Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 1996 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Atatürkçü Düşünce ve Hoşgörü
M. İSKENDER ÖZTURANLI AtanMçüDüşünceDernegikmir
Şuhesi Başkam
f'THnr' "^T">garlık. bağışlama ve züjıe. Dınsel yönetım verine dünyasal yö-
^ ^ ^m I hoşgörü demekrir. Ba-
^ P H I ğışlama nedir bilme-
H I \enu>gartık.u>garlık
^K J değil zorbalıkrırki, çö-
Bu tüınce Atatürk'iindür. Yaşamı bo-
yuncauygarlığı \e ınsanhaklarını savunan
bir de\ let adamıdır Atatürk. Laıkliğın ve
insan lıakları düşünc'esinin uygarlığın bir
ürünii olduğumı çok ıvı gözleven bır vöne-
tinı ustasidır.
Hoşgörü doğaya uygunluk. insan hakla-
rma uvgunluktur. Voltaire'in dılıyle söyle-
yecek olursak: "Hoşgörü insanlığın en gii-
zelvanıdır. Hepinıi/eksiklikk'rk'.tanılnıa-
laria yoğrulmuşu/.. Birbirimizin nudalalık-
larını karşıltklı olarak hoşgörelim. Doğanın
ilkyasası budur."
Hoşgörü nedır bılmeyen ın.san dar dü-
şüncelidir. Kendisi gıbı düşünmevenieri
keııdı düşüncesıne getirmek için zor kul-
lanır. Yüzyıllarca süren \e engızısyon kı-
yımlannı yaratan. insanları kazıklarüstün-
de öldüren. ateşler ıçinde yakan bagnaz
düşünce. hoşgörmezhğın yarattığı birdü-
şüncedır. Bu düşünce Doğu'da Nesimi'nın
derisını dıri dırı vüzmüş. Hallac-ı Man-
sur'u acıma.sizca yok etmıştır. Dının top-
lumsal >aşama karışması yüzünden mey-
daııa gelmiştır bu olay lar. Ve özgür düşün-
me \oksunluğundan kaynaklanmıştır.
Laik düşünce. böy lesıne bırbağnazlığııı
karşısına çıkan bir düşüncedir. Hoşgör-
mezlik'ebirtepki olarak çıkmıştııgün yü-
netım bıçimını getırmiştır. Bütün dinlere.
bütün inançlara saygılıdır laıklik. Nasıl
hoşgörü özgürlüğe benzerse. laiklik de
onun gıbı özgürlüğe benzer. Nasıi şimdi-
y e kadar kimse. -özgürlüğü yalnız istemek-
İe ekle edememiş, sonsuz bir özen vç u\a-
nıklık göstermediği siirece koruyamamış-
sa" laiklik de onun gibıdir. Laiklik sa\aşı
bir bakıma özgürlük sa\aşıdır. Laikliğin
eldeedilmesi.özgürlüğüneldeedılmesine
bağlıdır. Tıpkı özgürlük gıbı laiklik de son-
suz bir özen ve uyanıklık ıster. Ancak la-
ıklikle hoşgörü ılişkılerinı ıncelerken. laik
düşüncey i y aratan özgürlüğün bır hak. hoş-
görünüııse bir erdem olduğunu unutma-
mak gerektır.
Ne var ki hereylem.herdavranışhoşgö-
rülemez. Görülmemelıdır de. Özgürlükle
hoşgörü arasındakı ınce çızgıyı gözden
uzak tutmamalıdır. Bu çizgıv ı gerçekçi bi-
çınıde saptayaınayan yönetimler. toplum-
sal dengeyi bozarlar. Lfak tefek kusurları
bağışlamayan, bağışlamasını bilmeyen ki-
şı. hoşgörürbır kişi olmadığı için. uygarda
sayılamaz. Böyle bir kişi hoşgörmezliğin
çukurunda yaşar hep. Hoşgörmezlik ise.
kımı zaman dinsel bağnazlık. kımı zaman
da sosyal ve siyasal bağnazlık bıçıminde
çıkar karşımıza.
Ku.sur. bırışte vada bıreylemde "bilıne-
dcn yanüma"dır. Bir yanlışlığın bulundu-
ğu verde kesınlıkle kusur da vardır. Yan-
lışlık ve kusur hiç kuşkusuz insan ıçın bır
eksiklik. bır özürdür. Kusuru ve kusurlu-
luğu ortaya çıkarmak da. bır şey ın ya da bır
eylemin özrünü ayrımsamaktır. Ne var ki
kusuru bulmak başka. kusuru bağışlamak
başka şevdır. "Kusura bakma" diyen \e
davranışından ötürü özür dıleyen bır kışı.
bağışlanmasını istıyor. karşısıııdakınden
hoşgörü bekliyor demektır. Bu nedenle
"Kul hatasız olmaz, tövbe Yarabbi" deme-
miş mıvdi birzamanlar koca Yunus. Bılge
bir şeyh (15. yüzyıl medrese hocası) şu dı-
zeleri yazmamışmıydı haklı olarak: "Tö\-
be Yarabbi hata rahına girdiklerime / Bilip
ettiklerime bilmevip ettiklerime."
Suç ıle kusuru bııbirinden aytrmak ge-
rekir. Suç. her zaman bilerek ve isteyerek
ışlenır. Bılıncın bulunmadığı yerde suç da
yoktur. Bu nedenle suç bağışlanınaz. anıa
kusur bağışlanabılır. Çünkü dünya yiiziin-
de kusursuz bır kışı buiıııak hemen hemen
olanaksızdır. Bu nedenledir kı "Dünyada
kusursuz iki insan vardır. Biri olmüştür.
öteki de doğmamıştır" sözü. doğru sözle-
rın belkı de en doğrularındandır.
~Vanılmak insan içindir" v e kusur. insa-
nın bılmeden. istemeden yaptığı şeylerdır:
ama. sürekli yanılnıaların nasıl bir sonuç
doğuracağı belli değildır. -Doğru sözdür
bunu>az/Hataörnekolamaz"tekerleme- •
sı bu gerçeği beiırtmek ıçın sövlenmiş ol-
sa gerektir. insan bir konuda yaııılabilır;
ama.aynı konuda bırkaç kezyanılırsa o za-
man iş değişir. Böyle bir durumda artık o
insanın kimseden hoşgörü beklemeye hak-
kı yoktur. İnsan yaşamında olduğu gıbi
toplumsal yaşamda da yanılgılar sürer gı-
der ve durmadan vmclenırse bu. "birevsel
olduğu zaman aptallık. toplumsal olduğu
zaman da hainlik" olarak nıtelenebılırko-
layca.
Bu nedenle bize bağımsız ve özgür ya-
şayacağımız bir vatan armağan eden Mus-
tafa Ketnal. bazı konulaıda hoşgörülü ol-
mamıştır. Laıklikten hıçbır zaman ödün
vermemiştir. Çünkü laiklik.TürkiyeCum-
hurıvetı "nın temel taşı ve demokrasinin on-
suz olmaz ilkesıdir. Bu nedenle Atatürk. la-
iklik ilkesinin karşısındaolanlarıhiçbir za-
man bağışlamamış ve hoşgörmemiştir.
Kendisinehakaretedenleri.canınakıymak
isteyenleri bağışlanııştırda. Bursa'da Arap-
ça ezan okumava yeltenen hoca eferrdiyi
bagışlamamıştır. Dm de\ letıni. şeriat dev-
letini getirmek isteyenlere karşı hoşgörü-
lü olmamıştır.
Hıç kuşkusuz bu yaklaşim doğru ve ger-
çekçi bir vaklaşımdır. On sekiz yaşını he-
nüzdoldtiian cumhuriyetçocuklanna "Ab-
dülhamit'in torunlarT di\e seslenen poli-
tikacılar bağışlanabılır mı hiç? "Anavasa-
yı din kurallarına göre dcğişrireccğiz" diye
haykıran bır polıtikacıvı hoş görebilir mi-
siniz kolay kolay'.' Dını ve dın duygusunu
kıyasıya sömüren bır siyasal partınin etkin-
liklerine seyırcı kalmanız doğru olur
mu'.'Atatürkçü düşünce. halkı iktıdara ge-
tırerek cumhuriyetı kurmuştur. Akıl ve bı-
limi iktıdar vaparak laikliğı getirmıştır
gündeme. Atatürkçü düşünceye göre. dının
yeri tapınaklardır. Dinın yeri. "rnakamla-
nnenyükseğiolan vicdaniardır". Dev let iş-
lerinde. de\let yönetımınde dın ve ınanca
ver yoktur. Dev let ınançladeğıl.akıllayö-
netilir. Çağımızın toplumlannı 13. yüzvı-
lın yasalarıyla yönetmeye kalkışmak. ay-
mazlıktan başka bır şey değildır.
Bu nedenledir kı Atatürk. dini kendı
amaç \e tutkulanna araç yapan "hoca kı-
lıklı yalancı bilginler'"i ve çağın gerısınde
kalmış bağnazları hıçbır zaman bağışla-
mamış. bu gibılere ödün vermemiştir. Şu
sözcüklerle çıkmıştır karşılarına: "Onla-
nn olumsuzyönde atacaklan her adım, yal-
ntz benim kişisel inancıma değil, v alnız be-
nim amacıma değiL o adım benim ulusu-
mun yaşamıyla ilgili. o adım uiusumun ya-
şamına karşı bir kasıt, o adım uiusumun
yüreğine gönderilmiş zehirli bir hançerdir.
Benim ve benimle aynı düşüncede olanla-
nn yapacağı şev, mutlaka ve mutlaka, o adt-
mı atanı tepelemektir.*"
Bilindiği gibi Atatürk. dünyanın en bü-
yük kültür devrımcilerinden biridir. Öz-
gürlük \e uygarlıktan yanadır. Ne varki ge-
rıcılere karşı tepelemeksözcüğünükullan-
mıştır. Nıçın kullanmıştır? Neden kullan-
mıştır'.' Öncelıkle behnelim ki bu tümce.
dındarkişılere karşı degil. dındevleti kur-
mak isteyenlere karşı söylenmiştir. Amaç-
ladığı kişiler. yobazlar ve bağnaz. çağın dı-
şında din sömürgenleridir, Müsiümanlar
değildır.Uygarlık ve ılerıcılik alanmda hoş-
görülü olan Atatürk. gericilerin karşısında
hoşgörmezdır. Yobazlıgı ve bağnazlığı
hoşgören toplumların. uygar olanların
ayakları altında kaldıklarını görmüş ve
göbtermeye çahşmıştır. "Değişmez yasa
yapmaya kalkışan biryönetiminzulüm >ö-
netimi" olduğunu söylemış, bu nedenle
ulusal egemenliğe karşı olan davranışları
hoşgörmemış ve bagışlamamıştır.
Bağışlama. uygarlığın bir gereğidir.
Ama uygarlığı yok etmek ısteyenlen bağış-
lamak, uygarlığın anlayacağı bir mantık
değildir.
GB ve Halk Bankası'nda Reform Zorunluluğu
NAZIM TL R/VL Aniulnı BUIIMI AvıtkutUınnchın
G
ümriJk birliği sürecinin. ülkemizde
ortayaçıkardığı ve tiim ilgili çevre-
lercc öııcelikle kabııl edilen. ülke-
tniz küçük işletmelerinın AB iilke-
lerı karşısında rekabet güçlerinin ol-
madığı konusundaki saptama. ku-
rultiş anıacı küçük ışletmeleri desteklemek olan
Halk BankaM'nın tfagürıe kadar ortaya kovduğu
bankacılıkanlayışınıri veasıl işle\ini neölçüdeye-
riııe »etirdiğınin ırdelenmesini zorunlu duruma ge-
tirmiş bulunmaktadır.
Halk Bnnkasrnın kııruluş amaçları ve bankada
biriken kanııı fbnlann'ın kullanımının genel gözle-
ıııi. bankanın za.nıan içinde siyasi iktidarların kısa
vadelı popıilist polıtıkalarının aracı olarak görülen.
dev let bankoM olnıanın bilinen hastalıklannı taşı-
yan. geniş ve hantal kadro>u ıle ülkenıiz işletmele-
rinin yüzde 95"ini oluşturan kesimı geliştirmeye
katkı sağlanıadan. a->ıl işlev inden giderek uzaklaşan
birdev let işletmesı haline geldiğini ortaya koymak-
tadır.
Özellikle. gümıiik birlifi sürecinin başladıgı gü-
nümüzde. küçük işletnıelerin öneminin artık ülke-
mizde de vurgulanmaya başlanmaM, bankanın bu
alandaki öncnıli yük.ünılüliiğü ve işlevini ön plana
çıkarırken: Halk Bankasfnın bu işlevi yerine getir-
mekten uzak bir tutum içinde. siyasi iktidarları kı-
sa vadeli politikalarına hiznıeteden. bilinen biirok-
rasi ahşkanlıklarını koruyarak. sözde küçük işletme
bankacılığını sürdürdüğügözlenmektedir. Gümrük
birliği sürecinin otuz yıl önce başladığı dikkale alı-
nırsa. bu ışletmeleri geliştirme. rekabet güçlerini
arttırmaya yönelik uzun vadeli projeleri yıllarönce
başlatmış olması gereken bankanın önemli bir ih-
mal içinde olduğu görülmektedir.
Tüm ilgiH çevrelerce kabul edilen. ülkemiz kü-
çük işletmelerinin günümüz teknolojilerini izleme
ve ayak uydurmada yetersiz kalmalarında. ilgili baş-
ka kurumlaryanında. HalkBankası'nınyıllardıriz-
lediği bankacılık anlayışının önemli payı bulunmak-
tadır.
Ülkemiz işletmelerinin yaklaşık yüzde 95"ini
oluşturan küçük işletmelerin. ülkemiz ekonomisi
ve toplumsal yapısındaki taşıdıkları önemle uyum-
lu biçimde desteklenmeleri. dengeli kalkınma ve
sosyal devlet ilkesinin zorunluluğu olur ve banka-
nın da bu anlayış içinde görev yapması gerekirken.
bazı yabancı kurumlann desteği ile yürütülen gös-
termelik sayılabilecek eğitim programı dışında kay-
da değer çalışnıa yapmadığı gözlenmektedir.
Diğer yandan küçük işletmelere. hiçbir risk al-
makMzın. ketalet kooperatifleri aracılığı ile en çok
500 milyon TL kredi veren banka. büyük işletme-
lere. sivasilerveya banka yönetimi ile ilişkileri ne-
deniyle trilyonlara ulaşan kredileri verirken teminat
konusunda aynı özeni göstermemekte. şu sıralarda
batık kredilerin en az 10 trilyon TL olduğu söylen-
mektedir.
Halk Bankası"nda gerçekleştirilecek reform ile
gelişmekte olan ülkelerde örnekleri görülen. özel-
likle küçük gırımcıliği desteklemek üzere kurulu
bankaların beninıscdiği çalışma sisteminin kurul-
ması amaçlanmalıdır.
Bu bankaların çalışma sistemleri. sınırlı kamu
desteği yanında özel girişim ağırlıkh olmalan, ve-
rimliçalışmalan.binlercekişiyi küçükgirişimciya-
parak ülke insan ve ekonomisinin gelisjmine katkı
yaratmaları. Halk Bankası için öğreticı çok önem-
İı dersler taşımaktadır.
Öte yandan. son yıllarda banka yönetimleri. kcn-
dilerini görev e getiren sıyasiler gibi bankayı. siya-
sete atlama yeri olarak görmeye başlamış bulun-
makta. özellikle seçim zamanları yoğunlaşan. abar-
tılı. yüz milyarlara mal olan tanıtım kampanyalan-
nıyürijtürken.esnaftoplantılanndapopülist bir yak-
laşim içinde kredi vaatleri ile bir tür siyasi yatınm-
lara üirişmektedirler.
Ayrıca. kamu fonlannın siyasal iktidarların tanı-
tım aracı olarak kullanılmasının en kötü örnegi Halk
Bankası'nda izlenmekte. geçirdiğimiz yerel ve ge-
nel seçimleröncesi trilyonlan aşan fonlar. hükümet
eden siyasi iktidann tanıtım programının bir parça-
sını oluşturmuş bulunmaktadır. Halk Bankasf nda
görülen tanıtım fonlannın kullanım biçimi. ülke-
mizde kamu bankalarında reform zorunlulugunu
ortaya koyan diğer bir faktör olmaktadır.
Kamu bankalarının tanıtım fonlarının toplamı
yaklaşık üç veya dört trilyonluk bir kaynak yarat-
makta. bu kaynağın hangi kriterlere göre dağıtıldı-
ğı konusunda bılgi edinilememektedir.
Tümmaddi varlığı ülke vatandaşlarına ait olan bir
kamu bankasında. trilyonlara ulaşan fonlar. üst yö-
netimde bulunan bir iki kişinin kişisel değerlendir-
meleri ve ilişkileri ile dağıtılabilmektedir. Geniş ta-
nıtım fonlannın kontrolü. büyük ölçüde reklam ge-
lirleri ile vasayan yayınlar üzerinde belli bir kont-
rolü getirmekte, eleştirıler bu yolla önlenmekte.
böylece geniş kitelere hep olumlu mesajlar iletile-
bilmektedir.
Halk Bankası'nda reform zorunluluğu, bankayı
asıl işlev ine kav uşturma \e banka kaynaklannı oluş-
turan kamu fonlannın banka amaçlan dogrultusun-
da objektif kriterler içinde dağıtımını temin için de
zorunlu hale gelmiş bulunmaktadır.
PENCERE
Geriye Yarış...
Erdal Inönü, anılarını yazıyor, ilk kıtabını çıkardı, ikin-
cısineçalışıyor...
Ama, İsmet Paşa'nın oğlu olmak kotay mı?
Erdal inönü, bu güçlüğü aşmış, babasının ağırlığı altın-
da ezilmemış, bağımsız kişilığınin damgasını özyaşamı-
na vurabilmiş bır insan...
Yine de 'Anılar ve Düşünceler' adlı ilk kitabına babası-
nın gölgesi yansımış...
Nasıl yansımasın ki...
Çocukluğu 'Paşa'nın başbakanlığında, ilk gençliği
cumhurbaşkanlığında geçen Erdal Inönü, Ikinci Dünya
Savaşı'nı Çankaya'da sıcağı sıcağına izlemiş, o yıllarda
'Köşk' dünyaya teleskobunu uzatmış bir gözlemevi...
Mahalledekı çocuklarla al takke ver külah oynayan, alt
alta üst üste kapışıp dövüşen, top oynayıp ilkbaharda erik
çalmaya gıden bir çocuk değil Erdal Inönü...
Bu yolda hem talihsız..
Hem talihli...
Yetişmesindekı koşullara bağlanarak duygularına gem
vurmasını öğrenmış..
Amaduyarlı..
•
Yalnız insan değıl, bir aygıt da duyarlı olabilir. Eskiden
'hassas terazı' derferdi; ağırlıkları inceden inceye tartan
ölçü aletlerinin çağımızda gelışmişleri yapılıyor; olağa-
nüstü radarlar ise ınsandan beter...
Kimı duygulu insan ilkeldır...
'Anılar ve Düşünceler' kıtabında, duyarlı bir insanın bi-
çemı her sayfada izleniyor, inönü'nün Türkçeyi kullanışın-
daki seçimlerı ustaca...
Bir gün ismet Paşa, 'Erdal' ile 'Ömer'e önemli bir uya-
rı yapmış: "Tanınmış bir insanın oğlu olmanız, başanlan-
nızın da başansızlıklarınızın da başkalan tarafından abar-
tılı bir şekilde değerlendırılmesine yol açacaktır. Bunu
unutmazsanız, gereksiz övgü ve yergiler karşısında ken-
dinizı daha iyi korursunuz."
Erdal Inönü dıyor ki:
"Değıştırılmesı elımızde olmayan bir durumdan ışimı-
ze yarayacak sonuçlar çıkarmasını iyi bılen bir insanın bu
fikrinin gayet doğru olduğunu sonradan birçok örneğı ıle
gördüm."
Bu tümce, belki de Erdal İnönü'nün -bilim adamlığının
değil- ama politıkacılığındaki yönteminin dışavurumu...
Ah şu değiştirilmesı olanaksız durumlar!..
Elimizi kolumuzu bağlayanlar onlar değil mi?..
•
Erdal İnönü'nün kitabını bu yazıda ele almanın amacı
eleştiri ya da değertendirme değıl. 'Anılar ve Düşünce-
ler', okuyanı düşündüren bir kitap!.. Ben bu yazımda
258'inci sayfadakı 'Laiklik Konusu' başlığı altında yer alan
anıların altını çizmek istıyorum.
1950'li yıllarda ismet inönü, Pakistan Büyükelçisi'ni ka-
bul ediyor. Elçı, görüşlerini söylerken her tümcede Ku-
ran'dan bir alıntı yaparak fıkrini güçlendırmeye çalışıyor.
Elçı ayrıldıktan sonra İsmet Paşa dıyor kı: "Biz de vak-
tıyle öyleydık, Osmanlı döneminde bız de hergörüşümü-
zü Kuran'dan güç alarak ifade etmeye çalışırdık. Bu us-
lubu cumhurıyetle bırlıkte bıraktık. (...) Din ıstisman ede-
bıyatını ben herkesten iyi bilırım. Biz zaten o ortamda bü-
yüdük. Ama ben de bir defa bu yola girersem, bu yanşı
artık istesek de durduramaytz. Kımse başkasının altında
kalmak istemez. Sonunda laiklik elden gider."
Vegidiyor...
•
Erbakan henuz ortada yokken. Adnan Menderes bu
yola girmıştı; Süleyman Bey'i biz Cumhuriyet gazetesin-
de bu açıdan çok eleştirmıştık; şımdı Necmettin Hoca do-
lu dizgin: ama, yakında Refah lıderıni de bu yolda yaya
bırakanlar çıkacaktır...
Erbakan'ı şeriat yolunda ıhanetle suçlayarak dıncilik
yapanlann ayak seslerını şımdıden duymuyor musunuz?.
Boyada Yeni BoyutDikkat!
Flora sentetik değil,
su bazlı bir yan mat boyadır.
Güneşten etkilenmez,
renkleri sararmaz.
BuMarshall, Türkiye'ye çağın boyasını sunuyor.
Ve yan mat boyada yeni bir dönem başlıyor.- Flora Su Bazlı Yarı Mat Boya.
Flora iç yüzeylerin akrilîk esaslı yeni son kat boyası. Kaynağmı, doğaya hayat veren
sudan alıyor, kullanıldığı mekânlarda dogal hayatı başlatıyor. Flora gerçek anlamda
nefes aian dokusuyla, kabarmıyor. Güneş ışınlarından etkilenmiyor, yıllarca solmuyor.
Kokusuzluguyla her mevsim boyanıyor. İlk günkû canlılığını yıllarca yitirmeyen yumuşak
renkleriyle, düşienen mekânları yaratıyor. Yeni bir boya, yeni bir yaşam boyutu Flora.
Su Bazlı Yan Mat Boya
WaterBasedSemiGloss Topcoaü