Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• 14 HAZİRAN 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Petrol-îş Sendikası'nm 'Gümrük Birliğinin İşçiye ve Yoksula Yükü' konulu araştırması sonuçlandı
Giimrük birliğiııin faturası işçiyeGÜNEŞ GÜRSON
AN KARA-Gümrük
birliğinin (GB),
Türkiye'deki bazı sermaye
kesimleri için bile
"macera" olduğunu ileri
süren Petrol-lş Sendikası,
"Bu maceranın da yükünü,
işçiler ve yoksul halk
çekecektiir'' görüşünü
savundu. Tiirkiye'nin GB'de
yer almasının. tamamen
"sermayenin hatınna
yapılan bir girişinT
olduğunu savunan Petrol-lş,
"Sermaye, sömürüde sınır
tanımama\ı daha iist
düzeylerde gerçekleştirmek
istemektedir. Birbirine zıt
gibi gorünen hem rekabet ve
hem de küreseUeşme biriikte
yürümektedir. Bu amaca
uygun koşullar
geUştirilınekte ve GB bu
sürecin parçası olmaktadır.
Böylece GB, sermayenin işçi
sınıfi ve tüm emekçilere
tahakkümünün arnşıdır.
İşçiler, kölelik koşullanna
raa edilecek"
değerlendirmesini yaptı.
Petrol-lş Sendikası'nın
"Gümrük Birliğinin İşçiye
ve Yoksula Yükü" konulu
araştırması sonuçlandı.
Araştırmada, "Kapitalizmin
bulduğu her çözümün,
kendi çıkan açısmdan,
işçilere yeni yükler getirdiği
ve sonınlaruu daha da
ağırlaştırdığT belirtilerek
"Çünkü, onlann çözümü
doğnıdan paylaşun
ilişkilerine \ansımakta ve
bizJerin çözümleri ile zrttır"
denildi. Oncelikle
Türkiye'den Avrupa
ülkelerine giden 3.5 milyon
işçinin "Avnıpah işçi"
yapılmasının önerildiği
araştırmada, "Ancak GB'ye
giriş sürecinde hükümet.
işverenler ve sendika
konfederasyonlannın ortak
çabalar göstermeleri, işçiler
• 1993 yılıortalama
aylık brüt ücret, AB
ülkelerinde 2 bin 439
dolar, Türkiye'de 420
dolar.
• 1994 yılı ortalama
asgari ücret, AB'de 968
dolar, Türkiye'de 96
dolar.
• Türkiye'de bir işçi,
AB've oranla, ortalama
haftada 10 saat, yılda 825
çalışıyor.
Çahşana AB farkı
— H H 1 H B E = S ^ ^ H H
• AB ülkelerinde
işsizlik ödentisi
yapılırken, bu uygulama
Türkiye'de bulunmuyor.
• Türk işverenler.
AB'ye göre ortalama
yüzde 72 daha az sosyal
güvenlik primi ödüyor.
• AB işçilerinden
yapılan kesinti yüzde
16.5 olurken, bu oran
saat fazla Türkıye'de yüzde 103 olarak
gerçekleşiyor.
açısından aJdatıcı bir
görünüm sergilemektedir.
Türkiye'deld işçi
konfederasyonlannın,
GB'ye giriş yönündeki
tavıriannu sendikal hareket
sorgulamak
durumundadır" görüşü dile
getirildi.
AB ülkelerindeki işçilerin
sahip olduklan sosyal ve
diğer haklann, Türkiye'ye
de tanınmasını isteyen
Petrol-tş Sendikası,
Türkiye'de çalışma
saatlerinin. AB ülkeleri
ortalamasına düşürülmesini
önerdi. Ekonomi hatınna
emekçilerin kurban
edilmemesi gerektiğini
savunan sendika. Türkiye ve
AB ülkelerindeki işçilerin
ücretler. çalışma saatleri ve
sosyal haklar açısından
karşılaştırmasını yaptı. Bu
karşılaştırmaya göre. AB
ülkelerinde, sanayi
işçilerinin ücretleri,
Türkiye'den 6 kat daha
yüksek. 1993 yılı itibanyla
AB ortalaması aylık brüt 2
bin 439 dolar iken.
Türkiye'de 420 dolara denk
geliyor. AB ülkelerinde,
asgari ücret, Türkiye'den 10
kat daha yüksek. 1994 yılı
ortalama asgari ücret AB'de
968 dolar iken, Türkiye'de
96 dolara karşılık geliyor.
Normal çalışma süreleri
açısından Türkiye'de AB
ortalamasından 360 saat
daha yüksek çalışma süresi
bulunuyor. Türkiye'de bir
işçi, AB'ye oranla.
ortalama haftada 10 saat
fazia, yılda 825 saat fazla
çalışıyor. Böylece AB
ülkelerine göre Türkiye'de
en uzun çalışılan sürelere
karşı, en düşük ücretler
ödeniyor. AB ülkelerinde.
sosyal güvenliğe kesilen
prim oranlan aynı
yükseklikte sosyal güvenlik
hizmetleri olarak geri
dönüyor.
İşsizlik ödentisi
uygulaması yapılıyor. Bu
hizmet. Türkiye'de
sunulmuyor. Türkiye'de
işverenler, AB ülkeleri
işverenlerine göre, ortalama
yüzde 72 daha az sosyal
güvenlik primi ödüyor. AB
ülkelerinde, işçilerden
ortalama yüzde 16.5
oranında kesinti yapılırken,
Türkiye'de bu oran yüzde
103 olarak gerçekleşiyor.
Uluslararası Para Fonu
(İMF) ve Dünya
Bankası'nın Türkiye'de
ücretlerin düşürülmesi
yolunda doğrudan
müdahalede
bulunmalannın, GB
nedeniyle ileri sürülen
rekabet faktöründen
kaynaklandığına dikkat
çeken Petrol-Iş'in
saptamalanna göre, GB'ye
girişin sendiklara
etkileri de şöyle sıralandı :
- Fiyatlann Avrupalı,
ücretlerin Türkiyeli
olmasında inat artacak.
- lşten çıkaımalar, daha da
artacak.
- Sendikasızlaştırma
artacak.
- Kazanılmış sosyal haklar
budanacak.
- Kaçak-kölelik koşullanna
işçiler razı edilecek.
Tasarrufu Teşvik Fonu ödemelerinde yüzde 225.69
olan faizin, yüzde 198.66'ya düşürülmesi tepki yarattı
Zorunlu faizde
indirim mahkemelikÜMİTOTAN
İZMİR - "Zorunlu Tasarruf
diye bilinen Tasarrufu Teşvik
Fonu ödemelerinde ocak
ayında yüzde 225.69 olan
faizin, şubat ayında yüzde
198.66'ya düşürülmesi,
sonunda mahkemelik oldu.
Yargıtay onursal üyesı Çetin
Aşçıoğlunun ardından
Demiryol-tş Sendikası da
Başbakanlık ile Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşarlığı
aleyhine dava açtı.
Memur ve işçi kesiminde
emekliliğin en yoğun
yaşandığı şubat ayında
Zorunlu Tasarruf Fonu'ndaki
aylık nema faizinin yüzde
26.7 gibi azımsanmayacak
bir oranda düşürülmesiyle
zaten alacaklan enflasyon
karşısında büyük kayba
uğrayan memur ve işçiler,
daha da zor durumda
kaldılar. Ocak ayında yüzde
225.69 olan faizin, şubatta
198.66'ya düs,mesiyle
çalışanlar da büyük kayba
uğruyor. Şubat faizi altı ay
önce ağustos aymın faizine
gerilerken çalışanlar, ocak
faizine yeniden ulaşmak için
beş ay daha beklemek
zorunda kaldı.
Böylece alacaklarda 8 aylık
"faizsiz bir dönem" yaşanmış
oluyor.
1995 yılı ocak ayında da aynı
yöntem uygulanmış, yüzde
183.87 olan nema faizi,
19.63 puan aşağıya çekilerek
164.24'e düşürülmüştü.
Tasarrufu Teşvik Kesintileri
Aylık Nemalandırma
Tablosu'na bakıldığında
• Yargıtay onursal
üyesi Çetin
Aşçıoğlu'nun
ardından Demiryol-tş
Sendikası da
Başbakanlık ile
Hazine aleyhine dava
açtı. Emekliliğin en
yoğun yaşandığı
şubat ayında zorunlu
tasarrufdaki"aylık
nema faizinin yüzde
26.7'ye
düşürülmesiyle zaten
alacaklan enflasyon
karşısında büyük
kayba uğrayan
memur ve işçiler,
daha da zor durumda
kaldılar.
faızlerin 8 ay boyunca ve tüm
aylarda yükseliş gösterirken
yalnızca 1995 ve 1996 Şubat
aylannda düşürülmesiyle o
dönemlerde emekli olanlann
30-40 milyon eksık alması.
başta sendikalar olmak üzere
çalışanlan harekete geçirdi.
Konuyla ilgili daha önce
Başbakanlık'a başvuran
Demiryol-lş Sendikası
gerekli yanıtı alamayınca
mahkemeye başvurma karan
aldı. Sendikanın Izmir Şube
Başkanı Hüseyin Ervüz,
1996 yılı itibanyla
çalışanlann yaklaşık 50
trilyonluk bir kayba
uğratıldığını ve bunun
hesabını kimsenın
vermediğini belirterek
şunlan söyledi:
" Ocak ayında emekli olduğu
halde işlemleri geç bittiği için
şubat ayı nema hesabına
sokulan arkadaşlanrruza, 141
milyon yerine 114 milyon lira
ödendi. Çalışanlardan zorla
kesilen paralann nerelere
harcandığuu kimseler
bilmiyor. Bir de bu paralan
az ödemek için her türlü
kurnazlık \apüryor. Biz, bir
süre önce uzmanlara hesap
yapürdık ve hemen
Başbakanlık'a başvurduk.
Ancak "düzeltilecek' diye söz
verilmesine karşın bugüne
değin hiçbir gefişme olmadı.
Yargıta} onursal üyesi Çetin
Aşçıoğlu da bu olayın
peşindeydL Onun da
mahkemeye başvurduğunu
basından öğrendik. Biz de
mağdur olan
arkadaştanmızla ilgili dava
açıyoruz. Konuya tüm
sendikalan ve çalışanlan da
aynı duyarülıkla yaklaşmaya
ve dava açmaya çağınyoruz."
Yargıtay onursal üyesi Çetin
Aşçıoğlu da Tansu ÇUIer
döneminde Başbakanlık'a bir
dilekçe ile başvurarak
toplanan zorunlu
tasarruflann neye göre
nemalandmldığını sormuş.
ancak bir yanıt alamamıştı.
Devletin bu konuda
calışanına hesap vermesi
gerektiğini belirten Aşçıoğlu
da Başbakanlık ile Hazine
Müsteşarlığı'nı mahkemeye
verdi. Aşçıoğlu, ldare
Mahkemesi'ne yaptığı
başvuruda, eksik ödemelerin
Hazine Bonosu oranlan esas
alınarak hesaplanmasını ve
tarafına ödenmesini istedi.
Hollanda, 60 bin 354 danayı hastalık kuşkusuyla imha etti
vatanı
ineğT reddetli
• Ingiltere'den ithal ettiği sığırlan imha eden
Hollanda, bunun hiçbir hayvanda deli inek
hastalığına rastlanmamasına rağmen
yapıldığını ileri sürdü. Hollanda'nın Ankara
Büyükelçiliği Tanm Müsteşan Rieks
Clevering, söz konusu hayvanlardan
hiçbirinin hastalıklı olmadığını kaydetti.
Ekonomi Servisi - İneğin olan özellikle Holstein
vatanı, "deli inek"
hastalığını reddetti.
Hayvan ithalatı
yasaklanmadan önce
lngiltere'den ithal ettiği 60
bin 354 sığın imha eden
Hollanda, imha işleminin
hiçbir hayvanda deli inek
hastalığına
rastlanmamasına rağmen
yapıldığını ileri sürdü. 60
bjn 354 sığyn sadece
lngiltere'den ithal edildiği
için imha ettiklerini
belirten Hollanda'nın
Ankara Büyükelçiliği
Tanm Müsteşan Rieks
Clevering, söz konusu
hayvanlardan hiçbirinin
hastalıklı olmadığını
kaydetti.
Kuşkulan giderdik
Ingiltere ile yaptıklan et
ticaretini inkâretmeyen
Clevering, imha işleminin
Hollanda'da yetiştirilen
damızlık sığır ve et
konusunda her hangi bir
şüpheye yer vermemek
için yapıldığını ileri sürdü.
Clevering, Avrupa'nın
çeşitli ülkelerinde deli inek
hastalığına rastlanmasına
rağmen, Hollanda orijinli
cinsi sığırlann hiçbirinde
hastalık bulunmadığını
ileri sürdü.
Clevering, "Et vesüt
fazlası olan bir ülke,
fngiltere'de uzun bir
süreden beri deli inek
hastalığı görülmesine
rağmen bu ülkeden hayvan
ithalatı yaptı" şeklindeki
soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Hollanda'nın hayvan
potansiyeli daha çok
besiciltğe ve süte dayab
olduğu için et açığı
oluşuyor. Bu nedenle
İngiltere'ye konulan ithalat
yasağından önce 60 bin 354
dana cti iki haftalıkken
ithal edffldL
Amaç söz konusu miktann
bir kısmını içeride
tüketmck, bir kısmını da
ihraç etmekti. Ancak deli
inek hastalığı yoğun olarak
görülrneye başlandıktan
sonra İngiltere'den ithal
edilen hayvanlann tümü
imhaedildi."
İmha işleminin 11 nisanda
başladığını belirten
Clevering, "Hollanda'nın
Aalten bölgesinde yapılan
imha işlemi 18 mayısta
sona erdi" dedi.
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
Vergi Adaletsizliği
Apüyop
Ocak-Nisan 1996 dönemine ilişkin vergi gelirlerin-
de gelişmeler ana hatları ile şöyle özetlenebilir:
• Vergi gelirlerinde gelişmeler, bütçe hedeflerinin
gerisinde kalmaktadır.
1996 yılı bütçesinde vergi gelirlerinde cari fiyatlar-
la yüzde 91.0 oranında artış öngörülmüş iken, yılın
ilk dört ayında vergi gelirlerinde artış yüzde 80.9 ora-
nında olmuştur. Açıklanan vergi tahsilat rakamlarına
göre, ocak-nisan döneminde vergi gelirteri 468.2 tril-
yon TL olmuştur. 1996 yılı bütçesinde vergi hedefi
2.073.0 trilyon TL'dir. Buna göre ilk dört ayda bütçe
hedefıne göretahsil edilen vergi oranı yüzde 22.6'dır.
Bir önceki yılın eş döneminde ise gerçekleşen vergi
gelirlerinin, tüm yılın vergi tahsilatına oranı yüzde 23.8
oranında idi. Yılın ilk dört ayında vergi tahsilatı, ön-
lem alınmadığı takdirde vergi gelirlerinin bütçe tah-
mininin en az yüzde 10.0 oranında gerisinde kalaca-
ğını göstermektedir.
• Dolaylı vergiler, dolaysız olarak nitelendirilen ver-
gilerden çok daha hızlı artmaktadır.
Yine yılın ilk dört aylık tahsilat rakamlarına göre, ge-
lirden alınan vergiler, bir önceki yılın eş dönemine kı-
yasla, yüzde 76.4 oranında artarken mal ve hizmet-
lerden alınan vergiler yüzde 98.3, dış ticaretten alı-
nan vergiler de yüzde 98.7 oranında artmıştır. Çeşit-
li vergilerin artış oranlannın farklı akışı, vergi gelirle-
rinin yapısını degiştirmektedir. Vergi gelirleri içinde ge-
lirden alınan vergilerin payı yüzde 33.2'ye gerilerken,
mal ve hizmetlerden alınan vergilerin payı yüzde
45.5'e yükselmiş, dış ticaretten alınan vergilerin pa-
yı da yüzde 19.7 olmuştur. Serverten alınan vergile-
rin payı ise önemsiz olup, genel bütçe gelirlerinin an-
cak yüzde 1.6'sını oluşturmaktadır.
• Vergi geürleri içinde gelirden alınan vergilerin pa-
yı giderek düşmektedir.
Vergi gelirleri içinde gelirlerden alınan Gelir Vergi-
si ve Kurumlar Vergisi'nin payları, yılın ilk dört aylık
tahsilat rakamlanna göre, sırasıyla yüzde 28.9'a ve
yüzde 4.1'e gerilemiştir. Burada beyana dayanan
vergilerin payındaki düşüklük dikkati çekmektedir.
Beyana dayanan gelir vergisinin, Gelir Vergisi tahsi-
latı içindeki payı yüzde 15.0 düzeyindedir. Gelir Ver-
gisi, esas itibanyla kaynakta kesinti (tevkifat, stopaj)
yolu ile tahsil edilmektedir. Gelir Vergisi tahsilatı için-
de götürii usulde alınan verginin payı ise yüzde 1.4'tür.
Yıllık beyanname verenlerin ve götürü usulde vergi-
lendirilenlerin vergi yükü, son derece düşüktür. Po-
litikacılar, algılama yeteneğimizin azlığından yararla-
narak, daha çok dolaylı vergilere yüklenmekte, do-
laysız vergileri arttırma konusunda ciddi bir girişim-
de bulunmamaktadırlar.
Işadamlan beyana dayanarak çok sınırlı vergi öde-
dikîeri halde, vergi konusunda yakınmalan sanki ağır
bir vergi yükü altında oldukları izlenimi yaratmakta-
dır. Gerçek kişilerin değil, bunların şirketlerinin vergi
ödediğı savı da gerçeğe uymamaktadır. Kurumlar
Vergisi, özellikle beyana dayalı olarak alınan Kurum-
lar Vergisi önemini giderek yitirmektedir. Açıklanan
verilere göre, yılın ilk dört ayında beyana dayalı Ku-
rumlar Vergisi tahsilatı yüzde 36.2 oranında artmış,
yıllık fiyat artış hızının çok gerisinde kalmış, reel ola-
rak azalmıştır.
• Vergi gelirleri içinde KDV ve Akaryakıt Tüketim
Vergisi'nin payı giderek artmaktadır.
Dahilde alınan KDV ile ithalde alınan KDV'nin pa-
yı, toplam vergi tahsilatı içinde yüzde 36.4'e, Akar-
yakıt Tüketim Vergisi'nin payı da yüzde 12.8'e değin
yükselmiş, bu iki vergi toplam vergi gelirlerinin neredey-
se yansını sağlar duruma gelmiştir. Akaryakıt Tüketim
Vergisi, bütçeye, beyana dayalı Gelir ve Kurumlar
Vergisi'nden çok daha fazla gelir sağlamaktadır.
Türkiye gelir esnekliği olmayan, adaletsiz bir ver-
gi sistemi ile sorunlannı, hele hele kamu kesimi finans-
man açığını çözemez. Türkiye'nin yönetimindeki cid-
diyetsizlik, içtensizlik, uzak görüşten yoksunluk, ver-
gi sistemine de yansımaktadır. toplum; yanlış yön-
lendirmelerin, yanlış kararların bedelini ödemeye
devam edecektir.
Geniş kitleler, yalnız KDV'nin, Akaryakıt Tüketim Ver-
gisi'nin ağıriığını değil, enflasyon vergisinin de yükünü
taşıyacaklardır.
Sanayiciler, fiyatlann artmasını üreticinin malı elinde tutmasına, üretici ise dolardaki hızlı yükselmeye bağlıyor
Zeytinyağmda fiyat kavgası zam getiriyor
MERİHAK
Gelecek \ ıl zeytinyağı fiyatlannın daha da artması bekleniyor.
İZMÎR-Zeytinyağmdaki fiyat ar-
tışlan, üretici ve sanayiciyi karşı kar-
şıya getirdi. Sanayiciler, üreticinin
elindeki malı tuttuğunu ve iç pazar-
da fiyatlann yükselmesirte neden ol-
duğunu dile getirirken, üreticıler fi-
yat artışını dolann hızlı yükselişine
bağlıyor. Her iki kesimin bırleştıği
tek konu ise seneye zeytınyağının
tüketiciye daha pahalı ulaşacak ol-
ması.Bundan bir kaç yıl önce deniz
kıyısındaki zeytın ağaçlannı keserek
turistik tesis yapımı için satan üre-
tici. zeytinyağının "alnn1
" olmasıy-
la biriikte ağaçlannı sıkı korumaya
aldı. Önceki yıl Italya ile Ispanya
gibi zeytinyağı üreticisi ve ihracat-
çısı iki ülkede birden yaşanan rekol-
te düşüklüğünde piyasaya giren Tür-
kiye, zeytinyağı üretiminde ve ihra-
catında büyük artış yapmıştı.
Bu gelişmelerle Türkiye'nin dış
pazarda payını arttırmaya başlarken
iç piyasada fiyatlartabanı zorlama-
ya başladı. Zeytınyağının tonu bin
350 doiardan, 4 bin dolara fırlarken
iç piyasada da fıyatın artmasına ne-
den oldu. Tariş'ten edınilen bilgile-
re göre, geçen ocak ayında bir litre-
lik riveria 90 bin liraya satılırken,
bu yıl fiyat 390 bin liraya çıktı. Ta-
riş'in bir lıtrelik sızma yağı 120 bin
liradan, 470 bin liraya; ekstra ekst-
ra yağı da 105 bin liradan, 440 bin
liraya yükseldı. 1994-1995 sezonu-
nu 42 bin lira baş fiyatla açan TA-
RİŞ. bu sezon fiyatı 170 bin liradan
başlattı \e 188 bin liradan kapattı.
Yüzde 500'e yaklaşan ve iç tüke-
timde "atan" olan zeytinyağı ne ol-
du da bu kadar değerlendi? Bu so-
runun yanıtında üretici ve sanayici
karşı karşıya geliyor. Yıllardırzey-
tinyağındaki sübvanseyi köylünün
yaptığını savunan üreticıler, bundan
sanayicinin kârlı çıktığı görüşünde.
TÂRİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Bır-
lıği Yönetim Kurulu Başkanı Cahh
Çetin, zeytinyağı üreticisinin yıllar-
dır istismara uğradığını söyledi.
1979'da konan dökme zev"tinyağı ya-
sağıyla biriikte Türk zeytinyağma
büyük zarar verildiğini belirten Çe-
tin, Libya ve Rusya'ya yönelik ya-
pılan yıllık 40-60 bin ton yağ ihra-
catının. bu ülkelerle ilişkilerin bozul-
masıyla durduğuna dikkat çekti.Tür-
kiye'nin bu gelişmenin ardından yıl-
da 6-7 bin ton zeytinyağı ıhracatına
başladığını belirten Çetin, bunun
zeytinliklerin yok olmasıyla sonuç-
landığını dile getirdi. 1994'de dök-
me zeytinyağı ihracatınm kaldınl-
masının ardından üreticinin malıni
yüksek fiyatla satmaya başladığını
\ urgulayan Çetin, "Dümadazevtin-
yağnıın hızla arttığı bir dönemde
Türkiye'de frenleyemezsiniz. Eğer
hükümet yurltaşlanna ucuza zey-
tinyağı yedirtmek istiv'orsa o zaman
sübvanse yapmaudır. Ancak bu çift-
çinin cebinden olmamabdır" dedi.
Ege Ihracatçı Birlikleri Zeytin ve
Zeytinyağı Ihracatçı Bırliği Başkan-
vekili Erdem Bilginoğullan ise zey-
tınyağının ağırlıklı olarak üretici ta-
rafından stoklandığını ve bu >'üzden
de fiyatlann arttığını savundu.
Gümrük Müsteşan Tuğrul Atatüre
'İthalatta
patlama yok'
• Tuğrul Atatüre, gümrüklerden toplanan
ithalat verilerinin Devlet İstatistik
Enstitüsü'ne (DİEj iletildiğini belirtirken
ocak ayı rakamlan konusunda "tthalatta,
beklendiği gibi bir patlama yok" dedi.
Ceçen yıla göre yüzde 8.4 yükseldi
Sanayi üretimi arttı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Sanayi sektörü üretimi, yılın ilk
3 aylık döneminde geçen y\lın
aynı ayına göre toplam yüzde 8.4
oranında arttı. Enerji sektöründe
ise kamu üretimi yüzde 4
düzeyinde düşerken özel sektör
üretiminin yüzde 177.1 oranında
arttığı bildirildi.
De\ let tstatistik Enstitüsü (DİE)
tarafından dün açıklanan verilere
göre toplam sanayi sektörü
üretimi, yılın ilk 3 aylık
döneminde geçen yılın aynı
dönemine göre özel sektörde
yüzde 12.1; kamu sektöründe
yüzde 1.4 olmak üzere yüzde 8.4
oranında arttı.
Verilere göre aynı dönemler
itibanyla toplam sanayi üretimi.
madencilik sanayiinde özel
sektörde yüzde 4.5 oranında
düşerken kamu sektöründe yüzde
4.3 düzeyinde yükseldi.
Madencilik sanayinin üretimi
aynı dönemler itibanyla yüzde
2.5 oranında arttı.
İmalat sanayiinde üretim, aynı
dönemler itibanyla özel sektörde
yüzde 9.3, kamu sektöründe de
yüzde 4 düzeyinde olmak üzere,
yüzde 7.9 oranında arttı. Enerji
sektöründe üretim; özel sektörde
yüzde 177.1 oranında
yükselirken kamu sektöründe
yüzde 4.3 oranında düştü.
Sektörde ağırlığı kamunun
oluşturması nedeniyle enerji
üretim artışı yalnızca yüzde 13.3
oranında kaldı.
TOBB raporuna göre küçük işletmeler enflasyon ve faizden olumsuz etkileniyor
KOBİ'ler de enflasyondan şikâyetçi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB)
Başkan Özel Danışmanı Prof.
Dr. Halil Sanaslan tarafından
hazırlanan "Türkiye
Ekonomisinde Küçük ve Orta
Ölçekli tşletmeler" konulu
rapor, çok sayıda oda
başkanının katıldığı bir
toplantıda ele alındı.
Rapor doğrultusunda
KOBt'lerin karşılaştıkları
sorunlann tartışıldığı
toplantıda, TOBB Yönetim
Kurulu Muhasip üyesi Köksal
Yüceler, küçük ve orta boy
işletmelerin (KOBİ) yüksek
enflasyon ve faizlerden
olumsuz etkilendiklerini
söyledi.
Yüceler, Türkiye'de tüm
işletmelerin yüzde 99.8'ini
oluşturan KOBİ'lerin,
ekonomik sistemin
canlılığının göstergesi
olduğunu söyledi.
Düzenin teminatı
KOBİ'lerin taşıdıklan esneklik
nedeniyle değişim ve
yeniliklere uyum kabiliyet-
lerinin yüksek olduğunu ifade
eden Yüceler, aynı zamanda
bu işletmelerin ekenomide
yarattıklan yüksek istihdam
nedeniyle, toplumsal düzenin
teminatı olduklannı bildirdi.
Türk ekonomisinin
bel kemiği olan imalat
sanayiinde. KOBİ'ler ile ilgili
şimdiye kadar pek çok
araştırma yapıldığını hatırlatan
Yüceler, bunlann hepsinin ya
bölge ya da il bazında
sınırlandınldığını söyledi.
Yüceler, TOBB tarafından
Prof. Dr. Sanaslan'a
yaptınlan araştırmanın ise
KOBİ'lerin yüzde 95'ini
kapsayan 20 ilde ve 512
işletme arasında
gerçekleştirildiğini kaydetti.
Araştırma sonunda,
KOBt'lerin başta genel
ekonomideki istikrarsızlık
olmak üzere, pek çok önemli
finansal ve teknik sorunla
karşı karşıya bulunduğunun
belirlendiğini ifade eden
Yüceler, araştırmada elde
edilen bulgular ile ilgili
bilgilerde verdi.
Yüceler, KOBİ'lerin
sorunlanyla ilgili akılcı
çözümler bulunmaması
halinde, bu işletmelerin
gümrük birliği sürecinde dışa
açılmalannı ve rekabet
edebilmelerini beklemenin.
"büyük ivimserlik" olacağını
da vurguladı. Yüceler.
"KOBİ'lerin sorunlannı
çözmek ve gümrük birliği
sürecinde rekabet güçlerini
geliştirmek için, şimdiye kadar
iztenen ekonomi politikalannı
gözden geçirerek, yeni strateji
ve yakiaşımlar geliştirmek
zorundayız" diye konuştu.
ANK.4RA (Cumhuriyet
Bürosu) - Gümrük
kapılanndan verilerin
toplanamaması gerekçe
gösterilerek 5 aydır
açıklanmayan dış ticaret
verilerinin ocak ayından
başlayarak gelecek hafta
kamuoyuna duyurulacağı
bildirildi. Gümrük
Müsteşan Tuğrul Atatüre,
gümrüklerden toplanan
ithalat verilerinin Devlet
tstatistik Enstitüsü'ne
(DİE) iletildiğini
belirtirken ocak ayı
rakamlan konusunda
"İthalatta. beklendiği gibi
bir patlama yok" dedi.
Hammadde ve yan ürün
ithalatında bir artış
görüldüğünü belirten
Atatüre, "Ancak tüketim
mallan ithalatı çok
artmadı" açıklamasını
yaptı.
Atatüre, dış ticaret
verilerine ilişkin olarak
Cumhuriyefe yaptığı
değerlendirmede, gümrük
birliği ile biriikte ithalatta
Avrupa Birliği'nin
uyguladığı belge düzenine
geçildiğini söyledi. Yeni
belge düzeninin gümrük
görevlilerı ve diger teknik
elemanlar tarafından
öğrenilmesı ve hatasız
olarak değerlendirilmesi
için bir süre eğitim
verildiğini anlatan Atatüre.
"ArOk veriler arka arkaya
gelecek" diye konuştu.
Gümrüklerde yüzde 40
düzeyinde olan otomasyon
sisteminin yüzde 90'a
çıkanldığını bildiren
Atatüre, "Artık dış ticaret
verileri merkezimize
otomatik olarak getecek,
burada toplanacak" dedi.
Tüm ithalat verilerinin bu
hafta içinde toplandığını
ve DİE'ye iletildiğini
bildiren Atatüre. "Kesin
ihracat rakamlannı da bu
hafta vereceğiz. Büviik bir
olasılıkla ocak ayına ilişkin
dış ticaret verileri gelecek
hafta yayımlanır" dedi.
Ocak ayını izleyen aylara
ilişkin rakamlann da
yaklaşık 10'ar gün arayla
DİE'yebildirileceği
kaydedildi.
Atatüre. ocak ayı
verilerinde. ithalatta geçen
yılın aynı ayına göre
büyük bir artış olmadığını
belirttı. Hammadde ve yan
ürün ithalatında bir
vükseliş görüldüğünü
kaydeden Atatüre. "Ancak
tüketim mallan ithalatında
geçen > ılın aynı ayına göre
büvük bir fark vok" dedi.