Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 HAZİRAN 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABITAT - II
Uluslararası Kolaylaştırıcı Grup'un panelinde, 'Otomobillere değil, insana saygı' gösterilmesi istenildi
OtoyoBara evrensel eleştiıi• STK. forumlannda en çok ilgivi
gören "Sürdürülebilir Insan
Yerleşmeleri" panelinde, "yeni dünya
düzeni" çeşitli yönleriyle sorgulandı
ve nükleer silafılanmadan hemen
vazgeçilmesi istenildi.
HABITAT-II Konferansı'nın sivil top-
lum kuruluşlan (STK) forumlanna ayn-
lan Taşkışla'da l haziran toplantılannın
en cok ilgi çekenlerinden biri "Sürdürü-
lebilir İnsan Yerleşmeleri" paneli oldu.
Dünya STK'lerinin kent zinesine katılı-
mına ortam saglamak amacıyla oluşan
"L'luslararası Kolaylaştıncı Grup". "in-
sanlığın ve kentlerin ortak geleceklerini"
tartışmaya açtı. Sürdürülebılirlik kavra-
mının HABITAT-II sürecindeki başlangıç
oturumu kabul edilen panelde. özellikle
ABD'li STK tenısılcilerinin konuşmacı
olmaları ilginç ve dikkat çekiciydi. Dün-
yanın bu en gelişmiş iilkesinden HABI-
TAT-II'ye katılan "hükümetdışı"kurulu^
temsilcileri. küreselleşmeden yoksulluğa,
otomobile bagımlı ulaşımdan silahlanma-
ya kadar neredeyse tümüyle kendi ülke-
lerinin resmi politikalanyla insanlık üze-
rinde sorun yaratan konularda "radikal
eteştiriler" dile getirdiler. Örnegin tartış-
malar sırasında dile gelen bir görüşe gö-
re bir yandan nükleer silahlanmadan hâlâ
vazgeçmeyip öbür yandan sürdürülebilir-
lik kavramını savunmak en büyük çeliş-
l luslararası Kolaylaştıneı Grup'un panelinde. kentlerin yanı sıra kırlann da ihmal edilmemesi gereği dile getirildi. (UĞURGLNYÜZ)
OKTAY EKİNCİ,
MEHMET DEMİRKAYA.
ÖZLEM \ LZAK,
GÜNNUR İLHAN,
MELTEM FIRATLI,
ÖZGÜR ULUSOY
kilerden bınvdi. Dünyada silahlanmaya
harcanan paradan vazgeçilmesi durumun-
da. konut sorunu da dahil olmak üzere bir-
çok sorunu çözmek için gerekli kaynak
zaten kendiliğinden ortaya çıkardı...
Otomobil yerine insana saygı
Washington'daki hazırlıkların "Sürdü-
rülebilir Toplumlar Gnıbu"nu yürüten
Jeffery Barber'in vönertıği oturumda ilk
sözü, Uluslararası l'laşım ve Kalkınma
Politikalan Lnstitüsii temsilcisi VNalter
Hookaldı.
Dünyadaki ulaşım politikalannın insan-
lar için deg.il. '•otomobUlervekamyonlar'"
için belirlendiğini \ urgulayan VValter Ho-
ok. örnegin Afrika'da halkın ancak ">üz-
de 10'unun" motorlu araç kullanmaMna
ragmen Dünva Bankası'nın mılyonlarea
dolar krediyle bu yoksul kıtada bıle dur-
madan "otoyollar" vaptırdıgını belirtti.
Oysa ulaşım için ayrılan kaynakların. ör-
negin bisiklet \b. gibi araçlan kullanan
halkın ulaşım sorununu çözmek ve gü-
venli bir ulaşım sistemi kurmak için ay-
rılması gerektiğini savunan Hook. HAB1-
TAT-II belgelerine mutlaka "demiryolu ve
bisiklet" seçeneklerinin geliştirilmesinin
girmesi için çaba gösterilmesini istedi.
Panelin "Afrika kökenli" ABD'li ko-
nuşmacısı Pa\ulu kamarakatego ise HA-
BITAT-M'nin "sadece kentlerle sınırlı bir
gündemle >etineme>eceğini" dile getırir-
ken oldukça hevecanlıydı. Afrika ve As-
ya'da özellikle "adalarda" yas,ayan mil-
yonlarca ınsanın kenti hâlâ tanımadıkla-
nnı anımsatan Kamarakatego. bunun \a-
nı sira dünva nüfusunun da büyük çogun-
lugunun vine "kırsal kesimlerde" >as,a-
dıklarına dikkat çekerek "asd görev in kır-
lara da kent hi/metlerini götürmek oldu-
ğunıT vurguladı. HABITAT-Ilde bu
önemlı gerçeğin gözardı edılmemesini
isteyen zenci panelist. "Eğersadece kent-
leri yaşanılır kılarsanız. kırlardan göçü ön-
le>emezsiniz vetüm çabalannız da boşa gi-
der* şeklinde konuştu.
ABD'lı STK'ler panelinde sorgulanan
diğer bir ka\ ranı ıse "küreselleşme" oldu.
Panelin tartı^ma bölümünde de özellik-
le "güney ülkelerden" katılımcıların üze-
rindedurduklan küreselleşme konusunda.
örnegin Orıadoğulu bir tartı^nvaeının.
"Sermaye, küreselleşirken emeğin ve hal-
kın daha da verelleşmesini ve hatta kendi
ülkelerinde bloke edilmesini istivor" sck-
lındeki saptaması yoöun alkış aİdı. Pane-
listlerden Sharon Pickett ıse HABITAT
gündeminde bir yandan küreselle^menin
ele alınmasını isterken öbür yandan yine
küreselle^me sürecinde "dümadaki \ok-
sulluğun da nasıl artıp yavgınlaştığının"
hazırhk belgelerinde yer almamı^ olması-
nın eksiklik olduğuna dikkat çektı.
HABITAT YORUMU
Mehter Takımı
ve Yerel Demokrâsi
Içişleri Bakanı Ülkü Güney, 'Alternatif HABITAT girişimlerini eleştirdi
6
Maksath toplantdara izin yok'
OKTAY EKİNCİ
HABITAT-llnın öncü
buluşmaları arasındaki
Dünya Kentler ve Yerel Yö-
netimler Kurultayı. mehter
takımının "kahramanlık
türkiileriyle'*açıldı. kurul-
tay bildırgesine de yansı-
yan "barış ve dayanışma
sö> lemleriyle" sona erdı.
Mehter gösterisi. hemen
anlasjilacağı gıbi. tstanbul
kentini jönetenlerin "firsa-
n ganimet" bilip. evsahip-
liğini kendi ideolojilerini
sergileme güdüsü içinde
"değerlendirme" çabala-
nndan ba^ka bir şey değil-
di. Kurultav bildirgesi ise
dünya kentlerini yöneten-
lerin ortak >>orunlannı çöz-
duydüklan "ev rensrf politi-
kalann" yine ortak arayışı-
nı yansıtıyordu.
Harbiye"deki Askeri
Müze Kültür Merkezi"nde
3Ove31 Mayıs 1996 gün-
lerinde yapılan kurultayın
ev sahipleri>le konukları
arasındaki "anlayış farkı"
elbette ki bu kadarla da sı-
nırlı değildı.
Örnegin, bizimkilerin
söylemlerinde ağırlıklı
sözcükler "yetki"*. "daha
çok yetki", "sınırsız vetki"
şeklindeydi. Konukların
söylemlerinde ise öne çı-
kan kavram "katılım",
"daha çok katılım". "en ge-
niş katılım" olarak özetle-
nebılırdi.
Zaten yine bizimkilerin
"demokrasi~ anlayı^ları da
"seçilmiş başkanlann ken-
tin güçlü ve dokunulmaz
hâkimi" olma özlemlerine
dayanıyordu. Bir tür "de-
mokratik yerel tnonar-
şizm" de denilebilecek bu
yerel yönetim anlavışı.
kentlerimizin her 5 y ılda
bir "seçimle gelen yerel
krallara" emanet edilmesi
şeklinde süregelmiyor
muydu?
HABITAT II konuklan-
mızın demokrâsi anlayışla-
n ise vine seçilmiş başkan-
lann. kenti "demokratik
ilişkiler" içinde yönetme
özlemlerine dayanıyordu.
Bir tür "katılımcı yerel de-
mokrâsi" de denilebilecek
bu yerel yönetim anla\ışı.
Dünya Kentler Kurultayı
bildirgesi için bakın nasıl
tanımlanıyordu:
"Böigelerimizde, kentle-
runizde, kasabalarımızda
ve köylerimizde, bütün
önemli yerel güçlerle. vani
kitle tabanı olan demokra-
tik örgütlerle, semt sakin-
lerinin dernekleriyle. sivil
toplunı kuruluşlan) la. özel
sektör, meslek kuruluşlan,
sendikalar v b. kurumlarla
etldn bir işbirliği içinde ka-
tılımcı kalkınma polmkala-
nnı gerçekleştirmeyi üst-
lenmeliviz..."
Bu satırlan okuyunca.
doğrusu insan düşünme-
den edemiyor: Acaba bu
"ille de işbirliği ve katüınT
diye rutturan konuk beledi-
\e başkanları. beceriksiz
ya da "iktidarsızlar" mı°
Bizimkiler gibı "beledhe
saraylannda" oturmuvor-
lar mı ~! Dedikleri dedik, öt-
türdükleri düdük değil mi?
lstedikleri su havzasını
imara açıp. istedikleri arsa-
ya "helalinden" birkaç kat
daha veremiyorlarmı? Ko-
ca kenti n hem mimarı. hem
mühendisi. hem plancısı.
hem trafik uzmanı. hem
"her şe>r değiller mi'.'
Akıllarının estiği yere köp-
riilü kavşaklar yapıp. akıl-
larının esmedıgi konularda
da "dahiyanefikirlerle
1
" so-
runlan çözmüyorlar mı?..
Bunlar. ne biçim belediye
başkanlan!..
Nevse ki bu türden me-
raklan. yine kurultav bil-
dirgesindeki kimi vurgula-
majar hemen aiderebiliyor.
Örnegin " HABITAT-
H'nin resmi konferansına
iletilmek üzere hazırlanan
taslak metinde. "Bu çalış-
malar (işbirliği. katılım.
yapıcı di>aloglar vb.). in-
san yerleşimlerinin \erimli
ve uygun yönetimini amaç-
lamaktadır" denıyor.
Demek ki son yıllarda
Türkiye'de de sıkça günde-
me getinlmeye başlanan şu
"güçlü başkanlık" düzeni.
aslında kentler için değil.
belki de sadece yine şu
güçlü yerel yöneticiler için
"verimli"" sonuçlar yaratı-
vor. Örnegin kentin dört bir
vanı kaçak yapılaşmayla
dolsa bile. kimse kalkıp
"seçimle gelen" güçlü baş-
kandan hesap soramıyor.
Öyle olunca da bundan el-
bette ki en büyük zaran
yine "kent" görüyor. Ve iş-
te sonunda HAB1TAT-
ITnin gündemini de dol-
duran sorunlar yaşanıyor...
Biliyorsunuz. HABI-
TAT-II. "çözümdeortaklık
anlayışını" sa\unuyor. Bu
bir "kentzirvesi'" olduğuna
göre öncelikle de
belediyelerin bu anlayışı
anık yaşama geçirmeleri
gerekiyor. Nasıl mı? Diler-
seniz Paris Bölge Meclisi
ve Dünya Metropoller Bir-
liği Başkanı Michel Gi-
raud'un 30 mayıs günü As-
keri Müze'deki kısa
yanıtını bir kez daha din-
leyelim: "Y'urttaşlann da-
ha çok katılımının sağlan-
ması ve ortaklıkta ivi niyet
ve gönüllülüğün olması_."
İnsan yerleşimlenyle ilgili ulusla-
rarası işbirliği vedayanışmayı sağla-
mak amacıyla düzenlenen HAB1-
TAT-II Kent Zirvesi yarın resmen
başlıyor. Konferansa 20 bine yakın
kişinin katılmasının beklendiöini be-
hrten HABITAT- II Genel Sekreteri
\\alh N'doM. "İstanbul konferansa
hazır. dunvava hazır"dedı Içışlerı
Bakanı L'lkü Günev konferans dola-
yısıvlaalınangüvenlikönlemlerinin.
ülkenin tanıtımında toplantının ken-
disi kadar önem taşıdığını ifade etti.
Genel Sekreter N'dovv. dün Cemal
Re^ıt Re> KonserSalonu'ndadüzen-
lediği basın toplantisinda konferan-
sın bir zirveolmamasına ragmen çok
sayıda devlet başkanı ve başbakanı
ağırlayacağını anımsattı. N'dovv. kon-
ferans için şimdiden 5 bine yakın he-
yet üvesinın geldiğini. b bın kavıtlı
hükümet dışı kuruluş üvesi bulundu-
ğunu vekonferansın3 bine yakın ba-
sın mensubu tarafından ızlendiğinı
belirtti. \Vally N'dovv. en kiiçük ülke-
lerin bile konferansa 40-50 kişilik he-
vetlerlekatıldıgınaişaretederek HA-
BITAT- H"yeyaklaşık20bin kişinin
katılmasının beklendiğinı söyledi.
Içişleri Bakanı C'lküGünev. istan-
bul Valisi Rıdvan Y'enişen'le birlikte
İstanbul \'aliliğı"ndegerçekleştirdigi
toplantıda. HABITAT-II Konferan-
sı'da alınan güvenlik önlemlerı hak-
kında bılgi verdi. "Bizim amacımız
ne vatandaşlanmm huzursuz etmek
ne de burava gelenleri "Burası polis
devletı' gibi vanlış düşüncelere sevk
etmektir" dıyen Günev, B\I ile Türk
hüküınetı arasında imzalanan anlaş-
ma gereğı. konferansların yapılacağı
binaların HABITAT-II boyunca
BM'ninsorumlulugunaterkedildiği-
ni belirtti. Güney. BM tarafından gö-
rev lendırilen polis say ısının"topu to-
pu30tane" olduğunu söyledi. Güney.
bunun yanında görevli Türk polisi sa-
yısının 400 olduğunu vurgulayarak
Türk polisiyleyabancı polıslereaynı
imkânların verildiğini savundu.
Içişleri Bakanı Güneş. "alternatif
HABITAT
1
etkınlıklennede degıne-
rek. "Biz bu kunudaki duvurnlan al-
dık, burası demokratik bir ülkedir.
herkes toplantı vapabilir. ancak bu
toplantılar kanunlarçerçevesinde>a-
pılmalıdır. Bu alternatif toplantılar.
dünva çapındaki bir toplantıvı sabo-
te etmek amacını taşıvorsa onu engel-
lemek bizim en doğaf hakkımı/dır'
NDIAİ DE PÂRLÂMiNTARfOS PARA EL
PARLAMENTERLER FORUMÜ
IstanbuL 31.05-01.06
HABITAT Küresel Parlamenterler Grubu'nun iki gün siiren toplantısında. çalışmalann konferanstan sonra da sürdürülmesi kararlaştınldı.
Parlamenterler Forumu'nda korsan konuşma
Foruma katılan bir kadın katılımcı, polisin 1 saat sorguladığını söyledi
Global Parlamenterler Forumu.
yeterli konut hakkının bir insan hak-
kı olduğunu kabul ederken savaş ve
terorizmı de lanetledi. Deklarasyo-
nun yay ımlandığı toplantı bir de kor-
san konuşmaya sahne oldu. Av rupa
Parlamentosu Sözcüsü olduğunu
söyleyenbirkatılımeı.düzenledikle-
ri basın toplantısı sonrasında güven-
lik güçlerince 1 saat boyunca sorgu-
landıklarını ileri sürdü.
BM üyesi ülkelerin parlamenterle-
rinin katılımıyla öncekı gün başla-
yan ve dün sona eren Global Parla-
menterler Forumu'nda. sürdürülebi-
lir insan yerleşimlerinin etkinliginin
sağlanması ve arttırılması. herkes
için yeterli konut olanağı yaratmayı
amaçlayan yerel ulusal. alt bölgesel
ve küresel düzeydeki kamu politika-
lannın oluşturulması istendi.
Parlamenterler. yasal organları
gözlemleyecek makamiar kurmak.
sürdürülebilir insan yerleşimleri ıle
konut konusunda kamu politıkaları
tasarlamak ve uygulamak üzere her
türlü hükümet düzeyinde özellikle
de yerel düzeyde idari yapıların ye-
nıden düzenlenmesinin teşvtk edil-
mesi konusunda görüş birliğine v ar-
dılar. Çevrenin korunması önceligi-
ni vurgulayan parlamenterler ayrıca
insan haklarına bağlı. cınsler. ırklar.
etnik gruplar ile kadın ve erkek ara-
sındaki eşitligin önemini vurguladı-
lar.Sonuç deklarasyonunun kabul
edilmesinin ardından yapılan seçım-
lerde Global Parlamenterler Yöne-
tim Kurulu Başkanlığı'na yeniden
Oscar Lopez \elarde Yega seçıldi.
Seçımın ardından kürsüye gelen
ve AP Sözcüsü olduğunu söyleven
bir kadın katılımcı. HABITAT-ll'den
beklentileri konusunda önceki gün
düzenlediklerı basın toplantısından
sonra polis tarafından otel odaların-
da 1 saat sorgulandıklarını söyledi.
Adını açıklamak istemeyen ve bu ne-
denle de forum kayıtlarına geçirile-
meyen kadın katılımcı. ıfade özgür-
lüğü içinçalıştıgını vebuyapılanlan
kabul edemeveceöinı kavdettı.
rol arayışında
İlk kez bir araya gelen vakıflar, üçüncü sektör olarak sorunların çözümüne katılmak istiyor
Dünyanın 52 ülkesinden vakıf
temsilcileri. Ortaklar Forumlan çer-
çevesinde düzenledikleri "Uluslara-
rası Vakıflar Forumu"nda sorunlara
ve çözümlere "ortak" olmak için bir-
arayageldiler. İstanbul'da öncekı gün
yapılan ve dünyanın "ilkvakıflarara-
sı forumu" olma özellıginı de taşıy an
toplantıda. istanbul Deklarasyo-
nu'nun ana hatlan belirlenirken, bu
deklarasyonda yer alacak sonuçları
yaşama geçirecek bir Uluslararası
Eylem Komitesi'nin oluşturulması
kabul edildı.
Türkiye Üçüncü Sektör Vak-
fı'ndan (TÜSEV) Zekai Baloğlu. 5
haziran günü yay ımlanacak olan dek-
larasyonda insan haklarından top-
lum. kültür. bilim. eğitim. sağlık ve
ekonomiye kadar pek çok alanda hü-
kümetlerin tek başlanna üstesinden
gelemeyeceği stratejik sorunlara yö-
nelik çözüm arayışlannın yer alaca-
ğını ifade etti. Deklarasyonda. BM
üyesi ülkelere daha yaşanabilir bir
toplum için gerekli rnalı. yasal dü-
zenlemeleri sağlamalan önerilirken,
adil. eşitlikçi bir siv il toplumun geliş-
mesinde bagımsız vakıfların önemi
vurgulanıyor
Konferansta söz alan konuşmacı-
lar da deklarasyonda azınlık haklan-
nın. çevrenin korunması. göç sorunu-
na yer verilmesı gibi taleplerde bu-
lundular. Katılımcılarkonuşmalann-
da. bırinci sektör olarak adlandırılan
kamııdan bagımsız olnıası gerektiği-
ni vurguladıkları vakıfların. ikinci
sektörün (özel sektör) eline düşme-
nıesı gerektiğine de dikkat çektiler.
Vakıflararası bir deneyim alışv eri-
şine de olanak tanıy an forumda. fark-
lı ülkelerden gelen temsilciler. kendi
ülkelerinde yaşanan sorunlara vakıf-
ların geliştirdiği projeler konusunda
da bilgi verdiler. Brezılya Çocıık
Haklan V'akfı'ndan toplantıya katı-
lan sosyolog Ana Maria VVilheim.
vakfın temel amacının. i> yaşanıında
sönıürülen sokak çocuklannın dıı-
rumlarının iyileştinlmesi olduğunu
söylerken. Güney Afrikalı ElaineDa-
vie, ırkçı hükümetin sona ermesıyie
su yüzüne çıkan barınma sorununa
vakıflann ürettiği çözümler konusun-
da bıl»ı verdi.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
'Kan Kanı Yıkamaz!'...
Elimde, 1977'den beri isveç'te sürgünde yaşayan,
Siverekli bir Kürt yazarın kitabı var: Mehmed Uzun'un
"Nar Çiçekleri".
Sıla hasreti... Özlem, acılar... Çokkültürlülük üzeri-
ne düşünceler... Siyasal çözüm arayışı...
Doğrular ve elbette bazı yanlışlar yan yana.
Ama "insan"a etnik kökenlik penceresinden bak-
mayan, insanı dili, dini. rengi ne olursa olsun "insan"
olarak gören, duyarh bir kalemin ürünü hepsi de.
"Evrensel"\ yakalamış bir kalemin...
• • •
Mehmed Uzun. çeşitli ülkelerden 40 kadar sürgün-
deki yazarın katıldığı bir toplantıda sormuş: "Sürgün
ülkesindeki yenı yaşamınızın ilk 5 yılında, yeni ülke-
nizle ilgili hiç rüya gördünüz mü?"
Hayır!.. Tüm düşler gerıde bırakılan ülke veyaşam-
la ilgili.
Sayın Uzun, "sürgünü seçen" yazarlarla "sürgüne
gitmekzorunda kalan "lar arasında da bir ayrım yapı-
yor. Fitzgerald ve Hemingvvay gıbi birincilerdeki.
"ustalıkla işlenmiş hafiflığe" dikkati çekiyor. Nâzım
Hikmet'i, Saroyan'ı. Broch ve Faiz'i onlardan ayı-
ran bir özellik buluyor:
"...büyük bir ustalıkla bireyselleştirilerek işlenmiş
acılı bir tarih, sessız bir hüzün. sözcüklerle ifade edil-
meye çalışılan bir hasret, vahşetin ölüme gönderdi-
ği insanlara yakılmış bir ağıt, ölüleri izlemenin verdi-
ği birpişmanlık duygusu..."
Yazar çok eskilerde Diyarbakır'da tanıdığı bir Erme-
niye yıllar sonra Montreal'de rastlamış. Artık çok yaş-
lanmış olan Ape Vardo şöyle demiş ona:
"Mesleğim kunduracılık ya, bu dünyaya da çıvi çak-
tım oğul... Her gün nıye geldim dıye lanetler yağdır-
dığım bir dünyanın muhtarı oldum."
Ape Vardo da geçmışte "solcu" olduğu için ceza-
evıne konulanlardan. Anayurdunu terk etmek zorun-
da kalanlardan. Ama Kürdün. Ermeninin başına ge-
lenlerin birçok Türk solcusunun da başına gelmedi-
ğinı kim söyleyebilir? Sorun etnik midir, yoksa siya-
sal mı?
• • •
Mehmed Uzun soruyor:
"Kürtlerin Türkiye 'de Kürt olarak, kendi kimlikleri,
dillerı, kültürleri, sanat ve müzikleh, gelenek ve gö-
renekleriyle yaşam haklan varmıdır?"
Çokkültürlü bir ülkede "tek ulus, tek kültür" düşün-
cesinı eleştiriyor. Kürtlerin çok eski ve zengin bir dil-
leri olduğunu söylüyor. Kürtçe eğitim. TV ve Kürdo-
loji enstitüleri istiyor... Yer isimlerinın, köy isimlerinin
değiştirılmesinden yakınıyor.
Haklı mı?
Kürtlerin Türkiye'de Kürt otarak yaşayabilmelerini
isterken haklı!.. Isim değiştirmelerine karşı çıkarken
haklı!..
Ama diğer konularda haksız!
Ulus başka, etnik grup başkadır... Bu topraklar üze-
rınde 24 etnik kesım yaşıyor. Ama bu. "tek ulus" dü-
şüncesiyle çelişmez... Fransa'da ve ispanya'da da
çok sayıda etnik topluluk hem de "kendi bölgele-
ri"ndeyaşıyorlar. Ama "tek" bir Fransız ulusu ve "tek"
bir Ispanya ulusu var!
"Ulusal kültür" de elbette ki "tek"tır. Ama o ulusal
kültürü oluşturan. çok sayıda "alt-kültür" bulunur... Et-
nik, bölgeselyadasınıfsal kımlikler, "ulusalkımlik"ile
çelişmez; onların ortak yanları "ulusal kimliğı" oluş-
turur!
Japon ditbilimci Goichi Kojima'nın araştırması or-
tada: Türkiye'de birbirini anlamayan 13-14 kadar
Kürtçe konuşan kesim bulunuyor. Bunların hiçbiri-
sınde de sözcük sayısı birkaç binden fazla değil. Üs-
telik o sözcüklerin de önemli bir kısmı Farsça, Arap-
ça, Türkçe, Ermenice, Yunanca vb. kökenli.
Fransa gibi demokratik bir ülke niçin Brötonca eği-
time izin vermiyor? Bu dilde 10 binden daha az söz-
cük bulunduğu için!.. Yoksul bir dille "kendiyurttaş-
larına yeterli bir eğitim verilemeyeceği" için!
"Resmi dil" başkadır. "anadıl" başka.
Türkiye'de isteyen ıstedıği dılı öğretmek ıçın "kurs"
açabilmelıdir... "Yasaların çizdığı çerçevede", iste-
yen istediği dılden yayın yapabilmelidir... isteyen, bir
alt-kültürü araştırmak için "araştırma merkezi"de ku-
rabilmelidir...
Ama devletin görevi. ayrılıklara değil, benzerliklere
destek olmaktır!
• • •
Mehmed Uzun. kitabının bir yerinde, "Ülkemdeki
anne-çocuk ilişkisindeki o anlatılmaz sevgi ve sıcak-
///("diyeyazmış.
Niçin Kürtlerdekı. Süryanilerdeki, Türklerdeki falan
diye ayırmamış da "ülkemdeki" diyor? Çünkü bın yıl-
dır birlikte yaşamış olmanın yarattığı bir "ortak kül-
für"dür söz konusu olan!
işte "ulusal kültür" budur!
Mehmed Uzun. Türkiye'nin bölünmesini istemiyor;
ama "kültürel özerklik" istiyor... Ve Yugoslavya örne-
ğinden gereken sonuçları çıkarmıyor.
Tito farklı etnik kesimlerin yaşadığı bir ülkede -Sa-
yın Uzun'un istediği gibi- farklılıkları kurumsallaştır-
dı... Ve uluslaşamayan Yugoslavya halkı, Tito'nun ölü-
münden sonra, bu modelin bedelini çok ağır ödedi!
Atatürk isefarklılıkian değil. benzeıiikleri kurumsal-
laştırdı... Ve tüm ihanetlere ve dış kışkırtmalara kar-
şın. ölümünden bunca yıl sonra. Türkiye hâlâ ayak-
ta!
"NarÇiçeği"ri\n yazarı. bir Kürt atasözünü anımsat-
mış:
"Kan kanı yıkamaz."
Bu inançta olan bir aydınımız o güzel kitabını niçin
"sürgün"de yazsın? "Tekyurt. tek bayrak, tek resmi
dil" diyebilen insanımızla, demokratik düzeyde tartı-
şamayacağımız hangi konu olabilir?
24 etnik kökenin katkılarıyla oluşan bu ulus, Meh-
med Uzun'larını dışlarsa küçülür... Kazanırsa büyür!
Umutlannızı
Fidan
Dikerek
Yeşertin
ORMAN BAKANLıĞı
AĞAÇLANDıRMA VE
EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜCÜ
Biliminsanlan üniversiteyi ve sistemi tartışıyor
BİLİM VE EĞİTİM
EMPERYALİZMİProf. Dr. İzzettin Önder Unıversıte. eğitim emperyalızminin
saldınsı altında. Prof. Dr. Korkmaz Alemdar Prof. Dr. Yaman
Örs, Prof. Dr. Ali Nesin. Doç. Dr. Nuray Denli Tokyay,
Dr. Yasemin Oğuz, Mustafa Ürgüplu. Sinan Vargı bilim
kunımlannın reV.lamlara çıkmasını eleştınyor. OES Onur
Kurulu Üniversile reformu konusunda ılkeler. Prof. Dr. Melih
Ersoy LJnıversılede katılımcı yönelim anlayışı. Prof. Dr. Şafak
Alpay Ünıversitelerimiz ne durumda? Prof. Dr. Semih Koray
Kapitaiızm ve bılım-ıeknolojı ilışkısi. Prof. Dr. Gediz Akdeniz
Yeni Dünya Düzeni'nde fızikçilerin geleceği.
Yazılarıvla
Mh
*" *
r
^ - *•
N
*
h r t
»^»osiu. Aun BUZ«.
' N«^«t ç«4«tay. Yuc.l ç^lar. CrUlMtin Çalıy.
MymtT llmty* Çı^. Ztki llk«r Do^an. Hikm«t Gokaip. M«tin Hotinli.
AhfMt bum. fMMt Okan. Do^u Parinf^. F«yza P«rırvç«k.
Camal Yıldnm. T«mr Vılnuı. Ahnnt Muri Yüks^.
Abonc koşullan: Yurti^i 6 aylık 550 000 TL.. yıllık 1.000.000 TL.
Avrupa ve Ortadoğu yıllık 60 DM, Amerıka ve Uzakdoiju 60 S
Abone bcdcli içirv Ender Helvacıo^lu Türkiye I; Bankajı Istanbul-
Kızıltoprak Şubesı Hesap No: 1071 343539 Posta Çekı No: 673654
Vaufina AdrMi: Yoi sokak. Polat Celil Ağa l;ham. Kat:S
Mecıdıyeköy/tstanbul T«l: (0212)212 10 66 Fax:(0212)288 48 05
Haziran sayısı bavilerde
BİR UÇAK PENCERESINDEN
ÜSTÜN TEKNOLOJİ
MANZARALARI
EGE PEN SUPER SERİ PROFILLERİ
RAL KALİTE BELGELİDİR.
3 odacık 3 conta
EGE PEN,
MAZHAR ZORLU HOLOİNG
ÜRÛNÜDÛR
EGEPENSİSTEM33,
güvencesinde ülkemizin en gelişmiş
PVC Pencere ve Kapı sistemi.
EGEPENSİSTEM 33 ile tanışmakta
sizin için yarar var.
"teknolojide son nokta"