Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HA2İRAN 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Polisin, yakaladığı kişileri yargılanmadan "suçlu" diye sergilemesi tepkilere neden oldu
4
Polis, Idşi lıaklamıa salchrıyor'• însan Haklan Demeği (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal,
polisin sürekli "yargısız infaz" yaptığını belirterek "Bu
uygulama, kişi haklanna saldındır" dedi. Birdal, konuyla
ilgili olarak savcılan göreve çağırdı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasanın, "suçluluğu hükmen sabit
oluncaya kadar, kimse suçlu saydamaz"
hükmüne karşın, polisin ele geçirdiği ki-
şileri, yargılanmadan, medya aracalığıy-
la "suçlu" olarak teşhir etmesi tepkilere
neden oldu. Türkiye tnsan Haklan Vak-
fi (THİV) Başkanı YavuzÖnen, polisin
tutumunun iç hukuka ve uluslararası ku-
rallara aykın olduğunu vurguladı. Insan
Haklan Derneği (IHD) Genel Başkanı
Akın Birdal, polisin sürekli "yargısız in-
faz" yaptığını belirterek, "Bu uygulama,
kişi haklanna saldındır" dedi. Birdal.
konuyla ilgili olarak savcılan göre\e ça-
ğırdı. Radyo Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK) Başkanı Güneş Müftüoglu ise,
ekrana getirilen operasyon ve yakalanma
olaylannın haber niteliği taşıdıgını sa-
vundu.
Ankara polisinin, HADEP kongresi
sırasında saJonda asılı Türk bayragını ye-
rinden söken kişi diye yakalayıp basına
gösterdiği Ömer Doyuran'ın. bayrağı
yerden toplayan kişi çıkması, polisin tu-
tumuyla ilgili tartışmalan yeniden gün-
demegetirdi. İHD Genel Başkanı Birdal.
"Zanlının, suçlandığı andan itibaren sa-
vunma hakkı vardır. Polis bunu yok say ı-
yor. Sürekli hukuk devleti olduğu söyİe-
nen Türkiye'de yargısız infaz yapıuyor"
dedi. Bunun son örneğinin, HADEP
kongresinin ardından yaşandığını anım-
satan Birdal. "Pölis hem savcı gibi, hem
yargıç gibi davranıyor. Kişilik haklanna
saldınyor. Türkiye'de kişilik üzgüıiüğü
ve güvenliğinin olmadığının bir göster-
gesidir bu" diye konuştu.
Savcılann. bu tür uygulamaların önü-
ne geçmesi gerektigini de vurgulayan
Birdal. şunlan söyledi:
"Sa\cılann. her yakaladığı kişiyi suç-
lu ilan eden polisi çagınp 'Suçluluguna
nasıl karar verdin? Bir kişiyi alıp nasıl
mahkûm ediyorsun?" diyesornıasıgere-
kir. Yasalan uygulama ve denetleme gö-
revi saveılanndın. polisin değil. Sa\cılar
görevini yapmalıdır."
THlY Başkanı Önen de, Türkiye'de
son günlerde polisin etkinliğıni iyice art-
tırdığını kaydederek. "Son derece per-
vasız ve şiddete dayalı hareket ediyorlar"
dedi.
Yıllardan beri telev izyonda gösterilen
cesetler, suçu kesinleşmevenlerin teşhi-
ri yoluyla halkın yönlendirilmeye çalışıl-
dığını söyleven Önen. "Suçu kesinleş-
memiş kişilerin. suçlu gibi teşhir edilme-
si. uluslararası kuraliara ve hatta iç hu-
kuka aykırıdır. Bu u> gulamaya son veril-
mclidir. İJzerine gidilmcsi gereken bir uy-
gulama" diye konuştu.
RTÜK'ten savunma
RTÜK Başkanı Güneş Müftüoglu ise
medya aracılığıyla kamuoyuna "sanık"
di\e teşhir edilen kişilerin serbest bıra-
kılmalan durunıunda, "zarar gördüm"
gerekçesiyle haklannı arayabilecekleri-
ni söyledi. Bu tür olaylann haber niteli-
ği taşıdıgını savunan Müftüoglu, teşhir-
den zarar gördüğünü iddia edenlerin de
yargı aracılığıyla kendilerinden yayın
bantı alabileceklerini kaydetti.
RTÜK uzmanlan, Avrupa Sınırötesi
Televizyon Sözleşmesi'nin "yayıncının
sorumluluklan" bölümünde. hiç kimse-
nin. suçu kesinleşmeden teşhir edileme-
yeceği hükmünün yer aldığına dikkat
çektiîer. Özel Radyo ve Televizyon Ya-
sası'nın "yayın ilkeleri" başlıklı bölü-
münde de "Aksi, yargı karanyla kesin-
leşmedikçe, hiç kimsenin suçlu olarak i-
lan edilemeyecegi"ne işaret ediliyor.
Anayasanın 38. maddesinde de "suç-
luluğu hükmen sabit oluncava kadar,
kimsenin suçlu sayılamayacağT emredı-
ci hükme ba&lanıvor.
Mehmet Ağar'ın mayıs genelgelerini protesto için başlatılan açlık grevleri 35. gününü doldurdu
Tutukluların4
onur savaşı' sürüyor• IHD İzmir Şubesi Başkanı Avukat
Ercan Demir, hasta olan eylemcilerin
tedavi kabul etmediklerini belirterek
"Tutuklulann önemli kısmı ayakta
duramıyor. Sıcağın etkisiyle açlık grevinin
sonucu olan rahatsızlıklann erken
belirmesi söz konusu. Içlerinde hasta olan
tutuklular var. Bu hastalıklann ağır
sonuçlar verme riski var. Bu koşullarda
her an ölümler başlayabilir. Süresiz açlık
grevi yapan eylemcilerin istemleri, Adalet
Bakanı Mehmet Ağar'ın söylediği gibi
savaş esirliği statüsünün tanınması gibi
talepler değil. Tüm kamuoyuna açıklandı
ve Ağar da çok iyi biliyordu" dedi.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Buca, Berga-
ma Özel Tip \e Aydın E Tipi Cezaevi'ndeki tutuk-
lu ve hükümlülerin Adalet Bakanı Mehmet Ağar" ın
mayıs genelgelerini protesto amacıyla başlattıklan
açlık grevi 35. gününü doldurdu. 380 eylemciden
30'unun hastalandığı ve bunlardan 6'sının sağlık
durumunun ciddi olduğu bildirildi. Cezaevlerinde
gerginlik sürerken Buca Cezaevi Birinci Müdürü
Vedat Engin, Ardahan Cezaevi "ne sürüldü.
Buca Cezaevi'ndeki müvekkilleriyle görüşen
İHD tzmir Şubesi Başkanı Avukat Ercan Demir. ha-
valann sıcak gitmesi nedeni ile eylemcilerin sağlık
durumlannın ciddi birşekilde bozulduğunu söyle-
di. Hasta olan eylemcilenn tedavi kabul etmedik-
lerini belirten Ercan Demir şunlan söyledi:
"Tutuklulann önemli kısmı ayakta duramıyor. St-
cağın etkisiyle açlık grevinin sonucu olan rahatsız-
lıklann erken belirmesi söz konusu. İçlerinde hasta
olan tutuklular var. Bu hastalıklann ağır sonuçlar
verme riski var. Bu koşullarda her an. ölümler baş-
layabilir. Süresiz açlık grevi yapan eylemcilerin is-
temleri Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın söylediği
gibi savaş esiriiği statüsünün tanınması gibi talepler
değil. Tüm kanıuoy una açıklandı ve Ağar da çok iyi
biliyordu. Tutuklular. 6-8-10 mayıs genelgelerinin
iptalini. sevk ve sürgün kararlannın geri alınması-
m, tutuklu ailelerine yönelik saldırılaruı son bulma-
sını istiyor."
Buca Cezaevi'ndeki eylemcilerden 30'unun sağ-
lık durumlannın bozulduğunu. bunlardan Kemal
DenlL,Ozgür Çavuşoğlu, Alican Saday'ın kalp has-
tası; Haydar Karataş'ın gırtlak kanseri; Metin Hı-
ra, kardeşi Selahattin Hıra'nın astım bronşit hasta-
sı olduğunu belirten Demir. "Hasta olan eylemcile-
rin hayatlannı kaybetmeleri halinde bu olaydan
Adalet Bakanı Mehmet Ağar sorumlu olacaktır ve
bunun hesabını verecektir" diye konuştu.
Bu arada Buca Cezaevi Birinci Müdürü Vedat
Engin'in Ardahan Cezaevi'ne sürüldüğüöğrenildi.
Daha önce Buca Cezaevi'nden ikisi kadın 28 infaz
koruma memurunun değişik cezaevlerine sürgün-
lerinin çıktığını belirten Engin, sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Haklı bir gerekçe gösterilmeden değişik cezaev-
lerine sürgün edilen infaz koruma memurlanna
Adalet BakanlığTndan gelen karamame ile ben de
dahil edildim. Ben bu sürgünü Tüm Yargı-Sen üye-
si ve Tuncelili olnıama bağlıy orum, çünkü bakanlık-
tan gelen yazıda sürgünümü gerektirecek, tutarlı bir
gerekçe yok."
Sürgün kararnamesıni raporlu olduğu için imza-
lamadığını vurgulayan Vedat Engin. yürütmenin
durdurulması ve karann iptali için İzmir ldare Mah-
kemesi'nde dava açacağını söyledi.
Prof. Dr. Turgut Uzel'e suçlama
Doktora tezinde
ahııb iddiası
FİGENATALAY
Yıldız Teknık Üni\ersıtesı
Rektötü Prof. Dr. Turgut Lzelın
hem yeterlik hem de doktora te-
zinde büyük ölcüde intihal (bi-
lım hırsızlıgı) yaptıgı iddıa edi-
liyor. Rektör Prof. Dr. Uzel. id-
dıalarla ılgılı olarak kendını.
"Konuyla ilgili mevcut bilgUeri.
tanımlan atıf yaparak tezlerime
aldım. Doktora tezim bu konuda
Tiirkiye'deki en iyi tezlerden bi-
ridir" diye savunuvor.
Turgut L'zel'in yeterlik tezı
konusu. "Teodoliuerin Yatay Da-
ire Bötöm Hatalanmn Incelen-
mesi". Yeterlik tezıv le ilgili ıddı-
alar şöyle: "Tümü 158sayfa olan
tezin altıncı böliim (sayfa 153-
158) dışında kalan bölümleri Al-
manca kaynaklardan akademik
erik kuraliara ay kın biçimde ya-
püan usulsüz aktanmlardan olu-
ştıyor. Tezde sayfalarca a> nen ak-
tarma yapıldığı halde ya hiç atıf
yapılmamış ya da usulüne uyjgun
oüiıayan biçimde yapılratş. İnti-
hal yapüan sayfa numaralan ve
Alnianca kaynaklar şöyle:
-Sayfa 1-47 ve sayfa 80-140
- VVeise'nin çalışmasından
- Say fa 48-80 - E. Kreysig' in
çalışmasından
- Sayfa 142-152 - Joch-
mann'ın çalışmasından.
Almanca kaynaklarda bu-
lunan formüller. tablolar, şe-
killer. dipnotlar ve referanslar
da yeterlik tezine aynen akta-
nlmış."
Turgut Uzel'in. "Teodoöderin
yatay açı dairesi böliim hatalan-
mn üstel fonksiyonlaıia veya po-
linomlarla ifadesi üzerine bir
araşnrma" başliğını taşıyan
•doktora tez konusu. yeterlik tez
konusunun devamı niteliğinde.
Bu tezle ilgili iddıalar da şöyle:
~Tezin yaklaşık 40 sayfası We-
ise'nin çalışmasından çeMİIerek
«ynen aJınmts. Orijinal metinde-
Jd içerik, formülier, çizelgeler,
tabiolar. aüflar v<e dipnodan da
'aynen aktanlmış. Bunlardan ba-
ja ilginç örnekkr:
! - Birim dönüşüm (mikro-
şmilimetre) hataları \ar. (Dok-
tora tezi, sayfa 9, paragraf 1)
ı - Kaynak listesinde gösteril-
•meksizin Almanca metinden
jaynen aktarılan kaynaklar
•var. (Doktora tezi, s.l 3 son pa-
ragraf, s.29 p.l, sJ4 p.l, s.42
p.2 Hauer)
:
- Doktora tezinin dört ana
hölümü (sayfa 1-60) baştan iti-
baren aynen aktanlmış.
- Doktora tezinin Araştırma
•ve Sonuçlan ana başlığını ta-
işıyan 6. bölümii, aynı deney so-
"nuçlarından, kısmen yeterlik
•tezinden alınmış. Tez, eski ts-
tanbul Devlet Mimarlık >e
Mühendislik Akademisi
•(İDMMA) Doktora Yönetme-
liği'nin 8. maddesinin a ben-
dinde belirtilen 'mevcut bilgi-
lere yeni katkılarda bulunacak
Tiiteİikte bulunması" ve "ada-
yın bağımsız bilimsel incele-
me, orijinal araştırma yetene-
^ini göstermesi'hükmünü ye-
:rine getirmiyor."
i Bıröğretimüyesı.blokhalin-
îde ahntılar yapılmasının, dipnot
Jkonulmuş olsa bile Fikir ve Sa-
"hat Eserlen Kanunu'na aykın ol-
duğunu. söz konusu tezlerdeki
dıpnotlann yanıltıcı nıtelıkte bu-
lundugunu belirterek "Hangigö-
rüş Idîne ait anlaşdmıyor. Sayfa-
lar dolusu yazı bir kaynaktan
aiınmış obnasuıa rağmen yazan-
na ait gibi bir izlenim verümiş"
dedi.
Rektör Prof. Dr. Turgut Uzel.
yeterlik tezinde bilimsel katkı-
nın beklenmediğinı, bir konunun
çok iyi öğrenilip, anlanlmasının
istendığmi belirtti.
Almanca kaynaklardan, çev ı-
risını yaptırarak yararlandığını
kaydeden Prof. Uzel, doktora te-
zi konusunda ise şunlan söyledi:
"Doktora tezim. yeterlik tezimin
devamı niteliğindedir. Bu y üzden
kısa sürede tamamladım. Türki-
ye'de bu konudaki en iyi tezler-
den biridir. Bu konuda başkala-
n daha önce ne yapmışsa yön-
temleıi, şekilleri tezime koy dum.
Buntan icat edemezsiniz. Daha
önce yapılnuş şey ler. Bir konuyu
açıklarken gerekiyorsa ilgili ale-
tin fotoğranm da aldım. AJeti ben
icat etmedim. Tabii ki aynı ola-
cak. Bu konuy la ilgili mevctıt bU-
gileri nereden alayım? Aldığım
kaynaklan da dipnonarda beUrt-
tim. Doktora tezinde. \ eni bir bu-
luş yapmak. yeni bir teknoloji ge-
nrmek ya da mo cut bilgilere ye-
ni katkılar sağlamak özellikleri
aranır. Ben ikincisini y-aptım. Ko-
nuyla ilgili mevcut bilgUeri ak-
tardıktan sonra yeni bir fonksi-
y«n kullanarak sonuca ulaştim."
urbaşkanı
Lisesi'ni gezdi
Başbakan Mesut Yılmaz. Avusturya
Cumhurbaşkanı Thomas KJestil ile biıiikte,
Özel Sankt Georg Av'ustury a Lisesi ve Tıcaret
Okulu'nu ziyaret ettl 15 dakika kadar
A\usturya Cumhurbaşkanı Klestil'in okula
gebnesini bekleyen V dmaz, konuk
Cumhurbaşkanı'nı okula gelişinde kapıda
karşıladı. Vılmaz \ e Klestil, öğrencilerin "
sunduğu vais gösterisini izlediler. OkuJ Müdürü
Franz Kangler, gösterinin ardından yaptıgı
kunuşmada. A\ usturya Cumhurbaşkam'ndan,
okulun yaşaması \e gelişmesi için. Başbakan
Yılma/'dan da okulun sorunlannın çözümü
için yardım istedL Ortaöğretim sırasında. 5 yıl
Avusturya Lisesi'ndeokuyan Başbakan Mesut
Vılmaz da Almanca yaptıgı konuşmasında, çok
uzun bir aradan sonra okula yeniden gelmekten
memnunluk duyduğunu belirtti. Daha sonra
okulun bahçesinde toplanan mezunlan
selanılamak için bahçeye çıkan
Cumhurbaşkanı Klestil ile Vılmaz. mezunlar
tarafından alkışlar \e tezahüratla karşılandı.
