21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2009 PAZAR 10 DIŞ HABERLER em uzak hem yakõn komşuH Ermenistan-Türkiye arasındaki fiziksel sınırlarla birlikte, zihinlerdeki sınırların da kalkması gerekiyor ÖZGÜR ULUSOY ERİVAN - Hem yakõn hem uzak komşumuz Ermenistan’õn başkenti Eri- van’da geçirdiğimiz dört günün ardõn- dan aklõmdan geçenleri, toplantõlarõn so- nunda bir konuşmacõ da benzer ifade- lerle dile getirdi: “Önemli olan zihin- lerdeki sınırları açmak...” Kültür Üniversitesi bünyesindeki Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPoT) ile Erivan merkezli Avrasya Or- taklõk Vakfõ’nõn düzenlediği program çerçevesinde gittiğimiz Erivan’dan li- derlerin Türkiye’ye ilettiği mesajlarõ da- ha önce aktarmõştõm. Kõsaca tekrarlayayõm: “Karabağ’a karışmayın... Protokollere sa- dık kalın ve metinleri onaylayın.” Ermenistan tarafõna göre Türkiye’nin Kara- bağ konusunda yaptõğõ ve yapacağõ her türlü baskõ geri tepmeye mahkûm. Toplantõlarõn son gününde ABD’de Ermeni diyasporasõ içinde büyüdükten sonra Erme- nistan’a yerleşen ve bugün ülkenin önde gelen stratejistleri arasõnda bulunan Ulusal ve Ulus- lararasõ Araştõrmalar Merkezi Direktörü Ric- hard Giragosian, Türkiye’den gelen gazete- cilere Ermenistan’õn konumunu bir kez daha an- latõrken, artõk önümüzde Ermenistan’õn değil, “Türkiye’nin kaçırmaması gereken bir şans” bulunduğunun altõnõ çiziyor. Çünkü eğer Ankara protokolleri imzalamazsa, Türki- ye’nin dõş politikada güvenilirliğini yitirme teh- likesi var. Ayrõca ABD-Türkiye ilişkileri açõ- sõndan da bir bedel ödemek zorunda kalacak. Türkiye’nin etkisi artacak Azerbaycan’õn Türkiye’de artõk bir iç po- litika meselesi haline geldiğini ifade eden Gi- ragosian’a göre Türkiye’nin hedefleri şunlar olmalõ: Başarõsõzlõkla sonuçlanan bir politikayõ düzeltmek ve inisiyatifi tekrar Bakû’nun elinden almak. Türk yetkililerinin kamuoyu önünde dillendirdikleri sert söylemlere rağ- men kapalõ kapõlar arkasõnda Bakû’ya da “Pe- ki sizin alternatifiniz ne” sorusunu yönelt- tiğini ifade eden Giragosian, sõnõrlarõ açarak Türkiye’nin bölgedeki rolünü de güçlendire- ceğinin altõnõ çiziyor. Sürecin ABD diplomasisinden çok Rus dip- lomasisinin başarõsõ olduğunu ifade eden Gira- gosian’a göre Azerbaycan-Türkiye ilişkileri protokollerden önce de iyi gitmiyordu ve “Bir millet iki devlet söylemi artık öldü”. Ama Azer- baycan’õn Rusya’yla flörtü de kõsa süreli. Ermenistan’da görüştüğümüz kişiler genel- likle Türkiye’nin başta Kürt meselesi olmak üzere içerdeki sorunlarõnõ ve dõş politikada da birden çok başlõkla uğraştõğõnõ teslim ederken, önceliklerini iyi belirleme çağrõsõ yapõyor. Türk hükümetinin Ahmedinejad’õ kutla- makta aceleci davrandõğõ saptamasõnõ yapan Gi- ragosian, Türkiye için meselenin artõk siyasi bir karar almak noktasõnda olduğunu, şimdi proto- kollerin kaderinin Tür- kiye’nin iç politikasõ ve TBMM’yle ilgili oldu- ğunu ifade ediyor. Önemli olanõn yakala- nan momentumun ko- runmasõ olduğunu kay- deden Giragosian da di- ğer yetkililer gibi 24 Ni- san yaklaştõkça işlerin zorlaşacağõ görüşünde. ABD Başkanõ Barack Obama’nõn geçen 24 Ni- san’da soykõrõm demeden gidebileceği kadar ileri gittiğini ve ayrõca o mesajõnda da fikrini de- ğiştirmediğinin üstüne bastõğõnõ anõmsatan Gi- ragosian’a göre, iç siyasette sõkõntõlõ günler ge- çiren Obama’yõ kõzdõrmak pek iyi bir fikir de- ğil. Şu anda yaşanan süreci normalleşme ola- rak tanõmlayan Giragosian, soykõrõm mesele- sinin ise yalnõzca gerçek bir barõş sürecinde gündeme geleceğini vurguluyor. HAYK DEMOYAN: Türkiye’den ziyaretçilerin sayısı maçtan sonra arttı Erivan’daki Soykõrõm Müzesi ve Enstitüsü Direktörü Hayk Demoyan’la birkaç dakikalõk bir suskunluğun ardõndan hararetli bir sohbete başlõyoruz. Tarihçi Demoyan’õn üniversitede tez konusu Turgut Özal dönemindeki sosyo- ekonomik reformlarmõş. Söze 1915 olaylarõnõn 100. yõldönümü için planlanan etkinliklerle başlõyoruz. 100. yõldönümü için büyük planlar olduğunu öğreniyoruz. Konferanslar ve sergiler düzenlenecek. Serginin merkezi Erivan’da olacak ama diyasporayla koordineli bir şekilde başka kentlere gitmesi de mümkün. Müzenin hem Ermenistan hem Türkiye tarihiyle ilgili olduğunu söyleyen ve bundan kaçõlamayacağõnõ kaydeden Demoyan, “soykırımın bütün ayrıntılarının” müzede yer almasõ gerektiğini ifade ediyor. Bunun içinde, kurtarma öyküleri de var. Türkler ve Kürtler tarafõndan kurtarõlan Ermenilerin öyküleri için de sergide yer ayõrmayõ düşündüklerini anlatan 34 yaşõndaki Hayk Demoyan, 1915 olaylarõ sõrasõnda binlerce kişinin kurtarõldõğõnõ bunlarõn da müzede yer almasõ gerektiğini belirtiyor. Peki ya o dönemde aşõrõ milliyetçi Ermeniler tarafõndan öldürülen Türkler? Demoyan, “intikam” amaçlõ cinayetlere de sergide yer vermeyi planladõklarõnõ, bunun da tarihin bir parçasõ olduğunu söylüyor. Kõzõl Ordu askerlerinin Berlin’e girdikten sonra yüz binlerce Alman kadõna tecavüz etmesi iddialarõna örnek veren Demoyan, soru üzerine tabii ki bunun normal karşõlanamayacağõnõ ancak bunlarõn yaşanabileceğini ifade etti. “Müzeyi kurarken Türkiye’den ziyaretçiler beklemiyorduk, şimdi bu bir realite” diyen Hayk Demoyan, normalizasyon süreciyle birlikte işlerinin katlanarak artmasõnõ bekliyor. Müzeye Türklerin de geldiğini, bazen tepki çekmek korkusuyla kimliklerini gizlediklerini söyleyen Demoyan, özellikle de futbol maçõndan sonra Türkiye’den ziyaretçi sayõsõnõn arttõğõnõ belirtiyor. Türkçe web sitesi 2007’de Türkiye’den yaklaşõk 20 kişi müzeyi ziyaret etmişken bu sayõ futbol maçõndan sonra yüzlerle ifade edilmeye başlanmõş, eylülde de 300 kişi gelmiş. Türkiye’den gelenler neler hissediyor sorusunun yanõtõysa şu: Bazen dayanõşma, bazen öfke, çoğu zaman şok. Web sitelerini Türkçe de yapmak istediklerini anlatan Demoyan, Ermeni-Türk tarih alt komisyonuna ilişkin olarak da kendisinin her türlü tartõşmaya açõk olduğunu ancak “Ermeni soykırımı gerçeğinin tartışmaya açık olmadığını”, ayrõca komisyonun Türk tarafõndaki kompozisyonuna ilişkin soru işaretleri bulunduğunu ifade ediyor. Demoyan, Türkiye’de 301. maddenin görüşlerin özgürce açõklanmasõnõn önünde engel oluşturduğunu vurguluyor. Hayk Demoyan, ayrõca müzenin ticarileşmesini istemediklerini sözlerine ekliyor. Demoyan’la, daha sonra Türkiye’de yok edilen Ermeni mezarlõklarõnõ da konuştuk. Son yõllarda bu konuyla ilgili en büyük sorunlardan biri de, altõn arayõcõlarõnõn Ermeni mezarlarõnõ hedeflemiş olmasõ. Bunun için önlem alõnmasõnõ istiyorlar. Bolca görüşme, sohbet ve duygusal an yüklü 4 günün sonunda resmi mesajları bir yana bırakırsak, komşumuzla birbirimizi çok daha yakından tanımaya ihtiyacımız olduğunu gördük. Toplantılardan birine gelen bir Ermenistanlı kadın katılımcı “tanıyana kadar Türkleri eli baltalı insanlar olarak hayal ettiğini” itiraf ediyordu. Ermenistan’dan Türkiye’ye gelenler, kimliklerini duruma göre açıklamayı uygun görürken Türkiye’den Ermenistan’a gidenler de sık sık “Acaba nasıl karşılanacağız” duygusu yaşıyor. Biz Ermenistan’da çok dostça karşılandık. Gittiğimiz bir lokantada geleneksel Ermeni müzikleri çalan bir grup, isteğimiz üzerine Sarı Gelin’i de (Sari Gyalin) çaldı, masadaki 4 kadın gazetecinin gözleri doldu... Masada bizimle birlikte olan David’in de gözlerinin dolduğunu görünce bu kez gülmeye başladık. “David sen niye ağlıyorsun” diye sorduğumuzda “Bir tek şarkı değil, sizleri böyle görmek de beni çok duygulandırdı” diyordu David. Ermeni müzik grubu daha sonra “Nasıl Geçti Habersiz”i çaldı, biz söyledik. Erivan niye hava durumunda yok? Toplantõlarda ele alõnan ilginç baş- lõklardan birisi, Ermenistan’dan Türkiye’ye çalõşmak için gelenlerle ilgi- li rapor oldu. İzinsiz çalõşan Ermenilerin en önemli sorunu, okul çağõndaki çocuk- larõnõ gönderebilecek bir okullarõnõn bu- lunmamasõ. Bu konuda acil çözüm bek- liyorlar. Türkiye’deki Ermeni toplumun- dan bazõ gençler gönüllü olarak çocukla- ra dersler verseler de bu sürdürülebilir bir çözüm değil. Bir de Türkiye’de doğan ço- cuklarõn durumuna çözüm bulunmasõ ge- rekiyor. Çünkü bir belgeleri bulunmuyor. Gelenlerin yüzde 94’ü kadõn. Çoğu, Türkiye’ye gelirken bir korku yaşadõklarõnõ, Hrant Dink’in öldürül- mesinin bu korkuyu arttõrdõğõnõ anlatõ- yor. Zaman içinde görüşler değişiyor. Çalõştõklarõ yerlerin büyük bölümünde Ermeni kimliklerinden ötürü hiçbir so- run yaşamasalar da polisin ve resmi gö- revlilerin kötü muamelesinden şikâyet- çiler. Bir Ermeni katõlõmcõ, Türkiye’de Alevilerin de bazen kimliklerini sakla- dõklarõnõ anõmsatõyor. Neden Türkiye? En ucuz, en kolay gi- dilebilecek yer olduğundan. Hepsi geri dönmeyi düşünüyor, ama bazõlarõ evle- nip kalõyor, Ermeni olmayan Türklerle evlenenler de var. Türkiye’de izinsiz çalõşan Ermenilerin sayõsõ ise Türkiye’de yetkililerin dile getirdiğinin çok altõnda gibi duruyor. Tür- kiye’de önce 70 bin, ardõndan 40 bin sa- yõsõ telaffuz edilmişti. Ermenistan’da açõklanan raporda, bu sayõ 5 bin olarak veriliyor. Tabii kesin bir sayõ vermek zor, ama iki sayõ arasõndaki fark dikkat çeki- ci. Başbakan 70 bin rakamõnõ vermişti, bi- raz da siyaseten verildi herhalde, zaten Türkiye’deki Ermenilerin sayõsõ hak- kõnda yapõlmõş bir çalõşma yok. Toplantõda gündeme gelen ilginç nok- talardan birisi de Ermenistan’dan gelen- lerle Türkiye’deki Ermeni toplumu ara- sõndaki açõ oldu. ‘Sanki Türkiye, ABD şirket’ Erivan ziyaretimizde bize hem çevir- menlik yapan hem rehberlik eden Tiran Lokmagözyan’õn eşi, Agos ve Erme- nistan’õn Sesi için yazõlar yazan Zovinar Lokmagözyan, göçün ilk dalgasõnda İstanbul’daki Ermenilerin kucak açtõğõ- nõ, ancak zaman içinde karşõlõklõ bir ha- yal kõrõklõğõ yaşandõğõnõ anlatõyor. İki ta- raf arasõnda sosyal statü farkõ bulundu- ğunu belirten Lokmagözyan’a göre İs- tanbullu Ermeniler burjuvaziye aitti. Kullanõlan diller bile çok farklõ. Eski SSCB yõkõldõktan sonra ortaya çõkan açlõk ve işssizlik korkusunun insanlarõ Gohar-Paylak çiftiyle, Beşiktaş-Hatis basketbol maçında tanıştık. Biz Türkiye’den gelen küçük bir grup gazeteci Beşiktaş diye bağırdık ama sonucu etkileyemedik. Maç sırasında kısaca konuştuğumuz Gohar, küreselleşen dünyada ekonomik meselelerin siyasi meselelerin önüne geçtiğini, bu yüzden sınırların açılmasının şart olduğunu söylüyor. Gohar, ayrıca sınırların açılmasıyla karşılıklı önyargıların da son bulabileceğini belirtiyor. Türkiye’ye yönelttiğini ifade eden Lokmagözyan, çalõşmaya gidenlerin ruh halini şu sözlerle özetliyor: “Bu kapitalizmle ilgili. Bazen ço- cuklara soruyorsun, annen nerede çalışıyor diye. ABD, Türkiye di- yorlar. Sanki ABD, Türkiye kurum. Siz göç diyorsunuz, onlarsa çalış- maya gidiyorlar.” Zovinar’la sohbetimiz, toplantõ son- rasõnda da sürüyor. Zovinar (Yakamoz demekmiş), tanõmamazlõk halinin gel- diği noktayõ anlatõrken, “Türk tele- vizyonlarında hava durumunda önce Türkiye’deki şehirler sayılıyor, ardından da başka ülkelerin baş- kentleri ya... Erivan’ın adı hiç geç- miyor. Tiflis’i sayıyorsunuz, Ba- kû’yu sayıyorsunuz, Erivan hep atlanıyor. Neden” diye soruyor. Gazeteci ve akademisyenlerden oluşan grubumuz, Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbandyan’la görüştü. Avrupa İstikrar Girişimi’nden Tigran V. Mkrtchyan’a göre bölgede bütün sorunlara çözüm getirecek kapsayõcõ bir paket ortaya çõkarmak mümkün değil. Ankara, bu yüzden önceliği ikili ilişkilere vermeli. Mkrtchyan, AKP hükümetinin Ermenistan ile protokolleri imzalarken, içerideki milliyetçi kanattan ve Azerbaycan’dan gelecek baskõlarõ tahmin edemediğini savunuyor. - Türkiye’nin protokollerin onaylanmasıyla ilgili samimiyeti konusunda kuşkularınız var mı? TİGRAN MKRTCHYAN: Eğer protokoller reddedilirse, ya da onay süreci aylara, yõllara yayõlõrsa, o zaman AKP hükümetinin samimiyetinden şüphe ederim. Görüşmeler, Karabağ tartõşmasõ olmadan ilerledi. Görüşmeler, ikili ilişkilerin kurulmasõ ve geliştirilmesi üzerineydi. Bence, bölgede bir barõş ve istikrar ortamõ istiyorsak, öncelikle ilişkilerimizi normalleştirmemiz gerekir. Bütün bölgesel sorunlara paket çözüm getirmek, ne kadar iyi niyetle olursa olsun, Kafkasya bölgesinde ülkelerin tehdit algõlarõ ve beklentileri düşünüldüğünde pragmatik değildir. Ayrõca, AKP hükümeti Azerbaycan’dan gelen ya da içerideki milliyetçi baskõyla başa çõkabileceği düşüncesiyle, olasõ muhaliflere nasõl bir sunuş yapacağõ sorusu üzerine yeterince kafa yormamõştõr. Ve nisan ayõndaki “yol haritası” açõklamasõndan ve protokollerin imzasõndan sonra “tahmin edilmeyen” bir baskõyla karşõ karşõya kaldõ. Bir noktanõn açõklõğa kavuşturulmasõ gerekir; Türkiye Ermenistan’la sõnõrõnõ 1993’te Karabağ yüzünden kapatmõştõr ama Türkiye, Ermenistan’õn bağõmsõzlõğõnõ kazandõğõ 1991 yõlõnda da Erivan ile diplomatik ilişki kurmamõştõr. - Sizce Türkiye’nin protokollerin onayıyla ile ilgili bir B planı var mı, yoksa bütün süreç sıfırlanacak mı? Gerçekten de tehlike büyük. Türk Dõşişleri Bakanõ, durumun olumlu yönde gitmesinden söz ediyor. Ermenistan içinse, protokollerin kõsa sürede onaylanmasõ, ilişkilerin ikili düzeyde geliştirilmesi için pozitif yönde bir adõm olacak. Ermenistan, Karabağ’da çözüm için yapay bir baskõ altõna girmek istemiyor. Bu sorunun üç tarafõ var; Ermenistan, Azerbaycan ve Dağlõk Karabağ. Çözüm süreci de Minsk Grubu tarafõndan yürütülüyor. Ama Azerbaycan konuyu uluslararasõ topluluğa Türkiye aracalõğõyla, Dağlõk Karabağ’daki bir ilerlemenin Ermenistan’õn taviz verip vermemesine bağlõ olduğu şeklinde sunuyor. Türkiye bu tuzağa düşerse, imzalanan protokollerin tamamen dondurulmasõ riskini de göze almõş olur. Ayrõca Türkiye, protokollerin varlõğõnõ, bunlarõ onaylamadan, Ermeni soykõrõmõnõn uluslararasõ tanõnmasõnõ önlemek için kullanmaya çalõşabilir. Türkiye belki bu süreci geciktirebilir ama nihayetinde Ermeni soykõrõmõnõn tanõnmasõnõ ve/veya kõnanmasõnõ engelleyemez. - Sizce, 24 Nisan protokollerde doğal bir sınır mı? 24 Nisan belki uluslararasõ toplumun gözünde Türkiye’nin onaylamasõ için bir son tarih olabilir. Ama Ermenistan bir son tarih önermiyor. “Makul bir süre” ifadesi uluslararasõ arabulucular ve Ermenistan liderliği tarafõndan kullanõlmõştõr ve aylarla ifade edilen bir sürede onaylamaya işaret etmektedir, yõllarla değil. ‘KAFKASLARDAKİ TÜM SORUNLARI ÇÖZECEK BİR PAKET YOK’ Ulusal ve Uluslararasõ Araştõrmalar Merkezi Direktörü Giragosian, artõk önümüzde Ermenistan’õn değil, “Türkiye’nin kaçõrmamasõ gereken bir şans” bulunduğunu savunuyor. Çünkü eğer Ankara protokolleri imzalamazsa, dõş politikada güvenilirliğini yitirme tehlikesi var. Ayrõca ABD- Türkiye ilişkileri açõsõndan da bir bedel ödemek zorunda kalacak. Giragosian’a göre, “Bir millet iki devlet söylemi artõk öldü”. İlle de Sarı Gelin Türkiye’ye çalõşmaya gelen Ermenilerle ilgili toplantõda tanõştõğõmõz Zovinar Lokmagözyan, ‘Bakû, Tiflis sayõlõrken Erivan’õn atlanmasõna’ sitem ediyor Erivan’daki Soy- kırım Müzesi’nin direktörü Demo- yan, kurtarma öykülerine de yer vereceklerini an- latıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle