18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SON ARAŞTIRMALAR CD KANSER HÜCRELERİNÎN GELİŞÎMİ "CANLF ÎZLENDÎ Alman bilim insanlan yeni bır teknik sa- yesinde, kanser hücresinin ne şekilde beyin tümörüne dönüştüğünü gerçek zamanlı ola- rak izleme olanağına kavuştu. Münih Ludwig-Maximilians-Universitesi'ndeger- çekleştirilen araştınnanın yöneticisi Frank Winkler, yeni sonuçlann halihazırdaki kan- ser terapilerınin iyileş- tirmesinde ve yeni etki maddelerinin geliştiril- mesinde yardımcı ola- cağını umuyoruz diyor. Hastalardaki ilk or- taya çıkan tümör başa- rıyla tedavi edildikten uzun bir süre sonra bi- le metastazlar gelişebiliyor. Ve genelde ölümcül olanlar ilk tümör değtl, metastaz- lardır. Ozellikle de akciğer, meme ve ciltteki kanserden beyne sıçrayan metastazların te- davisi neredeyse olanaksız. Winkler ile ça- lışan bılim insanlan "iki fotonlu miktosko- pi" tcknığiyle metastaz oluşumunun evre- lerini aylarca canlı olarak izledi. Datnarlan yeşil, kendileri tarafından enjekte edilen tü- mör hücreleriniyse kınnızı gösteren boyar maddelerden yararlan araştırmacılar, bu şekilde bcynin daha derinliklerindeki böl- geleri de görünür kıldı. Elde edilen sonuçlara göre, beyin mc- tastazlan dört evrede gelişmekte. Tümör hüc- releri ilk önce damarların çatallaştığı bir yer- de asılı kalıyor. Sonra damar cidarlarında- ki minık deliklerden dıjan sızıyor ve üçün- cü adımda dışarıdan damara tutunuyorlar. Hücreler bundan sonra dört ila elli hücre- lik mikro metastazlar oluşturabiliyor. Dördüncü evrede duruın tehlikeli bir hal alıyor. Nitekim birçok komşu miknı metasta: birleşerek yeni damarlar üretıyor. Anjıyogenez olarak isimlendirilen bu olu- şum, tumöre her türlü besleyıcı madde sağ- layarak, lıızla büyümesinc neden oluyor. Ancak bu evrelerden bir tanesi gcrçekleş- mezse, kanser hucreleri çıkmaz sokağa giri- yor ve metastaz oluşumu duruyor. BAZIİNSANLAR DOMUZ GRİBİNİ NİÇÎN HAFİF ATLATIYOR Harvard Tıp Okulu bilim insanları bedendeki bir pro- teinin, domuz gribi virüsünü hücre zannda yakaladığını bul- du. Bedenimızde üretilcn bir grup proteinin, domuz gribi vırusu ve bcıızer hastalık et- kenlerini başarıyla yok ettiği anlaşıldı. Amerikalı bilim in- sanlan 1F1TM olarak isimlen- dirilen protein ailesinin, has- talık etkenlerinin yüzde doksanmı henüz ço- ğalmak için bir beden hücresine sızmaya ça- hşırken öldürdüğünü buldu. Proteinler, domuz gribi virüsüne karşı ne kadaj çok "bekçilik" yaparlarsa, hastalık o denli hafif atlatılıyor. Domuz gribinin hafıf bir nezleyle atlatılması da bu şekilde açık- lanıyor. Bilim insanlan şimdi bu protein gru- bunu doğrudan doğruya hücre yüzeyine ta- şıyacak bir yöntem anyor. 1F1TM, san hum- ma, Batı Nil ve Dang humması gibi tehli- keli enfeksiyon hastahklarında da etkinle- şiyor. 1FITM olmadığı zaman domuz gribi virüsü bir beden hücresinde on misli hızlı ço- ğalmakta, diyor araştırmayı yöneten Stephen Elledge, proteinin koruyucu etkisini. Hücre duvarında yerleşik olduklanndan ve hücreye sızmaya çalışan her türlü molekülü kontrol ettikleri için virüslere karşı en etkili sa- vunmayı oluşturuyorlar. Fare ve insan hüc- releriyle gerçekleştirilen deneyler sırasında, hastalık etkenlerine tehlikeli kalıtım mal- zemesini aktarma firsatı kalmadığı görülmüş. Hücrelere hastalık etkeni bulaştığında, vi- rüs ve tümörlere karşı etkinleşen, bağışıklı- ğı uyarıcı interferon hormonuyla reaksiyon gösteriyorlar. Araştırmacılar, IF1TM bazındaki ilaç- ların bedendeki lipozomlarla istenilen böl- gelere taşınabileceğıni düşünüyorlar. Bu yöntem mevsimsel gripten koruyabilir. İNSANOÖLUNUN İLK ÖĞÜTMETAŞLARI Mozambikli ve Kanadah bilim insanla- rı Mozambık'teki bir mağarada insanoğlu ta- rafından kullanılan en eski öğütme taşları- nı buldu. Bugüne kadarki bilgilere göre av- cı ve toplayıcı toplumlann et ve yemişle bes- lendiklerı kabul ediliyordu. Karbonhidrat ıçerikli beslenme alışkanlığı, yerleşik yaşam biçimine geçen insanlann tahıl ekmeye başlamasıyla gelişmiştı. Ancak son buluntular insanlann 105.000 yıl önce en azından tahılı öğütmeye başladıklarını göstennekte. Bılim insanlan Malavi gölü yakınında 60.000 yıl boyu çe- şitli amaçlarda kullanılan bir mağarayı in- celerken, mağaranın ıçındckı bır oyukta ta- rihöncesı devirlere ait bol miktarda taş alet, hayvan kemiğı ve bitki kalmtıları bul- muş. Bulunan 555 aletten 70 tanesini seçen julio Mercader (Calgary Universitesı), spa- tula, delıci, öğütme taşı ve biz gibı aletler- le bırlıkte 2.369 bitki kalıntısını incelemiş. Bitkı kalıntılarının %89'u, günümüzde de hâlâ ekmek, bulamaç ve alkollü içecek üretımmde kullanılan darının atası olan sor- gum darısından oluşmakta. Öğütülmüş darı tanelerinin büyüklüğü de günümüzde aynı bölgede kullanılmaya de- vam edilen darı unununkiyle aynı. Geriye kalan bitki kalmtıları ise kırmtzı muz, ma- kalani palmiyesi, güvercin bezelyesi ve Afrika patatesinden ibaret. İnsanoğlunun son buz devrinin sonla- nnda (12.000 yıl kadar önce) yerleşik yaşam biçimine geçtikten sonra tahılı ekıp ışlemeye başladığı kabul ediliyordu. Bu buluntular in- sanlann Mezolitik devirde ve son buz dev- rinin başlarında da tahılı işledıklerini ka- nıtlamakta (Scıence). GENÇGÖRÜNENLER DAHA UZUN YAŞIYOR Olduklanndan gençgörünenler, yaşlı gö- rünenlere kıyasla daha uzun yaşıyor. Güney Danimarka Üniversitesi bilim insanlarının araştırması British Medical Journal dergi- sinde yayımlandı. Hemşireler ve öğret- menler, araştırmacılar tarafından incelencn 387 ikizin fotoğraflanndan, yaşlannı tahmin etmeye çalışmışlar. Birçok durumda ikiz kardeşlerden genç gö- rüneni daha uzun ya- şamış. Bilim insanlarına göre bu fenomen te- lomerlerle ilgili. Telomerler kromozomların dayanıklılığmdan sorumlu. Bilimciler yaş- ları yetmış ila doksan arasında değışen ka- tılımcıları incelerken, tahmin edilen yaşlar arasında farklılık ne kadar buyükse yaşlı gö- rünen o kadar çabuk öldüğünu görmüş. Anlaşıldığı üzerc kısa telomerler, yaşlanma sürecinin daha hızlı ışledığinın ışaretı. Ancak araştırmayı yöneten epidemiolog Kaare Christensen telomerlerden başka faktörlerın de etkili olduğunu düşünüyor. Araştırma CÎLT VE AKCİĞER KANSERİNİN GENETİK KODU ÇÖZÜLDÜ DOKİUZ GRİBİ NASIL ÖLDÜRÜYOR? Brezilyalı bilim insanlan domuz gribine yakalanan bazı insanlann niçin öldüklerini öğrenmek için yirmi bir kurban üzerinde otopsi yaptılar. Hastaların tümü akcığerle- rinde meydana gelen bozukluklar yüzünden yaşammı yitirdiyse de grip üç farklı şekilde seyrediyor diyor uzmanlar. Mesela kalp ve kanser hastaları yaşam- larını çoğunlukla bakterilere bağlı ikinci bir enfeksiyon yüzünden yaşamını yitirmişler. Bu nedenle bu tür hastalıklara sahip in- sanlann antiviral terapiye ek olarak anti- bakteriyel tedavi de görmeleri gerekiyor. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine dergisinde "Lung Pathology in Fatal Novel Human influenza A-H1N1 Infection" başlığıyla yayımlanan araştır- mayı yöneten bilim insanı Thais Mauad, ay- rıca suni solunum da önermekte. Daha ön- ceki araştırmalarla da ölümcül enfeksiyona yakalanan hastalarda solunum zorluğu ya- şanırken, diğer domuz gribi hastalannda en belirgin semptomların ateş, öksürük ve kas ağrıları olduğu anlaşılmıştı. Mauad ve ekı- bi yaşları 1 ila 68 arasında değişen 21 kur- banda otopsi gerçekleştirmiş. Bunlardan 16'smda kalp veya kanser gibi hastalıklar var- dı. Akciğer dokusunun incelenmesi sırasında üç farklı hıstolojik bulgu ortaya çık- mış: 1 - Alveollerin önemli ölçüde zarar görmesi 2- Iltıhaplı dokununölmesi3- Bronşlarda kana- raa. Ayrıca bazı hastaların akciğer- lerinde aşın miktarda sitokin salgılanmış. Bu proteinler bağışıklık sisteminin aşırı derecede reaksiyon gösterdiğine dair bir işarettir. Bu reaksiyon enfeksiyon sürecinin ölümcül olarak seyretınesinde katkıda bulunmakta. Aynı gelişme kuş gribi veya Sars gibı ağır hastalık süreçlerinde de görülmekte ki uz- manlar bunu "sitokin saldırısı" olarak isim- lendıriyorlar. Kurbanın bağışıklık sıstemi hastalık etkenlerine karşı aşırı reaksiyon gös- tererek, yaşanıı tehdıt eden akciğer bozuk- luklarına yol açmakta. Nilgün Özbaşaran Dede En sık görülen iki kanser türü cilt ve akciğer kanse- rinin tüm genetik kodunu çözen Michael Stratton IVVellcome Trust Enstitüsü) ve ekibi, bu başarı sayesin- de daha iyi tedavi olanaklannın geliştirilebileceğini açık- ladı. Tümörlerin erken tanısı için kullanılan kan testien bun- dan böyle yeni ilaçların geliştirilmesinde de yararlı ola- cak. Uluslararası Kanser Genom Konsorsiyumu şu sıra- lar birçok kanser türlerinden hatalı olabilecek tüm gen- lerisınıflandmyor. Konsorsiyuma katılan on ülkenin bilim insanlan araştırma konularını aralannda paylaştı. ingiliz araştırmacılar meme kanseri, Japon bilim insanlan ka- raciğer ve Hintli bilim insanlan ağız kanserlerine odaklanırken, Çinli araştırmacılarmide ve Amerikalılar ise beyin, yumurtalık ve pankreas kanserlerini araştı- nyor. Araştırmalar çerçevesinde ciltkanserine aitDNA kodunun önemli ölçüde çok fazla güneşe bağlı olarak ortaya çıkan 30.000'den fazla hata içerdiği anlaşılmış. Akciğer kanserinde ise 23.000'i aşkın hata saptanmış ve bunların önemli bir kısmı sigara dumanı yüzünden oluşmakta. Bilim insanları her sigara tiryakisinin on beş sigarada bir yeni bir genetik mutasyona sahip olduğunu düşünüyorlar. Bu mutasyonlardan çoğu zararsız ol- masına rağmen bazılan kansere yol açabiliyor. Kanser katalogunun ayrmtslı bir analizisayesinde çeşitli tümör türlerinın oluşumunda hangi faktörlerın sorumlu ol- duğunun bulunabileceği sanılmakta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle