Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
=SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
Türkiye, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin kararlanna uymazsa üyeliği askıya alınacak
Avrapa Konseyi üyeliği tehlîkede
ALİER
Avrupa Insan Haklan Mahkemesı'nde
Türkiye aleyhine açılan ve yakın zamanda
sonuçlanması beklenen çok sayıdaki dava-
nın. Türkiye-Avrupa Konseyi ilişkilerinde
çokciddi sorunlaryaratabileceği bildirildi.
Türkiye. mahkeme kararlannı uygulamaz
veya mahkemeye tanıdığı yetkiyi geri çe-
kerse, Avrupa Konseyi üyeliği askıya alına-
cak.
Türkiye'nin A\rupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'ndeki avukatı İstanbul Üniversitesı
Siyasal Bılimler Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr.Bakır Çağlar. da\aların beklendiğı
gibi Türkiye aleyhine sonuçlanması halin-
de. bu kezTürkiye'nin A\ rupa Konseyı üye-
liğinintehiikeye girebileceği zorbirsürecin
• Türkiye'nin Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ndeki avukatı Prof.
Dr. Bakır Çağlar, Türkiye'nin aleyhine çok sayıda kesinleşmiş
mahkeme kararı bulunduğunu söyleyerek. "Türkiye, iç hukukunu.
altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelere uygun hale getirecek
ve mahkeme kararlannı uygulayacak" dedi.
başlayacağını belirtti. Prof. Çağlar. Türki-
ye bu kararlara uymaz veya mahkemeye ta-
nıdığı vetkileri geri alırsa. Avrupa Birliği'ne
gıriş sürecinin olumsuz etkilenmesi yanın-
da. Avrupa Konseyi üyeliğimizin de 12 Ey-
lül döneminde olduğu gibi askıya alınabi-
leceğini söyledi.
Mahkenıenin bu aşamada taraflara dos-
tane çözüm önerdiğini, Türkiye'nin de bel-
li bir tazmınat ödemeyi kabul ederek yargı-
lama sürecini bu şekilde sona erdirdiğini
belırten Prof. Çağlar. "Ama sürecin hep böy-
\e işleyeceği sanılnıamalı. Mahkeme da\ ala-
n kısa sürede sonuçlandıracak yeni bir yak-
laşımı benimsedi. Bu, gündemde bulunan
çok sayıdaki da\anın yakın gelecekte sonuç-
lanması demek. Davalar, Türkiye alevhine
peş peşe sonuçlanmaya başlarsa, Avrupa
Konseyi Türkiye ile olan üyelik ilişkisini do-
ğal olarak yeniden değerlendirecektir" de-
di. Batı başkentlerinde göre\li Türk Dışiş-
leri'nin en seekin diplomatlannın. meslek
kanveriennı riskeedeıek şaptıkları "Avru-
pa treninikaçınyoruz" uyariMnın bir nede-
nınin de gelinen bu cıddi aşama olduğu be-
lirtilivor.
Bini aşkın dava gündemde
Temmuz 19%'da açıklanan resmı rakam-
lara göre. mahkemeye vapılan çok sa>ıda-
ki başvurudan. \\\'\ ilgıli komisvonca ka-
bul edilebiUr bulundu. 4K9"u Türkiye'ye
tebliğ edılerek savunma ıstendi. 6ll'i ise
komisyonda beklıvor. Prof Dr. Bakır Çağ-
lar. malıkemenin. Türkiye'nin tazmınat
ödemeye mahkum olduğu Kerekçi Köyü-
Akdu\arda\asını'"pilot dava" olarak kabul
ettiğini belırterek. benzer davalann. bu da-
va ermal gösierılerek hızla sonuçlandınla-
cağıııı so\ ledi Prof.Çağlar-Türkiyezorda
Tunceli
Yıldırım:
Gerekirse
AÎHM'ye
başvururum
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHPTuncelı Mil-
letvekili OrhanYeliYıldınm,
kente yönelik gıda ambargo-
suna son \erilmemesi. köyle-
ri yakılan ve boşaltılan yurt-
taşların sorunlannın çözül-
memesı durumunda A\ rupa
Insan Hakları Mahkemesı'ne
(AİHM) başvuraeağını bil-
dirdi.
ÇHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ın. gıda ambargosu
uygulaması ile köy lerı boşal-
tılan ve yakılan yurttaşların
sorunlannı yerinde incele-
mek üzere 7 kasımda Tunce-
li'ye gideceği öğrenildı. Bay-
kal' ın Tunceli' nin merkez ve
Pülümür. Nazımıye ile Maz-
girt ilçelerınde ıncelemeler
yapacağı belirtilirken yetkılı-
lerden bılsji alacağı da kayde-
dildi
Cumhuriyet'in sorularını
yanıtlayan, bir süre önce yö-
rede incelemeler yapan he-
yetin üyesi, Tunceli Millet-
vekili Orhan Veli Yıldırım.
Tunceli'deki sorunlann sür-
düğünü vurguladı. Kentteki
incelemelerine ilişkin rapo-
ru gelecek hafta sonuçlandı-
rarak resmi bir yazıyla ilgili
bakanlıklara ve Başbakanlı-
ga sunacaklanm belirten \'ıl-
dırım. "Hükümetin Tunceli
ve çevresindeki sorunlan çöz-
rnesini bekliyoruz. Yetersiz
beslenme. egitim ve sağlık so-
runlan ile istihdam, yörede
yaşayan halkın öncmli sorun-
lannın başında geliyor. Hal-
kın kendi kaderiyle baş başa
bırakılmasına izin vermeye-
cegK" dedi. Yıldınm. hükü-
metin sorunlann çözümü yö-
nünde adım atmaması duru-
munda. uluslararası yardım
•kuruluşlarına çağrı yapacak-
lannı anlatarak şöyle devam
etti:
"Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi'nin köyleri bo-
şaltılan ve yakılan > urttaşlar-
la ilgili olarak \erdigi son iki
karar. örnek niteliği taşıyor.
Mahkeme, olağanüstü hal
uygulanan bölgede bütün
yarg» yollannın zorlanması-
nı gerekligörmediğini bildiri-
yor. Bu nedenle. kısa sürede
halkın sorunlannın çözümü
yönünde bir girişim başlatıl-
mazsa Avrupa İnsan Hakla-
n Mahkemesi'ne başvuru-
rum.'"
İstanbul mılletvekilleri
Ercan Karakaş, Algan Haca-
loğlu. Erzincan Milletvekili
Mustafa Yıldız v e Orhan Ve-
li Yıldınm'dan oluşan ÇHP
heyeti. 22-24 ekim günleri
arasmda Tunceli'nin Ovacık.
Hozat. Pertek ve merkez ilçe-
lehnde incelemtler yapmış
ve kente gıda ambargosu uy-
gulandığını açıklamışlardı.
Genç'in açıklaması
TBMM Başkanvekili ve
Tunceli Milletvekili Kamer
Genç. Hozat Belediye Baş-
kanı Celal Doğan' m CHP he-
yetinin ilçedekı temasları sı-
rasında kendisıyle ilgili dile
getirdiği sözlerinin gerçekle-
ri yansıtmadığım savundu.
lçişleri Bakanı Mehmet
Ağar'la Tunceli'ye hiç git-
mediğıni vurgulayan Genç,
köyleri boşaltılan yurttaşla-
rın geri dönmelerinin sağlan-
masmı ve köyleri yakılanla-
ra da tazminatlarının öden-
mesini istediğinı kaydetti.
Genç. Tunceli'deki sorunla-
nn çözümü için sürekli gin-
şimlerde bulunduğunu anla-
tarak şöyle devam etti:
"Tunceli halkının sıkıntıda
olduğunu, uygulanan politi-
kalarla baskı altında tutuldu-
ğunu söylüyorum. Sürekli
çağnda bulundum. İnsanlar
perişan, barakada kalıyor,
garajda kalıyor. Güvenlik
için devlct bunlan zorladığı-
na göre idarenin sorumlulu-
ğu gerekir, himaye edilmeleri
zararlannın karşılanması
gerekir."
^Baskı yaraücıhğı öldiirüyor^
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Nesin, ülke sorunlannı günlük çözümlerle
çözmeye çalışmanm göçebe toplumlara özgü bir alışkanlıktan kaynaklandığını söyledi
İstanbul Haber Senisi- Bilgi Üniversite-
si öğretim üyesi Prof. Dr. .Ali Nesin, her tür
baskının \ aratıcılığı öldürdüğünü v e düşü-
nen insanın yetişmesini önlediğini söyledi.
Prof. Nesin. "Sorun çözmede göçebe top-
lum abşkanbğıyla hareket ediyonız; kalıcu
u/un vadeli çözümler yerine günü kurtar-
nıa peşindeyiz. Bu da sorunlann katlanarak
büyümesine neden oluvor" dedi.
Psikiyatr Prof. Dr. Özcan Köknelde yet-
ktlilerin sorun cözmede gerekli düşünce bi-
çimini işlemediklerini belirterek pek çok
sorunun. ilkel düşünce biçimlerinin kulla-
nılması nedeniyle çözülemediğini söyledi.
Matematik profesörü Ali Nesin'le, doğ-
ru düşünme ve problem çözme yöntemle-
ri üzerine bir söyleşi yaptık.
- Sorun çözmenin bilimsel bir vöntemi
var mı?
- Sorun çözmede önemli olan şu: Bir ke-
re problemi görmek gerekiyor. Problemi
görmek demek. onu yan yarıya çözmek de-,
mektir. Çevre kirliliğinden rahatsız olma-
yan biri için çevre sorunu yoktur.
- Sorunlannı bir türlü çözemeyen Türki-
ye, acaba yanlış problem çözme yöntemleri
nıi kullanıyor?
- Göçebe toplum özelliğimizi hâlâ koru-
yoruz, günlük yaşıyoruz, kalıci \ e uzun % a-
deli çözümler üretmek yerine günü kurtar-
maya çalışıyoruz. Tabii bu yöntem. çözüm
değil, çözümsüzlük getiriyor, sorunlann
katlanarak büyümesine neden oluyor.
Ali Nesin. aelecekteki sorunlan aörebil-
menin de önemli olduğunu v urguluyor. \'a-
şamakta olduğumuz çarpık kentleşme so-
rununun geleceği görememekten kaynak-
landığını belırten Prof. Nesin. babası Aziz
Nesin'in ünlü hikâyesi "Ah Biz Eşekler"in
eşeğini örnek verdi:
"Eşek kurt kokusu ahr," \'ok yok. kurt de-
gil' der. Kurt kendisini yemeye başlar, "Aa
kurt, ai ai' der. İşte biz, kurtbiziyemeyebaş-
ladıktan sonra geleceği görüyoruz."
- Liderlersorunlanmtugörmüyorlar mı?
Liderlerin çözüm yöntemlerini nasıl bulu-
yorsunuz?
- Gördüklerini sanıyorum. Ama bazı çı-
karlarproblemin görülmesini engelleyebi-
l\r. Bugün Türkiye "de çoğu ranttan para ka-
zanıyor. üretım durmuş durumda. Bu, doğ-
1996 yılmda yaşanan olaylarda üç kişi ölmüş onlarca kişi de yaralanmıştı
1 Mayıs olayları davası açılıyor
• Olaylara neden
olduğu belirtilen 9
ayn yasa dışı örgüte
üye olduğu öne
sürülen 95 kişi, hem
îstanbul DGM'de
hem de Kadıköy
Adliyesi'nde
yargılanacak.
HLLYATOPCL
Kanlı 1 Mayıs 19%
olaylanna kanştıklan öne
sürülen 48'ı tutuklu. 47'si
tutııksuz 95 kişi hakkında
İstanbul DGM
Savcılığı'ncadava
açılıyor. 9 ayn illegal
örgüte üye oldukları
savlanan sanıklardan biri.
idam cezas\nı öngören
TCY'nin 146'ncı diğerleri
ise örgüt üyeliği ve yardım
yataklık maddelerini
düzenleyen ! 68 ve
169'uncu maddelerden
yargılanacaklar. Sanıklar.
izinsiz gösteri ve polislere
ZOT kulfanma suçlanndan
ise Kadıköy Adliyesi'nde
yargılanacaklar. Bu yıl
düzenlenen 1 Mavıs
kutlamalannda on binlerce kişinin
katıldığı Kadıköy'deki gösteride
meydana gelen olaylarda
polislerin açtığı ateş sonucu
Hasan Albayrak. Dursun Adabaş
ve Le\ent Yalçın yaşamını
yitirmişti. Olaylardan sonra
Kadıköv Cumhuriyet Sav cılığı
soruşturma başlatmış. ancak
balistik incelemelerin uzun
sürmesı nedeniyle soruşturma
ayiarca sürmüştü. Olaylara
kanştığı öne sürülen 48"i tutuklu.
47"si tutuksuz 95 kişi hakkında
ru ekonomik çözümler önünde bir engel
örneâin. Aynca. halk\n peşinden gidiyor-
lar. "
Oysa onlar lider. önden gitmeleri gere-
kiyor. Zaten dünyada büyük değişimler
vapmış liderlerin çoğu politikacı değil. Ör-
neain Martin Luther King, Nelson Mande-
la."
Bilimsel düşünce özgürlükten yeşerir
Bir bılim adamı olarak bılımın özgürlük-
ten yeşereceğine inandığına dıkkat çeken
Prof. Ali Nesin, baskının varatıcı \e düşü-
nen insanın yetişmesini engelledığıni ıfa-
de etti. Nesin şöyle devam etti:
"Bilimsel çözüm üretebilmek için özgün,
özgün olmak için özgür olmak gerekiyor.
Oysa okullarda özgürlük
yok. üniformadan estetik ol-
mayan marşlara kadar ço-
cuklar baskı altında. Kız er-
kek ilişkilerinde haskı var.
Ayrıca. davak. kitap yasağı,
saç sakal vasağı, tüm bu bas-
kılar öğrencinin özgür dü-
şünce sahibi olmasınıengelli-
yor, düşünemeyen. yaratıcı
olmayan kişiler yetiştiriyor."
1 Mayıs 19%'da Kadıköy'de meydana gelen olaylar 200 milyar liralık zarara neden olnıuştu.
İstanbul DGM Savcılığı'ncadava
açılıyor. İstanbul DGM Savcısı
L'ğur Saldoğan tarafından
sürdürülen soruşturma
tamamlanma aşamasına geldi.
Edinilen bilgilere göre hakkında
dava açılacak 95 kişiden 4'ü ev
kadını. 12'si işsiz. 9'u basın
mensubu. 15'i öğrenci. 65'i işçi.
Bu kişilerden l'i eğitimsiz. 29'u
ilkokul mezunu. 3"ü ortaokul terk.
5'i ortaokul mezunu. 11 'i lise
terk. 13"ü lise mezunu, 6'sı lise
ögrencisi, 9'u üniversite
öğrencisi. biri ise üniversite
mezunu. 2l'i 18 yaşından küçük
olan sanıklann üye olduklan öne
sürülen öraütler şöyle: "TİKKO
7, MLKP 9.TİKB 20, DHKP-G
39, PKK 11, Ekim 1, TKP-İGD 2,
TDKP 2, Direniş Hareketi 3, TDP
\r Savcılık. iddianamede bu
örgütleri silahlı \e silahsız faaliyet
göstermeleri açısından iki ayn
eruba ayınyor. Buna göre TKP-
İGD ile Ekim örgütleri silahsız.
diğer örgütler ise silahlı olarak
faaliyet gösteriyorlar. 9 ayrı illegal
örgüte üye olduklan Öne sürülen
toplam 95 kişiden TİKKO üyesi
olduğu öne sürülen Metin ADCU
olay gününde dövülerek silahı
gasp edilen polis memuru
Mehmet Fanık Ersov'un silahını
almaktan TCY'nin anayasal
düzeni değiştirmek fiilini
düzenleyen ve idam cezasını
öngören 146. maddesinden
yargılanacak. Diğer sanıklar ise
TCY'nin örgüt üyeliği ile silahlı
çeteye yardım yataklık fiilini
düzenleyen 168 2 ve 169.
maddeleri uyannca 3 ile 15 yıl
arasında hapis cezası istemiyle
yargılanacaklar. 95 sanık aynı
zamanda Toplantı \e Gösteri
Yürüyüşleri Yasası'na aykırı
davranmaktan ve "toplu ızrarve
memura müessir fiiP suçlanndan
da Kadıköv Adliyesı'nde
varaılanacaklar.
Oğretmeıüere önerisi
Nesin'uı öğretmenlere de
birtavMvesı var: "Oğrencile-
re bilgi aktarmaktan çok. bi-
linıe nasıl ulaşılacağını ve bi-
limsel yaklaşımları öğretin.
1
"
Eski Çapa Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Özcan
Köknel de sorunlara doğru,
bilimsel çözümler bulmada
Ali Nesin'le avnı görüşleri
pay laşıyor. Prof. Özcan Kök-
nel. "Yetkililerinönerileride-
ğeıiendirildiğinde. karşılaşı-
lan sorunlann çözülmesi için
gerekli olan düşünce biçimi-
ni işlemediğigörülmektedir"
dedi.
Prof. Özcan. yetkililenn il-
kel düşünce biçimlerini bir
çözüm yöntemı olarak kul-
lanmalarına sıkça rastlandı-
ğını da ifade ederek bunlann.
gerçeklebağlantısı olmayan.
neden sonuç ilişkisi bulun-
mayan, madde ve özü birbi-
rinden ayırmayan ve sorun-
lann detayları üzerinde dur-
mayan düşünce biçimleri ol-
duğunu söyledi.
Prof. Köknel şunlan söy-
ledi:
"Düşünce biçimlerininya-
nında. deneme-yanılma ve
mekanik (düşünme gereksi-
nimi olmayan) sorun çözme
yöntemleri de kullanılıyor.
Engellervesorunlarkarşısın-
dadeğişikçözüm yollardene-
nir.
Denemeler başarısız kal-
dıkça yeni girişimler vapılır.
Bu nedenle birçok sorun çö-
zülmüyor ya da çözüme çok
geç ulaşılıyor, pahalıya mal
oluvor."
SIFI^NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
GLOBAL POLİTtKÜLTÜH
ERGİN YILDIZOĞLU
Sonu' Gelenler ve
Gelemeyenler
Times (Londra, Edebiyat Eki)'ndeki bir makaleye
göre halen piyasada ismi "...Sonu" olan 150'den
fazla kitap varmış. Hem bir yüzyılın hem de 2. bin-
yılın sonuna yaklaşırken insanlık, tarihinde hiç gö-
rülmemiş bir şekilde geleceğinden endişe duyuyor.
1980'lerde piyasayı ismi "post" (sonrası) ile baş-
layan teoriler kapladı: Post (modern, fondist, Key-
nesgil, feminist, yapısalcı, sanayi toplumu, Mark-
sist, vb...) 1990'lara geldiğimizde bir şeyin "son-
ra "sının geldiğini anlatan, kitap ve teorilerin yerirri,
"her şeyin" sonunun geldiğini anlatanlar almaya
başladı; işin, ailenin, ideolojinin, yazann, ulus-dev-
letin, ekonomik insanın, zamanın, tarihin, empef-
yalizmin, meta'nın vb.. venihayet, insanın, dünya-
nın sonu! Teknoloji ve robotlar, örneğin molekül bo-
yunda yapılan ve insan vücuduna enjekte edilen
makineler (nano machinesi) yapılacak, sonra bir
gün bunlar, birden kontrolden çıkarak insanın atom-
larını kullanarak çoğalmaya başlayacaklar, birv/irifc
gibi insandan insana geçecekler ve birkaç hafta
içinde. "Terminatör" fılminde olduğu gibi uzun uzup
savaşmaya bile gerek kalmadan, makineler insan-
ları yok ederek yerine geçecek... Ya da uzayda ba-
şı boş dolaşan büyük bir meteor dünyaya çarpa-
cak ve nasıl 250 milyon yıl önce dinozorlar yok ol-
duysa, insanlar da öyle yok olacak...
Temmuzda, bu konuyu işleyen bir The Guardian
makalesi, bu tür kitapların pazannı, yönünü kaybet-
miş, kimliği tehdit altında olan insanlann oluştur-
duğunu tespit ediyordu. Bu yönünü kaybetmişlik
hissini en güzel ifade eden paragraflardan birini yi-
ne, bu "..sonu" kitaplarından bırinde okuyoruz: "GJ-
derek her şeyi sorguladık, artık soracak soru kal-
madı. Şimdien büyük sorun, sorulacakyeni bir so-
ru bulmakta. Üstelik bu soruları, cevap bulabilece-
ğimize ilişkin güvenimizi de kaybettik." (Matbaanın
Sonu)
1990'lar. özellikle önemli yıllar. Çünkü 1980'let-
de fırtına gibi esen serbestleşme ve özelleştirme
dalgasının, yeni teknolojik devrimin, küreselleşme-
nin (daha henüz çok az sayıda insanı etkilemiş oN
sa bile) sonuçlarını bu yıllarda almaya başladık.
Günlük yaşamın yavaşhğı ve tekdüzeliği ile (özel-
likle işçi sınıfındansanız) medyada, sokakta "açık-
ça" görülen (hatta propagandası yapılan), küresel
dönüşümlerin hızı, arasındaki uçurum açıldıkça, bir
habise dönüştükçe, bireyler yönlerini, öz güvenle-
rinı ve giderek de kimliklerini yitirmeye başladılar.
• • •
Emek ve sermaye ilişkisi üzerine kurulu toplu-
mun en temel kimliği, meta sahibi olmaktır. Bu bi-
reyi diğer meta sahiplerinin karşısına, onların bir
eşiti olarak çıkarır ve bu yolla, bir toplumsal işlevi
olduğunu göstererek varlığını açıklar. Bu satacak
mal, sadece iş gücü olsa bile. Bu satış işleminin ar-
dından, eşitlik dünyasını terk edip, fabrikanın, oft-
sin anti-demokratik dünyasına girerek derin bir ya-
bancılaşmanın içine düşse bile... Bu meta sahibi ol-
ma kimliği, nüfusun büyük çoğunluğunda, kendini
sadece işgücüne sahip olmak olarak gösterir. Bu-
rada meta sahipliği kimlığinin yanı sıra. hem eko-
nomik, hem siyasal bir alt kimlik, bir stnıfa ait olma
kimliği, işçi sınıfı kimliği (illa ki bilinci değil) ortaya
çıkar.
Birey işsiz kaldığı anda, bu birbiriyle örtüşen, a-
ma çelişkili, iki yandan oluşan, kimliğin maddi ze-
mini ortadan kalkar. Eğer, toplum ona sosyal yar-
dımlar yoluyla. bir gelir sağlıyorsa ve yakın zaman-
da, yeni bir iş bulacağına inanıyorsa, birey kimliği-
ni, topluma hiç olmazsa bir tüketici olarak katılma-
ya devam ederek ve potansiyel işçi/meta sahibi
olarak koruyabilir. Ancak toplumda işsiz sayısı art-
tıkça, işsizlerin iş bulma olanakları, çalışanların da
ücretleri (tüketme olanakları azladıkça), işçi olarak
meta sahibi olarak ya da tüketici olarak kimîiğini ko-
rumaya devam etmek giderek imkânsızlaşır. Tam bu
noktada, egemen ideoloji (tüm "ideolojilerin sonu"
iddialarına rağmen) işçi sınıfı ve işsizlere, devletten
beslenen parazitler muamelesi yapmaya başlayın-
ca, söz konusu kimlik, tümü ile dağılır. Birey, artık
toplumda yerini bulamaz. toplumla ilişkisini tarifle-
yemez hale gelir. Bundan sonra bireyin elinde, top-
lum ve hatta bu dünya dışına ilişkin açıklamalardan
başka bir şey kalmaz. Artık birey, her şeyin sonu-
nun geldiğini anlatan, böylece her türlü değişiklik
yaratma çabasını gereksiz kılan yayınların, TV prog-
ramlannın edilgen bir müptelasıdır!
Bu arada, sadece metaların değil, üretim araçla-
rının da bir başka grup insan, küreselleşme, tekno-
lojik devrim, emek piyasalannda yeniden şekillen-
mesi, borsa köpüğü vb. yoluyla, ekonomik ve siya-
si olarak güçlenmeye devam eder; bu süreç insan-
lığın büyük çoğunluğunu bir habisin içine atmaya
devam etse bile. "Büyük insanlık" her şeyin, cevap-
lar bulma ve değişiklik yaratma olanaklarının sonu-
nun geldiğine inandıkça da yaşamakta olduğu
maddi manevi eziyetin ve bu eziyetten beslenerek
yaşayanların sonu bir türlü gelmez!
erginfn ergin.demon.co.uk
Türkiye sınavda
Fethullah Hoca da Nurcu,
Aczmendiler de Nurcu. Her iki
cemaatin liderleri de Said-i
Nursi'nin izinden gittiğini söy-
lüyorlar. Ancak bu iki cemaatin,
çeşitli çevrelerde gördüğü ka-
bul çok farklı.
Fethullah Hoca bankalar, fi-
nans kurumları, özel okullar,
dershaneler açıyor, her geçen
gün mali olanaklannı genişleti-
yor. Medyadaki yatırımlarıyla,
maddi ve manevi gücüyle siya-
si yaşamda da kendisine etki-
li bir yer ediniyor. Kurduğu Ya-
zarlar ve Gazeteciler Vakfı'nm
ödül törenleri ünlülerle dolup
taşıyor. Bankalarının açılış tö-
renlerinde başbakan yardımcı-
larını, parti başkanlarını, bele-
diye başkanlannı ağırlıyor.
Aczmendiler ise garip kıya-
fetleriyle. aşırı tepkileriyle Fet-
hullah Hoca'dan farklı şekilde
ağırlanıyorlar. Onları özellikle
son dönemde bol bol gözaltın-
da görmeye başladık. Bazıları
Aczmendilerın aşırı folklorik
tepkilerine bakarak "Bu adam-
lar nasıl ellerini kollannı sa//a-
Fethullah Hoca ve Aczmendiler
yarak ortalığı birbirine katıyor-
lar" diye haklı olarak soruyor-
lar.
Ben de onlara, Aczmendile-
rin Nurcu olduklarını. Nurcula-
rın diğer iki kolundan, Yeni As-
ya ve Fethullah Hoca cemaat-
lerinden farklı şekilde, düzene
daha sert eleştiriler yönelttikle-
rini söylüyorum. Aczmendiler.
Islamcı cemaatler arasında
yoksul ve alt kesimlere daya-
nan bir çizgi Izliyorlar. Bütün
yoksul cemaatler gibi düzene
olan öfkelerini daha yüksek bir
tonda seslendiriyorlar. Tepkile-
rini aşırı ve itici bir dille açıklı-
yorlar. Ortalama insanı ürküte-
cek garip bir görüntü sergili-
yorlar.
Fethullah Hoca ve Yeni As-
ya cemaatleri ise düzene uyum
sağlayan bir görüntü içindeler.
Yeni Asya cemaati. çok uzun
yıllardan beri AP-OYP çizgisi-
nin bir parçası haline geldiği
için, düzenin muhafazakâr bir
kanadı olarak bir yere oturu-
yor. Yeni Asyacılar. 12 Eylül ön-
cesi dönemde antikomüniz-
min bayraktarlığını yapıyorlar-
dı. Ancak son dönemde daha
tlımlı bir çizgi içine girdiler. Es-
ki sivri ve saldırgan tutumlarını
terk ettiler ve yumuşadılar.
Benzer bir gelişmeyi Fethul-
lah Hoca da yaşadı. Fethullah
Gülen, saldırgan antikomü-
nizm vaazlarından. düzen dışı
örgütlenmeden adım adım dü-
zen içi bir çizgiye geldi. Zen-
ginleştikçe ve sermayesini bü-
yüttükçe, düzenin kurumlarıy-
la olan ilişkisi de olumlu bir ro-
taya oturdu. Atatürk. Kema-
lizm, Cumhuriyet konusunda
yumuşak ifadeler kullanmaya
başladılar. 10 yıl önce toplan-
tılarını polis basarken. şimdi
polis koruması eşliğinde gös-
teriler yapıyorlar. Fethullah Ho-
ca, devlet büyükleri tarafından
devlet törenleriyle karşılanır
hale geldi.
Aslında Nurcular, düzenin
muhafazakâr parti ve kurumla-
nyla hıçbir zaman ciddi bir ça-
tışma içine girmediler. Türki-
ye'de merkez sağ, dini cema-
atleri daima kendi siyasi amaç-
ları için kullanmaktan çekinme-
di. Seçimlerde, cemaatlerin
temsilcileri aday lıstelerine alın-
dılar, onların taleplerine uygun
olarak camiler inşa edildi, i-
mam-hatip liseleri açıldı.
Özellikle Nurculuk. Said-i
Nursi döneminden bu yana
hep merkez sağla el ele verdi.
Devletin maddi ve manevi des-
teğini hep arkalarında buldu-
lar. Ancak son dönem Fethul-
lah Hoca, Nurcu cemaat lider-
leri arasında ön plana çıktı. Sı-
kı örgütlenmesi, kendisine
bağlı adamlarının ekonomik
alandaki başarılarıyla sivrildi.
Özal döneminde devletten al-
dığı desteklerin bu başarısında
tayin edici bir etki yaptığı da id-
dialar arasında.
Fethullah Hoca'nın gelişme-
sine ve devlet nazannda say-
gınlığının artmasına neden on-
lan etkenlerden birisi de RP'nin
güçlenmesi. Merkez sağ, güç-
lenen İslamcı RP'ye karşı Fet-
hullah Hoca'yı bir umut olarak
gördü. İslamcı oyları parçala-
mada bir unsur olacağını dü-
şündü.
Hoca da bu umuttan yarar-
lanırken düzen içi bir islam me-
sajı vermeye özen gösterdi.
Milliyetçi-devletçi bir islamcılı-
ğın kabul görmemesi için bir
neden yoktu. Nitekim öyle ol-
du. Polis ve ordu içindeki ör-
gütlenmesi. merkez sağ parti-
ler tarafından korunmaya çalı-
şıldı.
Aczmendiler ve Fethullah
Hoca aynı kökten geliyorlar. Bi-
risi düzenin itibarlı efendisi ko-
numunda, diğeri hâlâ garip bir
topluluk olarak düzen dışı bir
görünüm sergiliyor. Her iki ta-
raf da bırbirini Said-i Nursi'nin
izinden gıtmemekle suçluyor.
Sizce hangisi daha saf Nurcu?
Kimbilir?
Parti kapatmalar
AIHM gündeminde
EVtN GÖKTAŞ
ANKARA - Avrupa tnsan
Haklan Mahkemesı'nde
(AİHM) gelecek yıl
Türkiye açısından yoğun
ve önemli bir süreç
yaşanacak. AlHM'nin.
Anayasa Mahkemesı
tarafından kapatılan Halkm
Emek Partisi (HEP).
Demokrasi Partısı (DEPı
ve Özgürlük ve Demokrasi
Partisi (ÖZDEP)\le ilgili
başv uruların tümünü
gündemıne aldığı
öğrenildı.
AlHM'nin. tutuklanan eski
DEP milletvekillerinin 15
günlük uzun gözaltı
durumlan ile ilgili
başv uruyu önümüzdeki
günlerde. diğer başv uruları
da 1 S>Q7 vılı içinde karara
bağlayabilecegi bildirildi.
AİHM'ndenTürkive
aleyhine karar çıkması
durumunda. REFAHYOL *
hükümetinın. partilerin
kapatılmasına yol açan,
başta Anayasa olmak
üzere. Siyasi Partiler
Yasası. Dernekler Yasası v<
Toplantı v e Gösteri
Yürüyüşleri Yasası'nı
gözden geçinp. ilgili
hükümleri değiştirmek
zorunda kalabileceği
belirtildi. Böyle bir kararıı
çıkması durumunda.
Türkiye'nin ayrıca
kapatılan söz konusu
partilerin uğradığı maddi
ve manev \ zararlan da
karşılamak zorunda
kalacaâı vuraulandı.
HEP, DEP ve ÖZDEP'le
ilgili AİHM'ye başvurud;
bulunan av ukat Yusuf
Alataş. demokratikleşme
açısından 1997'nin iyi biı
vıl olacaöını ileri sürdü.