18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
>- oo leo CTı O O CNJ Yılm olayı: ARDİ, insan evrimini altüst etti Saygın bilim dergisi Science, 2009 yılının en önemli 10 bilimsel buluşunu seçti. Erken insan ev- rimi konusundaki düşüncelerimizi kökünden değiştiren 4.4 milyon yaşındaki Ardipithecus ramidus iskeletinin 15 yıllık bir çabadan sonra yeniden yapılandırılması 2009'a damgasını vuran en önem- li bilimsel buluş olarak değerlendirildi. Bugüne dek bulunan en eski insansı iskeleti olan "Ardi" eski akrabalarımızın neye benzedikleri konusunda beklenmedik ipuçları sunuyor. İnsanın en eski atası bulundu I nsanoğlunun kökenleri konusunu derleyip toparlamaya ça- ltşmak, kimi parçaları yitik, son derece karmaşık dev bir yap- bozu tamaınlamaya çabalamaktan farksız. Bu eksik parçala- rın kimi bclki hiçbir zaman bulunamayacak; bulunan parçala- rın yerli yerine oturtulması da kimi zaman hiç kolay olmayacak. Gelgelclim, fosil avcılan arada sırada da olsa bu cksik halkala- rın yerine tam olarak oturan ve mevcut görüşü anında yerle bir eden parçalar buluyorlar. Böyle bir buluşja sonuçlanan sürecin tolıumları Kasım 1994'te, Etiyopya'nın tozlu ûrta Avstş bölge- sinde bir insansı eline ait iki kenıik parçasınm gün ışığına çıkartılmasıyla bir- likte atıldı. Bu bulusu izleyen bir- —|- ^ ^ ^ ^ ^ E ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ H R S B S B B I kaçhafta içinde yüzü aşkın parça daha bulundu. 15 yıl süren kapsatnlı çalışma- lar geçtiğimiz günlerde 4-4 milyon yıl önccsine uza- nan ve bir olasılıkla insa- nın atası olan Ardipithecus ramidus ad- lı bir kadın iskeletinin bu- lunmasıyla sona erdi. Science dergisinin 2 Ekım carihli özel sayısında 10 farklı ülkeden 47 yazar larafından kaleme alınan 11 ınakalcde, Ardi adı verilen ve 125 parçadan oluşan insansı iskeleti ayrıntılı bir biçimde ele alınıyor. Orta Avas araştınna eki- bi önderlerinden ve Kaliiomiya Universitesi uzmanlanndan Tim White, "İskelcrin biyolojik özclliklerinin kavnınabilmcsi için asıl gerekli olan bölümler kafatası, disler, /c/Je/ı kcmıği, bacaklar, d vc ııyaklardır. Elimi:Je bunlann rümü var. Bu tbsıllerin en müc- hiş yönii, evrim sü'recinde 4-5 milyon yıl öncesinc uzanan kara birdelige ij.fi: rufnı;ı/;jrı,"diyor. Pennsylvania Eyalet Üniversitesı biyolojik antropolojı uz- manı Alan Walker da, Ar. Ramidus türünün, daha önce yine Etiyopya'da bulunan ve bugüne dek bulunan en eski insansı is- keleti sayılan 3.2 milyon yıllık Lucy'den çok daha önemli ve çok daha sıra dışı olduğuna, buradan elde edilecek verilerin yalnız- ca kendi evrimsel geçmişimizin değil, aynı zamanda en yakın ak- rabamız olan büyük maynıunların geçmişine de yepyeni bir bo- yut kazandırabileceğine dikkat çekiyoı. Ardi'nin heınen hemen eksiksiz denebilecek kalıntılarının yanı sıra, yaşadığı çevreden loplanan aynı döneme ait 150 bini aşkın bitki ve hayvan fosili de olası en eski atalarımız konusunda benzersiz bilgiler sunuyor. Daha da öncııılisi, Ardi, yaklaşık 7 mil- yon yıl önce yollan ayrılan insanlar ıle şcmpanzelerin son ortak atalarının neye benzediğiyle ilgili ipuçları da sunabilir. White'a göre bu ortak atanın soyundan gelen en eski ve en iyi belgelenmiş türün en şaşırtıcı özelliği, "ayrılma aşamasına bu denli yakın" olmasına karşm, yaşayan prımatların en yakın ak- rabaları olan şempanzelerle arasında çok az bir benzcrlik olma- sı. Henüz açıklığa kavuşmamış ortak atanın kemikleri bugüne dek 15 bulunamamış olmakla birlikte, bilim insanları eldeki verilerden ve özellikle de Australopithecusve çağdaş Afrika maymunlarıyla ilgili çözümlemelerden elde ettikleri bilgilerden Büyük-Büyük- Atamızın daha çok pannak boğumu üzerinde yürüyen ve ağaç- lara tırmanan bir maymunu andırdığı sonucuna varmışlardı. Ne var ki, Ardi'nin özellikleri şempanzeyi hiç andırmıyor. Bu da, White'a göre, son ortak atamızın bir olasılıkla her iki- sinin de olmadığı anlamma geliyor. Kent Universitesi antro- pologlanndan ve Orta Avaş ekibi üyelerinden C. Owen Lovejoy bulunan iskeletin insanoğlunun evtimiyle ilgili görilşleri yerle bir ettiğine, genetik benzerliklerine karşın, insanlann, şem- panzelerin biraz farklı bir türü olmadıklarını açıkça gözler önü- ne serdiğine dikkat ^vkıyor. BUNLARINANLAMINE? Ardi'nin anatomik özelliklerine bakılırsa, bilimsel a<,ıdan şem- panzelerin son 7 milyon yıl boyunca çok daha fazla değişimdcn ge(,Tikleri ve gerc^ikte insanlardan çok daha fazla evrildikleri gö- rülüyor. Ancak bu, Ardi'nin şempanzeden çok insanı andırdığı an- lamına gelmıyor. Ardi'ye "ilginçbir mozaik" nıteliğini kazandıran salt insana özgü unsurların başında iki ayaklılık (bipedalizm) ge- liyor. 120 santimetre uzunluğunda ve yaklaşık 50 kilo agırhğındaki Ardi'nin üst kalçıı kemıği, bacak kemikleri ve ayaklarınm yapısı onun dik yürüyebildiğini, ancak ağaçlara tırmanma yetisini de korudııgunu ortaya koyuyor. Ağaç dallarını kavramasını sağla- yan olağanüstü büyüklükıeki ayak pannaklarınm yine de may- munların sahip olduğu esneklikten (goril ve jempanzelerin ayak- ları hemen hemen elden farksızdır) ve Australopithecus ilc Homo'ların yalpalanıadan yürümclenne olanak tanıyan kemerden yoksun oldukları görülüyor. Ardi'nin nesneleri yerden toplamasına ve bunları iki ayak üzerinde yürürken taşımasına olanak tanıyan ellerinin, şem- Ardi'nin ayağı (sağ) dalları yakalamak ıçin büyük bir ayak baş parmağına sahip. Böylece hem dik yürüyor, hem de büyük ayak parmaklarıyla ağaç dallarını kav- rayabiliyordu. panzeninkine kıyasla, çok daha becerikli ve manevraya elverişli oldukları göze çarpıyor. Bilek, el ve omuz kemikleri onun par- mak boğumlan üzerinde yürümediğini ve zamanının çoğunu, may- munlar gibi ağaçlar arasında salınarak geçirmek yerine, dalların arasında yok olan maymun türlerine özgü ilkel bir biçimde yol aldığını ortaya koyuyor. Pennsylvania Universitesi paleoantropoloji uzmanı Alan Walker, son ortak atamız ile Australopitlıecus'hrm arasında ka- lan özelliklere sahip olan Ardi'nin harika bir Darsvinci yaratık olduğunu öne sürüyor. Ardi'nin yalnızca fosillerini incelemekle kalmayıp, gün yü- züne çıkartılan en az 35 farklı Ar.ramidus'a. ait oldugu sanılan 110 başka kalıntıyı da araştıran bilim insanları da bunun bilin- cindeler. Bu kemiklere aynı bölgeden toplanan binlerce bitki ve hayvan fosili de eklendiğinde Ardi'nin yaklaşık 200,000 kuşak önce dolandığı ortamın açıkça gözler önünde canlanması da iş- ten değil. Görünüşe bakılırsa, bu bölge ormanların ve tatlı su kay- naklarının yer yer yoğunlaştığı ağaçlıklı yeşil bir alandı. Kolobus maymunlan agaçlarda çene çılarken, babunlar, filler, sannal boy- nuzlu antiloplar ve sırtlanlar ortalıkta dolanmaktaydı. Ada tav- şanları, sivri fareler, kirpiler ve küçük etçil hayvanlar çalılıkla- rın altına sıvışmışlardı. Çeşit çeşit yarasalar, tavus ku§u da da- hil, en az 29 kuş türü, kumrular, muhabbet kuşları, kırlangıç ve baykuşlar kol gezmekteydi. Etiyopya çökellerinde çitlcmbik to- humları, fosilleşmi; palmıye ağaçları ve incir ağacı polenleri gö- mülüydü. Her seyi yiyen .Ar.ramıdus'lar hiçkujkusuz bunlarla bes- leniyorlardı. Bu tablo evrim konusunda yerleşik denebilecek bir görüşü yerle bir ediyor. Paleoantropoloji uzmanları bir zamanlar atala- rımızın iki ayak üzerinde yürümelerine ncden olan unsurun Afrika ormanlarını savanlara dönüştüren