Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 HA2İRAN 1996 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kopuş ve Süreklilik-II
Prof. Dr. ERENDİZ ATASİ)
O
smanlı kulturu, kendı ıçınde -mıma-
nsıyle, muzığıyle, şıınyle- bırtumluk
oluştursa da bır azınlık kulturu değıl
mıydı'7
Anadolu'nun kırsal alanına
ulaşamadığı gerçeğını bıryana bırak-
sak bıle Edırne, Bursa, Istanbul dışın-
dakı kentlerde ne derece var olabılmıştı7
İnsanlan
kavuşturan yollann ılkellıgı ve yetersızlığı, bırbın-
ne alıştıran tıcaretın zayıflığı ve ınsanlan kaynaştı-
ran ortak çalışma alanlannın -orneğin fabnkaların-
neredeyse tumden yokluğu, savaşlar. goçler, ısyan-
lar Osmanh kultunınü ulusallığa ve- ya da kentlılı-
ğe pekışemeden, sıs bulutu gıbı dağıtmıyor muydu1
Nufusun yansını, vanı kadınlan ev ıçıyle sınırlandı-
ran bır kent kulturu olanaklı mı zaten tmparator-
luğu oluşturan etnık gruplar alıştıklan bolgesel ya-
şama bıçımlennı yan yana sergılemıyorlar mıydı,
mutfak tezgâhının ustunde bırbınne değmeden bek-
leşen aşure malzemesı gıbı9
Osmanlı kulturünun
tum ulkeyı kapladığı yalnızca bır varsayım Pekı, bu
varsayım nıye bunca çekjcı kımı aydınlar ıçın'
Karacaoğlan'dan Nedim'e, koçek havastndan
bozlaga, bulgur pılavından mıdye dolmasma sürup
gelmış kulturun çok parçalılığını gormek bu kadar
mı zor9
Turk koylusune Fuzuli'nın Shakespeare ve
Racine kadar uzâk olduğunu kabul etmek bu kadar
mıacı7
19 yuzyıldabırlngılızmadenışçısıShakes-
peare'ın hıç olmazsa bırkaç dızesını okuyabılır, yok-
sul ve eğıtımsız bır Sıcılyalı köylu Verdi'nın bır ar-
yasını mınldanabılırdı Osmanlı donemınde kultu-
mmuz, kuşkusuz bır zcngınlık olan farklı oğelerden
bır yapı yaratacak harçtan yoksun kalmıştır, yanı or-
tak dılden
Osmanlıcanın toplumda gerçek bırıletişım sağla-
maktan yoksun, seçkınlere ozgu olu bır dıl olarak
doğduğunu gorelım lutfen Bızler, Türkıye Çumhu-
nyetı'nın bugun yaşayan yurttas,lan, hem Anado-
lu'nun Urartu'dan lyon'a gelmış geçmış tum halk-
lannın (bugunku yaşantımızın kımı koklennın nasıl
da Anadolu'nun ılkçağlar uygarlıklanna dayandığı-
nın buigulannı. arkeolojı ve antropolojı her geçen
gun bıraz daha açıklıkfa sergılıyor) hem goçmen
TuTk boylannın torunlanyız Aslımızı yadsımayalım
(ınkâretmeyelım), geçmışımızı ne Osmanlılıkla sı-
nırlayalım ne de Osmanlılığı tapılacak ya da yıkıla-
cak bır put olarak gorelım Ve bugun konuştuğumuz
Turkçe ıle Osmanlıca ve yuzyılın ılk yansında kul-
lanılmış Osmanlıca golgesındekı Turkçe arasındakı
duğumu çözelım
Turk dılının bır yazan olarak ne Haüt Ziya'dan
vazgeçebıhnm, ne AbduIhakŞinasi Hisar'dan, genç
kuşağın Reşat Nuri'nın gorelı duru dılını bıle anla-
makta zorlanmasından acı duyuyorum Neyleyelım
kı batan gemıden yukselen sarkılar boğulmaya yar-
gılıdır. yaşamın acımasız yasası1
Turkçenın anlaş-
ma yolunda kendını gurul gurul yenıden yaratması
durdurulmaz bır sel gıbı buyuyor 80 sonrası tersıne
yonde tum sıyasal baskılara. çeşıtlı nedenlerle dıle
bulasan pıslıİclere karşın, sozcuklenn yenıleşmesı
zengınleşerek suruyor Bılınce doğrudan çagnşım-
lar gönderen sozcuklenn yenne, olu bır kalıp gıbı ku-
lağa vuran sozcuklen kullanmaiannı gençlere kım
dayatabılır7
Doğurmavı çağnsnran 1
*doğa"sozcuğu-
nunvennekım "1abıat"sozcugunebaşvurur'"*Ozü-
nünditediğincegurlemesini" ıleten "özgürlük" soz-
cugunu bırakıp kım "hürriyet'' der bundan boyle9
Hekimlik, Cerrahlık Üzerine Söyleşi
Dr. MUSTAFA ŞERİF ONARAN
0 zmır'de'47 yazmda olmuştu agabevim Top-
I
çuteğmenıydı,sınmgıbıbırdelıkanlı De-
nızde yuzerken apandısıh delındı Koca Iz-
mır'de cerrah bulunana, amelıyata alınana
değın çok zaman yıtınldı Oyıllardayeter-
lı antıbıyotık de yok Yaygm pentonıtten
kurtanlamadı Bılmem hekım olmaya, dahası cer-
rah olmaya karar venşımde bu olayın da payı var
mıdır'
Çagdas hekımlığe yenı geçtığımız o yıllarda cer-
rdhının buyuk ustalan hocalanmızdı Kazun İs-
mail Gürkan. Şinasi Hakkı Erei, Kemal Atay gıbı
nıce usta cerrahlar, adı so> lencelere kanşmış ho-
calardı Gızemlı bır dağa bakarcasına, hayranlıkla
ızlerdık onlan
Sınıf arkadaslanm arasında, meslek yaşamında
doruğa ulaşanlar oldu Güngor Emn Ertetn, aruz
olçusuyle rubaıler de yazan zanfbır ınsandı Daha
ogrencıyken stajyer doktor dıye kartvızıt bastıran,
bu yüzden adı stajyer doktora t,ıkan, ınce dantela-
lar örer gıbı ustalıkla konuşan Ayduı \vtaç'ı unut-
madırn Gerçek bılım adamı Kenan Buıak'ın Şehır
Tıyatrosu gunlennı de anımsanm Amenka Bırie-
şık Devletlen nde daha çok une kavuşan Ümit
Afcer'ı ozellıkle anmalıyım
Meslek yaşamında zırveve vükselenler arasında
sevgılı arkadajlanm Rauf SeiKr, Aü Nıhat Mındı-
kogiu, Metin Ozgün Gunduz Gedikoglu. Vlurtabp
L nai Erdoğan Vaiav, Sedat Kaorcıoğlıı aklıma ılk
gelen unlu hekımler araiinda Bır de esım Leziz
Onaran'ı bunlann basında ozellıkle anmak ıste-
nm
Aynca ı> ı hekım olmanın otesınde başka ozei-
lıklenyle de toplumumuzda yukselenler var Erdai
\tabek, bılge kışılığıyle denn ızlerbırakan bırya-
zar Vefa Tanır adına yaraşır bır bıçımde sevgı ba-
ğı olan, sıyasetmde rutarlı, guvenılır bır dost Yıl-
dırun Aktuna, Asken Tıbbıye gunlenmızden bu
vana kendını venılemesını bılen, renklı bır sıyaset-
çı Rahmetlı Mecrt Ooğru, dağ sporunun ustası bır
cerrah
Sınıf arkadaşlanm arasında bunlardan çok daha
onemlı, çok daha saygın kışılıkte nıce hekımler var
Bu yazıyı onlann adıyla doldurmak ıstemem
* * •
Kuşku yok kı ulkemızde en yaygın une kavuşan
hekım, sınıfarkadasım KemalBayazrt'tır Kafaçıft-
lennı ezberleme telası ıçındeyken ona "Kü(a Ke-
mal" dedıler Kafasını ıyı kullanmasını bıldığı ıçın
bu lakap ona yakıştı denebılır
Kemal Bayazıt'la uzun yıllar Türkıye Yuksek
Ihtısas Hastanesı'nde bırlıkte çalıştık Daha başa-
sıstanken ustün yeteneğı nedenıyle bakan oluruy-
la klınık şefiığıne atandığını anımsanm
Açık kalp cerrahısının, Yuksek ihtısas Hastane-
sı'nde yerleşmesını sağlayan çalışkan bır hekımdı
Yetıştırdığı hekımlenn "akademik kariyw" yap-
masınayardım ettı Kendını buçalışmalanndışın-
da tuttu Ulkemızde ılk kalp naklı amelıvahnı vap-
tı Üstelık -koşutlanıı uygıuı oimadığı, satt gösteriş
olsun diye yapüdığı'' suçlamasıyla mahkemelerde
hesap vermek zorunda kaldı
Cerrahıde başan çızgısını korumak kolay değıl-
dır Başanlı olmak, hekımın yalnız kendıne kalmış
bır olav da değıldır "Hoımıs homini lupus" sozu-
nu "Hekım hekımin kurdudur" dıye değıştırmek
gerekır
Kamuoyunda hıçbır hekım, Kemal Bayazıt ka-
dar une kav uşmadığı gıbı, Kemal Bayazıt kadar da
lekelenmek ıstenmedı Endıkasyonsuz amelıyat,
fatura sahtecılığı uygunsuz ölu açma. rusvet dedı-
kodulan, yakınlanna çıkar sağlama gıbı suçlama-
lann une kavuşmuş hekımlen yıpratmaya yonelık
suçlamalarolduğubılınır Kemal Bayazıt ınparlak
hekımlık yaşamında bu suçlamalan hak ettığıne
ınanmıyorum Yuksek ihtısas Hastanesı'nde uzun
yıllar bırlıkte suren çalışmamızda, ben Gastroen-
terolojı Cerrahısı Klınığrnın şefi, o, Kardıyovas-
küler Cerrahı Klınıgı'nın şefi, aynı zamanda has-
tanemızm başhekımı olarak gorev yaparken zaman
zaman bırbınmıze ters dustuğumuz, zaman zaman
kımı öne surülen sa\lara kuşkuyla bakmayı duşun-
dürecek tartışmalara gınştığımız oldu Bunlann ay-
nntısına gırmek ıstemıyorum Bılımsel gerçekier-
le bağdasmayan, hastane enfeksıyonuna yol açan
kımı yanlı^ uygulamalan eleştırmenm yen de bu
yazı değıl Butün kusurlu gorunen yonlenne kar-
şın, Kemal Bavazıt'ın ulkemızın onemlı hekımle-
nnden bın olduğunu belırtmekle yetıneceğım
• • •
Hekımlık mesleğınde cerrahının ozel bır yen
vardır Cerrahıye yenı başladığımız yıllarda kûçük
kesıyle amelıyat yapmak hüner sayılıyordu He-
kımlık ılerledıkçe, endıkasyon dedığımız amelıyat
yapılması gereken hastalık durumlan çok değıştı
Çagdaş cerrahı, yenı yontemlerle gelı^me goster-
dı Ama cerrahının el hunen olduğu anlayışı değış-
medı Hocam Necmi Ayanoğlu, bır kuyumcu oze-
nıyje amelıyat yapan usta bır cerrahtı
Ulkemızde çağdaş cerrahının yerleşmesıne bü-
yuk emek veren rahmetlı hocam Hihni Akın unu-
tulmamalıdır Çunku Hılmı Akın, dolaylı olarak
bütun çagdaş cerrahlann hocasıdır
Günömuzde bır "virtüöz cerrah" olarak emek-
lılığe ulasan Tank Minkan \azar kımlığıyle de
kendını kanıtlamıştır Kendı alanının büyuk cerra-
hı Prof Dr Hüsnü Gökset saygın davranışlanyla.
toplumun önunde gıden onemlı bır kışılık göster-
mıştır
Kuşku yok kı cerrahıde onemlı yen vardır kışı-
lenn Gene de cerrahlar, kendı özel yalnızlıgında
esennı yaratan edebıyatçılara benzemez Çünku,
bır takım ışıdır cerrahı Daha da onemlısı cerrahı,
belırlı ılkelenn, belırlı dızgelenn sılu dûzenı ıçın-
de gelışme göstenr
Ulkemızde bekunlığın kurtuluşuna olanak sağ-
layacak ıkı onemlı yasa sıyaset çıkmazı ıçındekı
unutulmuşluga bırakılmıştır Durum boyleyken,
hekımlığın kurtuluşu ıçın değıl, bır hekımın emek-
lılığını kurtarmak anlamına gelen. yetersız bır Ba-
kanlar Kurulu karamamesıyle, yalnızca Yuksek İh-
tısas Hastanesfne ozerklık kazandtnlmıştır Bu du-
rum, hekımlığın yaranna olmamıştır Ustelık bu
güzelım sağlık kuruluşunda çalışma banşı da bo-
zulmuştur Kemal Beyazıt, ıçınde kendısı bulun-
mazsa hıçbır çalışmanın yapılamayacağı yanlışına
duşmuştûr Bu yanlışlann a>nntısı uzennde dur-
mak gerekecek
• • •
Kardeşım gıbı sevdığım bır yayıncı arkadasım
kalp hastasıydı Hemen hastaneye kaldınlması ge-
rekıyordu O sıralar Yuksek İhtısas Hastanesı'nde
yıne bır hastane enfeksıyonu vardı Kardıyolojı he-
kımlen de bır bılımsel toplantı ıçın Ankara dışın-
daydı Arkadaşımı, kalp hastalıklanna en ıyı ola-
nak lar ıçınde bakılan en ılen cerrahı yontemle-
nnın uygulandığı bırozel hastaneve>atırdım Ora-
da ınandığım güvendığım ıvı hekımler vardı
Gereklı ıncelemelerden sonra amelıyata alındı
ı>ıleştı Yazdınlencesınde olan eşı de kocasının zor
günlenne yetıştı Ama bana hışım gıbı çıkışmasını
unutamam, "Kocanu voJdurmak icin mi bu hasta-
neye yaürdınız" dedı
Benı azarlayan bu hanım kendı sağlığı ıçın bır-
kaç kez Isvıçre've gıtmıştı Ince bır huzunle gulum
sedım
Hekımlenn yaşamı boyledır ışte' Kımı zaman
hastalar, kımı zaman yakın arkadaşlar onlan yara-
lar Hıçbır çalışmada önde görunmek göstenşlıçı-
kışlar yapmak ıstemedım Gulumseyerek susması-
nı bılmek duşmelı hekımlere
Hekımlık zor zanaat'
Sınamayı-yanılmayı çağnştıran "sınav" dururken
"imtihan"ın yuzune kım bakar9
Şımdıkı ve gelecektekı Türkıye'yı bıçımlendır-
mekte çok etkılı bır oğedırgecekondu gençlığı He-
def kıtlesını bu gençlığın arasından seçen uç sağcı
(dıncı) polıtıkacı. bakınız nasıl da an Turkçe konu-
şuyor' Orta sağ polıtıkacılann Osmanlıca sozcukle-
re tutkunluklanyla ne ılgınç bır zıtlık' Çok daha ger-
çekçı olan dıncı polıtıkacı, Osmanlıcadan hıç nası-
bını alamamış kırsal atalann torunlanna seslenırken
eskı sozcuk kuljanımmın abeslığının bılıncındedır
Pekı, dıl konusunda ne yapmalı7
Yaşamın acıma-
sız yasasına boyun mu eğelım7
"Hayır" denm Ölu
Osmanlıcanın artıklannı tıtızlıkle koruyalım mı9
Ona da "hayır".
Türkıye Cumhunyetı'nın -tum bozulmalara kar-
şın- bugun hâlâ kımlık bunalımlannın ıçınde kendı-
nı yıtırmemış bır msan gızılgucu (potansıyelı) var-
sa -kı vardır- bu gızılgucun harcında ıkı onemlı kul-
tur etkınlığının sağlamlaştıncı katkısı yadsınamaz
Yûzyıl ortalanna dek surmuş resmı bır çaba Mıllı
Eğıtım ve Kultur bakanlıklannın dunya edebıyatı-
nın ve bılımın pek çok değerlı yapıtını Turkçeye ka-
zandırması Oburuıse, 1%0'lannozgurlukortamın-
da ozel yayınevlennın çabasıyla pek çok sosyolojı,
ekonomı, tanh felsefe yapıtının Turkçeyeaktanlma-
sı Güçlu bırer aydınlanma dalgası gıbı yukselen bu
ctkınlıklenn gundelık yasama donûk ortak yanlan,
ucuz kıtap sağlayabılmelen, boylece kıtleye mal ola-
bılmelenydı Bu "eğitiıni'' özumseyenler bolgesel
kökenlenne hapsolmamayı, yurt ve toplum sevgısı-
nı unutmadan yüzlennı dunyaya donebılmeyı öğren-
mışlerdı
Bugun, kâr amacı gutmeyen boyle coşkulu ve bı-
lınçlı bır akıma kendı dılımızın ıçınde gereksınım
var Yuzyıl sonunun Turkçesıyle anlamakta zorlan-
dıgunız yapıtlan günumuz Türkçesıne sûratle ve he-
men aktarmak zorundayız Bu gorev Turk dılının
günümuzdekı yazarlanna, yayımcılara ve elbette
Mıllı Eğıtım ve Kültur bakanlıklanna duşer (Bu
alanda henuz sayıcayetersız kımı degerlı çalışmala-
nn yapıldığını bılıyorum ) Parasal desteğın sağlan-
ması Türkıye kentsoylulannın (burjuvazısının) do-
ğal ışlevı değıl mıdır''
Acele etmek zorundayız, çunku bugunun ortayaş
ıle yaslılık arasında sıralanmış yazarlan yuzyıl ba-
şında kullanılan Turkçeye yonelık dılsel bılınce ve
duyarlılığa sahıp son kusaktır Acele etmek zorun-
dayız, çunku geçmışımızı yetennce bılememek genç
kuşaklan aşagılık karmaşası-megalomanı çelışkısı-
ne kıstırmıştır Geçmışımızı bılelım kı ustünde var
olduğumuz yen tanıyalım, ne boş yere ozguvensız-
lıklere sürukleneltm ne de kendımızde olmayan nı-
telıklen hayal edelım Abdulhak Şınası'yı okuyan,
onun yapıtlannda yalnızca buyuleyıcı (sıhırlı) bır
doğanın dıngınlığınde akıp gttmış geçmış gunlenn
ozlemını bulmaz. Abdulhamıt -ıstibdadının" saçma
ve korkunç yuzunü de keşfeder Cennet Istanbul'un
zanf köşklennde kadınlann ne kadar ezıldığını fark
eder, toplumun nerelcrden bugüne geldığmı kavrar
Kulturel etkılenn sonuçlan hemen sezılmez Turk-
çemızın yapıtlannı yenıden kazanabıleceğımız şu
yıllan boşa harcarsak bunun gerçek zarannı bırkaç
on yıl sonra dehşetle goreceğız
Türkiye'nin >iiz>ıl sonunda vaşadığı çok katman-
lı bunalımu cumhunvet oncesi sanal kulturun kaybı-
na bağlavaniardan değılim. üun>anın suruklendıgı
ekonomık ve sıyasal çıkmaz bıze özgû toplumsal ve
ekonomık bunalımlarla örtuşünce boylesı hastalıklı
bırortamdabuldukkendımızı Ancak ha.stalığın ağır-
laşmasının köku, bana kalırsa, II Dünya Savaşı son-
rasındave 1950'lerdeyatıyor Türkıye Cumhnnyetı
devnmcı on yıllannda buyuk bır kulturel atılımı ger-
çekieştırmeye koyulmuştu Çok parçalı kulturumü-
zün dağinık oğelerını yapısal bır tumluğe kavuştur-
maya çahşıyordu Ancak 2 Dunya Savaşı ve onu ız-
leyen polıtık akımlar bu atılımın onünu kestı
Yuzyılın ıkıncı yansındakı hukumetlenn cıddı
kültur polıtıkalanndan yoksun uygulamalan, doğa-
sı gereğı Doğu-Batı kanşımı olan kultürûmuzün bu
özellıgıne "popüfist" yaklaşmalan (Bu populızm ba-
zen yerel-bolgesel yasama bıçımlennın abartılması,
bazense zıhınlerdekı "sanal Dogulu" ya da "eski"
kulturun ırkçı ve dıncı çağnşımlara ve kotu kullanım-
lara açık yorumlanması bıçımınde belırmıştır) ve ya-
kın zamanlara dek "burju\
r
azi"nın -sınıfının doğal
özellığı olması gereken- kulturel etkınlıklere duyar-
sız ve yabancı kalması, 12 Eylul baskı donemının
toplumda açtığı yaralar bugunkü denn ekonomık bu-
nalımm yapay bır kımlık bunalımına donuşmesıne
katkıda bulunmuştur Bunahmın yapaylığı -tıpkı gro-
tesk bır maske gıbı- gerçek bunalımı kıtlenın usun-
dan ve duyuncundan (vıcdanından) gızleyebılmesı-
nı ve çıkardığı gurultüyle ortalığı, kulaklan busbu-
tun sağırlaştıran duyarlık ve gûzelduyu yoksulu ce-
hennemsel bırpanayıraçevırebılmesını engelleyemı-
yor ne yazık kı
Işte bu korkunç panayınn tepınıp durduğu yerde
(zemınde) tanhsel malzeme tüm zengınlığıyle ve çe-
lışkılenyle hâlâ durup duruyor Kımlık bunalımlann-
da şaşalamak ya da ozgün bıreşımlenmızı yaratmak
bıraz da kendı ellenmızde
Yaşamı bır kopuş ya da sürekJıhk olarak algılamak,
bulunmayı seçtığımız konuma ve bakış açımıza bag-
lı değıl mıdır7
PENCERE
Utopia Adası mı?..
