Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1996 SALI
12 BIR KONU / BIR KONUK
HABITATII için İstanbul'a gelen Amerikalı mimar Robert Geddes, konferansı değerlendirdi
'Her ülke, kültürüne karşı sorumlu'LEYLA TAVŞANOĞLl
Dünvaca ünlü Amerikalı mimar
Robert Geddes. geçenlerde
İstanbul'daydı. HABITAT için gelen
Amerikan heyetine mımari
danışmanlık yapıyordu. Princeton
ÜniverstteM Mimarlık Fakültesi'nin
yıllarca dekanlığını yapan Geddes.
Ne\v York Evaleti Bölgesel Planlama
Teşkilatı'nda başplanlamacı olarak
çalışıyor. Önümüzdeki yıl. Ne\\ York
Mimarlar Birliği Başkanlığı'na
getirilecek olan Geddes. kentsel
planlama bakımından İstanbul'da
epeyce eleştıri getırdi.
Geddes. İstanbul'da birtek "kırmızı
ceketli HABITAT göre\ lilerini ve yeni
vapılan kaldınmları beğendiğini"
anlattı. Kendisivle buluştuğumuz
Çırağan Sarav ı ıçin bıv ık altından
gülerek "Miki Maus" dedi ve hiçbir
sanatsal değen olmadığını üstüne basa
basa anlattı. Taksim Mevdanı'nı
"berbat bir şehirleşme örneği" olarak
göstcreıı Geddes'le görüşmemiz şöyle
geçti:
- HABITATll'de diyahglara
katıldınız. \e gibi izleninıler
edindiniz''
GEDDES - Div aloglarda sorunların
çok büyük oldıığu ele alıııdı. Bütün
diyaloglar böyle miydı bilmiyorum.
ama "21. yüzyılda kentlerin gelecegi"
konulu dıyalogda konuşulanlar pek
anlaşılırgibi değildi.
Ingiltere \e ABD'de gökdelenlerle
ilgili alman üzücü derslerin. çok aşın
ko^ullarda dünvanın başka
bölgelerınde de tekrarlandığı
anla^ılı\or. Kültürlerin farklı
olduklarını bıliyorum. Her ülkenin de
kendı kültürü ve kendı toplumuna karşı
bır sorumlulugu \ar.
Gökdelenlerın. insanlann ıçinde
yaşamasi \e çahşmalanna uygun
yapılar olmadıklannı düşünüyorum.
Geleceğin şehirlerinin büyük-olasılıkla
merkezıvetçilikten uzak. birden çok
merkezlı olacaklannı tahmin
edivorum. Insanlar. bırarada olmak
isterler. Bunca insan HABITAT'a
neden katıldı dersinız'
Çünkü bırbirlerini gönnek.
bırbirlerıvle koııuşmak istiyorlardı.
Bu insani koşullartn bir parçası.
ABD'de bilgisayann bir anıacı \ar. O
da iş yaşamını merkeziyetçilikten
uzaklaştırmak. merkezlerı çoğaltmak
\e çeşıtlendirmek.
Bu merkezler. ış merkezleri. sanat
merkezleri. alışverişmerkezlerı. kültür
merkezleri. sağlık merkezleri olabilir...
Bunların üstüne yeni çeşitler
ekleyebilirsiniz.
Merkezleri nasil ınşa edebileceğımızı
öğrenmelıyiz. Böylece. büyümeyi
kontrol altına almış olacağız.
- Bir önifk ven'hilir misiniz?
GEDDES - Nevv Vork'u ele alalım. Son
yirmı beş vılda Ne\\ York bölgesinin
nüfu.su vüzde sekiz arttı. Bu. çok
önemli bir artış değil.
Ancak kentsel verleşim alanının
nütusu. bu süre içinde yüzde 65 arttı.
Demek kı bir şev ler değişiyor. Bizim
de bu yeni gerçekle baş edebilmemiz
gerek.
- Bu veni geı\ek M ıni, köıii ınü sizce?
GEDDES- Bence bu hem toprak alanı
hem de toplumsal açıdan çok kötü bir
gelışme. Bu. toplumu ayınyor.
çözüyor. Bu durumda doğaya. toprağa
hiçbir saygı kalmıyor.
Oregon \e Ne\v Jersey Eyaleti'nde.
eyalet kalkmma planı yapıldı. Bu
planda. toplumsal büvümenin sınırlan
çizildi. Plana göre. hertopluluk nereye
kadar ve nasıl büyüdüğünü kendi
belırleyecek. Bence bu son derece
olgun \eakılcı birtutum.
Bunlann mimarlıkla bir ilişkisi
olmadığını düşünübilırsinız. Ama öyle
değil. hatta tam tersine mimarlık.
toplumsal büyümeyle birlıkte başlar.
Toplumsal büvüme de o toplumun
büyük hedetleriyle uyuşabilmelidir.
Bence insanlar. 'bugün bu toplumsal
kalkınmanın ne anlama geldiğiıii
algılamaktan uzaklar. Çok fazla
görsellik. çok fazla moda. mimaride
çok fazla ün peşindeler.
İnsanlar bugün binalara. bunlar birer
kılıfmış gibi davranıvorlar. Oysa bu
binalar. içlerinde insanlar vaşasın.
insanlar çalışsın di>e yapıldı.
L'manm. insanlar yakın bir gelecekte
doğru yolu bulurlar.
- DoÇrıı volıt ııasıl bulacaklar?
GEDDES- Bence öncelikle HABITAT.
toplumun. insan yerieşimlerinin
gereksinimlerı ıçin bir şok tedavi
biçimi olacak. Amerikalı mimarlann.
dünyanın bugün içinde yaşadığı bu
insan yerleşimleri sorununun
yapmamalıdır.
Arazı fikrinin de. bina fikriyle bir
bütün olarak ele alınması zorunludur.
Thomas Jefferson'ın Virginıa
Cni\ersitesı kampusu hem bir arazı.
hem bina hem de entelektüel bır
fikirdir.
Bina \e çe\resinı bir bütün olarak ele
almak istediğimden "yaprak ve taş"
kavramı diyorum.
Bakın. bahçeli kent kavramı bence çok
doğru. İnsanlar doğayla kenti
birleştirdikleri zaman nıutlu oluyorlar.
Bana öyle gelivor ki insanlık gelecekte
bu tür k'entleşmeye yeniden yönelecek.
- Bütün bu anlattıklannız çerçevesinde
İstanbıddaki kentleşmeyi nasıl
buklümız.'
GEDDES- istanbul'da iki şey çok
hoşunıa gitti. Birincisi HABITAT"ta
görevli olan o kırmızı ceketli gençler.
Onlara bav ıldım. Böylesine sıcakkanlı.
güvenlı. temız. güzel görünümlü
olmaları şarttır.
Bir mimar olarak Sinan'ın eserlerini
gördüğümde hayranlıkla kalakaldım.
Örneğın, bir Sülev manıve'v i ele
alalım. Öyle bir kiilliye. olağanüstü bir
fikrin sonucu yaratılmış bır eser.
Harika bır kentsel kompleks örneği.
- Peki. istanbıddaki çağdaş mimariye
dikkat ertiniz ıni'
GEDDES- Pek fazla dikkat edemedım.
- I\ inde bulıındıığumuz Çırağan
Saravı n: nasıl bııldunuz.'
GEDDES- Bu saray yeni mi yapıldr1
Şimdi anladım... Otantikliği
yakalamak çok zordur. Bence
miınarlığın etkisini yitirmesinin
nedeni. otantikliğini yitirmış olmasıdır.
Ben. bır kültürün kendini ifade etmek
ve çağdaşlaşmaya çalışmasına karşı
değilim. 0>sa burada hiçbir değişim
yok. Burada inanç, cesaret eksikliği
T.oplumsal biiyüme de o toplumun büyük hedefieriyîe uyuşabilmelidir.
Bence insanlar, bugün bu toplumsal kalkınmanın ne anlama geldiğini
algılamaktan uzaklar. Çokfazla görsellik, çokfazla moda, mimaride çok
fazla ün peşindeler. İnsanlar bugün binalara, bunlar birer kılıfmış gibi
davramyorlar. Oysa bu binalar, içlerinde insanlar yaşasın, insanlar çahşsın
diyeyapıldı. Umarım, insanlar yakın bir gelecekte doğru yolu bulurlar.
boyutlarını algıladıklarını sanmıyorum.
Bizler. kendi açmazlarımızın bile
ayırdında değiliz. Sıze anlattığım Nevv
York yöresinin büyümesini.
Amerikalılar pek bilmivorlar.
Gelecek vıl Nevs York Mimarlar
Birliği'nin baskanlığına getirıleceğim.
25 bin kis.ılik bir dernek bu. İçlerinde
pek çok genç var. Bunlar. mimarlığın
toplumsal temeliyle çok vakından
ilgilıler.
- Sizin rarattığıııız bir 'yaprak ve taş'
(leaf and stone) kavramı var...
GEDDES-Evet. Binalar ve
çevresindekı doğa. bir bütün halinde
ele alınmalıdır. Binayı birisi vapıp.
çev re düzenlemesini bir başka kişi
yardımsevergençlerı dünyanın hiçbir
yennde görmedim.
Birden aklıma. böyle insanlarla dolu
kentlerin neden olmadığı geldi. Neden
ba^kalanna vardınıcı olacak pek çok
insanın bulunduğu kentlerde
yaşamaşalım'
1
Bövle gençlerı
çevremde görmek bana büyük
mutluluk verdi. İçim yaşama
sevincivle doldu.
İkinci en beğendiğim şey de
İstanbul'un bütün gücüyle HABITAT
öncesi kaldınmlarını yenilemesivdi.
Çünkü bir şehre girdiğiniz zaman ilk
gördüğünüz şev caddeler va
kaldınmlardır. Bence \aşanabilirbir
şehirde caddeler ve kaldınmların
henıen göze çarpıyor.
- Peki hıı vapıvı gördügiiniizde ilk
izlcninıleriniz ne olclu'.' Bıınu içlenlikle
\ö\ levL'bilir mhinız '
GEDDES- Bana ilk anda Disneyland
ve Miki Maus'u hatırlattı. Miki Maus
devimi. Amerikan toplumunda
olumsuzluk ifadesı olarak kullanılır.
"Bu adam Miki Maus
düşüncelidir"dediğiniz zaman. size
güven vermıyor. güven telkin etmeyen
adam demektir.
Bu Miki Maus zihnıyeti beni
kaygılandırıyor. Kötü ^ehirler. kötü
yerleşım yerleri yapma isteği gittikçe
yaygınlaşıyor. insanlar. bu kötü şev leri
üst üste tekrarlamaktan adeta zev k
alıyorlar.
Yine Çırağan Saravı'na dönersek Miki
Maus'tan da öte. burası tam anlamıyla
"kitsch'" (sanat değen olmayan v a da
düşük olan vapıt).
Amerika'da aynı dertten yakınıyoruz.
Bizde de pek çok "kitsch" var. Bu
kadar iyi ya da kötü dıyebileceğim gibi
değil. Ama Amerika'da da pek çok
"kitschT mimari örneği olduğu bir
gerçek.
İstanbul'a genelde bakarsak, çok ciddi
birtrafik sorununuz var. 2004
Olımpiyatlan'nı alırsanız sanıyorum
kentleşme vapınızı ciddi olarak
değiştırmek zorunda kalacaksınız.
Bugün. bu şehir bana kendi
kapasıtesinın çok çok üstüne çıkmış
görünüyor. Altyapınız yetersiz kalmış.
Şehri bu haliyle yönetmek olanaksız
gibi görünüvor.
Istanbul plansız bir şehir. Londra gibi
tarihi bir kent ikinci Dünya
Savaşf ndan sonra toparlanmış ve
yeniden yapılanmava girmiş. Paris'e,
yeni bır kentsel ve yöresel plan
vapılmış. Istanbul şehrinin
yöneticılerinin vakın bir gelecekte
ulaşım için çok ciddi bir plan yapmak
amacıyla çalışmaya başlamalan, kentin
merkezlerinin konumlannı yeniden ele
almalan kaçınılmaz bir zorunluluk
olacak.
insanlar böyle bir şehirde evlerinden
işlenne giderken saatler harcamak
zorunda kalmak istemeyecekler. Bu
nedenle. şehirde daha pek çok yeni
merkezler yaratılacak.
- istanbul'da vıllarca bir nâzımplan
uygulaması olmamasını nasıl
karsılıvorsunuz'.'
GEDDES- Böyle şey olmaz. Bir
şehrin. hele Istanbul gibi birşehrin
nâzım planı olmaması düşünülemez.
YereJ yönetımler. böyle bir planı
yaptıracak ve uvgulatacak kadar
demokratik olmalıdırlar. Nâzım plan
çalışması son tahlılde liderlik yeteneği
ister.
İstanbul'da hemen dikkati çeken. pek
çok bınanın betonarme oluşu. Biz.
betonarmeyi artık hemen hemen hiç
kullanmıyoruz.
- Binalarda ne gibi maddeler
kullamyorsunuz?
GEDDES- Daha çok kireç taşı ve
kıremıt kullanıyoruz. Bazen de metal.
Ama bizde de kalıcı olabilecek ve
iklim koşullanna dayanıklı inşaat
malzesi yok. $u anda mimaride,
inşaatta bir geçiş süreci yaşıyoruz.
Bence Ortaçağ'dayız.
Aydınlığa çıkana kadar da neler
yâşayacağımizi. daha neler
göreceğimızı düşünemiyorum. Belki
günün birinde yeni bir inşaat
teknolojısi üretilir. Ama benim
bildiğim. betonun inşaat için doğru bir
madde olmadığı.
- İnsLiata neden ııvgıın değil?
GEDDES-Öncelikle kalıcı değil.
Beton bir bina. en çok elli yıl yaşar.
Yeni bir şev öğrendim. Türk mimarisi
Ruslan etkılemiş. Ruslar. bu mimariyi
Alaska'yagötürmüşler. Sonuçla San
Francisco da bu mimariden etkilenmiş.
San Francisco'da. Istanbul'da
gördüğüm eski ahşap konaklara tıpatıp
benzeyen binalar vardır. Bakın.
geçenlerde Sultanahmet Çamisi'nin
arkasında ^'eşil E\ adında birotele
gittim. Binaya hayran kaldım. Keşke
bugün de öyle binalar yapılabilse.
Konuşmamı noktalarken aklıma gelen
bir şeyi söylemeden geçmek
istemıyorum.
Taksim Meydanı. şehırleşmenin en
berbat örneklerinden birisi. Araçlâr.
insanlar. binalar. her şey için kötü.
Öy le plansız bir meydan olmaz. O
meydan için çok ciddi planlar
vapılması. ondan sonra da uygulamaya
konulması gerekirdi.
Marmara Boğazlan ve Belediyeler Birliği Başkanı Sefa Sirmen farklı bir anlayışla hizmet vereceklerini belirtti:
Sloganunız 4
Ma\i Marmara'İstanbul Haber Senisi-
Marmara Bogazları ve Be-
lediyeler Birliği (MBBB)
Başkanı Sefa Sirmen. farklı
bir yönetim anlav ışıy Ia hiz-
met vereceklerini belirterek.
"Ma\i Marmara sloganıyla
ortavaçıkıvoruz. Marmara-
>ı entegre bir ça,çalışma\la
temizlemeve çahşnoruz."
dedı.
MBBB'nin 18 haziranda
yapılan genel kurulunda
başkan seçilen Sefa Sirmen.
göreve başlaması nedeniyle
basınla tanışma toplantısı
düzenledi. MBBB'nin Emi-
nönü'ndekı binasında dün
yapılan toplantıda vapmavı
düşündüğü projeleri anlatan
Sirmen. "Mavi Marmara"
sloganıv la ortaya çıktıklan-
nı sövledi. 260 belediyeden
oluşan MBBB'nin fürki-
ye'nin sıyasal ve ekononıik
anlamda \ üzde 50'sini oluş-
turan bir kurıım olduğunu
belirten Sirmen. "Bu dö-
nemde farklı bir anlav ış be-
nimsivoruz" dedi. Sirmen.
ilk çalışmalarını Izmit Kör-
fezi'nde başlattıklannı vur-
gulavarak. projelenni şöyle
anlattı: "Marmara'dakikir-
lenme sanavi. evsel atıklar.
endüstrivel atıklar gibi ne-
denlerden oluşuvor. Yassı-
ada'nın birliğe devrivle ilgi-
li nıüracaatınıızı \apacağız.
Müracaatımız kabul edilir-
se. Körfez'de uvguladığımız
entegre çalışma> ı burada da
uvgulayacağız. Her beledi-
venin arıtma sistemini ken-
di imkânlarıvla vapması
mümkiin değildir. Birliğimiz
bu sorunu ortadan kaldır-
mak için uluslararası destek
sağlayarak \e dış kredi te-
min ederek Marmara'yı bir
bütün olarak ele alan bü\ ük
projelerin gerçekleşmesi için
çalışacağız. Ayrıca Güne\-
doğu' daki savaşı durdur-
mak için ba/ı beİedive baş-
kanlarını Marmara'ya da-
\et edeceğiz. Barışın gelme-
si için her türlü çabayı göste-
receğiz"
En önemli sorunlardan
bıri olan boğaz kazalarını
önlemek için de tedbirlerın
arttmlacağtnı vurgulavan
Ba^kan Sirmen. "\larma-
ra'nın daha düzenli. daha
sorunsu/ olması için çalışa-
eağız" dive konuştu. Sir-
men. Körfez'de oluşturduk-
ları entegre te>is hakkında
da şunları sövledi: "Oluş-
turduğumuz çevre entegre
projesi, sınai, tıbbi ve evsel
atıkları en son teknolojiyle
antıvor. Türkiye'de çevrevi
kirletmeden arıtma yapan
tek tesis. Bu proje sadece Ko-
caeli ve çev resinde kalmav a-
cak, av nı zamanda Bursa. İs-
tanbul gibi sehirierin atıkla-
nnı da bu tesislerde değer-
lendireceğiz. Bazı pilot böl-
geler seçilerek çalışmalar
vapmak mümkiin."
İZLENİMLER / OKTAY
20 yıllık bir dayanışma örgütü
Marmara ve Boğazlar Belediyeler Birli-
ği (MBBB). 1975 yılında Marmara Bölge-
si'ndeki belediyeler tarafından kuruldu. O
yıllann yerel yönetim tartışmalannda etkin
bir rüzgâr olarak esen "demokratik beledi-
yeciHk'* anlayışının "dajanışma" alanında-
ki örgütlenme gereksinmesîni yaşama geçir-
mek üzere kurulan birliğin 20 yıllık tarihi,
bu anlamda birçok önemli çalışmayı da içe-
riyor.
Özellikle Marmara Böigesi'ndeki genel
çevre sorunlan ve deniz kirliliği üzerinde
sürdürdüğü çabalar sonucunda bugün zen-
gin bir birikime ve bilgi envanterine de ka-
vuşmuş durumda. Birliğin merkezi. İstan-
bul'da bulunuyor ve Genel Sekreter Fikret
Toksözyönetimindeki idari büro. hizmetle-
rini Eminönü'ııdcki tarihsel mekânda sürdü-
rü>or...
MBBB'nin yeni Başkanı Sefa Sirmen'in
dünkü basın toplantısında esen rüzgâr da
sanki 19701erm o "demokratikdayantşma7
"
arayışının bir anlamda yeniden canlanması
gibiydi.
Aynı anda tzmit Büyükşehir Belediye
Başkanı olan Sirmen, '"oybirliğiyle'' getiril-
diği bu görevi için yapılan seçimlerde: "^üm
siyasipartilerdenbeledivebaşkanlarının. yi-
ne farklı partilerden katılımla oluşan bir yö-
netim için tam bir mutabakat içersinde oV-
duklannın" altını çizme gereğini duydu.
MBBB'nin yeni yönetimi bu açıdan ger-
çekten de "Türkiye'nin yöneümine aday
olanlar için'" aslında u
ömek bir davTanışı"
sergiliyordu. CHP'li başkanla birlikte
ANAP'iı başkan yardımcısı (Şişli Belediye
Başkanı Giilay Âtığ), yine üç CHP'li, iki
DYP'li ve dört ANAP'iı belediye başkanı-
nın üye olarak katıldığı farklı görüşlü 11 ye-
rel yönetici. MBBB için "tekbirlistede" bir
araya gelip aday olmuşlardı. Şimdi de işte
"demokratik biriikteliğin" yeni çalışma dö-
nemini başlatıyorlardı...
Marmara Bölgesi. ulusal gelirimizin yûz-
de60'ını karşılıyor. Bu nedenle Türkiye'nin
doğusu, yıllardır Marmara'ya göçüyor ve
bu akın artarak devam ediyor.
O nedenle bölge belediyelerinin oluştur-
duğu bu birlik, aslında sadece Marmara'ya
değil. bütün ülkeye yönelik önemli hizmet-
ler vermeye aday. Nitekim bu nedenle de
yeni yönetimin ilk yapacağı girişimler ara-
sında. "Doğu ve Güneydoğu Anadoiu'daki
belediyelerin başkanlanm*" da Istanbul'da
bir araya getirmek var.
Böylece. Türkiye'de belki de ilk kez, <
*g5ç
veren böl^lerin'' yerel yöneticileri ortak so-
runlannı birlikte tartışma ve değerlendirme
olanağı bulacaklar.
Aslında bu girişimde yine Türkiye'nin
yöneticileri için örnek ahnması gereken bir
davranış değil mi?..
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKA1EKÇİ
• •Tanilli'nin Çağrısı.
Prof. ServerTanilü, Strasbourg'dan Kırklareli'ne "Saba-
hattin Ali Günleri"ne yolladığı iletıde, tüm devrimci, de-
mokrat örgütlere çağnda bulundu. iyimserliği koruduğunu
belirterek, "Görecekgûnler vardaha"deö\.
Tanilli'nin iletisini Kırklareli Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Başkanı Ünal Başkur okudu. Çrt çıkmayan koca
salonda. dikkatle dınlenen iletının sonunda, kalabalık Ta-
nilli'yi çılgmca alkışladı. Özellikle 12 Eylül'den sonra yılları-
nıyurtdışındageçirmek zorunda kalan ServerTanilli'nin ile-
tisini dinlerken, onu ne denli özlediğimi de anladım. Bir
grup Türkiye'den Strasbourg'a gittığimizde Tanilli, arka-
daşlan çeşitlı otellere yerleştirir. sıra bana gelince:
- Ekmekçi, sen bizde kal, konuşmaya gereksınimim var!
derdı.
Japon kızı Fremy'nin hazırladığı akşam yemeğinde. ge-
ce geç saatlere dek konuşur, konuşurduk. Ben onun çalış-
ma gücüne hayran kalırdım. Asıl çalışması. gece saat
23.00'ten sonra başlar. yıllardır kullandığı ingiliz yapımı ay-
gıtıyla. ayaklannın üzerinde doğrulur, biryandan kan dola-
şımını sağlarken. bir yandan da aksatmadan çalışmasını
sürdürürdü. Gecenin bir saatinden sonra "Ekmekçi, sana
Allah rahatltk versin!" der, Japon kızı Fremy'nin yardımıyla
yatağına uzanırdı. Yaşam böyle sürer giderdi. Sabahleyin
Strasbourg Üniversitesi'ndeki öğrencileri. onu beklemek-
teydi. Avrupa'nın hemen her yerınden gelen çağrılara ka-
tılmaya çalışır, Avrupa'daki Türkıyeli aydınların her konuda
en önlerinde giderdi. Kırklareli'nde, Ünal Başkur'un okudu-
ğu ileti özetle şöyleydi:
"Sevgılı arkadaşlarım, hanımlar beyler!
Bu yılki 'Sabahattin Ali Kültür Günleri' için çağrınıza biz-
zat katılamamış olmanın üzüntüsünü yaşıyorum, ama bü-
tün gönlümle yanınızda olduğumu bilmenizi isterim.
Her yıl Kırklareli'nın böylesi günler düzenleyerek büyük
yazara nasıl sahip çıktığını görür, övünürüm.
Şehatçı gehciliğin yığınla kenti ele geçırip çağdışılığjn
propagandasını yaptığı ülkemizde, demokratik kitle örgüt-
lehnin imecesinde kutlanan etkinlikler bizler için bir avun-
tunun çok ilerisinde bir cesaret kaynağıdır.
öyle görünüyor ki Kırklareli, Türkiye 'de karanlığa karşı
aydınlığın mücadelesınde, sağlam kalelerden, ileri mevzi-
lerden biridir. Bunu gurur duyarak söylüyorum.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı'ni, Kırklareli Bele-
diye Başkanlığı'nı 'KESK' (Kamu Emekçilen Sendikalan
Konfederasyonu) örgütlehnı ve KÛY-KOOP'u, bu yılki dü-
zenlemelerınden ötürü de candan kutluyor ve yetkililerini
yürekten selamlıyorum.
Bu saygın örgütleri, önümüzdeki yıl daha kapsamlı bir
başka düzenleme bekliyor. Gerçekten 25 Şubat 1997, Sa-
bahattin M'nın doğumunun 90. yılı olacak. Edebıyatımız-
da yepyeni bir çığır açmış büyük yazarı, o tarihte yurt ça-
pında anacağız, anmalıyız da. Böylesi toplu bir eylemde,
Kırklareli'nın yine başı çekmesinı dilıyorum. Onu bugün-
den haber verır ve dev yazarın anısı önünde en denn say-
gılarla eğilirken. tartışılacak 'Sivıl Toplum Orgütlenmesinin
Neresindeyız?' konusunda da bır çift söz etmek isterim.
Önce 'sıvi! toplum' gıbı ters anlamları da çağrıştıran ve
ilk bakışta halkın anlamadığı bir deyimi -mümkün olduğu
kadar çabuk- terk etmeli. 12 haziran günlu Hürhyet gaze-
tesınde, Sayın Mümtaz Soysal, konuya pek haklı olarak eği-
lıyorve önerilerde bulunuyordu: 'Sivil Toplum Örgütu' der-
ken, 'devlete, hükümete aıt olmayan, devletin, hükümetin
kurmadığı bir örgütlenişi kastediyorsak. daha anlaşılır bir
terım bulmak zorundayız. Aydınların halkın anladığı bir dil-
den konuşmalan zomnluluğu, bizleri, bunu düşünmeye gö-
turüyor'
Sevgili arkadaşlarım,
Bir toplumda yurttaşça yaşamanın', insanca, birbihni
kırmadan, ezmeden yaşamanın yolları üzerinde düşünen
ve eylem yapan bu tür örgütlenn önünde pek çetın sorun-
lann olduğunu bilmez değilim.
Bu sorunlar, başta '12 Eylül hukuku'ndan geliyor. Onun
hukuktan başka her şeye benzeyen zorba ve çağdışı an-
layışı ve uygulaması, yollann üzerindeki en büyük engel-
lerden biridir.
Ne var ki, bu yollan açmak da bu tür örgütlerin eseri ola-
cak. Başka bir deyişle, ülkemizde demokratikleşmenın
önüne getirilip yığılmış molozların temızlenmesınde, özgür-
lük gibi doğanın da çığnenmesinin karşısına çıkmakta, ge-
riciliğe ve şovenizme karşı halkımızı uyarıp aydınlatmakta;
çağdaş, uygar, demokratik ve laik bir toplum koşullan adı-
na, bilinçleri ve eylemleri derleyip toparlamada, böylesi
örgütler, başta gelen umut kaynaklarımızdır ve onlar, ken-
di göbeklerini kendılen kesecekler. Şeriatçı güçlerin kenet-
lenıp iktidara doğru yürüdüğü bir ortamda. bu örgütleri
bekleyen, dağınık mücadele değil, toplu ve tek cephe ha-
linde mücadele yöntemidır. Pir Sultan Abdal, yüzyıllarön-
cesınde 'Gelin canlar bir olalım' diyordu; onu, bugün de
söylemenin, haykırmanın zamanıdır: Gelin canlar bır ola-
lım!
Sevgili arkadaşlarım,
Ülkemizde olupbitene bakıp. yeryer karamsarlığa düş-
tüğüm oluyor. Böyle anlarımda, Sabahattin Ali'nin 'Göre-
cek günler var daha' diyen sesını duyuyor, karamsarlığım-
dan sıyrılıyorum: böyle anlanmda, 'Güzel günler görece-
ğiz çocuklar' diyen Nâzım Hikmet'/n sesini duyuyor, iyim-
serliğimi kazanıyorum.
Bu mesajımda sizlere seslenirken de böylesi bır umut
ve iyimserlik içindeyim. Geleceğin güzel günleri adına, siz-
leri yürekten selamlıyor, hepınıze sevgı ve saygılanmı yol-
luyorum. Aziz arkadaşlanm!"
• • •
Sevgili Cumhuriyet okuriarına: Çarşamba günü (yann)
Antakya'da olacağım. Antakya'da saat 13.30 -16.00 ara-
sında, Hüm'yet Caddesi Gazipaşa işhanı No.137'de, Cum-
huriyet Kitap Kulübü'nde kitaplanmı ımzalayarak okurlarla
söyleşeceğim (Tel: 213 40 33). Ayrıca, akşam saat 19.00'da
Serinyol Belediyesı'nın düzenlediği, Kültür Sanat Şenliğı tö-
renlerine katılacağım.
B U L M A C A SEDAT i:4g.-41I4.V
SOLDAN SAĞA:
1/Birdalı gövde-
den ayırmadan
toprağa gönnerek
köklenmesıni sağ-
lamayolu. 2/Kışı-
nin öz benliği...
Gece yapılan sine-
ma >a da ti>atro
gösterısı. 31 tthal
edılecek mallann
çeşıtlerinı vemık-
tarlarını gösteren
lıste... Czerıne
avakkabı giyilen
kısa konçlu. hafıf
ve yumuşak bir avakkabı.
4/ tri tanelı bezelye... Un- ^
van. 5/ Halk müziğıne öz-
gü telli bir çalgı... Adem ^
ile Havva'nın üçüncü oğ- 3
lu. 6/ Tanrfdan bir şey di- 4
lemek amacıyla söylenen c
söz. II İnce v e düzgün do-
kunmuşpamuklukumaş... °
İskeleyeyanaşmışgemile- 7
re gırip çıkmak ıçin konu- 8
lan köprü. 8/ Çıplak v ücut q
resmı Tanntanımaz
Şarkı. türkü. 9/ Koyunların kuzulama dönemınde çobanın
sürii sahiplerım dolaşarak yıyecek ve bahşış toplaması...
Maksinı Gorki'nin bir romanı.
YL'KARIDAN AŞAĞIYA:
1/Yarışmacıların. üst üste iki gün boyunca on ayn dalda ya-
rıştıkları atletizm dalı. 2/ Eski Yunan kentlennde pazar ye-
n... Erik. kayısı, badem gibi ağaçlardan sızan zamk. 3/Ad
va da numara çekilerek oynanan şans ov unlannın genel adı.
4/Birrenk... Kalabalık. 5/Sahıp... "Yaşevk içinde harâb ol
ya içinde gönül" (Yahya Kemal)... Tantal elementınin
sımgesı. 6/Müslüman ülkelerdeoturan ^'unan asıl11 kımse...
Alınmış bir şeyi gerı verme. 7/Orkestra şefı. 8/Üzenne ya-
pı yapılmak için ayrılmış ver... Kalorı. 9/İtalya'dabir yanar-
dağ... Bir etkinliğin geçici olarak durduruldugu süre.
1
L
A
V
U
K
|
M
A
I
2
A
S
T
İ
L
E
N
•
3
N
O
T
•N
i
IA
ü
4
G
R
O
T
E
S
K
•U_
5
U
J
1A
T
E
|
U
N
6
S
T
p
s
T
|
TM
A
7
T
•S
A
K
A
M
E
T
8
•T
O
R
|
Z
•R
A
9
S
A
R
1
S
1
C
A
K