iklim değişiklıği olduğunu dü- şünüyorlardı. Bu düîjünceye göre, böyle bir ortamda ayakları üzerinde du- rabilen primatlar uzun çalılıkların ardını görebildiklerınden par- mak boğumlan üzerinde yürüyen canlılardan daha avantajlı du- rumdaydılar. Buna bağlı olarak, primatlar çok daha kolay yiyc- cek bulabiliyorlar ve kendilerini düşmanlardan daha kolaylık- la koaıyabiliyorlardı. Lucy'nin bağlı olduğu türün kimi zaman da- ha ağaçlık bir alanda yaşamaları bu kuramı giderek geçersiz kıl- maya başladı. Ardi'nin benzer bir ortamda yüz binlerce yıl önce dik yürü- yebiliyor olduğu gerçeği bunun ba$ka bir nedeni olması gerek- tiğini açıkça ortaya koyuyor. TOPLUMSAL DAVRANIŞLARI Bu nedeni kimsc bilmemekle birlikte, Ardi'nin toplumsal dav- ranışlarıyla ilgili bir kuram bu konuda birtakım ipuçları verebilir. Lovejoy, Ar.Ramidus'ım insan dışında başka pri- matlarda rastlanmayan bir sosyal sisteme sahip olduğuna inanıyor. Goril ve şempanzelerde, erkekler dijilerin ilgi- sini çekmek ıçın bırbirleriyle kıran kırana savajırlar. Oysa, Lovejoy'a göre, Ardipithecus erkekleri arasmda boylcsi bir çekişmeye tanık olunmuyor. Tam tersine, erkekler dişj- lerle yakın ılı^ki kurmayı ve (yaşamboyu mutlaka tekes,- li olmak zorunda kalmasalar bile) yavrularını yetiştinnek için birlikte kalmayı yeğliyorlar. Bu uyumlu var oluşun en somut kanıtı Ardipıdıecus'lmn dişlerinden geliyor: Bu türün kopek diş- leri, erkck şempanze ve gorillerin savaşmak için kullan- dıkları hançerimsi sivri üst azı dişlerine kıyasla, oldukça küt. Bu da dişilerin, daha küçük azı dişli erkeklerb ej- leşmeyi ycğlediklerini gösteriyor. Lovejoy'a göre, dşile- rin böylesine güçlü bir konuma sahip olmaları için Ar.Ramidus'hnn erkeklerin işbirligine açık oldukları bir sosyal sistem geli^tinniş olmaları gerekiyor. Bu sistımde erkekler bir olasılıkla dişilere ve yavrularına yardın edi- yor, onlara yiyecek buluyor ve bulduklarını paylaşıy>rdu. Böylesi bir davranış değişimi iki ayaklılığın ortaa çı- kıjına da bir açıklık getirebilir. Nihayetinde, iki ayal üze- Ardi iki ayağının üze- rinde dallarda ve yer- de yürüyebiliyordu. Bu da iki ayaklı yürü- menin evriminde önemli bir aşamaydı. rinde dik yürüyemeyen bir canlının ormanlık alanlarda yiyecek taşıması hiç de kolay değildir. Toplumsal davranışla ilgili bu tür ayrıntılardan yola çıkarak bir görüşe varılması, hiç kuşkusuz, spekülatif bir yaklaşım. Nitekim, çok sayıda bilim insanı araştırmayı kaleme alanların vardıkları kimi başka önemli sonuçların yeniden değerlendiril- mesi gerektiğine hemen dikkat çektiler. Sorunlardan biri Ardi'nin iskeletinin kimi parçalannın ne- redeyse un ufak olmuş durumda bulunmuj olmasından kaynak- lanıyor. Bu yüzden parçaların çok daha kapsamlı bir dijital ye- niden yapılandırmadan geçirilmesi gerekiyor. Gelgelelim, Science dergisi her zaman özel sayı yayımlamı- yor ve bu sayıdaki yazılarda betimlenen fosillerin olağanüstü sa- yıda ve çeşitlilikte olması bilim insanlarının somut kanıtlar üze- rine tartıştıkları anlamma geliyor. White,"Orta Avaş'takı ça- lıştnalarımıza başladığımızda insan fosil kayıtları yaklaşık 3,7 mil- yon yıl öncesıne dek uzanıyordu. Şimdi isc climizde insan soyunun ortaya çıkışına yaklaşık 700.000 yıl daha yakın bir döneme ait yığınla bilgi var. Bu yalnızca bir iskeletten ibaret değil. Onun sa- yesinde tümden karanlık bir dönemle ilgili yüksek çözünürlük- te bir görüntüye ulaşıldı," diyor. Daha çok parçanın bulunması amacıyla çabalar sürdürülüyor, ama yapbozun en azından ana hat- ları giderek aydınlığa kavuşuyor. Derleyen: Rita Urgan / Kaynak: Science, Time,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle