Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1996 SALI
14 KULTUR
SAHNEDEN.. AYŞEGÜL YÜKSEL
T™\ u festivale bir Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı olan 'Bacılarla Yunus
1
r*£ oyunuyla katılan Türkiye, 'En Ozgün Oyun" Özel Ödülü'ne değer
-£_-/ bulunmuş. Seçici kurul üyelerini Moskova'dan gelen tiyatro yazar ve
eleştirmenlerinin oluşturduğu bu 'yarışmalı şenlik'te 'Bacılarla Yunus' iki
özelliğiyle dikkat çekmiş: Anlam üretmede "görsel' öğelerin 'söz'le yanştığı
sahne anlatımıyla ve yaratıcılannın çoğunlukla kadın oluşuyla.
M
aral Üner'in uzun süredir üstünde çalıştığı ve '1995
Hoşgörü Yılf bağlamında gerçekleştirdiği bu proje, bir ön
oyun ve Yunus'un şiirlerinin birbirine kurgulandığı bir
anabölüm üstüne kurulmuş. Yalnızca 'şiir'den oluşan 'söz\ hareket,
şarkı, ışık ve sahne tasanmının içerdiği sembolik boyutlarla buluşarak
'Evrenin gizi insanın kendindedir' çerçeve izleğini belirliyor.
'Türkiye'de Tansu Çiller'den daha başarılı kadınlar da varmış'
4
Bacdaria Yunııs' Tuganbk Festivah'nde
"Tuganlıkrı
,u
kardeşlik'' anlamına ge-
liyormuş Rusya Federasyonu ıçinde yer
alan Başkırdıstan Cumhuriyeti'nde. (Ta-
taristan'ındoğusunda. Kazakistan'ınku-
zev inde. minicik bırdev let.) Nüfusu An-
kara'nınkini aşmayan bu ülkenin baş-
kenti Ufa'da 27 mayis - I haziran tarih-
len arasındadüzenlenen Tuganlık Festi-
vali'nin amacı. Türkçenin çeşitli lehçe-
lenni konuşan. farklı coğrafyalarda ya-
şayan. zamanla başka ulusların kültü-
rüyle kaynaşıp yeni oluşumlar sergileyen
toplumlann •tiyatro" çatısı altında bu-
luşup tanışması...
Dünyayı tanımak içın ömrümün yet-
meyeceğini. bu "yanşmab" tıyatro şen-
liğine katılan ülkelen görünce bir kez
daha anladım. Başkırdistan, Çu\aş. Ha-
kas. Tua (adını ılk kez duyduklanm). Ta-
taristan. Kazakistan. Kırgızistan, Azer-
baycan ve (çok şükür biraz daha iyi bil-
diİdenm) ve Türkiye... Biz en başta say-
dığım ülkelere göre çok büyük, tanhimiz
ve coğrafyamız nedeniyle de çok ünlü-
yüz.
Amaonlarbizitanıyorlarmı? 1990'da
Türkmenistan'a gittiğimde miithiş bir
Özalhayranlığıylakarşılaşmıştım. (Ser-
best piyasa ekonomisıne nasıl da özlem
duyuyorlardı' Şimdi deöylemı?) Bir de
tbrahimTatlıses'le EmelSayın'ın kaset-
len pevnır ekmek gıbi satılıvordu. Bu-
gün ıse ~ba\ulticareti"nın en büvük pa-
zan durumundayız. Tansu Çillerde çok
ünlü' Türk tı>atro kültürünü ıse bızım
Batı' v a \ e Doğu 'ya sunduğumuz örnek-
lerle tanıyorlar ancak. Mosko\alı bir
eleştırmenın deyı^ıyle "Batı taklidi" ya
da "folklorik" olma özelliğiyle daha
çok. .
Bu fesl\\ale bir Ankara De\ let Tiyat-
rosu vapımı olan "Bacılaria Yunus" oyu-
nuyla katılan Türkive. "En Ozgün
Oyun" Özel Ödülü'ne değer bulunmuş.
Seçici kurul üyelerini Mosko\a'dan ge-
len tivatro yazar ve eleştirmenlerinin
olu^turduğu bu "ŞanşmalışenuVte "Ba-
cılaria Yunus" iki özelliğiyle dikkat çek-
miş: Anlam üretmede "görsel" öğelerin
"•söz"le yarıştığı sahne anlatımıyla ve
yaratıcılannın çoğunlukla kadın oluşuy-
la.
Yunus Emre'nin ınsancı - banşçıl dün-
ya görüşü ıse gözünü hırs bürümüş in-
sanların ve toplumların yönettiğı ateş
çemberleriyledonatılmışgünümüzdün-
yasında. ov unu ızleye'nleri sanp sarn er-
miş.onlara Yunus'uaraş,tırma.öğrenme
isteği vernıiş. (Ovsa L'NESCO'nıın "Yu-
nus Emre" vılı olarak saptadığı 1991'de
az buz çaba göstenlmemiştı. Yunus'un
dü^üncesinıtivatrojoluylaıletmekıçın.
Nurhan Karadağ'ın "Emrem Yu-
nus"^ la. La Mamma'nın "anne~sı El-
len Stewart"ın "Yunus" gösterısi "öz-
gün" anlatımlara dayandınlmış. ulusla-
rarası plattbrma taşınmış. "Bacılaria Yu-
nus"un yaratıcılan arasında yer alan Ma-
ral Üner, Tomris Çetinel ve Meral Ül-
kü'nün bırlikte sunduklan okuma tiyat-
rosu da Türki ülkelerde sunulmuştu. De-
mek ki hiç de kolay değıl. bir kültürün
kendini tanıtması ve benimsetmesı. Fes-
li, eli kılıçlı ve başı örtülü Türk imajıy-
la çağdaş uygarlık değerlerini benımse-
miş Türk ımajı arasında durmadan gidip
geldiğimız \e siyasette, ekonomik ve
toplumsal yaşama biçimımızde ve sa-
natta algılanabilir ve tanımlanabilir or-
tak kültürel kimlik göstergeleri oluştur-
mayı başaramadığımız içın "kuş" mu
TOMRİS ÇETİNEL:
Bu küçük ülkenin klasık. en az yüz ellı
yıllık tıyatro yapılannın teknik
donanımı, sahne akustıgı. döner
sahnelen. bizlerde bıraz da
kıskançlıkla kanşık hayranlık
uyandırdı. Her gün şan ve dans
çalışması yapan sanatçılara saygı
duyduk. Bu güzelım tıyatrolarda, ölen
sanatçılar için aynlan bölümü,
vaşlanan sanatçılara göstenlen
kadırşınaslığı görünce, ister istemez
yıkılıp garaj ya da işhanı yapılan
salonlarımızı, ödeneğimizi fazla bulan
parlamenterlerimizi. yaşlanınca
unutulan sanatçılanmızı düşündük...
Ama tüm engellemelere karşın, sevgi
dolu bir yürekle, canla başla çalışan
arkadaşlanmızı da saygıyla bir kez
daha anımsayıp, ganp çehşkiler
yaşayan sanatçılar olsak da bir kez
daha güçlendık ve yüreklendik.
YABANCI
ELEŞTİRMENLERDEN
YORUMLAR:
"Dünyada tiyafronun geliştiğini
haber \eren bir temsil!"
"Türkıve'nın ozgün bir vapıtla gelmesı bızım
ıçin sürpnz oldu... Tıyatro düşüncesıne yenı
bir yol açtınız. tıpkı bir "buzkıran" gıbı."
"Kendi kendisi hakkında
çok şey söyleyen bir tiyatro."
"Bir şeyi iyı anladım. valnızca ba\ul
tıcaretıyle tanıdığıınız o gızemlı
ülkede tıyatro bılenler var."
"Düşünce sınırlannı zorlavan
bir baleve ben/ivor."
"\ üksek sevhedeki profesvonellikvesanatsal
araçlann kullanımı, dil problemini ortadan
kaldırdı. Dil bilmesek de sahne diliv k> anlaşhk."
"Yunus'un ıçınden çıkan dığer Yunuslar. aynı
kostümler ıçinde olmalarına karşın
ovunculukla. ayrı "ben". a\rı "kışi"
olduklannı çok güzel aktardılar"
"Ben Tansu Çiller'i tanıvordum. Ama şimdi
gördüm ki Türkive'de daha da başanb
kadınlar vartntş.'
MARAL ÜNER:
"Geniş tivatro mekânı bulununca sahnedeki
hareket düzeni nefes alnıaya başladı.
genişledi ve özgürleşti."
"Oyunun yönetmenı olduğunıa zor
inandılar. Bir erkek bekliyorlardı herhalde."
(Gazetecılere) "Otuz altı yıldır
tivatrodavım ve tnatro bana gençlik
duygusu verivor. Bu \ üzden kendimi otuz üç
yaşında hissediyorum. Şunu anlamak gerekir
ki bu dünva kimseye kalmavacak.
Kendimizle birlikte valnızca yaşam bovu
yüreğimize doldurduğumuz sevgivi
götüreceğiz.*'
"baük" mı olduğumuza ne biz karar ve-
rebiliyoruz. ne de başkalan...
Geİelim oyuna. 1995 'ten bu yana ara-
lıklı olarak sahnelenmekte olan "Bacı-
laria Yunus"u ilk kez. Tuganlık Festıva-
li"ne katılmadan öncekı son provasında
ızleme olanağı buldum. Dev let Tıvatro-
su sanatçısı Maral Üner'in uzun süredir
üstünde çalıştığı ve "1995 Hoşgörü YH
h" bağlamında gerçekleştirdiği bu pro-
je, bir ön oyun ve Yunus'un şiirlerinin
birbirine kurgulandığı bir anabölüm üs-
tüne kurulmuş. Yalnızca "şiir"den olu-
şan "söz",hareket. şarkı. ışık v e sahne ta-
sanmının ıçerdığı sembolik boyutlarla
buluşarak "Evrenin gizi insanın kendin-
dedir" çerçeve izleğini belirlıvor. Maral
Üner'in yönettiğı. yönetmen yardımcı-
lığını Tomris Çetinel'in. müziğı Cem
Idiz ve Kemal Günüç'ün. sahne tasan-
mını Serter Çetiner'in, ışık tasanmını
Mehmet Yaşavan'ın. giysi tasanmını
Birsen Salahi'nın yaptığı yapımda, Üner
ve Çetinel"den başka OsmanN'uri Ercan
ve Meral Ülküovuncu, thsan Bengier ve
Cihan Yöntem de dansçı olarak görev
almış.
Yunus'un "cismini" O. Nuri Ercan,
çocuksu yanını Meral Ülkü, "bilge"
(Emre) olunçaya dek yaşadığı ikilemle-
ri de Maral Üner ve Tomris Çetinel ses-
lendirip görüntülüyorlar. Şıır-oyuncu-
luk-dans-şarkı bireşimınin oluşturduğu
devinimde yalnız Yunus'un ıçsel yaşan-
tısı değil, "dogum"da ve "ölüm"de bu-
luşan. "bu dünyaya" geçıcı bir süre için
"emanet" insanoğlunun sevgi ve hoşgö-
rüyle sanp sarmalanmasının vazgeçil-
mezliği de dile geliyor.
Maral Üner'in bu projeyi gerçekleştir-
medeki en büyük sıkıntısı, sahnenin ve
teknik donanımın. ışık ve sahne tasan-
mının ulaşabileceği simgesel anlam bo-
yutlannaelvermeyişiydi. Gerçekten de
Büyük Tiyatro'nun olanaklan bile "ha-
reket"i kısıtlayarak olağanlaştınyor. ışık
donanımı. dekorun yansıtmayı amaçla-
dığı derinlik ve yükseklik duygusunu
saglayamıyordu.
Üner ve Çetinel tiyatronun tüm ola-
naklannm seferber edilmesiy le elde edi-
lebilecek yalın, ama incelikli bir sahne
anlatımı tasarlamışlardı: eldeki olanak-
ların sınırlı olması yapımın tasarlandıgı
biçimde sahneye gelmesini önemli öl-
çüde engellemişti.
Oysa sanatçılanmız minicik (adını ço-
ğunluğumuzun ilk kez duyduğu) Baş-
kırdistan Cumhuriyeti'nin kusursuz do-
nanımlı bir dolu tiyatro salonuna sahip
olduğunu görmüşler. "Bacılarla Yunus"
son dakikada kav uşulmuş olmasına kar-
şın. bu olanaklardan yararlanılarak ser-
gılenmış ve "proje"gerçek anlamıyla
bizden kılometrelerce uzaklıktaki Ufa
adlı başkentte tamamlanmış. Biz yapı-
mın Tuganlık Festivali'nde sunulanbiçi-
minı izleyemedik. Bu nedenle "Bacılar-
la Yunus^a ilişkin yorumlan ve Başkır-
distan izlenimlerini, festivali izlemiş
olan yabancı eleştirmenlere ve bizi ora-
da temsil eden sanatçılara bıraktık. Ti-
yatromuzun başka başanlara imza at-
ması dileğiyle.
O bir caz müzisyeın değü!
Kültür Servisi - Parliament
Superband Jazz Festival '96. bu
akşam besteci. soprano
saksofoncu. enstrümantalist
David Sanborn'ün Açıkhava
Tiyatrosu'nda vereceği konserle
sona enyor.
20yıla yayılan sanat
yaşammın sonucu ses
getiren 13 LP ve 9 Grammy
ödülü bulunan Sanborn.
küçük yaşlarda okul
orkestrasında saksofon
çalmaya başladı. Ancak pek
de başanlı bulunmadığı ıçin
çaldığı gruptan çıkanldı.
Bir süre sonra cığerlerinden
rahatsızlandı ve doktorlar
kendısıne nefesli bir çalgı
çalmasını önerdiler. O da
yeniden atto saksofona
dönüş yaptı. O sıralarda
henuz 11 yaşında olan
Sanborn. 1959'da çeşitli
yerel gruplaıia çalmaya
başladı Little Milton ve
AlbertKing'in gruplannda
yeraldı. lndianave
Michigan'da 'National
Stage Bandin yaz
kurslannda bulunduğu
sıralarda Randy Brecker,
Don Grolnick ve Keirh
Jarrettile tanıştı.
1967'de San Francisco'da
Paul ButterTıeld Blues
Band'e katılan ve grupla 4 yıl
boyunca çalışan sanatçının
birlikte çalıştığı ünlü
müzısyenler arasında Paul
Simon. James Ta> lor, David
Bowie. James Brovn. The Eagles,
Bruce Springsteen ve Roger
VVaters'ı savmak mümkün.
Stevie VVonder'ın önerısi üzerine
1972-73 y'ıllarında \Vonder ile
birlikte albüm kayıtlan ve
tumelergerçekleştırdi. Rolling
Stones ve Stev le Wonder ıle bir
turneve katıldı. 1973 Ocak'ında
Gil Evans ıle çahşmaya başladı
Daha sonraki yıllarda özellıkle
stüdyo çalışmalan ile çok
popülerolan Sanborn. 1981
> ılında 'Voveur" adlı albümüyle
"En İvi En^trümantal Rhvthm&
Blues' dalında Gramm> ödülünü
aldı. 199O'lı yıllann baslannda
prodüktör Hal VVillner'ın
katkısıyla haftada bir
yay tmlanan 'Sunday Night' adlı
TV programlannda yer alan ve
\>u programlarda Sonnv
Rollins, Leonard Cohen,
Sun Ra, Al Green, Tim
Berne ve John Zorn gıbı
müzısyenlerle çalan
Sanborn. son yıllarda
birbırinden farklı
taraflarını sergileyen
albümleri ile
çalışmalannı sürdürüyor
Kendisini. 'daha
duvgusal' olduğu içın
rhythın & blues'a yakın
bulduğunu belirten
Sanborn. 1993 yıhnda
Dovvn Beat dergisınde
yavımlanan röportajında
'Ben cazcı değilim' dıyor.
'İçimden geldiği gibi
çalıvorum. Hem cazcıvım
dernek, rock veya blues
çalmamam anlamına mı
geliyor?" Cazdakı
özgürlük duygusunu
sevdiğini söyleyen
Sanborn, St. Louis'dekı
gece kulüplerinde
çalarken tanıştığı Hank
Cravvford ve Ray
Charies'dan fazlasıyla
etkılendığıni söylüyor. Müziğı,
bir yaşam felsefesı olarak
değerlendiren Sanborn.
"Yaptığım müzik, dünyayı nasıl
algıladığımı gösteriyor. Çünkü bu
btninı ifade biçimim. Benim
dilim" dıvor.
Pamukkak
l lusal Şarkı
\'arışması'nd
a birinci olan
Meltem
Taşkıran.
Eser
Taşkıran'ın
bestesi
'Ağiama' ile
"En İ>i
^orumcu
Ödülü'nün de
sahibi oldu.
Pamukkale'de birincilik
Iveliha Bolcheva'nınKültür Senisi-2 Uluslara-
rası Pamukkale Müzık ve Kül-
tür Festivali çerçevesinde dü-
zenlenen L'luslararası Şarkı Ya-
rışması'nda bırıncıhğı, Kava-
han'm 'Geceler' adlı şarkısmı
seslendiren Bulgar sanatçı Ive-
liha Bolcheva kazandı.
Açıkhava Tiyatrosu'nda ön-
ceki gün sona eren yarışmaya.
Türkıye'nın yanı sıra ABD. Al-
manya. Avustralya. Bulganstan.
Brezılya. Irlanda. IsraiT. İsveç.
Italya. İzlanda. Kazakistan. Lit-
vaııja. Makedonya. Mısır \e
Romanya'dan sanatçılar katıldı.
Yanşmada Türkıye'yı. Pa-
mukkale Ulusal Şarkı Yanşma-
sı'nda birinci gelen Meltem Taş-
kıran temsil etti. Taşkıran.
"l nutmamalısın'.ıdlı şarkısısla
yariîinaya katılaıken ıkıııcı ola-
rak "Ağlama' adlı parçayı ses-
lendırdi.
Kültür Bakanı Agâh Oktay
Güner'ın de izlediği yanşmaya
katılan konuk sanatçılar. kendi
eserlerınin yanı sıra bir Türk
bestesini de seslendirdiler. Jüri-
nin değerlendirmesi sonucu bi-
rinciliği, bestesi Kayahan'a ait
'Geceler' adlı şarkıyı seslendi-
ren Bulgar sanatçı Iveliha Bolc-
heva kazandı.
Sanatçıya ödülü. TBMM
Başkanvekilı Hasan Korkmaz-
cantarafından verildı. Yanşma-
da ıkıncıliğı. Izlandalı BoHall-
dorsson.Onno Tunç'a aıt 'Müp-
telayım* adlı parçayla elde etti.
Harun Kolçak'ın 'Yanımda
Kal' adlı şarkısını seslendiren
Avustralya'dan Handi Banthu
ıse uçuncü oldu Sanatçılara
ödülleri Denizli Valisi YusufZi-
ya Göksu ve Denizli Belediye
Başkanı Ali Manm tarafından
verildi.
2. Uluslararası Pamukkale
Şarkı Yanşması'nda F1DOF
Odülü. Onno Tunç'un 'Geri
Dön' adlı şarkısını seslendiren
Romanya'dan Marta Hrista'ya
verildi.
Sanatçı ödülünü F1DOF Baş-
kanı Armando Moreno]nun
elinden aldı.'En İyi BesteÖdü-
lü'nü Almanya'dan Ricky Dan-
dell (Delice Bir Sevda- beste:
Ege), 'En İyi AranjörÖdülü'nü
ABD'den Alan Roy Scott (Ben-
den Günah Gıtti- beste: Galip
Kayahan), 'En İyi Yorumcu
Ödülü'nü Türkiye'yi temsil
eden Meltem Taşkıran (Ağla-
ma- beste: Eser Taşkıran) aldı,
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Safiye Ayla Söyleşisi
Kim dergisinin Haziran 1996 tarihli sayısında Sa-
fiye Ayla'yla bir söyleşi yayımlandı. Zeynep Anka-
ra'nın yönlendirdiği, gerçekten başarıyla kaleme ge-
tirdiğı bu söyleşi, televızyon kanallarının, günlük ga-
zetelerin ılgisini çekebılirdi. Safiye Ayla, Zeynep An-
kara'nın dikkatle seçilmiş sorularını yanıtlarken, ben-
ce, bir 'siyasal bilinçlilik' örneği oluşturuyordu.
Öyle anlaşılıyor ki, söyleşi, hak ettiği ilgiyi uyandır-
madan sönüp gidecek. Hiç olmazsa, Kim okumayan
okurlarımıza duyurayım dedim.
Bir defa, başlık için seçilmiş söz çok çarpıcı. Safi-
ye Ayla, "Ben hâlâ asiyim" diyor.
Safiye Ayla'nın doğum tarihi ansiklopedilerde, ya-
zılı kaynaklarda, sözlü kaynaklarda, kendisinin ifade-
sınde hep değişik degişiktır. Bir iddiaya göre, ünlü ses
sanatkârı, doksanındadır. doksanını aşmıştır. Bir id-
diaya göre, sekseninde, seksenini aşkın. Ne önemi
var? Safiye Ayla, pırıl pırıl bir tahlıl gücüyle, duru bir
duyarlıkla, olgunlaşmış bir genç insanın sağduyusuy-
la konuşuyor.
Zeynep Ankara, gerçekleştirdiği söyleşilerde, ko-
nuşturduğu kışinin sözcüklerini, sözdizimını olduğu
gibi bırakmayı, korumayı ilke ediniyor. Kopuk tüm-
celeri tamamlamıyor, tekrarları silmiyor. Belkı iyı de
ediyor: Kişilik yansıyor, zamanın izleri duyumsanı-
yor.
Siyasal bilinçlilik, demiştim. Şimdı Zeynep Anka-
ra'nın söyleşisinden alıntılarla belgelemeye çalışaca-
ğım.
Zeynep Ankara' "Siz sanatçısınız..." diyor. Safiye
Ayla'nın yanıtı: "Bilmem ki sanat mı yaptık? Çok zor
sanatkâr olmak. Çünkü benım eşım hakiki sanatkâr-
dı. Onun nelerden, nasıl, nerelerden geçtiğini bili-
yonım."
Eh, herkesin 'sanatçı', özelliklede televizyon dilin-
de en olmaz kişilerin sanatçı sayıldığı günümüzde,
Safiye Ayla, kimsenin hatırtamadığı Şerif Muhittin
Targan'ın sanatkârlığından söz açarsa, bilinçliliğe
bir de ironı eşlik etmez mi?
Asilik, edebiyat eserinın telkiniyle yaradılışa yansı-
mış. Safiye Ayla diyor ki: "Çünkü ben daha ikinci sı-
nıfta Vıctor Hugo'nun Sefilleri'/n/ okuyordum. Ve
bunu anlıyordum. Ve o Sefiller ki, beni asi yaptı,"
60 milyonun tahlili
60 milyonu aşkın nüfusumuzu pek çok siyasa ada-
mımız yorumladı, bu nüfus çoğalışıyla övündü, nü-
fus patlamasının sakıncatarını örtbas etti. Safiye Ay-
la sorunu bakın nasıl değerlendiriyor:
"(...) Tabii şimdi bir kere o zaman nüfusumuz. öy-
le bir şarkımızda, (şarkı söyleyerek:) on yılda on beş
milyon... Yanı bugün 60 milyon bir potansiyel orta-
da. Gerçi tabiı hıçbirpay alamayan birzümre de var.
Ama Atatürk't/n elınde böyle bir 60 milyonluk bir po-
tansiyel olsaydı, o eskı ımparatorluğu kurabilirdi ye-
niden. "
Işte, Zeynep Ankara'nın "son popçular" sorusu-
na, müthiş Amerika tahlili yanıtı:
"Haa, ondan anlamıyorum. Bu bizim çocuklarımı-
zın bir hevesi. Bazılan da hoş. Ama bu pop müziği-
ni asıl Amerikalılar, zenciler yapıyor. Onlann ki çok
güzel. Çok anlamlı. Çünkü ben bunu sordum da,
orada, zencilerin o hareketli musikileri duaymış. Op-
larAllah'a yani o müzikle, o dansla yalvarıyortar. Bu
hoplama zıplama gibi zannediliyor. Ve onlann kendi
kültürleri yani. Şöyle altını kazıdın mı nedir? Yüz se-
nelik mi ne bir varlık. Altından ya katil çıkar, ya cani
çıkar, ya hırsız çıkar. (Gülüyor.) Yani Amerika bir şey
değil. Kültürleri yok. Karmakanşık. Ama zencı kültü-
rü, gerek sporda, gerek musıkide, Amerika'yı onlar
temsil ediyor yani. Ve kıymet vermedikleri, hayvan-
dan aşağı gördükleri. (...)"
Derken, o tüyler ürperticı, Abdülhamid ve Darü-
laceze olayı. Safiye Ayla konuşuyor:
"Geçende Istanbul Belediye Reısı Darülaceze'de
bir şeyyapmış. Abdülhamid 'in portresıni kapıya koy-
muş ve 100. yılını kutluyohar. Vayefendim! Oraya iş-
çileri sevk etmişler. Laiklik, laiklik! Tuuu! Resmin üze-
rine tükürükler, efendim domatesler, şeyleri atmış-
lar. Peki bu adam bu Darülaceze'yi yaptığı zaman,
bahçesinde sinegog var, kilise var, cami var. Yani bü-
tün yaşayanlara kucak açmış, acizlere. Ee, bu kötü
bir şey değıl kı ? Adam ne yapmışsa yapmış. Yani yı-
kılıp gitmış. Ama bu yaptığı iş, büyük iş yani. (...) Çün-
kü laiklik ne demek olduğunu mu anlamıyohar; bir
tühü anlamadım. Zaten laik demiyorlar da laaayik,
laaayik diyorlar. (...)"
Safiye Ayla, benim gibi, doğum tarihi kurcalayan-
lara da sesleniyor: "Eh birsene sonra seksen olaca-
ğım yani; ne var bunda? Yani ölmek mi lâzım sek-
sen oldum diye? (Taklit edercesine:) Hâlâ yaşıyor!"
Söyleşi bitmiş. Zeynep Ankara'yı Safiye Ayla bırak-
mamış. Bir ara televizyonu açıyor. Ekranda Mehmet
Ali llıcak; Zeynep Ankara anlatıyor: "Mehmet Ali llı-
cak'ın sesini duyar duymaz öfkeyle doğruluyor ve
şöyle diyor: 'Türkiye'yi ve sizleri çok seviyorum' di-
yor!.. Sanki kendisi yabancı da!..n
Yalnız asi değil, bir kültür insanı.
Yalnız değerli bir sanatkâr yaşlılık günlerinde olan-
ca gençliğiyle konuşmuyor; dünün kültüründen bu-
günün zavallılığına nasıl geldiğimizi belgeliyor.
Yürek yakıcı.
Caz Festivali'nin biletleri
Kadıköy'de
Kültür Ser\isi- tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından 3-15 temmuz tanhleri arasında düzenlenen
3. Uluslararası Istanbul Gaz Festivali'nin biletleri
yoğun ilgi görüyor. Bu nedenle ilk defa bu yıl Kadıkö>
yakasında da bilet satışlan gerçekleştırılivor. Bu vıl
cazseverler Atatürk Kültür Merkezi'nin yanı sıra
Altunizade Capitol İş ve Eğlence Merkezi'nde kurulan
standlardan da 3. Istanbul Caz Festivali'nin biletlerini
edinebilecekler.
Babama Öykü' yanşması
sonuçlandı
Kültür Senisi - Capitol 23 Nisan Çocuk Şenliği
kapsamında düzenlenen "Babama Öykü" yanşmasının
sonuçlan belli oldu. Seçici kurulu Konur Ertop. Adnan
Özyalçıner, Fatih Erdoğan, Nezihe Menç ve Orhan
Duru'dan oluşan öykü yanşmasında binnciliği Zeynep
Gürsoy. ikinciliği Ayşenur Özsabuncu. üçüncülüğu ıse
Eylül Dalgalı kazandı.
1. Balkan Şiir Şenliği Çatalca'da
Kültür Senisi-Çatalca 5. Erguvan Şenlıklen
çerçevesinde, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Çatalca
Belediyesi işbirliğiyle bu yıl ilk kez 4 temmuzda 1.
Balkan Şiir Şenliği düzenlenecek. Şenlik. Erguvan
Şenlikleri'nin ilk günü, çağdaş Makedonya şiin
konusunun işleneceği bir şiir sempozyumuv la
başlayacak. Uç gün boyunca değişik etkınlıklerle ,
sürecek olan şiir şenliğinin ikinci gününde ıse
'Topuklu Şiir Akşamlan' dınletısı başlayacak. Şıır ı
şenliklerine Türkiye ve Balkan ülkelerinden şairler
katılacak.