Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HELE kötü geçmiş bir yıl sona
erip de yeni bir takvimin yaprakları
koparılırken böyle bir inanç
tazelenmesine mutlaka gereksinim
vardır. Herkes için.
Kapatıldıkları yerlerde hüküm ya
da salıverme kararı bekleyenler
başta olmak üzere. Tarih,
özgürlüğü hak etmiş olanlara hiç
ihanet etmez; hak edenlere ihanet
edenler olmuşsa, onların
yanlışlarını düzeltecek ve cezalarını
er geç verecek olan da yine
tarihtir. Kimileri, bu kaçınılmazlığı
ilahi adalete ya da gözleri bağlı
elleri terazili bir tanrıçaya
dayandırsa da hiç şaşırmayın, son
hüküm tarihindir; daha doğrusu
gerçek tarihçilerin. Onlar “tarihin
vicdanı” olarak, tarihi saptıranları
karşılıksız bırakmayacak ve
suçlamaların en utandırıcı olanını
yüzlerine vuracak olanlardır.
Hiçbir koşullar toplamı 1918
sonlarında Anadolu halkının
içine düştüğü koşulların bütünü
kadar kötü olamaz.
Mustafa Kemal’in başarısı bu
koşullara doğru bir tanı
koymasından kaynaklanır. Osmanlı
devletinin gerçek anlamıyla
yıkıldığı ve mirastan son kalan
toprakların da emperyalizm
sırtlanlarınca paylaşılmasına sıra
geldiği artık anlaşılmıştı. Sıra, sonu
Sevr’e varacak olan Mütareke
ortamına bel bağlamayıp bir ölüm-
kalım savaşını göze almaya
gelmişti.
Doğru tanı koyuştan sonrası,
özde bir kararlılık sorunuydu; aklın,
örgütlenme olanaklarının,
insanlardaki son cevherin iyi
kullanılmasını gerektiren bir
kararlılık.
Dolayısıyla, inanç ve sabır.
Bunlar olmasaydı, Sakarya’dan
sonra, bütün yarım yamalak
atılganlık girişimlerine karşın, kesin
zaferin gerekliliğine inanılarak 26
Ağustos’a kadar tam üç mevsim
süren bir hazırlık dönemi geçirilir
miydi? Başka türlü, Dumlupınar
kazanılıp Yunan denize
dökülemezdi. O sabır, sonuçta
Cumhuriyete kadar gidecek olan,
ama kutsal bir sır olarak saklanan
bir hesaba dayanmaktaydı.
Şu aylar da Cumhuriyet
Türkiyesi’nin encamına ilişkin
olarak çok uzaklarda yapılan sinsi
ve meş’um bir başka hesabın
belirtileriyle dolu. Ama o hesabın
sahipleri bilmelidirler ki, her
mesleğin, evet her mesleğin içi
Mustafa Kemal’in ateşini
söndürtmemeye kararlı olanlarla
doludur.
[email protected]
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
ki çok sevindiler. “İlk sorgu bitmeden tahliye
olmaz” yargısının kırılması, onlar için de umut
oldu.
Serbest kalanlar ne yaptı?
Teğmenlere, astsubaylara ve polislere
duruşma aralarında bu soruyu sordum. Bütün
haberleri almışlar. Hem teğmenler, hem
astsubaylar hem de polisler cezaevinden
çıktıktan sonra en geç 48 saat içinde görev
yerlerine teslim olmuşlar.
Bazıları önce görev yerine gitmiş, bütün
haklarına yeniden kavuştuğunu görüp, aile izni
istemiş. Kimine yöneticileri bonkör davranmış;
“git bir ay dinlen, ailenle hasret gider, gel”
demiş. Kimi yöneticiler de şakayla karışık,
“yeterince dinlendin evladım. Yokluğunda
arkadaşların çok çalıştı, eksiğini tamamla” deyip
görev başına yollamış...
20 yaş kuşağındaki bu teğmenler,
astsubaylar ve polisler şu suç yelpazesinin
içinde tutuklanmışlardı:
- Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan
kaldırmaya teşebbüs etmek,
- Silahlı terör örgütüne üye olmak,
- Halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik
etmek.
- Kişilere ait bilgileri yasadışı yollarla elde
edip kaydetmek.
- Devletin gizli kalması gereken bilgilerini
almak, çalmak, saklamak.
- Suikast planları yapmak.
Bu suçlardan “terör örgütüne üye olmak”
herkesin ortak maddesi.
Tahliye olan gençlerin tümü görev yerinde.
Ne yapıyorlar?
Terörle mücadele ediyorlar.
Nasıl mücadele ediyorlar?
Ellerinde silahlarla...
Silahı kim vermiş?
Devlet...
Silivri’de neyle suçlanıyorlar?
Terör örgütü üyeliğiyle...
Nasıl bir örgüt?
Silahlı terör örgütü...
Bu noktada sorulması gereken tonlarca
soruyu okura bırakıyorum.
Eğer bu ülkede silahlı bir terör örgütünün
varlığı söz konusu ise bunun bütün unsurlarını
ortaya çıkarmak güvenlik birimlerinin
sorumluluğudur. Güvenlik birimi deyince de
akla asker ve polis gelir.
Genelkurmay yargı kurumlarından gelen
resmi soruya verdiği yanıtta, “Ergenekon adlı
bir terör örgütü bizim kayıtlarımızda yok” diyor.
Emniyet’in yanıtı da aynı yönde. Milli İstihbarat
Teşkilatı da aynı yanıtı veriyor.
Ama teğmenler, astsubaylar ve polisler böyle
bir örgüte üye olmak “suçundan” aylarca
tutuklu kalıyor, serbest bırakılınca bıraktığı
yerden görevine devam ediyor.
Tutuklu kalanlar, tahliye olursa ne yapmayı
düşünüyor?
Bırakılanların yaptığını...
Aralarında ötekilerden 6-7 yaş büyük olanlar
var. Yani otuzlu yaş grubunda... Gençlerin
sorumluluğunu kendi üzerlerinde
hissediyorlar...
Mahkemenin talepleri aldığı günlerde söz
alırlarsa şu “talepte” bulunuyorlar:
“Kendimiz için bir talebimiz yok.
Arkadaşlarımızı bırakın yeter.”
[email protected]
SAYFA1 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET
15HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Ocak
Oslo K -8
Helsinki K -4
Stockholm K -4
Londra Y 4
AmsterdamK 2
Brüksel K 2
Paris K 2
Bonn Y 7
Münih K -1
Berlin K -1
Budapeşte K 7
Madrid Y 11
Viyana Y 7
Belgrad B 14
Sofya B 15
Roma Y 15
Atina B 22
Zürih Y 7
Moskova K -9
Aşkabat B 13
Taşkent B 16
Bakû B 5
Bişkek B 13
Tiflis B 8
Kahire B 20
Şam B 19
İstanbul PB 19
Edirne PB 18
Kocaeli PB 21
Çanakkale PB 19
İzmir PB 21
Manisa PB 19
Denizli PB 18
Zonguldak PB 21
Sinop PB 17
Samsun B 20
Trabzon B 16
Giresun B 18
Ankara PB 14
Eskişehir PB 14
Konya B 13
Sıvas PB 9
Antalya Y 20
Adana Y 19
Mersin Y 21
Diyarbakır Y 12
Şanlıurfa Y 14
Mardin Y 11
Siirt Y 11
Hakkâri B 4
Van B 6
Kars B 2
Yurdun doğu kesim-
leri çok bulutlu, Doğu
Karadeniz, Doğu ve Gü-
neydoğu Anadolu böl-
geleri ile sabah saatle-
rinde Doğu Akdeniz’in
doğusu, Sıvas, Tokat
ve Ordu çevreleri yağışlı,
diğer yerler parçalı bu-
lutlu geçecek. Yağışlar
genellikle yağmur ve
sağanak, Doğu Anado-
lu’nun doğusu, Doğu
Karadeniz’in iç kesimleri
ile Sıvas çevresinde kar-
la karışık yağmur ve kar
şeklinde olacak. Sabah
saatlerinde yurdun iç
kesimlerinde sis görü-
lecek.
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Yıl Biter Tarih Bitmez
Başbuğ: İdealimiz güçlü Türkiye Erdoğan: Kardeşliğimizi bozamazlar Baykal: Sõkõntõlar aşõlsõn
‘En sancõlõ ve sarsõntõlõ yõl’ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yeni yõl nedeniyle
yayõmlanan mesajlarda, demo-
kratik açõlõm, Ergenekon dava-
sõ ve yargõnõn siyasallaşmasõna
dikkat çekildi.
? Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül, Türkiye’nin 2009 yõlõnõ
yoğun bir gündemle geçirdiği-
ne dikkat çekerek özetle şunla-
rõ kaydetti: “Terör tehdidinin
bütünüyle ortadan kaldırıl-
ması, yeni yılda da gündemin
en önemli konusunu oluştur-
maktadır. Türkiye terörle
mücadelenin nihai başarıya
ulaşması için çalışmalarını
kararlı şekilde devam etti-
rirken demokrasi, insan hak-
ları ve hukuk alanlarındaki
standartları yükseltmeye de
devam etmelidir. Türkiye tüm
sorunlarını demokrasi ve hu-
kukun temel ilkelerine bağlı-
lıkla aşacaktır. Bunu başara-
cak siyasal olgunluğa sahibiz.
Kurumlar arasında uygula-
malardan doğan rahatsızlık-
lar veya yanlış yapanlardan
kaynaklanan sorunlar bulu-
nabilir. Sorunların aşılması
konusunda güven ortamının
korunmasının, sağduyunun hâkim
olmasının, uzlaşma, işbirliği ve di-
yaloğun sürdürülmesinin önemi-
nin altını çizmekte fayda görüyo-
rum. Her şeyin hukuk zemininde
yürütüleceğinden herkes emin ol-
malıdır. Toplumun tüm kesimle-
rini birbirini anlamaya davet edi-
yorum... Teröre hep birlikte kar-
şı çıkacağız. Çeşitli bahanelerle ay-
rılık yaratmayı ve huzuru boz-
mayı amaçlayan tahriklere ve
provokasyonlara hiçbir zaman
fırsat vermeyeceğiz.”
? TBMM Başkanõ Mehmet Ali
Şahin, yeni yõlõn geçmişte yaşa-
nanlardan dersler çõkararak yeni
başlangõçlar için bir fõrsat olarak de-
ğerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
? Başbakan Tayyip Erdoğan,
2010 yõlõnõn Türkiye’nin krizin et-
kilerinden tamamen kurtulacağõnõ sa-
vunarak, Türkiye’nin kalkõnmasõnõ
kesintiye uğratmamaya, her alanda
ülkeye yakõşan gelişme seviyesini
yakalamaya kararlõ olduklarõnõ kay-
detti. Erdoğan, şunlarõ söyledi: Umu-
dumuz büyük, hayalimiz büyük,
ulaşmaya kararlı olduğumuz he-
defimiz büyük. Onun için bu bü-
yük değişim sürecini, yaşanan bu
sevinci, bu heyecanı her dem ye-
ni, hem dem diri, her dem canlı tu-
tacağız. Kardeşliğimizi bozmak is-
teyenlere fırsat vermeyeceğiz.”
? CHP lideri Deniz Baykal, ye-
ni yõla girerken cumhuriyetin kaza-
nõmlarõ ile hukuk devleti anlayõşõnõn
ayaklar altõna alõndõğõ, yazarlar, çi-
zerler, aydõnlar, dekanlar, rektörle-
rin yanõ sõra TSK’nin bile şüpheli ko-
numuna düşürüldüğü, töhmet al-
tõnda tutulduğu bir süreçten geçil-
diğini vurguladõ. Baykal, “2010 yı-
lının, bu sıkıntıların aşıldığı, hu-
kukun egemen olduğu, birileri
dokunulmazlık zırhına sarılarak
ortalarda dolaşır ve sürekli hesap
vermekten kaçarken, ucu iktida-
ra kadar uzanan yargılamaların
önünün artık tıkanmaması, öz-
gürlüklerinden yoksun bırakıl-
mış namuslu, dürüst, demokrat
birçok aydının Ergenekon suçlu-
su olarak büyük acılarla karşı
karşıya bırakılmaması, Silivri’de
bedel ödemeye devam etmemesi,
insanlarımızın onurlarını koru-
mak için intihar ederek yaşamına
son verme gibi insanlık adına dü-
şünülmemesi gereken bir sonla
karşılaşmaması, terör örgütü yö-
neticileri davul zurna ile karşıla-
nırken İstanbul’da Ankara’da iş-
çilerin gazlanmadığı, öğrenciler
dahil, hak arayanların coplan-
madığı, gazimizin yol kenarında
açlıktan ölmediği, milyonlarca in-
sanımızın açlık sınırı al-
tında yaşamadığı, iş
adamlarının ekonomik so-
runları nedeniyle intihar
etmediği, yeni yılın kay-
naşmış, kardeşleşmiş mil-
letimizin ayrıştırılmadığı
bir yıl olmasını diliyo-
rum” dedi.
? Genelkurmay Başkanõ
Orgeneral İlker Başbuğ,
yeni yõl nedeniyle yayõm-
ladõğõ mesajda, “Türk Si-
lahlı Kuvvetleri olarak
ebedi başkomutanımız
Atatürk’ün engin düşün-
celerinin rehberliğinde
yürüttüğümüz tüm faali-
yetlerimizle, güçlü bir
Türkiye idealine ulaşma-
nın gayreti içindeyiz. Va-
tanın gayretli kimselerin
omuzları üzerinde yük-
seleceğine inanarak çalı-
şan nitelikli personeli-
mizle, enerjimizi başka
alanlarda tüketmeden,
emin adımlarla bu hedefe
doğru ilerlemeye devam
ediyoruz. Güçlü sağdu-
yusu ve daima yanımızda
hissettiğimiz güveni ile
yüce ulusumuzun, bu faaliyetler-
de özveriyle çalışanları, minnet ve
şükran duygularıyla hatırlayaca-
ğına inanıyoruz” dedi.
? MHP Genel Başkanõ Devlet
Bahçeli, yaşanõlan hazin ve drama-
tik olaylar nedeniyle Cumhuriyet ta-
rihinin en sancõlõ ve sarsõntõlõ yõlõnõ
geride bõraktõğõnõ belirterek, adale-
tin geride ve gölgede kalan geçmiş
hesaplar uğruna tarumar edildiği, hu-
kukun siyasallaşma emarelerini faz-
lasõyla gösterdiği çok tehlikeli sü-
recin mirasõnõ 2010 yõlõna devretti-
ğini söyledi.
Bahçeli, AKP zihniyetinin ülkenin
birliğine zarar veren en büyük unsur
olduğunu vurguladõ.
? DP Genel Başkanõ Hüsamettin
Cindoruk, 2009 yõlõnõn pek çok şe-
yin yitirildiği bir kayõplar yõlõ oldu-
ğunu vurguladõ.
Takipsizlik
kararõ kaldõrõldõ
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Sincan
1. Ağõr Ceza Mahke-
mesi, Anayasa Mahke-
mesi Başkanvekili Os-
man Paksüt’ün dinle-
nildiği iddialarõna yö-
nelik Ankara Cumhuri-
yet Başsavcõlõğõ tarafõn-
dan emniyet görevlileri
hakkõnda verilen takip-
sizlik kararõnõ kaldõrdõ.
Karar uyarõnca, Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ, şikâyetçi olunanlar
hakkõnda yeniden so-
ruşturma yapacak.
Ankara Tenis Kulü-
bü’ne eşi Ferda Paksüt
ile giden Osman Paksüt,
evinden itibaren kendi-
sini Doblo marka bir
aracõn takip ettiğinden
şüphelenmişti. Emniyet
Genel Müdürlüğü Ka-
çakçõlõk Dairesi Baş-
kanlõğõ’na ait olduğu
belirlenen araçta dinle-
me cihazlarõnõn bulun-
duğunu öne süren Pak-
süt ve eşi, aracõn kapõ-
sõnõ açtõrmak istemiş,
ancak polisler buna izin
vermemiş ve hemen
olay yerinden ayrõlmõş-
tõ. Emniyet ve hükümet
yetkilileri, Paksüt aile-
sinin izlenmesi ve din-
lenmesinin kesinlikle
söz konusu olmadõğõnõ
savunmuşlardõ.
Paksüt ailesi, yasadõ-
şõ olarak izlendikleri ve
dinlendikleri savõyla suç
duyurusunda bulun-
muştu. Soruşturmayõ ta-
mamlayan Ankara
Cumhuriyet Savcõlõğõ
da Ferda Paksüt ile eski
AKP milletvekili Tur-
han Çömez’in Ergene-
kon soruşturmasõnõn
şüphelisi olarak mah-
keme kararõyla dinlen-
diklerini belirtti. Böyle-
ce Paksüt’ün mobil bir
araçla dinlendiği de ke-
sinlik kazanmõş oldu.
PAKSÜT’ÜN DİNLENMESİ
‘Medya sorumlu davranmalı’
Seferberlik Bölge Başkanlõğõ’ndaki aramalara ilişkin yayõn yasağõ isteğini reddeden mahkeme,
medyanõn kamusal bir görevi yerine getirdiği gerçeğini gözden kaçõrmamasõ gerektiğini vurguladõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Se-
ferberlik Bölge Başkanlõğõ’ndaki aramalarla ilgili
önleme ve yayõn yasağõ talebini reddeden Anka-
ra 12. Ağõr Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hâkimli-
ği’nin kararõna karşõ yapõlan itiraz da reddedildi.
İtirazõ görüşen Ankara 12. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’nin ret kararõnda, “Medya ‘dördüncü güç’
olarak ‘denetleme’ yetkisini üzerinde toplarken
kamusal bir görevi yerine getirdiği gerçeğini
de gözden kaçırmamalı ve sorumluluk bilin-
ciyle hareket etmelidir” denildi.
Alõnan bilgiye göre, düşünceyi açõklama ve yay-
ma özgürlüğünün, Türkiye Cumhuriyeti Anaya-
sasõ’nõn 26. maddesi ve Avrupa İnsan Haklarõ Söz-
leşmesi’nin 10. maddesinde düzenlendiği belir-
tilen kararda, anayasanõn 28. maddesinde de
“Basın hürdür sansür edilemez” denilerek ba-
sõn hürriyetinin güvence altõna alõndõğõ anõmsa-
tõldõ. Kararda şöyle denildi:
“Yasal düzenlemeler ile düşünceyi açıklama
ve basın hürriyetine ilişkin sınırlamalar geti-
rilmiştir. Ancak, bu sınırlamalar içerisinde ya-
yının önceden durdurulması şeklindeki bir ted-
bire yer verilmemiştir. Esas itibarıyla burada
görev kamusal bir alanı kullanan medya yö-
neticilerine ve mensuplarına düşmektedir.
Zira düşünceyi ifade özgürlüğü ve basın öz-
gürlüğü, beraberinde sorumluluk boyutunu da
getirir. Bunu belli çerçeveler dahilinde med-
yanın kendi kendini kontrol etme mekaniz-
malarıyla sağlaması basın ilke ve ahlakı ge-
reğidir. Ancak, buradan medyanın zorunlu bir-
takım yasal uygulamalardan muaf tutulması
anlamı da çıkarılmamalıdır. Medya ‘dördün-
cü güç’ olarak ‘denetleme’ yetkisini üzerinde
toplarken kamusal bir görevi yerine getirdiği
gerçeğini de gözden kaçırmamalı ve sorum-
luluk bilinciyle hareket etmelidir.”
Kararda, soruşturma aşamasõndaki işlemlerin
gizli olduğu ve bu ilkeye aykõrõ davranõlmasõnõn
suç teşkil ettiği, devlet sõrrõ niteliğindeki bilgile-
rin açõklanmasõnõn ayrõca ve daha ağõr cezai mü-
eyyideye bağlandõğõ hususlarõ açõk olmakla bir-
likte; Basõn Yasasõ’nda yer alan sõnõrlamalar
içerisinde yayõnõn önceden durdurulmasõ şeklin-
deki bir tedbire yer verilmemiş olmasõ karşõsõn-
da itiraza konu karar yasaya uygun görüldüğün-
den itirazõn reddine karar verildiği ifade edildi.
Haber Merkezi - The Economist’te,
“Türkiye ve Generalleri, Lanetli
Planlar” başlõğõyla Türk ordusuna yö-
nelik sert eleştirilerin yer aldõğõ ağõr bir
yazõ yayõmlandõ. Yazõda, son soruş-
turmalara atõfta bulunularak, Genel-
kurmay Başkanõ Orgeneral İlker Baş-
buğ’un “sessiz bir şekilde soruş-
turmada hükümetle işbirliği yaptı-
ğı görülüyor” yorumu yapõldõ. Yazõ-
da özetle şöyle denildi:
“Türkiye’nin generalleri için 2009
berbat/rezil bir yıl oldu. Sızdırılan
belgeler, dinleme kayıtları ve bazen
de kazalar birçok dalavere ve hın-
zırlıkların ortaya çıkmasına sebep
oldu ve en hard-core laiklerin bile
orduya olan inancını sarstı. Başba-
kan Erdoğan şimdi ‘tarihi bir deği-
şim’den bahsediyor. Türkiye’de si-
villerin generallerden emir aldığı
günler belki de tarihte kaldı... Son
ortaya çıkan skandalın ardından ilk
başta direnişle karşılaşsalar da sav-
cılar özel güçlerin bir zamanlar
zaptedilemez Ankara karargâhında
günlerdir AKP’yi iktidardan dü-
şürme ve ülkeyi istikrarsızlaştır-
maya yönelik planların izini arıyor.
Ve bazı eski alçakça planları da bul-
muş olabilirler...
Son operasyonla belki de ilk defa
sivil yetkililer orduya karşı harekete
geçiyor. Buna yönelik yetki Haziran
2009’da çıkarılan hayati bir ka-
nunla verildi. Bu yasaya göre artık
‘üniformalõ adamlar’ sivil mahke-
mede yargılanabilecek. Ordunun
eski generaller dahil birçok subayı
Ergenekon kapsamında darbe plan-
lamaktan hapishanede çürüyor.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ,
düzenlenen baskınların yasalara
uygun olduğunu belirtti. Genelde
yaptığı ‘ordunun adõnõ lekelemek is-
teyen bilinmeyen düşmanlar’ ho-
murdanmalarına rağmen şimdi ge-
neral Başbuğ’un sessiz bir şekilde
soruşturmada hükümetle işbirliği
yaptığı görülüyor.”
Generaller
için kötü
bir yıl oldu
THE ECONOMIST:
Örgütün
koşulları
insanlık dışı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Genelkurmay Başkanlõğõ, önceki
gün Şõrnak’ta teslim olan yedi teröristin
ifadelerini açõkladõ.
Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn inter-
net sitesinde yer alan açõklamada, ör-
gütten iki çocukla birlikte kaçan yedi
teröristin önceki gün Özel Kuvvetler
Komutanlõğõ tarafõndan ilgili ma-
kamlara teslim edildiği anõmsatõldõ.
Açõklamada, teröristlerin, “Bölücü
terör örgütü içerisindeki adaletsiz
uygulamalardan, kendilerine yapı-
lan insanlık dışı muamelelerden ve
bazı örgüt üyelerinin adil bir yar-
gılama yapılmadan infaz edilmele-
rinden dolayı büyük hayal kırıklı-
ğına uğradıkları ve kendilerini tut-
sak gibi hissettiklerini” belirttikleri
ifade edildi. Teröristlerin yaşam ko-
şullarõnõn da son derece kötü olduğu-
nu söyledikleri bildirilen açõklamada,
teröristlerin ayrõca “Örgütün liderleri
hariç kendilerinin hiçbir şekilde
aileleriyle görüştürülmediğini, bu se-
beple ailelerini ve özellikle de an-
nelerini çok özlediklerini, TCK’nin
etkin pişmanlığı düzenleyen 221’in-
ci maddesinin pek fazla bilinmedi-
ğini, bu maddenin bilinmesi halin-
de daha fazla teröristin gelip teslim
olacağını” vurguladõklarõ belirtildi.
TESLİM OLAN PKK’LİLER: