27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• 14 HAZİRAN 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Petrol-îş Sendikası'nm 'Gümrük Birliğinin İşçiye ve Yoksula Yükü' konulu araştırması sonuçlandı Giimrük birliğiııin faturası işçiyeGÜNEŞ GÜRSON AN KARA-Gümrük birliğinin (GB), Türkiye'deki bazı sermaye kesimleri için bile "macera" olduğunu ileri süren Petrol-lş Sendikası, "Bu maceranın da yükünü, işçiler ve yoksul halk çekecektiir'' görüşünü savundu. Tiirkiye'nin GB'de yer almasının. tamamen "sermayenin hatınna yapılan bir girişinT olduğunu savunan Petrol-lş, "Sermaye, sömürüde sınır tanımama\ı daha iist düzeylerde gerçekleştirmek istemektedir. Birbirine zıt gibi gorünen hem rekabet ve hem de küreseUeşme biriikte yürümektedir. Bu amaca uygun koşullar geUştirilınekte ve GB bu sürecin parçası olmaktadır. Böylece GB, sermayenin işçi sınıfi ve tüm emekçilere tahakkümünün arnşıdır. İşçiler, kölelik koşullanna raa edilecek" değerlendirmesini yaptı. Petrol-lş Sendikası'nın "Gümrük Birliğinin İşçiye ve Yoksula Yükü" konulu araştırması sonuçlandı. Araştırmada, "Kapitalizmin bulduğu her çözümün, kendi çıkan açısmdan, işçilere yeni yükler getirdiği ve sonınlaruu daha da ağırlaştırdığT belirtilerek "Çünkü, onlann çözümü doğnıdan paylaşun ilişkilerine \ansımakta ve bizJerin çözümleri ile zrttır" denildi. Oncelikle Türkiye'den Avrupa ülkelerine giden 3.5 milyon işçinin "Avnıpah işçi" yapılmasının önerildiği araştırmada, "Ancak GB'ye giriş sürecinde hükümet. işverenler ve sendika konfederasyonlannın ortak çabalar göstermeleri, işçiler • 1993 yılıortalama aylık brüt ücret, AB ülkelerinde 2 bin 439 dolar, Türkiye'de 420 dolar. • 1994 yılı ortalama asgari ücret, AB'de 968 dolar, Türkiye'de 96 dolar. • Türkiye'de bir işçi, AB've oranla, ortalama haftada 10 saat, yılda 825 çalışıyor. Çahşana AB farkı — H H 1 H B E = S ^ ^ H H • AB ülkelerinde işsizlik ödentisi yapılırken, bu uygulama Türkiye'de bulunmuyor. • Türk işverenler. AB'ye göre ortalama yüzde 72 daha az sosyal güvenlik primi ödüyor. • AB işçilerinden yapılan kesinti yüzde 16.5 olurken, bu oran saat fazla Türkıye'de yüzde 103 olarak gerçekleşiyor. açısından aJdatıcı bir görünüm sergilemektedir. Türkiye'deld işçi konfederasyonlannın, GB'ye giriş yönündeki tavıriannu sendikal hareket sorgulamak durumundadır" görüşü dile getirildi. AB ülkelerindeki işçilerin sahip olduklan sosyal ve diğer haklann, Türkiye'ye de tanınmasını isteyen Petrol-tş Sendikası, Türkiye'de çalışma saatlerinin. AB ülkeleri ortalamasına düşürülmesini önerdi. Ekonomi hatınna emekçilerin kurban edilmemesi gerektiğini savunan sendika. Türkiye ve AB ülkelerindeki işçilerin ücretler. çalışma saatleri ve sosyal haklar açısından karşılaştırmasını yaptı. Bu karşılaştırmaya göre. AB ülkelerinde, sanayi işçilerinin ücretleri, Türkiye'den 6 kat daha yüksek. 1993 yılı itibanyla AB ortalaması aylık brüt 2 bin 439 dolar iken. Türkiye'de 420 dolara denk geliyor. AB ülkelerinde, asgari ücret, Türkiye'den 10 kat daha yüksek. 1994 yılı ortalama asgari ücret AB'de 968 dolar iken, Türkiye'de 96 dolara karşılık geliyor. Normal çalışma süreleri açısından Türkiye'de AB ortalamasından 360 saat daha yüksek çalışma süresi bulunuyor. Türkiye'de bir işçi, AB'ye oranla. ortalama haftada 10 saat fazia, yılda 825 saat fazla çalışıyor. Böylece AB ülkelerine göre Türkiye'de en uzun çalışılan sürelere karşı, en düşük ücretler ödeniyor. AB ülkelerinde. sosyal güvenliğe kesilen prim oranlan aynı yükseklikte sosyal güvenlik hizmetleri olarak geri dönüyor. İşsizlik ödentisi uygulaması yapılıyor. Bu hizmet. Türkiye'de sunulmuyor. Türkiye'de işverenler, AB ülkeleri işverenlerine göre, ortalama yüzde 72 daha az sosyal güvenlik primi ödüyor. AB ülkelerinde, işçilerden ortalama yüzde 16.5 oranında kesinti yapılırken, Türkiye'de bu oran yüzde 103 olarak gerçekleşiyor. Uluslararası Para Fonu (İMF) ve Dünya Bankası'nın Türkiye'de ücretlerin düşürülmesi yolunda doğrudan müdahalede bulunmalannın, GB nedeniyle ileri sürülen rekabet faktöründen kaynaklandığına dikkat çeken Petrol-Iş'in saptamalanna göre, GB'ye girişin sendiklara etkileri de şöyle sıralandı : - Fiyatlann Avrupalı, ücretlerin Türkiyeli olmasında inat artacak. - lşten çıkaımalar, daha da artacak. - Sendikasızlaştırma artacak. - Kazanılmış sosyal haklar budanacak. - Kaçak-kölelik koşullanna işçiler razı edilecek. Tasarrufu Teşvik Fonu ödemelerinde yüzde 225.69 olan faizin, yüzde 198.66'ya düşürülmesi tepki yarattı Zorunlu faizde indirim mahkemelikÜMİTOTAN İZMİR - "Zorunlu Tasarruf diye bilinen Tasarrufu Teşvik Fonu ödemelerinde ocak ayında yüzde 225.69 olan faizin, şubat ayında yüzde 198.66'ya düşürülmesi, sonunda mahkemelik oldu. Yargıtay onursal üyesı Çetin Aşçıoğlunun ardından Demiryol-tş Sendikası da Başbakanlık ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı aleyhine dava açtı. Memur ve işçi kesiminde emekliliğin en yoğun yaşandığı şubat ayında Zorunlu Tasarruf Fonu'ndaki aylık nema faizinin yüzde 26.7 gibi azımsanmayacak bir oranda düşürülmesiyle zaten alacaklan enflasyon karşısında büyük kayba uğrayan memur ve işçiler, daha da zor durumda kaldılar. Ocak ayında yüzde 225.69 olan faizin, şubatta 198.66'ya düs,mesiyle çalışanlar da büyük kayba uğruyor. Şubat faizi altı ay önce ağustos aymın faizine gerilerken çalışanlar, ocak faizine yeniden ulaşmak için beş ay daha beklemek zorunda kaldı. Böylece alacaklarda 8 aylık "faizsiz bir dönem" yaşanmış oluyor. 1995 yılı ocak ayında da aynı yöntem uygulanmış, yüzde 183.87 olan nema faizi, 19.63 puan aşağıya çekilerek 164.24'e düşürülmüştü. Tasarrufu Teşvik Kesintileri Aylık Nemalandırma Tablosu'na bakıldığında • Yargıtay onursal üyesi Çetin Aşçıoğlu'nun ardından Demiryol-tş Sendikası da Başbakanlık ile Hazine aleyhine dava açtı. Emekliliğin en yoğun yaşandığı şubat ayında zorunlu tasarrufdaki"aylık nema faizinin yüzde 26.7'ye düşürülmesiyle zaten alacaklan enflasyon karşısında büyük kayba uğrayan memur ve işçiler, daha da zor durumda kaldılar. faızlerin 8 ay boyunca ve tüm aylarda yükseliş gösterirken yalnızca 1995 ve 1996 Şubat aylannda düşürülmesiyle o dönemlerde emekli olanlann 30-40 milyon eksık alması. başta sendikalar olmak üzere çalışanlan harekete geçirdi. Konuyla ilgili daha önce Başbakanlık'a başvuran Demiryol-lş Sendikası gerekli yanıtı alamayınca mahkemeye başvurma karan aldı. Sendikanın Izmir Şube Başkanı Hüseyin Ervüz, 1996 yılı itibanyla çalışanlann yaklaşık 50 trilyonluk bir kayba uğratıldığını ve bunun hesabını kimsenın vermediğini belirterek şunlan söyledi: " Ocak ayında emekli olduğu halde işlemleri geç bittiği için şubat ayı nema hesabına sokulan arkadaşlanrruza, 141 milyon yerine 114 milyon lira ödendi. Çalışanlardan zorla kesilen paralann nerelere harcandığuu kimseler bilmiyor. Bir de bu paralan az ödemek için her türlü kurnazlık \apüryor. Biz, bir süre önce uzmanlara hesap yapürdık ve hemen Başbakanlık'a başvurduk. Ancak "düzeltilecek' diye söz verilmesine karşın bugüne değin hiçbir gefişme olmadı. Yargıta} onursal üyesi Çetin Aşçıoğlu da bu olayın peşindeydL Onun da mahkemeye başvurduğunu basından öğrendik. Biz de mağdur olan arkadaştanmızla ilgili dava açıyoruz. Konuya tüm sendikalan ve çalışanlan da aynı duyarülıkla yaklaşmaya ve dava açmaya çağınyoruz." Yargıtay onursal üyesi Çetin Aşçıoğlu da Tansu ÇUIer döneminde Başbakanlık'a bir dilekçe ile başvurarak toplanan zorunlu tasarruflann neye göre nemalandmldığını sormuş. ancak bir yanıt alamamıştı. Devletin bu konuda calışanına hesap vermesi gerektiğini belirten Aşçıoğlu da Başbakanlık ile Hazine Müsteşarlığı'nı mahkemeye verdi. Aşçıoğlu, ldare Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda, eksik ödemelerin Hazine Bonosu oranlan esas alınarak hesaplanmasını ve tarafına ödenmesini istedi. Hollanda, 60 bin 354 danayı hastalık kuşkusuyla imha etti vatanı ineğT reddetli • Ingiltere'den ithal ettiği sığırlan imha eden Hollanda, bunun hiçbir hayvanda deli inek hastalığına rastlanmamasına rağmen yapıldığını ileri sürdü. Hollanda'nın Ankara Büyükelçiliği Tanm Müsteşan Rieks Clevering, söz konusu hayvanlardan hiçbirinin hastalıklı olmadığını kaydetti. Ekonomi Servisi - İneğin olan özellikle Holstein vatanı, "deli inek" hastalığını reddetti. Hayvan ithalatı yasaklanmadan önce lngiltere'den ithal ettiği 60 bin 354 sığın imha eden Hollanda, imha işleminin hiçbir hayvanda deli inek hastalığına rastlanmamasına rağmen yapıldığını ileri sürdü. 60 bjn 354 sığyn sadece lngiltere'den ithal edildiği için imha ettiklerini belirten Hollanda'nın Ankara Büyükelçiliği Tanm Müsteşan Rieks Clevering, söz konusu hayvanlardan hiçbirinin hastalıklı olmadığını kaydetti. Kuşkulan giderdik Ingiltere ile yaptıklan et ticaretini inkâretmeyen Clevering, imha işleminin Hollanda'da yetiştirilen damızlık sığır ve et konusunda her hangi bir şüpheye yer vermemek için yapıldığını ileri sürdü. Clevering, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde deli inek hastalığına rastlanmasına rağmen, Hollanda orijinli cinsi sığırlann hiçbirinde hastalık bulunmadığını ileri sürdü. Clevering, "Et vesüt fazlası olan bir ülke, fngiltere'de uzun bir süreden beri deli inek hastalığı görülmesine rağmen bu ülkeden hayvan ithalatı yaptı" şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: "Hollanda'nın hayvan potansiyeli daha çok besiciltğe ve süte dayab olduğu için et açığı oluşuyor. Bu nedenle İngiltere'ye konulan ithalat yasağından önce 60 bin 354 dana cti iki haftalıkken ithal edffldL Amaç söz konusu miktann bir kısmını içeride tüketmck, bir kısmını da ihraç etmekti. Ancak deli inek hastalığı yoğun olarak görülrneye başlandıktan sonra İngiltere'den ithal edilen hayvanlann tümü imhaedildi." İmha işleminin 11 nisanda başladığını belirten Clevering, "Hollanda'nın Aalten bölgesinde yapılan imha işlemi 18 mayısta sona erdi" dedi. YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Vergi Adaletsizliği Apüyop Ocak-Nisan 1996 dönemine ilişkin vergi gelirlerin- de gelişmeler ana hatları ile şöyle özetlenebilir: • Vergi gelirlerinde gelişmeler, bütçe hedeflerinin gerisinde kalmaktadır. 1996 yılı bütçesinde vergi gelirlerinde cari fiyatlar- la yüzde 91.0 oranında artış öngörülmüş iken, yılın ilk dört ayında vergi gelirlerinde artış yüzde 80.9 ora- nında olmuştur. Açıklanan vergi tahsilat rakamlarına göre, ocak-nisan döneminde vergi gelirteri 468.2 tril- yon TL olmuştur. 1996 yılı bütçesinde vergi hedefi 2.073.0 trilyon TL'dir. Buna göre ilk dört ayda bütçe hedefıne göretahsil edilen vergi oranı yüzde 22.6'dır. Bir önceki yılın eş döneminde ise gerçekleşen vergi gelirlerinin, tüm yılın vergi tahsilatına oranı yüzde 23.8 oranında idi. Yılın ilk dört ayında vergi tahsilatı, ön- lem alınmadığı takdirde vergi gelirlerinin bütçe tah- mininin en az yüzde 10.0 oranında gerisinde kalaca- ğını göstermektedir. • Dolaylı vergiler, dolaysız olarak nitelendirilen ver- gilerden çok daha hızlı artmaktadır. Yine yılın ilk dört aylık tahsilat rakamlarına göre, ge- lirden alınan vergiler, bir önceki yılın eş dönemine kı- yasla, yüzde 76.4 oranında artarken mal ve hizmet- lerden alınan vergiler yüzde 98.3, dış ticaretten alı- nan vergiler de yüzde 98.7 oranında artmıştır. Çeşit- li vergilerin artış oranlannın farklı akışı, vergi gelirle- rinin yapısını degiştirmektedir. Vergi gelirleri içinde ge- lirden alınan vergilerin payı yüzde 33.2'ye gerilerken, mal ve hizmetlerden alınan vergilerin payı yüzde 45.5'e yükselmiş, dış ticaretten alınan vergilerin pa- yı da yüzde 19.7 olmuştur. Serverten alınan vergile- rin payı ise önemsiz olup, genel bütçe gelirlerinin an- cak yüzde 1.6'sını oluşturmaktadır. • Vergi geürleri içinde gelirden alınan vergilerin pa- yı giderek düşmektedir. Vergi gelirleri içinde gelirlerden alınan Gelir Vergi- si ve Kurumlar Vergisi'nin payları, yılın ilk dört aylık tahsilat rakamlanna göre, sırasıyla yüzde 28.9'a ve yüzde 4.1'e gerilemiştir. Burada beyana dayanan vergilerin payındaki düşüklük dikkati çekmektedir. Beyana dayanan gelir vergisinin, Gelir Vergisi tahsi- latı içindeki payı yüzde 15.0 düzeyindedir. Gelir Ver- gisi, esas itibanyla kaynakta kesinti (tevkifat, stopaj) yolu ile tahsil edilmektedir. Gelir Vergisi tahsilatı için- de götürii usulde alınan verginin payı ise yüzde 1.4'tür. Yıllık beyanname verenlerin ve götürü usulde vergi- lendirilenlerin vergi yükü, son derece düşüktür. Po- litikacılar, algılama yeteneğimizin azlığından yararla- narak, daha çok dolaylı vergilere yüklenmekte, do- laysız vergileri arttırma konusunda ciddi bir girişim- de bulunmamaktadırlar. Işadamlan beyana dayanarak çok sınırlı vergi öde- dikîeri halde, vergi konusunda yakınmalan sanki ağır bir vergi yükü altında oldukları izlenimi yaratmakta- dır. Gerçek kişilerin değil, bunların şirketlerinin vergi ödediğı savı da gerçeğe uymamaktadır. Kurumlar Vergisi, özellikle beyana dayalı olarak alınan Kurum- lar Vergisi önemini giderek yitirmektedir. Açıklanan verilere göre, yılın ilk dört ayında beyana dayalı Ku- rumlar Vergisi tahsilatı yüzde 36.2 oranında artmış, yıllık fiyat artış hızının çok gerisinde kalmış, reel ola- rak azalmıştır. • Vergi gelirleri içinde KDV ve Akaryakıt Tüketim Vergisi'nin payı giderek artmaktadır. Dahilde alınan KDV ile ithalde alınan KDV'nin pa- yı, toplam vergi tahsilatı içinde yüzde 36.4'e, Akar- yakıt Tüketim Vergisi'nin payı da yüzde 12.8'e değin yükselmiş, bu iki vergi toplam vergi gelirlerinin neredey- se yansını sağlar duruma gelmiştir. Akaryakıt Tüketim Vergisi, bütçeye, beyana dayalı Gelir ve Kurumlar Vergisi'nden çok daha fazla gelir sağlamaktadır. Türkiye gelir esnekliği olmayan, adaletsiz bir ver- gi sistemi ile sorunlannı, hele hele kamu kesimi finans- man açığını çözemez. Türkiye'nin yönetimindeki cid- diyetsizlik, içtensizlik, uzak görüşten yoksunluk, ver- gi sistemine de yansımaktadır. toplum; yanlış yön- lendirmelerin, yanlış kararların bedelini ödemeye devam edecektir. Geniş kitleler, yalnız KDV'nin, Akaryakıt Tüketim Ver- gisi'nin ağıriığını değil, enflasyon vergisinin de yükünü taşıyacaklardır. Sanayiciler, fiyatlann artmasını üreticinin malı elinde tutmasına, üretici ise dolardaki hızlı yükselmeye bağlıyor Zeytinyağmda fiyat kavgası zam getiriyor MERİHAK Gelecek \ ıl zeytinyağı fiyatlannın daha da artması bekleniyor. İZMÎR-Zeytinyağmdaki fiyat ar- tışlan, üretici ve sanayiciyi karşı kar- şıya getirdi. Sanayiciler, üreticinin elindeki malı tuttuğunu ve iç pazar- da fiyatlann yükselmesirte neden ol- duğunu dile getirirken, üreticıler fi- yat artışını dolann hızlı yükselişine bağlıyor. Her iki kesimin bırleştıği tek konu ise seneye zeytınyağının tüketiciye daha pahalı ulaşacak ol- ması.Bundan bir kaç yıl önce deniz kıyısındaki zeytın ağaçlannı keserek turistik tesis yapımı için satan üre- tici. zeytinyağının "alnn1 " olmasıy- la biriikte ağaçlannı sıkı korumaya aldı. Önceki yıl Italya ile Ispanya gibi zeytinyağı üreticisi ve ihracat- çısı iki ülkede birden yaşanan rekol- te düşüklüğünde piyasaya giren Tür- kiye, zeytinyağı üretiminde ve ihra- catında büyük artış yapmıştı. Bu gelişmelerle Türkiye'nin dış pazarda payını arttırmaya başlarken iç piyasada fiyatlartabanı zorlama- ya başladı. Zeytınyağının tonu bin 350 doiardan, 4 bin dolara fırlarken iç piyasada da fıyatın artmasına ne- den oldu. Tariş'ten edınilen bilgile- re göre, geçen ocak ayında bir litre- lik riveria 90 bin liraya satılırken, bu yıl fiyat 390 bin liraya çıktı. Ta- riş'in bir lıtrelik sızma yağı 120 bin liradan, 470 bin liraya; ekstra ekst- ra yağı da 105 bin liradan, 440 bin liraya yükseldı. 1994-1995 sezonu- nu 42 bin lira baş fiyatla açan TA- RİŞ. bu sezon fiyatı 170 bin liradan başlattı \e 188 bin liradan kapattı. Yüzde 500'e yaklaşan ve iç tüke- timde "atan" olan zeytinyağı ne ol- du da bu kadar değerlendi? Bu so- runun yanıtında üretici ve sanayici karşı karşıya geliyor. Yıllardırzey- tinyağındaki sübvanseyi köylünün yaptığını savunan üreticıler, bundan sanayicinin kârlı çıktığı görüşünde. TÂRİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Bır- lıği Yönetim Kurulu Başkanı Cahh Çetin, zeytinyağı üreticisinin yıllar- dır istismara uğradığını söyledi. 1979'da konan dökme zev"tinyağı ya- sağıyla biriikte Türk zeytinyağma büyük zarar verildiğini belirten Çe- tin, Libya ve Rusya'ya yönelik ya- pılan yıllık 40-60 bin ton yağ ihra- catının. bu ülkelerle ilişkilerin bozul- masıyla durduğuna dikkat çekti.Tür- kiye'nin bu gelişmenin ardından yıl- da 6-7 bin ton zeytinyağı ıhracatına başladığını belirten Çetin, bunun zeytinliklerin yok olmasıyla sonuç- landığını dile getirdi. 1994'de dök- me zeytinyağı ihracatınm kaldınl- masının ardından üreticinin malıni yüksek fiyatla satmaya başladığını \ urgulayan Çetin, "Dümadazevtin- yağnıın hızla arttığı bir dönemde Türkiye'de frenleyemezsiniz. Eğer hükümet yurltaşlanna ucuza zey- tinyağı yedirtmek istiv'orsa o zaman sübvanse yapmaudır. Ancak bu çift- çinin cebinden olmamabdır" dedi. Ege Ihracatçı Birlikleri Zeytin ve Zeytinyağı Ihracatçı Bırliği Başkan- vekili Erdem Bilginoğullan ise zey- tınyağının ağırlıklı olarak üretici ta- rafından stoklandığını ve bu >'üzden de fiyatlann arttığını savundu. Gümrük Müsteşan Tuğrul Atatüre 'İthalatta patlama yok' • Tuğrul Atatüre, gümrüklerden toplanan ithalat verilerinin Devlet İstatistik Enstitüsü'ne (DİEj iletildiğini belirtirken ocak ayı rakamlan konusunda "tthalatta, beklendiği gibi bir patlama yok" dedi. Ceçen yıla göre yüzde 8.4 yükseldi Sanayi üretimi arttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sanayi sektörü üretimi, yılın ilk 3 aylık döneminde geçen y\lın aynı ayına göre toplam yüzde 8.4 oranında arttı. Enerji sektöründe ise kamu üretimi yüzde 4 düzeyinde düşerken özel sektör üretiminin yüzde 177.1 oranında arttığı bildirildi. De\ let tstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından dün açıklanan verilere göre toplam sanayi sektörü üretimi, yılın ilk 3 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre özel sektörde yüzde 12.1; kamu sektöründe yüzde 1.4 olmak üzere yüzde 8.4 oranında arttı. Verilere göre aynı dönemler itibanyla toplam sanayi üretimi. madencilik sanayiinde özel sektörde yüzde 4.5 oranında düşerken kamu sektöründe yüzde 4.3 düzeyinde yükseldi. Madencilik sanayinin üretimi aynı dönemler itibanyla yüzde 2.5 oranında arttı. İmalat sanayiinde üretim, aynı dönemler itibanyla özel sektörde yüzde 9.3, kamu sektöründe de yüzde 4 düzeyinde olmak üzere, yüzde 7.9 oranında arttı. Enerji sektöründe üretim; özel sektörde yüzde 177.1 oranında yükselirken kamu sektöründe yüzde 4.3 oranında düştü. Sektörde ağırlığı kamunun oluşturması nedeniyle enerji üretim artışı yalnızca yüzde 13.3 oranında kaldı. TOBB raporuna göre küçük işletmeler enflasyon ve faizden olumsuz etkileniyor KOBİ'ler de enflasyondan şikâyetçi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Özel Danışmanı Prof. Dr. Halil Sanaslan tarafından hazırlanan "Türkiye Ekonomisinde Küçük ve Orta Ölçekli tşletmeler" konulu rapor, çok sayıda oda başkanının katıldığı bir toplantıda ele alındı. Rapor doğrultusunda KOBt'lerin karşılaştıkları sorunlann tartışıldığı toplantıda, TOBB Yönetim Kurulu Muhasip üyesi Köksal Yüceler, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) yüksek enflasyon ve faizlerden olumsuz etkilendiklerini söyledi. Yüceler, Türkiye'de tüm işletmelerin yüzde 99.8'ini oluşturan KOBİ'lerin, ekonomik sistemin canlılığının göstergesi olduğunu söyledi. Düzenin teminatı KOBİ'lerin taşıdıklan esneklik nedeniyle değişim ve yeniliklere uyum kabiliyet- lerinin yüksek olduğunu ifade eden Yüceler, aynı zamanda bu işletmelerin ekenomide yarattıklan yüksek istihdam nedeniyle, toplumsal düzenin teminatı olduklannı bildirdi. Türk ekonomisinin bel kemiği olan imalat sanayiinde. KOBİ'ler ile ilgili şimdiye kadar pek çok araştırma yapıldığını hatırlatan Yüceler, bunlann hepsinin ya bölge ya da il bazında sınırlandınldığını söyledi. Yüceler, TOBB tarafından Prof. Dr. Sanaslan'a yaptınlan araştırmanın ise KOBİ'lerin yüzde 95'ini kapsayan 20 ilde ve 512 işletme arasında gerçekleştirildiğini kaydetti. Araştırma sonunda, KOBt'lerin başta genel ekonomideki istikrarsızlık olmak üzere, pek çok önemli finansal ve teknik sorunla karşı karşıya bulunduğunun belirlendiğini ifade eden Yüceler, araştırmada elde edilen bulgular ile ilgili bilgilerde verdi. Yüceler, KOBİ'lerin sorunlanyla ilgili akılcı çözümler bulunmaması halinde, bu işletmelerin gümrük birliği sürecinde dışa açılmalannı ve rekabet edebilmelerini beklemenin. "büyük ivimserlik" olacağını da vurguladı. Yüceler. "KOBİ'lerin sorunlannı çözmek ve gümrük birliği sürecinde rekabet güçlerini geliştirmek için, şimdiye kadar iztenen ekonomi politikalannı gözden geçirerek, yeni strateji ve yakiaşımlar geliştirmek zorundayız" diye konuştu. ANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Gümrük kapılanndan verilerin toplanamaması gerekçe gösterilerek 5 aydır açıklanmayan dış ticaret verilerinin ocak ayından başlayarak gelecek hafta kamuoyuna duyurulacağı bildirildi. Gümrük Müsteşan Tuğrul Atatüre, gümrüklerden toplanan ithalat verilerinin Devlet tstatistik Enstitüsü'ne (DİE) iletildiğini belirtirken ocak ayı rakamlan konusunda "İthalatta. beklendiği gibi bir patlama yok" dedi. Hammadde ve yan ürün ithalatında bir artış görüldüğünü belirten Atatüre, "Ancak tüketim mallan ithalatı çok artmadı" açıklamasını yaptı. Atatüre, dış ticaret verilerine ilişkin olarak Cumhuriyefe yaptığı değerlendirmede, gümrük birliği ile biriikte ithalatta Avrupa Birliği'nin uyguladığı belge düzenine geçildiğini söyledi. Yeni belge düzeninin gümrük görevlilerı ve diger teknik elemanlar tarafından öğrenilmesı ve hatasız olarak değerlendirilmesi için bir süre eğitim verildiğini anlatan Atatüre. "ArOk veriler arka arkaya gelecek" diye konuştu. Gümrüklerde yüzde 40 düzeyinde olan otomasyon sisteminin yüzde 90'a çıkanldığını bildiren Atatüre, "Artık dış ticaret verileri merkezimize otomatik olarak getecek, burada toplanacak" dedi. Tüm ithalat verilerinin bu hafta içinde toplandığını ve DİE'ye iletildiğini bildiren Atatüre. "Kesin ihracat rakamlannı da bu hafta vereceğiz. Büviik bir olasılıkla ocak ayına ilişkin dış ticaret verileri gelecek hafta yayımlanır" dedi. Ocak ayını izleyen aylara ilişkin rakamlann da yaklaşık 10'ar gün arayla DİE'yebildirileceği kaydedildi. Atatüre. ocak ayı verilerinde. ithalatta geçen yılın aynı ayına göre büyük bir artış olmadığını belirttı. Hammadde ve yan ürün ithalatında bir vükseliş görüldüğünü kaydeden Atatüre. "Ancak tüketim mallan ithalatında geçen > ılın aynı ayına göre büvük bir fark vok" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle