Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7|IM 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Ahmet Unıit, yeni romanı 4
Sis ve Gece'ye siııema salonımda okur arıyor
Suç çağındapolisiye okunur'
D G l DüRGLN
k edebiyatınca polisı>e rünindekı
yiann sayısı sor zamanlardagiderek
arr. Yazınçevreerindesıklıklayıne-
ler-neden bizde polisiye yaalnuyor?"
sc:xmun beikı çok yakınbirgelecekte
ge;iliği kalmayacak.
\c okurunun, Agatha Christie ıle ta-
niN polisiye rorranın en başanlı ka-
lenni arasında gösterılen Dashiell
Harıett Patricia Highsmith, Georges
Sinon, Raymond Chandler gibi ya-
zaı -tiryaki' okur kıtlelermı de yarat-
mabjaşladı artık.
13 yılından bu yana vazınla uğra-
şan>olisiye riiründeki öykülerini bir
aragetirdığı 'Çıplak Ayaklıydı Gece'
ile >2 FerirOğuz Bayır Duşün ye Sa-
nat iiilü'nü alan vazar Ahmet Ümif e
gör>olisiyenin kazandıgı ıvme. hızlı
kaplistleşme ve berabennde gelen
'suclgusu ıleyakından ılıntıli Yenı ro-
marSis ve Gece' (Cem Yayınevi) ile
Tür azınınabırpolisiyevapıt daha ka-
zaman Ahmet Ümıt. polisıyeyi 'suçça-
ğı'nedebiyattaki vansıması olarak de-
geridiriyor.
Bşizlı servis üvesınin. kayıp sevgi-
lisinulmaya çalışırken yüzleştiği ger-
çekh. gırdigi çıkmaz sokakları anlatan
romıyla bir vandan poliı>i\e romanın
tümlişelenni kullanırken. dığer yan-
danı klişeleribizim kültürümüzveya-
şam çimimızle harmanlamaya çalıştı-
ğını sonuçtaklasıkpolısıyeçızgısının
aşanbize özgü' bir roman nıtelıği ka-
zancmak istedığıni söyleyen Ahmet
Ümiromanını ülkegerçeklenne nesnel
bir >Kİaşımla kaleme aldıgını befirtı-
yor.
Poliye daha çok okunuyor
"S veGece'nın ılgınç bırözellığıde,
ülkenzdeilk kezbırsınemareklam fil-
mineonu olması. Alfa Yapımcılık Ltd.
taratsdan çekilecek filmin. hedef kitle-
si sinmaızleyicileri olarak belirlenmış.
Bu \zden yalnızca sinemalarda göste-
rilect olan film sayesinde biryazarola-
rak bı ük kıtlelere ulaşabileceğıni belır-
tıyor.hmet Ümıt.
- Pıisi\e romanın son yıllarda ciddi bir
yüksıtş içinde olduğundan söz ediliyor.
Polisie yazan ve polisiye okuru açısından
bu >an tiirünün Türk edebiyatındaki
yerin değerlendirir misiniz? Polisiye
Tiirkıkuruna yakın bir tür mü?
ÜMT- Polisiye son zamanlarda gide-
rek diia çok yazılıyor. daha çok okunu-
yor. tınun nedeni sanayıleşmenın hız
kazamasıyla ilgili. Kapitalızmin geliş-
mesı\e toplumda suç oranı olağanüstü
boyutıra vardı. Tabiı suç derken yalnız-
ca cinyet. hırsızlık türü suçlardan söz et-
TT^lasik polisiye çizgisini aşan, 'bize özgü' bir roman niteliği
# y kazandırmak isteyen Ahmet Ümit, romanını ülke
J. V . gerçeklenne nesnel bir yaklaşımla kaleme aldıgını belirtiyor.
Okurun polisiye romana ilgisinin giderek arttığını, yaşamın
tekdüzeleştirdiği insanlann. bu monotonluktan kurtulmak, kaçmak
istediklerini savunan Ümit, "Polisiye. bir 'kaçış edebiyatf olarak
adlandınlır zaten. Aslına bakarsanız sanatın, edebiyatın tümü bir
kaçıştır. Çünkü kurgudur. sizi başka bir yere götürür. Sanatın bütün
bu ışlevlenni en iyi yapan tür polisiyedir kanımca" diyor.
miyorum. Rüşvetten tutun da de\ let ıçe-
risındeki mafya örgütlenmelen va da aı-
le içındekı cınsel tacızlere kadar toplu-
mun büv ük bir keMmını saran bir hal hal-
dı. Bunda da sanayının çarpık gelışmesı
çok etkili. Son zamanlarda yazında da
polisiye tüninde daha çok > apıt verılıvor
Daha öncelen edebıyat geleneğımızde
yogun olarak *gerçekçiük'le birlıkte, ger-
çekçılığın abartılması söz konusuvdu
Polisiye romanın dünyada çok satan bir
tür olması, polısıyevı küçümseyen bir
ta\n berabennde getırmışti. PeyamiSa-
fa, Kemal Tahir gıbı yazarlanmızın bır-
takım takma isımlerle polisiye roman
yazmalarının nedeni de budur. Çok satı-
yor ve çok sattığı içın de kötü bir ünü var.
O dönemde bin tane polisiye roman ya-
vımlanıvorsa bunların 999 tanesi kötü
va da bugünkü deyımle "pulp" vanı'ha-
fir ıdı. Fakat son dönemde sanav ıleşme-
nın çarpıklaşması. suç oranın patlama-
sıyla paralel olarak bızım edebıvatımız-
da da büvük değışıklıkler vaşanmaya
başlandı. Bir dınamızden söz edılır hale
geldı. Polisiyeyeolduğu kadar bihmkur-
guya da yoğun bir ılgı gözleniyor.
Hâlâ karanlıkta yaşıyoruz
Okurlara gelince Polısive denince
okurun bildığı bir Agatha Chnstie var.
Christie, polisiye turjinün önemli birya-
zandır. Son dönemde ise Dashiell Ham-
mett. Paul Auster hatta Lfmberto Eco sa-
yılabılır. Okurumu-
zun polisiye romana
ilgisinin giderek art-
ması \e yayınevleri-
nın pek çok polisiye
kıtap v ayımlaması bir
pazar oluşmaya baş-
İadığını gösterıyor.
Sanayileşme ile bera-
bersuçdalgasıbırba-
kıma ınsanı bu rure
yakınlaştınyor. Çün-
kü yaşamın tekdüze-
leştirdiği ınsanlar. bu
monotonluktan kur-
tulmak. kaçmak ıstı-
vorlar. Polisıve, bir
"kaçış edebiyatT ola-
rak adlandınlırzaten
Aslına bakarsanız sa-
natın, edebiyatın tü-
mü bir kaçıştır Çün-
kü kurgudur. sızi baş-
ka bir yere götürür
Önemli olan o kaçış
ıçerısınde de bir ayna tutabılmek. toplu-
mugerçekçı bırşekıldegözlerönüneser-
mek. aynı zamanda eğlendirmek. eğit-
mek.. Sanatın bütün bu ışlevlenni en ıyı
vapan tür polisiyedir kanımca.
- Bir yazınızda (Cumhuriyet Kitap
444), toplumumuzun suç ve zekâ kültü-
riine değinerek polisiyenin banndırdığı
çözünıü giiç, kıvrak zekâ gerektiren du-
rumlann bizde pek >aşanmadığı sapta-
maşını vapmışsınız...
ÜMfT- Şunu kastetmiştım; örneğin
kansı adamı aldatıyor. Adam kansını öl-
dümiek zorunda. Üsteliktoplumsal sav-
gınlığını kazanabılmek içın bunu herke-
sin ıçınde yapması gerek. Oysa örneğin
İngıltere'de bu ışı çok dıkkatli yapmalı-
dır. Hatta ölümden sonra sıgorta bağlan-
ması gıbı bir durumu düşünmek zorun-
dadır. Bizde bövle bir kavram yok. Işte
bütün bunlar da bizde polısı>e yazılma-
masının nesnel zeminını oluşturuyor
- Bu saptamadan sonra, polisiye roma-
nı kaçış edebiyatı olmaktan çıkaran"dev -
rimcı kara türden söz edivorsunuz. Ne-
dir "kara tür"? r . ı
Ü.MfT- Kara tür. Dashiel Hammett ile
bırlikte 1920'lerin ABD'sinde ortaya çı-
kan ve Agatha Chris-
tie'nin klasik polisi-
yesınin aksine top-
lumsal. sosyolojik bo-
yutlan belli ölçülerde
içıne alan ve sistem
karşıtı olarak toplum-
sal düzeni eleştiren
bir tür olarak başla-
mıştır. 1968'den sonra
ıse Fransa'da "devnm-
ci kara tür' diye bir
polisiye türü başladı.
Bu tür, caniyi siste-
min kendisi olarak
görmeye başladı. Be-
nim kitabım da o türe
yakın diyebilirim.
- 'Çıplak Ayaklıydı
Gece'. 'Bir Ses Böler
Geceyi' ve 'Sis ve Ge-
ce' . Kitaplannıza ver-
diğiniz adlarda neden
hep 'gece' çıkıyor
karşımıza?
ÜMİT- Türkiye hâlâ karanlık birtop-
lum. Hâlâ karanlıkta yaşıyoruz. Yargısız
ınfazlar. hâlâ demokratikleşememiz, bir
hukuk dev letinin kurulamaması... Onun
içın 'gece' hep var. "SisveGece' butema-
nın sürdürüldüğü bir kitap. 'ÇıplakAyak-
lıydı Gece'de dev rimcilen bir devrimci-
nin gözüyle anlatmıştım. Burada ise, sol
görüşlü olmama rağmen, karşı taraftaki
bir ınsanı, nesnel olmaya çalışarak insan
olarak anlatmaya çalıştım. Çünkü beni ıl-
gilendiren insanın dramı Önemli bırdü-
şünceyı sunmak, bıldin sunmak değil,
insanın açmazlarını, trajedısını, yüreğı-
nı açmaktır. Bir yazann görevi bu olma-
hdır.
- Kitabın reklamlarında dikkatimizi
çeken şöyle bir slogan \ardı: "Çağımız
suç çağı. Bu çağda polisiye okunur'. Bu,
polishenin vaygınlık kazanması için su-
çun her zaman var olması gerektiği gibi
bir çağnşım yaratmıvor mu?
Ü\1İT- Hayır, belki o zaman başka
şeyler yazılacak. Ama şunu da kabul et-
mek gerek kı ınsanoğlunun içinde ıyılik-
le birlikte kötülük de hep olacak. Yani en
gelışmiş düzeye ulaşsak bile 'suç'olgusu
var olacak.
Ahn Portakal
Sanuçlar
tartışılıyor
BÜUNTECEYİT
A-VALYA - 33. Altın Portakal Film
Festhılı'nın sonuçlan tartışılıyor. En
iyı filn seçılen DenişZaim'ın "Tabut-
ta Rö>oşata™sı ıle en ıv ı yönetmen se-
çılen "unç Başaran'ın "Sen de Ghme"
filmlei, ödüllerin 9'unu aldı.
BırFürk subayı ıle PKK'lı birkişı-
nin ya.amlannı konu alan ReisÇelik'in
"IşıJdjr Sönmesin'" fılmıne ödül veril-
meme^ı. günümüz sorunlannın sine-
mada ıile tartışılmasına ızın venlmedı-
ği şekmdedeğerlendırildi. ReısÇelık.
sonuçar açıklandıktan sonra salonu
terk enerken "Banş cesaret ister. Sine-
ma ça>a tanıklık etnıelidir. Biz bunun
mücaeclesini \erdik. Ama görüyorsu-
nuz. .Altın Portakal'da da çağımızın so-
runlan gözardı ediliyor" dedi.
En i/ı film ödülü ıle birlıkte en ıyi er-
kek o;uncu. en ivı senaryo ve en ıvı
kurgudallarında Altın Portakal kaza-
nan "Tabutta Rövoşata^nın yönetmeni
ve seraryo yazan Derviş 2Laim'ın ılk
filmi Filmin senaryo vazan ve vönet-
meni Derviş Zaım'de Türk sineması-
nın enbüyük sorununun altyapı oldu-
ğunu cıle getirdi. En ıv ı yönetmen se-
çilen Tunç Başaranın "Sen de Gitme"
fılmi.avnca en ıyi laboratuvar. en ıvı
yardıma kadın oyuncu. (Meriç Başa-
ran) eı iyı müzık (Yalçın Tura) ve Dr.
Avni Talunay Jün Özel Ödüllen'nı de
kazar.dı Tunç Başaran. tıyatro sanat-
çılannın sınemada da başanlı oldukla-
nnı dıle getırerek "Sinemada beliıievi-
ci unsur.yönetmendir. Sinemavı kültur-
den a.'ırnııvorum. Kiiltür. bir yaşam
zarzıdır. Sanatçılar, avdın ve kültürlü
olmak zorundadır" dedi.
Buyıl 33.'sü gerçekleşen Altın Por-
takal Film Festıvalı ödül lıstesı şövle-
En Iyi Film: Tabutta Röv oşata. En
İyi Yönetmen: Tunç Başaran (Sen de
Ğıtmi). En İyi Erkek Oyuncu: Ahmet
Uğuriu ı Tabutta Rövoşata). En İyi Ka-
dın Oyuncu: Yasemin Alkaya, Hande
Ataızı (Mum Kokulu Kadınlar). En İyi
Yardımcı Kadın Oyuncu: Meriç Başa-
ran (Sen de Gitme). En İyi Yardımcı
Erkek Oyuncu: Cengız Sezıcı (Kış Çi-
^eğı) En İyi Kurgu: Mustafa Pireşeva
(Tabutta Rövaşata). En İyi Senaryo:
Derv ^ Zaim (Tabutta Rövoşata) En
İ>i Miiak: Yalçın Tura (Sen de Gitme).
En İ>i Laboratuvar: Sınefekt (Sen de
Gitme). En İyi Görûntü: YusufGüven.
Tevfiv Senol.
\ ılnıaz Zafer Onur Ödülü: En İyi
Erkek Oyuncu: Ruhı Sarı (Sen de Git-
me). Enîyi Kadın Oyuncu: Sermın Ka-
raalı ılş:klar Sönmesın).
Dr. Avra Tolunav Jüri Özel Ödülü:
Tunç Öaşaran (Sen de Gitme).
Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü: trfan
TÖZÜTI ı.Mum Kokulu Kadınlar).
13 ekime dek sürecek olan Adana 10.Altın Koza Kültür- Sanat Festivali bugün başlıyor
Filmler, konserler, söyleşfler...
ADANA (CumhurivetGünev İUeriBü-
rosu)-Adana 10. Altın Koza Kültur-Sa-
nat Festıvalı bugün başlıvor. Film. film
övküsü. şıır varışmaları ıle film göste-
rımlerı. söyleşıler. dınletıler. sergılenn
yer aldıgı festıval 13 ekime değın süre-
cek. Festıvale uzun metraılı dokuz film
katılıvor.
Bu fılmler: NihatDurakın "Yaban".
Tomris Giritlioğlu'nun "SO.Adım". Ka-
dir Sözen'ın "Kış Çiçegi'. Reis Çelik'ın
"Işıklar Sönmesin", Irfan Tözüm'ün
"Mum Kokulu Kadınlar", Tunç Başa-
ran ın "Sen de Gitme". Hilmi Yalçının
"\ahyaKaptan".Tüla> Eratalav'ın "Düş
Gerçek Bir de Sinema" \ e Mustafa Altı-
oklar ın ""İstanbul Kanatlannıın Altın-
da". Festıval programında bu >ıl ılk kez
Eunmages desteklı Türk fılmlen. Türkan
Şorav Sıneması. Yabancı Fılmler bölü-
münde Fransız fılmlen göstenme sunu-
lacak.
Festıval süresınce ünlü ses sanatçılan Adanalılar'a ses-
lenecek. Bu çerçevede 7 ekımde Nükhet Duru. 8 ekımde
Hülya Avşar, 9 ekımde Çelik, 10 ekımde Kenan Doğulu;
11 ekımde Sinema Sanatçılan Dayanışma Gecebf nde de
Soner Anca. Avşegül .\ldinc, Harun Kolçak. Asya. Eda-
MetinÖzülkü Mımar Sınan Açıkhava Tıvatrosu'nda mü-
zıkseverlerle buluşacak. Arabeskın ünlü sanatçıları Ferdi
Tayfur ıle İbrahim Tatlıses ücretsız halk konserlen vere-
cek.
10. Altın Koza Kültür-Sanat Festivali bırdızı açıkotu-
•80. Adım'- Tomris Ciritlioğlu
mma sahne olacak. Prof. Dr. Atabey Dü/enli. Dr. Cünejt
İnanç. Prof. Dr Nivazi Tamer Göki Dr Talat Bahçebaşı.
Prof Dr Bahri Çelik, BernaÇanga'nın katılımı ıle "Çu-
kurova Doğası ve Kullanımr: Cumhur Onur, Savaş A>,
Prof Dr. TimurGürgen.Prof. Dr. Okta> Kadavıfçı. Dr. Se-
vilAtauz'unkatılacağı "Sokak Çocuklan"; Prof. Dr. Ln-
sal Oskay. Mehmet Oztürk. Filiz Avdoğan'ın katılacağı
"Sinema Eğitimi ve Sorunlan"; Demirtaş Cevhun. Halil
Ergün,ÜmitZileli"nın katılacağı "SanatveSivaset: Deniz
Türkali, Atıf ^ ılmaz. Füsun Demirel. Füruzan'ın katıla-
cağı "TürkSineması'nda Kadın"; Eu-
nmages Genel Başkanı Gaetano Adi-
nolfi. Abf Yıimaz, Faruk Günaltavın
katılacağı "EurimageVeTürkSinema-
sı" konulu açıkoturumlar ızlenebılecek.
Eskı kültür bakanlarından Namık Ke-
mal Zeybek ıse " Dünden BugüneTürk
Toplumunda Sanat ve Kültürün Yeri"
üstüne konuşacak.
Altın Koza Kültür-Sanat Festıvali'ni
düzenleyen Koza AŞ Genel Müdürlü-
ğü'nün bıldınmıne göre; film seçıcı ku-
rul üyelen bugün açıklanacak.
Türkan $oray Toplu Film Gösten-
mı'nde "Mine", "Yılanı Öldürseler",
"Havallerim Aşkını ve Sen", "HazaT,
"SelviBoylum.'\İYazmalını"adlı film-
ler yer alıyor. Bu fılmler festıval süre-
since her akşam saat 19.00'da Mimar
Sınan Açıkhava Tıyatrosu'nun yanın-
da ücretsız olarak gösterılecek.
Türkıve Ressamlar Derneğı ıle Içel
Sanat Kulübü'nün karma resım sergılen festıvalde yer
alan etkınlıklenn arasında bulunuyor. Festıvalı düzenle-
ven Adana Anakent Beledı>esı'ne bağlı Koza AŞ Genel
Müdürü. eskı sinema sanatçısı Demir Karahan,festıvalın
Çukurova'nın sıcak insanlan ıle sanat ve bılım adamlan-
nı bir arava getırecek dopdolu ve hareketli bir etkınhk ol-
duğunu belırterek "Hızla gelişen. ticareri ve endüstrisi ile
Türkhe'nin önde gelen bolgelerindon biri olan Adana'yı
2000'li vıllarda av nı zamanda bir kültür ve sanat merkezi
haline getirmevi hedefliyoruz" dedi.
Kaçan Keçi nitelikli cazın peşinde
CUMHL R CANBAZOĞLL
6. Uluslararası Akbank Caz Festi-
vali'nın >üzde 100 verlı tek grubu
olan Kaçan Keçi. bu akşam Aksa-
nat'ta 18.30 ve 21.00'de ikı konser
\ ermeve hazırlamşor. Yerlı cazla >a-
kından ılgılenmeyenler içın Kaçan
Keçi adeta bir sır grup: daha önce çe-
şıtlı lokallerde kendı bestelennı vo-
rumlavan, ekıp Oğuz Büvükberber
(klarnet. bass Klarnet). .ÂJper Ma-
ral(pıyano) ve Çağlayan Yıldız'dan
(gıtar) oluşuyor.
1992'de Kaçan Keçı'vı kuran ıkı-
lıden Büvükberber grubun çalışma-
lannınvanmda bugüne dek uluslara-
rası yıldızlar ve bızım cazcıiarla bir-
lıkte çalarken Alper \laral da tıvatro
müzıklerı vazmış. Gruba sonra katı-
lan Çağlayan Yıldız da kalıtelı orga-
nızasyonlarda. önemli isımlerle sah-
nevı paylaşmış..
Sövleşıve başlarken Kaçan Keçi üyele-
n, festıval broşürlenndekı üsiubun. gru-
bun müzıklerımn caz. funk. blues v e çeşıt-
lı ülkelennfarklıtürlerı şekhndebaşlıklar-
da toplandığı ızlemmını verdığını. aslında
caz ve klasik müzıkten beslenen. standart-
tan haylı uzak duran kompozısyonlar üret-
tıklennı, sık sık emprov ızasyona yöneldık-
lerını belırttıler
Kaçan Keçi", Oğuz Büvükberber . Alper Maral ve Çağlavan \ ıldız'dan oluşuvor.
Kaçan Keçı'yle söv leşıvegüçlü kompo-
zisvonlannı vorumlarken neden müzısyen
sayısını üç kışıde sınırladıklannı sorarak
başladık:" Müziğimizebizim gibi yaklaşa-
cağına inandığımız insan savısı bir. ikivi
geçmiyor. Ay nca eleman ssn ısı arttıkça za-
man, mekân ve para sorunlan büvüvor.
Bunlar işin önplandaki noktalan. Bir de
ikili kombinasvonlarda ve üçlü grup halin-
deçok iv i anlaşıv oruz. ÖzeUikle doğaçlama
müzikvapıyorsanız bu arkadaşlık ve uyum
bulunmaz bir güç oluvor. Ay nı uvumu yir-
mi Idşilik orkestradan beklemek ise hayal-
cilikten başka bir şey değil."
- Yerli cazdünvası Kaçan Keçi'vi nasıl de-
ğerlendirivor ?
Bellı bir v aşın üstündekı cazcıiarla ya da
standardcılarla çalarken onlara bestelen-
mızı götürdük. Pıyano başına oturup da bu
çocukJar neler v apmış dıye notalara basan
olmadı. Memlekette merak ve du-
yarhlık sorunu varbizce.
- Son günlerdeindipendentdenen
bazı plak şirketleri pop dışındaki
tüıierle de ilgilenmeye başladı. Mü-
ziğinizi bir albüm aracüığıyla ne za-
man dinleyebileceğiz ?
Bir CD çıkarmak çok kolay iş
ama bunu yalnız bırkaç arkadaşı-
mız alacaksa anlamı yok. Onun ıçin
önce ınsanların grubu tanımalan
gerektığıne ınanıyoruz: ama neyin,
ne zaman. ne kadar satacağı da hıç
bellı olmuyor. Bir bakıyorsunuzcaz
festıvallennde en manınal grubun
konsen tıklımtıklımdolabilıyor. Bu
nedenle tercihlenn kısa sürede bı-
zım yöne kayabilme olasılığı da var.
Akbank Caz Festıvalf ndekı konser-
lerı kalıteli aletlerle kaydederek ışe
başlıyoruz.
-Akbank Caz'da neler çalacak
Kaçan Keçi ?
60, 70 dakıka sürecek konserde on beş
parça yorumlamayı planlıyoruz. Bunlar
arasında öyle besteler var kı Hmt makamı-
nı baz alıvor ama armonısi 20. yüzyıl ar-
monısı; kımı beste funk olarak başlıyor
ama Türk ntımlenne dönüyor. Mor Pengu-
en. Yo- Yo v e Zango gıbı adlar taşıyan bes-
telerimız arasında kısa doğaçlamalar da
olacak.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KLRDAKUL
Sofya'da Üç Gün...
"Bulgaristan PEN Merkezi" 1-3 ekim günlerı 70.
kuruluş yılını kutladı.
1926'dan sonraki bu 70 yıl kalın çizgilerle ayrılmış
üç dört dönem demek Bulgaristan'da.
Krallık-faşizm, Savaş-işgal.
Komünist Parti iktidarı.
Ve 1990'ltyıllar.
Bizler gibi, yaşamamış olanlarda dünya görüşü-
müzle sınırlı çağnşımlar uyandıran bu birkaç sözcük
o yılların çilesini omuzlarında taşıyan ınsanlara neler
anımsatır bilir miyiz...
Ama şunu söyleyebiliriz belki.
Gül ve ıhlamurağaçlannın Bulgarıstanı, yıllaryılı ya-
kasını kurtaramadı sevgisızliğin, acımasızlığın yaban
otlarından.
Benden sorarsanız, bugün de kurtulmuş değil.
Özgürlük, kurdun kuzuyu yeme özgürlüğü.
Bizdeki gibi.
Söz hakkı, bir avuç azınlığın tekelınde.
Bizdeki gibi.
Bizdeki gibi enflasyon almış başını gidiyor. Bizde-
ki gibi ekmek arslanın ağzında.
Eski, yeni düşün ve edebiyat adamlarından öğren-
diğim gerçekler bunlar.
Yeni tanıdığım meslektaşlardan bıri de Nikolai
Haytov.
Özeleştiri gücünü, ince yergi ustalığını Naime Yıl-
maer'in 1970'li yıllarda çevirdiği öykülerinden bildi-
ğimiz Haytov, dar günlerde Yazarlar Birliği'nin baş-
kanlığı görevini üstlenmiş.
Konuşma olanağı bulunca "Demokratik olarak ni-
telenen bu dönem değerler karmaşasını beraberın-
degetirdi..."diyeyakınıyorbana. "Sözözgürlüğüya-
sal güvence altında ama, temel sonınlar söz konu-
su olunca işlemiyor. Örneğin basının, önemli banka
yolsuzluklarını bile susarak geçiştirdiğını gorüyoruz."
"Iktidarların hesabına göre ışletilen bir özgürlük
neye yarar ki... Ayrıca bu dönemin ekonomıde ol-
duğu gibi, kültür-sanat hareketlerini, özellikle ede-
biyatı da olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Diyebi-
lirim ki, son beş altı yılda yaratma hevesini yitirdi
edebiyatımız. Hiçbir olağanüstü olayyok. Arayış ve
coşku yok..."
Kitap ve dergiler aydınların alım gücünü çok aşmış
Bulgaristan'da. Bu nedenle 50 binlik "f/ray"lar önce
5 bine düşmüş, şimdi en ünlü yazarlara -Haytov'a da-
bin basmayı öneriyormuş yayıncılar...
Soljenitzin'ın yıllar sonra Moskova'ya dönduğü
zamankı sözlerinı anımsıyorum Haytov'u dinlerken:
"Kapiîalizm, lağım sulannı buraya da getırmış gö-
rünuyor..."
Sormam gerek:
"Kapitalizm, lağım sulannıgetirdi mi Bulgaristan 'a
da?"
Yanıtla birlikte hüzünlü bir gülümseme çabası:
"Belli olmuyor mu.."
• • •
Evet, "Bulgaristan PEN Merkezi" 1 -3 ekım günle-
ri 70. kuruluş yılını kutladı Sofya'da.
Kokuşmuşluğun; sokaklanna, caddelerine sındığı
Sofya'da.
"Yükselen değerler"\n sırtından bıçakladığı Sof-
ya'da.
Cemal Reşit Rey'i Anma Gecesi
Kültür Servisi - Cemal Reşıt
Rey Konser Salonu 1996-
1997 sezonuna bu akşam
Cemal Reşit Rey'i Anma
Gecesi'yle başlıyor.
Saat 20.00'de başlayacak
programda ünlü bestecı
Cemal Reşit Rey'ın
yaşamını konu alan kısa bir
film gösteriminden sonra da
tlhan Usmanbaş, Hikmet
Şimşek, Kamil Şekerkıran,
Semih Argeşo, Hamit
Alacalıoğlu, Haldun
Dormen. Evın Ilyasoğlu ve Gencay Gürün. Cemal
Reşit Rey'in sanatsal kişiliğini tanıtan birer konuşma
yapacaklar. İstanbul Devlet Senfonı Orkestrası Çocuk
Korosu'nun konseri ve TRT Gençlık Korosu'nun
seslendireceğı dört parça ıle sürecek olan programda
ayrıca Cemal Reşıt Rey Opera Korosu ve TRT Geçlik
Korosu "Çelebı" operasının bınnci perdesınden
Askerlerin Korosu'nu seslendırecek Aydın Karlıbel
ve Idil Biret'in Prelüd ve Füglennden seçmelerınden
sonra ise İstanbul Büyükşehir Belediyesı Şehır
Tiyatrolan Cemal Reşıt Rey'in en önemli vapıtlanndan
bin olan "Lüküs Hayat" operetinden bırbölüm
sunacak. Programda son olarak CRR Senfoni
Orkestrası. başta 10. Yıl Marşı olmak üzere Cemal
Reşıt Rey'in önemli eserlerini seslendirecek
Booker Ödülü için devler
çarpışıyor
• LONDR.A (Cumhuriyet)- Her yıl ekim sonunda
açıklanan ve Ingiltere'nin en büyük edebıyat odülü
olan The Booker Prize. bu yıl 29 ekimde belli olacak.
Şu anda trlanda teması etrafında Frankfurt'ta sürmekte
olan kitap fuannı dolduran Ingıliz yayıncılar. bu
sorunun yanıtı konusunda ipucu aramaktalar. Bugüne
dek belli olan tek şey, ödülün 45 yaşın altındakı bir
romancıya verilmeyeceği. Bu yılın favonlerı arasında
şu yazarlar ve yapıtlar var: Margaret Atvvood, "Alias
Grace' adlı romanında 1800'lü yıllann Kanadası'nda
yaşayan bir kadının psikolojik dünyasını ınceliyor.
Berly Bainbridge. 'Every Man For Himself' adlı
yapıtında Tıtanic'in son günlerini işlıyor.Rohinton
Mistry. 'A Fine Balance'da Gandhı'li 70'li yıllann
Bombayı'nı konu ediniyor. Iskoç yazar Shena Mackav
'The Orchard on Fire" adlı romanında Kralıçe
Elizabeth'in taç giydiği günlere dönüyor. Graham
Svvift, 'Last Orders'da sevdiği dostunun ölümünden
sonra arzusu üzenne küllerini savurmak içın bir arava
gelen üç adamın dramını işliyor.
Nobel ödülünün parasının bîr
kısmını hibe edecek
• STOCKHOLM-1996 yılının Nobel Edebıyat
Ödülü'nü kazanan Polonyalı ozan \\islawa
Szymborska 4.7 milyon kron (60 miiyar Iira) tutan
ödülünün bir kısmını "Edebiyat kurumlanna ve
düşkünler içın bakımevlerine" hibe edeceğıni açıkladı.
Isveç gazetesı Dagens Nyheter'ın sorulannı yanıtlayan
73 yaşındakı Szymborska, ülkesındekı rejim
değişıkliğinin en önemli ürününün. yazma ve
düşüncelerini açıklama özgürlüğü olduğunu sövledi.
Wıslavva Szymborska, şiir çevirme sanatıyla ilgili
görüşlerinı de şöyle dıle getirdi:"Ozan görüş sahıbi
olmalıdır. Çevırmen başkasının görüşleriyle çalışır
ama, kendisi bugörüşlen bürünleyicı bırjeteneğe
sahiptir; birbakıma ona 'gizli ozan' denilebılır."
Polonyalı ozan, şiirlerinı Isveççeye çeviren Anders
Bodegard.'ın dakutlanması gerektiğini özellikle
vurguluyor.