22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
27 ARALIK 2009 / SAYI 1240 Düzenle hiç uzlaşmadık Mustafa Kamil Uzuner ve Erdal Turgut, 31 yıl önce cezaevinde tanıştılar, Devrimci Sol Ana Davası'nda 28 yıl birlikte yargılandılar. Her ikisi için de müebbet hapis cezası isteniyordu. Uzuner, ömür boyu hapis cezası alırken, Turgut'un davası zamanaşımından dolayı düştü. Onlarla, davayı, ölüm orucunu, yaşadüdan ilginç olaylan ve hatta a Bu Kalp Seni Unutur mu?" adlı diziyi konuştuk. Aldıklan cezadan gurur duyan bu iki adam da yine dünyaya gelse düzenle uzlaşmayıp, örgütlü yaşayışın içerisindeki yerini almaya kararlı. - Sivil mahkemenin baktığı davayla ilgili ilginç anılannız var mı? E. Turgut: Mustafa Kamil'ın cep telefonu çaldı, hâkim uyardı ve ben dc kulağına eğıldim; "telefonun sessız modu dıye bir şey var" dcdim. Daha bır dakika geçmcdi benim telcfonum çalmaya başladı. Açtını Celal Abbas Leşanoğlu (müebbet aldı), duruşmaya ilk kez gcliyordu, "üst kattayız" dedim. Hâkim, "Erdal Bey, sizin hem tclefonunuz çalıyor üstüne de konuşuyorsunuz" dedi. Ben dc, 'Teblıgat yapmadığınız ıçin arkadaşlar gelemiyor, sizin yapamadığınız işi ben üstlendim' dcdim. Sonra kapı çalındı ve Celal Abbas içeri girdi. Bir başka duruşmada telefon yine ısrarla çalıyor, dışan çıkıp daha Önce gelmeyen arkadaşlara yeri tarif etmem gerek. Hâkimden çiş izni istedim, "Malum ya, bu yaşlarda bazı şeyler zorunluluk haline gelıyor" dcdim. Tüm salon kahkaha attı. Bu kez Mustafa Kamil benim kulağıma eğildi, gülerek "Prostat mısm?" diye sordu. Karar açiklanırkcn hâkıme laf attım, "Biz bu fılmı görmüştük" diye. O da yanıt verdi; "Şimdi yine öyle olacak". Sonra hep beraber "Haklıyız, kazanacağız" sloganını attık. • ALPER TURGUT 12 Eylül karanlığında açılan 28 yıllık "Devrimci Sol Ana Davası", 39 sanığa müebbet hapis cezası verilmesiyle şimdilik sonlandı. Amcam Erdal Turgut, 30 yıllık zamanaşımı nedeniyle müebbetten kurtuldu, Mustafa Ağabey (Mustafa Kamil Uzuner) ise ömür boyu hapis cezası aldı. Hayatlan, açlık grevinde, işkencede, cezaevlerinde ve mahkemelerde geçti. Amcam 50 yaşında baba olabildi. Ama her şeye rağmen onlar, hiç büyümeyecek çocuklar gibiler, söyleşi boyunca sürekli muziplik yapıp durdular. Görsel yönetmenimiz Aynur Çolak ve ben, geçen 1 Mayıs'ta Taksım'e çıkabilmek için onlann kılavuzluğuna sığınnııştık. Ne yaptılar ettiler, bizi alana çıkardılar. İki eylem adamı Erdal Turgut ve Mustafa Kamil Uzuner'le 30 yıllık sürecı konuştuk. - Devrimci olmaya ve mücadelenin içinde yer almaya nasıl karar verdiniz? Mustafa Kflrnil Uznner; 19*ÎVte lf.Mnhnl Fatıh'te doğdum. 12 liylül öncesınde uzun süre Kandılli'de yaşadım. Babam terzıydı, yanında çahşıyordum. Bölge işçı semtiydi, üç büyük fabrika vardı. Sonra Dev- Genç'lilerın Paşabahçe Kültür Derneği'ne gitmeye başladım. Askerhk dönüşü, 1975- 1976'da mücadeleyle tanıştım. Erdal Turgut: Adana'da 1955'te dünyaya geldim. Şimdiki adıyla Yıldız Teknik Ünfversitesi'nde makinc mühendisliği okumak için îstanbul'a geldim. 1976'da antıfaşist mücadelede yer almaya karar verdim. Devrimcilik, Mahir Çayan'lardan gelen rüzgârın da etkısiyle 1974'ten itibaren gençleri kendıne çekmeye başlamıştı. - Nasıl yakalandınız? M. K. Uzuner: Çorum olaylannı protesto etmek için 7 Ekim 1979'da Esenler'de korsan gösten düzcnlcnmiş. Sonrasında polisle çatışmaya girdiğim iddia edildi. Kafamdan vurulunca yakalandım. Önce Esenler Karakolu'na götürdüler sonra hastaneye, ardından da Bakırköy Karakolu'na... En sonunda da 1. Şube'ye götürüldüm. Günlerce işkence gördüm, aslanlar gibi direndım. Cunta'nın ardından Kabakoz'da tutukluyken beni alıp, iki ay süreyle tekrar sorguya çektıler. E. Turgut: 12 Eylül öncesınde beş kez yakalandım, biri Adana'da, diğeri de lstanbul'da olmak üzere. İki kez de faşistlerın sılahlı saldınsına uğradım. Adana'da babamın dolmuşunda çahşıyordum, taradılar. Bıri kafamdan beş kurşun ısabet etti, omzumdakı krıtık bir noktada olduğu için çıkarhlamadı, hâlâ durur. 16 Mart Katliamı'nın ardından tekrar vuruldum. Son yakalanışım ise halkımıza Kâğıthane deresinde ev dağıtırken oldu. - Ne zaman ve nerede tanıştınız? M. K. Uzuner: 1978'de Selimiye Cezaevi'ne girerken üst kattan biri "örgüt ismini söyleme, benim adımı ver" diye bağınyordu. Erdal ile böyle tanıştık. E. Turgut: Örgütün ismini verince mahkemede bunu kullanıyorlardı. Ancak komiktir, sıkıyönetimin Adli Müşaviri Albay Refik Karaa, bana dedi ki; "Erdal, Devnmcı Solcu değilim diyorsun ama örgütün cezaevi temsilcisisin". Ben de pişkinliğe vurdum ve "ne yapayım, ite kaka seçtiler" dedım. Hep beraber gülmüştük. - Ve cunta geliyor... M. K. Uzuner: 1991'e dek Sultanahmet, AJemdağ, Hasdal, Sağmalcılar ve Metris'te kaldım. Davutpaşa Askeri Cezaevi'nde 20 Ağustos 1980'de büyük bir operasyon yapıldı. lkışer gün arayla operasyonlar, Ankara Mamak ve Diyarbakır cezaevlerinde tekrarlandı. Cunta geliyordu ve içerıdekı örgütlü mücadeleyi bitirip, bizı teslım almak ıstiyordu. Ancak çok kötü dayak yememize ve silahlann da kullanılmasına rağmen direndik. E. Turgut: Cuntayı, Sultanahmet Cezaevi'nde karşıladık. Sabaha karşı bir arkadaşımızı uyandırıp, durumu söyledığimizde, "beni böyle ufak tefek Şflyhıi n.111 ııyıiııılıııımj'iıı" ıleıli ISEylÜİ'dc cczaevı personelı de şaşkındı ve o gun bekleşerek geçtı. 14 Eylül'de ise arkadaşımız, ufak tefek şeylerın ne olduğunu, bizimle birlikte gördü. Biz tek tip elbiseyi hiç giymedik, lıazır ola geçip, "emredersiniz komutanıın" demedik. Mamak'tan Metris'e gelen ıkı Mehmet vardı, gece onlan kaldınp ılık ve şekerli süt içirdik. Ertesi gün süt kutusundan ıskambıl kâğıdı yapmışız, king oynuyoi"uz. Mehmet'lerden biri "Yahu Erdal" dedi, "dün gece rüyamda süt içiyordum". Mamak'ta hayaller bile daralmış. Onlann rüyalarında gördüklerini sandığı şeyi biz gerçek kıldık ve siyasi düşünceyi teslim etmedik. SUÇLU SKIYÖNETÎM - Sonra ölüm orucu eylemi ve çeşitli direnişler mi geldi? M. K. Uzuner: Onlar sürekli haklanmızı gasp etmek istiyor, ' bizse direnıyorduk. 1984 ölüm orucu eyleminde ikinci ekipteydım. lnsanca yaşayabılmek için ölümü göze almıştık. Sinan Kukul, yanıma geldi vc eylemin bittiğinı söyledi. Şok olmuştum, ölmeye ayarlamıştım kendimi... Direnişte yoldaşlarımızı yitirdik. Hüzün ve sevinç bir aradaydı. Bu bir sınıf mücadelesidir, ölenlerın yerini yenileri doldurur. BU KALP SENİ UNUTUR MUÎ - "Bu Kalp Seni Unutur mu?" adlı diziyi izliyor musunuz? E. Turgut: Devrimci Solcuları yanlış tanıtan bir dizi bu... Hapishane dışındaki ilişkilerı rczalet... Bizim hıçbir militanm yurtdışına kaçmak gibi bir derdi olmadı. Örgütlü bir eleman, bireysel eylem yapmaz. Kan davası gütmez, sınıf mücadclesini sürdürür. Gerçeklikten uzak bir dizi... Objektif yanı ise Metris'in bir direniş odağı olduğuna dair söyledikleriydi. • ^ r - Ana davanın görûldüğü Metris Baştabya'da neler yaşandı? E. Turgut: Bir denizci subay vardı, duruşma sırasında hep uyurdu. Salonun yarısına idam isteyen bu adam horul horui uyuyabiliyordu. Kışta kıyamette slip don ve atletle bekliyorduk. Selımiye'de bir gün ınsanlar bize acıyarak bakmıştı, biz de bağırarak kendimizi savunmuştuk; "deli değilizbiz, siyasiyiz"... Sabah 10.00'dan 15 00'e dek sürüyordu duruşmalar... Ama Baştabya'yı eylem alanına çevirmeyi bildik. Anayasayı protesto, cuntayı teşhir ettik. Hiç unutmam bir duruşmada mahkeme heyetine kıçımı göstermiştim. Kıç falakası yüzünden simsiyah olmuştu kaba etlerimiz, hâkime dedım ki, "işkence görüyoruz." "Burada işkence yapılmaz, otur yerine" dedi. lspatlamamız gerekiyordu. Kadın tutuklulardan arkalarını dönmelerini istedim. Gösterdim. Sonra soruşturma açıldı, savcılık bunu yapan askerin adını ıstedi. "Gariban bir askerin ismini vermem" dedim, "çünkü suçlu sikıyönetimdir" - Şu denek ıııçHçlçaı UCIÜT? M. K. Uzuner: 1983'te Metris Cezaevi'nden beni ve 10 ; / ' 'îfiı arkadaşımı alıp Cerrahpaşa Hastanesi'ndeki özel bir bölüme götürdüler. Meşhur psikiyatri profesörü Ayhan Songar, "Üniversite araştırması için buradasınız" dedi. Amacı, CIA raporuna katkı sağlamaktı, araştırmanın sebebi ise, "her 10 yılda bır ülkenın gençlen nıye isyancı oluyor?"u bulmaktı... ABD'liler, sözüm ona •bu raporla bu tür faaliyetleri engelleyecekmiş. Hatta yardımcı olursak, cezai ehliyetimizin olmadığına dair rapor verebileceğini söyledi. Reddettik. - Bunca yıl sonra müebbet hapis cezası aldınız... M. K. Uzuner: Mahkeme ikisi ağırlaştınlmış 39 müebbet hapis cezası verdi ama Şaban Taşçı ve Hacı Ramazan Işık itirafçı olmuşlardı. Onlarınki 15'eryıla düştü. llyas Arduç, Mehmet Koca, Mahmut Alp, Şemdin Şimşir, Hasan Bektaş ise eylemleri sırasında yaşlan küçük olduğu için cezaları azaltıldı. Yani müebbet sayısı aslında 32. Hacı Ramazan Işık adlı itirafçının üç yıl sonra vcrdıgı ılade üzerine —**% * ; bu cezayı almam. ,' • Beni asıl üzen şey . $ Taşçı, Işık ve hain bellediğimiz Tuğrul Özbek ile ismimin aynı yerde geçmesidir. • PAZARIN PENCERESÎNDEN Soğukta sigara içmek SELÇUK EREZ Bu yıl ayva bol, nar bol. Ayvası ve narı bol sonbahardan sonra gelen kış yaman geçer: Çok kar yağar, ısı sıfıraltına düşer, akarsular, göller donar. Böyle bir kışta Saatli Maarif Takvimi'nin tanımladığı fırtınaların her çeşidi bir arada eserken Sigara Içme Yasağı yüzünden lokantaların kaldırımlarında yemek yemek zorunda kalan zavallı tiryakilerimizden kim bilir kaçı donacak, kaçı zatürreden gidecek, kaçının ayak parmakları kangren olacaktır. Bu sene yılbaşında elâlem sıcak restoran salonlarında kafalarında külah, ellerinde şampanya bardakları eğlenirken sigara tiryakileri, içeri alınmayacak, gecenin tadını çıkaranlara pencerelerden donuk gözlerle bakacaklardır. Andersen'in Kibritçi Kız'ı da bir yılbaşında öyle yapmamış mıydı? O da sonunda donarak ölmemiş miydi? Belediyeler, bu konuda şimdiden önlem almalı, karları eşeleyerek donmuş tiryakileri kurtaracak Sen Bernard köpekleri bulundurmalıdır. Ayrıca, hac seferleri yapan şirketlerle anlaşmalı, sigara içen vatandaşlarımızı sıcak yerlere (mesela Bahama Adaları, Asor takımadaları, Bermuda) taşımalıdırlar ki oranın kaldırımlarında donmadan insan gibi türtürebilsinler sipsilerini. Ehliyetsiz ve alkollü araba sürücülerinin kaldırımlara çıkıp burada duranları ezdiklorini bilmiyor muyuz? Sigara Içenlerl hftyle ri&kierle de karşı karşıya bırakmak günah değil midir? Düşünün: kar çok yağdığında şehre inen aç kurtlar, önce lokantaların içindekilere mi yoksa kaldırımda oturanlara mı alıcı bir gözle bakarlar? Tiryakileri alışkanlıklarından böyle cezalarla değil de inandırarak vazgeçirmek gerekmez mi? Sağlık Bakanlığı aşı stokunu eritmek için şu ilde beş, bu ilçede altı kişi daha domuz gribinden öldü diye yayın yaptırıyor. Bundan böyle sigaradan akciğer, pankreas, mesane vb. kanseri olup ölenlerin il ve ilçe dağılımlarını da açıklatsın ki bunları duyanlar v alışkanlıklarından vazgeçebilsinler. Biraz daha insancıl davranmalıyız; Tiryaki Hasan Paşa rahmetli kalkıp gelseydi onu da mı içeri almayacak, bu ayazda kaldırımlarda ağırlayacaktık? Aslında içenler de içmeyenler de bizim evlatlarımızdır. Aralarında fark gözetmeden her ikisini de bağrımıza basmak gerekir. • erezs@superonline.com i Imtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase llknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Idare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/lstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554- 555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri / Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / Istanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle