Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 HA2İRAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
500 bin işyerini 306 müfettişle denetleyemeyen SSK yönetimi, hazırlanan çözüm önerisini yasa taslağına koymadı
'Prim kaçağını sendika yakalasın'TAHSİN AKÇA
Sosyal güverthk reformunu sadece "geç
emeklilik" olarak algılayan hükümet,
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK)
içinde bulunduğu mali çıkmazın başlıca
sebebi konumundaki kayıtdışı işçi
çalıştıran \e prim kaçağına >ol açan
işverenleri görmezden geliyor. Kurumun
yıllardırsigortasız işçi çalıştınlmasına
engel olamaması ve ışverlerinın
denetimınde yetersiz kalması karşısında
hem SSK'nın ilgılı bırimleri. henı de işçi
sendikaları "kaçak işçi çahştıran
işyerierinin denetimine işçi sendikalanmn
da katılması" biçıminde bir çözüm
önerdiler. Ancak sayılan 50ü bini aşan
işverlerini Türkiye çapında sadece 306
müfettişle denetlemeye kalkan ve 4
milyonu aşkın kaçak işçiyi sosyal
güvenceye kavuşturup prim kaynağma
dönüştüremeyen SSK yönetimi. bu öneriyi
dikkate almadı ve yasa taslagında yer
vermedı. Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasvonu'na baSlı Tüm Sosval-Sen.
SSK'nın siyasi baskılardan
kurtanlarak özerk bir yönetimin
oluşturulması için partilere A
iletilecek bir öneri paketi hazırlıyor. M
Pakette işçi sendikalannın M \
belirleyeceği denetıcilerin MU
sigortasız işçi çalıştınlması ve eksik prim
ödenmesi konusunda. "sosyal denetûn'"
yapması gerektiği de belirtildı. 4 milyona
ulaştığı tahmin edilen kaçak işçileri
çalıştıran işyerierinin 306 SSK müfettişiyle
kontrol altına alınmasının mümkün
olmadığını kaydeden SSK Prim Tahsilat
Daire Başkanı Metin Tataroğlu da işyeri
denetimine giden müfettişlerin kolaylıkla
yanıltılabildiğini söyledi. Müfettişlerin
"dört dörtlük" tespit yapmaları gerektiğini
ifade eden Tataroğlu, denetimlerdeki
yetersızlıği şöyle anlattı: "Denetim
raporlanna bakın, büyük bir bölümünde
işçinin 10-15 gün önce çalışmay a başladığı
şöylenir. Müfettiş de bunu tutanakta belirtir.
İşveren, problem çıkmaması için o ay 3-5
gün bildirir. Sonra tekrar işçinin çıkişını
bildirir. İşçinin bundan haberi bile olmaz.
Işte müfettişin tekrar avnı işyerine
gittiğinde a>nı işçiyi gördüğü zaman
işlenı yapabilmesi la/ını. fakat
maalesef bu mümkün olmuyor.
Böy lece kaçak işçilerin sayısı
miiyoniara ulaşıyor. İşçi
sendikalanna göre\ verilmesi konusunda
SSK Genel Müdürii'nü uyarmama
rağmen, Meclis'e getirilen yeni SSK >asa
taslağı kapsanuna alinmadı." SSK Oenel
Müdürü Kemal Kılıçtaroğlu ise
Cumhunyet'in bu konudaki görüşme
isteğini yamtsız bıraktı. SSK'nin 1972'de
kayıtlı işyeri sayısı 55 bin dolayında iken
1200 olan müfettiş say ısı. bugün işyeri
sayısı yaklaşık 550 bin olmastna karşın
306'ya düşürüldü. Iş kazası prim oranı ise
haien. riske bağlı olarak prime esas
kazancın yüzde 32.5'i ile 39'u arasında
değişjyor. Mevcut denetim sisteminin
rüşvetin kıskacı altında bulunduğunu iddia
eden Tüm Sosyal-Sen Yönetinı Kurulu
üyesi Tuncerfekin ise işverenlerin ancak
işçilerin \e sendikalann sosyal baskısı ile
karşılaştığında sorumluluklannı yerine
getirebileceğini savundu. Pnm oranlannın
dünya standartlanna çekilmesi gerektiğini
de ifade eden Tekin. şunlan söyledi: "Prim
ödeme sistemi de gözden geçiriimelidir.
Aylık bildjrge ya da 4 aylık bordrosunu
getiren işverenden aylık prim hemen tahsil
edilmelidir. Bildirge vermemenin de cezası
olduğu için iş\eren beyanda bulunup primi
ödemiyor. Aynca eski borcu ulup olmadığı
da hemen kontrol edilip \arsa ödemediği
takdirde. yeni be>an kabul edilmemelidir.
Müdürlüklerde çalışan 16 bin personelin
yüzde 80'i borç takibi. ceza tebligati ya da
icra işlemleri) le uğraşnor. Bunlar ortadan
kalktığında boşta kalacak memuriar, yetki
verilerek denetime kavdırılmalıdır."
Tüm Sosyal-Sen'ın önerisini yerinde bulan
DISK Başkanı Rıdvan Budak" da
Avrupa'daki sendika sisteminde işçi
sendikalanmn denetim rolü üstlendıklerıne
dikkat çekerek "Biz de bunu isfiyoru/.
Böylece işverenle çıkar ilişkisi olmayacak.
suiistimal halinde de rahatlıkla görevden
alınabilecek elemanlann denetinıi söz
konusuolacak" dıvekonuştu
SSK mufettislerinin
dağılımı
Bölge adı
Adana
Ankara
Antalya
Diyarbakır
Bursa
Erzincan
Gaziantep
Trabzon
Kayseri
Samsun
Istanbul (1)
istanbul (2)
İzmir
Toplam
Eleman
sayjsı
34
35
19
7
27
7
10
9
10
8
37
58
45
306
ALMANYA DA SOSYAL HUZURSLZLUK
Alınan yeni önlemler
gurbetçiyi de vuracak
İID fA,Î ÜU HN Almanya sendikal
n Gezı NıtDfi h a r e k e ?
Kriz, Almam a'da geniş halk kitlelerinin tepkilerine neden oJuyor.
DİLEK ZAPTÇİOĞLt
BERLİN -Almanya'dakı ekono-
nıık krız \e hükümetin "tasarruf
önlemleri paketi", ülkedeki tüm ça-
lışanlarla bırlikte Türkleri de yakın-
dan ilgılendırivor. Geçen hafta so-
nunda Bonn'da düzenlenen büyük
sendıkalar vürüyüşünde. göçmen iş-
çiler ön saflarda yer alıyordu. Kri-
zin ve muhafazakâr Helmut Kohlhü-
kümetinin polıtikalarının ne tür ge-
lışmelere yolaçtığını, Alman Sen-
dikalar Birliğı (DGB)'nın Berlin-
-Brandenburg eyaletindeki Yabancı-
lar Danışma Bürosu Yöneticisi Saf-
ter Çınar ile görüştük:
- Almaııva'daki ekonomik krizin
boyutlan nedir?
-Knz denince hangı kntere göre
baktığımız önemlı. Eğer şirketlerin
kâroranlanna bakarsak Aimanya'da
bir knzden söz etmek pek mümkün
degil. Başta bankalarolmak üzere gi-
nşimciler. tarihlerinin en büyük kar
hadlerini saglıvorlar. Öte yandan is-
tihdama bakarsak. ülke 1949'dan
sonra en büyük i^sizliği yaşıyor, ka-
yıtlı olmayanlarla bırlikte 5.5 - 6
milyona çıktı. Kriz vardır demeyi
gerektırecek ikıncı bir unsur daha \ar:
Simdiyekadar Almanya'nınkapita-
lıst ülkeler arasında en önde yer al-
masını sağlayan sosyal sigorta sis-
temlerinin. yani emeklilik. işsizhk
ve saölık sigortalannın eskısi gibi fi-
nansmanı mümkün değil. Bu sosyal
gü\ence sistemlerinin artık finanse
edılememesı. toplumsal açıdan el-
bette bir knz oluşturu\or.
- Çalışanlan \nran bu kriz orta-
mı özellikle Türk göçmen işçileri na-
sıl etkiliyor?
-Alman olmayanışçıler arasında.
ki tabii Türkler arasında da işsizlik
oranı ortalamanın çok üstünde. Ül-
ke genelinde işsizlik. yüzde 7 ile 9
arasında değişirken yabancılar ara-
sında vüzde 15-16 ci\'annda se\ re-
dı\or\ıllardır. \alnızburada ilgınç
bir nokta var. Yabancılar arasında
işsizlik oranı artarken istihdam edi-
len yabancı sayısında da düzenlı ar-
tış \ar. lşsizlerin yaşlanna baktığı-
mızda ise işsiz yabancıların en aşa-
ğı yüzde 50'si.'25ila 45 yaş arasın-
da. Buönemii vekorkutucubirgös-
terge, çünkü ışsızlığin şımdıye ka-
dar ilk planda birınci kuşak. vasıf-
sız işçileri \ urdıığu düşünülüyordu.
- Neni hükümetin tasarrufönjem-
leri paketi, Alman \atandaşhgına
geçmemiş vabancıları nasıl etkiler?
- İşsizlik parasının hemmiktarın-
da. hem süresinde kısıtlamalar sö?
konusu. Insanlareski\egöredahaça-
buk işsizlik parasından işsizlik yar-
dımına ve sonra da sosyal yardıma
düşecek. Sosyal vardım yerel yöne-
timler tarafından finanse edildiği
için başka sosyal hizmetlerden kıs-
ma yoluna gidilecek. Eğer insanlar
sağlam bir oturma izni statüsüne
ulaşmamışsa. sosyal yardıma düştü-
ğünde oturma ıznınin uzatılmasın-
da sorun çıkabılir. Aslında Avrupa
Sosyal Gü\enlık Anlaşması'ndan
gelen bazı haklar olduğu için bu so-
runun Türklere çıkmaması gereki-
y or. ama yine de çıkabılir. Eğer bun-
İargençinsanlarsa. Türkive"deneşi-
nı getireceği Z3man ona \ıze veril-
miyor. Sosyal yardım alanlara Alman
\atandaşlığına geçişte engel çıkarı-
labiliyor.
- Hükümetin tasarrufönJemleri-
ne sendikalann afternatif inedir?
- Alman emeklilik sistemi bugü-
ne kadar her çalışanın bir emekliyi
finanse etmesi şeklinde yürüyordu.
Ama özellikle iki Almanya'nın bir-
leşmesinden sonra emeklilik sigor-
tasından çok farklı yerlere fon ak-
tanldı. bugün sistemin ışlememesi-
nın bir nedeni bu. Sendika, emekli-
lik sigortasının özgün göre\i dışın-
daki görevierinden anndınlmasını is-
tı\or.
sinde konuşmacılar: DGB'den. beyaz yakalı
işçilerden. kiliseden. gençlik \e kadm örgüt-
lerinden bırer temsilci olarak seçilmıştır.
Aslında bu ülkede sendikalar mücadelele-
rini diğer ülkelerde hemen hıç görülmedik bir
bıçimdeyasal sınırlarıçındeyapmaktaolduk-
ça ısrarlılar. Bu durum, elbette sendikalar \e
ı^çilerin sahıp oldukları \asal kazanımlara
bağlanabilirse de. bir "gelenek" olarak 2.
Dünya Sa\ a^ı 'ndan bu y ana süre gelmiş. An-
cak bu arada sendikacıların bazılan "Alman-
ya'daki işçilerin zorayağa kalktıkları. kal-
tıklarında da kolay kola> oturmayacakla-
rını" it'ade etmekten geri kalmamaktadırlar.
(,'ocuklıiüiından beri Berlın'dc >aşamı> Tür-
Petrel /} ienrfjiieu Eğitim veArojtırma Miidûrit
Y
aklaşık 5 hafta once Alman\ a da bir
sendikacı. \apmış olduğumuz görüş-
meler sırasında ttalya'daki işçilerin
haklarını aramalarını doğru bulma-
dığını ve bu tür hareketlerin işçiyi de bılinç-
lendirmediğini söylemışti. Ancak şımdi gö-
rüyoruz ki Almanva'dakı işçılerde sokağa itı-
lıvorlar. Kuşkusuz geri kalmış ülkeler kadar
ağırolmamakla baraber. Aimanya'da da işsiz-
lik gıbı önemli bir sorun y aşanmakta. görece
vüksek standarttaki geçinme düzevleri geri-
îemekte. sosval güvenlik haklan sürekli bu-
danmakta. sendikalar üye kaybetmekte v e ye-
nı üye kazanma hiç de kolay olmamaktadır.
Sendikalan Bonn'da, geçen cumartesi 15 > ıl-
dan bu yana 400 bin i^çının katıl-
dığı büyük bir mıtıng y apmaya zor-
layan aslında Helmut Kohl Hükü-
metinin getırdiğı "Tasarruf Pake-
ti" gibi gözük^e de. bunun öncesi
de var. 1996\ılı içinde ocak. şubat
venisanaylarında hükümet. işçi ve
işveren temsılcileri bir ara\a geli-
yorlar ve özellikle işten çıkanlma-
İann önlenmesi ve yeni istihdam
alanlarının açılması için sendikalar
tavız üstüne tavız veriyorlar. Bu ış
için önerilerine de "iş için birlik"
adını vermişler. Ancak hükümet ve
işverenler sözlerinde durmadıkla-
n gibi dahasını istiyorlar.tşte açık-
lanan bu son "tasarruf paketi"
belki de sendikalann iş hatmna çok
sayıda tav ız vermeye hazır olduk-
lan mesajını vermelerinden de alı-
nan cesaretle getirilmiş olabilir.
Getirilen pakette şunlar yer al-
maktadır; kamu çahşanlarının üc-
retlerine 2 yıl hiç zam verilmeye-
cek. henüz Batı'da alınan ortalama
ücretin yüzde 85'ini alan Doğu Al-
manya'daki işçiler ve kamu çalı-
şanlannın ücretlerı 1995'te eşitle-
necekken bu yapılmamış veyeni he-
def olarak 1997 yılı edinilmekte.
hastalık ödentisi yüzde 60'a düşü-
rülmekte. işsizlik ödentisi alanın
ücretin ılk yıl vüzde 80'i. 2. vı!
yüzde 6O'ı olacak. yine diğer bazı İşverenler \e hükümet scndikalarla di>alogdan kaçınıyor.
harcamalan kısılacak ve işverenle-
nn vergi yükünü hafifleten değişiklere gidi-
lecek. Bonn'da sendikalann katılımıy layapı-
lan bu gösteride aynı zamanda işsizlik ve iş-
ten çıkarmalar da protesto edildi.
Bugösterinin bir diğer önemli yanı dasen-
dikalann Sosyal Demokrat Partinin karış-
masını istememeleri \e mitingte bu parti yet-
kililerinden her kim olursa olsun söz verme-
meleridir. Böylece uzun birgeçmişe day alı olan
aralarındaki bağda ciddi bir zayıflık. hatta
sendikalann tepkisi söz konusudur. Aynı za-
manda da iktidardaki Hınstıyan Demokratlar-
la aralarının açılmasını istememektedirler. Bu
tavırlannı üyeleri arasında Hıristiyan Demok-
ratlar'ın varlığına bağlarlarken. hükümet ile
diyalogyollannı zorlamayaçalışmalannında
bu tavırlan için bir neden olduğu gözlenmek-
tedir. Yapılan bu son görkemli Bonn gösteri-
kiye'den birdost. Alman işçilerin yasalarane
denli saygılı olduklannı bir fıkrayla şöy le an-
latıyor. Bırgösteri sonrası polıs işçileri kova-
lamaya başlar. Sonunda öyle bir yere gelinir
ki önde ve biryanda duvarlar. diğer yanda çı-
menlerı olan bir park vardır. Arkada da polis.
işçiler hiç bir yere kaçamazlar ve polis hep-
sinı tutuklar. Polisler merak ederler acaba iş-
çiler neden park yönüne kaçmadılar
1
.' Bir de
bakarlar ki. çimenlerin üzerinde bir le\ha ve
lev hada "çimenleri çiğnemey iniz" y azıhdır.
İşyeri \e işletmelerde yönetime katılmabır-
den fazla organlar aracılığı ile oluyor ve ol-
dukça yüksek düzeylerde. İşletme komıtele-
ri (vvorks councils) tamamen işçilerden oluş-
makta ve işletmeye ilişkın tüm sorunlar ele alın-
maktadır. Yine işyerinın denetiminde ve eko-
nomik konsey adı verilen işletmeye ilişkin bir
organda da işçiler vardır. Yönetıme katılma-
nın bu yoğunluğu işçilerin sorunlarının çözü-
münden çok işletmenın sorunlarının çözü-
münde odaklaşmış. Sendika üyeleri da dahil
bu organlarda yer alanlar işletmey i yöneten bir
psikoloji ile ışverenın sinıfsal niteliğini ade-
ta yok sayar olmuşlar. Işçi-işveren-hükümet
arasındakı yıllardır sürdürülen diyalog eskisi
gibi işlemez durumda ve ancak sendikalar ha-
len bu diy alogdan yana gözüküyorlar. Işv eren-
ler ve hükümet sendikalarla diyalogdan sürek-
lı kaçnıaktadırlar. Bir yandan sendikalaşma ge-
rilerken. diğer yandan işveren örgütlerindekı
üye sayısında da düşüş gözlenmektedır. Son
gehşmeler karşısında şimdi işverenler. bir sı-
nıf olarak net göriilmeye başlanıyor
denilebilir.
Aimanya'da son yıllarda taşeron-
laşma hızla yayılmakta ve ancak bu
durum sendikalarca ciddi bir örgüt-
süzlük ve işçilerin birliğinin bozul-
ması olarak değerlendirilip müca-
dele gündemlerine alınmamıştır.
Güçlerinin bir bölümünü yöneti-
me katılma sürecine de dağıtan sen-
dikalar, bu güçlerini gerektiğinde
kendi talepleri için odaklaştırmada
buaün gelinen noktada güçlük çek-
mektedirler. Örneğin küçük ve or-
ta ölçekli firmalardaki teknolojiyı
geliştırmekvedevletle bırlikte sen-
dikalarda oldukca ciddi bırçaba gös-
termektedirler. Bu arada belirtmek
gerekir ki. önemli say ıda bu ölçek-
deki firmalarda iflaslarvardır. Ge-
nel bir izlenim olarak sendikalar
yaşadıkları sorunları yeni liberal
ekonomik modele. sermayenın kü-
reselleşen gücüne. izlenen siyasi
tercihlere bağlamamaktalar. Sanki
herşey rekabette yenik düşmeye
bağjanmış gibi. Sendikalann en
büyük korkusunun yatmmlann Al-
manva'dan dışarı çıkışı olarak ifa-
de edilebilir. Bu durum sendikal an-
layış v e politikalarında ana eksen du-
rumuna gelmiş. Çıkışı durdurmanın
biryolu da. Alman tekellerinin git-
tikJen ülkelerdekı işçılenn de Alman-
ya'daki işçiler aibi haklarasahipol-
masındagörülmektedir. Işte küreselleşmenin.
yeni liberal ekonomik modelin sonuçlanndan
biri olarak da sendikalann uluslararası daya-
nışmalannın ne denli önemli oluşu. bu geîiş-
nıeler karşısında daha bir anlaşılır olmuştur.
"Beyaz yakalı" adı verilen kalifiye düze-
y i yüksek işçilerin sendikalara karşı, sendika-
cılarca "ağır işitiyorlar" dıve nitelendirdik-
leri tav ırlan da. işçilerin sendikal birliğinin sağ-
lanamamasında önemli bir engel durumunda.
Diğer elde mavi yakalı işçiler de beyaz yaka-
lılarla birlikte olmaya sıcak bakmıyorlar. Çün-
kü beyaz yakalılar kendilerini ayn gördükçe.
mavi yakalılar da tepki göstermektedirler. Bu
yüksekdüzey kalifiye işçilen kazanmayönün-
de sendikalar ayrı bir önemde örgüilenme
kampanvası sürdünnektedırler.
SÜRECEK
/ : N
Kaliteli hizmete eleman gölgesi
E
şime annesi Bağdat Caddesi'ndeki Lacoste
Mağazası ndan 10 milyon 900 bin lira
ödeyerek bir merserize kazak almış.
Yetkililere, kazağı hediye olarak aldığını,
değiştirmek zorunda kalınabileceğini
hatırlatmasına karşın, bunun mümkün olduğunu
belirten satış görevlisi, değiştirme fişini vermeyi
unutmuş. Söz konusu kazağın eşime küçük
gelmesi nedeniyle kazağı değiştirmek üzere
Akmerkez'deki Lacoste mağazasına gittiğimizde,
Aygün Cem isimli kasiyer bayan, değiştirme fişi
olmadan bize yardımcı olamayacağını açıkladı.
Bu olayda bizim hatamız bulunmadığı konusunda
ısrar etmemiz üzerine Bağdat şubesini telefonla
aramak zorunda kalan Aygün Hanım, bundan
sonraki satışlarda müşterilere değiştirme fişi
verilmesi konusunda titiz davranmaları için
uyanda bulundu. Aygün Hanım, Bağdat
Cumhuriyet ı
Turkocagı Cad 39/41 f
Cağalağlu/ISTANBUL i ;
TEL S12 O5 05 ' '
FAX S74 O7 51 '
Rovyenta'nın
jesti
sevindirdi
İ
ki yıla yakın bir süre önce
Rovventa'nın Robot
süpürgesinden almıştım.
Defalarca servise gidip
gelmekten bıkmış bir halde
iken İleri Elektrik Ihracat ve
Ticaret AŞ'yi arayarak
Pazarlama Müdürü Yıldırım
Gençoğlu'na derdimi anlaftım.
Derhal süpürgeyi göndermemi
rica etti. Aradan iki gün
geçmeden zarif bir özür
mektubu ile bırlikte adresime
yepyeni bir Aqua robot geldi.
Rovventa güvencesini
böylesine büyük bir jestle bana
kanıtlayan Yıldırım
Gençoğlu'na teşekkür
ediyorum.
Fatoş Inhan/İSTANBUL
Ayrıntılar, ambalajında gizli
G
eçen gün marketten Süperfresh
marka bir türlü satın aldım.
Ambalajın üzerinde büyük
harflerle "ayıklanmamış bir kilo
sebzeye eşittir" şeklinde bir açıklama
vardı. Buna karşın, satın almış
olduğum türlünün bir kilo sebzeden
elde edilmiş olduğu açıklaması bana
inandırıcı gelmedi.
Ergin Samyeli/ANKARA
O
kurumuz satın aldığı ürünün
üzerindeki büyük harflerle yazılı nota
dikkat etmesine karşın, ambalajların
brüt ağırlığının 450 gram olduğu
yönündeki açıklamayı fark etmemiş.
Bilinçü bir tüketicinin özellikle gıda
maddesi satın alırken ambalajların üzerini
detaylı bir şekilde okuması gerekiyor.
Tüketicilerin ambalajların üzerinde ürünün
üretim tarihi, son kullanım tarihı,
içeriğinde hangi maddelerin bulunduğu.
brüt ağırlığı nedir ve nasıl saklanması
gerektiği sorularına cevap araması
gerekiyor. Birçok gıda maddesinin
ambalajında hâlâ (etiket zorunluluğu
getirmesine karşın) gerekli bilgileri bulmak
mümkün olmuyor. Tüketicilerin gıda
maddelerını satın alırken Türkiye'de ilkel
koşullarda üretim yapan 18 bine yakın
ımalathane bulunduğunu unutmaması
gerekiyor. Bunlardan çok küçük bir
bölümü istenılen teknik şartları taşıyor.
Tüketicilerin bunlann bilincinde olarak
Caddesi'ndeki görevlilerin hatalannı kabul
etmelerine karşın, bize yardımcı olamayacağını
vurgulayarak Bağdat Caddesi'ne gitmemiz
halinde Rengin Hanım'ın bize yardımcı olacağını
kaydetti. Her yerde fiyatı ve kalitesi aynı olan
Lacoste ürünlerinin Bağdat Caddesi şubesinde
değiştirilmesine karşın, Akmerkez'de
değiştirilmemesini bir türlü anlayamadık.
ipek Ergin/İSTANBUL
O
kurumuzun şikâyetini
ilettığimiz Akmerkez
Lacoste Mağaza
Müdürü Erdal Eser, benzeri
şikâyetlerle mağazalanna
başvuran müşterilerinin
şikâyetlerini direkt olarak
mağaza sorumlusu veya
müdürüne iletmeleri
gerektiğini belirterek günlük
yoğunluk içinde bazen satış
elemanlarının baştan savma
cevaplar verdiğini hatıhattı.
Her hafta cumartesi günleri
toplantı yaptıklarını kaydeden
Eser, satış elemanlarına
müşteriye karşı nasıl
davranmaları gerektiği
konusunda uyarılarda
bulunduklarını anımsatarak
"Bize müşterimiz şikâyetini
ilettiğinde, elemanlanmıza
gerekli uyarılarda
bulunuyoruz" dedi. Aygün
Cem hakkında kendilerine
birkaç şikâyet daha geldiğini
belirten Eser, Cem'in işten
çıkarıldığını belirtti. Müşteri
memnuniyetıne önem
verdiklerini belirten Eser,
kazağı değiştirmek için
Bağdat Caddesi'ne
gıtmesine gerek olmadığını,
değişikliğin Akmerkez'de de
yapılabileceğinl açıkladı. •
alışveriş etmesi büyük önem taşıyor.
Okurumuzun mektubunu
yayımlamamızın sebebi de
tüketicilere bu mesajı bir kez daha
verebilmek ıçindi. Kerevitaş'ı
arayarak okurumuzun şikâyetini
ilettiğimizde perakende satış için
hazırlanan ambalajların 450 gramlık
olduğunu befirten yetkililer, deniz
ürünleri başta olmak üzere bazı ürün
gruplarının pahalı olduklannı
hatırlatarak bu nedenle firma olarak
tüketicilerin bir kiloluk ambalajları
almayı tercih etmeyeceklerini
düşünerek küçük ambalaj paketleri
hazırladıklarını dile getirdiler.
Aynca bazı tüketicilerin evlerinde
derin dondurucularının
bulunmadığını kaydeden yetkililer,
küçük ambalajların hemen
tüketilebildiğini. büyük ambalajların
saklama sorununu da beraberinde
getireceğini ifade ettiler. Perakende
satış için hazırlanan ambalajların
üzerinde yazan 'yaklaşık bir kilo
ayıklanmamış sebzeye eşittir' notunun
altında paketlerin 450 gram ağırlığında
olduğu şeklinde bir açıklama
bulunduğunu vurguladılar. •
BENCE
İZZETTİN Ö1VDER
Maaşlı Enf lasyonu
Temmuz ayı yaklaştıkça memurların gözü ve kula-
ğı maaş zammına yöneldi. Zannetmekteler ki, söy-
lendiği gibi. memuriar enfiasyon altında ezdirilmeye-
cek. Oysa, memuriar biraz akılcı düşündüklerinde gö-
rürler ki, memurların enflasyona ezdirilmemesi, Tür-
kiye'deki koşullar altında, dünyanın dönüşünü değiş-
tirmek kadar zordur.
Bir defa, kamu kesimi ve özellikle de bütçe. halka
ve topluma hizmetten çok, özel sermaye çevreleri-
ne hizmete yönelmiştir. 1980 politikaları ile iyice be-
lirgmleşmişolan "kamusalişleyiş modeli", aktif vepa-
sif yöntemlerle sermaye hizmetkârlığı işlevini yük-
lenmiştir. Bu modelin memura yansıması, örgütlen-
me ve sendikal hakların tanınmaması biçimindedir.
Memurların maaşı vergilerden ödendiği için. işçilere
tanınmış olan toplusözleşmeli ve grevli sendikal hak-
lar memura tanınmamıştır. Örgütsüz bırakılan memur,
ekonomik olarak da eritilmiştir.
Enfiasyon memur maaşlarının bir sonucu değildir,
fakat enfiasyon memur maaşlarını ciddi olarak eri-
ten bırolgudur. Böylece, örgütsüzleştirilen memurun
sırtına bir de enfiasyon yükü vurulmaktadır. Bu yönü
ile enfiasyon. bütçenin borç yükü yanında, maaş
ödentisinin de reel boyutunu törpüler. işte sorun da
bu noktada düğümlenmektedir. Enflasyonun memur
maaşı üzerinden tasarruf oluşturabilmesi, maaşların
enflasyonun altında artması koşuluna bağlı bulunmak-
tadır. Bu nedenle, çağımızda hâkım olan ekonomik
görüşe göre maaşlar enfiasyon kadar yükselmeme-
lidir. Bu sonuç, bir bütçe olanağı olmaktan çok, ser-
maye dürtüsünde karar oluşturan siyasal otorite ter-
cihidir. Enfiasyon yolu ile kamusal yükün bir bölümü
memur üzerine yıkılmış olmaktadır. Örgütsüz ve mü-
cadeleden yoksun bırakılan memurun bundan daha
parlak bir akıbeti olamaz!
• • •
Memurlaştırma ve enfiasyon altında ezme olasılık-
ları sermaye dürtüsündeki siyasal otoriteye yeni fa-
aliyet alanları açar. Memur fiyatı görece ucuzlayınca,
işçi olması gereken birdizi eleman memurlaştınlır. Bu-
rada amaç, kitleleri örgütsüz kesimlerde çalıştırarak,
onlar üzerindeki sömürüyü arttırmaktır. Bu olgu, me-
mur sayısını yükselten, enflasyonu yaratan birinci
nedendir.
Memur fiyatının ucuzlaması sonucunda gereğin-
den fazla istihdama gıdilir. KlT'lerde olduğu gibi, ka-
mu kesiminın çeşitli alanlarında da gereğinden faz-
la kadro ihdası ve eleman istihdamının nedeni, gö-
rüntüde siyasal, fakat özde ekonomiktir. Zira bu yol-
la, bir kısım işsızlere "işsizlik sigortası" primi öden-
miş olmaktadır. Gerçek anlamda işsizlik sigortasının
gündeme getirilemediği bir ortamda bu tür yan me-
kanizmalar devreye sokulmaktadır. Böylece. bu in-
sanların oyları alınarak, yine onların sırtından güçlü
gruplara çıkar sağlanmış olmaktadır. Sonuçta, belki
de olması gereken miktarda maaş fonu ayrılmakta,
fakat olması gerekenden çok insan düşük fiyata ça-
lıştırılmaktadır.
Hâkim ekonomi politikasmın oluşturduğu bu du-
rum, hem toplumsal adalete hem de ekonomik et-
kinlik kurallarına aykırıdır. Maaşların enfiasyon karşı-
sında gerilemesi bir göreli fiyat değişimi olarak de-
ğil, fakat yükselen vergi yükü olarak görülmelidir. Bu-
nun ötesinde özellikle üst-düzey bürokratlar üzerin-
deki vergi yükü, kamu kesimi içinde üretilen hizmet-
lerin kalitesini ciddi olarak etkilemektedir. Memuriar
üzerinde uygulanan maaş politikası yanında, enflas-
yonun neden olduğu maaş erımesi, kamu hizmetle-
rinin çökmesinde en önemli nedendir.
• • •
Böyle bir yazı, devletin temel işlevinin ekonomide
gelir dağılımını düzeltmek, topluma giderek yükse-
len düzeyde kaliteli hizmet sunmak vb. gibi klasik gö-
rüşü varsayım olarak almaktadır. Galiba yanlış da
burada yapılmaktadır! Zira, günümüzün yükselen
değerleri devlete böyle bir görevi yüklememektedir.
İKV siyasi otoriteyi uyardı
'Somut çözüm
önerisi üretin'Ekonomi Servisi- Iş
dünyasının AB ile
ilişkilerini koordine eden
IK\! siyasi otoriteye
'somut çözüm önerileri
üretme' çağnsında
bulundu. Artık
kamuoyunun siyasi
otoriteyi hangi partilerin
oluşturacağı konusuyla
meşgul olmadığını
belirten Iktisadi
Kalkınma Yakfı
(İKY) Başkanı
Meral Gezgin Eriş.
enfiasyon başta
olmak üzere kamu
maliyesiyle ilgili sorunlara
bir an önce çözüm
getirilmesini beklediklerinı
bildirdi. İKV'nin bugün
düzenleyeceği. "Gümrük
Birliği Sonrasında Avrupa
Birtiği \e Türkiye'de
Kimya Scktörü" konulu
panel öncesinde sektör
hakkında bilgi vermek
üzere dün düzenlenen
basın toplantısında
*'965
konuşan Meral Gezgin
Eriş, yıllardır devam eden
yüksek enflasyonun
Türkiyenin büyük ayıbı
olduğunu kaydetti. Bütün
iktisatçıların yüksek
enflasyonla kalkınma
modelinin bulunmadığı
konusunda fikir birliği
içinde olduklannı
hatırlatan Eriş. enfiasyon
sorunu çözülmeden
üretim ve
sanayileşmede
rekabetin gerçekie-
şemeyeceğinı dile
getirdi. Siyasi
otoriteden artık yasal ve
ekonomik düzenleme
beklediklerinı açıklayan
Eriş. gümrük birliğine
girilmesine karşın
Türkiye'nin hâlâ bir
gümrük kanununa sahip
olmadığını ifade etti. Eriş,
rekabet kurulunun
oluşturulmamış olmasının
büyük bir eksiklik
olduğunu dile getirdi.
Özel sektör eylüle endeksli
TOBB'dende
kriz uyansıEkonomi Servisi- Türkiye
Odalar ve Borsalar Biriiâi
Başkanı (TOBB) Fuat
Miras da kriz uyansında
bulunanlar kervanına
katıldı. "Siyasi
istikrarsızlık eyliil ay ına
kadar devam ederse
ekonomik kriz
bekienmelidir"
diyen Miras. hükümet '
modeli ile ilgili
sorulan.
"Kafamızdaki hükümet
modeli fiyasko ile
sonuçlandı. Bundan
sonra artık formül
önermemiz söz konusu
olamaz. Ancak
kurulacak hükümet bir
çözüm hükümeti
olmalıdır" dive vanıtladı.
Önceki akşam
Akmerkez'deki TOBB
İstanbul temsilciliğinin
açılışında konuşan Miras.
1996'mnKOBlyılıilan
edilmesine rağmen. onlan
olumlu yönde etkileyecek
uyum yasalannın hükümet
boşluğu nedeniyle
\ aylardır meclıs
ı gündemine bile
gelememesinden
—*' yakındı. Miras darbe
uyanlan konusunda ise,
"Demokratik bir
kuruluş olarak darbeleri
çare olarak görmemiz
mümkün olamaz. Bir
darbenin gündemde
olabileceğini de
düşünemiyorum" diye
konuştu.