20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HA2İRAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 500 bin işyerini 306 müfettişle denetleyemeyen SSK yönetimi, hazırlanan çözüm önerisini yasa taslağına koymadı 'Prim kaçağını sendika yakalasın'TAHSİN AKÇA Sosyal güverthk reformunu sadece "geç emeklilik" olarak algılayan hükümet, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) içinde bulunduğu mali çıkmazın başlıca sebebi konumundaki kayıtdışı işçi çalıştıran \e prim kaçağına >ol açan işverenleri görmezden geliyor. Kurumun yıllardırsigortasız işçi çalıştınlmasına engel olamaması ve ışverlerinın denetimınde yetersiz kalması karşısında hem SSK'nın ilgılı bırimleri. henı de işçi sendikaları "kaçak işçi çahştıran işyerierinin denetimine işçi sendikalanmn da katılması" biçıminde bir çözüm önerdiler. Ancak sayılan 50ü bini aşan işverlerini Türkiye çapında sadece 306 müfettişle denetlemeye kalkan ve 4 milyonu aşkın kaçak işçiyi sosyal güvenceye kavuşturup prim kaynağma dönüştüremeyen SSK yönetimi. bu öneriyi dikkate almadı ve yasa taslagında yer vermedı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasvonu'na baSlı Tüm Sosval-Sen. SSK'nın siyasi baskılardan kurtanlarak özerk bir yönetimin oluşturulması için partilere A iletilecek bir öneri paketi hazırlıyor. M Pakette işçi sendikalannın M \ belirleyeceği denetıcilerin MU sigortasız işçi çalıştınlması ve eksik prim ödenmesi konusunda. "sosyal denetûn'" yapması gerektiği de belirtildı. 4 milyona ulaştığı tahmin edilen kaçak işçileri çalıştıran işyerierinin 306 SSK müfettişiyle kontrol altına alınmasının mümkün olmadığını kaydeden SSK Prim Tahsilat Daire Başkanı Metin Tataroğlu da işyeri denetimine giden müfettişlerin kolaylıkla yanıltılabildiğini söyledi. Müfettişlerin "dört dörtlük" tespit yapmaları gerektiğini ifade eden Tataroğlu, denetimlerdeki yetersızlıği şöyle anlattı: "Denetim raporlanna bakın, büyük bir bölümünde işçinin 10-15 gün önce çalışmay a başladığı şöylenir. Müfettiş de bunu tutanakta belirtir. İşveren, problem çıkmaması için o ay 3-5 gün bildirir. Sonra tekrar işçinin çıkişını bildirir. İşçinin bundan haberi bile olmaz. Işte müfettişin tekrar avnı işyerine gittiğinde a>nı işçiyi gördüğü zaman işlenı yapabilmesi la/ını. fakat maalesef bu mümkün olmuyor. Böy lece kaçak işçilerin sayısı miiyoniara ulaşıyor. İşçi sendikalanna göre\ verilmesi konusunda SSK Genel Müdürii'nü uyarmama rağmen, Meclis'e getirilen yeni SSK >asa taslağı kapsanuna alinmadı." SSK Oenel Müdürü Kemal Kılıçtaroğlu ise Cumhunyet'in bu konudaki görüşme isteğini yamtsız bıraktı. SSK'nin 1972'de kayıtlı işyeri sayısı 55 bin dolayında iken 1200 olan müfettiş say ısı. bugün işyeri sayısı yaklaşık 550 bin olmastna karşın 306'ya düşürüldü. Iş kazası prim oranı ise haien. riske bağlı olarak prime esas kazancın yüzde 32.5'i ile 39'u arasında değişjyor. Mevcut denetim sisteminin rüşvetin kıskacı altında bulunduğunu iddia eden Tüm Sosyal-Sen Yönetinı Kurulu üyesi Tuncerfekin ise işverenlerin ancak işçilerin \e sendikalann sosyal baskısı ile karşılaştığında sorumluluklannı yerine getirebileceğini savundu. Pnm oranlannın dünya standartlanna çekilmesi gerektiğini de ifade eden Tekin. şunlan söyledi: "Prim ödeme sistemi de gözden geçiriimelidir. Aylık bildjrge ya da 4 aylık bordrosunu getiren işverenden aylık prim hemen tahsil edilmelidir. Bildirge vermemenin de cezası olduğu için iş\eren beyanda bulunup primi ödemiyor. Aynca eski borcu ulup olmadığı da hemen kontrol edilip \arsa ödemediği takdirde. yeni be>an kabul edilmemelidir. Müdürlüklerde çalışan 16 bin personelin yüzde 80'i borç takibi. ceza tebligati ya da icra işlemleri) le uğraşnor. Bunlar ortadan kalktığında boşta kalacak memuriar, yetki verilerek denetime kavdırılmalıdır." Tüm Sosyal-Sen'ın önerisini yerinde bulan DISK Başkanı Rıdvan Budak" da Avrupa'daki sendika sisteminde işçi sendikalanmn denetim rolü üstlendıklerıne dikkat çekerek "Biz de bunu isfiyoru/. Böylece işverenle çıkar ilişkisi olmayacak. suiistimal halinde de rahatlıkla görevden alınabilecek elemanlann denetinıi söz konusuolacak" dıvekonuştu SSK mufettislerinin dağılımı Bölge adı Adana Ankara Antalya Diyarbakır Bursa Erzincan Gaziantep Trabzon Kayseri Samsun Istanbul (1) istanbul (2) İzmir Toplam Eleman sayjsı 34 35 19 7 27 7 10 9 10 8 37 58 45 306 ALMANYA DA SOSYAL HUZURSLZLUK Alınan yeni önlemler gurbetçiyi de vuracak İID fA,Î ÜU HN Almanya sendikal n Gezı NıtDfi h a r e k e ? Kriz, Almam a'da geniş halk kitlelerinin tepkilerine neden oJuyor. DİLEK ZAPTÇİOĞLt BERLİN -Almanya'dakı ekono- nıık krız \e hükümetin "tasarruf önlemleri paketi", ülkedeki tüm ça- lışanlarla bırlikte Türkleri de yakın- dan ilgılendırivor. Geçen hafta so- nunda Bonn'da düzenlenen büyük sendıkalar vürüyüşünde. göçmen iş- çiler ön saflarda yer alıyordu. Kri- zin ve muhafazakâr Helmut Kohlhü- kümetinin polıtikalarının ne tür ge- lışmelere yolaçtığını, Alman Sen- dikalar Birliğı (DGB)'nın Berlin- -Brandenburg eyaletindeki Yabancı- lar Danışma Bürosu Yöneticisi Saf- ter Çınar ile görüştük: - Almaııva'daki ekonomik krizin boyutlan nedir? -Knz denince hangı kntere göre baktığımız önemlı. Eğer şirketlerin kâroranlanna bakarsak Aimanya'da bir knzden söz etmek pek mümkün degil. Başta bankalarolmak üzere gi- nşimciler. tarihlerinin en büyük kar hadlerini saglıvorlar. Öte yandan is- tihdama bakarsak. ülke 1949'dan sonra en büyük i^sizliği yaşıyor, ka- yıtlı olmayanlarla bırlikte 5.5 - 6 milyona çıktı. Kriz vardır demeyi gerektırecek ikıncı bir unsur daha \ar: Simdiyekadar Almanya'nınkapita- lıst ülkeler arasında en önde yer al- masını sağlayan sosyal sigorta sis- temlerinin. yani emeklilik. işsizhk ve saölık sigortalannın eskısi gibi fi- nansmanı mümkün değil. Bu sosyal gü\ence sistemlerinin artık finanse edılememesı. toplumsal açıdan el- bette bir knz oluşturu\or. - Çalışanlan \nran bu kriz orta- mı özellikle Türk göçmen işçileri na- sıl etkiliyor? -Alman olmayanışçıler arasında. ki tabii Türkler arasında da işsizlik oranı ortalamanın çok üstünde. Ül- ke genelinde işsizlik. yüzde 7 ile 9 arasında değişirken yabancılar ara- sında vüzde 15-16 ci\'annda se\ re- dı\or\ıllardır. \alnızburada ilgınç bir nokta var. Yabancılar arasında işsizlik oranı artarken istihdam edi- len yabancı sayısında da düzenlı ar- tış \ar. lşsizlerin yaşlanna baktığı- mızda ise işsiz yabancıların en aşa- ğı yüzde 50'si.'25ila 45 yaş arasın- da. Buönemii vekorkutucubirgös- terge, çünkü ışsızlığin şımdıye ka- dar ilk planda birınci kuşak. vasıf- sız işçileri \ urdıığu düşünülüyordu. - Neni hükümetin tasarrufönjem- leri paketi, Alman \atandaşhgına geçmemiş vabancıları nasıl etkiler? - İşsizlik parasının hemmiktarın- da. hem süresinde kısıtlamalar sö? konusu. Insanlareski\egöredahaça- buk işsizlik parasından işsizlik yar- dımına ve sonra da sosyal yardıma düşecek. Sosyal vardım yerel yöne- timler tarafından finanse edildiği için başka sosyal hizmetlerden kıs- ma yoluna gidilecek. Eğer insanlar sağlam bir oturma izni statüsüne ulaşmamışsa. sosyal yardıma düştü- ğünde oturma ıznınin uzatılmasın- da sorun çıkabılir. Aslında Avrupa Sosyal Gü\enlık Anlaşması'ndan gelen bazı haklar olduğu için bu so- runun Türklere çıkmaması gereki- y or. ama yine de çıkabılir. Eğer bun- İargençinsanlarsa. Türkive"deneşi- nı getireceği Z3man ona \ıze veril- miyor. Sosyal yardım alanlara Alman \atandaşlığına geçişte engel çıkarı- labiliyor. - Hükümetin tasarrufönJemleri- ne sendikalann afternatif inedir? - Alman emeklilik sistemi bugü- ne kadar her çalışanın bir emekliyi finanse etmesi şeklinde yürüyordu. Ama özellikle iki Almanya'nın bir- leşmesinden sonra emeklilik sigor- tasından çok farklı yerlere fon ak- tanldı. bugün sistemin ışlememesi- nın bir nedeni bu. Sendika, emekli- lik sigortasının özgün göre\i dışın- daki görevierinden anndınlmasını is- tı\or. sinde konuşmacılar: DGB'den. beyaz yakalı işçilerden. kiliseden. gençlik \e kadm örgüt- lerinden bırer temsilci olarak seçilmıştır. Aslında bu ülkede sendikalar mücadelele- rini diğer ülkelerde hemen hıç görülmedik bir bıçimdeyasal sınırlarıçındeyapmaktaolduk- ça ısrarlılar. Bu durum, elbette sendikalar \e ı^çilerin sahıp oldukları \asal kazanımlara bağlanabilirse de. bir "gelenek" olarak 2. Dünya Sa\ a^ı 'ndan bu y ana süre gelmiş. An- cak bu arada sendikacıların bazılan "Alman- ya'daki işçilerin zorayağa kalktıkları. kal- tıklarında da kolay kola> oturmayacakla- rını" it'ade etmekten geri kalmamaktadırlar. (,'ocuklıiüiından beri Berlın'dc >aşamı> Tür- Petrel /} ienrfjiieu Eğitim veArojtırma Miidûrit Y aklaşık 5 hafta once Alman\ a da bir sendikacı. \apmış olduğumuz görüş- meler sırasında ttalya'daki işçilerin haklarını aramalarını doğru bulma- dığını ve bu tür hareketlerin işçiyi de bılinç- lendirmediğini söylemışti. Ancak şımdi gö- rüyoruz ki Almanva'dakı işçılerde sokağa itı- lıvorlar. Kuşkusuz geri kalmış ülkeler kadar ağırolmamakla baraber. Aimanya'da da işsiz- lik gıbı önemli bir sorun y aşanmakta. görece vüksek standarttaki geçinme düzevleri geri- îemekte. sosval güvenlik haklan sürekli bu- danmakta. sendikalar üye kaybetmekte v e ye- nı üye kazanma hiç de kolay olmamaktadır. Sendikalan Bonn'da, geçen cumartesi 15 > ıl- dan bu yana 400 bin i^çının katıl- dığı büyük bir mıtıng y apmaya zor- layan aslında Helmut Kohl Hükü- metinin getırdiğı "Tasarruf Pake- ti" gibi gözük^e de. bunun öncesi de var. 1996\ılı içinde ocak. şubat venisanaylarında hükümet. işçi ve işveren temsılcileri bir ara\a geli- yorlar ve özellikle işten çıkanlma- İann önlenmesi ve yeni istihdam alanlarının açılması için sendikalar tavız üstüne tavız veriyorlar. Bu ış için önerilerine de "iş için birlik" adını vermişler. Ancak hükümet ve işverenler sözlerinde durmadıkla- n gibi dahasını istiyorlar.tşte açık- lanan bu son "tasarruf paketi" belki de sendikalann iş hatmna çok sayıda tav ız vermeye hazır olduk- lan mesajını vermelerinden de alı- nan cesaretle getirilmiş olabilir. Getirilen pakette şunlar yer al- maktadır; kamu çahşanlarının üc- retlerine 2 yıl hiç zam verilmeye- cek. henüz Batı'da alınan ortalama ücretin yüzde 85'ini alan Doğu Al- manya'daki işçiler ve kamu çalı- şanlannın ücretlerı 1995'te eşitle- necekken bu yapılmamış veyeni he- def olarak 1997 yılı edinilmekte. hastalık ödentisi yüzde 60'a düşü- rülmekte. işsizlik ödentisi alanın ücretin ılk yıl vüzde 80'i. 2. vı! yüzde 6O'ı olacak. yine diğer bazı İşverenler \e hükümet scndikalarla di>alogdan kaçınıyor. harcamalan kısılacak ve işverenle- nn vergi yükünü hafifleten değişiklere gidi- lecek. Bonn'da sendikalann katılımıy layapı- lan bu gösteride aynı zamanda işsizlik ve iş- ten çıkarmalar da protesto edildi. Bugösterinin bir diğer önemli yanı dasen- dikalann Sosyal Demokrat Partinin karış- masını istememeleri \e mitingte bu parti yet- kililerinden her kim olursa olsun söz verme- meleridir. Böylece uzun birgeçmişe day alı olan aralarındaki bağda ciddi bir zayıflık. hatta sendikalann tepkisi söz konusudur. Aynı za- manda da iktidardaki Hınstıyan Demokratlar- la aralarının açılmasını istememektedirler. Bu tavırlannı üyeleri arasında Hıristiyan Demok- ratlar'ın varlığına bağlarlarken. hükümet ile diyalogyollannı zorlamayaçalışmalannında bu tavırlan için bir neden olduğu gözlenmek- tedir. Yapılan bu son görkemli Bonn gösteri- kiye'den birdost. Alman işçilerin yasalarane denli saygılı olduklannı bir fıkrayla şöy le an- latıyor. Bırgösteri sonrası polıs işçileri kova- lamaya başlar. Sonunda öyle bir yere gelinir ki önde ve biryanda duvarlar. diğer yanda çı- menlerı olan bir park vardır. Arkada da polis. işçiler hiç bir yere kaçamazlar ve polis hep- sinı tutuklar. Polisler merak ederler acaba iş- çiler neden park yönüne kaçmadılar 1 .' Bir de bakarlar ki. çimenlerin üzerinde bir le\ha ve lev hada "çimenleri çiğnemey iniz" y azıhdır. İşyeri \e işletmelerde yönetime katılmabır- den fazla organlar aracılığı ile oluyor ve ol- dukça yüksek düzeylerde. İşletme komıtele- ri (vvorks councils) tamamen işçilerden oluş- makta ve işletmeye ilişkın tüm sorunlar ele alın- maktadır. Yine işyerinın denetiminde ve eko- nomik konsey adı verilen işletmeye ilişkin bir organda da işçiler vardır. Yönetıme katılma- nın bu yoğunluğu işçilerin sorunlarının çözü- münden çok işletmenın sorunlarının çözü- münde odaklaşmış. Sendika üyeleri da dahil bu organlarda yer alanlar işletmey i yöneten bir psikoloji ile ışverenın sinıfsal niteliğini ade- ta yok sayar olmuşlar. Işçi-işveren-hükümet arasındakı yıllardır sürdürülen diyalog eskisi gibi işlemez durumda ve ancak sendikalar ha- len bu diy alogdan yana gözüküyorlar. Işv eren- ler ve hükümet sendikalarla diyalogdan sürek- lı kaçnıaktadırlar. Bir yandan sendikalaşma ge- rilerken. diğer yandan işveren örgütlerindekı üye sayısında da düşüş gözlenmektedır. Son gehşmeler karşısında şimdi işverenler. bir sı- nıf olarak net göriilmeye başlanıyor denilebilir. Aimanya'da son yıllarda taşeron- laşma hızla yayılmakta ve ancak bu durum sendikalarca ciddi bir örgüt- süzlük ve işçilerin birliğinin bozul- ması olarak değerlendirilip müca- dele gündemlerine alınmamıştır. Güçlerinin bir bölümünü yöneti- me katılma sürecine de dağıtan sen- dikalar, bu güçlerini gerektiğinde kendi talepleri için odaklaştırmada buaün gelinen noktada güçlük çek- mektedirler. Örneğin küçük ve or- ta ölçekli firmalardaki teknolojiyı geliştırmekvedevletle bırlikte sen- dikalarda oldukca ciddi bırçaba gös- termektedirler. Bu arada belirtmek gerekir ki. önemli say ıda bu ölçek- deki firmalarda iflaslarvardır. Ge- nel bir izlenim olarak sendikalar yaşadıkları sorunları yeni liberal ekonomik modele. sermayenın kü- reselleşen gücüne. izlenen siyasi tercihlere bağlamamaktalar. Sanki herşey rekabette yenik düşmeye bağjanmış gibi. Sendikalann en büyük korkusunun yatmmlann Al- manva'dan dışarı çıkışı olarak ifa- de edilebilir. Bu durum sendikal an- layış v e politikalarında ana eksen du- rumuna gelmiş. Çıkışı durdurmanın biryolu da. Alman tekellerinin git- tikJen ülkelerdekı işçılenn de Alman- ya'daki işçiler aibi haklarasahipol- masındagörülmektedir. Işte küreselleşmenin. yeni liberal ekonomik modelin sonuçlanndan biri olarak da sendikalann uluslararası daya- nışmalannın ne denli önemli oluşu. bu geîiş- nıeler karşısında daha bir anlaşılır olmuştur. "Beyaz yakalı" adı verilen kalifiye düze- y i yüksek işçilerin sendikalara karşı, sendika- cılarca "ağır işitiyorlar" dıve nitelendirdik- leri tav ırlan da. işçilerin sendikal birliğinin sağ- lanamamasında önemli bir engel durumunda. Diğer elde mavi yakalı işçiler de beyaz yaka- lılarla birlikte olmaya sıcak bakmıyorlar. Çün- kü beyaz yakalılar kendilerini ayn gördükçe. mavi yakalılar da tepki göstermektedirler. Bu yüksekdüzey kalifiye işçilen kazanmayönün- de sendikalar ayrı bir önemde örgüilenme kampanvası sürdünnektedırler. SÜRECEK / : N Kaliteli hizmete eleman gölgesi E şime annesi Bağdat Caddesi'ndeki Lacoste Mağazası ndan 10 milyon 900 bin lira ödeyerek bir merserize kazak almış. Yetkililere, kazağı hediye olarak aldığını, değiştirmek zorunda kalınabileceğini hatırlatmasına karşın, bunun mümkün olduğunu belirten satış görevlisi, değiştirme fişini vermeyi unutmuş. Söz konusu kazağın eşime küçük gelmesi nedeniyle kazağı değiştirmek üzere Akmerkez'deki Lacoste mağazasına gittiğimizde, Aygün Cem isimli kasiyer bayan, değiştirme fişi olmadan bize yardımcı olamayacağını açıkladı. Bu olayda bizim hatamız bulunmadığı konusunda ısrar etmemiz üzerine Bağdat şubesini telefonla aramak zorunda kalan Aygün Hanım, bundan sonraki satışlarda müşterilere değiştirme fişi verilmesi konusunda titiz davranmaları için uyanda bulundu. Aygün Hanım, Bağdat Cumhuriyet ı Turkocagı Cad 39/41 f Cağalağlu/ISTANBUL i ; TEL S12 O5 05 ' ' FAX S74 O7 51 ' Rovyenta'nın jesti sevindirdi İ ki yıla yakın bir süre önce Rovventa'nın Robot süpürgesinden almıştım. Defalarca servise gidip gelmekten bıkmış bir halde iken İleri Elektrik Ihracat ve Ticaret AŞ'yi arayarak Pazarlama Müdürü Yıldırım Gençoğlu'na derdimi anlaftım. Derhal süpürgeyi göndermemi rica etti. Aradan iki gün geçmeden zarif bir özür mektubu ile bırlikte adresime yepyeni bir Aqua robot geldi. Rovventa güvencesini böylesine büyük bir jestle bana kanıtlayan Yıldırım Gençoğlu'na teşekkür ediyorum. Fatoş Inhan/İSTANBUL Ayrıntılar, ambalajında gizli G eçen gün marketten Süperfresh marka bir türlü satın aldım. Ambalajın üzerinde büyük harflerle "ayıklanmamış bir kilo sebzeye eşittir" şeklinde bir açıklama vardı. Buna karşın, satın almış olduğum türlünün bir kilo sebzeden elde edilmiş olduğu açıklaması bana inandırıcı gelmedi. Ergin Samyeli/ANKARA O kurumuz satın aldığı ürünün üzerindeki büyük harflerle yazılı nota dikkat etmesine karşın, ambalajların brüt ağırlığının 450 gram olduğu yönündeki açıklamayı fark etmemiş. Bilinçü bir tüketicinin özellikle gıda maddesi satın alırken ambalajların üzerini detaylı bir şekilde okuması gerekiyor. Tüketicilerin ambalajların üzerinde ürünün üretim tarihi, son kullanım tarihı, içeriğinde hangi maddelerin bulunduğu. brüt ağırlığı nedir ve nasıl saklanması gerektiği sorularına cevap araması gerekiyor. Birçok gıda maddesinin ambalajında hâlâ (etiket zorunluluğu getirmesine karşın) gerekli bilgileri bulmak mümkün olmuyor. Tüketicilerin gıda maddelerını satın alırken Türkiye'de ilkel koşullarda üretim yapan 18 bine yakın ımalathane bulunduğunu unutmaması gerekiyor. Bunlardan çok küçük bir bölümü istenılen teknik şartları taşıyor. Tüketicilerin bunlann bilincinde olarak Caddesi'ndeki görevlilerin hatalannı kabul etmelerine karşın, bize yardımcı olamayacağını vurgulayarak Bağdat Caddesi'ne gitmemiz halinde Rengin Hanım'ın bize yardımcı olacağını kaydetti. Her yerde fiyatı ve kalitesi aynı olan Lacoste ürünlerinin Bağdat Caddesi şubesinde değiştirilmesine karşın, Akmerkez'de değiştirilmemesini bir türlü anlayamadık. ipek Ergin/İSTANBUL O kurumuzun şikâyetini ilettığimiz Akmerkez Lacoste Mağaza Müdürü Erdal Eser, benzeri şikâyetlerle mağazalanna başvuran müşterilerinin şikâyetlerini direkt olarak mağaza sorumlusu veya müdürüne iletmeleri gerektiğini belirterek günlük yoğunluk içinde bazen satış elemanlarının baştan savma cevaplar verdiğini hatıhattı. Her hafta cumartesi günleri toplantı yaptıklarını kaydeden Eser, satış elemanlarına müşteriye karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunduklarını anımsatarak "Bize müşterimiz şikâyetini ilettiğinde, elemanlanmıza gerekli uyarılarda bulunuyoruz" dedi. Aygün Cem hakkında kendilerine birkaç şikâyet daha geldiğini belirten Eser, Cem'in işten çıkarıldığını belirtti. Müşteri memnuniyetıne önem verdiklerini belirten Eser, kazağı değiştirmek için Bağdat Caddesi'ne gıtmesine gerek olmadığını, değişikliğin Akmerkez'de de yapılabileceğinl açıkladı. • alışveriş etmesi büyük önem taşıyor. Okurumuzun mektubunu yayımlamamızın sebebi de tüketicilere bu mesajı bir kez daha verebilmek ıçindi. Kerevitaş'ı arayarak okurumuzun şikâyetini ilettiğimizde perakende satış için hazırlanan ambalajların 450 gramlık olduğunu befirten yetkililer, deniz ürünleri başta olmak üzere bazı ürün gruplarının pahalı olduklannı hatırlatarak bu nedenle firma olarak tüketicilerin bir kiloluk ambalajları almayı tercih etmeyeceklerini düşünerek küçük ambalaj paketleri hazırladıklarını dile getirdiler. Aynca bazı tüketicilerin evlerinde derin dondurucularının bulunmadığını kaydeden yetkililer, küçük ambalajların hemen tüketilebildiğini. büyük ambalajların saklama sorununu da beraberinde getireceğini ifade ettiler. Perakende satış için hazırlanan ambalajların üzerinde yazan 'yaklaşık bir kilo ayıklanmamış sebzeye eşittir' notunun altında paketlerin 450 gram ağırlığında olduğu şeklinde bir açıklama bulunduğunu vurguladılar. • BENCE İZZETTİN Ö1VDER Maaşlı Enf lasyonu Temmuz ayı yaklaştıkça memurların gözü ve kula- ğı maaş zammına yöneldi. Zannetmekteler ki, söy- lendiği gibi. memuriar enfiasyon altında ezdirilmeye- cek. Oysa, memuriar biraz akılcı düşündüklerinde gö- rürler ki, memurların enflasyona ezdirilmemesi, Tür- kiye'deki koşullar altında, dünyanın dönüşünü değiş- tirmek kadar zordur. Bir defa, kamu kesimi ve özellikle de bütçe. halka ve topluma hizmetten çok, özel sermaye çevreleri- ne hizmete yönelmiştir. 1980 politikaları ile iyice be- lirgmleşmişolan "kamusalişleyiş modeli", aktif vepa- sif yöntemlerle sermaye hizmetkârlığı işlevini yük- lenmiştir. Bu modelin memura yansıması, örgütlen- me ve sendikal hakların tanınmaması biçimindedir. Memurların maaşı vergilerden ödendiği için. işçilere tanınmış olan toplusözleşmeli ve grevli sendikal hak- lar memura tanınmamıştır. Örgütsüz bırakılan memur, ekonomik olarak da eritilmiştir. Enfiasyon memur maaşlarının bir sonucu değildir, fakat enfiasyon memur maaşlarını ciddi olarak eri- ten bırolgudur. Böylece, örgütsüzleştirilen memurun sırtına bir de enfiasyon yükü vurulmaktadır. Bu yönü ile enfiasyon. bütçenin borç yükü yanında, maaş ödentisinin de reel boyutunu törpüler. işte sorun da bu noktada düğümlenmektedir. Enflasyonun memur maaşı üzerinden tasarruf oluşturabilmesi, maaşların enflasyonun altında artması koşuluna bağlı bulunmak- tadır. Bu nedenle, çağımızda hâkım olan ekonomik görüşe göre maaşlar enfiasyon kadar yükselmeme- lidir. Bu sonuç, bir bütçe olanağı olmaktan çok, ser- maye dürtüsünde karar oluşturan siyasal otorite ter- cihidir. Enfiasyon yolu ile kamusal yükün bir bölümü memur üzerine yıkılmış olmaktadır. Örgütsüz ve mü- cadeleden yoksun bırakılan memurun bundan daha parlak bir akıbeti olamaz! • • • Memurlaştırma ve enfiasyon altında ezme olasılık- ları sermaye dürtüsündeki siyasal otoriteye yeni fa- aliyet alanları açar. Memur fiyatı görece ucuzlayınca, işçi olması gereken birdizi eleman memurlaştınlır. Bu- rada amaç, kitleleri örgütsüz kesimlerde çalıştırarak, onlar üzerindeki sömürüyü arttırmaktır. Bu olgu, me- mur sayısını yükselten, enflasyonu yaratan birinci nedendir. Memur fiyatının ucuzlaması sonucunda gereğin- den fazla istihdama gıdilir. KlT'lerde olduğu gibi, ka- mu kesiminın çeşitli alanlarında da gereğinden faz- la kadro ihdası ve eleman istihdamının nedeni, gö- rüntüde siyasal, fakat özde ekonomiktir. Zira bu yol- la, bir kısım işsızlere "işsizlik sigortası" primi öden- miş olmaktadır. Gerçek anlamda işsizlik sigortasının gündeme getirilemediği bir ortamda bu tür yan me- kanizmalar devreye sokulmaktadır. Böylece. bu in- sanların oyları alınarak, yine onların sırtından güçlü gruplara çıkar sağlanmış olmaktadır. Sonuçta, belki de olması gereken miktarda maaş fonu ayrılmakta, fakat olması gerekenden çok insan düşük fiyata ça- lıştırılmaktadır. Hâkim ekonomi politikasmın oluşturduğu bu du- rum, hem toplumsal adalete hem de ekonomik et- kinlik kurallarına aykırıdır. Maaşların enfiasyon karşı- sında gerilemesi bir göreli fiyat değişimi olarak de- ğil, fakat yükselen vergi yükü olarak görülmelidir. Bu- nun ötesinde özellikle üst-düzey bürokratlar üzerin- deki vergi yükü, kamu kesimi içinde üretilen hizmet- lerin kalitesini ciddi olarak etkilemektedir. Memuriar üzerinde uygulanan maaş politikası yanında, enflas- yonun neden olduğu maaş erımesi, kamu hizmetle- rinin çökmesinde en önemli nedendir. • • • Böyle bir yazı, devletin temel işlevinin ekonomide gelir dağılımını düzeltmek, topluma giderek yükse- len düzeyde kaliteli hizmet sunmak vb. gibi klasik gö- rüşü varsayım olarak almaktadır. Galiba yanlış da burada yapılmaktadır! Zira, günümüzün yükselen değerleri devlete böyle bir görevi yüklememektedir. İKV siyasi otoriteyi uyardı 'Somut çözüm önerisi üretin'Ekonomi Servisi- Iş dünyasının AB ile ilişkilerini koordine eden IK\! siyasi otoriteye 'somut çözüm önerileri üretme' çağnsında bulundu. Artık kamuoyunun siyasi otoriteyi hangi partilerin oluşturacağı konusuyla meşgul olmadığını belirten Iktisadi Kalkınma Yakfı (İKY) Başkanı Meral Gezgin Eriş. enfiasyon başta olmak üzere kamu maliyesiyle ilgili sorunlara bir an önce çözüm getirilmesini beklediklerinı bildirdi. İKV'nin bugün düzenleyeceği. "Gümrük Birliği Sonrasında Avrupa Birtiği \e Türkiye'de Kimya Scktörü" konulu panel öncesinde sektör hakkında bilgi vermek üzere dün düzenlenen basın toplantısında *'965 konuşan Meral Gezgin Eriş, yıllardır devam eden yüksek enflasyonun Türkiyenin büyük ayıbı olduğunu kaydetti. Bütün iktisatçıların yüksek enflasyonla kalkınma modelinin bulunmadığı konusunda fikir birliği içinde olduklannı hatırlatan Eriş. enfiasyon sorunu çözülmeden üretim ve sanayileşmede rekabetin gerçekie- şemeyeceğinı dile getirdi. Siyasi otoriteden artık yasal ve ekonomik düzenleme beklediklerinı açıklayan Eriş. gümrük birliğine girilmesine karşın Türkiye'nin hâlâ bir gümrük kanununa sahip olmadığını ifade etti. Eriş, rekabet kurulunun oluşturulmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğunu dile getirdi. Özel sektör eylüle endeksli TOBB'dende kriz uyansıEkonomi Servisi- Türkiye Odalar ve Borsalar Biriiâi Başkanı (TOBB) Fuat Miras da kriz uyansında bulunanlar kervanına katıldı. "Siyasi istikrarsızlık eyliil ay ına kadar devam ederse ekonomik kriz bekienmelidir" diyen Miras. hükümet ' modeli ile ilgili sorulan. "Kafamızdaki hükümet modeli fiyasko ile sonuçlandı. Bundan sonra artık formül önermemiz söz konusu olamaz. Ancak kurulacak hükümet bir çözüm hükümeti olmalıdır" dive vanıtladı. Önceki akşam Akmerkez'deki TOBB İstanbul temsilciliğinin açılışında konuşan Miras. 1996'mnKOBlyılıilan edilmesine rağmen. onlan olumlu yönde etkileyecek uyum yasalannın hükümet boşluğu nedeniyle \ aylardır meclıs ı gündemine bile gelememesinden —*' yakındı. Miras darbe uyanlan konusunda ise, "Demokratik bir kuruluş olarak darbeleri çare olarak görmemiz mümkün olamaz. Bir darbenin gündemde olabileceğini de düşünemiyorum" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle