Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 EKİM 1 996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtlVİLYASOĞLU
İstanbul konserlerinde çağdaş müzikBu hafta. ilgınç bır rastlantı ile Istan-
fcullularnıcedir ilk kez üst üste yeni ya-
g)itlar dinlediler. Cemal Reşit Rey Kon-
^er Salonu nda Oüvier Messiaen'in
«Tİ9O8-N92> ıki piyano içm Visions de
L'amen adlıyapıtını pi\anıstAyşegülDu-
rakoğlu Am«nkalı hocası Gregon Ha-
imovsk> üe seslendirdi. Türkiye'de bu
tür çağdaş rnuziğı pek dinlemediğimizi
belirtince Haımovsky. New Yorkra da
pekdinlenmez vanıtını verdı. Gerçekten
b>ır vüreklılik örneği idi Messiaen gıbı
s-on derece karmaşık bır besteciyı İstan-
b>uilulara dinüetmek. Bır filozof-bestecı
olarak. 20. y üz\ıl mîizık tanhini yönlen-
diren Me^iaen. neredev se bu çagı başın-
ılan »onunad<ektümü>le iolumuşbirsa-
natçıdır.
Çağın ılk > jnsındadümayı sarsan sa-
v^şın \e bır arada gelışen birçok sanai
akımının ıçiiKİe voğrulmu^: 20. yüzyılı
önceki çağlarınbırbirikımi olarak değer-
lendirmiş. Antik çağlardan. ortaçağ ez-
gilerinden baijlayıp tarihi derinlemesine
incelemi^ Aynı zamanda Uzakdoğu'nun
değişik ritiml<erini de müzığine katarak
dünya coğrafyasını taramış. kendineöz-
gü egzantrik bir besteci Müzık. Messi-
aen için çok ciddı bır ışleve sahiptir. Eğ-
lence müziğine. hafıf ve neşeli müzikle-
re karşı çıkar. Katolık mezhebinin inanç-
Iarına derın bağlılıâından ötürii müziğin
sonut varlığım birdinselişlev olarak ka-
bu) etmiştir.
Müzik. duruk \e derin düşüncenin
egcmenliğinde. doğrudan doganm \e
dofiallığın ürünü olmalıdır. Kendinı \a-
şadtğı ortamırı güncelliğinden anndınp
çjğlar öncesını uzayın derinliklerivle
birîeştiren geniş bir düşünce yelpazesi
çızmiştir. Teknik açıdan Debuss\ \ e Stra-
\inski'nin volunda yürümekle birlikte
dınsel bağımlılıgının \erdigi kişilikle.
miiziği de\ingen değıl. duruk bir sanat
dalı olarak kabul eder.
Böv lece müziğinde temel fıkrin geli-
şıme uğramadığı kiıltürleri incelemiş.
Eski Yunan. Sanksknt. Endonezya kadar
dingın bir çalışma. Mendelssohn'un on
iki yaylı çalgılarsenfonisinden dokuzun-
cusu. bestecinin 14yaş ürünüdür. Genç-
lik coşkusunun getirdiği enerji ve uçarı-
lığın yanı sıra. yineleme tekniğine sıkça
başvuruşu arayış dönemini yansıtır. Or-
kestra, bu yapıtı gerçek birgençlik coş-
kusuylayorumladı. Dvorak'ın ünlü yay-
lı çalgılar serenadında belki biraz daha
kıvrakbirvorumlafolkloriközelliklenn
tadı arttırılabilırdi.
Bu topluluğun yıl içindeki diğer kon-
serlerını merakla beklemekteyiz.
İDSO'da hünerli bir arpçı
Ayşegul Durakoğlu (CRR)
kus. sesleri de bu bağlamda Messiaen'in
konusu olmuştur. Anafikir gelişmeye
uğramaz. süslenerek çoğalır. Bu durum-
da ritmik öğenın ışlevi büyük önem ka-
zanır.
Bestecinin 1943'ıe tamamladığı yedi
bölümliik Kutsal Şükran başlıklı süirini
dinlerken Messiaen çalmamn ne denli
zor olduğuna tanık olduk. Gelişmeye uğ-
ramayan. ancak rıtmık öğenin gücü ile
süreklılığı sağlanan bir müzik. Cstelik
henüz kuş seslerinı müziğe vansıtmaya
başlamadan. Ikınci DünvaSavaşı'nınka-
ranlıkrenkleri içindebestelenmişbirsü-
Milli Reasürans Orkestrası bu yılki ilk
konserini geçen hafta şef Tadeusz Stru-
gaJayönetiminde kendi salonunda verdi.
Orkestranın başkemancısı Cihat A$kın
Polonvalı şcf Tadeusz Strugala
-fstanbullular bu hafta çağdaş bestecilerin
yapıtlarını dinleme olanağı buldular.
CRR'de 20. yüzyıl müzik tarihini yönlendiren
bestecilerden Olivier Messiaen'in biryapıtı
seslendirilirken, İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası da AKM'de Poionyalı çağdaş
besteci Lutosla\vski'nin4. Senfonisi'ni
ilk kez İstanbullu müzikseverlere sundu.
vatani göre\ i nedenıy le son dakikada Fo-
ça'_\a koınando eğıtimine gönderıldiği
için o geceki konserde birinci kemancı-
lığı bır başka değerli genç sanatçımız
Ö/can L'lucanü.stlendi. İlk konserleri ol-
ma>ına karşın. entona.syon sorununu
eözmüv,. ses yoğunluğunu dengelemiş.
sağlıklı bir oda orkestrası dinlemenin
zevkine vardık. Programdaki ilk yapıt.
şefSrrugakının memleketi Polon\a'dan-
dı: Twardowski'nın 1971'de besrelediği
dinsel konulu bir müzik.
Triptıchon neo-romantik karakıerde,
nice çagda:? yapıtın asabi>etinden uzak.
it. Avşegül Durakoğlu halen Nevv York
Üniversitesi'nde doktora çalışması ya-
pan bir piyanistimiz. Rus asıllı ünlü pi-
vanıst Haimovskv"yi Isranbulda dinle-
mekten mutluyuz. Ancak birdahakı se-
fere nieedırdinlemediğimiz Ay^egül Du-
rakoglu'nu kendi resitalinde duymak is-
teriz.
li Reasürans Orkestrası
IVIarielle Nordman'ı Istanbul'da yeni-
den konuk etmek büyük birzevkti. Güç-
lü ritim du\ gusu. çalgısındaki tüm renk-
leri du> urabilen tekniği ve tüm zerafeti
orkestra eşliğindeki solistliğinde de. bis
parçasında da Nordman'ı dinlemek çok
keyifliydi.
Konserin ilk yarısı 19. yüzyılı 20. yüz-
yıla bağlayan iki bestecidendi. Camille
Saint-Seaıis'in (1835-1921) ve Gabriel
Piernenin (1863-1937) arp ve orkestra
için yapıtlanndan oluşuyordu. Ikinci ya-
rıda ise şef Strugala yönetiminde yine
şefin ülkesi Polonya'dan ünlü bir çağdaş
besteci yeraldı Uitold Lutoslawski'nin
(1913-1994)4. Senfonisi.
İlk kez dınledigımız bu senfoni.
1994 "te ölen bestecinin 1992'de bestele-
diği son büyük çalıs.ması. 12 notayı ba-
ğımsızca kullanabilmesi. raslamsal öğe-
lerden vararlanması, özellikle senfonik
sapıtlannda birzincirgibi bölümlerara-
sı göndermeler yapması ve son döne-
minde temel armonik yapıtın öğelerini
a>rıştırması, Lutoslavvski'yı günümüzün
öndegelen bestecilerinden biri konumu-
na getirmiştir. 4. Senfoni, olgunluk dö-
neminin gizemlı dinginliğini taşıyor.
Belki de nice zamandır ilk kez orkestra-
mızdan bu denli \akın zamana ait bir ya-
pıt dinlemiş olduk. Içınde yaşadığimız
günün farkına \ardık. Şef Strugala'ya
teşekkürlerimizle.
Orkestranın tanınu:AKMETSAV
\JVK\RA - Cumhurıyetin
kuruluiju kutlamalarına en
ba»ta müzik kurumlanmızın
karılması. öncülük etmesı ge-
rekmez miydı? Evrenseî mü-
ziğı temsıl eden kurumları-
mız ve onlann degerli üyele-
ri..ar!ıklannıcumhun\etdö-
neTiındeki atılımlara borçlu-
du'lar. Peki dörtbüyükkenti-
nıude müzıöin lokomotifi
olaı senfonı orkestralanmız
"Cumhuriyet Haftası" dola-
yıs-yla negıbı etkınlıklerdü-
zerîedı? Sadece Izmır Dev let
Seıfoni. haftalık olağan kon-
»erne •*Cumhuri>etBa>ramı
Kııdaması" başlığını koy-
mavla vetindı; ötekiler bunu
bil; düşünmedı. Yoruma ge-
rek yok; "değerbilmezlik",
kerdilerinin de günün bınnde
"d(ğ*rinin bilinmemesi"* so-
nuvunu getınr.
öeçen hafta V'akıfbank. ön-
cih iki > ılda olduğu aibı OD-
TL İnönü V'akfı \e~UNES-
CC Milli Komisyonu'nun ıs-
bıngıyle bir dizi seminerden
olutan bir "CumhurivrtHaf-
tas" düzenledı. Etkinlıkler-
öîr ikisi. Cumhuriyet Döne-
rniıde KJasik Batı Müziği"* \ e
-*Cınnhuri>et Döneminde
Tü-k Müriği" başlıklannı ta-
şıy rdu. İHıan Lsmanbaş ve
fülnıet Şimşek'ın konusma-
cı oarak yer aldığı ilk semi-
rene dinleyıcıler •'katılıma"
brınlayışlaoturumudestek-
led er. öeleneksel müziğımi-
^ın.umhuriyet dönemindeki
gör.nümünü irdele\en ıkincı
semnerde ıse Avni Anıl. Kut-
lıı »ajaslı ve Tahir Avdoğ-
tJu'ıun konıışmalanna özel-
lid HikmetŞimşekhocamız
kit-:da bulundu.
C5O bir devdir
Gmhurbaşkanlığı Senfo-
nîCTkestrası haftanın konser-
lenıdegösteri^li birprogram
suııı: Chopin'in fa minörpi-
yın konçertosu ve Respig-
fcTrn "Saba>lelike$iBeJkıs"
s ü t Antonio Pinolli'nın yö-
raettîi konserin solistı. ulus-
laraası başanlannı sürdüren
prynrstimiz Giilsin Ona\ 'dı.
F*irJ« tuşesi ve zengin sono-
riEjyleherkonserindedınle-
ycıi etkileyen Onay. Cho-
ran 12. piyano konçertosun-
İ i braz gergin gözükmesine
<ırn başanlıydı: Gerçek bir
3BDi>yonel yaklaşımla tedir-
anlii aşara'k duyarlıklı. ter-
iıen: bir Chopın vorumladı.
ÎJe andan orkestrada da bir
ueJcinlik hissediliyordu.
Hır. şef Antonio Pirolli de
E»i"a "buruk" görünü\ordu.
5df. «ef, orkestra uv umun-
3i srun çıkmadığını hemen
>tlı-nelıyım. Konserin "ge-
•^hva"sındahafifbirıstek-
•i:\u donukluk. gülümse-
rezk vafdı sadece. Belki o
dlşnın karanlık. sağnak ya-
^,I.ıavasından-
etkilenmiştı
rii2.çilerimiz. Her şeye kar-
v. "kestramız karanlıklann
ıçeiden gelmeyi. sağanak
-ii ardan korunmavı bilir.
C'vı içindeki davanışmayla
jtjı. sorunlan hep aşmıştır.
Lrıduğu 1826yılından be-
n tanı 170 vıllık maratonda
hıç yorulmanıış. hıç tıkanma-
mış. soluksuz kalmamıştîr.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası daıma geleceği
temsıl etmiş. umudutnuz ol-
muştur. "Dajanışma" onun
varlık nedenıdır. tanımında
vardır. Nasıl kı orkestra >efi-
nın tanımında "müzik otori-
tesi** \arsa. orkestravı da
"müzikaJ dayanı^ma" tanım-
lar. CSO bır dev dır. onun kar-
şısındaküçüksorunlarhiçka-
lır
"Geleneksel öz'ün ışıltısı
Şimdı gelelım müzikte ka-
zandıgımız yenı büyük bas.a-
nya: Lluslararası bır değer
olan gıtarcımız AJımet Kan-
neci'nm seslendırdiği 'Ana-
tolian Pieces" adlı CD. bes. kı-
tada hayranlık uvandırdı. hat-
ta dıyebilınz kı gı'tar dünv ası-
nı >arstı. Çağmıızın en büyük
gitarcılanndan Alirio Diazge-
çen hafta Ankara'ya geldi-
ğinde bize şıınu söyledi:
•".Anadolu renklerinin böylesi-
ne v iiksek düzeyde ortaya <,>
kışı, çağdaş gitar edebiyatina
olağanüstü kazanımlar getir-
miştir." Dıaz'ın degerlendır-
mesı. ö\ günün de ötesinde-
dır. Türkülenmızın değennı
vurgulavan CD'de dön genç
bestecimizin solo gitar için
yapıtlanyeralıyor:
ErtuğruJ Bajraktar'dan 6.
Ertuğ Korkmaz'dan 3. Tur-
gav Erdener"den 3 v e fstemi-
han Taıilogfu'ndan 1 parça.
Ankara Devle! Konservatu-
van'nda öğretim üyesi olan
bu bestecılerimız. türkülerin
ıçınden öyle bir seçme yap-
mışlar. övfesıne derin melodi-
lerden yola çıkmı^lar ki, insa-
nofilunun gelmiş geçmiş tasa-
rımlan. özlemleri, düşleri yü-'
reğinizde yankılanıyor. Ama
önce ^unu belirtmek gerek:
Bu yapıtlar 'gitar için yanl-
mış' bir türkü demeti değil.
Bır Batı çalgısının olanakla-
nndan y ararlanılarak Batı 'nın
gelışkin müzik teknıklerını
kullanmadır söz konusu olan.
armonik yapılanmadan
uvumsuz sesleri voklamaya
kadar uzanan bir bilinç... Ta-
bii ki burada akla gelecek ilk
soru şudıır: 'Geleneksel öz"
bozuluvor mu'.' Bu soruva
dinleyıcılervanıt versin. Ben-
ce geİeneksei özçağdaşdüze-
yeyükseltılerek ışıldıyor. Öy-
İe olmasaydı, 'Anatolian Pi-
eces' yurtdışında olduğu gibı
Türkıve'de de en geniş ilgıyı
gören CD'lerin arasına gire-
bilırmiydi?
Brahms'ı sevenler kadar
•arp" adiı çalgıv ı sev enler ol-
duğuna ınanıyorum. Dört bin
yıllık bir süreç ıçinde sürekli
gelişen bu çalgının büyülü.
düşsel tınısına tutkıın olma-
\ an \ ar mıdır? O\ sa arp biz-
de daha çok 'orkestral renk-
ler' arasında değerlendırılır.
•Solo çalgı' olarak onu dinle-
me fırsatı pek seyrek varatı-
lır. Arp rutkunlan için kolaj'
ele geçmez bir resitalı haber
veriyorum: 31 ekim pers.em-
be akşamı genç bir adam, çal-
gısına sanlarak sizinle baş. ba-
şa kalacak ve arp edebiyatı-
nınbaşlıca yapıtlanm yorum-
lavacak. Ankaralı müzikse-
verler yarın akşam 2O.3O"da
Alman Kültür Merkezi'nde
Çağatay Akyol'un arp resita-
linı kaçırmasın. Onu bütün
dünva tanıyor. Daha geçen yıl
Avrupa'da dokuz ülkeyı kap-
sayan büyük bir turneye çık-
tı. Pekı siz tanıyor musunuz
bu olağanüstü yeteneği? Sız'?
Cuma akşamı CSO'da Ber-
lınli genç birorkestra şefinin
vorumunu dinleyeceksiniz.
Isvıçrelı vıyolonselci Daniel
Grosgurin ıse Haydn Konçer-
to'nun soiisti. Cumartesı ak-
şamı 21 'de Bilkent konser sa-
lonunda ünlü biryabancı or-
kestra_\ı konuk edivoruz:
Moskova Radyo Senfoni. de-
ğerlı piyanistimiz Nerda Er-
man"j Rahnıaninofun 2. pı-
>ano konçertosunda eşlik
ediyor. Şef ise Azerbaycanlı
ViaJçın Adıgüzelzade. Daha ne
istiyoruz efendim. Arabıstan
turnesine mi çıkalım. voksa
elımizin altındaki konser sa-
lonlanna mı koşalım?
dkal dayanışma
CSO,
haftanın
konserinde
gösterişli
bir program
sundu.
Antonio
Pirolli'nin
vönettiği
konserin
soiisti.
uluslararası
başanlannı
sürdüren
ünlü
piyanistimiz
Gülsin
Onav'dı.
Cumhııriyet bayramı dinletisi
Hitoshi Sekiguchi
ÖNDER KÜTAH^ALI
JZ.MİR - Senfoni orkestralanmız geçen
haftaki dinletilerinde Cumhurivetin 73. vılı-
nı kutladılar; ama bu konuda sadece dınletı-
lere koyduklan başlıkla yetindiler. Cumhu-
riyetın önemlı bır belırtisi olan müzik devri-
minin programlara vansımayışı üzücüydü.
Çağdaş Türk besteciîerini daha sık seslendi-
ren tZDSO bile dinletisinin içeriğıni mutlu
olay ile bürünleştirmedi.
Artık v akından tanıdığımız Japon Şef Vbs-
hinao Osawa'nın yönettiği dinletinin birinci
yarısında Mozart'ın ıki yapıtı yer almışrı.
Bestecinin K.\! 622 la majör klarnet konçer-
tosunu çalan Japon ^anatçı Hitoshi Sekiguc-
hi, Musashino Müzik Akademisi mezunu-
dur. Sanatçının yoğun bir soloculuk yaşantı-
sı var. Klarnet dağarının öndegelen yapıtla-
rını Japon orkestralanyla çalmış. N'e ki sanat-
çının yumuşak tonu ve geniş gürlük paleti
dinlevene inandıncı gelmivor; yorumu da
olağanüstü değıl: müzikal yönden doruğa
ulaşamıvor. Aslına bakılırsa. geçmişi Zati
Arca'lara. \elı Kanık'lara uzanan klarnet ge-
leneğimizin son temsilcilerini tanımış oîan
bizim kuşağa yabancı sanatçılan beğendir-
mek kolay olmasa gerek.
Mozart'ın KX. 364 mi bemol majör sen-
foni konçertosunu ise Gernot VVinnischofer
(keman) ile Valen Oistrakh (viyola) seslen-
dirdi. Sanatçılan daha önce de dinlemiştik.
Schneiderhan'ın v e Klimov 'un öğrencisi olan
VV'innischofer. ödül sahibibırkemancıdır. Şu
anda Vıyana Konservatuvan'nda profesör
olarak göre\ vapıvor. Budinletiyegeçiciola-
rak viyolayla katılan ve ünlü David Oist-
rakh'ın torunu olan \alen Oistrakh ise ke-
man eğitimine altı >aşında Çaykovski Kon-
senatuvan'nda başladı. Moskova Gnessin
Enstitüsü'nden "konsersoiisti''olarak mezun
oldu. Dinleti yaşamı son derece yoğun. Ba-
bası IgorOistrakh'1a birlikte 'Oistrakh Top-
luluğu'nda çalmakta olan sanatçı 1992'den
bu yana Ost-\\est Musıkfestte görev yap-
maktadır.
Sanatçıların Mozan yorumu göz doldur-
madı. İki çalgı arasında gerçek bir uvum ve
birliktelik yoktu. Bu durum özellikle ilk iki
bölümün kadanslarında göze çarpıyordu.
fkinci bölümde (andantıno) Oistrakh"ın to-
nunda. dedesi ile babasını akla getiren bir sı-
caklık vardı; ama el;
ndeki vivola. tını bakı-
nıından dinleyeni tedirgin eden birçalgıydı.
Sanatçılar. bu bölünıü epey kuru ve düz çal-
dı lar. Bis olarak v ıneledikleri zaman (sanırım
bunu. bant ka> dı nedenıv le yapmişlardı) mü-
zik daha ıvi nıteliklerkazanabıldi. Ne ki ya-
pıtın bütününde. cümlelendirme sorunu baş-
ta gelmek üzere epev eksik vardı ve seslen-
Oenfoni orkestralannın bu hafta
verdiği 73. yıl konserlerinde,
Cumhurivetin önemli bir belirtisi
olan müzik devrimi, ne yazık ki
konser programlarına yansımadı...
dirme inandıncı değıldı.
Dinletinin göz dolduran yapıtı. O. Respig-
hi'nın 'Roma Çamlan' başlıklı senfonik şi-
iriydı. Bir hafta önce dinlediğimız "SabaMe-
likesi Belkıs'a kıyasla Respighi bu yapıtında
gerçek kimliğini ortaya koymakta ve orkest-
ralama u»tası oiarak dikkati çekmektedır.
'Roma Çesmeleri' \ e 'Roma Bayramlan' ıfö
birlikte 20'nci >üz\ıl izlenimcilığınin güzel
bır örneği olan yapıtta besteci. Roma'nın
çamlarını bahane ederek ke«tin köklü tarihi-
ni anar ve bazı ızlenımleri dinleyicisine ak-
tarır. Osavva. komolardan ikisini. salonun gi-
riş kapısının hcıııen dışında. dört trompeti de
dinleyicilerin arasinda. arkadaçaldırarak ste-
reofonetkilereldeetti. L'çüncü bölümde ('Ja-
nicule Tepesinin Çamlan'). ay ışığını simge-
leyen klarnet sololannda Atıf Peynirci son
derece başanlıvdı. Respighi. bölümün so-
nunda çamlar üzerinde öten bülbüllerin ger-
çek seslerini plağa alarak orkestrada kullan-
mak istemişti. Günümüzde, aynı uygulama
şefin ıslığı ile ya da benzer yollarla geçişti-
rilmektedir. Osaua bu amaçla Japonyaclan
getirdiği oyuncak düdükleri kullandı. Kamış-
tan yapılmış olan ve suya batmlarak öttürül-
düğünde gerçek bülbül sesi çtkaran bu sevim-
li oyuncaklar ivi bir etki yaptı.
Tarihi Appia jolunun iki vanına sıralanmış
bulunan ulu çamlardan izlenimlerin aktanl-
dığı son bölümde eski Roma askerlerinin
uzaktan gelişini simgeleyen uzun crescendo,
askerlerin utkusunu yansıtan forte kesimde
ise bakır üfleme çalgılarla vurma çalgılann
parlak renkleri. dinleyenleri heyecanlandır-
dı. Yapıt bittiğinde, orkestramız, yoğun bir
•Bra>o!" ünleminin eşliğinde. coşkuyla alkış-
landı.
• • •
Geçen hafta DEÜ Devlet Konsenatuvan
Orhan Barlas Salonu'nda, piyanist.\sbTun-
cay'ın resitali de vardı. D.Scairlatti,J. Haydn,
Chopin, Rahmaninofv e Lisztgibi barok, kla-
sik ve romantik bestecilerden oluşturduğu
programında sanatçı. sağlam bir piyano tek-
niğine sabip olduğunu ortaya kovdu. Tonu
dolgun fakat yumuşaktı. Yorumu abartısız.
gereken yerlerde tempo yönünden esnek ve
müzikaldi Böylece Aslı Tuncay, alçakgönül-
lü bir yaklaşımla büyük bestecilerin insana
sunduğu güzellikleri başanyla bize aktardı:
begeniyle dinledik. Sanatçı geçen yıl yük-
sek lisans aşamasını tamamlama resitalini
verdiğinde. yukanda saydığım niteliklerden
bazılannın eksikliği nedeniyle kendisini eleş-
tirmıştim. Acabaeleştirmen, darbirçevrenin
müzik olaylarına yönelik eleştiriler yazdıgı
zaman genellikle kendısinden çekinilen, ba-
zen de yadırganan bir kişi olmak yerine sa-
natçıya yararlı bir güç haline mi geliyor?
DUŞUNCJEYESAYGI
MEMET FLAT
Çifte Ölçüt
Geçenlerde televizyonda gördüm: Ünlü birgaze-
teci, insanları aptal yerine koyan, göz göre göre ya-
lan söyleyen. bu yalanlara halkı ınandırmak için
olumlu davranışlaria dolu birtakım gösteriler düzen-
leyen bir siyasa adamından söz ederken,
"Böyle davrandığı sürece, söylediklerine inan-
mak zorundayım," diyordu.
Acaba o gazeteci kafasına denk düşmeyen, ülke
için sakıncalı gördüğü bir inancı yalanlarla halka be-
nimsetmeye çalışan bır siyasa adamına da aynı se-
rinkanlı yaklaşırr» gösterebilir miydi.
Hiç sanmıyorum...
Ama göstermesi gerekir...
Örnekse toplumsalcılığa demokrasili uygulama-
larla geçilemeyeceğıni, işçı sınıfı öncülüğünde bir
devrim yapılması gerektiğini. onu izleyen bir "pro-
letarya diktatörlüğü" dönemi yaşamanın kaçınıl-
mazlığını yıllarca savunmuş olan vuruşkan kişiler,
parti kurup seçimlere katılsalar, karşıtlan onlardan
kuşkulanmazlar mı?
Hele kuramcılarının kitabında şöyle yazılıysa: De-
mokrasili yöntemlerden sonuna kadar yararlanılır-
ken, yeraltı çalışmalan da hiçbir zaman bırakılma-
malıdır.
Demek ki hem kansızına, hem kanlısına hazırolu-
nacak...
Kuşkulanılmaması düşünülemez...
Kuşkulanılır, ama kuşkulananlann oy vermemek-
ten öte yapabifecekleri bir şey yoktur.
Demokrası böyle...
Demokrasi çok güç bir toplumsal düzen...
Yalan söylediğini bılirsiniz, ama olumlu davranış-
laria dolu birtakım gösteriler düzenlediği sürece,
söylediklerine inanmak durumunda kalırsınız...
Son günlerde, "ç'^e standart" sözünü gene pek
sık kullan/yorlar.
Demokrasili söylemi de bayağı öğrendiler...
Ne güzel sözler ediyorlar bu Ingilizce sözcükle...
"Ah, bunlar yalan olmasa!" diye düşünüyor in-
Ölçün ile ölçüt
"Standart"\n Ingilizcesi "standard", bizim dilimi-
ze geçerken sondaki "d" harfi "t" olmuş.
VVebster's Collegiate'e bakıyorum, birçok anla-
mından biri şöyle: "Nicelik, nıtelik, ağırlık, boyut, de-
ğer ölçmek için yetkililehn koyup yerleştirdiği ölçü."
Biraz değişik biranlamı verilirken de, "yetklliler"in
yanı sıra "görenek", "genelonama"; "ö/çü"nün ya-
nı sıra "örnek", "ölçüt" sözcüklen geçiyor.
Türkçe Sözlük'te (TDK) ise şöyle denmiş;
standart s. Ing. 1. Belirli ölçülere. yasaya. kulla-
nıma uygun olan. 2. Örnek ya da temel olarak alt-
nabilen (tek biçim).
Bir de Yunancadan alınma "criterion" sözcüğü
var Ingilizcede. Bu da dilimize Fransızca "crite-
re"den "kriter" olarak girmiş. Ama artık pek kulla-
nılmıyor, çünkü hemen anlaşılan güzel bir karşılığı
bulundu:
ölçüt a. Bir şeyin ölçümlenmesine yarayan belir-
ti.
"Standart"a önerilen karşılık "ölçün" ıse, belki
buna çok yakın olmasından, belki de "standart"
sözcüğü günlük yaşamda nicedir kullanılıp yerleş-
tiği için tutmadı. Aynca Türk Standartlar Enstitüsü
ile piyasanın ilişkileri açısından da bu sözcüğün işi
çok güç...
Onun yerine de "ölçüt" kullanılamaz mı?
"Ölçün" (standard) ile "ölçüt" (criterion) arasın-
daki ayrım Ingilizce sözlükte yok gibi bir şey. İkisi-
ni eş anlamlı sözcükler olarak veriyor. Ince ayrımla-
rını ise şöyle belirtmiş: Bir standard benımsenmiş
ya da yerleşmiş bir ölçü ya da modeldir; criterion
buna yoklama Jeneme yapmayı ekler.
Demek ki "ölçün" ile "ölçüt" sözcüklerinin aşın
benzerlikleri bir sorun değil. Anlamlanndaki ayrım
da çok küçük. "Ölçün" eleştiımen eline geçti mi "öl-
çüt" oluyor.
Çiftejilçüt
Evet, son günlerde, "çifte standart" sözü gene
pek sık kullanılır oldu.
Demokrasili söylemi de bayağı öğrendiler...
Demokrasiye aykırı yasalara karşı çıkıyor, insan
haklannı ne kadar güzel savunuyorlar!..
O ünlü gazeteci gibi, "Söylediklerine inanmak zo-
rundayım" diye, söylenen yalanları tatlı tatlı dinler-
ken, ikide bir, kaya gibi sert bir adam geliyor gözü-
mün önüne, birkaç yıl önce gene televizyondaki bir
açık oturumda gördüğüm, inançları için epeyce
içerde yatmış, alaycı sırıtmaları filan olmayan, ken-
disini de, karşısındakileri de ciddiye alan, iyice si-
nirli, sözünü sakınmayan bir adam.
"Ne anayasası, Müslümanın anayasası mı olur, ne
gerekliyse vardırbizim kitabımızda!" gibi bir söz et-
mişti.
Günümüzde böyleleri pek öne çıkarılmıyor.
inançlarını, amaçlarını gizleyerek, olduğundan
başka görünerek halkın desteğini almak, yönetimi
ele geçirmek savaşımı içinde böyle dürüst ınsanla-
ra yer yok.
Demokrasi, insan hakları, çifte ölçüt... Güzel gü-
zel sözler... Başkalarını kandırmak için söyledikleri
bu güzel sözlere gerçekten inanıverseler...
BUGUN
• EFES PİLSEN BLÜES FESTİ\ALİCarol Fran.
Geno Delafose. Guitar Shorty ve Alvin Young Blood
Hart'ın katılımıyla İstanbul Hilton C'on
1
. ention and
Exhibition ÇenterUa başlıyor.
• CRR'de saat 19.30'da Mosko\a Radyo Senfoni
Orkestrası'nın konsen izlenebilir. Vladimir
Fedoseyev "in yöneteceği konserde orkestraya piyano
sanatçısı Verda Erman da eşlik edecek.(232 98 30)
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30tia "Mario
Lanza-The American Çaruso" başlıklı film laser-
disc'ten fnailizce orijinal haliyle izlenebilir.
• İSTANBUL ÜlVİVERŞİTESf İLETİŞİM
FAKÜLTESİ'nin Halkla İlişkilerGrubu saat I !.00"de
3-4 Anfi'de Tayfun Talipoğlu ve Sinenı
Küçükgörmen'in katılacağı bir söyleşi düzenliyor.
• EVRENSEL KÜLTÜR MERKEZlnde saat
15.00'te Yılmaz Günev'in "Umut'" adlı fiimi
izlenebilir.(251 13 65)"
• SAH.4F CAFE KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
18.00'de Sunay Akın'ın hazırlayıp sunduğu şiir
söyleşisi izlenebilir. (414 75 73)
, • BEKSAV'da saat 19.00"da Nehirler Şiir
Topluluğu'nun "Ekim Devrimi" başlıklı şiir ve slayt
etkmliöi ver alıvor.
• EVtÜL MÜZİK KULÜBÜ'nde Inv ıctus ver alıvor.
• BfLYAV VAKFI'nda Fulya Av kaç ın
'"Medyomluk" başlıklı semineri izlenebilir.
• TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
18.00'de Akgün Akova'nın katılacağı şiir akşamı yer
alıvor.
• NÂZIM KÜLTÜR EV'rnde saat 13.00'te
"Gennetten Düşenier" adlı film gösteriliyor.