09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 1 996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVtlVİLYASOĞLU İstanbul konserlerinde çağdaş müzikBu hafta. ilgınç bır rastlantı ile Istan- fcullularnıcedir ilk kez üst üste yeni ya- g)itlar dinlediler. Cemal Reşit Rey Kon- ^er Salonu nda Oüvier Messiaen'in «Tİ9O8-N92> ıki piyano içm Visions de L'amen adlıyapıtını pi\anıstAyşegülDu- rakoğlu Am«nkalı hocası Gregon Ha- imovsk> üe seslendirdi. Türkiye'de bu tür çağdaş rnuziğı pek dinlemediğimizi belirtince Haımovsky. New Yorkra da pekdinlenmez vanıtını verdı. Gerçekten b>ır vüreklılik örneği idi Messiaen gıbı s-on derece karmaşık bır besteciyı İstan- b>uilulara dinüetmek. Bır filozof-bestecı olarak. 20. y üz\ıl mîizık tanhini yönlen- diren Me^iaen. neredev se bu çagı başın- ılan »onunad<ektümü>le iolumuşbirsa- natçıdır. Çağın ılk > jnsındadümayı sarsan sa- v^şın \e bır arada gelışen birçok sanai akımının ıçiiKİe voğrulmu^: 20. yüzyılı önceki çağlarınbırbirikımi olarak değer- lendirmiş. Antik çağlardan. ortaçağ ez- gilerinden baijlayıp tarihi derinlemesine incelemi^ Aynı zamanda Uzakdoğu'nun değişik ritiml<erini de müzığine katarak dünya coğrafyasını taramış. kendineöz- gü egzantrik bir besteci Müzık. Messi- aen için çok ciddı bır ışleve sahiptir. Eğ- lence müziğine. hafıf ve neşeli müzikle- re karşı çıkar. Katolık mezhebinin inanç- Iarına derın bağlılıâından ötürii müziğin sonut varlığım birdinselişlev olarak ka- bu) etmiştir. Müzik. duruk \e derin düşüncenin egcmenliğinde. doğrudan doganm \e dofiallığın ürünü olmalıdır. Kendinı \a- şadtğı ortamırı güncelliğinden anndınp çjğlar öncesını uzayın derinliklerivle birîeştiren geniş bir düşünce yelpazesi çızmiştir. Teknik açıdan Debuss\ \ e Stra- \inski'nin volunda yürümekle birlikte dınsel bağımlılıgının \erdigi kişilikle. miiziği de\ingen değıl. duruk bir sanat dalı olarak kabul eder. Böv lece müziğinde temel fıkrin geli- şıme uğramadığı kiıltürleri incelemiş. Eski Yunan. Sanksknt. Endonezya kadar dingın bir çalışma. Mendelssohn'un on iki yaylı çalgılarsenfonisinden dokuzun- cusu. bestecinin 14yaş ürünüdür. Genç- lik coşkusunun getirdiği enerji ve uçarı- lığın yanı sıra. yineleme tekniğine sıkça başvuruşu arayış dönemini yansıtır. Or- kestra, bu yapıtı gerçek birgençlik coş- kusuylayorumladı. Dvorak'ın ünlü yay- lı çalgılar serenadında belki biraz daha kıvrakbirvorumlafolkloriközelliklenn tadı arttırılabilırdi. Bu topluluğun yıl içindeki diğer kon- serlerını merakla beklemekteyiz. İDSO'da hünerli bir arpçı Ayşegul Durakoğlu (CRR) kus. sesleri de bu bağlamda Messiaen'in konusu olmuştur. Anafikir gelişmeye uğramaz. süslenerek çoğalır. Bu durum- da ritmik öğenın ışlevi büyük önem ka- zanır. Bestecinin 1943'ıe tamamladığı yedi bölümliik Kutsal Şükran başlıklı süirini dinlerken Messiaen çalmamn ne denli zor olduğuna tanık olduk. Gelişmeye uğ- ramayan. ancak rıtmık öğenin gücü ile süreklılığı sağlanan bir müzik. Cstelik henüz kuş seslerinı müziğe vansıtmaya başlamadan. Ikınci DünvaSavaşı'nınka- ranlıkrenkleri içindebestelenmişbirsü- Milli Reasürans Orkestrası bu yılki ilk konserini geçen hafta şef Tadeusz Stru- gaJayönetiminde kendi salonunda verdi. Orkestranın başkemancısı Cihat A$kın Polonvalı şcf Tadeusz Strugala -fstanbullular bu hafta çağdaş bestecilerin yapıtlarını dinleme olanağı buldular. CRR'de 20. yüzyıl müzik tarihini yönlendiren bestecilerden Olivier Messiaen'in biryapıtı seslendirilirken, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası da AKM'de Poionyalı çağdaş besteci Lutosla\vski'nin4. Senfonisi'ni ilk kez İstanbullu müzikseverlere sundu. vatani göre\ i nedenıy le son dakikada Fo- ça'_\a koınando eğıtimine gönderıldiği için o geceki konserde birinci kemancı- lığı bır başka değerli genç sanatçımız Ö/can L'lucanü.stlendi. İlk konserleri ol- ma>ına karşın. entona.syon sorununu eözmüv,. ses yoğunluğunu dengelemiş. sağlıklı bir oda orkestrası dinlemenin zevkine vardık. Programdaki ilk yapıt. şefSrrugakının memleketi Polon\a'dan- dı: Twardowski'nın 1971'de besrelediği dinsel konulu bir müzik. Triptıchon neo-romantik karakıerde, nice çagda:? yapıtın asabi>etinden uzak. it. Avşegül Durakoğlu halen Nevv York Üniversitesi'nde doktora çalışması ya- pan bir piyanistimiz. Rus asıllı ünlü pi- vanıst Haimovskv"yi Isranbulda dinle- mekten mutluyuz. Ancak birdahakı se- fere nieedırdinlemediğimiz Ay^egül Du- rakoglu'nu kendi resitalinde duymak is- teriz. li Reasürans Orkestrası IVIarielle Nordman'ı Istanbul'da yeni- den konuk etmek büyük birzevkti. Güç- lü ritim du\ gusu. çalgısındaki tüm renk- leri du> urabilen tekniği ve tüm zerafeti orkestra eşliğindeki solistliğinde de. bis parçasında da Nordman'ı dinlemek çok keyifliydi. Konserin ilk yarısı 19. yüzyılı 20. yüz- yıla bağlayan iki bestecidendi. Camille Saint-Seaıis'in (1835-1921) ve Gabriel Piernenin (1863-1937) arp ve orkestra için yapıtlanndan oluşuyordu. Ikinci ya- rıda ise şef Strugala yönetiminde yine şefin ülkesi Polonya'dan ünlü bir çağdaş besteci yeraldı Uitold Lutoslawski'nin (1913-1994)4. Senfonisi. İlk kez dınledigımız bu senfoni. 1994 "te ölen bestecinin 1992'de bestele- diği son büyük çalıs.ması. 12 notayı ba- ğımsızca kullanabilmesi. raslamsal öğe- lerden vararlanması, özellikle senfonik sapıtlannda birzincirgibi bölümlerara- sı göndermeler yapması ve son döne- minde temel armonik yapıtın öğelerini a>rıştırması, Lutoslavvski'yı günümüzün öndegelen bestecilerinden biri konumu- na getirmiştir. 4. Senfoni, olgunluk dö- neminin gizemlı dinginliğini taşıyor. Belki de nice zamandır ilk kez orkestra- mızdan bu denli \akın zamana ait bir ya- pıt dinlemiş olduk. Içınde yaşadığimız günün farkına \ardık. Şef Strugala'ya teşekkürlerimizle. Orkestranın tanınu:AKMETSAV \JVK\RA - Cumhurıyetin kuruluiju kutlamalarına en ba»ta müzik kurumlanmızın karılması. öncülük etmesı ge- rekmez miydı? Evrenseî mü- ziğı temsıl eden kurumları- mız ve onlann degerli üyele- ri..ar!ıklannıcumhun\etdö- neTiındeki atılımlara borçlu- du'lar. Peki dörtbüyükkenti- nıude müzıöin lokomotifi olaı senfonı orkestralanmız "Cumhuriyet Haftası" dola- yıs-yla negıbı etkınlıklerdü- zerîedı? Sadece Izmır Dev let Seıfoni. haftalık olağan kon- »erne •*Cumhuri>etBa>ramı Kııdaması" başlığını koy- mavla vetindı; ötekiler bunu bil; düşünmedı. Yoruma ge- rek yok; "değerbilmezlik", kerdilerinin de günün bınnde "d(ğ*rinin bilinmemesi"* so- nuvunu getınr. öeçen hafta V'akıfbank. ön- cih iki > ılda olduğu aibı OD- TL İnönü V'akfı \e~UNES- CC Milli Komisyonu'nun ıs- bıngıyle bir dizi seminerden olutan bir "CumhurivrtHaf- tas" düzenledı. Etkinlıkler- öîr ikisi. Cumhuriyet Döne- rniıde KJasik Batı Müziği"* \ e -*Cınnhuri>et Döneminde Tü-k Müriği" başlıklannı ta- şıy rdu. İHıan Lsmanbaş ve fülnıet Şimşek'ın konusma- cı oarak yer aldığı ilk semi- rene dinleyıcıler •'katılıma" brınlayışlaoturumudestek- led er. öeleneksel müziğımi- ^ın.umhuriyet dönemindeki gör.nümünü irdele\en ıkincı semnerde ıse Avni Anıl. Kut- lıı »ajaslı ve Tahir Avdoğ- tJu'ıun konıışmalanna özel- lid HikmetŞimşekhocamız kit-:da bulundu. C5O bir devdir Gmhurbaşkanlığı Senfo- nîCTkestrası haftanın konser- lenıdegösteri^li birprogram suııı: Chopin'in fa minörpi- yın konçertosu ve Respig- fcTrn "Saba>lelike$iBeJkıs" s ü t Antonio Pinolli'nın yö- raettîi konserin solistı. ulus- laraası başanlannı sürdüren prynrstimiz Giilsin Ona\ 'dı. F*irJ« tuşesi ve zengin sono- riEjyleherkonserindedınle- ycıi etkileyen Onay. Cho- ran 12. piyano konçertosun- İ i braz gergin gözükmesine <ırn başanlıydı: Gerçek bir 3BDi>yonel yaklaşımla tedir- anlii aşara'k duyarlıklı. ter- iıen: bir Chopın vorumladı. ÎJe andan orkestrada da bir ueJcinlik hissediliyordu. Hır. şef Antonio Pirolli de E»i"a "buruk" görünü\ordu. 5df. «ef, orkestra uv umun- 3i srun çıkmadığını hemen >tlı-nelıyım. Konserin "ge- •^hva"sındahafifbirıstek- •i:\u donukluk. gülümse- rezk vafdı sadece. Belki o dlşnın karanlık. sağnak ya- ^,I.ıavasından- etkilenmiştı rii2.çilerimiz. Her şeye kar- v. "kestramız karanlıklann ıçeiden gelmeyi. sağanak -ii ardan korunmavı bilir. C'vı içindeki davanışmayla jtjı. sorunlan hep aşmıştır. Lrıduğu 1826yılından be- n tanı 170 vıllık maratonda hıç yorulmanıış. hıç tıkanma- mış. soluksuz kalmamıştîr. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası daıma geleceği temsıl etmiş. umudutnuz ol- muştur. "Dajanışma" onun varlık nedenıdır. tanımında vardır. Nasıl kı orkestra >efi- nın tanımında "müzik otori- tesi** \arsa. orkestravı da "müzikaJ dayanı^ma" tanım- lar. CSO bır dev dır. onun kar- şısındaküçüksorunlarhiçka- lır "Geleneksel öz'ün ışıltısı Şimdı gelelım müzikte ka- zandıgımız yenı büyük bas.a- nya: Lluslararası bır değer olan gıtarcımız AJımet Kan- neci'nm seslendırdiği 'Ana- tolian Pieces" adlı CD. bes. kı- tada hayranlık uvandırdı. hat- ta dıyebilınz kı gı'tar dünv ası- nı >arstı. Çağmıızın en büyük gitarcılanndan Alirio Diazge- çen hafta Ankara'ya geldi- ğinde bize şıınu söyledi: •".Anadolu renklerinin böylesi- ne v iiksek düzeyde ortaya <,> kışı, çağdaş gitar edebiyatina olağanüstü kazanımlar getir- miştir." Dıaz'ın degerlendır- mesı. ö\ günün de ötesinde- dır. Türkülenmızın değennı vurgulavan CD'de dön genç bestecimizin solo gitar için yapıtlanyeralıyor: ErtuğruJ Bajraktar'dan 6. Ertuğ Korkmaz'dan 3. Tur- gav Erdener"den 3 v e fstemi- han Taıilogfu'ndan 1 parça. Ankara Devle! Konservatu- van'nda öğretim üyesi olan bu bestecılerimız. türkülerin ıçınden öyle bir seçme yap- mışlar. övfesıne derin melodi- lerden yola çıkmı^lar ki, insa- nofilunun gelmiş geçmiş tasa- rımlan. özlemleri, düşleri yü-' reğinizde yankılanıyor. Ama önce ^unu belirtmek gerek: Bu yapıtlar 'gitar için yanl- mış' bir türkü demeti değil. Bır Batı çalgısının olanakla- nndan y ararlanılarak Batı 'nın gelışkin müzik teknıklerını kullanmadır söz konusu olan. armonik yapılanmadan uvumsuz sesleri voklamaya kadar uzanan bir bilinç... Ta- bii ki burada akla gelecek ilk soru şudıır: 'Geleneksel öz" bozuluvor mu'.' Bu soruva dinleyıcılervanıt versin. Ben- ce geİeneksei özçağdaşdüze- yeyükseltılerek ışıldıyor. Öy- İe olmasaydı, 'Anatolian Pi- eces' yurtdışında olduğu gibı Türkıve'de de en geniş ilgıyı gören CD'lerin arasına gire- bilırmiydi? Brahms'ı sevenler kadar •arp" adiı çalgıv ı sev enler ol- duğuna ınanıyorum. Dört bin yıllık bir süreç ıçinde sürekli gelişen bu çalgının büyülü. düşsel tınısına tutkıın olma- \ an \ ar mıdır? O\ sa arp biz- de daha çok 'orkestral renk- ler' arasında değerlendırılır. •Solo çalgı' olarak onu dinle- me fırsatı pek seyrek varatı- lır. Arp rutkunlan için kolaj' ele geçmez bir resitalı haber veriyorum: 31 ekim pers.em- be akşamı genç bir adam, çal- gısına sanlarak sizinle baş. ba- şa kalacak ve arp edebiyatı- nınbaşlıca yapıtlanm yorum- lavacak. Ankaralı müzikse- verler yarın akşam 2O.3O"da Alman Kültür Merkezi'nde Çağatay Akyol'un arp resita- linı kaçırmasın. Onu bütün dünva tanıyor. Daha geçen yıl Avrupa'da dokuz ülkeyı kap- sayan büyük bir turneye çık- tı. Pekı siz tanıyor musunuz bu olağanüstü yeteneği? Sız'? Cuma akşamı CSO'da Ber- lınli genç birorkestra şefinin vorumunu dinleyeceksiniz. Isvıçrelı vıyolonselci Daniel Grosgurin ıse Haydn Konçer- to'nun soiisti. Cumartesı ak- şamı 21 'de Bilkent konser sa- lonunda ünlü biryabancı or- kestra_\ı konuk edivoruz: Moskova Radyo Senfoni. de- ğerlı piyanistimiz Nerda Er- man"j Rahnıaninofun 2. pı- >ano konçertosunda eşlik ediyor. Şef ise Azerbaycanlı ViaJçın Adıgüzelzade. Daha ne istiyoruz efendim. Arabıstan turnesine mi çıkalım. voksa elımizin altındaki konser sa- lonlanna mı koşalım? dkal dayanışma CSO, haftanın konserinde gösterişli bir program sundu. Antonio Pirolli'nin vönettiği konserin soiisti. uluslararası başanlannı sürdüren ünlü piyanistimiz Gülsin Onav'dı. Cumhııriyet bayramı dinletisi Hitoshi Sekiguchi ÖNDER KÜTAH^ALI JZ.MİR - Senfoni orkestralanmız geçen haftaki dinletilerinde Cumhurivetin 73. vılı- nı kutladılar; ama bu konuda sadece dınletı- lere koyduklan başlıkla yetindiler. Cumhu- riyetın önemlı bır belırtisi olan müzik devri- minin programlara vansımayışı üzücüydü. Çağdaş Türk besteciîerini daha sık seslendi- ren tZDSO bile dinletisinin içeriğıni mutlu olay ile bürünleştirmedi. Artık v akından tanıdığımız Japon Şef Vbs- hinao Osawa'nın yönettiği dinletinin birinci yarısında Mozart'ın ıki yapıtı yer almışrı. Bestecinin K.\! 622 la majör klarnet konçer- tosunu çalan Japon ^anatçı Hitoshi Sekiguc- hi, Musashino Müzik Akademisi mezunu- dur. Sanatçının yoğun bir soloculuk yaşantı- sı var. Klarnet dağarının öndegelen yapıtla- rını Japon orkestralanyla çalmış. N'e ki sanat- çının yumuşak tonu ve geniş gürlük paleti dinlevene inandıncı gelmivor; yorumu da olağanüstü değıl: müzikal yönden doruğa ulaşamıvor. Aslına bakılırsa. geçmişi Zati Arca'lara. \elı Kanık'lara uzanan klarnet ge- leneğimizin son temsilcilerini tanımış oîan bizim kuşağa yabancı sanatçılan beğendir- mek kolay olmasa gerek. Mozart'ın KX. 364 mi bemol majör sen- foni konçertosunu ise Gernot VVinnischofer (keman) ile Valen Oistrakh (viyola) seslen- dirdi. Sanatçılan daha önce de dinlemiştik. Schneiderhan'ın v e Klimov 'un öğrencisi olan VV'innischofer. ödül sahibibırkemancıdır. Şu anda Vıyana Konservatuvan'nda profesör olarak göre\ vapıvor. Budinletiyegeçiciola- rak viyolayla katılan ve ünlü David Oist- rakh'ın torunu olan \alen Oistrakh ise ke- man eğitimine altı >aşında Çaykovski Kon- senatuvan'nda başladı. Moskova Gnessin Enstitüsü'nden "konsersoiisti''olarak mezun oldu. Dinleti yaşamı son derece yoğun. Ba- bası IgorOistrakh'1a birlikte 'Oistrakh Top- luluğu'nda çalmakta olan sanatçı 1992'den bu yana Ost-\\est Musıkfestte görev yap- maktadır. Sanatçıların Mozan yorumu göz doldur- madı. İki çalgı arasında gerçek bir uvum ve birliktelik yoktu. Bu durum özellikle ilk iki bölümün kadanslarında göze çarpıyordu. fkinci bölümde (andantıno) Oistrakh"ın to- nunda. dedesi ile babasını akla getiren bir sı- caklık vardı; ama el; ndeki vivola. tını bakı- nıından dinleyeni tedirgin eden birçalgıydı. Sanatçılar. bu bölünıü epey kuru ve düz çal- dı lar. Bis olarak v ıneledikleri zaman (sanırım bunu. bant ka> dı nedenıv le yapmişlardı) mü- zik daha ıvi nıteliklerkazanabıldi. Ne ki ya- pıtın bütününde. cümlelendirme sorunu baş- ta gelmek üzere epev eksik vardı ve seslen- Oenfoni orkestralannın bu hafta verdiği 73. yıl konserlerinde, Cumhurivetin önemli bir belirtisi olan müzik devrimi, ne yazık ki konser programlarına yansımadı... dirme inandıncı değıldı. Dinletinin göz dolduran yapıtı. O. Respig- hi'nın 'Roma Çamlan' başlıklı senfonik şi- iriydı. Bir hafta önce dinlediğimız "SabaMe- likesi Belkıs'a kıyasla Respighi bu yapıtında gerçek kimliğini ortaya koymakta ve orkest- ralama u»tası oiarak dikkati çekmektedır. 'Roma Çesmeleri' \ e 'Roma Bayramlan' ıfö birlikte 20'nci >üz\ıl izlenimcilığınin güzel bır örneği olan yapıtta besteci. Roma'nın çamlarını bahane ederek ke«tin köklü tarihi- ni anar ve bazı ızlenımleri dinleyicisine ak- tarır. Osavva. komolardan ikisini. salonun gi- riş kapısının hcıııen dışında. dört trompeti de dinleyicilerin arasinda. arkadaçaldırarak ste- reofonetkilereldeetti. L'çüncü bölümde ('Ja- nicule Tepesinin Çamlan'). ay ışığını simge- leyen klarnet sololannda Atıf Peynirci son derece başanlıvdı. Respighi. bölümün so- nunda çamlar üzerinde öten bülbüllerin ger- çek seslerini plağa alarak orkestrada kullan- mak istemişti. Günümüzde, aynı uygulama şefin ıslığı ile ya da benzer yollarla geçişti- rilmektedir. Osaua bu amaçla Japonyaclan getirdiği oyuncak düdükleri kullandı. Kamış- tan yapılmış olan ve suya batmlarak öttürül- düğünde gerçek bülbül sesi çtkaran bu sevim- li oyuncaklar ivi bir etki yaptı. Tarihi Appia jolunun iki vanına sıralanmış bulunan ulu çamlardan izlenimlerin aktanl- dığı son bölümde eski Roma askerlerinin uzaktan gelişini simgeleyen uzun crescendo, askerlerin utkusunu yansıtan forte kesimde ise bakır üfleme çalgılarla vurma çalgılann parlak renkleri. dinleyenleri heyecanlandır- dı. Yapıt bittiğinde, orkestramız, yoğun bir •Bra>o!" ünleminin eşliğinde. coşkuyla alkış- landı. • • • Geçen hafta DEÜ Devlet Konsenatuvan Orhan Barlas Salonu'nda, piyanist.\sbTun- cay'ın resitali de vardı. D.Scairlatti,J. Haydn, Chopin, Rahmaninofv e Lisztgibi barok, kla- sik ve romantik bestecilerden oluşturduğu programında sanatçı. sağlam bir piyano tek- niğine sabip olduğunu ortaya kovdu. Tonu dolgun fakat yumuşaktı. Yorumu abartısız. gereken yerlerde tempo yönünden esnek ve müzikaldi Böylece Aslı Tuncay, alçakgönül- lü bir yaklaşımla büyük bestecilerin insana sunduğu güzellikleri başanyla bize aktardı: begeniyle dinledik. Sanatçı geçen yıl yük- sek lisans aşamasını tamamlama resitalini verdiğinde. yukanda saydığım niteliklerden bazılannın eksikliği nedeniyle kendisini eleş- tirmıştim. Acabaeleştirmen, darbirçevrenin müzik olaylarına yönelik eleştiriler yazdıgı zaman genellikle kendısinden çekinilen, ba- zen de yadırganan bir kişi olmak yerine sa- natçıya yararlı bir güç haline mi geliyor? DUŞUNCJEYESAYGI MEMET FLAT Çifte Ölçüt Geçenlerde televizyonda gördüm: Ünlü birgaze- teci, insanları aptal yerine koyan, göz göre göre ya- lan söyleyen. bu yalanlara halkı ınandırmak için olumlu davranışlaria dolu birtakım gösteriler düzen- leyen bir siyasa adamından söz ederken, "Böyle davrandığı sürece, söylediklerine inan- mak zorundayım," diyordu. Acaba o gazeteci kafasına denk düşmeyen, ülke için sakıncalı gördüğü bir inancı yalanlarla halka be- nimsetmeye çalışan bır siyasa adamına da aynı se- rinkanlı yaklaşırr» gösterebilir miydi. Hiç sanmıyorum... Ama göstermesi gerekir... Örnekse toplumsalcılığa demokrasili uygulama- larla geçilemeyeceğıni, işçı sınıfı öncülüğünde bir devrim yapılması gerektiğini. onu izleyen bir "pro- letarya diktatörlüğü" dönemi yaşamanın kaçınıl- mazlığını yıllarca savunmuş olan vuruşkan kişiler, parti kurup seçimlere katılsalar, karşıtlan onlardan kuşkulanmazlar mı? Hele kuramcılarının kitabında şöyle yazılıysa: De- mokrasili yöntemlerden sonuna kadar yararlanılır- ken, yeraltı çalışmalan da hiçbir zaman bırakılma- malıdır. Demek ki hem kansızına, hem kanlısına hazırolu- nacak... Kuşkulanılmaması düşünülemez... Kuşkulanılır, ama kuşkulananlann oy vermemek- ten öte yapabifecekleri bir şey yoktur. Demokrası böyle... Demokrasi çok güç bir toplumsal düzen... Yalan söylediğini bılirsiniz, ama olumlu davranış- laria dolu birtakım gösteriler düzenlediği sürece, söylediklerine inanmak durumunda kalırsınız... Son günlerde, "ç'^e standart" sözünü gene pek sık kullan/yorlar. Demokrasili söylemi de bayağı öğrendiler... Ne güzel sözler ediyorlar bu Ingilizce sözcükle... "Ah, bunlar yalan olmasa!" diye düşünüyor in- Ölçün ile ölçüt "Standart"\n Ingilizcesi "standard", bizim dilimi- ze geçerken sondaki "d" harfi "t" olmuş. VVebster's Collegiate'e bakıyorum, birçok anla- mından biri şöyle: "Nicelik, nıtelik, ağırlık, boyut, de- ğer ölçmek için yetkililehn koyup yerleştirdiği ölçü." Biraz değişik biranlamı verilirken de, "yetklliler"in yanı sıra "görenek", "genelonama"; "ö/çü"nün ya- nı sıra "örnek", "ölçüt" sözcüklen geçiyor. Türkçe Sözlük'te (TDK) ise şöyle denmiş; standart s. Ing. 1. Belirli ölçülere. yasaya. kulla- nıma uygun olan. 2. Örnek ya da temel olarak alt- nabilen (tek biçim). Bir de Yunancadan alınma "criterion" sözcüğü var Ingilizcede. Bu da dilimize Fransızca "crite- re"den "kriter" olarak girmiş. Ama artık pek kulla- nılmıyor, çünkü hemen anlaşılan güzel bir karşılığı bulundu: ölçüt a. Bir şeyin ölçümlenmesine yarayan belir- ti. "Standart"a önerilen karşılık "ölçün" ıse, belki buna çok yakın olmasından, belki de "standart" sözcüğü günlük yaşamda nicedir kullanılıp yerleş- tiği için tutmadı. Aynca Türk Standartlar Enstitüsü ile piyasanın ilişkileri açısından da bu sözcüğün işi çok güç... Onun yerine de "ölçüt" kullanılamaz mı? "Ölçün" (standard) ile "ölçüt" (criterion) arasın- daki ayrım Ingilizce sözlükte yok gibi bir şey. İkisi- ni eş anlamlı sözcükler olarak veriyor. Ince ayrımla- rını ise şöyle belirtmiş: Bir standard benımsenmiş ya da yerleşmiş bir ölçü ya da modeldir; criterion buna yoklama Jeneme yapmayı ekler. Demek ki "ölçün" ile "ölçüt" sözcüklerinin aşın benzerlikleri bir sorun değil. Anlamlanndaki ayrım da çok küçük. "Ölçün" eleştiımen eline geçti mi "öl- çüt" oluyor. Çiftejilçüt Evet, son günlerde, "çifte standart" sözü gene pek sık kullanılır oldu. Demokrasili söylemi de bayağı öğrendiler... Demokrasiye aykırı yasalara karşı çıkıyor, insan haklannı ne kadar güzel savunuyorlar!.. O ünlü gazeteci gibi, "Söylediklerine inanmak zo- rundayım" diye, söylenen yalanları tatlı tatlı dinler- ken, ikide bir, kaya gibi sert bir adam geliyor gözü- mün önüne, birkaç yıl önce gene televizyondaki bir açık oturumda gördüğüm, inançları için epeyce içerde yatmış, alaycı sırıtmaları filan olmayan, ken- disini de, karşısındakileri de ciddiye alan, iyice si- nirli, sözünü sakınmayan bir adam. "Ne anayasası, Müslümanın anayasası mı olur, ne gerekliyse vardırbizim kitabımızda!" gibi bir söz et- mişti. Günümüzde böyleleri pek öne çıkarılmıyor. inançlarını, amaçlarını gizleyerek, olduğundan başka görünerek halkın desteğini almak, yönetimi ele geçirmek savaşımı içinde böyle dürüst ınsanla- ra yer yok. Demokrasi, insan hakları, çifte ölçüt... Güzel gü- zel sözler... Başkalarını kandırmak için söyledikleri bu güzel sözlere gerçekten inanıverseler... BUGUN • EFES PİLSEN BLÜES FESTİ\ALİCarol Fran. Geno Delafose. Guitar Shorty ve Alvin Young Blood Hart'ın katılımıyla İstanbul Hilton C'on 1 . ention and Exhibition ÇenterUa başlıyor. • CRR'de saat 19.30'da Mosko\a Radyo Senfoni Orkestrası'nın konsen izlenebilir. Vladimir Fedoseyev "in yöneteceği konserde orkestraya piyano sanatçısı Verda Erman da eşlik edecek.(232 98 30) • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30tia "Mario Lanza-The American Çaruso" başlıklı film laser- disc'ten fnailizce orijinal haliyle izlenebilir. • İSTANBUL ÜlVİVERŞİTESf İLETİŞİM FAKÜLTESİ'nin Halkla İlişkilerGrubu saat I !.00"de 3-4 Anfi'de Tayfun Talipoğlu ve Sinenı Küçükgörmen'in katılacağı bir söyleşi düzenliyor. • EVRENSEL KÜLTÜR MERKEZlnde saat 15.00'te Yılmaz Günev'in "Umut'" adlı fiimi izlenebilir.(251 13 65)" • SAH.4F CAFE KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00'de Sunay Akın'ın hazırlayıp sunduğu şiir söyleşisi izlenebilir. (414 75 73) , • BEKSAV'da saat 19.00"da Nehirler Şiir Topluluğu'nun "Ekim Devrimi" başlıklı şiir ve slayt etkmliöi ver alıvor. • EVtÜL MÜZİK KULÜBÜ'nde Inv ıctus ver alıvor. • BfLYAV VAKFI'nda Fulya Av kaç ın '"Medyomluk" başlıklı semineri izlenebilir. • TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 18.00'de Akgün Akova'nın katılacağı şiir akşamı yer alıvor. • NÂZIM KÜLTÜR EV'rnde saat 13.00'te "Gennetten Düşenier" adlı film gösteriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle