Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
Caz sihirbazlannınîstanbul zirvesiKültür
Servisi - Bu
yıl üçün
cüsü
diizenlenen
•Parliament
Superband
Jazz
Festrval*96' bu akşam 35 > ıldır müzik
yasamını saksofon ustasi. besteci ve
orkestra şefi olarak sürdüren caz
efsanesi VVayne Shorter ıle başlavacak.
1958 > ılından ıtıbaren HoraceSiher ve
Mavnard Ferguson'un gruplannda
çalışan Wavne Shoner. 1958'den 63'e
kadar Art Blakey'in orkestrası 'Jazz
Mesengers'da çaliştı. 1962'de
*Downbeat' dergisinde "New Star
Sa\ophonist' ödülünü kazandı \e Duke
EUington'ın ardından 'En İyi Besteci'
kategorisinde ikinci sırayı aldı.
1960'larda Blue Note plaklan için
birçok LP'de ver alan Shorter. 1964
yılında Herbie Hancock \e Ton\
VSilliams ile beraber Miles Davis'in
grubi'.na katıldı.
1970 \ ılında ise JoeZawinul ve
Miroslav Vitous ıle kendi grubu
\Veather Report'u kurdu.
VVeather Report'taki çalışmalan
boyunca caz \e rock'tan klasik \e
elektronik müziğe kadar değişik
formların bileşimınden elde ettiği
yepyeni biri müziğın oluşumuna
Al Jarreau David Seanborn
~JT Tçüncü yaşına giren Parliament Superband
I I Jazz Festival, geçen iki yılda
V-^ İstanbullular'la tanıştırdığı dev müzikçiler
listesine bu yıl da çok ünlü isimleri katıyor. Bu gece
Açıkhava Tiyatrosu'nda saksofon ustası Wayne
Shorter konseriyle başlayacak festival 25 haziranda
David Sanborn'ün konseriyle sona erecek.
vardımcı olan Shorter 'Dov\nbeat'de
1969 yılından başlavarak 17yıl
boyunca 'Soprano Saksofoncu"
ödülünü art arda kazandı.
Shorter. 75'ten fazla albüme imza
attığı 35 yıllık sanat yaşamında
yepyeni bır döneme girdiği son albümü
'High Life'ta. besteci olarak caz.
klasik. funk \e pop müziğin
özelliklerini veni \e zengin bir
kanşımda buluşturdu.
Festi\alde varın »ece cazse\erlerle
buluşacak usta trompet trapezcisi
Lester Bmvie ise iyi teknik. büyüleyici
ses ve üstün hayal gücü gibi özelliklerı
Bubber Miller'ın nefesinden Miles
Davis"in müziğine, blues'dan popa
kadar geniş yelpazedeki tüm trompet
geleneğini bir araya toplamış bir
sanatçı.
Grubu 'Brass Fantasy' ile birlikte
sahne alacak olan Lester Bovvie'nin en
ünlü albümleri arasında. dramatik
yönleri ağır basan. yaratıcılığın üst
noktalara tırmandığı ve ırkçılığa karşı
siyahi müziklerın yer aldığı 'The Fire
ThisTime' gösteriliyor. Cazseverler.
yann gece Lester Bovvie's Brass
Fantas> 'nin ardından dünyanın en iyi
\okalistlerinden biri olarak
nitelendirilen Salif Keita'v ı
dinleyecekler.
24 haziran gecesi yine dünyanın ünlü
\okalıstlerinden. bol ödüllü sanatçı Al
Jarreau konserı yeralıyor. Müziği
dünyanın her köşesinde çalınan ve
birçok ödülün sahibi olan sanatçı.
1992'de Rhythm& Blues dalında En
İyi Vokalist' olarak 5 kez Grammy
ödülü aldı ve üç ayn dalda Grammy
kazanan tek sanatçı unvanına sahip
oldu.
Festivalin son gecesi olan 25 haziranda
ise 20 yılı aşkın süredir ününü koruyan
dünyanın en iyi eaz
enstrümantalistlerınden Da\idSanborn
ve saksofonu ızleyıcılere keyıflı anlar
>aşatacak. 20 yıla yayılan sanat
yaşamının sonucu ses getiren 13 LP'si
ve 9 Grammy Ödülü olan sanatçı,
günümüzde de aynı başanlı yerini
koruyor.
'Genç Bir İşadamına' adlı kitabın toplatılmasına kınama
Kültür Senisi- Yavıncılar Birliği. Em-
re Yılınazın 'Genç Bir İşadamına' adlı ki-
tabının toplatılması üzerine birbasın top-
lantisi düzenledi. Toplantıya Yayıncılar
Birligi Başkanı Atıl Ant. eskı Küİrür Ba-
kanı"ve CHP Içel Milletvekili FikriSağ-
lar. kitabın yavımeisi llkkavnak Kültür
ve Sanat Ürünİerı Sahibi Sezai Kaynak.
ışadamı İshak Alaton ve kitabın vazan
Emre Yılmaz katıldı.
Emre Yılmaz'ın. llkkavnak Kültür ve
Sanat Ürünleri'nce basilan ve 2 ayda üç
baskısı yapılan "Genç Bir İşadamına' ad-
lı kitabı. Ankara 1. Sulh Ceza Hâkımligi
tarafından. TCK'nin 426. maddesinüe be-
lirtilen vasa gereği toplatılmiş. bır aydır
en çok satan kitaplar listesınde ılk sırada
olan kitabın matbaadaki 10 bın kopyası-
"SB
Toplantna Emre YılmaA Fikri sağlar. Atıl Ant, İshak Alaton \eSezai Kav nak katıldılar. (Fotoğraf: HÜLYA TOPÇU)
na Emniyet Basın Bürosu tarafından el konulmuş-
tu. Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin mütefer-
rik kararında. kitabın toplatılmasına ilişkin gerek-
çe olarak 'halkın ar ve ha\a dıngulannı incitici ni-
telikte' oiuşiı gösterılivor.
Emre Yılmaz yaklaşık on v ıl başarılı bır ışadamı
olarak vaşadıktan sonra. bütün şirketlerini tasfive
ederek iş dünvasındakı kırlenme ve kendi deyımıv -
le 'insanı köleleştirensistemi' eleştiren bır kitap yaz-
dı. Fakat Yılmaz'ın venı bırahlak felsefesini savu-
nan kitabı "ahlaksızlık'ıan toplatıldı.
Yayıncılar Birliği başkanı Atıl Ant. Emre Yıl-
maz'ın kitabının müstehcenlikle bir ilgısi olnıadı-
ğını fakat polis müdürlerinin. Adalet Bakanlığı vap-
tığı bir ülkede argo iki kelime yüzünden kıtaplann
toplatılabileceğini belirtti. Ant, Alaton a da iieste-
ğınden dolayı teşekkiir erti, fakat işadamlarını Ya-
şar Keınal gibi yazarların davalarına da destek ol-
mava çağırdı. İlkkaynak Kültür ve Sanat Üriınlerı
Sahibi Sezaı Kaynak. Emre Yılmaz'ın kitabında
kullandığı anlatım biçinıi ve sözcüklenn kesinlik-
le arve havaduygularını zedelemediğini belirterek.
kitabın iş dünyasındaki kirlenmenın vansıtılmasın-
dan rahatMz olan kişiler tarafından toplattırıldığını
söylcdı. Kavnak, kitabın toplatılmasını düşünceöz-
gürlüğüne yönelik bir saldırı olarak degerlendıre-
rek. hukukı mücadeleleri sonucunda kitabı Türki-
ve'dc özgür hale getiremezlerse. konuyu Avrupa
lnsan Hakları Mahkemesi'ne eötüreceklerini söy-
ledi.
Eski Kültür Bakanı veCHP Içel Milletvekili Fik-
ri Sağlar ise aydınlanmızın ve yazarlarımızın çağ-
da>laîiH.ıya uzıınan bıryolüa yürüdüğünü, fakat yö-
neticilerin bu yolda çok büyük ayıplar sergiledik-
lerini sövledi. Fıkrı Sağlar kitabı okuduğunu veçok
bcğendiğini belirtti ve >öneticileri bukalemunaben-
zeterek. bir felsefe kitabı olarak görüle-
bilecek bu kitabın yöneticilerin dünyası-
nı eleştirmesine karşın 'genel ahlaka ay-
kın bulunması' gerekçesiyle toplatılma-
sını bir kandırmaca olarak değerlendirdi.
Işadanıı İshak Alaton kitaptaki görüş-
lere katılmadığını. iş dünyasının Emre
Yılmaz'ın vansıttığı kadar kötü olmadı-
ğını, fakat Emre Yılmaz'ın TÜSlAD'ı
ele^tiren kitabını yayınlamahakkını sonu-
na kadar savunduğunu sövledi.
Emre Yılmaz ise toplantıda da en az
kitabındaki kadar ironik \e iğnelevıci bir
\ aklaşım sergiledi. Kitabının tepeden bir
emirle. ^ipşak bulunan hukukı bır baha-
neyle toplatıldığını belırten ^ ılmaz, ışa-
damlannı ve siyasetçileri bırdüşüncenin
yasaklanarak daha çok vayıldığını daha
öğrenememiş 'Osmanlı kafalılar' olarak değerlen-
dirdi. Yılmaz. Alaton'un bu cahil Osmanlılar gibi
davranmadığını aksine kendisinın olava kurnaz ve
çağdaş bir kapitalist gibi vaklaştığını sövledi. Em-
re Yılmaz. ayrıca Alaton'u kutlavarak "O.en akıl-
lı. sansürün önce var edip sonra medva aracılığıv la
bir kimliğe tıkamak \e orada unutulmasını sağla-
mak olduğunu biliyor" dedi. Toplantının en ilginç
ve düşündürücü yanı ise bır kitabın toplattlmasının
kınandığı anda. Mehdi Zana'nın 'Zelal' ve Favsal
Daglı'nın 'Ateşten Portreler'adlı kitapiannın da top-
latıldığının öğrenılmesıvdi.
Saydam bir Corot ve hınzır Baselitz
T ^ astlantılar birkaç gün
frr arayla Paris'teki
A. V Corot'nun çok geniş
kapsamlı 200. yıl anma
sergisine ve Berlin'deki son
otuz beş yılın retrospektifi
niteliği taşıyan Baselitz
sergisine yolumu düşürttü.
ERHAN KARA.ESMEN
Alçakgönüllü. safivet dolu \e alabil-
diğine savdam bir "Corot" ile hınzırın
hınzın bir *"Baselitz"ın adları yan yana
hiç geçmez. Anıa. rastlantılar birkaç gün
arayla Paris'teki Corot'nun çok geniş
kapsamlı 200. yıl anma sergisine ve Ber-
lin'deki son otuz beş yılın retrospektifi
niteliği taşıyan Baselitz sergisine yolu-
mu düşürttü.
Corot resmi bir mutluluk selidir. İzle-
yici içın en az zorlamav la en fazla göz
zev ki tatmini v eren resim türünün bir ör-
neğidir. Ayrıca sanatçının resmi yapar-
ken katıksız bır kev ıfle çahşmış olduğu-
nu (ki Corot'nun resimlerini sonsuzmut-
luluk içinde bovadığı bılinegelir) derin-
den duv umsatır. insana. Kendisine v öne-
lik doğaya çıkışçılığın ve "izlenimci-
ük"in öncülerınden olma saptaması da
aslında katıksız bir sevgiyle resim yap-
ma dürtüsünün bir unsuru olarak düşü-
nülmelidir. Portreler. objeler. ev ler. gü-
neşli havalarda çıkılmış doğadan görün-
tüler. hepsi av nı ılıman ortamda v erli v e-
rini buluyor. Tarihsel perspektifte Go>a
ve Turner ıle az küçüğü Nionet gibi üç
devin arasına sikışmış \e hatta çağdaş-
lan Courbetve Delacroix'nin bile hafif-
çe gölgesinde bir de\ ınmanın adamıdır.
Corot. Cok büvük bır ressam değildir.
belkı. Ama. göz ziyafetıdir. yaptıkları.
Söz Georg Baselitz'e gelince.
1960'lardaki resimlerinden bu yana ta-
nıyageldiğim bir sanatçı oluyor. üstat.
Büyük ressamhğı çok çok tartışmalıdır.
Hatta ressamlığının bile tartışmalı oldu-
ğunu düşünenler. çoğunluktadır ve kız-
gıııca bir dille kendisinden "baş aşağı
Georg" diye söz ederler.
Ortalığı çürütücü bir rutubet ortamına
\e fırtmaya karşın Georg'un başaşağı
edilmiş portrelerini. ağaçlarını, masala-
nnı görmeye gelenler vardı: o gri pazar
sabahında. Çağdaşhk şamptyonu birkaç
meraklı. çok mutlu ve hararetli: diğerle-
ri ise resim görebilmek için başlarını
eğip bükmekten boyun ağrısı çekerek
dolanıyorlar. Serpiştirilmişbiriki heykel
var. ortalıkta. Çok düz ayak nesneler.
Otuz v ıl öncelerden henüz baş aşağı edil-
memiş çerccvelere de asılı. Alabildiğine
sünepe şeyler. Bu oğlan (yirmi küsuryıl
önceki genç ressam adayı Georg) düzgün
resim yapamayacağını görüp derin bir
keder içinde mi doğay ı başaşağı çev irdi?
Yoksa gizli bir deha parçası mı fışkırdı
ve bu şeytanca buluş ortaya çıktı? Pek
belli değil. Yalnız bu hınzırlığın "satıla-
büir yenilik" kategorisine girdıği. çağ-
daş tüketim pazarında kendisine ver bul-
duğu ve Georg'a ün ve para getirdiğı ke-
sin.
"Baş aşağı Georg" uç örneğinden ha-
reketle çağdaş sanatsal tüketimde rT
^,
>er kapan tüm diğer orijinalliklerin
sorgıılaması vapılamaz. Ama. bu
venilikçilik arayışçılığı içinde. in-
sanaklınıhafifealabilmeeğılıminın
kendini gösterdiği başka örneklere
de rastlanabiliyor. (Belki bir başka
yazıda bu konuya daha kapsamlı yer
verilebilir.)
Geçen avın gezintilenne Dietrich
Fischer-Dieskau'lu. Claudio Abba-
do'lu Alfred Brendel'li musiki ak-
şamları da rastladı.
Berlin'de müzik
Dietrich, merakları tutkulara ra-
hatlıkla dönüşebilen bizim sanatse-
ver kuşağımızın >arı tanrılanndan
biriydı. Dipten kavrayıcı tek birer-
kek sesinde rastlanabilecek en yu-
muşak müzikaliteye sahipti. Otuz
küsur yıl önce "V\'interreise"v i kon-
serde kendisinden dinlediğimde ya-
şadığım mutluluğu dünvanın çeşit-
li yerlerındeki tutkulu dostlara kart-
larda. mektuplarda nasil coşkuyla
anlattığımı hatırlatıyorum. Sonrala-
rı başka Schubert'lerını. Brahms'la-
rını dinledim. Mozart, Bach, Messe ve
Oraneto'larda başkalannın yanında izle-
dim. Aktif ^arkıcılığı bırakalı epeyce bir
yıl oldu. Albümleriyle lıâlâ sahip oldu-
ğu yoğun ilgive karşın alçakgönüllü bir
gölgede kalışçılığı benimsediği için. ara
sıra bazı oda orkestralannı >önetmenin
dışında, müzik arenasında dolaşmıvor-
du. Kendısini veniden sahnedegörebile-
ceğımi hiç düşünemezdim. 1996 Ren
Bölgesi Müzik Festivali'nin (ki eli yüzü
Baselitz
düzgünce. ama daha çok ulusal ve orta
karar bir etkinlik) afîşleri arasında Diet-
rich'in fotoğraflan duruyordu. Evet. üs-
tat oradaydı. R. Sehuman'ın uvertürüy-
le iyi bilinen. ancak tümü çok az seslen-
dirilen "Manfred"müziğinin içine ser-
piştirilmiş resitatle kanşık metin okuma-
larında o sovlu fiziğiyle başrollerdeydi.
Sarkı söylemiyordu. Kadife seslenn en
güçlüsünü çıkartagelmiş o benzersiz
hançereden bu kez sadece düz sözcükler
dökülüyordu. O bile yetiyordu.
Köln'ün o çok cici ve insancıl bo-
yutlu konser salonunda olağanüstü
bir akşam yaşandı. kısacası. Eski
havranları ve bir efsaneyi etten ke-
mikten ilk kez gören genç merak-
lılar birlikte yirmi dakıkayı aşan bir
alkış sağanağından sonra uğurla-
dık. büyük adamı.
Ertesi akşam Berlin Filarmo-
ni'nin bir musiki kâbesi sayılabile-
cek kadar ünlü dinleti mekânında
birbaşkaönemliolayı izlemefırsa-
tım oldu. Mimari öğelerinin kes-
kinliği ve iriliğiyle otuz yıldır tar-
tışılıp duran ve hele Köln'ünkinin
ardından tam bir modern hangara
benzetilebilecek bu mekânda gü-
nümüzün çok önde gelen bir piya-
nisti (Affred Brendel) ile adı en
yaygın anılan şefi (Claudio Abba-
do) Beethoven ve Dvorak'la bir
programda buluşuyordu.
Berlin Filarmoni'den sözedelim.
önce. Bu dehşetengiz orkestral ma-
kineyi otuz yıldır çok sayıda kon-
serde dinleme şansım oldu. Epey-
ce bir kez Karajan ile. Birer ikişer
kez CarlosKleiber,EugeneJochum,Igor
Marke>itch, Ferene Ericsav ile. Abbado
ile konserde ilk kezdinlivordum. Tüyler
ürpertici metal üflemeli tınıların akıl al-
maz uyumu ve vaylıların benzersiz gü-
cü ile son yirmi v ılın ortalamasında dün-
yanın bir numaralı orkestrasıvla karşı
karşıyayız. Hatta otuz vıl önceki altın
dönemlerinde Reiner'li Chicago. SzeH'li
Claeland ve Mra\insky'li Leningrad'ın
dışında. son elli yılın ortalaması olarak
da konserdeki etkileyiciliğiyle Berlin Fi-
larmoniilekarşılaştırabilecekbirorkest-
ra olmadığını düşünenler vardır. Belki
biraz abartmah sayılabilecek bu savlar
bir yana. Berlin Filarmoni. tartışmasız
birüstünlüğü sergile^egelir: "Bü>1ikşef-
te çok büyüyebilme; ortadüz a> ak şefler-
le de belli bir düze> in altına düşmeme."
Abbado'lu Berlin. bu ikinci özelliğini
sergilıyor. daha ziyade. Yani birdüzeyin
hep ötesinde. Ama "büyük" değil. Çün-
kii, Abbado "büyük" değil. Gençliğin-
de ttalyan sol hareketinin bir etkinliği
olarak fabrikalarda müzik etkinliği dü-
zenlemiş olması. benim dünya görüşüm-
deki çok sayıda meraklınm kendisine
"büyük sempati" duymasına yol açıyor.
Ama bu benzersiz insancıllık ve aydın
davranış örneği Abbado'yu büyük şef
yapamıyor. Klemperer, Szell, Toscanini,
Münch, Karajan hepsi huysuz ve kapns-
li adamlardı. İnsancıl jestlere yatkınlık-
ları falan da yoktu.
Ama büyük adamlardı. Abbado geçen
akşam orkestrasıyla savaştı adeta. Kuv-
vetli belleği şef kürsüsüne gerek bırak-
madığından. adamlanyla burun buruna.
göğüs göğüseydi. O düzgün hareketli sol
elinin de yardımıvla teknik olarak her
şeyini döktü ortav a. İyi konser oldu. ama
"büyükmüzik" vapılamadı. Yıllarönce
dinlediğimKubelekliveOrmandyli "Ye-
ni Dünya"lan hâlâ coşkuyla anımsıyo-
rum. Abbado'nun sabun köpüğü türü et-
kisi konser çıkışında dağılmıştı bile.
Beethoven 3. konçertodaki görüntü-
süyle Brendel'in lıali de şefinden çok
farklı değildi. Büyük alkışa mazhar.
medyanın sevgilisi bir sanatçı. Aynca ze-
ki, bilgili ve aydın bir müzisyen. Ama
büyük piyanist değil. Bir süre önce yine
bu Berlin'de Schubert tüm piyano yapıt-
lan konser dizisinde "İmprouptu"leri
falan dinlemiştim. Alışılmışın çok iyisi.
Yoğun çalışma ve zekâ ıle vanlabılecek
çok ileri birnoktadaydı. Ama Rkhter'in-
kilerden de epeyce aşağıdaydı. Geçen
akşamki Beethoven'i ise pınltılı. temiz,
ortanın elbette çok yukarısında. Ama iş-
te o kadar. Otuz yıl önceki tutkulu me-
raklılan yeri bir atıfla sözü bağlayayım.
Bize göre Gulda, Brendelin epeyce
özündeydi. Ama vaşam bu. Gulda zıva-
nadan çıktı. ov undan düştü. Brendel tır-
mandı. Sandığımızdan daha iyi tırmanı-
cıymış. Olay işte bu kadarcık.
IŞILDAKVE YELPAZE
ATtLLA BİRKİYE
Beşir Fuad'dan
Memet Fuat'a
Beşir Fuad'dan Memet Fuat'a denememiz çok
yol aldı. Bu deneme "illetinı" Montaigne dünyaya bu-
laştırdı. Bizde de Beşir Fuad. Bence Beşir Fuad, öte-
ki özelliklerınin yanı sıra ilk "deneme "cimizdir de.
"Yazmaya ve yaşama" bakışıyla da o bır "deneme-
c/"dir.
•
Ataç ile deneme, bir ivme kazanmıştı. Batı'dan öte-
ki türierle birlikte Tanzimat sonrası gırmiş; cumhuriyet
dönemine kadar. el yordamıyla sürmüşse de daha
sonra Ataç, denemenin "özgün sesini" sağlamıştı.
Ne var kı tanım hep bir sorun olmuştur. Şimdilerde,
tanımlanamayan yazılar ne hikmetse deneme, oluve-
riyor. Kuşkusuz deneme de böyle bir "tanımsızlığa"
açık bir edebiyat türü.
Öte yandan ise deneme en az yayımlanan ve en az
okunan edebiyat türleri arasında; son yıllarda bunun
olumluya doğru donüştüğünü gözlemlediğimi söyle-
yebilirim. Yine de bu, deneme için çok yetersiz.
Yaşayan ve yazan denemecilerimiz arasında biraz
dolaşacakolursak...
Melih Cevdet Anday, Salâh Birsel, Nermi Uygur,
çokdeğişikbiçemli, özgun denemecilenmizdir, dene-
menin zenginlığıni, farklı tatlarını onların yazdıkların-
da bulmak olanaklıdır.
Adeta Athos, Porthos, Aramis gibi denemenin üç
silahşörüdür. (Vedat Günyol'u anmadan; yumuşak
biçemli denemesinin altını çizmeden geçmek olur
mu?)
Üç silahşörierden söz açıhnca. akla ister istemez
d'Artagnan gelir. Denememizin, d'Artagnan'ı ise Me-
met Fuat'tan başkası değildir.
•
Dağlarda Yüreğim, Memet Fuat'ın son deneme ki-
tabı. Bir deneme abonesı olan Adam Yayınlarf ndan
geçenlerde yayımlandı. (Tum deneme yayımlayan ya-
yıncılar, editörler, Don Kişot'un akrabaları olmasın.)
Dağlarda Yureğim, Memet Fuat'ın Cumhuriyet'te
1994 yılmda "Düşünceye Saygı" başlıklı köşesinde çı-
kan yazılardan oluşuyor. Bu yazılan Memet Fuat, "al-
çakgönüllü" bir biçimde "deneme" olarak tanımlıyor,
kitaba yazdığı Sunu'da.
Makale, köşeyazısı adlandırmalarını iddialı buluyor.
Bunlara "en iyisi gene 'deneme' demek" diyor.
Kitaptaki denemeler, günlük bir gazete için yazıldı-
ğından. tema ve konu çeşitlıliği gösteriyor. Ne var ki
Memet Fuat'ın öteki deneme kitaplarında da olduğu
gibi (Çağdaşımız Makyavel, vb) tema ve konuların bir-
birini ızlediğı arka planda kendini duyumsatıyor.
Memet Fuat son yıllarda daha çok etik sorunları ele
alıyor. Dağlarda Yureğim de ilk bakışta bu niteliği ko-
ruyor.
Bununla birlikte şu veya bu şekilde gündemde olan
edebiyata ilişkin konulara (şiir üzerine, kitaplar üzeri-
ne), kültürel sorunlara ve yazara ybnelik tartışmalara
(Nâzım Hikmet, vb) ılışkın denemeler de yer alıyor.
Bır konuyu. bir sorunu ele alışındakı hoşgöru ve al-
çakgönüllü bilgelik, olağanüstü bir yalınlık düzeyine
ulaşmış dille okura taşınıyor. Denemelerde. büyük bir
sabırla düşüne taşına kurulmuş bird/7 ile karşılaşıyo-
ruz.
Dilin bu özelliği, içeriğin de taşıyıcısı oluyor... Bir
aysberggıbj...
Memet Fuat denemesinin özeltiklerinden biri de
"anlatımcı" özelliği. Denemenin "söyleşı" özelliğini;
"anlatımcı", yer yer "öyküleyen" bır biçemle zengin-
leştiriyor.
Bir başka özellik. daha çok 80 sonrası denemele-
rinde gördüğümüz, ''düşünce alıştırması". Felsefi bir
sorunsallığa giriyormuş gibi görunen, ancak düşün-
ceyi, bır önceki aşamadaüretmeyeçalışan, üretenbir
yazı tekniğı...
Her şeyden önemlisi de söylenenin kolayca anla-
şılması.
•
İki yıl önce Memet Fuat'ın denemecıliği üzerine bır
konuşma yapmıştım. Son bölümü şöyleydi:
...Memef Fuat denemecıliği üzerinde denemesel bır
okuma, bir anlamlandırma yapmaya çalıştım ve gör-
düm kı "Çağımızın Montaigne"/ yanı başımızda.
'Avrupa ve Türkiye'de
Yazın'da Brecht
Kültür Servisi- İki avda bir vayımlanan ve Avrupa'nın
pek çok kcntinde dağıtımı vapılan kültür sanat dergisi
'Avrupa ve Türkiye'de Yazın'ın haziran-temmuz sayısı
Bertolt Brecht'e ayrıldı. Derginin sürekli yazarlanndan
ServerTanilli, 'Brecht Günceldir", Engin Erkiner.
"Brecht ve Düşünemedıklerimiz' ve Mehmet Ünal.
"Yağmur Damlalan' (Brecht Üzerine Aykırı
Düşünceler) başlıklı yazılarıyla Brecht üzerine
değerlendirmelerde bulunuyorlar. Islamiyet üzerine
araştırmalanyla tanınan Faik Bulut. Türkiye'de
İslamcılık' yazısında Türkiye'de politik Islamın
tarihini çeşitli dönemler halinde inceleyerek anlatıyor.
Fransa'da öğretim üyesi olan Şehmuz Güzel ise
yaşamının uzun bir bölümünü Paris'te geçiren sanatçı
Abidin Dino'nun Sovvetler Birliği'ndeki yıllan
üzerine olan >azısının ikinci bölümünü bu sayıda
tamamlıvor. Güzel'ın. Dino üzerine yazıları vakında
kitap olarak da yav ımlanacak.
'Bir Özyaşamöyküsü' Yapı Kredi
Yayınları ndan çıktı
Kültür Senisi - Collingvvood'un "Bir
Özyaşamöyküsü" başlıklı kitabı. Yapı Kredi Yayınlan
"Cogito" dizisinden çıktı. Felsefe ve tarihi bir araya
getirmeye vönelik çalışmalara öncülük etmiş olan
R.C.Coİlingvvood. 20. yüzyılın en önemli tarihçi ve
düşünürleri arasında ver alıyor. Collingvvood, fizikötesi
felsefe alanındaki dâhilerden biri olduğu halde Türk
okurlarının az tanıdığı yazarlardan. \apı Kredi
Yayınları. Collingvvood'un "düşüncenin övküsü"
olarak adlandırdığı bu vapıtı. Ayşe Nihal Akbulut'un
özenli Türkçesj\,le okurlanna sunuyor. "Tarihsel
bilgiye nasıl erişilir" sorusunun yanıtını arayan
Collingvvood kesılip yapıştırılmış bir tarihten değil,
tarihin felsefesinden söz ediyor. 1938'de yazdığı "Bir
Özyaşamöyküsü". felsefeye ait herdüşüncesinin
tarihin felsefesi olduğu belirlemesini en parlak
biçimivle ortaya kovduğu bir kitap.
-\O VITCff ITf %4A
\ y Seyahat Acentası
Balıkçmın diyarında Mavi Yolculuk
hala bir rüya olarak kalmasın!
7K<wi "tyolceduû
rie
r
cuP"ıâ''e; S77i'
r
Mârna'ı". .'H?V
3 ^eTg^ otrı
Kes.r aeDsfı, oır Tana Tanı Parer.'orı 6C0 Df/
Aûa HOtel-Gumbet
OK 1 OOO 000 -TL
Kent Motel-Kerpe
OK 1 500,000 -TL
Hotcl Nazlıtıan-Assos
YP 2 500 000 -TL
İDuyurularımızı, her salı ve persembe Cumhuriyet ten ızleyebilırsmizl
1 istıkial Cad 81/1 Beyoğiu-İST Tei. 0212 249 52 11 fax 0212 293 20 76 f