Utopıa sozcuğunu I S. 1516'da Thomas More uy-
durmuş, 'hıçbır yer' ya da 'olmayan yer' anlamına
gedyor
Utopıa bır ada
Nasıl bır ada'
Insanlann yaşam duzeylen arasındakı uçurumla-
rın yarattığı ahlaksızlık kalkmış Hıçbır evın kapısın-
da kılıt yok. Mulkıyette ortaklık geçerlı Gunluk ça-
lışma suresı 6 saat Insanlar bu saatler dışında okur-
lar, derslıklere gıderler, eğlenırler Ana, baba, ço-
cuklaryemeklennı ortaklaşa yemekhanelerde yerler
Her dınden ınsanlar bırlıkte ve hoşgoru ıçınde ya-
şariar Temel kural, başkalannın ınancına saygılı ol-
maktır Kışı alçakgonullu olmalı, kendını buyuk gor-
mekten kaçınmalıdır Utopıa'da herkes tekomekgı-
yınır Sus takılarına onem venlmez Suç ışleyenlenn
cezası toplumda kımsenın yapmak ıstemedığı ışler-
de çalıştınlmaktır Utopıa 'da ahlakın amacı mutluluk-
tur
Thomas More 16'ncı yuzyıldakı Hırıstıyan Avru-
pa'nın akıl dışı duzenıne karşı 'Utopıa'yı yazdı
More bır Ingılız hukukçusuydu, ondan sonra 'hak-
ça duzen' konusunda, çoğu duşunur, yenı seçenek-
ler urettıler Campanella'dan VVells'e değın nıcele-
nnın yazdıklarından bır 'Utopıa yazını' oluştu; ama
butun bunlar kâğıt ustundeydı
•
Fidel Castro Turkıye'ye geldı
HABITATII toplantısında konuştu... •
Ne dedı?
Castro'nun konuşmasında altını çızdığım satırlan
aktarıyorum
"Bız dunyayız ve dunya ne efendılere ne de ıntı-
har polıtıkalanna boyun eğecektır Dunya, egoıst,
çılgın ve sorumsuz azınlığın bızı yok etmesıne ızın
vermeyecektır Sozde tuketım toplumları, gen kalan
ülkelerde dunya nufusunun dortte uçunu oluşturan
ınsanlar ıçın bır utançtır Çunku bu toplumlar yap-
tıklannı kan ve ter uzenne kurmuşlardır Gezegenı
mahvedenler; havayı, denızlen, nehırten ve toprak-
lan kırletenler, şımdı msan soyunu kurtarmak ıçın
çok az kaygı duyuyorlar lleriemış kapıtalıst ulkeler-
dekı teknolojık gelışmeler ışsızlığın hızla tırmanma-
sına neden oluyorsa, yeryuzunün unutulmuş çocuk-
lan, bızler ıçın genye ne kalıyor? Yûz mılyonlarca
emekçıye nasılış bulacağız? Bu kıtlelenn yaşam ko-
şullan ne olacak? Çevrenın genye donulemez bıçım-
de yıkılmasını nasıl onleyeceğız? Bu dev ve ığrenç
metropollerde çocuklann kullanılmasını, uyuşturu-
cuyu, suçlan, yığınlarda açlığın ve sefaletın yarata-
cağı sorunlan nasıl engelleyeceğız?"
Fıdel Castro'nun konuşması vırgulune değın ger-
çeklen vurguluyor
•
Kuba, kuşatılmış bır ada
Ambargo altında
'Yeryuzunün Efendılen' salt kendı duzenlenne karr
şı hakça bır seçenek oluşturmasın dıye, on mılyon-
luk Kuba'ya abîuka uyguluyorlar
Tarıhın en buyuk cınayetlerınden bın sozde uygar
dunyada ışlenıyor, 'Yeryuzunün Efendılen' Kuba'yı
dıze getırdıkten sonra mazlum halklara dıyecekler kr
- Bakın, gorun, hıç umutlanmayın
1
insan çıkara
bır yaratıktır Toplumda ancak orman yasası geçer-
lı olabılır, 'Koşeyı Donme Felsefesı' ınsanayakışır Kh
şının kendı ozçıkartannı toplumsal adaletın bılıncın-
de erıtmesı olanaksızdır Fıdel Castro'nun ozledığı
duzen bır utopıa'dır
Utopıa
Hayır; Thomas More'un Utopıa'sı 'hıçbıryer'ûe ya
da 'olmayan yer'ûe kurulmuştu, ama ınsanın aklın-
da kurduğu duzen olçusunde gerçeklık var mO
Tarıhte hakça duzenın ardına bır kez duşmuş ın-
san
Onu bu amaçtan kım ayırabılır?
'Yenı Dunya Duzenı' hem doğayı hem ınsanıyıkıp
çuruttukçe, kışı kendını koruma ıçgudusuyle dogru-
yu bulacak
Fıdel'ın adası 'Utopıa' değıl
Çunku, yaşandı bır kez
KADIKOY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo 1995/504 Vesayet
Bostancı Değırmen Yolu Kayalar Sıtesı B Blok Kat
3, No 77 Kadıköv-lstanbul adresınde ıkamet eden
Zeynep ıle Şukru oğlu, 1952 dogumiu Erdal Turker'ın
hukumluluğu nedenı ıle vesayet altına alınarak kendı-
sıne Kılaviiz Cad No 14 14 Kuçukvalı-Istanbul
adresınde ıkamet eden kardeşı Meral Özden'm vası
tayın edılmesıne karar venlmıştır Ilan olunur
Basın 92785
PARLIAMENTSÜPERBAND
JAZZ FESTIVAL '96
PROGRAM
V V A Y N E S H O R T E R g U I N T E T
2 0 H t ı ı t ı p 1 9 9 6 » 2 1 3 0
S A L I F KEITA
LESTER BOMME'S BRASS FANTASY
2 1 H ı ı ı ı ı ı 1 9 9 6 » 2 1 3 0
A L J A R R E A U
24 H m r ı ı ı 1 9 9 6 « 21 30
D A V I D S A N B O R N
2 5 H a z ı r a n 1 9 9 6 • 2 1 3 0
BİLET FİYATLARI
1.250 000 TL • 900 000 TL • 600 000 TL
"^ Wayne Shorter Quintet
Lester Bovvie's Brass Fantasy
Salif Keita
Al Jarreau
David Sanborn
B İ L E T S A T I Ş N O K T A L A R I
VAKKORAMA/Sutdıye (216) 350 87 42
(212) 234 42 81
(212) 251 28 88
(212) 559 54 44
VAKKORAMA/Kuraeh
VAKKORAMA/Tıkııın
VAKKORAMA/G.lUrı.
VAKKORAMA/Akmerkez (212) 282 09 65
O R G A N I Z A S ( O N
ŞİLEASLİYE
HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
DosvaNo 1996'16
Davacılartsmaıl Çağ-
lavan Mustafa Çağla-
yan, Omer Çaglayan, ta-
rafindan davalı brman
Genel Mudurlugu ve
Malıye Hazınesı aleyhı-
ne açmış olduğu tescıl
davasının mahkeme-
mızde yapılan vargıla-
masında venlen ara ka-
ran gereğmce, Şıle nın
Alacalı koyunde kaın ve
tapuda 10 pafta 547,
548, 549 parsel sayılı ta-
şınmazlara komşu bulu-
nan, vapılan keşıfte
krokıde (A) harfı ıle ışa-
retlenen 6885 00 m2
\uz olçumünde olup,
3116 sayılı Orman Ka-
nunu na gore 1940 vı-
lında belırlenen ve 878
879 880 nolu orman
tahdıt roper noktalannın
belırledığı orman tahdıt
sınınnın dışında \e do-
ğusunda kalan arç par-
çasının davacılar adına
tapuyatescılını ıstemış-
lerdır Bu arz parçası,
uzennde başkaca hak
ıddıa edenler var ıse bu
ıddıalannı delıllen ıle
bırlıkte mahkememızın
1996 16 esas sayılı ışle
ılgılı dos>asına başvur-
mak suretıvle ılanın ya-
yımı tanhınden ıtıbaren
3 ay ıçensınde bıldırme-
len ılan olunur
Basın 90181