Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 1996 CUMA
14 KULTUR
Valencia Orkestrası'ndan Ispanyol rüzgârıKüitür Servisi-24. Uluslararası
İstanbul Müzik Festivali. 1 ve 2
temmuz günlennde Valenciava
Orkestrası'nı konuk edıvor.
1943"te şef Joan Lamotte de
Grignon tarafından kurulan
Yalencia Orkestrası. Atatürk
Küîtür Merkezi'nde vereceği
konserlerle müzıkseverlerın
karşısında olacak, 110 kişilık
Valencia Orkestrası. uzun
müzikal yaşamı boyunca Jose
Iturbi nin yönetiminde İngiltere
ve Fransa'va
yaptığı turnelerin
• konserler \erdi.
Orkestra> ı
yöneten sürekli
şefler arasında
Hans von Benda, Napoleone
Annovazzi, Jose Iturbi, Enrique
Garcia Asensio, Pedro Pirfano,
Luis Antonio Garcia Navarro.
Lorenzo Martinez Palomo,
Benito Lauret \e lQ
83"ten bu
yana Manuel Lauretver alırken;
Ataulfo Argenta, Clemens
krauss, .lean Martinon. Huinrich
Hollreiser, Pedro de Freita^, Petcr
Maag. Yehudi Menuhin gıbi
ünlüler de konuk şeflik yaptılar.
Orkestranın eşjik ettigi soüstler
arasında Brailo\ ski, Baremboim,
Iturbi, Rubinstein. Isaac Stcrn.
Montserrat Cabaile. Placido
Domingo. Andre \\atts. Maurice
Andre \e Miralla Fneni >er
alıyor. Genis, bir yelpazevı içeren
orkestranın repertuvannda
oratorvolann yanı sıra tanınmış
senfonik ve lirik vapıtlar. Mahler,
Brucknerve Beethoven'ın
yapıtları; A. Berg. F. Martin, L.
Dallapicola. Leonard Bernstein
gibi çağdaş bestecılerin ve
özellikle Cesar Cano, Francisco
Llacer Pla, Amando Blanquer,
Tomas Marco, Garcia Abril gibi
çağdaş Ispanyol bestecilerin
vapıtlan da bulunmakta.
Orkestranın ayrıca VerdPnin
•FalstafT. VVagner'in 'Ren
Altını'.
•\\alküre\
"Siegfried' ve
'Içan
HoUandalı'.
Gerslmin'in
•Porg ve Bess'.
Stravinski'nin
"Oedipus Rex". Debussy'nin
•Pelleas ve Melisande', Berlioz'un
"Faust'un Lanetlenmesi' ve R.
Strauss'un 'Electra'operalannın
konser yorumları bulunuyor.
1997 yılında Almanya.
Avusturya. Japonya ve Güney
Amerika'ya turne yapacak ofan
orkestranın doldurduğu plak ve
CD'ler arasında Manuel Galduf
ile Valencia Müzıği Antolojisi
ve piyanist Enrkjue Perez
Guzman ile Albeniz'in besteleri
yer alıyor.
Valencia Orkestrası. 1 temmuz
günü saat 19.00"da AKM Büyük
Salon'da şef Manuel Galduf un
yönetiminde ve mezzosoprano
Esperanza Fernandez ın
solıstliâınde Albeniz'in 'Iberia
Suiti'nden tkinci Bölüm ve
Manuel dc Falla'nın yapıtlanm
yorumlayacak. Femandez. De
Falla'nın ünlü Çingene Flamenko
dansçısı Pastoryalmperio'nun
isteği üzerine bestelediği 'El
Amor Brujo" adlı eseri
seslendirecek.
Orkestranın. şef Manuel Galduf
yönetiminde vereceği ıkinci
konserinde Korsakov'un
Ispanyol Kapriçyosu.
Rodrigo'nun A la Busca del mas
alla (Obür Dünyayı Aravış) ve
Turina"nın Sinfonia Se\illana
adlı yapıtlannı yorumlayacak.
Konserin solisti ise son yıllann
dahi piyanist \e bestecisı Fazıl
Say. Sanatçı. 'İpek Yölu' adlı iki
numaralı piyano kûnçertcsunu
Türkiye'de ılk kez seslendirecek.
Konçertonun ilk seslendirili^i
kendi solistliğinde Berlin
Senfoni Orkestrası, Boston
Metamorphose Topluluğu
tarafından serçekleştirilmiş.ti.
1991 yılında Çağdaş Müzik
Avrupa Piyano Yanşması'nda
"En l\i Yörumcu" ödiilü. 1 W4'te
"Genç Konser Artistleri" piv ano
yarı^ma.Mnda önce A\ rupa. ertesi
yıl da dünya birinciliğini kazanan
Say'ın. şimdiye kadarkı tüın
yapıtlan yurtdışında
seslendirildi.
Yapıtta, pıyanonun ses sınırlannı
da zorlayan Say. bir Batı
enstrümanından doğu renklerinı
üretmek için tuşlar dişinda.
enstrümanın bütün
mekanizmasında çalıyor.
V akalencia
Orkestrası, 1
temmuzdaki ilk
konserinde şef
Manuel
Galduf un
yönetiminde ve
mezzosoprano
Esperanza
Fernandez"in
solistliğinde
' Albeniz ve
Manuel de
Falla'nın
yapıtlannı
yorumlayacak.
Örkestra, 2
temmuzdaki
ikinci
konserinde
Korsakov.
Rodrigo ve
Turina'nın
yapıtlannı
yorumlayacak.
Konserin solisti
piyanist ve
besteci
Fazıl Say.
Fazıl Say'm Orquesta de Valencia eşliğinde seslendireceği bestesi "İpekyolu" üzerine:
Toprağın sesi, çokpes bir do diyezdir'
Piyanist ve
besteci Fazıl Sa>.
kendi bestesi
'İpekyolu' adlı 2
nolupivano
konçertosunun
Türkiye
prömiverini
Manuel Galduf
yönetimindeki
Orquesta de
Valencia ile
gerçekleştireeek.
Küitür Servisi- Genç bes-
teci \e pivanistimız Fazıl
Say. İstanbul Müzik Festiva-
li kapsamında 2 temmuz sa-
lı günü AKM'de kendi piya-
no konçertosu "İpekyo-
lu"nun Türkiye prömiyeri-
ne solist olarak katılacak.
Say "ın konçertosunu Manu-
el Galdufyönetimindeki Va-
lencia Orkestrası seslendire-
cek. "İpekyolu". bestecıye
göre. biçimsel, tınısal ve dü-
şünsel açılardan tamanıen
"kendine özgü" bir piyano
konçertosu. Bir tür "Doğu
melodramr, ya da bir "mü-
zikal seyahatname". Yapıtın
bu yıl 28 ocakta Boston"da
Fazıl Say'ın solistliğinde
Berlin Senfoni Orkestrası,
Boston Metamophose Top-
luluğu tarafından gerçekleş-
tirilen dünya prömiven do-
layısıyla "Boston Globe"
gazetesinde şu sözleryeral-
3ı: "Say'ın bu konçertosu.
insanın içine işleyen doku-
suyla, o çok bilinçli kurgu-
su> la ve engin bir atmosfer
yaratan anlatımıyla hüyüle-
yiciydi. Yapıtın asıl başansı.
Doğu Müziği'nin hiçbir sığ-
lığa \e panaromaya ödün
>ermeden çağdaş, dile akta-
nmında\dı."
- "İpekyolu" ne> i simgeli-
yor ve neden "İpekyolu?"
FAZIL SAY- Bilınen sey -
leri yinelemek pahasına çok
kısabirözetyapabilirim: In-
sanlık tarihinin başlıca ula-
şım çizgilenndcn birı olarak
C'ın'den Anadolu"ya. Akde-
nız kıyılanna ula^an bu ker-
van yolu. adınt (,'in'den gc-
ıırilen ipckten almı^tır. Hı-
ristiyanlığın doğu^undan
çok öncelerı kullanılmaya
başlayan İpekyolu. Çin'i
Hindistan'a. Lzakdoğuyu
Batı dünyasma bağlayarak.
dinlerin.felsefelerin. küitür.
sanat \egeleneklerin iletişi-
minde önenıli rol oynamıs.-
tır. Yüzyıllar boyunca Do-
ğu-Batı etkilcşiminin canda-
marı i>le\indeki lpckyo-
lu'nu. günümüzün "dünya
kühürü" kavramı açısından
tarihsel. insancıl \e drama-
tik bir simge kabul edebili-
riz. Bütün bu vönlerıvle ev-
Erdal Azgın, 25 yaşında, küçükken geçirdiği menenjit yüzünden kör
Siz Onu Görmezden Gelmeyin
Onu oyunlarımıza almadık. Ona okuma ımkanı veremedik. Ona bir iş bulamadık. Onu hep görmezden
geldik. O. ülkemizdeki 700.000 göıme özürlüden biri. Bu 700.000 insanın yalnızca 3.000' i egitim görebildi;
ancak birkaç yüzüne kalıcı bir iş imkanı sağlanabildi. Oysa biraz destekle her şey çok farklı olabilirdi...Altı
Nokta Körler Derneği tarafından halen yaptırılmakta olan Egitim ve Küitür Merkezi yle yüzbinlerin
yaşamında yeni bir sayfa açılacak. Bu bina. matbaası. kütüphanesi ve stüdyolartyla tamamlandığında
gerçek bir küitür ve egitim merkezine dönüşecek; yüzbinlerce görme özürlünün ışığı olacak.
rensel birolgu...
- Vapıtınız. bir İpekyolu
kcnanının kahırlı serüveni-
nielealarakbirçeşit "betinı-
lemclı müzik" sergiliyorde-
nebilir mi?
SAY- Şöyle denebılir:
İpekyolu kervanının kişili-
ğinde. Asya halklannın. gi-
derek "insanlığın" serü\ eni-
neyaklaşmak istedim. Bütü-
nüylebirsoyutlama... Dola-
yısıyla "betimlemeli müzik"
olarak değerlendirilemez.
- Oysa bölümlerin adla-
nndan anlaşıldığı kadanyla
bazı"durak" lar seçmişsiniz:
Tibet. Hindistan. Mezopo-
tamya. Anadolu gibi...
SÂY- E\et. ama bütün
bunlarsimgesel. Birinci bö-
lüm "Ak Güvercin-Kara
Bulutlar" Tibet'i. ikinci bö-
lüm "Hint Danslan" Hin-
distan'ı, üçüncü bölüm
"Massacre" Mezopotam-
ya'yı, son bölüm "Toprağın
Türküsü" Anadolu'yu sim-
geliyor.
- Bölümleri birbirinden
bağımsız. birbirinden kopuk
olarak mı işlediniz?
SAY- Birbirinden bağım-
sız. ama "kopuk" değil.
Ipekyolu'nun akılcılığını
sağlamak için bölümleri bir-
bırine bağladım. Ancak bir
"Tibet gongu", her bölüm
arasında üç vuruş yaparak
bölümleri ayınyor ve başka
bırbölüme geçildığını dinle-
yıciyeduyumsatıyor. Dinle-
yıci açısından ilginç olabile-
cek özellikler de \ ar bu kon-
çertomda...
-Negibi?
SAY- Piyanonun tellerine
koyduğum özel cihazlar sa-
yesınde otantik doğu çalgı-
lannın tını renklerinı piya-
nodan elde etmeye çalışıyo-
rum... Sitar. Hint tablası. Ti-
bet borusu. kaval. bağlama.
def gıbi çalgılann seslerini...
- Böylelikle. piyano gibi
bir Batı çalgısından. doğu
çalgılannın seslerini elde et-
meye yöneliyorsunuz.
SAY- Evet. Bu sesleri
üretmek için tuşların dışın-
da. pivanonun mekanizma-
Mndan da yararlanıyorum ve
pıyanodan akla gelmedik
renkler. şaşılası tını benzer-
likleri elde edebiliyorum...
İlginç bir nokta daha var.
onu da bdirtmeliyim: Yak-
la^ık on beş bin kilometre
uzunluğundaki İpekyolu,
değişik doğal özellikler ta-
>ır. Cöller. dağlar. nehir kı-
yılan. ormanlar, stepler vb.
yaylı çalgılar orkestrasında
uygulanan "özel efekt"ler
sayesinde. rüzgâr sesi. >ap-
rak hışıltısı, vağmur damla-
lanııın toprakta çıkarttığı
se^Ier ve daha birçok renk
saglanabıliyor.
- "Toprağın Türküsü"
üzerinde duralım mı biraz?
konuyu da açıklar mısınız?
SA*Y- Bilindiği gibi. ünlü
müzikolog Prof. Behrendt.
araştırmalannın sonucunda
"yeryüzü kütlesinin sesi"nı
açıkladı: "Toprağın sesi", in-
san kulağının algılay amaya-
cağı bir frekanstaki çok pes
bir "dodiyez"dir. Konçerto-
mun seslendirilmesi süre-
since. aynca kullandığım
başka bir kontrabas. 19 da-
kika boyunca bu sesi derin-
den duyuruyor.
- Bütün bu bilgiltri. özel-
likle otantik "doğu müzi-
ği"ne ilişkin bilgileri nasıl
araştırdınız? Ne gibi bir ça-
lışmayla bir araya getirdi-
niz?
SAY- Berlin'deki "Halk-
bilim Müzesi"nde doğu mü-
ziklerine ilişkin on dört bin
kayıt var. Bu müzede iki ay
çalı^tım. Sonuçta. doğu mü-
ziklerini kişiselpotamda yo-
ğurdum.
- Konçertonuzun son bö-
lümü "Anadolu",ünlü "An-
kara'nın taşına bak" anoni-
mi üzerine. Bu tema birçok
şeyi çagnştınyor. Başta Uğur
Mumcu'yu™ Ne dersiniz?
SAY- Olabilir. Oysa tek
başına "Uğur Mumcu olgu-
su"ile yetinilemez. Uğur
Mumcu'dan yola çıkarak ev -
rensel değerlere ulaşılabilir.
Sevecenlik ve kıyıcılık kar-
şıthğı gibi...
Bence Uğur Mumcu'nun
ev rensel değeri burada be-
lirginleşıvor. O. aynı zaman-
da Nesimi'dir. PirSultanıiır,
Köroğlu'dur. Uğur Mumcu
çağdaş bir "Deli Dum-
ruî"dur.
Dediğim gibi. "s^ecenlik
\e kıyıcılılT karşıtlığıT
'dır.
"toprağın türküsü"dür. Bü-
tün bu değer ölçütlerini ev-
rensel ve çağdaş plana taşı-
mak için. tabii ki. "Anka-
ra'nın taşına bak" temasın-
dan yararlanacaktım... Yapı-
tımın "mane\imisyon"unun
"Türkiye prömiyeri"nde
çok yönlü anlamlar içerdiği
düşünülebilir.
- Bu "çok yönlü anlam-
lar"! simgesel olarak özetler
misiniz?
SAY- "L'yan. uyan Gazi
Kemal Su feleöin işine
bak!"
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Bebek Domuzun
Serüvenleri ve Politika
"Bebek", birfilm adı. Şu anda sinemalarda oynuyor.
Bir bebek domuzun serüvenleri.
Önceleri film hakkındayeterli önbilgim olmadığı için.
çocuk filmi sanmış ve görmeye değer bulmamıştım.
Sonra, ikiz kızlarımdan biri uyardı: "Mutlaka görmeli-
sin" dedi.
Böylece elimde olmadan, eski ve sevgili dostum
Mustafa Ekmekçi'nin ilgi ve hatta egemenlik alanı
olan domuz hakkında bir yazı ortaya çıktı.
"Elimde olmadan" derken, sakın abarttığımı sanma-
yın. Yazı yazanlar bilir: Bazı düşünceler, dogum zama-
nı gelmiş çocuk gibi elinizde olmadan kâgıt ya da ek-
ran üstüne dökülüverir. Benim bu yazı da filmi gördük-
ten sonra aynen öyle oldu.
• • •
Filmin pek çok önemli özelliği var.
Birinci olarak, canlı hayvanlar da oyuncu olarak kul-
lanılmış.
Domuzlar. kedıler. köpekler. kazlar, inekler ve özel-
likle koyunlar, filmin "kahramanlan" arasında.
Filmin ''başrol" oyuncusu ise bir yavru domuz.
Oysa hayvanların insan gibi rol yapması olanaksız.
Bu olanaksızlığı aşmak için, yönetmen, hayvan kukla-
ları da kullanmış. Fakat bunu o denli başarıyla yapmış
ki, izleyici, hangı sahnede canlı hayvanı. hangi sahne-
de kuklayı gördüğünü tam anlayamıyor.
Nitekim film, bu başansından dolayı "görsel düzen-
leme" dalında "oscar" ödülü kazanmış.
ikinci olarak, filmin "kıssadan hissesi", sevgi, özgür-
lük, dayanışma. yeniliğe açıklık ve diyalog gibi deger-
lerin, insanı. pardon, domuz yavrusunu başanya gö-
türdüğü.
Bir başka deyişle film, "ideolojik" nitelikli bir yapım.
"ideolojisi" ise, sevginın şiddetten. diyaloğun ise
buyurgan ceberrutluktan daha etkin ve işlevsel oldu-
ğu.
Sonuç bölümü belki de filmin en etkileyici tarafı.
Sevgi, özgürlük. güven, dayanışma, yeniliğe açıklık
ve diyalog sonunda, domuz yavrusu. çevrenin en ba-
şarılı "çoban köpeğı"r\e dönüşüyor.
Böylece bu sevimli fantezi, inanılmaz, yanı toplum-
sal gerçek dışı bir "mutlu son"\a bitiyor.
İzleyici bu yolla "mucızeleryaratma "nın ancak yeni-
liğe açık olmakla gerçekleşebileceğini de görüyor.
• • •
Şimdi gelelim, bugünku yazının başlığına.
"Politika" ışin içine nasıl ve nereden giriyor?
Filmin temel örgüsü enfes. Sanki politikacılara ders
olsun diye düşünülmüş.
Bildiğiniz gibi hayvanların en edilgeni domuzdur. Bi-
zim toplumda koyunun besın maddesı olma ışlevinin
daha belirgini verılmiştir ona Batı'da. Böylece bütü-
nüyle eylemsiz, sadece yenmek üzere, çok az zahmet
ile yetiştirilebilen. bu nedenle de aptallığı ağır basan bir
"irnaj" sahıbidir.
Öte yandan "çoban köpeği", hayvanlar âleminin en
akıllılanndan ve işe en çok yarayanlarından bıridir. "Ço-
ban köpeği"n\, çoban köpeği yapan özellik, onun "ko-
yun sürülenni" derleyiptoplaması, adeta çobanın ye-
rine sürüyü gütmesidır.
Hemen anladınız değil mi? "Koyun sürüsü" ve "ço-
ban. " Işte sıze sıyasal bir metafor.
Özellikle bir padişahımıza atfedilen "... millet bir ko-
yun sürüsüdür. Kendisini gütmek için bir çoban arar.
Işte o çoban da benım" sözleri, film ile politika arasın-
da doğrudan bir köprü kuruyor.
Film, sevgi, dostluk, güven, dayariışma, yenifik ve di-
yalog yoluyla, hayvanlann en edilgeni olan "domuz"un,
hayvanların en buyurganı olan "çoban köpeği"run iş-
levlerini. bütun çoban köpeklerinden daha iyi nasıl ye-
rine getirdiğini anlatıyor.
Buradaki çarpıcı nokta, "domuzun", "köpekleşme-
si" değil, "çoban köpeğı"nin işlevlerini, "domuz kala-
rak" ve "çoban köpeği"r\öen farklı yöntemler kullana-
rak yerine getirmesi.
Küçük domuzcuk, ya da filmdeki adıyla "Bebek", bu
başanya tek başına ulaşmıyor. İki büyük yardımcısı var.
Biri kendisini bir yanşmada tesadüfen kazanan çrftçi.
Çiftçi, "yeniliğeaçıkolmayı" ve "güveni"sımgeliyor.
Oteki yardımcı ise bir çift çoban köpeği. Erkeğinin
kulağı ağır işiten, o yüzden de işlevlerini yerine getire-
meyen bir "aile" bu.
"Çoban köpeği aılesı" de "dayanışmayı" temsil edi-
yor.
Filmde, hainler de eksik değil.
Bir kedi var örneğin. Bakışlarından bile kötülük fış-
kırıyor.
• • •
Film ile politika arasında bağlantı kurulmasına yol
açan iki can alıcı nokta daha var. Biri taktik, öteki stra-
tejik.
Stratejik nokta. buraya dek anlattığım gibi domuz
yavrusunun koyunlarla diyalog kurması.
Taktik nokta ise bu diyaloğun kurulmasında kullanı-
lan anahtar: "Bebek" bir parola ile bu diyaloğu kurma-
yı başarıyor. Parolayı bulmayı akıl eden ve onu öğre-
nerek. bebeğe yardım eden. kulağı ağır işiten erkek ço-
ban köpeği.
Parola ise "koyun şovenizminı" simgeleyen sözler-
den oluşuyor.
Filmin sonunda, "bebek" parolayı kullanarak. ko-
yunlarla diyalog kuruyor ve onlara her istediğini yaptı-
rarak, yarıştığı öteki çoban köpeklerini geride bırakıp,
şampiyon oluyor.
• • •
Kıssadan hisse: Siyasetçilerimiz, halkı bir "koyun sü-
rüsü" gibi görmekten vazgeçip, sendikalarla, barolar-
la. meslek birtikleri ve odalanyla. üniversitelerle, vakıf-
larla ve öteki gönüllü kuruluşlarla diyalog kurarak bu-
günkü bunalımı aşmayı deneseler daha başarılı olurlar
diye düşünüyorum.
Kendi aralarındaki anlamsız tepişmeler ve birbirleri-
ni "yemeye" dönük ayak oyunları, sorunlarını çözsün
ve refahını yükseltsin diye onlara oy vermiş olan halkı,
"koyun sürüsü" yerine koymak değil de nedir?
Bu haftaki televizon "nof'u, geçen haftaki soruya
"hayır" yanıtı verenlere yönelik. Izlediğiniz reklamlarda,
bebeklerin ve çocukların kullanılmasına karşı iseniz,
bu düşüncenizi niçin o reklamda tanıtılan malı ya da
hizmeti üretenlere ve satanlara yazı ile bildirmiyorsu-
nuz? Yoksa siz de sürünün içinde bir koyun olmayı mı
yeğliyorsunuz?
Alaçatı 7.Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrolan Festivali bugün başlıyor
'Bütün Alaçatı tiyatro sahnesi'
Altı Nokta
Körler
Derneği
BANKA HESAP NO:
Ziraat Bankası Ankara Beşevler Şb. 6001
Pamukbank Ankara Merkez Şb. 22460017
Halkbank Ankara Merkez Şb. 51835420
BİLGI ve BAĞIŞLARINIZ İÇİN: I ^u «an. ücretei2
yaymlayar,
0 9 0 0 3 5 0 1 3 5 0 I teşekküreae™
İZMİR (Cumhurivet Ege Bürosu)-
Alaçatı ". Uluslararası Çocuk ve Gençlik
Tiyatrolan Festivali bugün 'Bütün Alaça-
tı Tiyatro Sahnesi' sloganıyla ba^lıyor.
Alaçatı Beledıyesı. Devlet Tiyatrolan
Opera ve Balesı Çalışanlan Vakfı (TO-
BAV). Uluslararası Amatör Tıyatrolar
Bırlığı (IATA) ı^bırliğijle düzenlenen
festivalin yedıncisi 2 temmuza kadar sü-
recek.
Dünyadan ve Türkıve'den çeşitli tiyat-
ro gruplannın katıhmıy la gerçekleştirile-
cek festnal öncesı açıklama vapan Ala-
çatı Beledıye Baskanı Remzi Özen. 1990
vılından bu >ana festıval düzenlediklerı-
ni belirterek. Türkive'de bu türde kültü-
rel ağırlıklı festival düzenle>en nadir be-
ledivelerden biri olduklarını sövledı.
Bu fesrivalin sayesinde Alaçatı'ya4 bin
kişilik açıkhava tiyatrosu da kazandırdık-
lannı vurgulayan Özen. "Alaçah'nın her
alanını ti\atnı sahnesi olarak göriivoruz.
Kesti\aün çocukların vetişmesinde onem-
li işle> i var. Biz de festivale gereken önemi
gostererek en iyi şekilde hanrlannoruz"
dedi.
Fesm al bugün saat 10.(X)'da Ruth Bor-
gess'in \\brkshop"yla başlayacak. Saat
14.00-16.00 arasında Belediye Küitür
Merkezi'nde Mehmet .\slan ile Nehabat
Anıkkarmaözgün baskı sergisi ve tznıır-
li Çızerler Karikatür sergısı açılacak. Ay-
nı gün Romanva Constantza Kukla Tivat-
rosu'nun 'Cüzdandaki İki Bozuk Para'
oyunu. Izmır Gösteri Sanatları Ajansı \e
Çocuk Tıyatrosu"nun 'Bir^'ıldızSeç Ken-
dine" oyunları sahnelenecek. Cumartesı
günü saat 14.00-16.00 arasında sörf gös-
terisı yapılacak. Avnı gün tngiltere Gorl-
lewin Morgannwg Tîyarrosu'nun 'Glus-
cabi' ve NüansTiyatrosunun "Kayıp Ha-
zine'ovunlan görülebilir. Poloma
K>\adr\gaTRatrosu"nun •Sevgililer' ov u-
nıı pazargünü sahnelenecek. Pazartesı sa-
at 14.00-16.00 arasında \üzme \anş.ma-
sıyla başlayacak etkinlikler. TOBAV
GençlikTiyatrosu'nun •Kim\arOrada?*
Ankara MasalTivatrosu'nun 'DoğGüne-
şim Doğ' \e Romanya Gonstantza Kukla
Tıvatrosu'nun 'Uvgunsuz Völculuk*
ovunlarıvla sürecek. Festivalin son gü-
nünde saat 18.00'de degerlendirme top-
lantısının ardından. 'Nasreddin HocaGi-
deGide'ovıınu sahnelenecek.