23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN1996 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Bir UPSD etkinliği olan 'Öteki' başlıkh sergi, HABITAT-II süresince İstanbul'a çağdaş sanatçılann bir armağanıdır Çoğıd katılmılı bir sergi: 4 Otekf ABITAT'ın tek çağdaş sanat sergisinin konsepti 'Öteki* olarak belirlenmişti. Öylesine çok yönlü ele alınabilecek bir konseptti ki, 'Öteki\ hem HABITATın görünümü ve amacıyla, hem de günümüzde kimlik sorgulamasıyla gündeme gelen pek çok soruna bağlanışıyla geniş bir düşün ve yaratı olanağı sunuyordu sanatçılara. H B u sergi sırasında açıkça görünen şey, nicelik ve nitelik bakımından bu ülke sanatçılannın 'ben ve öteki' diye değil, 'biz ve hiç' bilinciyle hareket ettiklerinde sanat konusunda tek iktidar olabilecek büyük güçleri olduğuydu. Bu sergi, bu ülkenin bir değil pek çok kentinde birçok çağdaş sanat müzesi kurabilecek birikime, üretim gücüne sahip olunduğunun göstergesiydi. CANAN BE\TCAL "Güneş,beniCuma'yabenzerkıl. Ba- naCuma'nıngülüşleışıldayan,bütünüy- le gülmek için yontulmuş > üziinii ver. Çok yüksek, ama arkava doğru kaçan \e ka- ra buklelerden bir çelenkle taçlandırıl- nıış o alnı. O her zaman acı ala> la a\ dın- lanan, ironiyle yumuşavan. gördüğü her şeydeki gülünçİükle de\ rilcn gözü \er. O kıvnhılı. kenaîiarı kalkık. obur. ha>van- ca ağzı, o daha iyi gülebilmek, diin> ada- ki her şeyi gülünçlüğe çarptırabilmek, o iki krampt. aptallığı %e kötülüğü birbirin- den daha ivi avırabilmek \e ortaya çıka- rabilmek için başın omza doğru sallanı- şuıı ver..." dıye >akanr Robinson 'Öteki, seçenek yaratandır' Beyaz. Batılı erkek, gemıyle çıktığı servet ve serü\en yolculuğunda düştüğü ıssız adada. siv. ah, Doğulu ötekıyle kar- şılaşır. Robinson. Cuma'nın adası Spe- ranza'da. Cuma gibi olmayı ögrenecek ve sonunda güneşe, ötckine benzer kıl- ması için yakaracaktır. "ÖtekT ve "ben" ilişkisi bebeklığimızın "aynaevresi" nar- sist gelışım dönemımıze dek ıner. "An- ne, kucağındaki bebege, bebek de anne- nin vüzünc bakıyor \e o viizde kendini buluyor... Çiinkü onun kendine bakaca- ğı bir aynası yoktur.*'Yetışkmın tünı nar- sistık zaaf ve güçlen. bu tanhten ıtıba- ren oluşmaya başlar. Narsıst. ötekını be- ğenir ya da ondan korkarken asl ında ken- dindekini sevmeyı ya da kendi bılınçal- tındakı öteki-benden korkmayı öğrene- cektır. O yüzden, "Başkası yoksa ben var nujım?" sorusu Narsis'te büyük bırdüş- kınklığı y aratacak kadar lehlıkelı bir so- rudur. Ama felsefe ve psikanalız bunu da sorgulamaktadır Pierre Clastres. Batı uygarlığınınfarklıuygarlıklarkarşılığın- daki hoşgöriısüzlüğüne. "öteki"nı oldu- ğu gibı tanıma ve benımsenıektekı bece- riksızlıgıne. kendine benzemevene ya- şam hakkı tanımamaktakı dırenmesıne ve bu hoşgörüsüzlüğün her zaman gızli ya da açık bir şiddet bıçtmmde ortava çıktığına değınır. Oysa Gilles Deleuze. "Öteki'nin bulunmadıgl bir diinva seçe- neksiz bir dün\ adır. Öteki seçenek yara- tandır" diyerek tek tıp olmaya yönelmiş birdünyanın son derece sıkıcı olacağını vurgular. Dünyaya. ötekının gözleriyle bakmayı öğrenmek. **Başkası yoksa ben var mıyun" sorusunu sordurur bıze. Ben. başkasiv la "ben" oluyorsam ve a> ni an- da "başkası" da benimle \ arlığım kanıt- lıyorsa o halde "ben" olan kimdır' 1 Yok- sa "ben", tek değil mıyim? Seçeneğim >ok mu benım' Seçenek "öteki" ise. benzemek için \ akardığımız Cuma'dır, rakıpsiz sevılmek ıçın sevgi- sini dilendiğimiz annedir Sonuçta ötekı- nin aynasında yansivan kendi yüzümü7- Vahit Tuna- Düştesın Ivan Candeğer Furtun- İsimsiz Farklı eğilimleri, çeşitii sanatsal vönelimleri \e geçmişimizde i/leri olan çağdaş sanatçılanmızın da geleceği kuran genç sanatçılarla birlikte bir arada sunulacağı çoğul katılımlı bir sergi örneği ortaya çıkiNordu. Can Göknü- Es, RuhlarAli Arif Ersen- Sahibinin Sesi dur. Herkes "ben"ıse "öteki" kinıdır'.' Herkes "biz" ıse öteki "hiç kimse"ola- bilir. O nedenle "biz" ıle "hiç" arasında. birara yerde yoktur 'ÖtekT bir çağdaş sanat sergisi HABITAT-II kapsamında 1 numaralı Antrepo'da UPSDtarafından gerçekleş- tirılen HABITAT'ın tek çağdaş sanat ser- gisının konsenti "Öteki" olarak belirlen- mişti. Öylesine çok yönlü ele alınabile- cek bir konseptti ki. "Öteki" hem HA- BITAT'ın görünümü ve amacıvla. hem de günümüzde kimlik sorgulamasıyla gündeme gelen pek çok soruna bağlanı- şıyla genış bir düşünve yaratı olanağı su- nuyordu sanatçılara. Ancak. bu sergının düzenlenmesinde buiunan kışıler. bir öteki sorunla karşı karşıvagelivorlardı. Yaklaşık400sanat- çının konseptle ilgili projeleri vanında. yapılacak çağdaş sanat sergisinin aynı zamanda bu ülkenin öteki sanatçılannı, başka olanaklarla. malzemelerle çalışan sanatçılannın da sergide bulunması ve böylelikle müzesi olmayan bir diinya kentinde çağda^ sanat müzesi boşluğu- nu da dolduracak bir sergileme gerçek- leştirmek gerekiyordu. Bu konu dikkate alındığında farklı eğilimleri. çeşitii sa- natsal yönelimleri ve geçmışımizde ız- len olan çağdaş sanatçılarımızın da ge- lecegi kuran genç sanatçılarla biriikte bir arada sunulacağı çoğul katılımlı bir ser- gi örneği ortaya çıkıvordu. Antrepo. bızler için Robinson ve Cu- ma"nın vaşadıkları ada. Speranza'ydı. Adanın altına gızlenmiş bir başka ada- nın varlığı gıbı. konseptin altına gizlen- miş bir başka anlamı da ortaya çıkarma- mız gerekiyordu. Açık söylemelıy ıvn kı, bütün çalışma- lann ve sergi düzenleme ekibinin içinde bulunmam nedeniyle tanık olduğum yo- rucu ve kısa zaman içinde yoğunlaştınl- mış bir çalışma temposu. sanatçılann ben ve öteki değil. biz ve hiç bilinciyle dayanışması. "Öteki" adlı çağdaş sanat sergısinı ortaya çıkarmıştır. Ancak bu sergının tıpkı Speranza'nın bir değil, hat- ta altında gizlenen bir ikicı değil, bizler için bir üçüncü anlamı daha vardı. Bu sergi sırasında açıkça görünen şe>, nıce- lık ve nitelik bakımından bu ülke sanat- çılarının "ben ve öteki" dıye değil. "biz ve hiç "bilinciyle hareket ettiklerinde sa- nat konusunda tek iktidar olabilecek bü- yük güçleri olduğuvdu. İktidariannı hazıriayacaklar Geçmışin sanatını oluşturmuş ve ge- leceğin sanatını oluşturacak olan bütün bu sanatçılar. sanat tanhımızde bellek oluşturmanın gereksinıminı yakından duyıımsadılar. Bir çağdaş sanat müzesi- nin Istanbul gibı bir kentte voksunluğu- nun ne kerte önemli olduğunu kavradı- lar Bu sergi. bu ülkenin bir değil pek çok kentinde birçok çağdaş sanat müze- si kurabilecek bınkime, üretim gücüne sahıp olunduğunun göstergesiydi. Spe- ranza'nın üçüncü anlamı, bu etkinlikle sorguladıgımız sorun çağdaş sanat mü- zesini kurabılir mıydik? Buna inancımız öylesine pekışmeye başlıyordu ki, Ant- repo'da geleceğın çağdaş sanat müzesi- nın de sanatçılar tarafindan kurulacağı- nın düşünsel doğumu başlatılmış oluyor- du bile. Resim, heykel. enstalasyon, video sa- nat, performans gibi pek çok yönelimi hoşgörüylebırarayagetiren "Öteki" ser- gisi yönetmenınin.senaristinin.oyuncu- lannın kısaca çalışan tüm ekibinin sade- ce sanatçılar olması nedeniyle bu ülke- nin ötekilen olan sanatçılann, kendi ik- tidariannı kendilerı hazırlamaya aday ol- duklarında kararlı olduklannı göster- mekteydı. Bu bilinç. ülkede tüm gericı. çağdışı, bağnaz sanat-kültür politikalanna karşı gelebilecek gücü oluşturur. Sperenza'da buiunan yeni anlam. gelin geleceğin çağ- daş sanat müzesıni kurmak için gücü- müzü organıze edelımdir. Bir UPSD et- kinliği olan "öteki" başlıklı sergi. HA- BITAT-II süresince istanbul'a çağdaş sa- natçılann bırarmağanıdır. bu süre sonu- cunda kırmızı kaldınmlar yer yer kazı- lıp bozulduğunda. Konferans Vadisı tek renge büründüğünde. Istanbul'un e\ sa- hipliği bıtip konuklar teker teker gitti- ğinde. bu sergide geleceğin düşlerinden birinin daha temelını atan sanatçılar. "çağdaş sanat müzesi" ile tstanbul'a bir başka armağan daha hazırlamış olacak- lardır. İstanbul. böylesi bir armağanı çoktan hak etmiş bir kenttir. FLatnan müzik ekoKi temsücfleri LstaıılnılVla Küitür Servisi -1 Fiamminghi vaylı çalgılartopluluğunun konserı bugün saat 19.00'da Aya trini Müzesi'nde gerçekleştiriliyor. Adını Italya'da Rönesans döneminde saray ve kilisede gelışen müzik yaşamını zirveye çıkaran Flaman müzisyenlerine verilen isimden alan topluluğun. çalıs teknığı. temeli 18. vv sonu Fransız-Belçika yaylılar ekolüne dayanan bir nitelik göstenyor. Rudolf VVerthen yönetıminde, genellikle 19. ve 20. yy bestecilennın yapıtlanndakı olaganüstü yorumlarla ünlenen I Fiamminghi. bestenin temelinde yer alan duyguları olağanustu bir akıcılık ve eşsız bir dınamıkle yorumlarken, zengın repertuvan ile de dünvanın adından en çok söz ettiren v av lı çalgılar topluluklannın başında gelivor. Topluluk özellikle konserlerde ve kayıtlarında seslendırdıklerı Beetho\en, Ehorak, Çaykovski, Strav inskj. Bartok. Şostakoviç v e Schönbergyapıtlarından oluşan repertuvan ıle göz dolduruyor I Fiamminghi. bugün vereceği konserde, günümüz bestecıleri ağırlıklı bir repertuvar sunacak. Ortaçağ dinı müzik. ora ve koro müziklerinden I Fiamminghi yavlı çalgılar topluluğunun bugün ve yann saat 19.00'da Aya İrini Müzesi'nde konser verecek. aldığı ilhamla yapıtlarını oluşturan Polonvalı çağdaş besteci Gorecki, bazen ginft partısyonlar venne güzel çalındığında yeterli olabilecek tek notanın ve susların önemini müzığinde aösteren Estonvalı besteci Arvo Part'ın yapıtlannı seslendırecek olan topluluk. Ru^ besteci ŞostaKOv ıç'ın "Faşizm v« savaş kuranlan anısına' başlıklı 'Oda Senfonisi", Belçikalı besteci Nerschraegen'ın eskı Flaman ezgileri üzerine vazdıâı '3 Flaman Dansı' ve son olarak Dvorak'ın on bir gün içinde tamamladığı. canlı ve neşeli partilerle dolu ünlü yapıtı 'Serenad'ı festival seyircisine yorumlayacak. 1 Fiammıgghı'nin vann akşam saat 19.00'da Âya İnni'dekı ikıncı konserinin solistliğini viyolonselci France Springuel üstleniyor. Şostakoviç'in Yaylı Çalgılar dörtlüsü No.15, Mi Bemol Minör orkestra düzenlenmesının seslendınlecegi konserde besteci Dirk Brosse'nin I Fiamminghi OrkestTası'nın solo viyolonselcisi ve konserin solisti France Springuel için 1994'te yazdığı "France \e Yaylı Çalgılar İçin" yorumlanacak. Moskova'da Uluslararası Çaykovski Yanşması'nda dördüncü olduktan sonra uluslararası konser dünyasının tanınmış vıyolonsel soüstlen arasında yerinı alan France Springuel'in stili yapmacıklıktan tamamen uzak. yorumlan ıse daıma doğal niteliği, vırtüözluğu ve voğun incelikleriyle dikkat çekiyor. Sanatçı. bu konserde besteci Dirk Brosse'nın bir şiirden yola çıkarak yazdıgı solo viyolonselciye virtüöz görev ler yükleyen. kısa. tek bölümlü esen yorumlayacak. Topluluk, konserin ikınci yarısında .\lan Hovhaness'in "Tzaikerk", flüt, keman. tımpanı ve yavlı çalgılar için "Akşam ŞarkKi"nı ve Çaykovskinın yaylı çalgılar için do majör Op.48 serenadını seslendirecek. H A B I T A R T T A B U G Ü N 'Sevdiğim Mevsim' Andre Techine, Ortaköy Ferive Sineması. Küitür Servisi-Tanh V'akfı'nın etkınhkleri kapsamında bugün saat 15.00'te Sultanahmet Darphane'de Cengiz Bektaş'ın 'Demokratik Karılım" üzerine söv leşısi yer alıyor. Darphane'de avnca saat 19.00'da koreografilenni Geyvan Mc Millian, Dilek Evgin ve AydınTeker'in vaptıklan MSL' Modern Dans göstensi izlenebılir. Gösteride 'Kaos. kuşatılmış ve Kilit Dudaklar" perfonnanslan sergıleniyor Uluslararası İstanbul Müzik Festıvali etkinlıklerinde bugün üç önemli gösteri yer alıvor: Saat 21 30'da AKM Büyük Salon'da 'Mark Morris Dans Grubu'nun göstensi yer alıyor. Programda Joseph Havdn'ın "Gör. Johann Bach'ın 'Güzel Gün'. Bob VMUs'in '\eda PartisP dans göstenlen sunuluyor. Saat 19.00'da Aya trini'de şef Rudolf Werthen'in yönettiği 'I Fiammimghi' klasik müzik konseri izlenebılir. Konserde Gorecki'nin '3 Pieces in Old Style', ShostakoviclTin 'String quartet no 8". Dvorak'ın 'Serenate opus 22'eserlerı yorumlanıvor. Saat 19.00'da AKM Konser Salonu'nda ise 'Türk Klasik Müzigi İstanbul De\ let Korosu'nun Nevzat Atlığ vönetimındeki konseri izlenebılir. Yapı Kredi Gençlik Festivali çerçevesinde bugün saat 21.30'da Darüşşafaka Lisesi Ayhan Sahenk Spor Salonu'nda *MontrealJazz Balesi" göstensi yer alıyor. İstanbul Büyükşehır Belediyesi etkinliklerinde bugün saat 16.00'da Yerebatan Sarnıcı'nda Klasik Fasıl Topluluğu'nun konseri izlenebilir. Sedef İpekçi'nin 'Saraydan Günümüze Esintiler' adlı defilesı saat 19.30'da Galatasaray Yeniçarşı Caddesi. 98 No'lu binada sunuluvor. İFSAK tarafından HABITÜRT düzenlenen dıa göstenlen kapsamında bugün saat 19.00'da IFSAK üyelerinin "Yayla Evteri' göstensi izlenebilir. NGO Küitür ve Sanat etkinliklerinde bugün Taşkışla 109 no'lu odada saat 16.00'da Necla Koytak'ın <\nnelık Eğitimi üzenne video göstensi. saat 18.00'de Erensya Seferadi Topluluğu'nun Türk-Yahudı Halk Muzığı Konsen . saat 20.00'de Amerikalı Edith Stephen'ın 'Burn Baby Burn' adlı şıır ve dans üzerine dia gösterisi yer alıvor. Maçka G Amfisi'nde saat 20.00'de Onıç Güvenç'in 'Tarihte Türk Müziği* konseri. saat 21.45'te FOTEM Folklor Öğretim Merkezi'nın gösterisi izlenebilir. Taşkışla Çadın'nda saat 20.30'da Kızılderili sanatçı Kevin Lock'un 'The Hoop Dance and Indigenous Flute' konseri, saat 21 30'da Alman Joe Höfele'nın flüt konseri, saat 22.00'de Invıctus'ın senfonik rock konseri yer alıyor. Türksak ve Toplu Konut tdaresi'nin düzenlediği 'Beyazperdenin Ardındaki Kentler' film festivalinin bugünkü programında Bevoğlu Alkazar Sineması'nda saat 12.00 ve 19.00'da Yuri Nlamin'ın 'Paris''te Bir Pencere',saat 15.00 ve 21.30'da Isrvan Szabo'nun 'Budapeşte Övküleri' filmlerı izlenebilir. Beyoğlu Avrupa Sineması'nda bugün saat 12 00 ve 19.15'te Chantal Akerman'ın 'Doğu\ saat 15.00 ve 21.30'da \Voody Allen'ın 'Sevimli Fahişe' filmleri yer alıyor Ortaköy Feriye Sineması'nda saat 12.00'de Andre Techine'in 'Sevdiğim Mevsim', saat 15.00'te Emir Kustirica'nın 'Arizona Rüyası'. saat 18.00'de Jean Pierre Jeunet ve Marc Carro'nun 'Şarküteri'. saat 21.00'de ise Mike Figgjs'in 'Elveda LasVegas' filmlen izlenebilir. DEFNEGOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Abelard ve Heloise15 nisandan bu yana Beyoğlu Aksanat Merkezi Sa- lonu'nda sergilenmekte olan "Abelard ve Heloise" ad- lı oyunu görmekte bunca gecikmiş olduğuma ne yan- dım bilemezsiniz. "Benzersiz bir sevda öyküsü" olarak tanıtılan oyu- nun konusu 12. yüzyılda Fransa'da yaşanmış gerçek bir olay. Dönemın önde gelen düşunurlerinden Pierre Abelard (Latince adr. Abaelardus Petrus, 1079-1142) halka açık dersler verdiğı dönemde Chartres Katedra- li rahiplerinden Fulbert'in yeğenı genç Heloise'in (1098-1164) özel öğretmenı olur. Bu ikı insan birbiıie- rine âşık olup, Astralabe adlı bir de oğulları olunca, He- loise, dayısının öfkesinden kurtulmak ıçın Paris'in ba- tısındaki Argenteuıl Manastırı'na sığınır. Fulbert'in kış- kırtmaları sonucu hadım edilen Abelard ise utanç için- de Paris'in kuzeyindekı Saint-Denis Manastın'nda yal- nızlığa çekilir. Heloise'i de Argenteul Manastın'nda ra- hıbe olarak kalmaya zorlar. Abelard ıle Heloise'in aşk- lan bundan sonra mektuplarta sürecektik artık... Oyunun yazarı çağdaş Ingiliz şair ve oyun yazan Ro- nald Duncan (1911-1982), Heloise ıle Abelard'ın bir- bırlerine yazdıklan bu mektuplardan yaptığı seçmeleri kurgulayarak oluşturmuş oyununu. Oyunu çevıren Zeynep Avcı da metnın duygu ve duşunce yüklü şıır- sellığıni buyuk bir başarıyla dilımize aktarmış. Tek tek özenle seçılmiş sözcükler, sankı oyun boyunca sahne- de şırıldayan çeşme suyunun müziğıne uydurulmuş. Öylesine akıcı... Oyunda, daha doğrusu mektuplarda iki âşık, aşkla- nnın yanı sıra yaşamlannı, çağlannı, bilimı, dinı. değer yargılarını sorgularken. kendilerinın ve dönemlerınin dı- şına taşıp, insanlık değerlerinı de sorguluyorlar. Oyu- nun seyircıyle kurduğu guçlü bağ bu noktada başlıyor. Insanoğlunun yaradıhşındaki en güçlü güdü olan sev- gi duygusu, büyüdükçe, ıçine aklı kattıkça ikı ınsanın küçük dünyalarını aşıp tum ınsanlığa ulaşabıliyor. Aş- kı uğruna dağları delmeyı goze alabılen Ferhad. belki de âşıklann en toplumsalı. Abelard ile Heloise'in aşklannın bir özellığı de kadı- nın bu ılışkide daha etkın bir konumda olması. Erkeğin utanç içinde dünyaya kapılarını kapamasına karşın ka- dın, sevgıyi savunmayı dirençle sürdürüyor. Mekîupla- nndaonu "koltukaltı terininkokusuna"dek, "birzaman- lar çocuk ve bir gün cesef olacağı için" sevdiğim, onun- • la her koşulda sevgisini yaşamak ıstediğını söyleyerek yenıden yanına çekmenın yollannı anyor. "Tann böyle sevemiyorsa. ben de sevgımi Tann yapanm" diyebile- cek denli de güçlü. Bu güçlfı istek karşısında ise içe- dönük bir yanıt Abelard'ınki: "Tarih beni bir şaır, bir fi- lozof olarak değil; birsevgıli, senin sevgilin olarak ha- tıhayacak." İki âşığın mektupları öylesine duygu, düşünce, akıl, sezgi, içtenlık yuklü ki, ülkemızin ikı büyuk oyuncusu, Tılbe Saran'la Cüneyt Tiirel öylesine yorumluyorlar ki, ızleyicilere sahneye teslim olmaktan başka bir se- çenek kalmıyor. Bu ikı büyuk oyuncu. dış dünyada - o kirii, sahtelikler, değersızlıkler dünyasında - her an ör- selenerek yaşamak zorunda kalan ınsanlara ınsanı öz- lerini anımsatarak oyunun sonunda arınmış olarak ye- niden dış dünyaya bırakıyorlar. Oyun boyunca Tilbe Saran'ın gözlerinden akan yaş- lar, oyunun sonlannda saçlanndan sahneye savrulan sular, nasıl da dünyayı baştan aşağı yıkamak ısterce- sine güçlü! Sanattan beklenen de başka nedir ki? Oyunu gorup ya da göremeytp, bu ikı ınsanın yaşam- larına iHşkin daha ayrıntılı bılgı edmmek isteyenlere Abelard'ın son derece guzel bir Türkçe ile dilimize ka- zandırılmış olan kendi kaleme aldığı yaşam öyküsünü salık veririm. ("Bir Mutsuzluk öyküsü", Petrus Aba- elardus, Türkçesi: Betül Çotuksöken, Remzi Kitabevi). • • • Kentimızdeki kultür etkinlikleri son günlerde HABI- TAT H'nin de etkisiyle o denli çoğalıp çeşitlendi ki, ar- tık bu etkinlıklerın meraklılannın bile izlemekte zorlana- caklan sayılara ulaştı. 8 haziran akşamı Yedikule Zindanlan'nda düzenle- nen İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'yla Idil Biret dinletisı, ülkemızde ılk kez açık havada gerçekleşen kla- sik müzik dinletısi olmasıyla da ılgi çekıciydi. Tarih ve doğa ortamlannda düzenlenen bu tür etkin- liklerle klasik müziğe daha çok ınsanın ilgı duyacağı bir gerçek olsa da, bu düzenlemeler kimı rısklen de için- de barındırıyor. Kapalı salonlarda ve çalgıların doğal sesleri düşünü- lerek bestelenen, çalgılar arasındaki ses ilişkileri üze- rine kurulmuş yapıları pek çok incelik içeren bu yapıt- ların, açık hava ses düzenlerıyle seslendirilmesi doğal olarak yapılarında bir bozulmaya neden oluyor. Çalgı- ların önüne mıkrofon konulduğunda o mikrofonlann kemandan çıkan sesi yansıtmasıyla, davuldan çıkan sesi yansıtması çok farklı oluyor ve sonunda çalgılar arasındaki uyum yok oluyor. Dinietiyi düzenleyen özel kuruluşun girişte dağıttığı "Konser" adlı gazete Filiz Ali, Enis Batur, Nejat Ya- vaşoğullan, Uğur Yücel, Gaye Çarmıkh'nın yazıları- nın yanı sıra Idil Biret ıle bir söyleşı. Çaykovski, Idil Bi- ret, şef, orkestra ve dinletıde çalınan yapıtlar üstüne ta- nıtıcı yazılar ıçerıyordu. Ancak bu yarariı gazetenin say- fa düzenınin yeterınce özenlı olduğunu söyleyemeye- ceğım. Örneğin Enıs Batur'un "Müzik İçin" başlıklı ya- zısında paragraflar yok olmuştu. Yazı tek bir paragraf halinde başlayıp sona eriyordu. Büyük guzelliklerin, kuçük aynntılardaki kusursuzluk- tan doğduğunu unutmamalı. K U L T U R • Ç I Z I K KAMÎL MASARACI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle