Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[email protected]
1 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
PARA-META-PARA
MUSTAFA SÖNMEZ
‘Yeni Sol’un Nesi Yeni,
Nesi Sol?
Parti kurma hazırlığı içinde olduğu söylenen “Ye-
ni Sol” hareketi, “Çerçeve metin” isimli bir dokümanı
kamuoyuna duyurdu. Bu metni oluşturan 1915 söz-
cük üstünden bir “içerik analizi” denemesi ile bu si-
yasi girişimi anlamaya çalışalım.
Yeni Sol’un çerçeve metninde hiç olmayan söz-
cükler: Sosyalizm, işçi sınıfı, sınıf mücadelesi, dev-
rim, emek iktidarı, kamulaştırma… Dolayısıyla,
çoğu sosyalist gelenekten geliyor olsa da, bu siya-
si oluşuma öncülük edenlerin sosyalist bir parti kur-
ma niyetinde olmadığı açık. O zaman, geriye bu par-
tinin nasıl bir sol parti olacağını anlamak kalıyor. İçe-
rik analizinde, geleneksel merkez solda, mesela CHP
sözlüğünde yer alan şu tür kavramlara da yer ver-
medikleri görülüyor: Devletçilik, halkçılık, kamu mü-
dahalesi, KİT, planlama, özelleştirme karşıtlığı...
Hatta devletçi sözcüğü 2 yerde, negatif, itici anlamda
kullanılmış. Demek ki, Yeni Sol, CHP türü bir mer-
kez sol parti de olmak istemiyor.
Devam edelim; Yeni Sol, sınıf kavramını pek sev-
miyor. Sadece iki yerde “sınıfsal eşitsizlik” ifadesi kul-
lanılmış, ama hiçbir yerde emekçi sınıflar, sermaye
sınıfı vb. ifadeleri yer almıyor. Oysa, sol, sosyal de-
mokrat partiler, burjuvazinin varlığına itiraz etmemekle
beraber, yerlerini emekçi sınıfın yanı olarak tarif eder-
ler. Yeni Sol’da bu yok. Buna karşılık Yeni Sol’u ta-
nımlayan temel kavram “yurttaş”. Çerçeve metin-
de 11 yerde yurttaş sözcüğü kullanılıyor. Eşit yurt-
taşlık, anayasal yurttaşlık, yurttaş katılımı, yurttaş ini-
siyatifi, Yeni Sol’un, sınıftan çok önem verdiği kate-
goriler. Bu, emek-sermaye karşıtlığı yerine “sivil top-
lum-devlet” karşıtlığını önemsemek aslında. Ama bu-
nun sol bir partinin alameti farikası olmadığı, sağ li-
berallerin de benimsediği bir ayrıştırma olduğu açık.
Yeni Sol’un küreselleşme ile ilgili fikri ne? İki yer-
de sermayenin küreselleşmesinden söz ediliyor.
Birincisinde sermayenin küreselleşmesinin muazzam
zenginlik yarattığından söz ediliyor. İkinci yerde de
bu küreselleşmenin yarattığı sosyal tahribat ve ada-
letsizlikten söz ediliyor. Anlaşılan şu ki, Yeni Sol, kü-
reselleşmeye karşı çıkmanın yersiz olduğuna, ama
bazı savunma mekanizmaları geliştirerek küresel-
leşmenin ortaya çıkardığı adaletsizliklerin azaltılabi-
leceğine inanıyor.
Yeni Sol’un, AB’nin liberal ve elitist yanına itirazı
var ama AB sürecinin Türkiye’nin demokratik-
leşmesine destek verdiğine inanıyor; AB’de, sos-
yal bir Avrupa isteyenlerle dayanışmak gerektiği
ifade ediliyor.
Çerçeve metinde yer alan şu paragraf, birçok so-
ruyu sordurtuyor ama cevap vermiyor: “Bugün top-
lum, insani ve toplumsal ihtiyaçların karşılanması için
ya devlete ya da piyasaya muhtaç bırakılıyor. Kapi-
talizmin liberal ve devletçi seçenekleri insanlığın ka-
deri olarak kabul edilemez. Bu çaresizlik ikileminden,
katılıma, ortaklığa ve gönüllülüğe dayalı yeni bir se-
çenekle çıkılabilir”. Devlete ve piyasaya muhtaçlık der-
ken, devleti anladık da, piyasa kim? Özel sektör mü?
Kapitalizmin liberal ve devletçi seçeneğinin dışındaki
üçüncü seçenek ne? Yeni sol, bunların yerine se-
çenek olarak neyi savunuyor? Katılım, ortaklık ve gö-
nüllülükten oluşan kapitalizm nasıl bir şey? Bu so-
ruların yanıtı yok. Yeni Sol, devlet sözcüğünden iri-
te oluyor, piyasayı da sevmiyor. Planlama sözcüğü
çerçeve metinde bir kez olsun yer almıyor. Devlet ya
da kamu müdahalesi olmadan, piyasanın yarattığı
eşitsizlik ve melanetlerin nasıl önüne geçilecek, bu-
nun araçları neler olacak? Bu soruların da cevabı yok.
Yeni Sol, metnin 8 yerinde eşitsizlikten söz eder-
ken, bunların iki tanesinde “sınıfsal eşitsizlik” ifade-
sini kullanıyor. Eşitsizlik sınıfsal ise, çözümün de sı-
nıfsal olması gerekmez mi? Gerekir ama, Yeni Sol,
herhangi bir sınıfsal duruş ve çözüm önermiyor.
Özetle, Yeni Sol, sermayenin küreselleşmesine karşı
değil, onu bir realite olarak kabul ediyor. Eşitsizlik-
ten şikâyetçi ama bunun kaynağı olan emek-sermaye
karşıtlığı ile ilgili bir sorunu var görünmüyor. Hem dev-
letçi, hem piyasacı yaklaşımlara karşı olduğunu ifa-
de ediyor ama üçüncü yol olarak ne önerdiği belli
değil. Bol katılım, bol adalet sözcükleri var ama eşit-
sizlikleri yaratan sınıfsal farklılıkların reddiyle, onun ye-
rine, gri bir yurttaşlık vurgusuyla solcu olunur mu?
Dikkat çeken bir husus da, Yeni Sol’un bildirge-
sinde, küresel krizin piyasacılık, küreselleşme, AB
gibi süreç ve olguları, bunun Türkiye’ye etkilerini hiç
dikkate almaması, eski ezberle yola devam etmesi…
“Yeni Sol”, çerçeve metninde yer alan takdimiyle
bana, ne “yeni”, ne de sosyal demokrat anlamda bi-
le, “sol” gibi geldi.
[email protected]
2009 ekonomi açõsõndan kayõp yõl olarak değerlendirildi; iyileşme umutlarõ 2010’un ikinci yarõsõna kaldõ
Umutlar ikinci bahara kaldõ
Sanayicilere göre bundan sonrasõ için hedef, üretim
artõşõna istikrar kazandõrmak, ayrõca tüketim ve
yatõrõm harcamalarõnda da artõya geçiş sağlanmalõ.
Buralarda elde edilecek başarõ, kanayan yaramõz
işsizliğe de, bir ölçüde çare olabilir.
Üretim artışına istikrar kazandırılmalı:
Ekonomide dinamizmin göstergesi yatõrõm iken,
yeterince yatõrõm yoksa, ekonomide toparlanma,
istenen hõzda olmayacak. Yatõrõmlarda 2010’da küçük
bir iyileşme görüleceği, bu nedenle üretim ve
istihdamdaki iyileşmenin de yavaş kalacağõ belirtiliyor.
Yatırım yoksa istihdam da beklemeyin:
İşadamlarõna göre Türkiye ekonomisini önümüzdeki
dönem etkileyebilecek en önemli risk, ülkedeki siyasi
iklim, kutuplaşmalar, gerginlikler ülkeyi kötü günlere
götürecek. Hükümet acilen yapõsal reformlarõ yapmalõ
ekonomiyi önceliğine almalõ.
Siyasi iklim büyük risk oluşturuyor:
ŞEHRİBAN KIRAÇ
Küresel krizin etkilerinin artarak devam et-
tiği 2009, Türkiye ekonomisi için kayõp yõl ol-
du. Sanayi üretimi yõlõn 10 ayõnda yüzde
13.1 civarõnda küçüldü. Türkiye’de 2009 ey-
lül döneminde işsizlik oranõ, yüzde 13.4’e yük-
seldi. Resmi verilere göre Türkiye genelinde
işsiz sayõsõ 2008’in aynõ dönemine göre 795
bin kişi artarak 3 milyon 396 bin kişiye çõktõ.
Kriz, üretim, ihracat, yatõrõm ve istihdam gi-
bi temel verilerde meydana gelen düşüşlerle
kendisini gösterirken tüm ülkeler uygulama-
ya koyduklarõ çeşitli önlem paketleriyle, kri-
zin ülke ekonomileri üzerindeki etkilerini ha-
fifletmeye çalõştõ. Dünyada ve Türkiye’de
yõlõn son aylarõnda ekonomik göstergelerde
gözlenen gelişmelerin, gelecek yõla ilişkin
olumlu sinyaller verdiği ifade edilse de eko-
nomide toparlanma ve iyileşmeye geçiş süre-
ci halen belirsizliğini koruyor.
Faiz indirimi artık bitti
Türkiye ekonomisi açõsõndan 2010’un ilk ya-
rõsõnõn da kötü geçeceğine işaret eden uzmanlar
ikinci yarõdan itibaren bazõ göstergelerde to-
parlanmanõn söz konusu olabileceğini işaret
ediyorlar. İhracatta 2010’a yönelik umutlarõn
devam edebilmesi için, kurun en azõndan
mevcut düzeyinden daha aşağõlara düşmemesi
gerektiğini kaydeden uzmanlar, diğer taraftan
2010’da sanayi katma değerinde öngörülen yõl-
lõk yüzde 4.4’lük artõş gerçekleşse dahi bu ar-
tõş, 2009’daki kaybõ telafi etmeye yetmeyecek.
2010’daki yüzde 4.4’lük artõşla sanayi sektö-
rü, ancak 2011’de 2008’deki düzeyini yaka-
layabilecek. Bu öngörüler, sanayide, kayõplarõn
telafisinin, bu krizde, 2001’e göre daha uzun
zaman alacağõna işaret eder nitelikte.
JCR Avrasya Derecelendirme AŞ Yönetim
Kurulu Başkanõ Orhan Ökmen’e göre
2010’da TL’de ani ve yüksek değer kayõpla-
rõ yaşanacağõnõ söyledi. Ökmen, “Türki-
ye’nin siyasi gündemindeki mevcut konu-
ların yoğunluğu ve çözüm arayışlarındaki
yön aramalar 2010’da da sürecek. Türki-
ye gibi gelişmekte olan ülke merkez ban-
kaları 2009’da elde ettiği faiz indirim fırsatı
artık bitmiştir. Faizin yönü 2010’da yuka-
rı yönlü olacak” dedi.
Türkiye Kimya Sa-
nayicileri Derneği
Yönetim Kurulu
Başkanõ Timur
Erk, kimya sektö-
rünün 2009’u yüzde
3.5’lik küçülme ile
kapattõğõnõ belirte-
rek, 2010’da yüzde
3 büyüme hedeflediklerini söyle-
di. 2009’da özellikle ilaç üreti-
minde küçülme yaşandõğõna dik-
kat çeken Erk, önümüzdeki dö-
nemde otomotiv, inşaat, tekstil
deri kimyasallarõnda durgunlu-
ğun devam edeceğini aktardõ.
Erk, küresel kriz ile mücadele eden
kimya sektörünün, bir yandan da
düzenleyici etki analizi yapõlma-
dan ve yeterli altyapõ oluşturul-
madan yayõnlanan mevzuatlarla
boğuştuğunu söyledi. Erk, AB’ye
yaptõğõmõz yõllõk 3 milyar dolarlõk
ihracatõ tehlikeye atan REACH yö-
netmeliğinin ise uluslararasõ dü-
zeydeki sõkõntõlardan biri oldu-
ğunu dile getirdi.
Temelde insan sağlõğõ ve çevreyi ko-
rumayõ amaçlama görüntüsünde
olan REACH uygulamasõnõn özel-
likle KOBİ’ler açõsõndan büyük sõ-
kõntõ yarattõğõnõ kaydeden Erk,
“Bu uygulama perde gerisinde
AB’ye ihracatı teknik engellerle
önlemeye yöneliktir. KOBİ’lerin
bu konuda sorun yaşadığını bi-
liyoruz. Ülkemiz için REACH
çerçevesinde ihracat kaybı yılda
3 milyar dolara ulaşabilir. Bu ko-
nuda mutlaka devletin finansal
ve yönlendirici desteğine ihti-
yacımız var” dedi.
Kayıpların telafisi güç olacak
İstanbul Sanayi Odasõ (İSO) Yönetim Kuru-
lu Başkanõ Tanıl Küçük 2008’de başlayan
olumsuzluklarõn 2009’da artarak devam ettiği-
ni ve 2009’un Türkiye sanayisi için zor yõllar-
dan biri olduğunu söyledi.
Küçük, 2009’un 10 ayõ sonunda sanayi üre-
timinin yüzde 13.1 oranõnda küçüldüğünü be-
lirterek, “Yayımlanan ekonomik programda,
2010’da GSYİH’nin yüzde 3.5 sanayi sektö-
rünün de yüzde 4.4 oranında büyümesi ön-
görülmektedir. Ekonomide lokomotiflik gö-
revi yine sanayimizden beklenmektedir. Sa-
nayide üretimin seyrini ise iç ve dış talepte-
ki gelişmeler belirleyecek. 2010’da hanehal-
kı tüketim harcamalarının yüzde 2.5 ihracatın
ise dolar bazında yüzde 11.5 oranında artması
beklenmektedir. İç tüketimdeki yüzde 2.5’lik
artışla sanayide yüzde 4.4’lük büyüme elde
edilmesi, mevcut durum itibarıyla güç gö-
rünmekte” dedi. Küçük, sanayi sektörü istih-
damõnda 2010’da kayda değer bir iyileşme
beklememek gerektiğini söyledi. Küçük, kâr-
lõlõkta 2010’da da büyük olasõlõkla ‘vahim’
bir tablo ile karşõlaşõlacağõnõ belirterek
kârlõlõkta birkaç yõl üst üste büyük kayõp-
lar yaşanmasõnõn, kuruluşlarõn mali yapõ-
larõnda büyük tahribat yaratacağõnõ, diğer
taraftan, kârlõlõğõn azalmasõnõn, kuruluş-
larõn tasarruf yapma, yeni yatõrõm ve istih-
dam için kaynak yaratma
kapasitelerinin de azal-
masõ anlamõna geldi-
ğini vurguladõ. İSO
Başkanõ Küçük, düşük
iç tasarruf ve düşük
yatõrõm oranõnõn, Tür-
kiye ekonomisinin te-
mel yapõsal sorunla-
rõndan biri olduğuna
işaret etti.
Üretimdeki düşüş
devam edecek
Demir çelik sektörü, global krizle birlikte,
talep ve fiyatlarda çok hõzlõ bir düşüş ya-
şanmasõ sonrasõnda, stoklardaki ham-
madde maliyetlerinin altõna gerileyen ma-
mul fiyatlarõyla karşõ karşõya kaldõ. 2008’in
son çeyreğini bu şekilde geçiren sektör,
2009’un ilk çeyreğine girdi ve mamul fi-
yatlarõ arasõnda denge kurma arayõşõ içe-
risinde girdi. Yõlõn 2. yarõsõndan itibaren teş-
vik paketlerinin talebi arttõrmasõnõn da et-
kisiyle otomotiv ve beyaz eşya gibi sek-
törlere üretim yapan, özellikle yassõ ürün
piyasasõnda, bir miktar iyileşme yaşandõ.
Demir-Çelik Üreticileri Derneği
(DÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel
Yayan’a göre 2009’un son çeyreğinde,
yükselme eğilimine giren girdi fiyatlarõ ile
nihai ürün fiyatlarõ arasõnda bir denge ku-
rulamamasõ nedeniyle, krizden çõkõş bek-
lentisi kesintiye uğradõ. Demir çelik sek-
törünün üretiminin 2009’da, 2008’deki se-
viyesine kõyasla, yüzde 6 civarõnda dü-
şüşle, 26.7 milyon tondan, 25 milyon ton
civarõna gerilemesi bekleniyor.
Yayan’a göre demir çelik üretiminde-
ki düşüş, 2010’un ilk çeyreğinde de devam
edecek. Ancak gerek dünya ve gerekse
Türkiye ekonomisinin resesyondan çõk-
masõna bağlõ olarak 2010’un 2. yarõsõndan
itibaren, sektörün üretiminde bir topar-
lanma olacağõ öngörülüyor. Söz konusu
toparlanma yanõnda, devreye girecek ye-
ni kapasitelerin de etkisiyle 2010’da yur-
tiçi üretimin yüzde 10’un üzerinde arta-
cağõ, özellikle yassõ ürünlerdeki yurtiçi
üretim artõşõnõn, ithalatõn gerilemesine
yol açarak halen yüzde 120 civarõnda sey-
reden ihracatõn ithalatõ karşõlama oranõnõn,
yüzde 140 seviyelerine çõkmasõna imkân
sağlayacağõ tahmin ediliyor.
Dinçer: Türkiye güçlü bankacõlõk ve iş dünyasõnõn girişimci ruhu ile krizle baş edebiliyor
Yüksek büyüme mümkün değil
İhracatta
alternatif
pazarlar
olacak
Türkiye İhracatçõlar Meclisi
(TİM) Başkanõ Mehmet Büyü-
kekşi, yaşanan küresel krizin ihra-
catlarõ bu yõl olumsuz etkilediğini
belirterek 2009’un son çeyreği iti-
barõyla makro ekonomik rakam-
larda bir toparlanma yaşandõğõnõ
gözlemlediklerini, bunun da önü-
müzdeki yõla daha pozitif bakma-
larõna neden olduğunu söyledi.
Büyükekşi, “Yaşanan krizin
sonlarına geldiğimiz çok açık.
2010 bir toparlanma yılı olacak.
Tüm dünya ekonomilerinin
2010’da daha pozitif seyredeceğini
öngörüyoruz. Dünya ticareti de
bu canlanmayla birlikte 2009’a
oranla yükselecek. Türkiye olarak
biz de bundan olumlu etkilene-
ceğiz. 2010 için hedeflediğimiz
ihracat rakamı 111 milyar do-
lardır” diye konuştu. İhracatta be-
nimsedikleri alternatif pazarlar stra-
tejisinin önümüzdeki yõl da devam
edeceğini belirten Büyükekşi, şöy-
le devam etti:
“Biz bu noktada komşu ve çev-
re ülkelere özel bir önem veriyo-
ruz. Özellikle siyasal anlamda da
bir çaba sarf ediliyor. Komşula-
rımızla bugüne kadar yaşanan
politik problemlerin sona erme-
siyle birlikte ekonomik işbirlikle-
ri ön plana çıkıyor. Bu yüzden
komşu ve çevre ülkelerle canlanan
dış ticaret ilişkilerimiz 2010’da da
hızlanarak devam edecek. Bu-
nun yanı sıra Afrika kıtası da bi-
zim için oldukça önemli. Afrika
pazarına da önem vermeye devam
edeceğiz. Bu ülkelerin yanı sıra dış
ticaretimizin daha kısıtlı olduğu
Latin Amerika ve Uzakdoğu pa-
zarlarına olan ilgimiz sürecek.”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Dinçer,
Türkiye ekonomisini önümüzdeki dönemde
etkileyebilecek ön önemli riskin siyasi
kutuplaşmalar olacağõnõ söyledi.
Türk Sanayicileri ve
İşadamlarõ Derneği
(TÜSİAD) Yönetim
Kurulu Üyesi ve Dõşişleri
Komisyonu Başkanõ
Haluk Dinçer, 2010’da
dünya ekonomisinde hõzlõ
bir büyüme
beklenmediğini,
dolayõsõyla global
ekonominin entegre bir
parçasõ olan Türkiye’nin de
yüksek büyüme hõzõna
ulaşmasõnõn pek mümkün
olmadõğõnõ söyledi.
Dinçer, AA’ya yaptõğõ
açõklamada Türkiye
ekonomisini önümüzdeki
dönem etkileyebilecek en
önemli riskin, ülkedeki
siyasi iklim olduğunu
belirterek “Sert söylemler,
kutuplaşmalar,
gerginlikler, kırılgan bir
dönemden geçen
ekonomimizde siyasi
riski her zamankinden
daha fazla yükseltti.
Türkiye’de siyasi
huzurun sağlanması
için liderlere
önemli görevler
düşüyor. Aksi
halde bunun
faturası çok
ağır olur”
dedi.
Dinçer,
hõzla artan
bütçe
açõklarõ
dolayõsõyla
hükümetin de elinin
kolunun bağlõ olduğuna
işaret ederek dünyanõn
önde gelen ülkelerinin
uyguladõğõ genişleyici para
ve maliye politikalarõnõn
uygulanmasõnõn
Türkiye’nin gündeminde
olmadõğõnõ kaydetti.
Dinçer, “Durum böyle
olunca, Türkiye’nin
elindeki silahlar bir
tarafta güçlü bankacılık
sektörü, diğer tarafta iş
dünyasının girişimci
ruhu, yaratıcılığı ve
krizlerle baş edebilme
becerisidir” diye konuştu.
Orta Vadeli Ekonomi
Programõ’nda öngörülen
yüzde 3.5, yüzde 4 ve
yüzde 5’lik büyüme
hedeflerinin kimsenin arzu
etmediği kadar düşük
seviyeler olduğunu
vurgulayan Dinçer,
bu büyüme
değerlerinin,
ülkedeki işsizlik
sorununu çözmeye
yetmeyeceğinin ve
dünyanõn içinde
bulunduğu zor
ortamda
Türkiye’nin
rekabet gücü
kazanma fõrsatõnõ
da kaçõrmasõna
neden
olacağõnõn
altõnõ
çizdi.
Türkiye’nin
Irak’a açılan
sınır kapısı
Habur’dan
yapılan
ihracatın 2009
sonu itibarıyla 5
milyar dolara
çıkması
bekleniyor.
İşsizlikte kalıcı
iyileşme olmayacak
Gayrimenkul Yatõrõm
Ortaklõğõ Derneği
(GYODER) Yönetim
Kurulu Başkanõ Tur-
gay Tanes, sektörde ar-
tan işsizlikte kalõcõ iyi-
leşmenin zaman alaca-
ğõ öngörüsünde bulu-
narak “2010’da gayri-
menkul projelerinde
ve yatırımlarında
2009’a göre bir miktar
artış göreceğimizi bek-
liyoruz, ancak bu ar-
tışların 2009 öncesine
göre çok daha düşük
kalacağını tahmin edi-
yoruz. 2010’da gayri-
menkul talebinde sı-
nırlı artış, gayrimen-
kul finansmanında sı-
kı koşullar ve gayri-
menkul fiyatları de-
ğerlerinde 2009 sevi-
yelerine yakın bir seyir
göreceğimizi düşünü-
yoruz” diye konuştu.
Tanes, 2010’da sõnõr-
lõ talep artõşõ, yatõrõmlar-
da ve arzda göreceli bir
artõş, stoklarda ise düşüş
beklediklerini belirterek,
kredi faiz oranlarõ açõ-
sõndan henüz asõl ihtiyaç
sahibi olan orta ve dar
gelir gruplarõna yönelik
uzun vadeli kredi kulla-
nõmõ için uygun ortamõn
yaratõlmadõğõnõ, faiz
oranlarõndaki düşüşün
devam etmesi durumun-
da konut satõşlarõnda ar-
tõş yaşanabileceğini ifa-
de etti. Tanes, 2009’da
konut fiyatlarõnõn tüke-
ticiler açõsõndan cazip
seviyelerde seyrettiğini
ve konut stokundaki faz-
lalõk nedeniyle yakõn za-
manda yüksek fiyat ar-
tõşlarõ beklemediklerini
sözlerine ekledi.
Veysel
Yayan
2009’un 9 ayı sonun-
da, özel sektör yatırım
harcamaları yüzde 27
oranında küçüldü. Bu
ekonomi için ciddi bir
sorun oluşturuyor.
Tanıl Küçük
Haluk
Dinçer
Hem yönetmelik
hem krizle
mücadele