27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14HAZİRAN1996CUMA CUMHURİYET SAYFA HABITATII Kooperatif birliklerinden, Ulusal Rapor ve Eylem Planı'nda öngörülen ev sahibi olma yaklaşımına tepki 'Borçlanarak konut, çözüm değiP • Kooperatifler Kozası tarafından düzenlenen "21. Yüzyıla Girerken Kentleşme ve Konut Sorunlan" konulu toplantıda, devletin konut sorununa yaklaşımında 'Yeni Dünya Düzeni'nin izleri olduğu belirtildi. Ulusal Rapor'da konuya sosyal açıdan yaklaşılmadığı savlanarak, borçlanarak konut edinme yaklaşımmın yanlış olduğu vurgulandı. Türkiye'ninHABITAT II Kon- feransı'na sunduğu "Ulusal Ra- por"un (UR), genel kuruJ günde- mindeki Küresel Eylem Planı'nın (KEP) kötü bır kopyası olduğu belirtilerek, her iki raporda da " Yeai Dünya Düzeni"nin izlerine rastlandığı vurgulandı. UR'de Dünya Bankası'nın da destekle- diğı "Piyasaya bağımlı yurttaş ti- pi"nin yaratılmaya çalışıldığına dikkat çekilirken, bunun özellik- le varlıklı olmayan vatandaşlann sürekii borçlanmasına neden ola- cağı bildirildi. Türkiye'nin çeşitli bölgelerin- den 13 kooperatif birliğinin katı- lımtyla oluşturulan "Kooperatif- ler Kozası", önceki gün Maçka Maden Fakühesi 'nde "21. Yüzyı- ta Girerken Kentleşme ve Konut Sorunlan" konulu bır toplantı düzenledi. Toplantının açılışında konuşan oturum başkanı ve Ko- nutbirlik Genel Sekreteri Sönmez Targan. 7 ve 8 hazıran tarihlerin- de Istanbul'da meydana gelen ve birçok kişinin gözaltına alınma- sıyla sonuçlanan olaylan kınaya- rak, polisin olaylardaki tavnndan utanılması gerektiğini söyledi. Toplantıda konuşan mimar Yü- celGürsd, UR ve KEP'in, halkın bilgisine sunulmamasını eliştirir- ken bu bilgilerin, devletin resmi politikası olarak aydınlardan ve sivil toplumculardan adeta kaçı- nldığını savundu. UR'yi ancak bir hafta önce Ankara'daki dost- lannın yardımıyla elde edebildi- ğini söyleyen Gürsel, UR'nin bir- çok eksikliklerinin bulunmasına dikkat çekti. UR'de 'göç' olayıy- la adeta övünüldüğünü anlatan Gürsel. "Raporda, göç, sanayileş- menin bir betirtisi gibi gösterile- rek güzel bir şeymiş gibi tanıtılı- yor. Montaj sanayii ve kara>olla- rı politikasının dayatıldığı ülke- mizde ise göç endüstrileşmenin değil, sosyal adaletsizliğin bir işa- retidir" dedi. Gürsel, UR'nin ve KEP'in ha- zırlanmasına yön veren bazı yeni deyimlerin olduğunu bildirerek bunlann en başmda da 'yapabilir kılmak' kavramının yer aldığını söyledi. Bu kavramın, Dünya Bankası'nın !990'lı yıllardanbe- ri gündemine aldığı "3. Kuşak" politikası olduğuna dikkat çeken Gürsel, hazırlanan raporların Dünya Bankası'yla uyum ıçeri- sinde olmasını eleştirdi. Gürsel, "Ülketere 1980'li yıllarda ödeme dengesi ve enflasyonun düşürül- mesini dayatan Dünya Bankasu 2. Kuşak politikası olarak özellcştir- meye yöneldi. Meksika'yla İngil- tere'de denenen ve başansızlıkla sonuçlanan özeUeştirmeden vaz- gecen Dünya Bankası artık her ül- ke, kendi yapabilirliğini kullansın diyor. Ancak bunu nezaman söy- lüyor? Kapitali/nıin talanından ve ülkelerin dengesi bozulduktan sonra" diye konuştu. 'Yaklaşım sosyal değJT Gürsel, düşünce özgürlüğünün veörgütlenmenıngelişmediği ül- keierde KEP ve UR'de olduğu gi- bi yerel yönetimle uluslararası yönetimin abartılmasının ulusal hukuku zedelediğini öne sürdü. Ankara Üniversitesi Siyasal Bileiler Fakültesi öğretim görev- lısrProf. BUsay Kuruç da UR ve KEP'te konut edinme sorununun çözümünün de azmanlaşan kent- lerle globalleşen dünyanm içinde aranmasının dikkat çekici oldu- ğunu söyledi. Her iki raporda da sosyal olmayan bir yaklaşımın benimsendiğini belirten Kuruç, maliyetin arttınldığı bir konut edinme politikasının gündeme getirildığinı anlattı. Konut sahibi olmak için önemli bir miktarda tasarruf sahibi olunması gerekti- ğini bildiren Kuruç. "Ancak Tür- kiye'de ve dünyada vatandaşlann tasarruf yapabilmeleri yüzde 5 orarundadır. Peki öyleyse insan- lar nasıl konut sahibi olacakiar? Bu sorunun yanıtı HABITAT II Raporlan'nda şöyle verilmiş: Da- ha çok borçlanarak" dedi. Kuruç, 1973 yılında dünyadaki tüm çarklann değiştiğini belirtır- ken risklerin ve maliyetlerin arttı- ğına dikkat çekti. HABITAT II Ra- porlan'nda da bu duruma bir çö- züm bulunamadığını ifade edcn Kuruç, artık "Konut için bu kadar risk aİmaya ve borçlanmaya değer mi" sorusunun yanıtlandınlması gerektiğini söyledi. HABITAT YORUMU 'İstanbul ruhu'... OKTAY EKİNCİ Yüzyılımızın son büyük uluslararası bu- luşması, bu akşam görkemli şenlik ve tören- lerle sona eriyor. Istanbul, tarihinde yaşama- dığı kadar çok sayıda devlet ve hükümet baş- kanını konuk ediyor. Türkiye'yi yönetenler de yine tarihte yaşanmamış bir yoğunlukta dünyayı yöneten meslektaşlanyla ardı ardı- na görüşmeler yapıyorlar, tokalaşıyorlar ve mutlu fotoğraflannı çektiriyorlar... Öte yandan yine bu HABITAT II günlerin- de dünyanın dört bir köşesinden gelen hükü- met dışı kuruluşlann (NGO) temsilcileri de Istanbul'da birbirlenyle ve "btrimkilerle" bu- luştular. Yabancı NGO'lann büyük birkesi- mi, daha önceki hazırlık konferanslannda da çeşitli ülkelerde zaten bir araya gelmişlerdi. HABITAT H'ye Türkiye'den katılan "bfajm STK'lerimiz" ise bu renkli ve coşkulu "dün- ya dostlarryla" ancak şimdi Taşkışla'da bu- İuşup tanışma olanağını elde ettiler. Çünkü bizimkiler, diğer ülkelerin varhkJı ve güçlü STK'leri gibi uluslararası toplantılara kolay- IıkJa katılabilme olanağına sahip değillerdi. Bu nedenle HABITAT II, bu özverili ve her anlamda "sivü" STK'lerimizin evrensel göz- lemlerini ve ilişkilerini geliştirmeleri açısın- dan da gerçekten eşi bulunmaz bir fırsat ol- du... Nitekim bu iki buluşmanın yarattığı "or- tam" da HABITAT U'nin temel karakterini oluşturuyordu. BM Genel Sekreteri Butros Gali, konfe- ransı resmen başlatmak üzere 3 haziran gü- nü Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yaptı- ğı konuşmasında, Konferans Vadisi'nde ya- şanan ortamı ve geliştinlen yeni düşüncele- "Istanbul ruhu" olarak ta- nımlamıştı. Gali'ye göre bundan sonra insanlığın ve kentlerin geleceğine yön vermesi gereken "tstanbul ruhu", yine kendi deyimiy- le "adil, güvenli, yaşanabiUr köyler, kasabalar ve şehirler (yaratabiunek) için hükümetlerie devlet dışı (sivil) kesimler arasında işbiriiği ve dostluk" anlamına geli- yordu. Bu ruhun içenği ve önemi, önceki gün Taş- kışla'da NGO'lara bir "vcda veteşekkür" ko- nuşması yapan BM HABITAT Sekreteri Dr. VValh N'DÖv'un yoğun alkışlarla kutlanan sözlerine de şöyle yansıdı; "Sizler (NGO'lar) İstanbuPda çok büyük bir dalga yaratnnız. Bu dalgayı şimdi hep bir- Kktedünyaya \ayalım. Eğer bunu başaramaz- sak geleceğin dün> ası çok daha savaşkan, iti— hp kakıhnalarla dolu. karankk ve yaşaıulnıaz otacak. Ama İstanbuTda gördük ki sizler (N- GO'lar) bizim ilk \e gerçek ortaklanmızsınız. Burada doğan bebeği hep birlikte ve sağlıkh olarak büyütmek, ortak görevimizdir-." N'Dow"un, geleceğin karanhk olmamasi için "STK kaölımına" bağladığı bu umutla- nndan güç alan ABD'lı kadın hareketi lıder- ierinden Bella Abzug ise, yine aynı toplantı- da "İstenbulruhu"nun ulaşması gereken he- deflerine şunlan da ekledi: "Arük konuşmak, önermek ve kabul ettir- melde yetinmeyeceğiz. Karar organlannda bulunmak istiyoruz. Dünyayı temiziemek ve yeşillendinnek istiyoruz. Bunun için de sade- ce konferanslann katılımcısı değil, BM Genel Kurulu'nun bir parçası olmak istiyoruz, Hat- ta, Gü\enük Konseyi'nde de temsil edilmek istiyorui_" Hele, Dünya Bankası Temsilcisi Mr. Pav- na'nın "itiran" dinlenmeye değerdir. "Şe- hirieri geliştirmek için devletlere ve yerel yö- aetimlere yaptığımız yardım ve kredilerin doğru kullanıküğmdan emin değiliz" diyen bu büyük para patronu, "Artık kimin sözüne İnanacağımızı anlamış bulunuyoruz" şeklin- de konuşarak yine alkışlar arasında "Kredi- ierin kent ve insanlık yaranna kuilanıunası için STK'lerin baskı ve denetim güçlerini des- tekleyeceğiz" sözünü veriyordu. Dahası, yi- ne STK'lenn "kaynaklann projelere akta- nunası karartanna da kaahmını" istiyordu... Konferansın son aşaması olan "Bderlerzir- vesinde" de STK'lere verilen bu önemi dile getiren ilk devlet büyüğü Cumhurbaşkanı Demireloldu. Demirel, daha açış konuşmasında, Butros Gali'nin "tstanbul ruhu" vurgulamasını • anımsatarak "Bu ruha elbiriiğiyle sahip çık- manın vedaha ileri götürmenin yollannı bul- mabyız" diyordu... Evet. HABITAT II bu akşam "İstanbul se- malannda"yankılanacak ses ve ışık gösteri- leriyle noktalanıyor. Gece yansından sonra ortalığı derin bir sessizlik kaplayacak. "Is- tanbul ruhu"nun bu gece, "nıh" olup ol- mayacağını ise zaman gösterecek.. OKTAY EKİNCİ 1MEHMET DEMİRKAYA MELTEM F1RATLI ÖZLEM YÜZAK AZE MARŞAN ÖZGÜR ULUSOY DEVRİMSEVtMAY 5fOP! 'Zomki göç'e tepki HABITAT II Kent Zirvesi kanhmcılan, Taşkışla'nui bahçesini 'çığlık atan' pankartlarla donattıiar. Bunlann arasında en dikkat çekenlerden biri de Hindistan'dan katılan bir grubun, "Zoraki göçü durdurun" pankartı oldu. Hintli grup, insanlann evlerinden zorla çıkanlmasının bir insan haklan ihlali olduğunu \ urgulavarak toprak güvenliğinin sağtaıunasuıı istediler. Hindistan gibi nüfus artişının tehlikeli boyutlara ulaşüğı bir ülkede, konut sorununun topiumsal bir yara haüne geldigine dikkat çeken Hintli delegeler, konut sahibi olmanın, topiumsal gereksinimlerin başında getdiğini ifade ettiler. (Fotoğraf: IPEK YEZDANİ) Göçü önlemeııiıı yolu planlama Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin düzenlediği forumda, son yıllarda kentsel nüfiısun 6 kat arttığı, ancak göçenlerin çoğunun kentli olamadığı belirtildi Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. "Kentfeşme,Göç,KültürveDe- mokrasi" forumunda başta istanbul ol- mak üzere göçe maruz kalan kentlerin karşı karşıya bulunduğu sorunlan ma- saya yatırdı. HABITAT II STK forumlan kapsa- mında İTÜ Taşkışla'da Mimarlar Oda- sı'nca gerçekleştirilen beş gün süreli dizi toplantılardan sonuncusunu İstan- bul Şube Başkanı Prof. Dr. CengizEru- zun yönetti. "Kentleşmede kentli bilin- ci vekültürelkûnük" konulu ilk konuş- mayı yapan yüksek mimar CengJzBek- taş, son yıllarda kentsel nürusun altı kat arttığmı belirterek ancak bu nüfusun yansından fazlasının kentli olmadığı- na dikkat çekti. Kentlere göç edenleri karşılayacak bir örgüt veya topluluğun eksikliğinden söz eden Bektaş, bu yüz- den gelenlerin kendi başlannın çaresi- ne bakmak zorunda kaldığını belirtti. Kentlere göç edenlere kentliliğin öğre- tilmesi gerektiğini söyleyen Bektaş. "Bu işin savaşçılan da aydınlar olmalı- dır" dedi. Kentlileri yürekli ve özveri- li olmamakla suçlayan Bektaş. "Bizay- dınlar ise topluma altematifsunamadı- ğunız için birüeri durmadan yürüyor, kent ve kentli duyariılığı olanlar ise ge- ri kalıyw" dedi Göçûn nedeni Gazetemiz yazarlanndan yüksek mi- mar Oktay Ekinci de Türkıye 'de göçün 1950'den sonra söylendiği gibi hızlı sa- nayileşmenin sonunda değil, tam tersi- ne ülke yarannı gözeten gerçek sana- yileşmeden uzaklaşıldığı için başladı- ğını belirtti. 1950 öncesi Anadolu'ya yapılan fabrıkalann ülkenin dengeli kalkınmasina hizmet ettiğini belirten Ekıncı. "1950'den sonra bu ulusal çaba terk edilerek vatınmlar 'hür teşebbüs" söylemleriyle hep Batı'ya yönelrildi. Böyle olunca da Doğu daha da yoksul- laşti ve göç başladı. Türkiye şimdi 21. yüzyıla doğru Doğu ve Güneydoğu'yu kalkındıracak büyük bir ekonomik ve sosyal program başlatmak zorundadır" dedi. Aksı ha)de21. yüzyılın başlann- da 70 milyon kişinin Batı Anadolu'ya ve Marmara'ya üst üste yığılacağını sa- vunan Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü: " Yani, açık bir şekilde kendi kendimtri boğup yok edeceğiz. Bence acil HABI- TAT planı artık tüm yatırımlann ülke- nin doğusuna yapılmasının zorunlu lu- lınmasıdır. Bunu ciddi olarak ulusal gündeme getirmetiviz ve STK'ler de iş- te bu gibi politikalann takipçileri olma- hdırtar." Forumda konuşan Prof. Dr. Hande Süher de "İmar ve planlamada kamu yaran ve uygulamalan" konusunu de- ğerlendirirken. plansızlığin devlet ta- rafından özendirildiğini belirterek Is- tanbul'da Bakanlar Kurulu karanyla izin venlen ve tümü nazım plana aykı- n olan gökdelenleri buna örnek göster- di. Prof. Suher, orman alanlannm da nazım plan gözetümeden Bakanlar Ku- rulu'nca kiraya verilerek yapılaşmaya açılmasını eleştirdi. Forumda daha son- ra yüksek mimar Eyüp IMuhçu, "Kar- tal yöresinde göç ve kentieşme süreci". yüksek mimar Niyazi Duranay da "fs- tanbul'da imar aflan ve kentsel geUş- meyeetkileri" konulannda birer konuş- ma yaptılar. Doğu Türkistan Göçmenleri Demeği'nin ey leminde, Çin'in nükleer denemelere son vermesi istendi. (MELTEM FIRATLI) Taşkışla'da eylem üstüne eylem Tutuklu ve hükümlü aileleri, cezaevlerindeki açlık grevlerine destek vermek amacıyla HABITAT II Konferansı'nın yapıldığı Taşkışla Binası'nda bir günlük açlık grevi yaptılar. Üzerlerine "açlık grevi" yazılı beyaz tişörtler giyen aileler. açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülenn sağlık durumlannın kötü olduğuna dikkat çektıler. Öte yandan Çin'in 1964 yıhndan beri Doğu Türkistan'ın Lop Norbölgesinde gerçekleştırdiği nükleer denemelerde HABITAT H'de protesto edildi. Doğu Türkistan Göçmenler Derneği tarafından STK forumlannın sürmekte olduğu yine Taşkışla'da gerçekleştirilen protesto eyleminde bu denemelerin bilimsel birtemeli olmadığı, milli bir soykınmı amaçladığı iddia edildi. En son denemelerin geçen cumartesi günü gerçekleştirildiğine dikkat çeken protestocular, uluslararası kamuoyunu Çin Halk Cumhuriyeti'ne baskı yapmaya davet ettiler. Aralannda çok sayıda yabancı STK'nin de bulunduğu protestocular. daha sonra üzerlennde "Nükleer denemeleri durdurun" yazılı önlüklerle kampus içinde dolaştılar. Taşkışla'da. Bağımsız Travestiler Grubu da bir eylem yaptı. HABITAT II hazırlıklan sırasında tra\esti ve transseksüellere sokağa çıkmamalan yönünde büyük bir baskı yapıldığını öne süren grup, daha sonra ellerinde balonlarla Beyoğlu'na yürüdüler. Kent hizmetlerine kadınlardan katkı Savaşın halen sürdüğü Af- ganistan'da, kentlerin rehabi- lıtasyonunda, kent halkına. özellıkle de kadınlara büyük iş düşüyor. Birleşmiş Milletler Kent Rehabilitasyon Progra- mı'nda Afganıstan'dan so- rumlu Samantha Reynolds, kentlenn lyıleştırılmesı süre- cıne, kent ınsanının nasıl kat- kıda bulunduğunu. geleneksel olarak kamu yaşamından dış- lanmış kadınlann. kendileri- ne şans verildığınde bu geli- şımde nasıl öncü rol üstlendı- ğinı anlattı. Savaş yüzünden vergı top- layamayan beledıyelerin he- men hemen hıçbır hızmete ye- tişemedigı Afganistanda. alt- yapının çökmek üzere oldu- ğunu belirten Reynolds, bır yıllık bir "Topiumsal Forum" çalışması sonucu, fızıksel ve sosyal açıdan büyük gelişme- lerkaydedıldiğinı belirtti. Programın 1995 şubatında başladığını anlatan Samantha Reynolds, kadınlann önce Fo- rum'a katılmadıklarmı ifade ederek şunları söyledi: "Yaklaşık iki a> sonra, ka- dınlarla \aplığımız ilk toplan- tının hemen ardından, bir bi- na kiralama>ı karaıiaşbrdık. Bunun için finansman soru- nun halledilmesi gerekiyordu. BM'den gelen para ile foruma, dokuma tezgâhı. dikiş maki- nesi vb. aldık. Daha sonra sa- oşlardan elde edilen paranuı dörtte biri üreticiye, geri kala- nıforumaaknıava başladı." HAFTAY4 BAK1Ş AHMET TANER KIŞLALI Erbakan Haklı! Serinkanlı düşününce, demokrasimizin önünde sa- dece iki "geçeıii" seçeneğin bulunduğunu kabul et- mek gerekir: Ya "büyüksağ" koalisyon, ya erken se- çim. ANAP ile DYP, gerdeğe bir an önce girmeye heves- li gelin havalı CHP'yi cfe aralarına alarak hükümet ku- ramazlar mı? Çok zor!.. Ama kursalar ne olur? Kişileri birbirine düşman iki ortağın arasına, ideolo- jisi onlara düşman bir üçüncüsü eklenmiş olur! CHP -geçmişte olduğu gibi- ANAYOL ideolojisine payandalık işlevini yerine getirirse, tümden tükenir. Geçmışten ders alıp da inanmadığı şeylere "hayır" derse, bu kez de koalisyon tümden çıkmaza girer... CHP Genel Başkanı'nın önerdiği gibi, sol blok ile ANAP ve DYP, Ecevrt'in başbakanlığında bir ortak- lık kuramazlar mı? Bu öneri bana neyi anımsattı biliyor musunuz? Sa- yın Baykal'ın birzamanlar -yerini alabilmek için- Er- dal Inönü'ye cumhurbaşkanlığını önermesini... Hadi olmayacak duaya amin diyenler çıktı; peki tek muhalefet olarak RP'yı dışarıda bırakan bu "çıfıtçar- ştsı formülü" başarısız olunca ne olacak? Erbakan Hoca'ya yeşil halı ile döşenmiş bir "tek başına" ıktidar yolu... • • • Erken seçimin çıkar yol oluşturabilmesinin koşul- ları var. Solda ve sağda, demokrasıye ınananlann birleşme- leri... Ya da en azından, seçimlere tek liste ile katıla- bilmenin yollarını bulmaları. Bu koşul yerine getırilmeden yapılacak bir seçimin RP'den başka kıme "ciddi" yaran olabilir? ANAP'ın DYP'yi ve DSP'nin de CHP'yi eritmesi, bu gerçeği de- ğiştirebilir mi? Geriye -tek "geçerlı" seçenek olarak- Sayın Erba- kan'm formülü kalıyor: RP artı ANAP, DYP ve BBP... Yani 430 milletvekilinden oluşan "büyük sağ koalis- yon". ANAP ve DYP'yi RP'den ayıran temel özellik ne- dir? RP'nin "laık devlet"e karşı oluşu. Peki "kadın eli sıkmayan" kaymakamlar ordusu RP'nin mi eseri, yoksa ANAP'lı bır ıçişleri bakanının mı? Kuran kurslannı "temel eğitim "den saydırmak is- teyen milli eğitim bakanı RP'lı miydi, yoksa -hem de partinin genel başkanlığına aday- bir DYP'li mi? Daha geçenlerde toplanan "Eğitim Şûras/"nda, i- mam okullannın orta kısımlannı 8 yıllık temel eğitimin dışında tutma savaşımını kım verdi? ANAP'ın -milli eğitim bakanlığı yapmış- bir sayın genel başkan yar- dımcısı! imam okullan açma şampiyonu kim? Erbakan mı, yoksa Çiller mi? Yeni kurulan birçok üniversiteyi tarikatçı rektöriere kim teslim etti? • • • "Yo^c aslında birbihmizden farkımız, ama biz Os- manlı Bankası'yız!" diyenleri artık aynı sepete koy- maktan başka "akılcı" çözüm kalmamıştır. Buyursunlar, birbirlerinden ne farklan olduğunu ik- tidarda göstersinler! Ve sol da, gerçek anlamda "düzenin muhalefeti" olma işlevini yeniden elde etsin! Bu aşamadan geçilmeden, seçmenin bazı gerçek- leri kavramasının güç olduğu artık kabul edilmelidir... "Büyük sağ" koalisyon ne yapar? Devlet kadrolannı biraz daha RP'lileştirır... RP'li be- lediyelerin kesesini bıraz daha doldurur... Erbakan kafasını belki biraz daha "meşru"laştınr... Ama sağ, bütün olarak yıpranmaya ve gücünü yi- tirmeye başlar. "Adil düzen" safsatasına bağlanmış umutlar sön- meye yüz tutar. "Uberalsağ"!?), Menderes'ten Evren'e, Özal'dan Çiller'e ne büyük aymazlık içinde olduğunu belki bi- razcık anlar. Ve en önemlisi de, laiklikten uzaklaşmanın bedeli- ni "sessiz çoğunluk" bile fark eder olur! • • • ANAP'lılar DYP'liler... Geçmiş günahlannızı az da olsa affettirecek bir iyilik yapın bu ülkeye: "Büyük sağ" koalisyona evet deyin! Çulunuzdan başka yıtirecek neyinız kaldı ki? Buna tıp dilinde "şok tedavisi" derler... Korkmayın, Atatürk ün attığı temeller -yarım yüz- yıllık tüm ihanetlere karşın- bu şoku kaldıracak kadar güçlüdür! Törenler 20.00de baslayacak HABITAT-II Kent Zirvesi sona eriyor BM tnsan Yerleşımlen Konferansı HABITAT II, bugün Istanbul Boğazı'nda düzenlenecek etkinliklerle sona enyor. Yirmincı yüzyılın son büyük zirvesi nitelığı de taşıyan konferansın kapanış törenı saat 20.00'de topatışıyla baslayacak. Dolmabahçe Sarayı önünde demirleyen Sokullu Mehmet Paşa Okul Gemisi'nden, Çırağan Sarayı'nda HABITAT II konuklan onuruna bir resepsiyon verecek olan Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel ve konuklannı selamlamak üzere 21 pare top atışı yapılacak. Top atışını, Türk Hava Kurumu'na ait uçaklann gösteri uçuşlan izleyecek. Günbatımında gerçekleşecek bu etkinliklere Nakkaştepe ve Yıldıztepe'ye yerleştirilmiş olan iki adet renkli balon eşlik edecek. Tören. saat 22.00'de Saltpazan önlennden Boğazıçi Köprüsü'ne doğru seyreden 5 gemi eşhğındeki HABITAT U'nin logosunu taşıyan gemınin geçıt resmiyle devam edecek. Refakatçi gemilerde havai fişek rampalan da yer alacak. Teknelersaat22.15'te Çırağan Sarayı'na. saat 22.30'da ise Boğaziçı Köprüsü'nün altına varacaklar. Bu sırada oluşturulacak duman arasından Çengelköy ıstıkametınden Boğaziçi Köprüsü altına, 'İstanbul 2004' logosunu taşıyan bir tekne girecek. Bu teknenın de katılımıyla bütün tekneler Sarayburnu'na doğru seyredecek. Tören, havai fişek ve ışık gösterilenyle tamamlanacak. Köprü 2 saat kapalı Tören nedenıyle Boğazıçi Köprüsü bugün 21.30-23.30 saatleri arasında trafiğe tamamen kapatılacak. Sirkecı-Harem arasındakı araba vapuru seferlen de kapanış etkinliklen nedeniyle bu akşam saat 24.00'e kadar uzatıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle