisyon kuralım. Kemal Anadol: Bu koşullarda bir komisyona üye vermeyiz. Görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Anadol, “Biz türbanın ilköğretime, ortaöğretime, kamusal alana, mahkemelere, devlet dairelerine girmesine karşıyız. Türkiye’yi karartma operasyonuna ortak olamayız” dedi. BDP: Ya Aleviler? AKP: Yalnızca türban AKP’nin BDP ile görüşmesinde KCK operasyonları gündeme geldi. AKP’lilerin “komisyon” kurulması istemine BDP’liler, sorunun Aleviler, zorunlu din dersi ve diğer inanç gruplarının sorunlarını da içeren bir “din, inanç ve vicdan özgürlüğü” paketi çerçevesinde ele alınmasını istediklerini ifade ettiler. AKP’lilerin gündemlerinde şu anda sadece “türban” olduğunu ifade etmesi üzerine Yıldız, konuyu partisinin yetkili organlarında görüştükten sonra net yanıtlarını vereceklerini ifade ettiler. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) İnce: Türbanı ilköğretime mi indireceksiniz? Canikli: 10 yıl sonrasını bilemeyiz Güvence vermedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın ÖSYM’nin gerçekleştirdiği bütün sınavlara türbanlı girilebileceğini açıklaması üniversitelerin ardından ortaöğretimde de türbana vize verilmesi anlamı taşıyor. Lise son sınıf öğrencilerinin, üniversiteye giriş sisteminin ilk basamağı olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) henüz mezun olmadan girmeleri nedeniyle türban böylece ortaöğretime kadar inmiş oldu. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nce düzenlenen “Dünya Üniversiteler Kongresi”ne YÖK’ten yapılan video konferans bağlantısıyla katılmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 19 Aralık’ta yapılacak Akademik Personel Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) kılavuzunda yapılan düzenlemeyle adayların sınava başı açık girmesi koşulunun kaldırılmasını engelleyen bir durumun olmadığını savunan Özcan, “Tamamen ilk başta keyfi olarak konulmuş bir kuraldır. Biz de o kuralı kaldırdık” dedi. Geçmişte benzer konuda davalar açıldığının anımsatılması üzerine Özcan, “Hiçbir aykırılık görmüyoruz, onun için kaldırdık” dedi. Özcan, bir soru üzerine diğer sınavlarda da aynı uygulama olacağını belirtti. Özcan, “Hepsinde aynısı olacak. Bütün sınavlar dahil. Bütün sınavların kılavuzunda aynı ifadeyi göreceksiniz” dedi. Eğitimöğretim yılının haziran ayının ikinci haftasında sona ermesiyle mezun olan ortaöğretim son sınıf öğrencileri, mezuniyetlerine henüz 2 ay varken nisan ayında düzenlenecek YGS’ye girecek. YÖK’ün bütün sınavlardan kaldırdığı başı açık olma koşuluyla birlikte ortaöğretim öğrencileri türban takarak YGS’ye girebilecek. ÖSYM, KPSS’deki iddialar nedeniyle iptal ettiği KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı’nın yeni kurallara göre oluşturduğu kılavuzu internetten yayımladı. Öğretmen adaylarının katılacağı sınavın kılavuzunda, geçen sınavdaki “aday, başı açık ve kılık kıyafetiyle ilgili mevzuata uygun bir şekilde gelmemişse sınavı alınmayacaktır” ifadesi çıkarıldı. Bütünsınavlar içinvizeverildi MAHMUT LICALI ANKARA AKP hükümeti, Kürt soru nunun çözümü için Doğu ve Güneydoğu’da imam hatip liseleri ve Kuran kurslarının sa yılarını arttırmayı hedeflerken AKP’nin ik tidarda olduğu 8 yıl içinde imam hatip li sesinde öğrenim öğren öğrencilerin sayısı 71 binden 198 bine; Kuran kurslarının sa yısı ise 3 bin 852’den 8 bin 696’ya çıktı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın AKP’nin Kızılcahamam kampında Kürt sorununun çözümü için gündeme getrdiği “Kuran kurslarının ve imam hatip liselerinin sa yılarının arttırılması” yönündeki for mül, AKP’nin iktidara geldiğinden beri yü rüttüğü politikanın temelini oluşturuyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) veri lerine göre imam hatip lisesinde öğrenim gören öğrenci sayısı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verilerine göre Kuran kurs larına giden öğrenci sayısı 8 yıl içinde kat lanarak arttı. MEB’in verilerine göre, AKP’nin tek ba şına iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye genelinde imam hatip lisesinde okuyan öğrenci sayısı 71 bin 100 olarak hesapla nırken bu rakam sürekli arttı. 20032004 eği timöğretim yılında 90 bin 606’ya çıkan öğ renci sayısı 20092010 döneminde ise 198 bin 581’e çıktı. Bu rakamlara göre AKP ik tidarında imam hatip liselerine devam eden öğrenci sayısı yüzde 179 oranında arttı. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı resmi Kuran kurslarının sayısında da büyük artış yaşandı. Diyanet’in verilerine göre 2002 2003 döneminde 3 bin 852 olan resmi Ku ran kursu sayısı, bu yıl 8 bin 689’a çıktı. AKP’nin iktidarda olduğu 8 yıl boyunca res mi Kuran kurslarının sayısı yüzde 125.5 art tı. Kaçak Kuran kursu sayısının ise 60 bi nin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Kuran kurslarına giden öğrenci sayısında da büyük artış yaşandı. İktidarının ilk yılında 118 bin 335 olan öğrenci sayısı 20092010 döneminde 297 bin 247’ye yükseldi. Kuran kurslarına devam eden öğrenci sayısındaki artış yüzde 151 oranında gerçekleşti. Gümüş’ten hükümete çağrı ‘Din dersi zulmü bitsin’ MEHMET MENEKŞE AMASYA Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş, zorunlu din der sinin bir asimilasyon aracı olduğunu belirterek derhal kaldırılması gerektiğini bildirdi. “Ne der diniz var din dersiyle” diyen Devlet Bakanı Faruk Çelik’e de tepki gösteren Gümüş, “Hukuka saygı gösterin, kendinize demokrat olmaktan vazgeçin, Başbakan’ın asimilas yonla ilgili belirlemesine uyun ve bu zulmü artık bitirin” ifadesini kullandı. İlk ve ortaöğretim okullarındaki zorunlu din dersi uygulamasının insan haklarına, yargı ve AİHM kararlarına aykırı olduğunu belirten Gü müş, AKP hükümetinin ısrarla mahkeme ka rarlarını uygulamaktan kaçındığını ifade etti. Gümüş, zorunlu din dersinin Sünniliğin öğre tildiği bir asimilasyon dersi olduğunu vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle