27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25HAZİRAN1996SAÜ OLAYLAR VE GORUŞLER Sorun, 'Nasıl Bir Üniversite Yasası' Değil... Prof. Dr. NİNGUR NOYANALPAN Ga-.i Üniversitesi Eczacıhk Fakültesi # • niversite sorunlan denil- U diğinde sanki her şey üni- versite yasası ile sınırlıy- mış ya da çözümlenebilir- miş gibi insanlann aklına hemen üniversite yasası gelir. Bir başka deyişle üniversite so- runlan, üniversite yasası Ue özdeşleşmiş- rir. Sorun. "nasıl bir üniversite yasasr değıl. "nasıl bir üni\ersite"dir. Ozellikle Yüksek Öğretim Yasası"nın gündeme getirilmeye çalışıldığı ve çok sayıda rektörün göre\ süresinin doldu- ğu şu günlerde aşağıdaki noktalan vur- gulamanın önemli olduğu kanısında- yım. Bir bütünün parçası. o bütünün özel- liklerinı içerir. Parça. bütününden çok değişik yapıda olamaz. Üniversitelerı- miz. ülkemizin parçalarıdır. elbette bu ülkenin özelliklerini yansıtır. Türki- \e'de büyük bir sanatçı ya da bü\ük bir bilim adamı olmak. bundan bö> le öne- mini yitirmiştir. Yükselen değerler'e gö- re zengin olmak. karar veren bir yöne- tici olmak daha önemlidir. Bütününün bu vanlışı. parçasına da yansımaktadır Cniversitelerde de en güçlü insanlar yöneticilerdir. Oysa ki en güçlü, en ta- nınan ve saygı duyulan insanlar doğal olarak yöneticilerolmamalıdır. Herza- man ve her olayda örnek verilen Ame- rika Birleşik De\letleri"nin üni\ersite- lerinde en tanınan insanlar yöneticiler değildir. en başarılı bilim adamlarıdır. Öyle ki bazılarının adı o üni\ersitenin adı ile özdeşleşmiştir. Bu nedenle bir üniversitede yönetimi ister atama ile is- ter seçimle ele geçirsin. yönetici en güç- lü adam olmamalıdır. gücünü yönetici olmasından almamalıdır. Üni\ersitelerimizde\önetim.özellik- le 1980'den sonra "kışla yönetimi" ile kanştırılmıştır. Ne \ar ki ancak silahlı ku\vetlerde başarılı olabilen "'emir ve- ren tek adam" sistemi üniversitelerde hiçbir zaman ve dünyanın hiçbir yerın- de başarılı olamamıştır. Örnek olarak gösterilen ülkeler. güç- lü tek adam modeli ile değil "güçlü ka- mubaskısı vedenetimi" yöntemı ile ba- şanlı olmuştur. Ülkemizin en büyük yanlışı budur, düzeltılmesi gereken ol- gulardan birıdir bu. Yöneticilik bir \iiktiir. ama ülkemiz- de insanlar bu yüke isteklidir. Kimileri bu yükle birlikte gelebilen güç nede- nİNİe. kimileri ise idealizm nedeni\le bu yüke isteklidir. Çoğu kez her iki ka- tegorıde bulunan da idealizm uğruna yaptığını savunur. Bunları aytrt etmek elbette olanaklı- dır, edilirler de. ama insanoğlunun il- ginç bir güçsüzlüğü bunlara güç \erir. Çünkü insanoğlunun büyük bir kısmı kendınin 1 lirahk çıkannı ba^kasının 100 liralıkçıkarından üstün tutar. Gücii elde etmek isteyenler satın alma yön- temlerini iyi tanırlar. Oysa ki idealistle- rin ne böyle kaygılan ne de beceri ve is- teklen \ardır. Sonuç. hemen her zaman idealistlerin yitirisidir. Sistemin en bü- yük yanlışı. bu yengi ya da "toplumsal yenilgi"dir. Yenilgiye uğrayan insanlık onuru'dur. Bu hep böyle mi süregitmelidir' A\ - rupa ve ozellikle ABD bu olguyu nasıl tersine çevirmiştir? Öncelikle bu böyle süregitmemelidir. ABD ve Avrupa bu olguyu bir yasa gü- cüyle düzeltmeye çalışmamıştır. İşte o nedenle bu yazının girişınde "N'asıl bir üniversite yasası" değil. "nasıl bir iini- \ersite" denilmiştir. Hiçbir parça. bütü- nünden ayn özellikler taşıyamaz ya da bu özelliklere bürünemez. Bu özellik- ler giydinlemez. Kamunun denetım ve yönlendirim etkinliğini tam anlamı ile kullanamadığı birülkede ürmersiteleri toplumun dışındaymış gıbi düşünüp yönlendirmek. hele bunu bir yasa ile zorlamaya çalışmak akla ters bir tutum- dur. Üni\ ersiteler tarihsel göre\ lerini ye- nidenelealmalıdır Üni\ ersiteler toplu- mun yol göstericısidır. ışığıdır. Üniver- sitelerin bu göre\ i yapması ıçin gerek- li olan yansızlık. çağdaşlık. bilimsellik. en üst düzeyde usa \urum yetisi >ok edilmeye çalısılmamalı. tam tersine. ol- ma\ an \ aratılmalı. var olan geliştirilme- lidir. "Kurtancı" aramaksızm üniversi- te elemanlan hep birlikte çözüm üret- meye çalışmalıdır. Üniversiteler "bilim için araştırma vapılan" günlerden. "piyasa için araştır- ma >apılan"günlere gelmiştir. Cumhu- nyetimizin gençlik yıllanndaki çabalar. Kurtuluş Savaşı dönemindeki "yetişmiş insan yoklugunu" vok etmiştir. Hemen her mesleğin yükseköğrenimini gör- müş. iyi yetişmiş. yeterli sayıda elema- nımız \ardır. Devlet artık bu insanlan yetiştirme zorunluluğunu eskisi kadar güçlü duy- mamaktadır. Ayrıca serbest pivasa an- lav ışı üniversitelerimizidezorlamakta- dır "Kendi paranı kendin kazan. kendi yaranı kendin sar" anlayışı egemen ol- mava başlanıı^tır. Ûnk ersiteler anlavışlarını değiştir- melidir. bu yeni düzen belki tartışılabi- lir nitelikte olan. ama günümüz dünya- sında egemen olmaya başlayan düzen- dir. Teslimiyet anlamına gelmeyecek bi- çimde. ünıversitenin bu yeni düzene uyum koşulları tartıs.ılmalıdır. Üniversitenin ürünleri öğrenci ve bi- lim'dir. Haınmaddesi ise eğıtim gömiüş. ı^lenmı^. biçimlendirilmış ve bunların eline verilecek henüz yeterince ışlen- memiş. biçimlendirilmemiş beyinlerdir. Görüldüğü gibi hammaddesi çok paha- lıdır Buna karşın ürünlerinden birisi (öğrenci) üniversitesıne hiçbir kaynak sağlamaz. İşin doğası gereğı parasal çı- kar sağlavamavacak bir üründür. Belki bu katkı hemen değil. ama uzunca bir süreçte mümkündür. Eğer öğrenciliği bittikten sonra olup bitenlerin ayrımına ve bilincine vanrsa o zaman geriye bakıp yardımcı olmav ı ısteyebilır. O artık kamuoyudur. düşü- nür ki eğer o yardımcı olmazsa bu ola- nak gittikçe zayıflayacak ve günün bi- rinde hiç ayakta duramaz duruma gele- cektir. Işte bu noktada demokratik ör- gütlenme biçimleri devre>e girecektir. Dünün öğrencisı bugünün meslek ada- mı ve para kazananı çeşitli adlar altın- da gizilgüç (potansiyel) oluşturma ça- basına girmelidir. Bu çaba "mezunlar derneği". "da\anışma derneği". "va- kıf". "üniversiteçıkanna şirket" v b. bi- çımlerde ortaya çıkabılir. Ancak dikkat edileceğigibi.sayılanlarıntümügönül- lü oluşumlardır. temelinde demokrasi yatar. temelinde toplum egemenliği ya- tar. Tümü için önce kişisclliği yenebil- mek gerekir. Bu ise, günümüzde az bu- lunan bir erdem'dir. Üniversitenin ikinciürünü, toplumsal açıdan en az birincisi kadar önemlidir. Bu ürün bilim ve teknolojidir. Bu ürün Batı dünyasında vüzyıllarca en önemli etken olagelmiştir. Ûlkemizde ise ya- kın zamana kadar bu ürün v a "bedelsiz" olmuştur \a da buna gereksinim duyul- mamıştır. Bedelsiz olmuştur. çünkü bi- lim adamının her türlü bilgivi "bedel- siz" v ermesi "doğaldır". hatta "gerek- lidir" Öncelikle bu anlav ış değişmeli- dir ve değişmektedır. Ancak yukarıda değinilen ikinci olgu ise yakın zamana kadar buna gereksinim duyulmaması- dır. Çünkü çoğu kez yurtdışından akta- rılma. eskimiş. köhne teknolojiler ile büyük enerji girdilen. büyük hammad- de girdilen ve v üksek malivetler ile ama gümrük duvarlan arkasına saklanarak. korumalardan yararlanarak çalışılmış- tır. Ülke içinde yeterli sayıda meslek ada- mı oluşuncaya kadar. veterli sayı ve be- ceride üretim yerleri oluşuncaya kadar mutlaka ulusal korumalar gerekliydi. Ancak yanlış politikalarve denetimsiz- lik bu korunma duvarlannı haksız ve kolav kazanç kapıları durumuna getirin- ce sanavımiz yurtiçinde bilim adamın- dan hiçbir istekte bulunmadı. buna ge- rek duymadı. Ama artık o günler bit- mektedir. Dünyanın içine girmek zo- runda kaldığı bilgi çağında Türkiye Cumhurivetı istese de istemese de çağ- daş bılım v e teknoloji yarışmasında ye- rini alaeakür. Bir başka deyişle her üre- tim ve her gelişim. "bilgiye" bir bedel ödeyecektir. İşte sorun burada düğüm- lenmektedir. Üniversitelerin kaç tanesi ya da ne kadarı çağdaşbiliıni izleyecek veyaka- layacak düzeydedir? Yeterli donanımı ve kaynakları var mıdır? Kaç üniversi- temizin üreteceği bilim ve yaratacağı teknoloji çağdaş pazarda alıcı bulabile- cektir? işte temel sorun buradadır. Üni- versitelerimizin kendi ayaklan üzerın- de durabilmesi için önce bu sorunu çöz- mesi gerekir. Bu sorunu çözümleyebilmesi için ön- ce bugünkü durumunu çok net değer- lendirmeli. nerede olduğunu görebil- meli ve nerede olmak istediğini doğru hesaplayabilmelidir. Ancak görülen he- defe ya da nerede olduğu bilinen hede- fe böyle ulaşılabilir. Hedefin nerede ol- duğu bilinmiyorsa oraya varacak volu bulmak da mümkün değildir. Bugünkü durumu doğru bilmenin koşulu, doğru saptama - doğru döküm v e doğru değer- lendırmedir. Hedefı görebılme ya da he- saplayabilmenın yolu da doğru planla- madır. Bugünkü durumun doğru bilinmesi çoğu kez mümkün değildir. örneğin tek adam sistemınin geçerli olduğu bu or- tamda bazı üniversitelerimizin fakülte- lennde hangi anabilim dalında kaç kad- ro olduğunu dekanlar bile bilmemekte- dır. Fakültelenn akademik planlaması- nı yapmakla yükümlü kurullar bir v ana ıtılıp bu sayıları üniversitenin başında- ki tek adam bilmektedir! Amacın bilim- sel planlama olup olmadığı apaçık or- tadadır. Bugün ûlkemizde çok az sayıda üni- versitenin bilimsel yöntemlere dayalı ve bilimsel anlayışla vapılmış, stratejik planlaması vardır. Bukonuçoğununhiç ele almadığı ya da olsun da nasıl olur- sa olsun gibisinden yaklaştığı bir konu- dur. Gelecek on. yirmi. otuz yıllık dö- nemleri her türlü ayrıntısı ile inceleyip dünyadaki gelişmelere koşut biçimde birgelişme planı hazırlayan üniversite- miz belki de hiç yoktur. Üniversitelerimizin artık güç kavga- sını bırakıp bilimi ön plana çıkaracak çözümler peşinde koşmasının zamanı gelmiştir. Bunun olmazsa hiçbir şey başarıla- maz koşulu, üniversitelerimiz içindeki politik. etnik, dinsel her türlü bölünme- yi ve bireysel egemenlikhırslannı orta- dan kaldırmaktır. Bunu yasa koyucular değil bizler başarabiliriz. YIL 1984 Zaman Su Akıp Geçti OıaHenger Kazası Oidu. (OVı/Önc. Bertın ^ • - 7 Yıl Önce Korfez Savaşı Bıttı 5 Yıl Once t Harran'a Kavupu. 2 Yıl Önce Belma Arslan (Almanca Öğretmeni): Mart 1985'te Geleceğin Sigortası yaptırdı. • • Mart 1996'da sigorta süresini 3 yıl uzattı. Geleceğin Sigortası'na küçlik tasarruflarımı değerlendirmek için baslamıstım. Hayal gibiydi. Bugün o hayal gerçekleşti. Baktım birikimlerim iyi kâr payı getiriyor, ben de sigorta siiremi uzattım.n Geleceğin Sigortası... Anadolu Hayat'ın güvencesi kanıtlanmı;, binlerce ki|iye özel emekliligi yajatmıj hayat sigortası... PENCERE Geleceğin Sigortası hem kücük tasarruflarınızı büyük birikime ulajtırıyor, hem de yajamın doğal risklerine karjı güvence sağlıyor. 11 yıldan bajlayarak sigorta süresine kendiniz karar veriyor, sigorta sürenızın sonunda ister toplu para, ister maaj alıyorsunuz. Sigorta süreniz ne kadar uzun olursa kazancınız da o kadar büyük oluyor... Anadolu Hayat'tan Geleceğin Sigortası yaptıranlar bugün, ayda sadece bir-iki milyon prim ödeyerek, su gibi akıp geçecek 11-30 yıl arasındaki sürelerde geleceklerine destek sağlıyor. Zaman su gibi akıp geciyor... Gelecek de bir gün gelecek... Gelecek gelmeden gelin, siz de Geleceğin Sigortası yaptırın, Anadolu Hayat güvencesinı değerlendirin. •-* -<? ANADOLU HAYAT "Hayat Uzmanı" ANAOOLU HAVAT SİOORTA A.f. Buyükdere Cad No 63/A Maslak 80€70 ISTANBUL Tel (0212)286 14 86 Faks (O212j 276 76 99 ANADOLU HAVAT B r TOftKİYB I f BAMKASI Kuruluşudur "Enelhak...ıı William Shakespeare yaşadı mı? Söylendiğine göre 1616'da Straford'da öldü, kentin kilisesine gö- müldü. Kimi edebiyat tarihçileri de böyle bir ada- mın yaşamadığını, Francis Bacon'ın o güzelim oyunları 'Şekspir' adıyla yazdığını ileri sürüyorlar; ama öyle de olsa. böyle de olsa. Şekspir varlığınt sürdürüyor, hayatımızı etkiliyor. Geçmiş yüzyıllardan bize kalan yapıtların çoğu- nun sahibi bilinmeyenlerle donanmıştır. Nerede doğmuş? Nasıl yaşamış? Doğum yılı? Ölüm yılı? Ansikiopedilerde böyle yazarlann ve ozanlann do- ğum ve ölüm yılları belirtilirken soru işareti konur. Homeros da bunlardan bıriL Ozanın yaşamı bir so- ru işareti; ama yapıtları binlerce yıldan beri yaşıyor. Ya Omer Hayyam? Hangi yılda öldü bu koca ozan? Bilinmiyor. Ancak şu dizelerine bakın: Bir ekmek kapısı aç bana Bir geçim yolu bulayım Kula kulluk etmeden • Yaşamı söylencelerle bezenmiş bir şairimiz de Nesimi'dir. Nesimi'nin nerede doğduğu, nerede öl- düğü, hangi zaman dilimindeyaşadığı belli desöy- lencesinin gizemindeki gücü tanımlamak güç!.. Nesimi. Bağdat'ta doğmuş.. Halep'te öldürülmüş. Neden? Galileo Galilei neden engizisyon mahkemesin- de yargılandı? Zamanın iktıdarına ters gelen gerçe- ği dile getirdiği için değıl mi? "Dünya evrenin mer- kezi değildir, güneşin çevresinde dönüyor" demek, kilisenin otoritesine karşı gelmektı. Zamanın ege- meni öfkelendi; Galileo, zoru görünce sözünden döndü, canını kurtardı. Ya Nesimi? Asıl adı Seyid imameddin olan Nesimi'nin, ya- şamı soru ışaretleriyle dolu; ama belli olan ne? Şa- irimize göre "insan Tanrı'dır, insanın dışında Tan/% yoktur. Bu yüzden kendinı bilen, varlığının özünCt, kavrayan her insanın derin coşkunluk içinde 'ben Tanrıyım' anlamına gelen 'enelhak' demesı gere- kir. insan konuşan bir Kuran 'dır, tasavvuf diliyle 'Kuran'ınatıktır'. Kendinibilen, varlığının derinliğin- de saklı sırları. olgunlukları kavrayan bir insan içirr en yüce ibadet, insana tapmaktır; özünün sonsuz* luğundaki anlama saygı göstermektir" Doğu'nun "hümanızma"sını insan sevgisinde di- le getiriyor büyük şair Nesimi, şeriatçının dünya gö- rüşüne karşı çıkıyor: ama zamanın Memluk Sulta- nı Nasirüttin Ferec'in otoritesine de karşı çıkmış oluyor. Çünkü Galiieo gibi Nesimi de din devleti dü- zeni içinde yaşamaktadır; bu ortamda ne hoşgörü vardır, ne fikir özgürlüğü... ' • ; Tarihin saatinde akrep ile yelkovan 15'inci yüzyı- lı gösteriyor... Sultanın buyruğu üzerine Bağdat'ta derisi yüzü-ı lerek öldürülüyor Nesimi... Derler kı: Nesimi'nin yandaşları. sevgili şairin cesedini al— mak için infaz meydanına vardıklarında, kimseyi. görememışler; çünkü Nesimi yüzülen derisini kaf- tan gibi sırtına alıp dalgalandıradalgalandırayürü-' müşgitmiş... , - . . . . q Bağdafın 12 kapısındaki gözlemciler doğrula-' mışlar; Nesimi, 12 kapıdan birden çıkarak bilinme-' yen bir yöne doğru yürümüş... O günden bu yana her Alevi'nin sırtındaki giysi,, biraz da Nesimi'nin yüzülen derisidir: yüzyıllar bo-, yu bu kaftanın öyküsü kuşaktan kuşağa aktarıl- mış... • Söylence ne denli inanılmaz da olsa, şair Nesimi, Galileo Galilei gıbi, fikir özgürlüğü tarihinin bir say-' fasına adını yazdı: 'Enelhak' diyerek... CANLARA ve DOSTLARA TATİL OLANAĞI Geçen yılki başarılı organizasyonumuza devam ediyoruz. Bu yıl Kuşadası Güzelçamlı'da denize sıfır Otel Eva'dayız. Özel plajı, iki ayrı çocuk havuzu. denizle sonlanan yeşil alanıyla ve odanızdaki telefon, müzik yayını. sürekli sıcak su olanaklarıyla aile ortamına sahip otelimizde çok rahat edeceksiniz. Akşamları sazımız ve sohbetımiz hiç bitmeyecek. 1) Günlük konaklama: Yatak + kahvaltı + akşam yemeğı + akşam programları + özel geceler = 45 DM (KDV dahil) 2) 10 gün-10 gecelik paket tatil programı: Efes - Meryemana - Şirince. Priene - Milet - Didim, Pamukkale, Kuşadası, Mavitur, Milli Park gezılerı 10 gün -10 gece yatak + kahvaltı + akşam yemeği + geziler + özel geceler + öğle yemekleri (gezilerde)=600 DM (KDV dahil) Telefonla ayrıntılı bilgi ve broşür isteyiniz. EKİN Sosyal Hizmetler Tic. Ltd. Şti. Tel: 0 256 518 36 20 - 512 43 38 İŞTANBUL 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Borçlu: l- Mukaddes \lokan. Şekerhane Vlah. Kadı- han tşhanı \o: 11 Alama Antalva. 2- Zeki Irmak. Sab- ri Taşkın Cad. No: 33 B Pendik fstanbul. Mıraç N'ebioğ- lu vekilı: A\. Rahman Özdemır - Av Necatı Yılmaz ta- rafmdan ale\h\n\ze. çeke müstenıden 158.000.000.- TL. \e aynca masrafları ıçın ıcra takibi yapılmış \e yukan- daki adresinıze gönderılen 163 örnek ödeme emrı ha\i tebligat geri gelmiştir. Yapılan zabıta tahkıkatı da seme- resız kalmıştır. Bu kere ödeme emrinın kanuni sürelere 15 gün ila\esiyle ılanen teblığıne karar \erilmiştir. tşbu ödeme emrinin gazetede neşrınden ıtibaren 25 gün için- de dos\ a borcunu ödemenız. takıbin dayanağı senel kam- bı\o senedı nitelığıni haız değilse 20 gün içinde mercie şıkâyet etmenız. takıp da\anağı senet altındakı ımza si- ze ait değilse \ine bu 20 gün içinde bir dılekçe ile icra tetkık mercıi hâkımlığıne bıldırmeni7. aksı takdırde ic- ra takıbmdekı kambıyo senedındekı ımzanın sızden sa- dır olmuş sayılacağı, ımzanızı haksız \ere inkâr ederse- niz senede d'ayanan takıp konusu alacağın % 10'u ora- nında para cezasına mahküm edileceğiniz. borçlu olma- dığınız \e\a borcun ıtta \eva ımhal edildiğı \ey a alaca- ğın zamanaşımına uğradığı hakkında itirazınız \arsa bu- nu sebepleriyle birlikte 20 gün içinde tetkik merciıne bir dilekçe ile bildırerek mercıden itirazınızın kabulüne da- ir bir karar getırmedığınız takdırde 25 gün içinde 74. madde gereğince mal be> anında bulunmanız. bulunmaz- sanızhapısletaz>ıkolunacağınız. hiç mal beyanındabu- lunmaz \e>a hakıkate a\kırı beyanda bulunursanız ha- pisle cezalandınlacağınız ödeme emrinın teblığı \erıne kaım olmak üzere ılanen teblıâ olunur. Basın: 93769
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle