18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bir başarısızlık öyküsü Insanı diğer canlılardan ayıran en güçlü özelliği, sorgulayan usudur. Bu güç ve ye- tenek; onu, olaylar ve nesneler üzerinde "neden", "niçin"sorularıyla araştırma- ya ve düşünmeye yönlendirir. Karmaşık durumların ya da yerleşik inançların alan- larına girildiğinde; sorunlar, ancak bilim ve bilgiyle çözümlenebilir. Çetın Aşçıoğlu Yargıtay Onursal Üyesı, [email protected] B u hağlamda ulaşılacak bıreysel başarı ku- çumsenemez. Nc var kı bıreysel başarı, ıl- gılı alanda onaylanıp somutlaşmadıkça tamamlanmış, sayılmaz. Bılım ve bılgının değe- rının bılıncmde olmayan ve onyargıların kc- mıklcştığı alanlarda gerçekleşme olasılığı çok du- şuktur Değerlı okuyucularım, bu bağlamda, ya- şadığım bır başarısızlık oykusunu sızlerlc paylaş- mak ıstıyorum 1980'lt yılların başında tetkık yar- gıcı olarak ınceledığım dosyalarda, kusuru ve de- recesmı çoğun muhendıs bılırkışıler belırlıyor ve yargıçlar da onlar oyle dedığı ıçın buyruklarını oluşturuyordu Yargıtay'ın "kusur teknık bır kav- ramdır, bılırkışı behrlemelıdır" kokleşmış ınanç- ları da bu yonteme onay verıyordu. Dosyaları ku- rullara sunan tetkık hâkımletı olarak da, bır ku- ral ve mantık hatası olmadıkça, bılırkışı goruşu- nu aktarmaktan başka bır şey yapamıyorduk Oysa kusur kavramını hukuk bılımı ıncelıyor ve tanımlıyordu Bazı bılımsel yapıtlarda "kusur hukukı kavramdır, ancak Yargıtay'a anlatamıyoruz" elcştırılcrı yapılıyordu. Dığer yandan usul yasa- larında "hukukı konular- da bılırkışı goruşu alın- maz" buyruğu da soz ko- nusu ıdı. Başvurduğum bılımsel yapıtlar benı doğrulasa da, kusurun ve derece- lendırılmesının belırlen- mesı yolunda çok yuzey- s>cl bılgıler dışında, bır çalışma ve açıklamaya r a s t l a m a d ı m Ulaşabıldığım kadarıyla, İsvıçre Federal Mahkemesı kararlarında kusuru ve dercccsını yar- gıçlar belırlıyordu 1983'te Yargıtay uyesı seçıl- dıkten sonra loplantılarda kusur konusundakı du- şuncelerımı yerı geldıkçe açıklamaya başladım llk oıuelerı konuşmalarım havada kaldı Karşıoy yazmaya başlayınca Kararlara "kusur teknık kavramdır bılırkışı goruşu alınmalıdır" açıkla- maları yazılarak tepkıler alıyordum Konuyu bır bılımsel toplantıda bıldırı ıle gundeme getırdım Hıı, ışlenmemış bır konıı olduğu ıçın ılgıyle karşılandı Bu bağlamda bazı bılım ınsanları ve hukukçuların goruşlerıme kuşkuyla bakmaları ve eleştırılerı, araştırnıa ve çalışmamı tetıklcdı. YARGIÇ BELİRLER Yabancı dıl bılmemenın zorlugu, dış kay- nakları ıncclememı engellıyordu. Bır arkadaşımın yardımıyla Belçıka, Fransa ve Italya Yargıtaylarına mcktup yazarak bılgı ıstedım Yanıtları benı doğruluyordu Kusuru ve derecelendırılmesı hu- kuk kavramıdır "yargıç belırler", bılırkışının gorevı "teknık saptamalar yapmakla sınırlıdır" Çalışmalarımı kendı ısteğımle emeklı oldu- ğum 1995 yılına kadar surdurdum Azımsanmayacak oranda bılgı bırıkımıne sahıp olmuştum Ancak kcmıkleşmış onyargıları de- Içinde kusurun tartışıldı- ğı davaların sayısı yüz binin üzerindedir. Sorun, bilirkişinin egemenliğinde çözüldüğünden, "birbiri- ni izleyen bilirkişi yaza- naklan", "gereksiz gi- derler", "senelerce uza- yan davalar" doğru ve güvenli yargıiamayı olum- suz etkilemekte ve yargı- ya güven sarsılmaktadır. ğıştıremıyordum. Son kez katıldığım Yargıtay Genel Kurulu'nda sorun gundeme geldığınde, go- ruşumu yıneleyınce, gelen ağır eleştırılere, "Goruşlerımm doğruluğuna, bılımsellığıne sızle- rı ınandıramadım, ne var kı, bır gun gelecek bı- lım ve aklın aydınlık ışığı bu çatı altında egemen olacaktır" yanıtını verdım Bu arada kendımı de sorgularnalıyım: Temel ılkelerı ortaya koysam da, ozellıkle kusurun ob- jcktıfleştırılmesınde, somut davranışla karşılaş- tırılacak soyut tıplerın ıçının nasıl doldurulaca- ğını açıklayamıyordum. Emeklı olduktan sonra Cengız Koçhısarhoğlu'nun "Haksız Eylem Sorumluluğunda Kusuı'' adh yayımlanmamtş doçentlık tezıne ulaştım. Buradan elde ettığım bıl- gılerle eksıklığımı buyuk olçude gıderdım 2005 yılında yururluğe gıren TCK'nın taksırlı suçlarla ılgılı 22. maddesının gerekçesınde "hu- kuk kavram olan kusuru ve derccesmı yargıç be- /ır/er" açıklamasına yer verılmıştı Ne var kı, uy- gulama yıne de değışmemıştı. Çunku yargıcın bu ışlemı yaparken nasıl bır yontem ızleyeceğı ko- nusunda bılgı ve becensı yetersızdı. Bu eksıklığı gıdermek ve uygulamaya yarar- lı olur duşuncesıyle, yapıtımın 2008 baskısında (1), kusur ve dereccsmın belırlenmesınde ızlen- mesı gercken yontcmı kapsamlı olarak elc aldım Ayrıca kuramsal bılgı ve açıklamaların, uygula- yıcılar açısından anlaşılması ıçın somut olaylar uzerıne ornek çalışmalar da yaptım Bu konuda başka bır çalışma olnıadığından, degerlendırılmesı beklentısıyle yapıtımı, kusuru ıncclcyen Yargıtay'ın ılgılı daıre başkan, uye ve tetkık yargıçlarına ımzalayarak sundum. Aradan bır seneye yakın geçtığı halde hıçbır olumlu ya- nıt almadım, eskı uygulama hukuka ve yasalar kar- şın surduruluyordu. Çalısmamda eksık ve eleştırılecek yanlar olabılır Ne var kı, okumadan, tartışmadan hu- kuka aykırı uygulamanın sumıcsı, bılımlc bağdaşır yonu olmasa da, başarısızlıgımın kanıtı oluyordu Ama asıl ıçıme sındıremedığım "sorgulamayan araştırmayan ve akıl yurutmeyen yargıç tıpınm gıderek yargıya egemen olması"dır Değerlı okuyucularım, ıçındc kusurun tartı- şıldığı davaların sayısı yuz bının uzermdedır Sorun, bılırkışının egemenliğinde ç^zulduğundcn, "bırbırını izleyen bılırkışı yazanakları", "gereksiz gıderler", "senelerce uzayan davalar" doğru ve gu- venlı yargılamayı olumsuz ctkılcmckte vc yargı- ya guven sarsılmaktadır Oysa onerdığım goruş vc yontem benımsen- dığınde, bılırkışı goruşu ancak gcrektığmdc tek- nık saptamalar sınırlı alınacak, davalar çok kısa sureyle ve en az gıderle sonuçlanacak, en onem- lısı hak arayanların guvencesı olacak sorgulayan, araştıran etkın ve yetkın yargıç tıpının gerçek- lcşmesıne olanak sağlayacaktı. Başarısız olsam da, yarınlardan umudumu yı- tırmedım Geç de olsa bılım ve sorgulayan araş- tıran akıl bu konuda da egemen olacaktır. Yargı da yalnız kusur kavramı dcğıl onlarca kavram ve ılke aynı sorunla karşı karşıya olup ço- zum beklemektedır. Bunun bılıncınde olma- dan, yargı reformu soylemlerı boş ınançtır. HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz [email protected] Yıldız Işığı Hakkı "-Geceleri yıldızları izlersin. Benim yaşadığım yerde her şey o kadar küçük kı, sana gezegenimi gösterebılmem ımkânsız. Ama böy- lesı daha tyı. Çünkü ıçlennden bırınde benım yaşadığımı bıleceksin. Hepsini seveceksin. Hepsisenin dostun olacak. Ve sana birhediyem var... Bir kez daha gûldû. - Ah, küçük prens! Benim sevgili küçük prensim. Gülüşünü duymak çok güzel! • Aslında benim hediyemdi bu... tıpkı su için olduğu gibi. - Anlamıyorum... - Yıldızlar, başka başka insanlara farklı şeylerifade ederler. Bazıları için sadece gökyüzünde titreyen ışıklardır. Yolculariçınse, birreh- berdırler. Bilım adamları için fikir kaynağıdırlar. Şu benim iş adamı içinse zenginlik. Ama herkes için sessızdirler. Sen hariç... - Ne demek bu? -Geceleri gökyüzüne baktığında, yıldızlardan birinde benim yaşadığı- mı ve orada gülüyor olduğumu bileceksin. Bu yüzden sana sanki bü- tün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Bütün dünyada yalnızca senın gülen yıldızların olacak. Ve bunu söyledikten sonra yine güldü. - Ve üzüntün geçtiğinde - çünkü zaman bütün acıları iyileştirir- beni tanıdığına memnun olacaksın. Daima benim dostum olarak kalacak- sın. Benımle birlıkte gülmek ısteyeceksın. Ve zaman zaman, sadece bunun için gidip pencereyi açacaksın... Gökyüzüne bakarken güldü- ğünü gören arkadaşların buna çok şaşıracaklar. Sen de onlara: "Ah, evet, yıldızlar benı hep güldürürler" dıyeceksin. Onlar da senin delı olduğunu düşünecekler. Görüyorsun, sana ne kadar kötü biroyun oynadım... Ve bir kez daha güldü. - Aslında ben sana bir sürü yıldız değil de, kahkaha atabilen bır sürü zil vermış gıbı oldum." (Saint-Exupery, Küçük Prens, çev.:D.Özdınlerj ZekiAslan geçen hafta CBT'de yayımlanan yazısında, Uluslararası Astronomi Birlıği'nın (IAU) 3-14 Ağustos 2009 tarıhlerin- de Brezilya'da yaptığı genelkurultoplantısının ardından "Gece Gökyüzünün Savunulması ve Yıldız Işığı Hakkı" başlıklı, "Gökkubbeyı seyretme ve zevk alma olanağı sağlayan kirlenmemış gece gökyüzü- nün, temel sosyo-kültürel ve çevre haklarından sayılması" gerektiği- niıçeren birbıldirge yayımladığını bıze duyurmuştu. Uluslararası Astronomi Bırlığı bu bıldırgeyı, kım bilir, Küçük Prens'le Büyük Sahra'ya zorunlu ıniş yapmış bır uçak pılotu (Exupery) arasındakibu dostluğun anısına yayımlamıştı. Belki, "Başımın üstünde yıldızlarla dolu gökyüzü, içımde ahlak yasası" dı- yen Kant'ın duyumsatmak ıstediğı bir sorumluluğu bıze anımsatmak için de yayımlamıştı. Her gün her bıri birer Küçük Prens, Küçük Prenses olan yirmi- beşbın çocuğumuz ölüyor açlıktan yeryüzümüzde! (Dıe Zeıt, 1211.2009, s.8) En uzakta, en yakında açlıktan ölenlerı bilınmez, bıze görünmez kılıyorlar. Belkı Bırlik bu bıldırgeyı bızım bu çocukların git- tiğı yıldızları görebilmemiz için de yayımlamıştı. Gündüzümüzü karartıyorlar, gecemizın ihtişamını ve matemini ne idığü belirsiz aydınlatmalarla alaca karanlığın kaygı saatlerine dönüştürüyorlar. Geceleyin üstümüze gerdiğimiz gökyüzümüzün, ru- humuzun, tinimizin derınliklerini böylesı aydınlatmaların dayattığı sığlığa hapsettiriyorlar. Kant, gündüz için "güzel" derken, gecenın "ıhtışam"ından söz etmekten kendıni alamıyordu. Açların, sefıllerin, yoksullann, mağ- durların, mazlumların muhteşem gecesı, yıldızlarla dolu gökyüzü... Bu onların onuruydu. Yıldız Işığı Hakkı onların bu onura olan hakla- rıydı: "Hayır, müstebitin gücünün de birsınırı var. Mazlum hıçbir yer- de hukukuna kavuşamazsa, zulüm dayanılmazsa, iç rahatlığıyla göğe uzanır ve indirir aşağıya kendi ezeli haklarını. Onlar ki, yıldızlar gibi öyle devredilemez, yok edilemez, asılı dururlar" (Schiller, VVilhelm Tell, 2. perde, 2. sahne, 1804).Bu hak, bu haktan yıldızların ışığına olan hakkımızdı. Yıldız Işığı Hakkı... Ne mağrur, ne vakur, ne güzel bir hakl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle