23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 1996 CUMA 14 KULTUR Valencia Orkestrası'ndan Ispanyol rüzgârıKüitür Servisi-24. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali. 1 ve 2 temmuz günlennde Valenciava Orkestrası'nı konuk edıvor. 1943"te şef Joan Lamotte de Grignon tarafından kurulan Yalencia Orkestrası. Atatürk Küîtür Merkezi'nde vereceği konserlerle müzıkseverlerın karşısında olacak, 110 kişilık Valencia Orkestrası. uzun müzikal yaşamı boyunca Jose Iturbi nin yönetiminde İngiltere ve Fransa'va yaptığı turnelerin • konserler \erdi. Orkestra> ı yöneten sürekli şefler arasında Hans von Benda, Napoleone Annovazzi, Jose Iturbi, Enrique Garcia Asensio, Pedro Pirfano, Luis Antonio Garcia Navarro. Lorenzo Martinez Palomo, Benito Lauret \e lQ 83"ten bu yana Manuel Lauretver alırken; Ataulfo Argenta, Clemens krauss, .lean Martinon. Huinrich Hollreiser, Pedro de Freita^, Petcr Maag. Yehudi Menuhin gıbi ünlüler de konuk şeflik yaptılar. Orkestranın eşjik ettigi soüstler arasında Brailo\ ski, Baremboim, Iturbi, Rubinstein. Isaac Stcrn. Montserrat Cabaile. Placido Domingo. Andre \\atts. Maurice Andre \e Miralla Fneni >er alıyor. Genis, bir yelpazevı içeren orkestranın repertuvannda oratorvolann yanı sıra tanınmış senfonik ve lirik vapıtlar. Mahler, Brucknerve Beethoven'ın yapıtları; A. Berg. F. Martin, L. Dallapicola. Leonard Bernstein gibi çağdaş bestecılerin ve özellikle Cesar Cano, Francisco Llacer Pla, Amando Blanquer, Tomas Marco, Garcia Abril gibi çağdaş Ispanyol bestecilerin vapıtlan da bulunmakta. Orkestranın ayrıca VerdPnin •FalstafT. VVagner'in 'Ren Altını'. •\\alküre\ "Siegfried' ve 'Içan HoUandalı'. Gerslmin'in •Porg ve Bess'. Stravinski'nin "Oedipus Rex". Debussy'nin •Pelleas ve Melisande', Berlioz'un "Faust'un Lanetlenmesi' ve R. Strauss'un 'Electra'operalannın konser yorumları bulunuyor. 1997 yılında Almanya. Avusturya. Japonya ve Güney Amerika'ya turne yapacak ofan orkestranın doldurduğu plak ve CD'ler arasında Manuel Galduf ile Valencia Müzıği Antolojisi ve piyanist Enrkjue Perez Guzman ile Albeniz'in besteleri yer alıyor. Valencia Orkestrası. 1 temmuz günü saat 19.00"da AKM Büyük Salon'da şef Manuel Galduf un yönetiminde ve mezzosoprano Esperanza Fernandez ın solıstliâınde Albeniz'in 'Iberia Suiti'nden tkinci Bölüm ve Manuel dc Falla'nın yapıtlanm yorumlayacak. Femandez. De Falla'nın ünlü Çingene Flamenko dansçısı Pastoryalmperio'nun isteği üzerine bestelediği 'El Amor Brujo" adlı eseri seslendirecek. Orkestranın. şef Manuel Galduf yönetiminde vereceği ıkinci konserinde Korsakov'un Ispanyol Kapriçyosu. Rodrigo'nun A la Busca del mas alla (Obür Dünyayı Aravış) ve Turina"nın Sinfonia Se\illana adlı yapıtlannı yorumlayacak. Konserin solisti ise son yıllann dahi piyanist \e bestecisı Fazıl Say. Sanatçı. 'İpek Yölu' adlı iki numaralı piyano kûnçertcsunu Türkiye'de ılk kez seslendirecek. Konçertonun ilk seslendirili^i kendi solistliğinde Berlin Senfoni Orkestrası, Boston Metamorphose Topluluğu tarafından serçekleştirilmiş.ti. 1991 yılında Çağdaş Müzik Avrupa Piyano Yanşması'nda "En l\i Yörumcu" ödiilü. 1 W4'te "Genç Konser Artistleri" piv ano yarı^ma.Mnda önce A\ rupa. ertesi yıl da dünya birinciliğini kazanan Say'ın. şimdiye kadarkı tüın yapıtlan yurtdışında seslendirildi. Yapıtta, pıyanonun ses sınırlannı da zorlayan Say. bir Batı enstrümanından doğu renklerinı üretmek için tuşlar dişinda. enstrümanın bütün mekanizmasında çalıyor. V akalencia Orkestrası, 1 temmuzdaki ilk konserinde şef Manuel Galduf un yönetiminde ve mezzosoprano Esperanza Fernandez"in solistliğinde ' Albeniz ve Manuel de Falla'nın yapıtlannı yorumlayacak. Örkestra, 2 temmuzdaki ikinci konserinde Korsakov. Rodrigo ve Turina'nın yapıtlannı yorumlayacak. Konserin solisti piyanist ve besteci Fazıl Say. Fazıl Say'm Orquesta de Valencia eşliğinde seslendireceği bestesi "İpekyolu" üzerine: Toprağın sesi, çokpes bir do diyezdir' Piyanist ve besteci Fazıl Sa>. kendi bestesi 'İpekyolu' adlı 2 nolupivano konçertosunun Türkiye prömiverini Manuel Galduf yönetimindeki Orquesta de Valencia ile gerçekleştireeek. Küitür Servisi- Genç bes- teci \e pivanistimız Fazıl Say. İstanbul Müzik Festiva- li kapsamında 2 temmuz sa- lı günü AKM'de kendi piya- no konçertosu "İpekyo- lu"nun Türkiye prömiyeri- ne solist olarak katılacak. Say "ın konçertosunu Manu- el Galdufyönetimindeki Va- lencia Orkestrası seslendire- cek. "İpekyolu". bestecıye göre. biçimsel, tınısal ve dü- şünsel açılardan tamanıen "kendine özgü" bir piyano konçertosu. Bir tür "Doğu melodramr, ya da bir "mü- zikal seyahatname". Yapıtın bu yıl 28 ocakta Boston"da Fazıl Say'ın solistliğinde Berlin Senfoni Orkestrası, Boston Metamophose Top- luluğu tarafından gerçekleş- tirilen dünya prömiven do- layısıyla "Boston Globe" gazetesinde şu sözleryeral- 3ı: "Say'ın bu konçertosu. insanın içine işleyen doku- suyla, o çok bilinçli kurgu- su> la ve engin bir atmosfer yaratan anlatımıyla hüyüle- yiciydi. Yapıtın asıl başansı. Doğu Müziği'nin hiçbir sığ- lığa \e panaromaya ödün >ermeden çağdaş, dile akta- nmında\dı." - "İpekyolu" ne> i simgeli- yor ve neden "İpekyolu?" FAZIL SAY- Bilınen sey - leri yinelemek pahasına çok kısabirözetyapabilirim: In- sanlık tarihinin başlıca ula- şım çizgilenndcn birı olarak C'ın'den Anadolu"ya. Akde- nız kıyılanna ula^an bu ker- van yolu. adınt (,'in'den gc- ıırilen ipckten almı^tır. Hı- ristiyanlığın doğu^undan çok öncelerı kullanılmaya başlayan İpekyolu. Çin'i Hindistan'a. Lzakdoğuyu Batı dünyasma bağlayarak. dinlerin.felsefelerin. küitür. sanat \egeleneklerin iletişi- minde önenıli rol oynamıs.- tır. Yüzyıllar boyunca Do- ğu-Batı etkilcşiminin canda- marı i>le\indeki lpckyo- lu'nu. günümüzün "dünya kühürü" kavramı açısından tarihsel. insancıl \e drama- tik bir simge kabul edebili- riz. Bütün bu vönlerıvle ev- Erdal Azgın, 25 yaşında, küçükken geçirdiği menenjit yüzünden kör Siz Onu Görmezden Gelmeyin Onu oyunlarımıza almadık. Ona okuma ımkanı veremedik. Ona bir iş bulamadık. Onu hep görmezden geldik. O. ülkemizdeki 700.000 göıme özürlüden biri. Bu 700.000 insanın yalnızca 3.000' i egitim görebildi; ancak birkaç yüzüne kalıcı bir iş imkanı sağlanabildi. Oysa biraz destekle her şey çok farklı olabilirdi...Altı Nokta Körler Derneği tarafından halen yaptırılmakta olan Egitim ve Küitür Merkezi yle yüzbinlerin yaşamında yeni bir sayfa açılacak. Bu bina. matbaası. kütüphanesi ve stüdyolartyla tamamlandığında gerçek bir küitür ve egitim merkezine dönüşecek; yüzbinlerce görme özürlünün ışığı olacak. rensel birolgu... - Vapıtınız. bir İpekyolu kcnanının kahırlı serüveni- nielealarakbirçeşit "betinı- lemclı müzik" sergiliyorde- nebilir mi? SAY- Şöyle denebılir: İpekyolu kervanının kişili- ğinde. Asya halklannın. gi- derek "insanlığın" serü\ eni- neyaklaşmak istedim. Bütü- nüylebirsoyutlama... Dola- yısıyla "betimlemeli müzik" olarak değerlendirilemez. - Oysa bölümlerin adla- nndan anlaşıldığı kadanyla bazı"durak" lar seçmişsiniz: Tibet. Hindistan. Mezopo- tamya. Anadolu gibi... SÂY- E\et. ama bütün bunlarsimgesel. Birinci bö- lüm "Ak Güvercin-Kara Bulutlar" Tibet'i. ikinci bö- lüm "Hint Danslan" Hin- distan'ı, üçüncü bölüm "Massacre" Mezopotam- ya'yı, son bölüm "Toprağın Türküsü" Anadolu'yu sim- geliyor. - Bölümleri birbirinden bağımsız. birbirinden kopuk olarak mı işlediniz? SAY- Birbirinden bağım- sız. ama "kopuk" değil. Ipekyolu'nun akılcılığını sağlamak için bölümleri bir- bırine bağladım. Ancak bir "Tibet gongu", her bölüm arasında üç vuruş yaparak bölümleri ayınyor ve başka bırbölüme geçildığını dinle- yıciyeduyumsatıyor. Dinle- yıci açısından ilginç olabile- cek özellikler de \ ar bu kon- çertomda... -Negibi? SAY- Piyanonun tellerine koyduğum özel cihazlar sa- yesınde otantik doğu çalgı- lannın tını renklerinı piya- nodan elde etmeye çalışıyo- rum... Sitar. Hint tablası. Ti- bet borusu. kaval. bağlama. def gıbi çalgılann seslerini... - Böylelikle. piyano gibi bir Batı çalgısından. doğu çalgılannın seslerini elde et- meye yöneliyorsunuz. SAY- Evet. Bu sesleri üretmek için tuşların dışın- da. pivanonun mekanizma- Mndan da yararlanıyorum ve pıyanodan akla gelmedik renkler. şaşılası tını benzer- likleri elde edebiliyorum... İlginç bir nokta daha var. onu da bdirtmeliyim: Yak- la^ık on beş bin kilometre uzunluğundaki İpekyolu, değişik doğal özellikler ta- >ır. Cöller. dağlar. nehir kı- yılan. ormanlar, stepler vb. yaylı çalgılar orkestrasında uygulanan "özel efekt"ler sayesinde. rüzgâr sesi. >ap- rak hışıltısı, vağmur damla- lanııın toprakta çıkarttığı se^Ier ve daha birçok renk saglanabıliyor. - "Toprağın Türküsü" üzerinde duralım mı biraz? konuyu da açıklar mısınız? SA*Y- Bilindiği gibi. ünlü müzikolog Prof. Behrendt. araştırmalannın sonucunda "yeryüzü kütlesinin sesi"nı açıkladı: "Toprağın sesi", in- san kulağının algılay amaya- cağı bir frekanstaki çok pes bir "dodiyez"dir. Konçerto- mun seslendirilmesi süre- since. aynca kullandığım başka bir kontrabas. 19 da- kika boyunca bu sesi derin- den duyuruyor. - Bütün bu bilgiltri. özel- likle otantik "doğu müzi- ği"ne ilişkin bilgileri nasıl araştırdınız? Ne gibi bir ça- lışmayla bir araya getirdi- niz? SAY- Berlin'deki "Halk- bilim Müzesi"nde doğu mü- ziklerine ilişkin on dört bin kayıt var. Bu müzede iki ay çalı^tım. Sonuçta. doğu mü- ziklerini kişiselpotamda yo- ğurdum. - Konçertonuzun son bö- lümü "Anadolu",ünlü "An- kara'nın taşına bak" anoni- mi üzerine. Bu tema birçok şeyi çagnştınyor. Başta Uğur Mumcu'yu™ Ne dersiniz? SAY- Olabilir. Oysa tek başına "Uğur Mumcu olgu- su"ile yetinilemez. Uğur Mumcu'dan yola çıkarak ev - rensel değerlere ulaşılabilir. Sevecenlik ve kıyıcılık kar- şıthğı gibi... Bence Uğur Mumcu'nun ev rensel değeri burada be- lirginleşıvor. O. aynı zaman- da Nesimi'dir. PirSultanıiır, Köroğlu'dur. Uğur Mumcu çağdaş bir "Deli Dum- ruî"dur. Dediğim gibi. "s^ecenlik \e kıyıcılılT karşıtlığıT 'dır. "toprağın türküsü"dür. Bü- tün bu değer ölçütlerini ev- rensel ve çağdaş plana taşı- mak için. tabii ki. "Anka- ra'nın taşına bak" temasın- dan yararlanacaktım... Yapı- tımın "mane\imisyon"unun "Türkiye prömiyeri"nde çok yönlü anlamlar içerdiği düşünülebilir. - Bu "çok yönlü anlam- lar"! simgesel olarak özetler misiniz? SAY- "L'yan. uyan Gazi Kemal Su feleöin işine bak!" AYDINLANMA EMRE KONGAR Bebek Domuzun Serüvenleri ve Politika "Bebek", birfilm adı. Şu anda sinemalarda oynuyor. Bir bebek domuzun serüvenleri. Önceleri film hakkındayeterli önbilgim olmadığı için. çocuk filmi sanmış ve görmeye değer bulmamıştım. Sonra, ikiz kızlarımdan biri uyardı: "Mutlaka görmeli- sin" dedi. Böylece elimde olmadan, eski ve sevgili dostum Mustafa Ekmekçi'nin ilgi ve hatta egemenlik alanı olan domuz hakkında bir yazı ortaya çıktı. "Elimde olmadan" derken, sakın abarttığımı sanma- yın. Yazı yazanlar bilir: Bazı düşünceler, dogum zama- nı gelmiş çocuk gibi elinizde olmadan kâgıt ya da ek- ran üstüne dökülüverir. Benim bu yazı da filmi gördük- ten sonra aynen öyle oldu. • • • Filmin pek çok önemli özelliği var. Birinci olarak, canlı hayvanlar da oyuncu olarak kul- lanılmış. Domuzlar. kedıler. köpekler. kazlar, inekler ve özel- likle koyunlar, filmin "kahramanlan" arasında. Filmin ''başrol" oyuncusu ise bir yavru domuz. Oysa hayvanların insan gibi rol yapması olanaksız. Bu olanaksızlığı aşmak için, yönetmen, hayvan kukla- ları da kullanmış. Fakat bunu o denli başarıyla yapmış ki, izleyici, hangı sahnede canlı hayvanı. hangi sahne- de kuklayı gördüğünü tam anlayamıyor. Nitekim film, bu başansından dolayı "görsel düzen- leme" dalında "oscar" ödülü kazanmış. ikinci olarak, filmin "kıssadan hissesi", sevgi, özgür- lük, dayanışma. yeniliğe açıklık ve diyalog gibi deger- lerin, insanı. pardon, domuz yavrusunu başanya gö- türdüğü. Bir başka deyişle film, "ideolojik" nitelikli bir yapım. "ideolojisi" ise, sevginın şiddetten. diyaloğun ise buyurgan ceberrutluktan daha etkin ve işlevsel oldu- ğu. Sonuç bölümü belki de filmin en etkileyici tarafı. Sevgi, özgürlük. güven, dayanışma, yeniliğe açıklık ve diyalog sonunda, domuz yavrusu. çevrenin en ba- şarılı "çoban köpeğı"r\e dönüşüyor. Böylece bu sevimli fantezi, inanılmaz, yanı toplum- sal gerçek dışı bir "mutlu son"\a bitiyor. İzleyici bu yolla "mucızeleryaratma "nın ancak yeni- liğe açık olmakla gerçekleşebileceğini de görüyor. • • • Şimdi gelelim, bugünku yazının başlığına. "Politika" ışin içine nasıl ve nereden giriyor? Filmin temel örgüsü enfes. Sanki politikacılara ders olsun diye düşünülmüş. Bildiğiniz gibi hayvanların en edilgeni domuzdur. Bi- zim toplumda koyunun besın maddesı olma ışlevinin daha belirgini verılmiştir ona Batı'da. Böylece bütü- nüyle eylemsiz, sadece yenmek üzere, çok az zahmet ile yetiştirilebilen. bu nedenle de aptallığı ağır basan bir "irnaj" sahıbidir. Öte yandan "çoban köpeği", hayvanlar âleminin en akıllılanndan ve işe en çok yarayanlarından bıridir. "Ço- ban köpeği"n\, çoban köpeği yapan özellik, onun "ko- yun sürülenni" derleyiptoplaması, adeta çobanın ye- rine sürüyü gütmesidır. Hemen anladınız değil mi? "Koyun sürüsü" ve "ço- ban. " Işte sıze sıyasal bir metafor. Özellikle bir padişahımıza atfedilen "... millet bir ko- yun sürüsüdür. Kendisini gütmek için bir çoban arar. Işte o çoban da benım" sözleri, film ile politika arasın- da doğrudan bir köprü kuruyor. Film, sevgi, dostluk, güven, dayariışma, yenifik ve di- yalog yoluyla, hayvanlann en edilgeni olan "domuz"un, hayvanların en buyurganı olan "çoban köpeği"run iş- levlerini. bütun çoban köpeklerinden daha iyi nasıl ye- rine getirdiğini anlatıyor. Buradaki çarpıcı nokta, "domuzun", "köpekleşme- si" değil, "çoban köpeğı"nin işlevlerini, "domuz kala- rak" ve "çoban köpeği"r\öen farklı yöntemler kullana- rak yerine getirmesi. Küçük domuzcuk, ya da filmdeki adıyla "Bebek", bu başanya tek başına ulaşmıyor. İki büyük yardımcısı var. Biri kendisini bir yanşmada tesadüfen kazanan çrftçi. Çiftçi, "yeniliğeaçıkolmayı" ve "güveni"sımgeliyor. Oteki yardımcı ise bir çift çoban köpeği. Erkeğinin kulağı ağır işiten, o yüzden de işlevlerini yerine getire- meyen bir "aile" bu. "Çoban köpeği aılesı" de "dayanışmayı" temsil edi- yor. Filmde, hainler de eksik değil. Bir kedi var örneğin. Bakışlarından bile kötülük fış- kırıyor. • • • Film ile politika arasında bağlantı kurulmasına yol açan iki can alıcı nokta daha var. Biri taktik, öteki stra- tejik. Stratejik nokta. buraya dek anlattığım gibi domuz yavrusunun koyunlarla diyalog kurması. Taktik nokta ise bu diyaloğun kurulmasında kullanı- lan anahtar: "Bebek" bir parola ile bu diyaloğu kurma- yı başarıyor. Parolayı bulmayı akıl eden ve onu öğre- nerek. bebeğe yardım eden. kulağı ağır işiten erkek ço- ban köpeği. Parola ise "koyun şovenizminı" simgeleyen sözler- den oluşuyor. Filmin sonunda, "bebek" parolayı kullanarak. ko- yunlarla diyalog kuruyor ve onlara her istediğini yaptı- rarak, yarıştığı öteki çoban köpeklerini geride bırakıp, şampiyon oluyor. • • • Kıssadan hisse: Siyasetçilerimiz, halkı bir "koyun sü- rüsü" gibi görmekten vazgeçip, sendikalarla, barolar- la. meslek birtikleri ve odalanyla. üniversitelerle, vakıf- larla ve öteki gönüllü kuruluşlarla diyalog kurarak bu- günkü bunalımı aşmayı deneseler daha başarılı olurlar diye düşünüyorum. Kendi aralarındaki anlamsız tepişmeler ve birbirleri- ni "yemeye" dönük ayak oyunları, sorunlarını çözsün ve refahını yükseltsin diye onlara oy vermiş olan halkı, "koyun sürüsü" yerine koymak değil de nedir? Bu haftaki televizon "nof'u, geçen haftaki soruya "hayır" yanıtı verenlere yönelik. Izlediğiniz reklamlarda, bebeklerin ve çocukların kullanılmasına karşı iseniz, bu düşüncenizi niçin o reklamda tanıtılan malı ya da hizmeti üretenlere ve satanlara yazı ile bildirmiyorsu- nuz? Yoksa siz de sürünün içinde bir koyun olmayı mı yeğliyorsunuz? Alaçatı 7.Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrolan Festivali bugün başlıyor 'Bütün Alaçatı tiyatro sahnesi' Altı Nokta Körler Derneği BANKA HESAP NO: Ziraat Bankası Ankara Beşevler Şb. 6001 Pamukbank Ankara Merkez Şb. 22460017 Halkbank Ankara Merkez Şb. 51835420 BİLGI ve BAĞIŞLARINIZ İÇİN: I ^u «an. ücretei2 yaymlayar, 0 9 0 0 3 5 0 1 3 5 0 I teşekküreae™ İZMİR (Cumhurivet Ege Bürosu)- Alaçatı ". Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrolan Festivali bugün 'Bütün Alaça- tı Tiyatro Sahnesi' sloganıyla ba^lıyor. Alaçatı Beledıyesı. Devlet Tiyatrolan Opera ve Balesı Çalışanlan Vakfı (TO- BAV). Uluslararası Amatör Tıyatrolar Bırlığı (IATA) ı^bırliğijle düzenlenen festivalin yedıncisi 2 temmuza kadar sü- recek. Dünyadan ve Türkıve'den çeşitli tiyat- ro gruplannın katıhmıy la gerçekleştirile- cek festnal öncesı açıklama vapan Ala- çatı Beledıye Baskanı Remzi Özen. 1990 vılından bu >ana festıval düzenlediklerı- ni belirterek. Türkive'de bu türde kültü- rel ağırlıklı festival düzenle>en nadir be- ledivelerden biri olduklarını sövledı. Bu fesrivalin sayesinde Alaçatı'ya4 bin kişilik açıkhava tiyatrosu da kazandırdık- lannı vurgulayan Özen. "Alaçah'nın her alanını ti\atnı sahnesi olarak göriivoruz. Kesti\aün çocukların vetişmesinde onem- li işle> i var. Biz de festivale gereken önemi gostererek en iyi şekilde hanrlannoruz" dedi. Fesm al bugün saat 10.(X)'da Ruth Bor- gess'in \\brkshop"yla başlayacak. Saat 14.00-16.00 arasında Belediye Küitür Merkezi'nde Mehmet .\slan ile Nehabat Anıkkarmaözgün baskı sergisi ve tznıır- li Çızerler Karikatür sergısı açılacak. Ay- nı gün Romanva Constantza Kukla Tivat- rosu'nun 'Cüzdandaki İki Bozuk Para' oyunu. Izmır Gösteri Sanatları Ajansı \e Çocuk Tıyatrosu"nun 'Bir^'ıldızSeç Ken- dine" oyunları sahnelenecek. Cumartesı günü saat 14.00-16.00 arasında sörf gös- terisı yapılacak. Avnı gün tngiltere Gorl- lewin Morgannwg Tîyarrosu'nun 'Glus- cabi' ve NüansTiyatrosunun "Kayıp Ha- zine'ovunlan görülebilir. Poloma K>\adr\gaTRatrosu"nun •Sevgililer' ov u- nıı pazargünü sahnelenecek. Pazartesı sa- at 14.00-16.00 arasında \üzme \anş.ma- sıyla başlayacak etkinlikler. TOBAV GençlikTiyatrosu'nun •Kim\arOrada?* Ankara MasalTivatrosu'nun 'DoğGüne- şim Doğ' \e Romanya Gonstantza Kukla Tıvatrosu'nun 'Uvgunsuz Völculuk* ovunlarıvla sürecek. Festivalin son gü- nünde saat 18.00'de degerlendirme top- lantısının ardından. 'Nasreddin HocaGi- deGide'ovıınu sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle