24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İşçi ve işveren temsilcileriyle akademisyenler RP'siz bir hükümetin şimdikinden farkı olmayacağmda birleşiyor Refah'a kapıyı ANAYOL açüEkonotni Servisi- 60 günde kurulan ANAYOL hükümeti Başbakan Mesut Yılmaz'ın dün Cumhurbaşkanı'na istifasını vermesiyle 90 günde sona erdi. Böylece gerek iş dünyasının gerekse medyanın kurulması için baskı yaptığı ANAP-DYP hükümeti kendisi için sahip olunan bütün umutlan 90 günde tüketti. ANAYOL koalisyonunun sona ermesi gerek iş dünyası gerekse akademisyenler ve sendika kesımlerinde pek fazla bir şaşkınhk yaratmadı. İş dünyasının temsilcileri. bundan sonra kurulacak bir koalisyonda Refah Partisi'ne mutlaka yer verilmesi gerektiğini belirtirlerken, hiç istemeseler de olası bir erken seçimin ise seçim kanununda yapılacak değişiklikle gerçekleşmesmi istediler. Devletin en kısa zamanda yapısal bir değişime ihtiyacı olduğunu da \"urgulayan sanayicı ve işverenler. siyasi kaos devam ettiği takdirde ülkenin yeni bir demokrasi kesintisiyle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çektiler. Siyasi kaosun ardından başgöstemesi olası bir ekonomik kaos konusunda uyanda bulunan akademisyenler ise, yeni bir hükümet kurulamaması durumunda faiz, enflasyon ve dövizde ciddi bir tırmanış olacağını vurguladılar. Akademisyenler. hükümet formüllerinde RP'ye mutlaka yer verilmesi gerektiğini kaydederek RP'nin merkezdeki iki sağ partiden pek bir farkı olmadığını da ifade ettiler. ANAYOL rüyasının sona ermesini değerlendiren işçi sendikalan ise koalisyonun hükümet dışındaki partilerin etkisi sonucunda yürümediğine dikkat çektiler. RP'nin hükümet içinde olması gerektiğini kaydeden sendika temsilcileri. oluşacak hükümetin ilk olarak çahşanlann gelir dağılımını adaletli bir şekilde düzeltmesi gerektiğini belirttiler. RP'yi içine alacak bir hükümetin hem kamuoyu önünde hem de meclis içinde güçlü olacağını öne süren sendika temsilcileri, erken seçimi ise gereksiz bulduklannı belirttiler. PROF. ESFENDER KORKMAZ 4 Sıcak para gider' "ANAYOL'un bozulması siyasi anlamda bir otorite boşluğu demektir. Bunun en büyük etkisi ekonomi üzerinde olacaktır. Türkiye islikrarlı bir ülke olsay dı siyasi boşluk etkili olmazdı. En önemli etki ise kısa \e uzun vadeli sermaye hareketlerinde yaşanacaktır ve iç borçlanmaya gelen kısa \adeli yabancı sermaye kesilecektir. Hazine bonolannın yarısına yakın bölümiinün müşterisi bu olduğu ve geri kalan böliimde borç vermekte tereddüt edeceği için faizler yükselecektir. Hükümet boşluğu enflas>onun artmasına. faizlerin \e dö\ iz > ükselmesine neden olacak." PROF. HL RŞİT GÜIN'EŞ 'Liderler uzlaşmah' "Türkiye'de kamuoy u oldukça zayıf. Anti- Refahçı olmaktan kurtulmak. bu kompleksten sıynlmak gerekiyor. Erken seçim Refah'ın daha da güçlenmesine neden olacaktır. Erken seçim solun belki de barajı aşamaması sonucunu doğuracak. Türkiye'de siyasetçiler %e liderier uzlaşmayı öğrenmelidirler. Türk parlamentosu kendi içinden çözüm bulmalıdır. Bir erken seçim % yıhna yetişmeyeceğinden 97'ye sarkar. Erken seçim olmayacağına göre geçici bir hükümet kumlacaktır. Türkiye ekonomik sorunlannı aşamı>or. Gelen hükümet de radikal tedbirler almayacağindan ekonomi büyük sıkıntılara düşecek" DOÇ. ERİNÇ YELDAN 'Refah, düzenin partisi 9 "Meclis'ten çıkacak herhangi bir hükümet diizeni değiştirmeye yeterli olamayacaktır. RP de var olan düzenin en ateşli savunucusu, iktidara gelirse ekonomide ne yapar tartışmasının anlamı yok. Türkiye zaten kriz ortamında. Buna siyasi kriz de eklenince yapısal sorunlar ön plan çıktı. Borçlanmada 12 ayın ü/erine çıkılamaması, yurtiçi tasarruflann yüzde 25'i aşmaması bu sorunlann içindeydi. Önlem olarak da dışandan sürekli kısa \adeli borçlanmaya gidildi. Kurulacak hükümetin yapısal önlemler alması gerekiyor." Üç ay böyle geçti • 6 Mart: Mesut Yılmaz başkanlığındaki ANAYOL hükümeti kuruldu. • ANAYOL'un ilk gününde yıllık bileşik faiz % 112 oldu. • Borsa günü 66 bin 328 puanla kapadı. Dolar günü 67 bin 200 liradan, mark ise 45 bin 550 liradan kapadı. I Hükümet kurulur kurulmaz bürokraside koltuk savaşı başladı. • 9 Mart: llaca % 20 zam. "111 Mart: Tekel'e yüzde 50. çaya yüzde 25, alüminyuma yüzde 3.2 zam geldi. • 12 Mart: ANAYOL hükümeti 257 kabul. 207 ret ve 80 çekimser oy alarak göreve başladı. ) Akaryakıt ürünlerine yüzde 20. tüpgaz fiyatlarına yüzde 15, şeker fiyatlarına da yüzde 30 zam yapıldı. • 25 Mart: Ulaşıma yüzde 40 zam yapıldı. • 2 Nisan: RP. Çiller'in yolsuzluk dosyasını açtı. • Petrol ürünleri yüzde 15 zamlandı. • 13 Nisan: Harcama hedefi 2.7 katrilyon liradan 3.5 katrilyon liraya yükseltildi. • Bütçede yatınmlara sadece 256 trilyon lira ayrıldı. ~ı Ekmek 15 bin lira oldu. 0 6 Mayıs: Yılmaz. ekonomik vaatler paketi açıkladı. Hükümet postaya yüzde 25. çaya yüzde 30 elektriğe yüzde 4.5 zam yaptı. • 7 Mayıs: ANAYOL'daki sürtüşme alevlendi. i 14 Mayıs: Güvenoylaması geçersiz saydı. • 15 Mayıs: IMF geldi. • 24 Mayıs: DYP koalisyonu şartlı bozdu. • 26 Mayıs: Yılmaz hükümetin bittiği işaretini verdi. • 30 Mayıs: IMF mali kriz için uyardı. • 31 Mayıs: 4 aylık bütçe açığı 431 trilyon olarak açıklandı. 6 Haziran: Başbakan Yılmaz istifasını verdi. MEHMET YILDIRIM (ÎTO) ^Hükümete herkes katılmalı' "Bu istifa geç kalmış bir adımdı. ANAYOL beklentilerimize cevap veremedi. Zaten halk da son seçinıde bu oluşuma olan güvensizliğini dile getirdi. Bu noktadan sonra Meclis'teki tüm partilerin katıldığı bir hükümet kurulmalı. 2.5 partiyle koalisyon olmaz. Ancak bu hükümetin başına mevcut liderlerin dışında biri gelmeli. Türkiye'nin yapısal değişimlere ihtiyacı \ar. Ancak siyasi kriz devam ederse geçmişte olduğu gibi demokrasimiz kesintiye uğrayabilir. Çünkü belli kesimlere "gel, gel" yapılarak, Türkiye askeri bir darbeyle karşı karşıya getirilmek isteniyor. Bu arada yeni bir oluşumla birlikte ciddi bir anayasa değişikliğine ihtiyaç var." SALİM USLU (Hak-İş) 6 Refahsız hükümet yapay' "Demok- ratik teamülleri ve halkın iradesini dışlayan yapay hükümet modellerinin gerçekçi olmadığı görüldü. Mutlaka Refah Partisi'nin de içerisinde bulunduğu ve partilerin teknik performanslannı öne çıkaracak bir program düzleminde çözüm hükümeti oluşturulmah. Kamuoyu tercihlerine tam olarak dayanmayan ve psikolojik desteği olmayan son hükümet başanlı olamadı. Farklı programlan olan partilerin, başlangıçta zor gibi görünse de koalisyon yapması. dengelerin yerine oturması açısından gerekli." MEMDUH HACIOGLU (İSO) 'Sistem tıkamna aşamasmda' "Türkiye'de artık sistem tıkanıyor. Parlamento ya aklını başına almalı -ki bu ihtimali çok beklemiyorum- ya da hemen erken bir seçime gidilmeli. Eğer, me\cut Meclis yapısı içinde bir hükümet oluşumuna karar verilirse, oluşacak bir koalisyonun içinde RP yerini mutlaka almalı. Bu partiyi artık sistemin içine çekmek lazını. Son seçimlerde de görüldü ki, artık RP merkeze yaklaşmaktadır. Seçmen uca yaklaşmıyor, partî merkeze yaklaşıyor. ANAYOL u oluşturan her iki parti de popülizmi öne alan politikalar ürettiler. Ve birbirlerivle rekabet ettiler." KEMAL BAYSAL (DİSK) 'Makul olan Aııarefah' "Çözümü her zaman için makulde aramak gerekir. 24 Aralık'ta birinci parti olan RP ile AÎSAP'ın hükümet kurması gerekir. Bozulan hükümetin dışında kalan politik güçler daha etkin olduklan için koalisyon başanlı olamadı. Ve emeğe saldıny ı progranılarına alan partiler 2 haziranda cezalandınldı. Bundan sonra seçime gidilnıesi halinde de bir şey değişmeyecek. Çünkü halkın politik tercihkri 5 ay da değişmez. Kinı iktidarda olursa olsun adaletsiz gelir dağılımına mutlaka çözüm bulmah." REFİK BAYDUR (TİSK) 'Türkiye koalisyona mahkûm' "Türkiye yine bir koalisyon hükümetine ^ mahkûnıdur. ANAP- DY P kolisyon hükümoıinde bugün getinen nokta üziicüdür. ANAYOL iki liderin uriaşmaz tavırian ik çok ucuza heba ediliyor. Bana göre DYP-ANAP ve RP'nin içinde olduğu bir koalisyon ideal görünüyor. Değişik formüller aranmadan erken seçime gitmek hata olur." SAMİM SİVRI (ESİAD) 'Tercihiıııiz ANAP- DYP' -Öncelikle tercihimiz ANAP-DYP kolisyonunun de\amıdır. Ancak bunda başanlı olunmadı. Gelinen noktada erken seçim çözüm olmaktan uzaktır. Türkiye bu yükü de kaldıramaz. Mevcut yasalarla seçim yapılması yeni kaoslar yaratır. Paıiamentoda halkı temsil eden siyasi parti temsilcileri Tükiye'ye ve Tük insanına yönelik ne yaptığını ve ne yapmak istikleriniortaya koy malıdıriar. DYP- ANAP anlaşma/lığının devamında bize göre geniş tabanlı bir hükümet veya milli mutakabat hükümeti çaredir." Haziran ayının ilk sayısında Türkiye'ye 14 sayfa ayıran The Economist ekonomiden siyasete her uygulamada hata buldu Avrapa, 'Kafdağı'nm ardında TEN The Economist • Ekonomi yolda kalmış enkaza benziyor •Ekonomik göstergelerin yeniden kriz sinyalleri veriyor • Yüzde 90'a varan enflasyon hiper enflasyona donüşebilir. • AB'ye tam üyelik oldukça uzak bir ihtimal. • Gümrük birliği nedenıyle yıllık vergi kaybı 3 milyar dolar. • Güneydoğu'daki savaş için her yıl 7 milyar dolar harcanıyor. • Kayıt dışı ekonomi dev boyutlarda. •Bu yılki bütçe açığı 15 milyar dolar olacak. Ekonomi Servisi - Dünya- ca ünlü ekonomi \ e politika dergisı The Economist,Tür- kiye ekonomısini. yolda kal- mış araba enkazına benzet- ti. Ekonomik göstergelerin tekrar knz sinyalı verdiğine dikkat çeken dergi, ekonomi- nin her şeye rağmen yürüme- sini. "tek kelimeyle mucize" olarak nitelendirdı. Dergi. Türkiye"deki yöneticilerin bütün olumsuz göstergelere karşın. '1994 yılındald eko- nomik krizi, başa gelebile- ceklerin en kötüsü" olarak görmeye devam etmesini eleştirirken bir Amerikan ik- tisatçısının Türkıye ekonomi- si ile ilgili şu \orumuna yer verdj: "Özeüikle kısa dönemde tehlike belirtileri >ar. ^üzde 60ile90 arasındadeğişenenf- lasyon kısa bir süre içinde hi- per enflasyona donüşebilir. Türkiye ekonomisi, henüz patlak vermemiş, ama her an patlayabilecek bir kriz ekonomisi." Dünyanın en ünlü ekono- mi \e politika dergıleri ara- sında yer alan The Econo- mist, haziran ayının ilk sayı- sında Türkiye'yi ele alan 14 say falık bir inceleme yayın- ladı.Türkiye'nin A\Tupa Bir- ligi ile ilişkilerinin de değerlendirildiği araştırma- da. tam üyeliği hem ekono- mik hem de siyasal olarak oldukça uzak bir ihtimal ol- duğu vurgulandı. Dergide Türkiye'nin ekonomik açı- dan AB' deki en yoksul ül- kenin bile çok gerisinde ol- duğu ifade edilirken, demok- ratik değerlerin eksikliği ve insan hakJan ihlallerinin bir- liğe üyeliği imkânsız kıldı- ğı görüşüne yer v eri ldi. Tür- kiye'nin Avrupa Birliği'nde ikinci sınıf üye durumunda olduğunu belirten The Eco- nomist"te. Türkiye'nin AB içinde kurallann hazırlan- masına katılamadığı. ama kurallara uymak zorunda ol- duğu. aynca bölgesel tbn- lardan da yararlanamadığı belirtildi. AB yetkililennin işgücü- nün serbest dolaşım hakkı- na çok soğuk baktıklarına dikkat çekilen dergide Türk işadamlannın gümrük birli- ği ile kendilerini Avrupalı hıssedecekleri için anlaşma- yı desteklediklerine yer ve- rildı. Türkiye ekonomisini çö- küşe sürükleyen etkenlerin başında siyasi istikrarsızlı- ğın geldiği belirtilen araştır- mada, iç \e dış borç faizle- ri, KtT'lere aktanlan süb- vansiyonlar ve her yıl Gü- neydoğu'daki savaş için har- canan 7 milyar dolar gibi ekonominin başlıca sorun- lannın istikrarsızlık sonucu bir türlü çözüme kavuşturu- lamadığına yer verildi. Araştırmada. kayıt dışı ekonominin dev boyutlara \ armasına ek olarak, devle- ALT1NELMA ELDENKAÇTI-The Economist Dergjsi'ndeyayımlananyorumda, OsmanJılar'm A\ rupa'yı, güneşin batrıgı "altın elma" olarak tanımladığı belirtilerek, "İstanbuldaki elit için bugün altın elma ABye tam üyeliktir" deniyor. Yazıda. çoklannın şu göriişü paylaştığını da dikkat çekiliyor: "Güneşin batışı gibi, Avrupa elden kaçarsa, batıcı, demokratik ve laik görüş, ufukta kay bolabilir." tin vergi toplamadaki yeter- sizlİEİ sonucu. boç stokunun 1986yıhndaGayriSafiMil- lı Hasılanın yüzde 3.7 si ka- darken 1993 yılında yüzde 12.3"e çıktığına yer verildi. The Economist" ın araştır- masmda DYP- CHP koalis- yonu dönemınde kamu çalı- şanlanna yapılan zamlareko- nomiyi rayından çıkaran baş- lıca nedenlerden biri olarak gösterildi. Kamu çalışanla- rtna geçen y ılın kasım ayın- da yüzde 35 zamyapılması- nın ardından. yaklaşan se- çimlernedeniylearalıkayın- da tekrar yüzde 53 zam ya- pılmasını IMF'nin hedefle- rine erişilmesıni engellediği- nı \ urgulayan dergi. bu \ılın bütçe açığını 15 milyar do- lar olacağına işaret eti. Türk ekonomısini giderek ltalyan ekonomisine benze- ten dergide. "Reel ekonomi. hükümete rağmen gelişirken başta kamu açığı olmak uze- re,yapısal sorunlar \ arlığını sürdüriiyor. Kayıtdışı ekono- mi çığ gibi büyüyor. Bunun yanında. Avrupa Topluluğu ile gümrük biriliğiy le birlik- te Türkiye'nin her y ıl 2- 3 milyar düzeyinde vcrgi kay- bı olacak" denildi. Terör, çökertiyor A raştırmanın Güneydoğu ve Kün sorununun ele alındığı bölümünde. bölgedeki sava^ın ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Güneydoğu'daki savaşın ekonomiden emdiği kaynağın yılda 7 milyar dolara vardıgı belirtilen araştırmada. "Bölgede süren savaş Türkiye'nin Avrupa Birliği''ne tam üyeliğini engeUediği gibi ekonomiyi krize sürükleyen etkenlerin de başında geliyor" denıldı. Bölgede süren savaşla ilgili olarak'Her ülkenin kendine has bir kâbusu vardır. Türkiye'nin kâbusu da bölünme" yorumuna ver veren dergi. sorun üzerinde hükümetin ve >öre ınsanının birbirlerine zıt yaklaşımlanna değindi. Hükümetin bütün etnik gruplann Türk vatandaşı olduğu, kanunlar önünde de eşjt olduğu konusunda ısrarlı olduğuna dikkat çeken dergi. konuv la ilgili olarak bir Türk bürokratın. "Eğer azınlıklardan. özellikle de nüfusun üçte birini oluşturan Kürtlerden söz etmeye başlarsak, bunun sonu nereye vanr?" şeklindeki yorumuna yer verdi. Siyasilerin çoğunun. Künlerin PKK'yi desteklediğine inanmadığının belirtildigi dergide Kürtlerin Türk toplumuna entegre olduğu. Meclis'in üçte birinden fazlasının ve ordunun da çoğunun Kürt olduğuna dikkat çekildi. Dergide Kürt sorunuyla ilgili bölümünde şöyle devam edildi: "Ankara sorunun çözümünü terorizmin engellenmesinden sonra 32 milyar dolarlık GAP'ta görüyor. Hep fakir olan Güneydoğu, Türkiye üretiminin yalnızyüzde 4'ünü karşılıyor. GAP'ın bunu değiştirmesi beklenirken, 22 barajın elektrik üretmesi, tamamlandığında ise 3 buçuk milyona iş yaratması hedefleniyor. 7 * Refahy TruvaAtı T ürkiye'de laikliğe alternatif bir sistem kurma iddiası taşıyan Refah'ın şu anda Meclis'te çoğunluğu oluşturduğuna dikkat çekiien araştırmada. "Güneydoğu'daki savaş. insan haklan,enflasyonun ortalama yüzde 60'larda seyTetmesine yol açan bütçe açığı gibi sorunlann çözülememesi durumunda, Refah daha da yükselecek" denildi. \aşam standartlannın düştüğüne işaret edilen araştırmada Güneydoğu'daki savaşın. kayıt dışı ekonominin ve etkin bir vergi toplama sistemi oluşturulamamasının hükümetin gelirleri ile giderleri arasında farkı giderek açtığı ifade edildi. Hükümet krizine de yer verilen araştırmada. "Refah korkusu bile hükümetin devamını sağlayamadı" denildi. Olası bir erken seçimde Refah'ın birinci parti olması düşüncesınin bazı çevrelerde rahatsızlık yarattığı kaydedılen araştırmada. içlerinde pek çok Batılı diplomatın da bulunduğu bir kesimin ise Refah'ı. Batı'daki Hıristiyan demokrat partilerin karşılığı olarak gördükleri ifade edildi. Bu kesimin. Refah'ın oy oranındaki artışı. 94'ten ben süren kemer sıkma politikasına bağladığı belirtilen araştırmada şu görüşlere yer \erıldi:"Bu kesime göre, Refah'ın oylannınn yüzde 60'ı protestoyu ifade ediyor. Oylann yüzde 2Ö'si Müslüman kesimden gelirken ancak yüzde 20'su kendi yaşam rarzlannı dayatmak isteyen radikal Islamcılardan geliyor ki bu da nüfusun yüzde 5'ine denk düşüyor." Merkez sağ partilenn Refah ile koalisyona gitmelerinin taban desteğini yitirmelerine yol açağı belirtilen yazıda. RP'yle koalisvon karşıtlarının bunu laik sistemi tehdit eden bir "Truva an" olarak gördükleri belirtildi. Erbakan'ın Iran devnmı benzeri bir devrim yaşanmasının kaçınılmaz olduğu yolundaki sözlerinın de hatırlatıldığı vazıda, Türklerin, dini bir fanatizmin etkisinde kalmayacak kadar hoşgörülü olduklan ileri sürüldü. YORUM OZTİN AKGUÇ Ikilem Türkiye gibi gelir düzeyi düşük. gelir dağılımı bozuk, bölgeler arasıgelişmişlikfarkları büyük, eğitimdüzeyi yetersiz ve değer yargıları sağlıklı olmayan bir ülke ancak sol bir düzenle sorunlarını çözebileceğinden, sol olarak yaftalanan partilerin durumu, aldıkları oy, gördükleri destek. uzun sürede merkez sağ, radikal sağ, dinci sağ olarak nitelendirilen partilerden çok daha fazla önem taşımaktadır. CHP'nin sürekli oy yitirmesi bu bağlamda kaygı vericidir. CHP sınırlı yörelerde de olsa son yerel seçimde yüzde 7 düzeyinin dahi altına, tarihinin en düşük oy yüzdesine inmiştir. CHP'de oy kaybi, CHP'nin ideallerinden, programından değil. yöneti- mınden kaynaklanmaktadır. CHP'Iİ seçmen bir ikilem karşısındadır. Kendi partisini desteklemek için oy verdiğinde, mevcut yönetimı destekleme şeklinde yorumlanacağı kaygısını taşımaktadır. Nitekim çok kişi, 1995 milletvekili seçiminde Atatürk'ün partisi TBMM dışında kalmasın diye oy verdiği halde. bu tür destekler Baykal yanlıları tarafından, Baykal lehine yorumlandı. CHP'nin yüzde 7 veya yüzde 8'e düşen oyunu, Sayın Baykal'ın TV'lerdeki açıkoturumlarda ve seçim alanlarındakı başarısı ile baraj düzeyinin üstüne çıkardığı savı. CHP. politika üretmiyor, programına uygun söylemi yok, kişisel reklamlar için partinin malvarlığı da tüketiliyor. CHP tarihsel kimliğine sahip çıksa, altı okun gösterdiği yönlere yönelse, gösteriye değil de içeriğe özen gösterse, herhalde yüzde 7'den çok daha fazla oy toplar, etkili olur. Gerçi CHP son yerel seçimde küçük beldelerde de olsa altı belediye başkanlığı kazandı. Burada herhalde aday gösterilen kışiler etkili oldu. Yoksa parti başkanının ve onun kadrosunun oy sürüklemek gücü yok. Ülkemizde parti lıderlerinin en azından yöresel oy sürükleme gücü vardır. Partilerine o yörelerde seçim kazandırırlar. Demirel'in Isparta'da, Ecevit'in Zonguldak'ta. Erbakan'ın Konya'da, hatta M. Yılmaz'ın Rize'de, M. Yazıcıoğlu'nun Sıvas'ta belırli, etkili bir gücü vardır. Yöre bu kişileri benimser ve destekler. Geçmişte de A. Menderes'ın. İsmet Paşa'nın oy sürükleme gücü yadsınamaz. Ancak CHP Başkanı Sayın Baykal'ın böyle yöresel bir gücü dahi yok. Son yerel seçimde Antalya'da tek bir belde seçimini dahi alamadı. Bırakın ülke çapında kitleleri etkilemeyi, yerel bir başarı dahi sağlanamıyor. Boş kalıp ve boş lafla etkili olunamıyor. CHP'nin milletvekili sayısının azlığı, etkin olmamak için bir özür değildir. CHP çok daha az sayıda milletvekili ile 1950-1960 döneminde demokrasi savaşımında etkili olmuş, gündemi belirlemiştir. Günümüzde CHP'nin, sivil kıtle örgütleriyle, oluşan platformlarla, sendikalarla yakın ilişkısi var mı? Bilmıyorum, olsa bile kamuoyuna, seçimlerde alınan oya yansımıyor. Baykal ve ekibi CHP'yi ele geçirdiğinde, partinin bu tehlikeyi de (vartayı da) atlatabileceğini ummuştum. Umudumu yitirmedim, kişiler. yönetimler geçici: amaçlar, özlemler. idealler kalıcıdır. Ancak CHP'nin. Baykal ve ekibi yönetiminde oldukça ağır maddi ve manevi zarara uğradığı açık. Parti, gündemde ve oy sıralamasında bu denli gerilerde kalmamah. CHP. değişimci, devrimci bir partidir. Sağcı, uy gitsin kimliği olamaz. Parti, köklerinden, ideallerinden, kimliğinden kopanldığında bugünkü durumlara düşer. CHP'liler gerçekten bir ikilem karşısındadırlar. Hem CHP'yi yaşatmak, hem de CHP'yi bugünkü yönetimden kurtarmak. Başarısızlık doğal olarak istifayı getirmelidir. Ancak, istifa kişilikli bir davranıştır. Ne yazık ki Türkiye'de istıfaya zorlanmadan, kişiler, böyle bir davranışta bulunmamaktadırlar. CHP'iiler partilerınin yok olmasını istemiyorlarsa, partilerine sahip çıkmalıdırlar. Devrimci. atılımcı, demokratik kimliğine kavuşmuş bir CHP Türkiye için gereklidir. Yılmaz'dan operasyon Hazine ve SPK DYP'den almdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz. istifa etnıiş ANA- YOL azınlık hükümetınde DYP'h bakanlarabağlı eko- nomik birimlerdegece ope- rasyonuyaptı. Hazine Müs- teşarlığı ile Sermaye Piyasa Kurulu (SPK) DYP'li'ba- kanlardan alındı. Hazine. ANAP'lı Devlet Bakanı Rüş- dü Saracoğlu'na bağlanır- ken. SPK ise Başbakanlığın yönetımıne geçti. \'ılmaz'ın. ANAP'ın muhafazakar ke- simınden Dev let Bakanı Ce- milÇiçeke bağlı olan Diy a- net İşleri Başkanlığı'nı ken- dİMiıe bağlaması dikkat çek- ti. DY P liden Tansu ÇiUer ile Hazine ve SPK yönetimı kendısınden alınan DYP'li Devlet Bakanı LfukSöyle- mez. Y'ılmaz'm bu operas- yonunu sert birdille eleştır- diler. Önemli ekonomik birim- lerde y apılan operasyona ili>- kın. "iç genelge" dün akşam saat 18.30 sıralannda Başba- kanlık'ta hazırlandı. Karan sert ifadelerle elejj- tiren Tansu Çıller. partisinin Ba^kanlık Divanı toplantı- sında "İstifa eden bir hükü- metin başbakanı nasıl böy- le bir değişiklik yapabilir? Holdinglere. otoyol mütehit- lerine para aktarmak için bunu yaptı. Bürokratlara söyleyin hukuk dışı hiçbir şeye imza atmasınlar" dedi. L'fuk Söylemez de Cum- huriyet" ın sorulannı yanıtlar- ken. kendısine de gönderil- diğini v urguladığı ıç genel- gedeıı "şaşkınhk\eüzüntü" ile haberdar olduğunu söv- ledi. Görev yaptığı süre için- de Hazıne'de tek kişinin gö- rev yerini değiştirmediginı anlatan Sövlemez. tepki^i- ııi "Türkdemokrasisindeol- muş birşey değil. Gözü dön- müşlük"*sözleriv le dile getir- di. Hazıne'ye sorulmadan ve mevzuat dikkate alınnıa- dan Vakıfbank'ın özelleşti- rilmeyeçalışıldığını. 13 ay- lık çay stoku bulunmasına karşın. çaya prim ödenmek istendiğını. bu giri^ımlere karşı çıktığını. ancak Yıl- maz'dan bugüne değin ken- disine herhangi bir yanıt ya da istem gönderilmediğini anlatan Söylemez. şöyle de- vam etti: "Bütün bunlar. bu- gün olmuş şey ler değil. Nani mantıklı bir nieden anyorum, ama bulamıyorum. Napılan yetkigaspıdır, Hazine'yisoy- gun teşebbüsüdür. İstifa et- miş hükümet kanun yada ka- rarname gönderemeyeceği- ne göre. yapılan operasyon- la birtakım diyeuerödenecek ^erel seçimleröncesinde ben- den bazı belediyelere yakla- şık 900 milyar lira gönder- mem istendi, ama kabul et- medim. Bu paranın yakla- şık 127 milyar lirası D\ Pli belediyeler, geri kalanı ANAP'lı belediyeler için is- tenmişti. Otoyol nıüteahhit- lerine ay nı yöntemle kay nak verilmesi isteğine karşı çık- tını. Ama bunların hiçbiri yeni değil. Bir senebi yokya- pılan işlemin." SPK'nin DYP'li bakanlı- ğa bağlı olmaktan çıkarıl- masını da. "SPK Başkanln ğı'nın l zan ailesinin ö/elleş- tirilen çimento fabrikalannı satın alırken. kendisine ait İmar Bankası \e Ada- bank'tan teminat mektubu vermek istemesine karşı çık- masından \e Yılmaz'ın yeğe- nine ait Global Menkul Kıy- metler'in istemlerinden" kay - naklanmı^olabileceğini be- lirten Söylemez. aeh^meler- de ANAP Milleuekili Me- te Bülgün'ün fon kay ııakla- rından tahsıs taleplerınin de rolü bulunabileceğini öne sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle