Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 H/>>ZİRAN 1996 SALI
14 KULTUR
İNSANLAR, ŞEYLER VE SOKAKLAR. ENtS BATUR
Bir kentin oluşumunda edebiyatın,I
Kent, ağaç gibidir: Dikey ve yatay ge-
lişim tabakalan boyunca hem yer-yü-
zü"nde, hem de yer-altı'nda büyür. Bir
ağacı okıımak için onun kesitini. sözge-
limi bir omcanın bize sunduğu labirent
halkalannı karşımıza alınz önce; dalla-
nıp budaklanma. yukan ve yanlara doğ-
ru yayılma. açılma ufkuna bakanz ar-
dından: en son köklere onlann çetrefil
toprakla iç içe geçme üsluplanna eğil-
mek gerekir. Kent. kentler de böyle
okunmalı diyorum: Varsa, bilinçleri;
varsa. ki vardır. bilinçaltlan. bellekleri.
bellekten sildikleri didiklenmeli.
Dikey ve yatay eksenler. derken bir
eğretilemeye de baş\ urmuyorum ayn-
ca: Troyanın. örneğin. tabakalan öyle
çözülmüştür; Istanbul'un. örneğin. her
taşının üzerinde bir bâşka taş, onun da
üstünde bir başkası. başkaları durur:
Farklı çaglar, uygarliklar. estetikler.
II
Rotand Barthes'ın, merkezsiz tek kent
saydığı Tokyo biryana. herkenti birmer-
keze bağladığından daha önce de söz et-
tiğimı anımsiyorum. Bir kentbilimci de-
ğildi şüphesiz Barthes; ama göstergebi-
limciydi: Şehirlerin merkezlerinden kı-
yılanna. giderek ötelerine ilerleyen gös-
terge dinamiklerine bakıyordu bunu söy-
lerken.
Erk ve Hizmet kutupianna dönük her
bir ışlev kendi işaret yapısını. işaret-da-
Derinlemesine onlara. metinlcre baktığımızda zihnimiz altiist olabilir de: Kent mi gerçekten
öyledir.onlar mı kenti böyle kılmışlardır? Kent-Edebi\at ilişkisinin diyalektik karmaşasını en çokbuikilem
haarlar; bu ikilik. Ortaya çıkan. eninde sonıında. bir tiir 'kent poetikası**dır.
~T~*1 debiyat tarihi
Ay pek çok kentin
* J simge-
yazannın, simge-
yazarlannın olduğunu
gösterir: Troya'nın
Homeros'u,
Floransa'nın Dante si.
Iskenderiye'nin
Kavafis'i, Prag'ın
Kafka'sı, Dublin'in
Joyce'u, Petersburg'un
Biely'si dilimin ucuna
gelen birkaç ünlü
örnek. İstanbul, simge-
kalemşörleri açısından
varsıl kentler arasında
sayılabilir elbette:
Mabeyinci
Pavlos'undan
Nedirrune, Hisar'dan
llhan Berk'e, Yahya
Kemal'den Sait Faik'e
uzayan bir âşıklar
dökümü bir çırpıda
çıkarılabilir.
bir edebiyatın oluşumunda kentin yerimannı, işaret-külliyesini hazırlar: Kent,
Meclis'iyle Adalet Sarayı. Hapisanesiy-
le Hastanesi. Okuluyla Mezarlığı, Kışla-
sıyla Tapınağı arasında örgüsünü ger-
çekleştirir: Onu bir de bu yönde okuruz.
III
Erk ve Hizmet. kentlinin yaşama böl-
gejerine bulvarlar. kavşaklar. mevdanlar
açar: Manhattan'dan Bankalar Cadde-
si'ne tür tür işmerkezi; kJasik mahalle-
den gecekondu mahallesine. getto\a. bi-
donvile. oradan da Filipin (ya da Türki-
ye) modeli "site"lere. toplu konutlara tür
tür bitişik uzamlar sıralanır. Bahçeler.
parklarserpiştirilir. bacalartüter: Erk ve
Hizmet küçük temsilcilik noktaianvla
devreye girer.
Yumuşak bölgeleri vardır her kentin:
Veşil alanlar, eğlence bölgelen. müze-
ler. alışveriş damarları. Sert bölgeleri
vardır: Kurtanlmış ve yan-kurtarılmı^.
suç ve gizil-suç topografyalan. Bunlan
simge-uzamlardelergeçer: Tarihsel yük-
lerivle anıtlar, alanlar. mistik noktalar.
Her kent kendi özel mantığı \e man-
tıksızlığıyla onlan gö\ desinde birleştirir.
dağıtır. Bu özellik farklılaştınr her ken-
tin kokusunu. tadını."aura'*sını. Tanı-
mak. tanışmak vakit ister.
IV
Bütün bunlar derişir. "vaşanıa kültü-
rii~nü belirler. Bana bir şehrin sokakla-
rını. bıtpazarını. kah\elerini gösterin si-
ze onun kim olduğunu (öyle) söyleve-
yim.
Suyla ilişkisini gösterin. Ağaçlarını.
çiçeklerini. e\ lerinin bovasını. balkonla-
nnı gösterin.
Yerlilerini. versiz yurtlarını. göçmen-
lenni, yabancılarını. Günü geceyi nasıl
geçirdikleri. güneşe \e vıldızlara nasıl
baktıklannı. ne >iyip içtiklenni. neden
güldükleri \ a da gülemediklenni. ne um-
duklarını \e ne den korktuklannı.
Kenti. elbette. insanları yapar. vaşatır.
Öyle ki. günü gelip kent öldüğünde (Ni-
nova'dan. Lût'tan. Sodome'dan bu yana
onlann ölümlü olduğunu biliyo-
ruz)."iz~leri bize herşeyi aktarabilir: Pri-
ene've her gidişimde seslerı gürültüleri
duyuvor. yürüyenleri oturanları görûyo-
rum.
V
Sonra. kenti "sınır"lanvla. sınıröte-
sivle ilişkilerinde kurcalamak gelir. Çö-
lün eşiğinde midir, denizin içine mi so-
kulmuştur. dağın eteklerini mi veğlemiş-
tir: Iskenderiye'yi. Nev\ York'u, Mani-
sa'yı o mercekten değerlendiririz. Ka-
pulı mıdır kent: Somut. doğal. soyut. ya-
pay surlarla çevirmiş midir kendini?
Açık mıdır: Londra. MadridL İstanbul gi-
bı durmadan. devanası olana değin. bü-
vürvc kucak açar mı?
Sonra sonra: Içinde yer aldığı bölge-
de. ülkede, jeopolıtikte, en geniş anla-
mıyla Coğrafya'da nasıl bir koınım taşı-
dığına sıra gelir: Cazibeli merkezse av-
n. yansız noktaysa ayn. itici bir yerleşim
birimivseapayn. Kimi kentler kavrulur.
Kimileri çağırır. kavurur.
Bu soruşturma. bir bakıma. kentin
tliiııyagtiıiişii'nün anahatlannı ortaya çı-
karır.
VI
Sonra. sonuçta. demek ki bir kenti in-
sanları, onun içinde doğan ya da dışın-
dan gelip geçen hemşehrilen biçimlen-
dirir. diye kestirip atabilirim. Şüphesiz.
gelip geçici ler de olur hayatında. \ oğur-
ma sürecineonlarm da katkısı olur. Mik-
roskopik ile makroskopik arasında bir
kentten geçen herkes onu kurar. yıkar,
veniden kurar.
Şairleri. anlatıcılan. sanatçılan. aras.-
tırmacılan. kayıt-tutarlan ayn bir yük-
lemgetirirkente. Biryaratıkataloğuolu-
şursa onlarla oluşur. kalınlaşır.
Anlamak güçtüro yapıcı tanıklıkları:
Neden över. ö\güye boğarlar kenti; gü-
zellemeler. ^ehrengizler. muskalar. tutku
yazısı cıkarellerinden - neden a^kla kin
arası bölünüp yalpalar: Şiddet metinlerı
deöilsebileşiddetli metınlerkalemealır-
lar
VII
Edebiyat tarihi pek çok kentin simge-
yazarının. simge-\azarlarının olduğunu
gösterir: Troyanın Homeros'u. Floran-
sa'nın Dante'si. İskenderiye'nin Kava-
fis'i. Prag"ın Kafka'sı. Dublin'in Joy-
ce'u. Petersburg'un Bieh'si dilimin ucu-
na gelen birkaç ünlü örnek. İstanbul,
simge-kalemşörleri açısından varsıl
kentler arasında sayılabilir elbette: Ma-
bf>inci Pa\los'undan Nedim'ine, Hi-
sar'dan İlhan Berk'e.Yahya Kemal'den
Sait Faik'e uza\an bir âşıklar dökümü
bir çırpıda çıkarılabilir.
Derinlemesine onlara. metinlere bak-
tığımızda zihnimiz altüst olabilir de:
Kent mi gerçekten öyledir. onlar mı ken-
ti böyle kılmışlardır?
Kent-Edebiyat ilişkisinin diyalektik
karmaşasını en çok bu ikilem hazırlar; bu
ikilik.
Ortaya çıkan. eninde sonunda. bir tür
"kentpoetikası"dır. Yapılanın. geçmişin
ve şimdiki zanıanın ~figür~lerinin. eski
ve yenı "ola>"larının. gelenek deposu-
nun ve kapıları zorlavan yeniliklerin.
mesleklenn ve uğraşlann lirik, epik ve
dramatik kodları iç içe. art arda sıralanıp
yerleşır.
Bursa'yı dü^ünüyorum da Orhan
Gazi, ıpek. ma\ ı lanpınar,çini. Tayyare
sineması. kaplıca, şadırvan. Zeki MOren
gibi övlesine seçtiğim birimler poetik
şahdaman besler. ondan beslenir. Ede-
biyat adamı bütün bunlann içinden pay
aldığı altın ortalama bir atmosferin
havasını solur. sonra dile gelir. soluk
verır:
Bir dıze, bir paragraf, bir imge. bir
ritım tohumdan çiçeğe yol alır.
HABITATII, önceki gece Açıkhava Tiyatrosu'nda görkemli bir törenle açıldı
Sanatçılar, IstanbuFu seslendirdi
Kültür Servisi- HABITAT II. önceki
gece Açıkhava Tiyatrosu'nda 350"yi
aşkın sanatçının katıldığı 'Lirik Tarih
Gösterisi' ile görkemli bir açılışla
başladü. Genel sanat yönetmenliğini
Yekta Kara'nın üstlendiği gösteri.
benzersiz kültür mozaiğiyle dünyanın
sayılı kentlerinden birisi olan
Istanbul'u müziği, dansı. kantodan
tangoya. gazelden azınlık rürkülerine.
tasavAuf müziğinden Toman' ha\alan
ve günümüzün çağdaş popuna dek
uzanan renkli, coşkulu bir yelpazede
yansıtıyordu.
90 dakika süren kesintisiz bir program
akışı içinde sahneyi dolduran
sanatçılar. çeşitli sanat dallannın
uyumlu bir bütün çerçevesindeki
beraberliğini sergilerken; sanatın.
se\ giyle. kardeşçe üretmekten geçen
birleştiriciliğini bir kez daha gözler
önüne serdiler. Sanat yönetmeni Yekta
Kara'nın, Türkiyeüeki zengın sanat
mozaiği ile ilk kez karşılaşacaklar için
bir tür 'katalog' olmasını amaçladığı
Lirik Tarih Gösterisi, katalogdan öte,
müzikli bir İstanbul ansiklopedisi gibi
izlendi.
istanbul Devlet Opera ve Balesi
Orkestra ve Korosu'ndan. Avrupa'da
Ortaçağ sonlanndan "Carmina
Burana" ile başlayan göstende, kıtanın
güneydoğusundan, en son ucundan
Türk girdi sahneye Mehter Grubu'nun
"Fetih Marşı"yla. Aysun Arslan'ın
koreografisini yaptığı "Bir Riiya
Gördüm" yerini tasavvuf müziği ve
sema gösterisine bırakırken, İstanbul
Dev let Opera ve Balesi Orkestra ve
Korosu Adnan Saygun'un '"Yunus
Emre Oratoryosu"yla kardeşlik. sevgi
üstüne kurulu inancıni Anadolu
insanıyla paylaşıyordu. Ne> taksimiyle
İstanbul Tarihi Türk Müziği
Topluluğu'nun semazenlerinin sema
gösterisinden Arif Sağ,
bağlamasıyla Pir Suitan'a
uzandı Modern Dans
Topluluğu'un semahı
eşliğiride...
tstanbul'da yaşamın
neşesini çarpıcı
kostümlere bürünmüş
grubu ve koreografısiyle
Sezen Aksu getirdi "Beni
al, onu alma!" şarkısıyla.
Aksu'nun, coşkulu
kalabalığın tansiyonunu
iyice yükselten başanlı
sahne şovunun ardından,
orkestra. Lhi Cemal
Erkin'in
v
*Köçekçe"sine
geçti. 'Köçekçeler'.
bunca insanla bir arada
olmanın neşesi> le Balık Ayhan \e
grubunun roman havalarına kanştı.
Kıpır kıpır gösterileriv le dansçılar da
>erlerini aldılar sahnede. Balık Ayhan
ve grubuyla izleyiciler gırnata ve
darbukanın kıvrak melodilerine çoktan
bırakmışlardı kendilerini. Kente
göçenlerin ruhunda ovnak ateşi Ferit
Tüzün'ün "Çeşmebaşrsı >aktı.
Derken gür bir ses doldurdu Açıkhava
Tiyatrosu'nu. Devlet Sanatçısı Avhan
Baran. Adnan Savgun'un
"Köroğlu"suyla yeniye mevdan okudu.
Sonra sahne ı^ıklan karardı ve iki
gölge belirdi birden. Mehteran.
dav ulunu gümbür gümbür çalmaya
başladığında Modern Dans Topluluğu
dansçılan "Pehlrvan'a başlamışlardı
bile. Pehlıvanlar. sıkı bir kapışmanın
ardından dobtça el sıkışarak sahneyi
Adıyaman vöresi halk oyunlannı
sergileven Bakırköy Belediyesi Halk
Danslan Topluluğu'na bıraktı.
Adıyaman ezgilerinden. İbrahim
Tatlıses ve 'saz arkadaşlan'na
geçilirken. Tarihi Türk Müziği
Topluluğu'nun hicaz faslından sonra
AhmetOzhan. Avni Anıl'ın "Rü\a
İstanbul
De\ let Opera ve
Balesi Orkestra
ve Korosu ile
Tarihi Türk
Gibi Uçan Yıllar"ını müthış bir
yorumla sundu. Mevludan geçme
lashndayun • Leylayı hıılına vollannda
diyen Vlazhar-Fuat-Özkanın "Buselik
Makamı"ndan sonra Los Paşaros
Sefaradis. bir sefarad ninnisi
sundu:"Durme*". Koro. Verdi'nin "Va
Pensiero"sunu etkile\ici bir yorumla
seslendirdıkten sonra İstanbul Devlet
Balesi. "Bayram Sabahı"nı Nil
Berkan'ın koreografisiyle ve Balık
Ayhan ve grubunun eşliğinde müthiş
esprili. keyifli biranlatımla
üeleneklerin cünün modasına
Topluluğu
Mehter Grubu
(üstte). Sezen
Aksu ve grubu
(solda), Modern
Dans Topluluğu
(sağda).
(Fotograflar:
KUBİLAY
TÜNTÜL)
uyarlanmasını sergiledi.
Daha sonra Karadeniz halk oyunlannın
eşliğinde kemençe ve Polites'in Rum
ezgilerinde. Nurhan Damcıoğlu'ndan
kıvrak kantolarda. Engin Ege
Orkestrası'yla Şamil Gökberk'in
seslendirdiği hüzünlü tangolarda dile
geldi kültür mozaiğimizin renkleri.
Erol Uras'ın yorumladığı Puccini'nin
"Nessun Dorma"sını tstanbul Tarihi
Türk Müziği Topluluğu'ndan gazelhan
Yahya So>^iğit"in gazeli ve Ergün
Şenlendirici'nin trompetle gazeli
izledi.
Görkemli bir açılışla başlayan gecenin
finali de yine unutulmaz bir tablo
yarattı. Mehter Grubu'nun Mozart'ın
-Türk Marşı", Cemal Reşit Rey'in
"Türki\e"sinin yorumunun ardından,
özverili bir kolektif çalışmanın eşsiz
ürününü ortaya koyan sanatçılar hep
birlikte sahneye gelerek. Beethoven'ın
"9. Senfonisi"nin koral bölümünü
İstanbul Dev let Opera ve Balesi
Orkestra ve Korosu ve muhteşem bir
ışık gösterisi eşliğinde seslendirdi.
Bu görkemli geceyi sahneye koyan Ali
Taygun. gösterinin senaryosunu
"Kökenler, kent...neşeli, yeni
çatışmalar, ...ve hüzün. bereket ve
yann™" başlıklannda belirlemişti.
Taygun. \ann bölümünü. "Kent:
zıtların buluştuğu yer: Doğuyla Batı
burada karşılaşır, eskiyle yeni... Çatışıp
yok etmek midir buluşmaktan
maksatlan? Yoksa görülmedik bir
ahenk içine, veniden doğmak için mi
çahşırlar? Geleneğin avırdığını
birleştiren. aşkın > urduna
döniiştürmek için kenti" diye
bitiriyordu. Bu gösteride herkes -
operadan mehter grubuna. sema
gösterisinden baleye, folklordan
kantoya. klasik müzikten pop müziğe
dek, "İstanbul'un bütün sesleri".
gerçekten müthiş bir uyum
içindeydi. Böylesi bir uyum.
kaynaşma ve birliktelik 'ilk
kez' gerçekleşivordu.
Sahnede kimse yıldız
değildi. Doyumsuz bir
dolunayın altında sanatçılar
birbiri ardına müthiş bir
bütünsellik içinde
muhteşem bir şölenle
ışıldadılar gökyüzünde... Ve
bu benzersiz kent, Açıkhava
Tiyatrosu'ndaki coğrafyası.
kültürü, dünü. bugünüyle
ses ve görüntülerin
devingen birlikteliğinde.
unutulmaz bir 'olay'a daha
imzasını atıyordu bulunmaz
zenginliğivle...
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Kardeş Kitaplar
Ishak Reyna'nın hazırladığı llkgençlikÇağına Dün-
ya Öyküleri, düşündürücü bir çalışma. Her şeyden
önce belirtmek isterim ki, bu antolojiyi severekoku-
yorum. Ishak Reyna, titiz bir hazırlayıcı.
Edgar Allan Poe'den Stephen King'e. geniş yel-
pazede, genç okur için bulunmaz fırsat: Hazırlayıcı,
seçtiği yazarların her birine. özlü bilgiler ekliyor; hem
bu yazarları, hikâyecileri daha yakından tanımamızı
sağlıyor hem de bu yazarların, hikâyecilerin çeviri
edebiyatımızdaki verimlerini tek tek saptıyor.
Böylece genç okur, öyküsünü okuyacağı yazarın
yapıtları, yazınsal çizgisi, ülkesindeki konumu üzeri-
ne daha ılk adımda bilgi edinmiş oluyor. ishak Rey-
na'nın seçtiği yazarların kimileri, ülkemizde de tanı-
nıyor. Kimilerıyse bizim için yepyeni hikâyeciler.
Örnekse dünya romanının büyük ustası Henry Ja-
mes'i hikâyeci yönüyle tanıdığımız pek iieri sürüle-
mez. Naciye Öncül'ün çevirdiği güzel bir uzunöykü,
bir başka antolojinin sayfaları arasındadır, ama oku-
ra zamanında ne ölçüde ulaşmıştır, kestırmek güç.
Hoş, Henry James'i Türkçede romancı olarak da
yeterince tanımıyoruz. Necla ve Ünal Aytür'ün yıl-
lara dayalı emekleri olmasaydı. ne Daisy Miller oku-
nabilecekti, ne Yürek Burgusu ne de Bir Kadının
Portresi.
Sevin Okyay, ishak Reyna'nın antolojisi için, Ja-
mes'ten çok güzel bir öykü çevirmiş: 'Brooksmith'.
Zaten antoloji için özel olarak dilimize kazandırılmış
öyküler var.
Günümüzün genç okurları öykü sanatını geniş bir
perspektiften tanıma olanağından yoksunlar. Yaşı kır-
kı epey aşmışlar. dünün gençleri, bu konuda talihli sa-
yılırlardı. Bir defa çocuklar. gençler için kaleme alın-
mış romanlar, öyküler okuma sevgısini gerçekten aşı-
layabilecek nitelikteydı. Çeviri verimler, Türkçenin
kıvraklığına denk bir çeviri anlayışını yeğliyordu. Yer-
li verimler, dilde, anlatımda olsun, öyküsel içerikte ol-
sun, akıcılığı, serüvenciliği elden bırakmıyor, okurun
en gencine edebiyatı sevdirmeyi amaçltyordu.
Dünün kitaplarının baskı kalitesi, kâğıdı, kapağı
belki pek ahım şahım değildi, ama her biri bir 'kitap'
duygusu uyandırıyordu.
Şimdi, ilkgençlik Çağına Dünya Öyküleri o anlayı-
şın ardında iz sürüyor ve yeni kuşaklara birbirinden
güzel öyküler sunuyor.
Demin, geniş yelpaze dedim. Hem yazarlar açısın-
dan, hem tarzlar açısından. Bu antolojide Maupas-
sant, Çehov gibi yazınsal değerleri uçsuz bucaksız *
öykücüler de görücüye çıkarılmış, Doyle, Agatha
Christie gibi polisıye ustaları da, Tagore, Halil Cib-
ran gibi gönüi kuyumcuları da. ishak Reyna, besbel-
li, gerçek bir öykü kurdu.
Nedir öykü sanatı? Daha ilk tümcelerde yürek yak-
mak değil mi? Bakın, çağın, benim için en incelikli öy-
kü yazarı Katherıne Mansfield, 'ideal BirAile'de na-
sıl yürek yakacak:
Biten ilkyaza ağrt
"Yaylı kapıyı itip üç geniş basamağı inerek soka-
ğa çıkan, ihtiyar Mr. Neave, o akşam, hayatında ilk
olarak, llkyazın tadını çıkaramayacak kadar yaşlan-
mış olduğunu hissçtti." (Memet Fuat çevirjsU
Gelen ılkyaz "ılık, canlı, yorulmaz bilmez"dir. Ama
Mr. Neave için artık 'biten' kendi ilkyazı, yazı, hatta
sonbaharı söz konusudur. Daha ilk tümcede okur
burkulup kalır...
Dikkatli Ishak Reyna, Mansfield'a kısa yaşamöy-
küsü çizelgesi çıkarmış. Türkçedeki verimlerden de
söz açmış. Memet Fuat'ın eşsiz çevirilerinı anıyor.
Yalnız, sanırım, Şadan Karadeniz'ın Milli Eğitim Ba-
kanlığı kitapları arasında yayımlanmış Seçme Hikâ-
yeler derlemesini unutmuş. İki ciltlik bu derlemenın
de çevireleri emek ürünüdür.
Antoloji, şunları da düşündürttü bana:
Günümüzün genç hikâyecileri, Borges gibi yazma-
ya çaba harcıyorlar da, öykü sanatının tarihine yak-
laşmayı gereksinmediklerinden ne Borges tadında
yazabiliyorlar, ne 'Türkçe' öykü yazabiliyorlar. Anto-
loji, bu açıdan da okunabilir, yararlı olabilir.
Yazıya başlarken düşündürücü bir çalışma demiş-
tim. Yıllar öncesinin Nihal Yalaza Taluy'undan Filiz
Ofluoğlu'na, Ahmet Cemal'e. Gönül Suveren'e
çevirmenler tablosuna baktığımızda da dalıp gidiyo-
ruz. Onca sabır, onca yararlı çalışma, bu saygın, de-
ğerli çevirmenlerimize ne katmıştır. diye düşünüyo-
rum. Âlınterlerinin karşılığı ne olmuştur? Bize, nice za-
man içinde, dünya edebiyatından güzel öyküler sun-
muşlar. Okurların teşekkürü ne olmuş?
Antolojiler kardeş kitaplardır. Bazan tek bir yazarı
tanıtırlar, bazan birtürün sevilmesi için çaba harcar-
lar, bazan. bizi birdenbire dünyaya açarlar.
Antolojiler okuma isteğini kışkırtır. ishak Reyna şöy-
le yazıyor:
"Okuyucusuna, içinde istendiği gibi dolaşabilme
özgürlüğü tanıyan bu ılginç dünyalar, fazla ağırlık
vermeyen bir uğraşmaya da, sıçraya zıplaya dolaş-
maya da, adım adım ız sürücülüğe de, kısacası her
türlü okumaya açıktırlar."
Ishak Reyna, bize büyük bir gezi armağan ediyor.
BUGUN
HABITART ETKİNLİKLERİ
TlYATRO
Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nun "Abelard ve
Heloıse " adlı oyunu saat 15.00 ve 19.30'da Aksanat"ta.
Tıyatro Kumpanyanın "Kım O? " adlı oyunu saat
20.00'de İstanbul Sanat Merkezınde.
Cengız Özek'ın "Karagöz Oyunu" saat 1 ^.00'de AKM
Aziz Nesın Sahnesinde. Erdoğan Akduman'ın
"Meddah" gösterisi saat 19.00'da Darphane'de.
HABİTART l'LUSLARARASI FİLM FESTİ\ALİ
"Bejazperdenin Ardındaki Kentler"
Alkâzar Sineması
12.00 19.00: "Sanımy ve Rosıe" (Stephan Frears)
15.00 21.30: "Dünyanın Sonuna Kadar" (Wim
Wenders)
Avrupa Sineması
12.00: "DoöuKavşagı"(MichaelKlier) 15.00-21.30:
"Sevimlı Fahışe " VVoody Allen) 19.15: "C Blok" (Zekı
Demirkubuz)
Feriye Sineması
12.00: "Şarküteri" (Jean Pıerre Jeunet - Marc Caro) /
15.00: "Yeraltı" (Emir Kustunca) 18.00: "Avrupa"
(Lars Von Trier) 21.00: "Sevdiğim Mevsim" (Andre
Tachıne)
Alman Kültür Merkezi
Belgeseller - kısa fılmler
14.00: "Kula'da üç gün"( Süha Arın) "Halıç" (Altan
Yalçın) 19.00: "Sisler Kovulunca" "Karlı Dağların
Ardı" (Süha Arın)
KONSER
Yıldız ibrahimova ile Tuna Özenel'in caz konserı saat
19.00'da AKM Konser Salonu'nda.
Zeliha Berksov'un "Kurt VV'eill - B.Brecht şarkılan"
konserı saat 2İ.O0'de Taksim Yenüs Sahnesi'nde.
Mehter konseri saat 21.15"te Taksim Meydanı'nda.
Kadınlar Faslı konseri saat 20.00'de Yıldız Sarayı dış
karakol bınasında.
Kerem Gösev Caz Lçlüsü'nün konserı saat 2! 30'da
Darüşşafaka Lısesi spor salonunda.