Başbakan V'ılmaz, burada yaptıgı konuşmada,
okula 31 yıl aradan sonra ilk kez gt'ldiğini
söyleyerek "Nelerin değişmedigini de_gördüm,
Mesela mikrofonlar hiç değişmemiş,. L'stelik
okuduğum süre içinde. okulun bu tarafına
geçmek de hiç kısmet olmamıştı. Çünkü burası
kızlar tarahydj. İlk kez bu tarafa geçtim" diye
konuştu. Avusturya Cumhurbaşkanı Thomas
Klestil de. Dogu ve Batı arasında bir kültür
köprüsü görcvini sürdüren okulun yaşaması ve
gelişmesi için her rürlü desteği vermeye hanr
olduğunu kaydetti Konuk Cumhurbaşkanı
Klestil ve Başbakan Yılmaz. Özel Sankt Georg
Avusturya Lisesi ve Tıcaret Okulu'nu
ziyaretlerinin ardından, okulun yanında
bulunan St Georg Hastanesi'ni de gezerek,
y etkililerden bilgi aldıJar.
"(Fotoğraf: HATICETUNCER)
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Anadolu'da Kültür Yaşamı
Çağdaş bir Evliya Çelebi özelliği kazandım galiba.
Hele ders ve sınavlan da bitirip, Istanbul Bilgi Üniver-
sitesi'nin temellerini de attıktan sonra istanbul dışın-
daki demokratik demeklerin toplantılanna biraz daha
fazla ağırlık verdim. Her ne kadar inanılmaz yorgun-
luklar yaşıyorsam da doğrusu çoğu zaman emekleri-
mi helal ediyorum. Kimi zaman da benden kaynakla-
nan nedenlerle yaptığımız programlar aksıyor. İşte o
zaman çok üzülüyor ve en kısa zamanda telafi etme-
ye çalışıyorum.
Anadolu'da tanışıp görüştüğümüz arkadaşların en
büyük şikâyetleri "kitle iletişim araçları." Ozellikle ya-
zılı basından çok şikâyet ediyorlar. Aslında kendi ye-
rel gazeteleri, radyo ve televizyonlan var. Seslerini yö-
relerine duyuruyorlar. Fakat seslerini ulusal düzeyde
de duyurmak istiyoriar ve ulus çapında kitle ıletişimi
yapan kurumların ilgisizliklerinden yakınıyorlar.
Ortaya koydukları ürünler, büyük özverilerin sonu-
cu ortaya çıkabiliyor. Organize ettikleri "şenlik" vb. dü-
zenlemelerin maliyetleri uykularını kaçınyor. Geçen-
lerde bir kıyı ilçemizin CHP'li belediye başkanı telefon
etti. "Hocam, bizleri unuttunuz"d\yordu. "Bizburalar-
da sosyal demokrasinin bayragını yüceltmeye çalışı-
yoruz, sizler gelip bir omuz vermeye üşeniyorsunuz."
Bu başkanımız çok dertliydı. Ağustos başında dü-
zenlediği toplantıya katılma sözü vermeme karşın şi-
kâyetlerini s;ralamaya devam etti. "istanbul'da de-
mokratolmak, sosyaldemokrat olmakkolay" dedi, "a-
ma buralarda her şey çok zor Kimi sanatçılar İstan-
bul'da demokrasi nutuklan atıyorlar, buralara davet
edince yüz milyonlardan, milyartardan söz ediyorlar."
Üzüldüm tabii. Ama bana kalırsa onlar da haklı ya da
en azından bir ölçüde haklı. Çoğu yaşamını böyle sür-
dürüyor.
Öğretmenlerimizın örgütlenmesine bir türlü izin ve-
rilmiyor, fakat başka demokratik örgütler içinde öğret-
menlerimiz ağırlıklı bir biçimde çalışıyorlar. Çoğu kez
üye olmaları yasak olsa bile.
Kimi yerel yöneticıler; başta öğretmenler olmak üze-
re, memurtara yaşamı zorlaştırmak için ne mümkün-
se yapıyorlar. Örneğin bir kıyı kentimızde, o kentin
kendini "Atatürkçü" olarak da tanımlayan valisi, be-
nim bir konferansıma katılan memurlar hakkında tah-
kikat başlatmıştı...
Ancak "taşralı"aydınlanmız, yörelerindeki karanlık-
ları bir parça olsun aydınlatabilmek için ellerinden ge-
leni yapıyorlar. Kimi yörelerimizde tiyatrolar kuruyor-
lar, oyunlar oynuyorlar. Doğru dürüst bir sahneleri ol-
masa da, kulis yerine tuvalette giyinip soyunsalar da,
ışık düzenleri yetersiz de olsa şevkleri kırılmıyor.
Kimi yörelerimizde edebiyat günleri düzenliyorlar.
Şiirler okuyorlar. Bizim zamanımızda da bu tür "ede-
biyat matineleri" çok yapılırdı. Oralarda çok şeyler öğ-
rendim.
Kimi yörelerimizde dergıler çıkanyorlar, kısıtlı teknik
olanaklarıyla kitaplar yayımlıyorlar. Hatta kimi zaman
büyük kentlere gelip çalışmalannı yayımlatıyoriar. A-
ma seslerini bir türlü duyuramıyorlar, çok istisnai bir-
kaç isim dışında bir türlü kendilerini anlatamıyoriar.
Ulusal düzeyde yayımlanan kültür ve edebiyat dergi-
leri de bu tür "taşra aydınlarına" pek ilgı göstermıyor.
Sonra bu dergilerin yöneticisi olan arkadaşlarımız, bir
araya geldiklerinde, "Yahu bizim dergi neden satmı-
yor" diye düşünüyorlar.
Tabii tek neden "taşra aydınlarına" ilgi gösteımeme-
leri değil. Bu, bambaşka bir dert.
Günlük gazetelerimizin kültür sayfaları da çoğu kez
Anadolu'dan gelen seslere kapalı. Orta Anadolu'da bir
kentte öğretmen arkadaşlarta konuşurken, gerçekten
çok acı eleştirıler yaptılar. "Hocam, bız ağzımızla kuş
tutsak Istanbul basınının ılgisini çekemiyoruz" dedi-
ler. "Oysa ki çoğumuzun adını duymadığı Avrupa ya
da Amerikalı biryazaröksürse, basında haber oluyor."
Bilmiyorum işın içinde biraz da kıskançlık var mı, ama
bir başka öğretmen arkadaş "Ben "dedi, "bir öykü ki-
tabı yayımladım ve gunlük, haftalık, aylık tüm gazete
ve dergilere gönderdım. Inanın tek bir satır çıkmadı.
Halbuki en azından eleştırebilır, yerden yere vurabilir-
lerdi. Oysa ki İstanbul'da yaşayan bir arkadaşın bır-
kaç dergide birkaç şiiri çıksa, hemen yazar' ya da
'ozan' sıfatım kazanıyor. Artık attığı heradım haber olu-
yor..."
Kendim de bu tutumdan rahatsızım, ama "Belki si-
zin yazdıklannızı pek beğenmemişlerdir. Hevesinizi
kırmamak için de eleştirmek istememişlerdir" gibisin-
den bir şeyler söyledim. Ayrıca "belirli çevrelere" ya-
kın olmazsanız İstanbul'da da yaşasanız sesınizi du-
yuramazsınız. Ağabeyim üç şiir kitabı yayımladı, ama
sesini duyan olmadı.
Ancak tüm olumsuz koşullara ve büyük kentlerin ve
kentlilerin ilgisizliğine karşın Anadolu'da kültür yaşa-
mı gelişiyor. Ve eninde sonunda seslerini gür bir biçim-
de duyuracaklarına eminim.
Bu arada kimi "aydınlanmız"^) da çözümü rakı sof-
ralarında anyor. "Ne olacak bu memleketin hali?"ü'\-
yerek, "Kimse beni anlamıyor..." diyerek, rakı şişesi-
nin dibini vuruyorlar. Sonlarının pek de sevındirici ol-
madtğına eminim. ama galiba şımdilik en rahat ve hu-
zurlu olanlar da onlar. En azından hayal kırıklıkları
yaşamıyorlar ve "dışlanmışlığm" kızgınlığını duy-
muyorlar...
Türk-iş'te mobilya kavgası
Merol'in odosına
5.5 mifyarharcandı
• Odanın, 3.5 milyar lira tutanndaki
onanm bedeli, Türk-lş yönetimi
tarafından yüksek bulunduğu için
firmaya fatura ödemesi yapılmadı.
GÜNEŞ GÜRSON
ANKARA -Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral'in ma-
kam odasında yapılan 5.5 milyar iira tutanndaki yenılenme.
Türk-lş'te mobilya tartışmasmı gûndeme getirdi. Yenilenen
mobilyalann yaklaşık 2 miryar liraya mal olduğu belirlenir-
ken 3.5 milyar lira tutanndaki onanm \e restorasyon bedeli.
bazı yöneticiler tarafindan yüksek bulundu.
Türk-lş Genel Mali Sekreteri EnverToçoğlu'nun. onanma
ilişkin faturanın miktannı çok yüksek bulduğu için ödeme ka-
rannı onaylamadığı öğrenildi. Yönetim Kurulu'nun aldığı
karar uyannca yapılan ve yaklaşık 20 gün süren onanmın ar-
dından; Türk-lş, faturanın ödenmesi konusunda ikıye bölün-
dü. Herhangi bir ihaleyeçıkılmadan.Tuncay Mimarlık AŞad-
lı şirkete yaptınlan onanmda. Meral'in makam ve sekreter
odasında, pencere ve duvarlar. ısıya ve sese karşı yalıtılmış
hale getirildi. Duvariar ahşap malzemeyle kaplanırkcn kapı-
pencere dogramalan ve halı değiştirildi. Koleksiyon Mobil-
ya AŞ'den 2 milyar liraya. yeni koltuk takımlan satın alındı.
Onanmın tamamlanmasının ardından. geçen hafta. Türk-
}ş Genel Başkanlıfı'na 3.5 milyar lira tutannda, onanm fa-
turası gönderildi. Ancak Türk- tş Genel Mali Sekreteri En-
ver Toçoğlu. maliyeti aşın bulduğu gerekçesiyle, ödemenin
yapılmasını engelledi. Fatura bedeline, Türk-lş Genel Mali
Sekreteri Enver Tocoğlu'nun yanı sıra Türk-lş Genel Sekre-
teri Şemsi Denizer ile Genel Eğitim Sekreteri Saüh Kılıç'ın
da karşı çıktıklan ıleri sürüldü.
Meral'in, makam odasını yenilemenin yanı sıra Türk- Iş
Genel Başkanlıgı için Çankaya'da Refik Belendir Sokak'ta
15 milyar lira tutannda bir lojman satın aldığı öğrenildi.
Esbank
size bir şube
daha yakın:
Esbank
İzmir/Konak
Esbank'ın 73. şubesi
İzmir/Konak'da
açılıyor.
Esbank'ın çağdaş hizmet bankacılığı
yanndan itibaren 73. şubesiyle
İzmir/Konak'da yanınızda.
Esbank Konak Şubesi'ne gelin,
kurumsal bankacılık ve sermaye piyasası
işlemlerinin yanı sıra, tüm bireysel
bankacılık hizmetlerinden
siz de yararlanın.
ESBANKT E D B 1 R L V E K A R A R L 1"
Şube Müdürü: Muhsln Turgut
Mıllı Kutüphane Caddesı No: 14
Konak. İzmir
Tel: (0232) 441 16 27
ESBANK
KONAK
ŞUBESİ