Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 16 HAZİRAN 1996 PAZAR
14 KÜLTÜR
İŞARET FİŞECİ ZEKİ COŞKUN
olsunAses yaşasınMakyavel
MACHÎAVELLİ
ÜÜHÜKÜMDAR
(İL PRİNCİPE)
Törkçesi
Sebhattin Bağdatlı
"Yazarhk nedir? Birhösranınavun-
tusu. Biitün hiisranlann avuntusu. Ya-
zarlık bir narsis kompleksi: 'Bak ben
ne yazdim. Ne marifetlerim var be-
nim. Okuyun beni. Begenin zekâmı,
buluşlanmı'demek.Sade>azarlıkmı?
Aktörlük. askerlik. politikacılık, işa-
damlığı hırs olmadan. beğenilmek he-
vesi olmadan yapdır mı?"
O hırs ve hüsran yazar. düşünür-sa-
nat adamını "popûİer" olan karşısın-
da kıskançlığa, küçümsetneye. öfkeye
yöneltiyor sık sık. Haziran başından
ben toplum, futbol ve sıyasetten baş-
ka bır şey konuşmuyor. Milli takım,
Avrupa'da bir mucize yaratacak mı.
"milli onur" onlarla şahlanacak mı?
Ya da "Erbakan başbakan mı.'" Bun-
lan tartışmayan yazının ne hükmü ola-
bilir? Duygulannı gemleyenlerteslım
bayragını çekerek kimi de şurasından
burasından bulaşarak "popüler" üze-
nnden kendı "sdz" ve "variık" alanı-
nı korumaya, çalışıyor.
Anlaşılırbirdurum. Kendisini yük-
seklere konumlayan "küftür" ve onu
üreten. dıllendiren, temsıl eden çevre-
ler, "aşagKİakiler" tarafindan izlenme-
yı. beğenılmeyı. ömek almmayı, kısa-
ca hayatı \e kıtleleri yönlendirmeyı
hedefler. Oysa hayat ve kıtleler, kendı
ıçinden kendi modellerım.aktörlerını,
değerlennı; "kültürler"ini üretir.
"*Yüksek"teki yükseklığiyle, yalnızlı-
ğıyla baş başa. Kıskanmanın, öfkenın
nedeni bu.
• • •
Popüler olan. yüksektekilerce
"ucuz, sıradan, basit" vb. tenmlerle
kodlansa da sonuçta bır tür "karşı kül-
tür"nıtelıgı taşır. "Karşı'"yı "negatiP
dıye de okuyabilirsiniz. Ama "karşrt-
muhalif-altcrnatir diyemezsiniz ona.
Her karşı duruş, muhalifliği içermez.
Popüler kültür örnegınde olduğu gıbı
egemen konumun-durumun yeni bici-
mı ya da yenı adaylan görünür orada.
Sonuçta, popüler olan "yüksekkül-
tür"ü alaşagı ertiği için sanat, düşün-
ce. yazı çevreleri onun karşısında kıs-
kançlık, öfke duyuyor. Ya da ona tes-
lim oluyor.
Egemene ya teslim olunur, ya karşı
çıkılır. Öfke. küçümseme dışında he-
niiz karşı çıkış yok. Teslimıyeti de tam
hazmedemıyoruz. Durumu idare edi-
yoruz. Öyleyse bu kez ıdare etmeden,
teslim olmadan anlamaya ve çözmeye
çalışalım popülerın "iktidar"ını.
Yazının başındaki alıntı, HaMunTa-
ner'in yaklaşık 30 yıl önce yayımlanan
u
Ascs" öyküsünden. Taner, orada bir
futbolcu tipı yaratıyor. O dönemin il-
gı-iktidar odaklannı sergılerken yaza-
rın konumuna da bakıyor. Kitle ise
şöyle öyküde: "Acın ortalama bir Is-
tanbullunun beynini. göreceğiniz şun-
dan ibaret olacaknr Spor-Toto, at ya-
nşlan, siyaset, biraz da Yeşttçam dectt-
kodusu."
Popülerin her dönemdekı öğelen
aynı. Taner, "3 S" formülünü yazmış:
Spor. siyaset. sınema. Istanbullu yeri-
ne Türkiyelı deyın. sinemanın yerine
TV'yi koyun. durum bugün de aynı.
Aynılık -degilse bile benzeşjik- po-
püler aktörün, kahramamn; iktıdan
temsıl eden kişinin kimliğınde de ken-
dını gösterir. Omekse, 1995-96 futbol
sezonunun şampıyonu Fenerbahçe'nın
başkanı Ali Şen'le aynı dönem siyasal
ligin şampiyonu RP'nin Genel Başka-
nı Necmettin Erbakan. Izledikleri stra-
tejiyle, söylemle, eylemle. tümüyle ay-
nı ekolûn, aynı kimligin insanı ikisi
de.
Niccoto Machiaveili'nın hükümda-
nnı (ll Principe) okumadınızsa siyaset
(ve yönetim) bilimini. sanatını anla-
manız, ızlemeniz, çözmenız zor.
Hükümdan bilmeyenler için Ali
Şen'le Erbakan apayn dünyalann ada-
mı. Oysa onlar, aynı Tann 'nın çocuğu.
hükümdann vârisı. Öyle olduklan için
de "zamanımızın katıramanT, lideri
onlar.
Literatüre "Makyaveliznı'' terimini
kazandıran, beş yüz yıldır eskimeyen
bu yapıt, iktidar için "güç"ün önkoşul
olduğunu vurgular. Fiziksel-askeri
güçle sınırlı degii bu vurgu. Örneğin,
sınirlenniz de maliyeniz kadar güçlü
olacak. Muhayyileniz de: Olmayan
şeyleri varmış gibi tasarlayıp göstere-
bılme gücünüz olacak.
Nihayet, "kutsal" saydığımz
"amaç" için her türlü aracı kullana-
bilme ve bunlan çoğunluga aykın gö-
rünse de "doğru-iyi-gerekli" göstere-
bilme gücünüz olacak. Yani "gûç" ve
"iktidar" dışında hıçbır şey sizı bag-
lamayacak, belirlemeyecek.
Machiavelli, yöneticinın "icraaön-
da neticeye bakıhr" diyor. Galipseniz
(şampiyon ya da en çok oy alan par-
tiyseniz) buna erişinceye dek kullan-
dıgınız araçlar "muteber ve makbul
sayılır ve herkesçe övüliir, çiinkii halk
görünene ve olana kapılır; dünyada ise
halktan başka bir şe> yoktur: coğun-
luğun dayanacak yeri olunca, azınlığın
sözü olmaz. Adını soylcmek uygun
düşmeyecek zamanımızdaki bir hü-
kümdann ağn banş ve doğruluktan
gayn söz etmez; halbuki her ikisinin
de en biiyük düşmanıdır; buntara ri-
Mark Morris Dans Topluluğu, iki ayn program kapsamında sekiz farklı eser sundu
Besteler insan bedenlermde dfle gekfi
RANA EVCtM
24. Uluslararası Müzik Festivali,
buyaz Istanbul'a. ABD'nin modern
dans topluluklan arasında seçkinlı-
ği ve entelektüelliğiyle özel bir yer
tutan Mark Morris Dans Toplıüu-
ğu'nu getirdi. Istanbul'da daha ön-
ce Morris'in bazı eserlerini izlemiş-
tik; özellikle Banşnikov un "Whi-
te Oak Dance Projecfi kapsamın-
da yapılan gösterilerde Morris'in
eserleri büyük beğeni ve alkış top-
lamıştı. Ama sanatçının kendisini
ve topluluğunu izleme şansımız ol-
mamıştı. Bu hafta içinde AKM bü-
yük salonda sergilenen dört gösteri
ile bu fırsatı da elde etmiş olduk.
Mark Morris Dans Topluluğu bize
iki ayn program kapsamında sekiz
farklı eser sundu.
Birinci programda Morris'in nis-
peten daha önceki dönemlere ait ko-
reograrıleri yer alıyordu. Haydn'ın
2 numaralı re majör komo konçer-
tosu üzerine "Bir Göl", Hoff-
mann'ın ve Bach'ın müzikleri üzerine
kurulmuş olan "Güzel Gün", Bob Hiîls
ve Teksas Playbojs'un parçalan üzerine
"VedaParüsi" veVhakli'nin aynı adlı ta-
nınmış parçası üzerine "Gtoria"— Bu ya-
pıtlar, müzikJerinin de daha rahat dinle-
nebilen parçalarolmasından dolayı izle-
yiciden büyük alkış topladı. Ikinci prog-
ramdaysa, Jacques Ibert'den divertis-
manlar üzerine "Mutluluk Muskalan",
Dvorak'ın Yaylı Çalgılar Üçlüsü ve Ar-
monyum için bestelediği 5 bagatel üze-
rine "Büro", Schubert'in 19. yüzyıl şi-
irlerini seslendirdiği besteleri üzenne
"Yatma Vakti" ve Lou Harrison'un ay-
nı adlı eseri üzerine "Büyük Diio" yer
alıyordu. Morris'in 1992-94 yıllan ara-
sında gerçekleştirdiği bazı eserlerden
oluşan bu ikinci program, gerek müzik-
lerin seçimi, gerekse kullanımı açısından
sanatçının koreografi macerası kapsa-
mında yarattığı dahaçetin, izleytciyi da-
ha zorlayıcı yapıtlarını ıçerıyordu
Bazı eleştirmenler tarafindan, müziği
kullanımındaki zenginlik dolayısıyla
Balanchine'ın devamı olarak degerlen-
dırilen Mark Morris'in eserlerinin tü-
münde, bestelerin insan bedenlerinde di-
le geldiği, geniş sahne mekânında hiçbir
dekora gerek duyulmaksızın şiirsel bir
anlatım bütünlüğü kazandığı gözlenir.
Dansçilann oluşturduğu çizgiler, daire-
ler ve geometrik şekiller zaman zaman
dans eden üç boyutlu resimleri çağnştı-
nr.
Bunun yanı sıra, Morris'in dansçıla-
nnın bedenleri Balanchine'in dansçıla-
n gibi belli kalıplarda, ideal estetik öl-
çüleri sergileme kaygısıyla kullanılmaz-
lar. Sanatçının koreografilerindeki este-
tik. insan duyarlılığının ve duygusallığı-
nın anlatımıdır. Özellikle, "Veda Parti-
si", "MurJuluk Muskalan" ve "Büro"
gibi eserlerinde, soyutluktan tamamen
uzak, insanın toplumsal ve psikolojik
boyutlanna deginilen bır bakış açısı gö-
rülüyordu. Kısacası, Morris yalnızca
görsel bir anlatımla yetinmiyor, çağdaş
insanın varoluşundaki çelişkilere, yaşam
kavgasına ve kendisini avutmak için
oluşturduğu pembe dünyaya eleştirel bir
göriiş getiriyordu.
Sosyal-psikolojik biranlaüm
"Büro", Dvorak'ın müziğiyle Rus
kültürüne ve bu toplumun çağnştırdığı
politik yapıya göndermeler yapan, folk-
lorik öğelerle zenginleştirilmiş bir kore-
ogTafi. June Omura'nın gerçekleştirdi-
ği. gündelik, tiyatro kostümlerini andı-
ran kostümlerle dans edilen bu eserde,
adeta kişilik çözümlemelerine yaklaşan
birkarakterçalışması ve sosyal-psikolo-
jik bir anlatım kullanılmış. "Veda Parti-
sPnde de, bir parti ortamındaki ilişkile-
re ve veda olgusu ile partinin coşkusu
arasındaki çelişkiye değinilmiş.
Amerikan folk müzjğine ve folklo-
rik öğelere yer venlen bu çalışma-
da da, yine kostümlerin katkısıyla
belli tiplemeleryaratılmış. "Mutiu-
luk Muskalan" adlı eserin Türk-
çeye çevirisinde çok başanlı olun-
duğunu söyleyemeyeceğim.
"Charm" sözcüğünün anlamı.
muska dışında cezbetmek anlamı-
na da geliyor ve Morris bu eserde
gösteri dünyasının pınltılanna ve
şirinliklerin arkasındaki banalliğe
değiniyor. Oysa muska, çok daha
dini bir çağnşım yapıyor. "Mırtlu-
luk Tüsımlan" daha doğru bir çe-
viri olabilırdi, çünkü eleştirilen ve
sorgulanan, sahnedeki tılsımlı pı-
nltı Bu koreografi, pınltılı kostüm-
lerle ve balctik figürlerin aşın kul-
lanımıyla adeta bir komik bale ola-
rak yaratılmış.
"BirGöl"adlı eser, suyun ve dal-
galann hiçbir dekor yardımı olma-
dan ifade edildigi, çarpıct bir yapıt.
"BirGöT,JamesF. lngalls'mbaşa-
nlı ışık tasanmının yardımıyla ve
Haydn'ın müziğinin şiirselliğiyle Mor-
ris'in yarattığı en başanlı eserlerden bi-
ri. Dan Jayce ve Rachd Murray'ın dans
ettiği "Güzel Gün"de çok özgün beden
figürlerinin kullanıidığı bir yapıt. İki
dansçının arasında tılsımlı birçekim gü-
cü olduğunu duyumsuyorsunuz. üerek
"Gloria''da, gerekse "Büyûk Dûo"da,
ışıktasanmcısı Michael Chybowski'nin
payı gerçekten büyük. Işık dışında, eser-
lerin tümünde kostümlerin de başansını
anmak gerekiyor.
Mark Morris'in topluluğu, gösterişli,
ağır dekorlara gerek kalmaksızın, kali-
teli bir ışık ve kostüm çalışmasıyla ko-
reografilerin niteliğinin nasıl vurgula-
nabileceğini, koreografide sahnenin bir
mimari çalışması gibi nasıl işlenebilece-
ğini ve dans eden kişileri bizlerden biri-
leri gibi nasıl kendimize yakın hissede-
bileceğimizi gösterdi bize.
ayet etmiş olsaydı, bunlar birkaç defa,
ya itibannı veya devletini kaybcttirir-
lerdi." (*)
Kısaca "iktidan kaybederdi". Za-
manımızın kahramanlan Ali Şen'le
Erbakan'adönelim. Adeta Makyavel"i
hatmetmiş gibidir ikisi de. Kitlelerin
güce taptığını. gücü elde etmek ve el-
de tutmak için her yolun "daima mu-
teber ve makbul" sayıldıgını bilirler.
En zayıf zamanlannda bile güçlü ol-
duklan ızlenımını vermek için sürek-
li saldırgan bır üslup sergıler, bunu ara-
ya sıkıştırdıklan "banş-adalet-dost-
luk-dürüsdük-hak" \b. tenmlerle
konjonktüre -yürürlüktekı yasalara-
uyarlarlar.
Tehdit de vardır söylemlerinde, tek-
lif de. İkisi de aynı kapıya çıkar: Bana
boyun eğeceksıniz. Ya zorla, ya gön-
lünüzle. ıyısı mı ne kendınızı, ne benı
yorun! Eger "hedef" kendilenndenbi-
raz uzaklaşır gibi olursa ö\gü ve teh-
dit bır araya geiır: "30 mü>x>n Fener-
bahçdinin şampiyonluğunu -60 milyon
Refahlının iktidannı- kimse önk>e-
mez... Bunlar Fenerbahce -Refah, din-
düşmanlığı yapıyorlar" vb. ifadeleri
anımsayın.
•••
Güç sergilemesi ve zafer vaadi, kit-
lelere açık çagndır. Her zaman karşı-
lık bulur. Yalnız, her zaman da "olıım-
lu karşdık" bulmaz. Işte bugün yasa-
nan bu. Fenerbahce şampıyon. Ligın
seynne, puan cetveline bakılırsa başa-
nlmış - hak edilmiş bir şampiyonluk.
Ama yöneticisinin kimligı ve yönetim
tarzından dolayı toplumca -ve kendı
camiasınca da- hazmedilmemiş bir
şampiyonluk bu. Fenerbahce, sankı
"birinci lig"den düşmüş gibi. Istan-
bul'un "üç büyükler"ınden bin degil
de hile, şike, tehdit. dayak yoluyla
şampiyonluk kazanan mahalli lig-taş-
ra takımı muamelesi görüyor.
RP de öyle. Erbakan başta olmak
üzere yaklaşık aynı kadronun 1970'te
Milli Nizam Partisi'yle başlattıgı "si-
yasal Isfam* hareketi, nihayet 25 yılın
sonunda RP'yle Türkıye'nin en güçlü
siyasal eğılimi halıne geldı. Seçimle-
rin "şampiyon^u. Ama "iktidar'" ola-
mıyor.
Zamanımızın kahramanlan Machı-
avelli'yi hatmetmiş. ama eksik. Şım-
dılerde profesyonel yönetim, Machi-
avelli'nin soydaşı Gramsci'nın tezıni
temel alıyor: Zamanımızda "iktidar"
için güç İcadar "eonsensus" da geçerlı
ve zorunlu. Ama bızdekiler ıçın "con-
sensus"un "sen sus" bölümü geçerlı.
Bu yönlcriyle de yakın zamanın bır
kahramanını; TurgutÖzal'ın mırasınt
paylaşıyorlar.
Ases ya da Aykut'la Oğuz
Nasıl Machiavelli bılınmeden
siyaset-yönetim sanatı, orada olan
bıtenlcr anlaşılamazsa HaMun Tan-
er'ın "Ases" öyküsünü okumayanlar
için de o popüler oyunun, futbolun za-
manımızdaki en anti-popüler kah-
ramanlan Aykut'la Oguz'un Fenerbah-
çe'den kovulmalan anlaşılmaz.
Gerçı medya ve kitle, Aykut'a
"kraT. Oguz'a "imparator" lakabını
takmıştır. Ama cümlenin sessiz ya da
sesli ıtirazlanna karşın takımın
"hûkümdar"! Ali Şen tarafindan kapı
dışan cdıldiler. Çünkü lakaplanna kar-
şın H. Taner'in yarattıği Ases'ı andınr-
lar. Tnbüne oynamazlar. Ases gibi ik-
ısı de "begenilmeyeboşvermistir_bir
oyunu oyunolarak almış, muduluğunu
bunda bulmuştur. gerisine aldır-
madan."
Şampıyonluga harç koysalar da za-
manımızın güç-gösteriş kültürü bu
kimliklen nedeniyle onlan kapı önüne
koyar. Tıpkı "heriyiviaşağıaşağıçeken
böyle bir ortamda daha fazla"
yaşamasına ızın venlmeyen centilmen
Ases'ın sahalardan çekilmesi gibi...
Haldun Taner'le bağlayalım sözü.
"Ases'i -veonlan-seviş bir bakıma ben-
im icin, belki sizin için de. hâlâ bir im-
kândır. Bir kusurunu biliştir hiç değil-
se. Dürüstlügümüzün bir kınntısı."
Bu, zamanımızın kahramanlanna.
popülerin iktıdanna karşı gereklı ve
zorunlugaliba: Kusurunu.eksiginibıl-
mek.
KÜITUR» SANAT
Ortaköy FERİYE (236 28 64) 12:00-18:00-21:00
v1
a,
v
•,
ç
V
• t
ş
%
%'
%
ş
Kültür Sanat
ilanlarınız için:
293 89 78 (3 hat)
9. U L U S L A R A R A S I
YAPI KREDİ GENÇLİK FESTİVALİ
1 9 M A Y I S - 1 9 H A Z İ R A N 1 9 9 6
YARISMA
GENÇ POP
Yapı Kredi Gençlerarası
Pop Müzik Yanşması (Final)
Yapı Kredi'nin, Türk pop müziğine daha bilinçli
genç müzisyenlerin kazandırılması. daha nitelikli eserlerin
yaratılması amacıyla, festival çerçevesinde
. düzenlediği yanşmanın fınali.
Rumeli Hisarı Müzesi. Saat: Z1.30
600.000 TL. 500.000 TL
Rumel, Hisarı Müzesi: (0212) 287 31 45
Yanşma TRT c!e nanlen >a^ınlanacagındaT kapılar 21 20 de kasanacaktır.
TIYATRO TANI
2bveddd Kadmlar
Yön: Özkan Schıılze
(jmu2000.Cıcs 18.00, P m İSOD
Yer: Martı Sanatevi
Istiklal Cad. No:330
Tünel Tel: 251 69 78
S a I o n k I i m a 11 d ı r.
NIHALGURES:
Presents |
SÜSLÜ İ
\
I 31 'Hcu/ıs • 30 Jfoziran 1996 J
J SırasckiUr Cad. No.-77 Taiuim/I«. '
fotoĞraf
7 . S A Yl Ç I KT I
•BU SAYININ ÖDÜLLÛ YARIŞMA KONUSU: KIRMIZI
•6 SAYININ YAĞMUR KONULU YARIŞMA SONUÇLARI.
KAZANAN FOTOĞRAFLAR
•fOTOĞRAF DERSLERI. ÇEKIM TEKNIKLERI
•FOTOĞRAF DÜNYASINDAN YENIUKLER
APS VE DPS TEKNOLOJİLERI
•SANATÇILARDAN ÖRNEK ÇALIŞMALAR
•YENI ÜRÜNLER
•SERGILER YARIŞMALAR
•İKİNCİ EL PAZARI
•SORUNLAR SORULAR YANITUR
YAŞAMINDA FOTOĞMF OLAN HERKESİN DERGİSİ
Şehıt Muhtar Cad. 41/5 Taksim. 80090 İstanbui
Tel'Fax: 0-212-256 92 58 (3 Hat)
Galeri Atölye
ilanlarınız için:
293 89 78 (3 hat)
KOŞEBENT
ENİS BATUR
İki Direk Arası Akdeniz
Bir iki ay önceydi. Antalya'da yapacağım bır konuş-
ma için hazırlanırken onu fark ettim: Türkiye'de, bun-
ca kimlik arayışının içinde Akdenizlilığe, Akdenizli-olu-
şa yönelik doğru dürüst bir yaklaşım getirememişız.
Bir kültürel coğrafya olarak bile yeterince kuşatılma-
mış bizde Akdeniz. insanımızın denize sırtını vererek
oturma alışkanlığının payı olmuş mudur bunda?
Akdeniz'i kavramak, bir sözcüğün tarihini katet-
mekten öte bir çaba gerektiriyor sanıyorum. Bra-
udeTin dilimize de aktarılan dev çalışması, en azın-
dan karmaşık bir alanla karşı karşıya olduğumuzu
göstermiş olsa gerek: Bir deniz. denizlerden biri mi Ak-
deniz? Tuzluluk derecesi, ortalama ısısı, canlı doku-
su ile onu bir düzleme, kategoriye alıp işin içinden çık-
mak elde mi?
Uygarlık ölçütleri bize konumuzun denizle sınırlana-
mayacağını hemen kanıtlar: Asıl anlamamız gereken,
denizin bittiği yerden başlayan beldelerde, kara par-
çalannda beklemektedir. Herküles'in biri Iberya Yan-
madası'nın güney ucunda, öbürü Afrika'nın Avpjpa'ya
en yakın noktasındaki iki ortadireği'run arasında ge-
niş bir coğrafya belirir: Fas, Cezayir, Tunus, übya, Mı-
sır'dan Filistin'e, Israil'e, Lubnan'a, Türkiye'den Yuna-
nistan'a, Adriyatik kıyılanna, italya'ya, Fransa ve is-
panya'ya, oradan da irili ufaklı pek çok adaya yayılan
bir kıyı imparatorluğu.
Bir iklim, bir ortak (iç içe geçmiş) tarih, bir ortaklık-
lar ve zıtlaşmalar kültürü-kısacası bir uygariık harita-
sı: Oağı, taşı, ağacı, suyu, canlılarıyla yeryuzunün bi-
rikimli coğrafyası.
Bununla bitiyor mu döküm, hayır: Hem çoktannlı
dönemin, hem de tektanrılı dinlerin inanç kazanı.
Asıl kilit, Albert Camus'nün bir cümlesindedir ba-
na kalırsa: "Akdeniz'ın tragedyası güneşe bağlıdır.
Avrupa gibi sislere değil".
istedığimiz ölçüde ayrım yapmamaktan yana ola-
lım, Kuzey'le Güney'i özdeşleştıremeyiz: Hem insan-
lar farklıdır, hem hayatlar. Nietzsche, felsefe için ül-
küsel bir iklim arar Ecce Homo "da. yaptığı tanım Ak-
deniz'in sıcak kuşağına pek uygun düşmez açıkçası.
Böyle koyulduğunda. hemen Antık Yunan'dan söz
edildiğini biliyorum: Ama Ege, Akdeniz şayılabilir mi?
Camus'nün güneşı, Dionisos ayınleri. Ispanyol
"cin "i yan yana getirildiğinde özel bir alaşım ortaya çı-
kıyor. Bu alaşımın bir "edebiyat" yarattığı ileri sürüle-
bilirmi peki? "Akdeniz Edebiyatı "tamlaması kullanıl-
mıştır. Farklı dil. örf ve geleneklerte birbirinden aynlan;
buna karşılık, ortak fiziğin ve metafiziğin buluşturdu-
ğu yazarlardan hareketle bir güldeste hazırlanabilir
sanıyorum.
İlk Kıyamet metinlerinden, Öiüdeniz elyazmalann-
dan başlayarak bu gözle Eski Mısır ve Yunan Edebi-
yatı önce; Latin, Arap ve Bızans metinleri sonra taran-
dığmda ilginç ortaklıklarsaptanacaktır. Horatius, Ab-
bas bin Fimas, Mabeyinci Pavlos, Digenis Akritas
nasıl yan yana gelebilir?
Bu soruyu çağdaşlarımızı denek taşı olarak kulla-
narak yanrtlamak bana mantıkh çözüm gibi görünü-
yor. Valery ve Kavafis, Char ve Seferis, Adonis ve
Elitis, Katep Yacine ve İsmail Kgdare, Ungaretti ve
Lorca, Montalban ve Sciascia bır şahdamann için-
de buluşmuyorlar mı?
Iş, Türk Edebiyatmda Akdeniz'in, Akdeniz duyarlı-
ğının tuttuğu yerin önemıni ölçmekte. Cevat Şa-
kir'den Kemal Bilbaşar'a Cengiz Bektaş tan Me-
tin Demirtaş'a adım adım ılerlemek bır edebiyat ta-
rihçısinin, eleştirmenin bakış açısını gerektiriyor.
Türkiyenin coğrafyası başka sorular da doğuruyor
kaldı ki: Dağ edebiyatı, yayla edebiyatı, bozkır edebi-
yatı üzerine de kurcalayıcı araştırmalara gereksinme-
mizvar.
Gene de Akdenizliliğin yeri başka: Üç kıtanın orta-
sında bır yonca yaprağı oluşuyor - bizi yakın ve uzak
komşularla buluşturabilecek. genişletebilecek bir ağ
ile karşılaşabilıriz orada. diyorum:
Değmez mi?
Hâmiş: Bizi yöneten insanlar o kadar "eksiksiz"\er
ki, ohların fazlalıklarından yorgun düşüyoruz.
BUGUN
9. Uluslararası Yapı Kredi Gençlik Festıvalı'nde
bugün. saat 21.30'da Rumelihisan Müzesi'nde GENÇ
POPYapı Kredi GençleraraM Pop Müzik
Yanşması(final)ver alıyor.
24.Uluslararası İstanbui Müzik Festivali kapsamında
bugün saat 16.00'da Sen Antuan Kilısesi'nde Ole
Edvard Antonsen(trompet)\e Wayne
Marshal!(org)konseri yer alıyor.
UNESCO ödüllü Antonsen ile Glyendebourne Festival
operası vc Kraliyet Operasfnda koro yönetıcilıği de
yapmışolan Marshall'ın birlikte çıkardıklan "Pulling
Out The Stops"adlı albüm uzun süre gündemde kaldı.
Festivalde bugün aynca saat 19.00"da Aya trini
Müzesi'nde Uluslararası Karadeniz Oda Orkestrası'nın
Prof.Saim Akçıl yönetimindeki konseri izlenebilir.
SMe Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı
etkinlikleri
Kültür Senisi - 1996 yılında kurulan Side Egitim Kültür
ve Sanat Vakfı. Sıde'de kültür \e tabiat varlıklannın
korunması ve iyileştirilmesı. çe^ıtlı sanat etkinlikleri
düzenlenmesi konulannda çalışmalannabaşladı. 1996yaz
sezonu için ilk hedef olarak Side yanmadası içinde ver
alan Apollon \e Athena tapınaklannın tcmizlenmeM \e
çevre düzenlemesini belırleyen \akıf bır kütüphane ve
arşıv oluşturmaya çalışıyor. Yaz ayları boyunca ortaokul-
lise seviyesınde destek kurslan düzenleyecek olan vakıf.
eylül ayı ıçerisınde de "Uluslararası Klasik Gitar Festivali*
düzenleyecek.
DANS MUZIK KULTUR
folklora doğru / çeviri araştırma dergisi
62. Sayı Çıktı !!!
Eşkıyalar/Eric J. Hobsbavvm • Cumhuriyet Döne-
ııi Müzik Politikalan/Necdet Hasgül • Tiirkiye
Popüler Müzik Tarihinde "Anadolu Pop" Akımının
Yeri/Necdet Hasgül . Cahit Berkay İle Söyleşi .
Okay Temiz İle Söyleşi • Kural, Sistem ve Teknilc
Türk Halk Müziği"nin Yeniden İnşası/Martin Sto-
kes • Azerbayean Halk Müziğinin Ilkeleri /Üzeyir
Hacıbekov • Gürcü Müziği Tarihi/Peter Gold •
Gürcü Müziğinde Ses Üreten Nesneler/Peter Gold
• Bir Gürcü Köyünden Notlan Hayriye Köyü /Pe-
ter Gold • İberya Özkan İle Söyleşi • Hakkari
Kürtlerinin Dans Şarkılan/Dieter Christensen •
Belge : Kürt Melodileri/Vartabed Komitas * Erme-
ni Müziğinin Kökenleri/Sirvart Kazandjian •
Belge : Daron (Muş) Yöresi Halk Şarkılan/Arme-
nuhi Kevonyan • "Kardeş Türküler'VAli Kerem
Saysel . "Karola'VGökhan Gökçen/Seda Saral/Ül-
ker Uncu • Boğaziçi Gösteri Sanatlan Topluluğu
Üzerine Ömer F. Kurhan ile Söyleşi
i Adresı Bogazıçı Urviv Folklor Kulubu Bebck /BT. Tel 263 15 00
lsteme Adresı Bogazap Unıv. Kıtobevı Ku2ey Kampus 80 615 Bebek/BT.
TeL 287 03 13 Fiks. 265 85 48