09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
=SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 1996 ÇARŞAMBA HABERLER Türkiye, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin kararlanna uymazsa üyeliği askıya alınacak Avrapa Konseyi üyeliği tehlîkede ALİER Avrupa Insan Haklan Mahkemesı'nde Türkiye aleyhine açılan ve yakın zamanda sonuçlanması beklenen çok sayıdaki dava- nın. Türkiye-Avrupa Konseyi ilişkilerinde çokciddi sorunlaryaratabileceği bildirildi. Türkiye. mahkeme kararlannı uygulamaz veya mahkemeye tanıdığı yetkiyi geri çe- kerse, Avrupa Konseyi üyeliği askıya alına- cak. Türkiye'nin A\rupa İnsan Haklan Mah- kemesi'ndeki avukatı İstanbul Üniversitesı Siyasal Bılimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.Bakır Çağlar. da\aların beklendiğı gibi Türkiye aleyhine sonuçlanması halin- de. bu kezTürkiye'nin A\ rupa Konseyı üye- liğinintehiikeye girebileceği zorbirsürecin • Türkiye'nin Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ndeki avukatı Prof. Dr. Bakır Çağlar, Türkiye'nin aleyhine çok sayıda kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğunu söyleyerek. "Türkiye, iç hukukunu. altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelere uygun hale getirecek ve mahkeme kararlannı uygulayacak" dedi. başlayacağını belirtti. Prof. Çağlar. Türki- ye bu kararlara uymaz veya mahkemeye ta- nıdığı vetkileri geri alırsa. Avrupa Birliği'ne gıriş sürecinin olumsuz etkilenmesi yanın- da. Avrupa Konseyi üyeliğimizin de 12 Ey- lül döneminde olduğu gibi askıya alınabi- leceğini söyledi. Mahkenıenin bu aşamada taraflara dos- tane çözüm önerdiğini, Türkiye'nin de bel- li bir tazmınat ödemeyi kabul ederek yargı- lama sürecini bu şekilde sona erdirdiğini belırten Prof. Çağlar. "Ama sürecin hep böy- \e işleyeceği sanılnıamalı. Mahkeme da\ ala- n kısa sürede sonuçlandıracak yeni bir yak- laşımı benimsedi. Bu, gündemde bulunan çok sayıdaki da\anın yakın gelecekte sonuç- lanması demek. Davalar, Türkiye alevhine peş peşe sonuçlanmaya başlarsa, Avrupa Konseyi Türkiye ile olan üyelik ilişkisini do- ğal olarak yeniden değerlendirecektir" de- di. Batı başkentlerinde göre\li Türk Dışiş- leri'nin en seekin diplomatlannın. meslek kanveriennı riskeedeıek şaptıkları "Avru- pa treninikaçınyoruz" uyariMnın bir nede- nınin de gelinen bu cıddi aşama olduğu be- lirtilivor. Bini aşkın dava gündemde Temmuz 19%'da açıklanan resmı rakam- lara göre. mahkemeye vapılan çok sa>ıda- ki başvurudan. \\\'\ ilgıli komisvonca ka- bul edilebiUr bulundu. 4K9"u Türkiye'ye tebliğ edılerek savunma ıstendi. 6ll'i ise komisyonda beklıvor. Prof Dr. Bakır Çağ- lar. malıkemenin. Türkiye'nin tazmınat ödemeye mahkum olduğu Kerekçi Köyü- Akdu\arda\asını'"pilot dava" olarak kabul ettiğini belırterek. benzer davalann. bu da- va ermal gösierılerek hızla sonuçlandınla- cağıııı so\ ledi Prof.Çağlar-Türkiyezorda Tunceli Yıldırım: Gerekirse AÎHM'ye başvururum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHPTuncelı Mil- letvekili OrhanYeliYıldınm, kente yönelik gıda ambargo- suna son \erilmemesi. köyle- ri yakılan ve boşaltılan yurt- taşların sorunlannın çözül- memesı durumunda A\ rupa Insan Hakları Mahkemesı'ne (AİHM) başvuraeağını bil- dirdi. ÇHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın. gıda ambargosu uygulaması ile köy lerı boşal- tılan ve yakılan yurttaşların sorunlannı yerinde incele- mek üzere 7 kasımda Tunce- li'ye gideceği öğrenildı. Bay- kal' ın Tunceli' nin merkez ve Pülümür. Nazımıye ile Maz- girt ilçelerınde ıncelemeler yapacağı belirtilirken yetkılı- lerden bılsji alacağı da kayde- dildi Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan, bir süre önce yö- rede incelemeler yapan he- yetin üyesi, Tunceli Millet- vekili Orhan Veli Yıldırım. Tunceli'deki sorunlann sür- düğünü vurguladı. Kentteki incelemelerine ilişkin rapo- ru gelecek hafta sonuçlandı- rarak resmi bir yazıyla ilgili bakanlıklara ve Başbakanlı- ga sunacaklanm belirten \'ıl- dırım. "Hükümetin Tunceli ve çevresindeki sorunlan çöz- rnesini bekliyoruz. Yetersiz beslenme. egitim ve sağlık so- runlan ile istihdam, yörede yaşayan halkın öncmli sorun- lannın başında geliyor. Hal- kın kendi kaderiyle baş başa bırakılmasına izin vermeye- cegK" dedi. Yıldınm. hükü- metin sorunlann çözümü yö- nünde adım atmaması duru- munda. uluslararası yardım •kuruluşlarına çağrı yapacak- lannı anlatarak şöyle devam etti: "Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nin köyleri bo- şaltılan ve yakılan > urttaşlar- la ilgili olarak \erdigi son iki karar. örnek niteliği taşıyor. Mahkeme, olağanüstü hal uygulanan bölgede bütün yarg» yollannın zorlanması- nı gerekligörmediğini bildiri- yor. Bu nedenle. kısa sürede halkın sorunlannın çözümü yönünde bir girişim başlatıl- mazsa Avrupa İnsan Hakla- n Mahkemesi'ne başvuru- rum.'" İstanbul mılletvekilleri Ercan Karakaş, Algan Haca- loğlu. Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız v e Orhan Ve- li Yıldınm'dan oluşan ÇHP heyeti. 22-24 ekim günleri arasmda Tunceli'nin Ovacık. Hozat. Pertek ve merkez ilçe- lehnde incelemtler yapmış ve kente gıda ambargosu uy- gulandığını açıklamışlardı. Genç'in açıklaması TBMM Başkanvekili ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç. Hozat Belediye Baş- kanı Celal Doğan' m CHP he- yetinin ilçedekı temasları sı- rasında kendisıyle ilgili dile getirdiği sözlerinin gerçekle- ri yansıtmadığım savundu. lçişleri Bakanı Mehmet Ağar'la Tunceli'ye hiç git- mediğıni vurgulayan Genç, köyleri boşaltılan yurttaşla- rın geri dönmelerinin sağlan- masmı ve köyleri yakılanla- ra da tazminatlarının öden- mesini istediğinı kaydetti. Genç. Tunceli'deki sorunla- nn çözümü için sürekli gin- şimlerde bulunduğunu anla- tarak şöyle devam etti: "Tunceli halkının sıkıntıda olduğunu, uygulanan politi- kalarla baskı altında tutuldu- ğunu söylüyorum. Sürekli çağnda bulundum. İnsanlar perişan, barakada kalıyor, garajda kalıyor. Güvenlik için devlct bunlan zorladığı- na göre idarenin sorumlulu- ğu gerekir, himaye edilmeleri zararlannın karşılanması gerekir." ^Baskı yaraücıhğı öldiirüyor^ Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Nesin, ülke sorunlannı günlük çözümlerle çözmeye çalışmanm göçebe toplumlara özgü bir alışkanlıktan kaynaklandığını söyledi İstanbul Haber Senisi- Bilgi Üniversite- si öğretim üyesi Prof. Dr. .Ali Nesin, her tür baskının \ aratıcılığı öldürdüğünü v e düşü- nen insanın yetişmesini önlediğini söyledi. Prof. Nesin. "Sorun çözmede göçebe top- lum abşkanbğıyla hareket ediyonız; kalıcu u/un vadeli çözümler yerine günü kurtar- nıa peşindeyiz. Bu da sorunlann katlanarak büyümesine neden oluvor" dedi. Psikiyatr Prof. Dr. Özcan Köknelde yet- ktlilerin sorun cözmede gerekli düşünce bi- çimini işlemediklerini belirterek pek çok sorunun. ilkel düşünce biçimlerinin kulla- nılması nedeniyle çözülemediğini söyledi. Matematik profesörü Ali Nesin'le, doğ- ru düşünme ve problem çözme yöntemle- ri üzerine bir söyleşi yaptık. - Sorun çözmenin bilimsel bir vöntemi var mı? - Sorun çözmede önemli olan şu: Bir ke- re problemi görmek gerekiyor. Problemi görmek demek. onu yan yarıya çözmek de-, mektir. Çevre kirliliğinden rahatsız olma- yan biri için çevre sorunu yoktur. - Sorunlannı bir türlü çözemeyen Türki- ye, acaba yanlış problem çözme yöntemleri nıi kullanıyor? - Göçebe toplum özelliğimizi hâlâ koru- yoruz, günlük yaşıyoruz, kalıci \ e uzun % a- deli çözümler üretmek yerine günü kurtar- maya çalışıyoruz. Tabii bu yöntem. çözüm değil, çözümsüzlük getiriyor, sorunlann katlanarak büyümesine neden oluyor. Ali Nesin. aelecekteki sorunlan aörebil- menin de önemli olduğunu v urguluyor. \'a- şamakta olduğumuz çarpık kentleşme so- rununun geleceği görememekten kaynak- landığını belırten Prof. Nesin. babası Aziz Nesin'in ünlü hikâyesi "Ah Biz Eşekler"in eşeğini örnek verdi: "Eşek kurt kokusu ahr," \'ok yok. kurt de- gil' der. Kurt kendisini yemeye başlar, "Aa kurt, ai ai' der. İşte biz, kurtbiziyemeyebaş- ladıktan sonra geleceği görüyoruz." - Liderlersorunlanmtugörmüyorlar mı? Liderlerin çözüm yöntemlerini nasıl bulu- yorsunuz? - Gördüklerini sanıyorum. Ama bazı çı- karlarproblemin görülmesini engelleyebi- l\r. Bugün Türkiye "de çoğu ranttan para ka- zanıyor. üretım durmuş durumda. Bu, doğ- 1996 yılmda yaşanan olaylarda üç kişi ölmüş onlarca kişi de yaralanmıştı 1 Mayıs olayları davası açılıyor • Olaylara neden olduğu belirtilen 9 ayn yasa dışı örgüte üye olduğu öne sürülen 95 kişi, hem îstanbul DGM'de hem de Kadıköy Adliyesi'nde yargılanacak. HLLYATOPCL Kanlı 1 Mayıs 19% olaylanna kanştıklan öne sürülen 48'ı tutuklu. 47'si tutııksuz 95 kişi hakkında İstanbul DGM Savcılığı'ncadava açılıyor. 9 ayn illegal örgüte üye oldukları savlanan sanıklardan biri. idam cezas\nı öngören TCY'nin 146'ncı diğerleri ise örgüt üyeliği ve yardım yataklık maddelerini düzenleyen ! 68 ve 169'uncu maddelerden yargılanacaklar. Sanıklar. izinsiz gösteri ve polislere ZOT kulfanma suçlanndan ise Kadıköy Adliyesi'nde yargılanacaklar. Bu yıl düzenlenen 1 Mavıs kutlamalannda on binlerce kişinin katıldığı Kadıköy'deki gösteride meydana gelen olaylarda polislerin açtığı ateş sonucu Hasan Albayrak. Dursun Adabaş ve Le\ent Yalçın yaşamını yitirmişti. Olaylardan sonra Kadıköv Cumhuriyet Sav cılığı soruşturma başlatmış. ancak balistik incelemelerin uzun sürmesı nedeniyle soruşturma ayiarca sürmüştü. Olaylara kanştığı öne sürülen 48"i tutuklu. 47"si tutuksuz 95 kişi hakkında ru ekonomik çözümler önünde bir engel örneâin. Aynca. halk\n peşinden gidiyor- lar. " Oysa onlar lider. önden gitmeleri gere- kiyor. Zaten dünyada büyük değişimler vapmış liderlerin çoğu politikacı değil. Ör- neain Martin Luther King, Nelson Mande- la." Bilimsel düşünce özgürlükten yeşerir Bir bılim adamı olarak bılımın özgürlük- ten yeşereceğine inandığına dıkkat çeken Prof. Ali Nesin, baskının varatıcı \e düşü- nen insanın yetişmesini engelledığıni ıfa- de etti. Nesin şöyle devam etti: "Bilimsel çözüm üretebilmek için özgün, özgün olmak için özgür olmak gerekiyor. Oysa okullarda özgürlük yok. üniformadan estetik ol- mayan marşlara kadar ço- cuklar baskı altında. Kız er- kek ilişkilerinde haskı var. Ayrıca. davak. kitap yasağı, saç sakal vasağı, tüm bu bas- kılar öğrencinin özgür dü- şünce sahibi olmasınıengelli- yor, düşünemeyen. yaratıcı olmayan kişiler yetiştiriyor." 1 Mayıs 19%'da Kadıköy'de meydana gelen olaylar 200 milyar liralık zarara neden olnıuştu. İstanbul DGM Savcılığı'ncadava açılıyor. İstanbul DGM Savcısı L'ğur Saldoğan tarafından sürdürülen soruşturma tamamlanma aşamasına geldi. Edinilen bilgilere göre hakkında dava açılacak 95 kişiden 4'ü ev kadını. 12'si işsiz. 9'u basın mensubu. 15'i öğrenci. 65'i işçi. Bu kişilerden l'i eğitimsiz. 29'u ilkokul mezunu. 3"ü ortaokul terk. 5'i ortaokul mezunu. 11 'i lise terk. 13"ü lise mezunu, 6'sı lise ögrencisi, 9'u üniversite öğrencisi. biri ise üniversite mezunu. 2l'i 18 yaşından küçük olan sanıklann üye olduklan öne sürülen öraütler şöyle: "TİKKO 7, MLKP 9.TİKB 20, DHKP-G 39, PKK 11, Ekim 1, TKP-İGD 2, TDKP 2, Direniş Hareketi 3, TDP \r Savcılık. iddianamede bu örgütleri silahlı \e silahsız faaliyet göstermeleri açısından iki ayn eruba ayınyor. Buna göre TKP- İGD ile Ekim örgütleri silahsız. diğer örgütler ise silahlı olarak faaliyet gösteriyorlar. 9 ayrı illegal örgüte üye olduklan Öne sürülen toplam 95 kişiden TİKKO üyesi olduğu öne sürülen Metin ADCU olay gününde dövülerek silahı gasp edilen polis memuru Mehmet Fanık Ersov'un silahını almaktan TCY'nin anayasal düzeni değiştirmek fiilini düzenleyen ve idam cezasını öngören 146. maddesinden yargılanacak. Diğer sanıklar ise TCY'nin örgüt üyeliği ile silahlı çeteye yardım yataklık fiilini düzenleyen 168 2 ve 169. maddeleri uyannca 3 ile 15 yıl arasında hapis cezası istemiyle yargılanacaklar. 95 sanık aynı zamanda Toplantı \e Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na aykırı davranmaktan ve "toplu ızrarve memura müessir fiiP suçlanndan da Kadıköv Adliyesı'nde varaılanacaklar. Oğretmeıüere önerisi Nesin'uı öğretmenlere de birtavMvesı var: "Oğrencile- re bilgi aktarmaktan çok. bi- linıe nasıl ulaşılacağını ve bi- limsel yaklaşımları öğretin. 1 " Eski Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özcan Köknel de sorunlara doğru, bilimsel çözümler bulmada Ali Nesin'le avnı görüşleri pay laşıyor. Prof. Özcan Kök- nel. "Yetkililerinönerileride- ğeıiendirildiğinde. karşılaşı- lan sorunlann çözülmesi için gerekli olan düşünce biçimi- ni işlemediğigörülmektedir" dedi. Prof. Özcan. yetkililenn il- kel düşünce biçimlerini bir çözüm yöntemı olarak kul- lanmalarına sıkça rastlandı- ğını da ifade ederek bunlann. gerçeklebağlantısı olmayan. neden sonuç ilişkisi bulun- mayan, madde ve özü birbi- rinden ayırmayan ve sorun- lann detayları üzerinde dur- mayan düşünce biçimleri ol- duğunu söyledi. Prof. Köknel şunlan söy- ledi: "Düşünce biçimlerininya- nında. deneme-yanılma ve mekanik (düşünme gereksi- nimi olmayan) sorun çözme yöntemleri de kullanılıyor. Engellervesorunlarkarşısın- dadeğişikçözüm yollardene- nir. Denemeler başarısız kal- dıkça yeni girişimler vapılır. Bu nedenle birçok sorun çö- zülmüyor ya da çözüme çok geç ulaşılıyor, pahalıya mal oluvor." SIFI^NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] GLOBAL POLİTtKÜLTÜH ERGİN YILDIZOĞLU Sonu' Gelenler ve Gelemeyenler Times (Londra, Edebiyat Eki)'ndeki bir makaleye göre halen piyasada ismi "...Sonu" olan 150'den fazla kitap varmış. Hem bir yüzyılın hem de 2. bin- yılın sonuna yaklaşırken insanlık, tarihinde hiç gö- rülmemiş bir şekilde geleceğinden endişe duyuyor. 1980'lerde piyasayı ismi "post" (sonrası) ile baş- layan teoriler kapladı: Post (modern, fondist, Key- nesgil, feminist, yapısalcı, sanayi toplumu, Mark- sist, vb...) 1990'lara geldiğimizde bir şeyin "son- ra "sının geldiğini anlatan, kitap ve teorilerin yerirri, "her şeyin" sonunun geldiğini anlatanlar almaya başladı; işin, ailenin, ideolojinin, yazann, ulus-dev- letin, ekonomik insanın, zamanın, tarihin, empef- yalizmin, meta'nın vb.. venihayet, insanın, dünya- nın sonu! Teknoloji ve robotlar, örneğin molekül bo- yunda yapılan ve insan vücuduna enjekte edilen makineler (nano machinesi) yapılacak, sonra bir gün bunlar, birden kontrolden çıkarak insanın atom- larını kullanarak çoğalmaya başlayacaklar, birv/irifc gibi insandan insana geçecekler ve birkaç hafta içinde. "Terminatör" fılminde olduğu gibi uzun uzup savaşmaya bile gerek kalmadan, makineler insan- ları yok ederek yerine geçecek... Ya da uzayda ba- şı boş dolaşan büyük bir meteor dünyaya çarpa- cak ve nasıl 250 milyon yıl önce dinozorlar yok ol- duysa, insanlar da öyle yok olacak... Temmuzda, bu konuyu işleyen bir The Guardian makalesi, bu tür kitapların pazannı, yönünü kaybet- miş, kimliği tehdit altında olan insanlann oluştur- duğunu tespit ediyordu. Bu yönünü kaybetmişlik hissini en güzel ifade eden paragraflardan birini yi- ne, bu "..sonu" kitaplarından bırinde okuyoruz: "GJ- derek her şeyi sorguladık, artık soracak soru kal- madı. Şimdien büyük sorun, sorulacakyeni bir so- ru bulmakta. Üstelik bu soruları, cevap bulabilece- ğimize ilişkin güvenimizi de kaybettik." (Matbaanın Sonu) 1990'lar. özellikle önemli yıllar. Çünkü 1980'let- de fırtına gibi esen serbestleşme ve özelleştirme dalgasının, yeni teknolojik devrimin, küreselleşme- nin (daha henüz çok az sayıda insanı etkilemiş oN sa bile) sonuçlarını bu yıllarda almaya başladık. Günlük yaşamın yavaşhğı ve tekdüzeliği ile (özel- likle işçi sınıfındansanız) medyada, sokakta "açık- ça" görülen (hatta propagandası yapılan), küresel dönüşümlerin hızı, arasındaki uçurum açıldıkça, bir habise dönüştükçe, bireyler yönlerini, öz güvenle- rinı ve giderek de kimliklerini yitirmeye başladılar. • • • Emek ve sermaye ilişkisi üzerine kurulu toplu- mun en temel kimliği, meta sahibi olmaktır. Bu bi- reyi diğer meta sahiplerinin karşısına, onların bir eşiti olarak çıkarır ve bu yolla, bir toplumsal işlevi olduğunu göstererek varlığını açıklar. Bu satacak mal, sadece iş gücü olsa bile. Bu satış işleminin ar- dından, eşitlik dünyasını terk edip, fabrikanın, oft- sin anti-demokratik dünyasına girerek derin bir ya- bancılaşmanın içine düşse bile... Bu meta sahibi ol- ma kimliği, nüfusun büyük çoğunluğunda, kendini sadece işgücüne sahip olmak olarak gösterir. Bu- rada meta sahipliği kimlığinin yanı sıra. hem eko- nomik, hem siyasal bir alt kimlik, bir stnıfa ait olma kimliği, işçi sınıfı kimliği (illa ki bilinci değil) ortaya çıkar. Birey işsiz kaldığı anda, bu birbiriyle örtüşen, a- ma çelişkili, iki yandan oluşan, kimliğin maddi ze- mini ortadan kalkar. Eğer, toplum ona sosyal yar- dımlar yoluyla. bir gelir sağlıyorsa ve yakın zaman- da, yeni bir iş bulacağına inanıyorsa, birey kimliği- ni, topluma hiç olmazsa bir tüketici olarak katılma- ya devam ederek ve potansiyel işçi/meta sahibi olarak koruyabilir. Ancak toplumda işsiz sayısı art- tıkça, işsizlerin iş bulma olanakları, çalışanların da ücretleri (tüketme olanakları azladıkça), işçi olarak meta sahibi olarak ya da tüketici olarak kimîiğini ko- rumaya devam etmek giderek imkânsızlaşır. Tam bu noktada, egemen ideoloji (tüm "ideolojilerin sonu" iddialarına rağmen) işçi sınıfı ve işsizlere, devletten beslenen parazitler muamelesi yapmaya başlayın- ca, söz konusu kimlik, tümü ile dağılır. Birey, artık toplumda yerini bulamaz. toplumla ilişkisini tarifle- yemez hale gelir. Bundan sonra bireyin elinde, top- lum ve hatta bu dünya dışına ilişkin açıklamalardan başka bir şey kalmaz. Artık birey, her şeyin sonu- nun geldiğini anlatan, böylece her türlü değişiklik yaratma çabasını gereksiz kılan yayınların, TV prog- ramlannın edilgen bir müptelasıdır! Bu arada, sadece metaların değil, üretim araçla- rının da bir başka grup insan, küreselleşme, tekno- lojik devrim, emek piyasalannda yeniden şekillen- mesi, borsa köpüğü vb. yoluyla, ekonomik ve siya- si olarak güçlenmeye devam eder; bu süreç insan- lığın büyük çoğunluğunu bir habisin içine atmaya devam etse bile. "Büyük insanlık" her şeyin, cevap- lar bulma ve değişiklik yaratma olanaklarının sonu- nun geldiğine inandıkça da yaşamakta olduğu maddi manevi eziyetin ve bu eziyetten beslenerek yaşayanların sonu bir türlü gelmez! erginfn ergin.demon.co.uk Türkiye sınavda Fethullah Hoca da Nurcu, Aczmendiler de Nurcu. Her iki cemaatin liderleri de Said-i Nursi'nin izinden gittiğini söy- lüyorlar. Ancak bu iki cemaatin, çeşitli çevrelerde gördüğü ka- bul çok farklı. Fethullah Hoca bankalar, fi- nans kurumları, özel okullar, dershaneler açıyor, her geçen gün mali olanaklannı genişleti- yor. Medyadaki yatırımlarıyla, maddi ve manevi gücüyle siya- si yaşamda da kendisine etki- li bir yer ediniyor. Kurduğu Ya- zarlar ve Gazeteciler Vakfı'nm ödül törenleri ünlülerle dolup taşıyor. Bankalarının açılış tö- renlerinde başbakan yardımcı- larını, parti başkanlarını, bele- diye başkanlannı ağırlıyor. Aczmendiler ise garip kıya- fetleriyle. aşırı tepkileriyle Fet- hullah Hoca'dan farklı şekilde ağırlanıyorlar. Onları özellikle son dönemde bol bol gözaltın- da görmeye başladık. Bazıları Aczmendilerın aşırı folklorik tepkilerine bakarak "Bu adam- lar nasıl ellerini kollannı sa//a- Fethullah Hoca ve Aczmendiler yarak ortalığı birbirine katıyor- lar" diye haklı olarak soruyor- lar. Ben de onlara, Aczmendile- rin Nurcu olduklarını. Nurcula- rın diğer iki kolundan, Yeni As- ya ve Fethullah Hoca cemaat- lerinden farklı şekilde, düzene daha sert eleştiriler yönelttikle- rini söylüyorum. Aczmendiler. Islamcı cemaatler arasında yoksul ve alt kesimlere daya- nan bir çizgi Izliyorlar. Bütün yoksul cemaatler gibi düzene olan öfkelerini daha yüksek bir tonda seslendiriyorlar. Tepkile- rini aşırı ve itici bir dille açıklı- yorlar. Ortalama insanı ürküte- cek garip bir görüntü sergili- yorlar. Fethullah Hoca ve Yeni As- ya cemaatleri ise düzene uyum sağlayan bir görüntü içindeler. Yeni Asya cemaati. çok uzun yıllardan beri AP-OYP çizgisi- nin bir parçası haline geldiği için, düzenin muhafazakâr bir kanadı olarak bir yere oturu- yor. Yeni Asyacılar. 12 Eylül ön- cesi dönemde antikomüniz- min bayraktarlığını yapıyorlar- dı. Ancak son dönemde daha tlımlı bir çizgi içine girdiler. Es- ki sivri ve saldırgan tutumlarını terk ettiler ve yumuşadılar. Benzer bir gelişmeyi Fethul- lah Hoca da yaşadı. Fethullah Gülen, saldırgan antikomü- nizm vaazlarından. düzen dışı örgütlenmeden adım adım dü- zen içi bir çizgiye geldi. Zen- ginleştikçe ve sermayesini bü- yüttükçe, düzenin kurumlarıy- la olan ilişkisi de olumlu bir ro- taya oturdu. Atatürk. Kema- lizm, Cumhuriyet konusunda yumuşak ifadeler kullanmaya başladılar. 10 yıl önce toplan- tılarını polis basarken. şimdi polis koruması eşliğinde gös- teriler yapıyorlar. Fethullah Ho- ca, devlet büyükleri tarafından devlet törenleriyle karşılanır hale geldi. Aslında Nurcular, düzenin muhafazakâr parti ve kurumla- nyla hıçbir zaman ciddi bir ça- tışma içine girmediler. Türki- ye'de merkez sağ, dini cema- atleri daima kendi siyasi amaç- ları için kullanmaktan çekinme- di. Seçimlerde, cemaatlerin temsilcileri aday lıstelerine alın- dılar, onların taleplerine uygun olarak camiler inşa edildi, i- mam-hatip liseleri açıldı. Özellikle Nurculuk. Said-i Nursi döneminden bu yana hep merkez sağla el ele verdi. Devletin maddi ve manevi des- teğini hep arkalarında buldu- lar. Ancak son dönem Fethul- lah Hoca, Nurcu cemaat lider- leri arasında ön plana çıktı. Sı- kı örgütlenmesi, kendisine bağlı adamlarının ekonomik alandaki başarılarıyla sivrildi. Özal döneminde devletten al- dığı desteklerin bu başarısında tayin edici bir etki yaptığı da id- dialar arasında. Fethullah Hoca'nın gelişme- sine ve devlet nazannda say- gınlığının artmasına neden on- lan etkenlerden birisi de RP'nin güçlenmesi. Merkez sağ, güç- lenen İslamcı RP'ye karşı Fet- hullah Hoca'yı bir umut olarak gördü. İslamcı oyları parçala- mada bir unsur olacağını dü- şündü. Hoca da bu umuttan yarar- lanırken düzen içi bir islam me- sajı vermeye özen gösterdi. Milliyetçi-devletçi bir islamcılı- ğın kabul görmemesi için bir neden yoktu. Nitekim öyle ol- du. Polis ve ordu içindeki ör- gütlenmesi. merkez sağ parti- ler tarafından korunmaya çalı- şıldı. Aczmendiler ve Fethullah Hoca aynı kökten geliyorlar. Bi- risi düzenin itibarlı efendisi ko- numunda, diğeri hâlâ garip bir topluluk olarak düzen dışı bir görünüm sergiliyor. Her iki ta- raf da bırbirini Said-i Nursi'nin izinden gıtmemekle suçluyor. Sizce hangisi daha saf Nurcu? Kimbilir? Parti kapatmalar AIHM gündeminde EVtN GÖKTAŞ ANKARA - Avrupa tnsan Haklan Mahkemesı'nde (AİHM) gelecek yıl Türkiye açısından yoğun ve önemli bir süreç yaşanacak. AlHM'nin. Anayasa Mahkemesı tarafından kapatılan Halkm Emek Partisi (HEP). Demokrasi Partısı (DEPı ve Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP)\le ilgili başv uruların tümünü gündemıne aldığı öğrenildı. AlHM'nin. tutuklanan eski DEP milletvekillerinin 15 günlük uzun gözaltı durumlan ile ilgili başv uruyu önümüzdeki günlerde. diğer başv uruları da 1 S>Q7 vılı içinde karara bağlayabilecegi bildirildi. AİHM'ndenTürkive aleyhine karar çıkması durumunda. REFAHYOL * hükümetinın. partilerin kapatılmasına yol açan, başta Anayasa olmak üzere. Siyasi Partiler Yasası. Dernekler Yasası v< Toplantı v e Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nı gözden geçinp. ilgili hükümleri değiştirmek zorunda kalabileceği belirtildi. Böyle bir kararıı çıkması durumunda. Türkiye'nin ayrıca kapatılan söz konusu partilerin uğradığı maddi ve manev \ zararlan da karşılamak zorunda kalacaâı vuraulandı. HEP, DEP ve ÖZDEP'le ilgili AİHM'ye başvurud; bulunan av ukat Yusuf Alataş. demokratikleşme açısından 1997'nin iyi biı vıl olacaöını ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle