25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Eski Merkez Bankası başkanvekili Osman Cavit Ertan REFAHYOUun TL'yi dışladığmı vurguladı: ! Tiirldye'yi dolara esir ediyorlarBARIŞ KARCİOĞLU REFAHYOL koalısyonu. 1983 yılında göreve gelen Turgut Özal hükümetlennın ardından Türkiye'de "ikinci dolarizasyon dönemini"başlatı\or. Özal'ın. serbest pıyasa ekonomisini devreye sokmak gerekçesiyle Türk Lirasrnı Kcruma Kanunu'nda yaptığı değişiklıkler sonucu dö%ız işlemlenni serbest bırakması gibi, RP-DYP hükümeti de bankacılık ve finansal yatınm alanlannda, dövız kullammını yavgınlaştırarak, ekonomik baglamda Türkiye'ntn ulusal bagımsızlığını tehlikeye sokuyor. Türkıye'nin dünyada ılk kez ulusal parasımn dışında repo ve çek dolaşımına izın \ermeve kalkan ülke konumuna düşürüldügüne dikkat çeken Merkez Bankası Meclis Cyesı \e eski Başkanvekili Osman Cavit Ertan, REFAHYOL"un son uygulamalan ıle Türk Lirasf nın kurianım alanının hızla daralacağı. ekonomınin kontrolden çıkarak. dolar ve mark egemenliği yaşanacağı uyansında bulundu. 1 milyar 120 mılyon dolar tutannda ihraç edilen dövizli tahvillerin repo işlemlerinde kullanılmaya başlanmasıyla Türkiye'nin. kendi ulusal'parası dışmdakı bir para bınmi ıle repo işlemi uygulayan ilk ülke olma umanını kazandığını vurgulayan Cav it Enan. bu uygulamanın faız oranlannın yükselmesine neden olacagına ışaret etti. Cavit Ertan. şunlan söyledi: "Dövizü repoQ« yeni bir çığır açıyoruz... Derhal Sermaye Pivasası Kunılu'nun bu uygulamadan vazgeçmesi gerekir. Döviz mevduatlannın toplam tasamıflara oranı yüzde 52. Bunun içinde vadesiz ve bir aya kadar vadeli olanlann pa>ı yüzde 30 düzeyinde. Bunun vanında elde \e kasalarda rutulan döviz miktan yaklaşık 5 milyar dolar eivannda. Bu tasarruflara repo yolu açılırsa. bankaların malivetlerivle birlikte genel faiz oranlan da artar. Milli paranın dışında repo pivasası açmak. Dünvanın hiçbir yerinde yok böyle bir uygulafna" Hazıne bonolanndan elde edilecek gelırlere getırilmesi düşünülen yüzde 10 stopajın ekonomide dolarizasyon sürecıne hız verecegıni ifade eden eski Merkez Bankası Başkan Vekıli. "Ekonomide döviz tercihi inanılmaz bo> utlarda. Böylesi bir ortamdaTürk Lirasıvetürk Lirasi faiz enstrümanlanna olan talebi azaltacak her türlü uygulamadan kaçınmak gerekir. Biz şimdi Türk Lirası üzerinden yapüan repoyu vergilendiriyoruz. l nutmamak gerekir ki döviz yegane ve en güçlü alternarifi repodur. Ve repoya getirilecek stopaj, dövize olan talebi arttıracaktır" dıye konuştu. Merkez Bankasf nın TL faiz ve arzına hâkim olurken: yabancı paranın gelecegi üzerinde söz sahıbi olmadığını ifade den Ertan, dolarizasyon sürecinin sonuçlannı şöyle özetledi: **Ekonomik büyüklüklere hâkim olamayiz. L'luslararası pivasalardaki tüm oynamalar bizi tenıelden vurur. Tüm bankaların taahhütleri dolar üzerinden olacak bankaların riskini arîtıracak. Bankalann pasifieri dolarken aktifleri TL üzerinden olacak. Kur riski kamuva ve mali sisteme biner." • Merkez Bankflî Meclis Ûyesi ve e& Başkanvekili Osman Cavit Ertan, Türkiye'nin dünyada iik kez ulusal . para.sımn dışm repo ve çek dplaşinuna izin venneye kalkan tke konutmr " işürüidü- J ği'me dikl J çekti. i • Oşmaıı Cavit Ertan. REFAHYOL:un son uygulamalan ile Türk Lirasrnın kullanım alamnm hızla daraîacağı. ekononıinin kontrolden çıkarak. doiar ve mark egemenliği yaşanacağı *- uyansında bulundu. 'Dövizle çek TUyi kaldırır' Merkez Bankası Meclis Üyesı Osman Cav ıt Ertan, ekonomide dolar hâkimiyetıni arttıran başka bir unsurun da dövız mevduatlanna dayanılarak kullanılan çeklerin yaygınlaşmasına yönelik gınşımlerin oîdugunu söyledi. Son olarak thlas Finans Kurumu'nun dövizli çek kullammını genişleteceginı açıkladıgına dikkat çeken Ertan "Döviz çeklerinin takası vaygmlaşacak. Dümanın hiçbir yerinde milli paranın dışında bir para üzerinden çek takası yok. Dünvada bunu uygulayan tek ülke biz olacağız" dedı. Eski Merkez Bankası Başkan Vekili, uvgulama ile dövizin tasarruf aracı olmaktan çıkıp ödeme aracı konumuna geleceğine dikkat çekti. Cavit Ertan, bu gelişmelerin Türk Lirasf nı teda\ ülden kaldırma doğrultusunda olduğunu vurguladı. Ertan. dö\iz piyasasının bugünlerde ıstikrarlı gözükmesine karşın Türk Lirası ve Türk Lirası faiz oranlannda aleyhine gelişmelerin istıkran bozacagı uyansında bulundu. lhlas Finans Kurumu'ndan yapılan açıklamada ise, dövızli çek uygulaması ıçın tüm çalışmalann tamamlandıgı. ancak uvgulama ıçin gereklı iznin alınamadıgı vurgulandı. Açıklamada. bütün özeîfinans kuruluşlannın uygulamayı baş.latmavı planladıkları betirtıldı. Bakan Ufuk Söylemez'in 'sabit kur' önerisine tepki 'Sömürgeülke olmaya götürür' Eski Merkez Bankası Başkanvekili Osman Cavit Ertan tarafından 1996'nın ilk 2 aylık dış ticaret açıgının önceki yıla göre yüzde 100 arttığının açıklandıgı gün. Washington'da IMF ıle temaslarda bulunan Devlet Bakanı Lfuk Söylemez'in sabıt kur sıstemıne yeşil ışık yakmasının Türkıye'nin "sömürge ülke" olmaya dogru yolunun açıldıgını vurguladı. Cavit Ertan. "GümrükBirBği'negiren Türkiye'de kur baskı altına alınamaz. Türk Lirası'mn reel anlamda değer kazanmasına izin verilemez. Eğer izin verilirse, ocak- şubat döneminde vüzdc 100 artan dış ticaret dengesindeki açık daha da büvür" dedi. Türkıye'nin Avrupa Bırligi ile gümrük birliği anlaşmasmı imzalaması sonucu ihracata yapılan tüm parasal teşvıklere son verilirken ithalattakı tüm mükellefiyetlerin kaldınldığına dikkat çeken Cavit Ertan, "Bunlara rağmen sabit kur politikası uygulanabilir. Ama ne şekilde? L Ikcvi daha çok dış borca ve kısa vadeli sermaye hareketlerine mahkum ederek" dedı. Cavit Ertan enflasyonu kontrol edecek temel fiyat polıtikalannı uygulamadan kuru baskı altına alarak fiyav artışlannı dengelemeyi düşünmenin büyük hata olduğunu kaydettı. "Dünvanın hiçbir yerinde kuru baskı altına alma politikası başarüı olamadı. Enflasvonu kontrol altına almadan kuria o> namak son derece hatahdır" diye konuşan Merkez Bankası Meclis Üyesi, bedelsız otomobil ihracatının yıl sonuna kadar yetışeceğine inanmadığını kaydetti. Refah Partisi-Uluslararası Para Fonu pazarlığında memur maaş zammı için ortak nokta bulundu Maaşlara yüzde 50 zamda ıızlaşddı Başbakan Erbakan. ANKARA (Cumhuri>et Bürosu) - REFAHYOL ortaklannın maaşlara gelecek yıl toplam yüzde 50 oranında zam >apılması ve bu çerçevede bütçedekı personel ödeneğinın 700 trilyon lira arttınlması konusunda uzlaştığı ögrenildi. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu ÇiHer'tn Uluslarası Para '_''" l Fonu'yla (IMF) anlaşmaya gidileeeğini gerekçe göstererek, Başbakan Necmettin Erbakan'ın maaşlar için ıstedigi yüzde 80 oranındaki zammın düşürülmesi yönünde görüş bildirdiği kaydedildi. IMF'nın sabit kur önerisi dogrultusunda gelecek vılın hedefİennde 1 ABD Doları ıçin ortalama 145 bin lıralık düşük düzeyde artış öngören bir tahmin yapıldığına da dikkat çekildi. Anayasaya göre en geç mali yılın başlangıcından 75 gün önce TBMM'ye sunulması gereken 1997 yılı bütçe yasa tasansı üzenndeki çalışmalar hızlandı. 17 ekımde TBMM'ye sunulacak , bütçe RP'nitı istemleri ile ' iMFnin önenleri arasında " şekilleni^or. Önceki gün toplanan Ekonomik Kurul'da bütçenin genel dengelerinin belirlendiği vebakanlıklara kendilerine aynlan ödeneği değerlendirmek üzere 10 günlük süre tanındığı öğrenıldı. Bütçe ayın 12"sinden sonra Yüksek Planlama ICurulu'nda tartışılarak Bakanlar Kurulu'na sunulacak. Odenekler arttınldı Alınan bilgilere göre. Başbakan Erbakan. yaklaşık 8 katrilyon lira olması beklenen bütçe harcamalanndan yatınmlara 1 katrilyon Hralık. personele 2.5 katrilyon liralık ödenek aktanlmasmı istedi. 1997bütçesinin yak!aşık3 " '' katrilyon liralık bölümünün de iç-dış faiz ödemeleri için kullanılacağı ögrenildi. İlk aşamada RP'nın istemleri çerçevesinde memur maaşlanna gelecek yıl yüzde 80 zam yapılması hesabına dayandınlan bütçe rakamlannın ABD'de IMF ve Dünya Bankası'yla görüşen Çiller'in önerileri dogrultusunda değiştirildi. ErbakanMa önceki gün yapılan Ekonomik Kurul öncesinde görüşen Çiller'in IMF'yle anlaşma yapılması için maaş zammı oranının düşük tutulması yönündeki değerlendirmesi üzerine, maaşlara gelecek yıl toplam yüzde 50 oranında zam yapılması konusunda uzlaşıldığı ögrenildi. Bu çerçevede, bütçedeki personel harcamalan bu yıla göre 700 trilyon lira arttınlacak. Çiller, IMF ıle yaptığı görüşmelerde gelecek vıl için maaş zammı oranının yüzde 30 düzeyini aşmayacağını belirtmişti. Başbakan Yardımcısı Çiller. Dış ticaret açığı 7 ayda 13 milyar, 1996 sonunda 25 milyar dolar Ithalat îhracatla arayı açıyor ESRAYENER .\NKAR4- Dış Ticaret Müsteşarhgı'ndan alınan bilgilere göre, ıthalat ocak- temmuz döneminde 27 milyar dolara. dış ticaret açığı da 13 milyar dolara ulaştı. lthalatta frenlenemeyen artış nedeniyle dış ticaret açıgının yılsonunda 25 milyar dolara, cari işlemler açıgının da 7 milyar dolara çıkmasının beklendiği ögrenildi. Merkez Bankası yetkilileri. cari işlemler açığında risk sınırlannın aşıldığına dikkat çektiler. Devlet lstatistik Enstitüsü. Gümrük Müsteşarlıgf nın bilgisayar sistemindeki sorun üzerine sektörel aynmlan yapamaması nedeniyle dış ticaret venlennin ancak ocak-şubat dönemıni açıklayabildı. Dış Ticaret Müsteşarlıgı'ndan alınan bilgilere göre ıse. toplam ıthalat ocak-temmuz döneminde 27 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde dış ticaret açığı 13 milyar dolar oldu. Ekonomi kurmaylannın son veriler üzerine yaptıklan hesaplamalara göre. geçen yıl tehlikelı olarak değerlendirilen 14 milyar dolarlık dış ticaret açıgının bu yılsonunda 25 milyar dolara, 3 milyar dolarlık cari işlemler açıgının da 7 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Yetkililer. cari işlemler dengesindeki ithalata dayalı açığın gayri safı milli gelirin yüzde 6-7'si oranına ulaştığına dikkat çekerek, "Bu tehlikeli bir orandır. Ne zaman açık bu düzeye gelse Türkive'de sivasi rejinıde dalgalanmalarvaşandı" dedı ler. Tüketim ithalatı Yetkililer şu açıklamavı yaptılar: "Birçok Doğu Asva ülkesinin cari işlemler açğı bu oranın üzerinde. Ancak onlarda açığa neden olan ıthalat yabancı yatınm olarak girivor. O ülkelerde GSMH üretinıe dayalı artıyor. Ancak bizde ıthalat artışı tüketime davalı yaşanıvor. GSMH de tüketime dayalı artıyor. Bu gibi büyümelerde cari işlemler açığını fınanse eden dış kav naklar çekilme eğüimine girer. Türkiye bu gelişmeleri 3 kez yaşadı. Üçünde de rejinıde dalgalanma vasandL" D1E verilerine göre yılın ilk 6 aylık döneminde ekonomi yüzde 8.6 tehlikeli olarak değerlendirilen oranda büyüdü. GSMH'deki bu artış hızına. en çok yüzde 35.2 oranında artan ıthalat vergilen ile yüzde 11.5 oranında yükselen ticaret hacmi neden oldu. Devlet Planlama Teşkilatı tarafindan yav ımlanan son konjonktür raporunda da. ithalattaki artış egiliminin temmuz-eylül döneminde sürdüğü belırtıldi. Raporda. ıtlattan alınan KDV'lerdikkate alınarak yapılan hesaplamalara ğöre süren ithalattaki artışın tehlikeli boyutta oldugu uvansında da bulunuldu. İşverenlerden işçiye erken uyan ANKARA(ANKA)- Türkive lşveren Sendi- kaları Konfederasyonu (TİS1C) 1997 yıh kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri istem- lerini belırledi. TİSK. işçi ücret- lerinin herkuruluş için ayrı oran- da ve enflasyondan bağımsız ola- rak belirlenmesini istedi. TİSK. uyulmasını istedığı il- keleri bıryazı ile DPT'ye bildır- di. TlSK'in yazısında mevcut ekonomik dengelerin duyarlılı- ğına dikkat çekılerek. taraflan anlayış ve işbirlığine çağırdı. TİSK>azısında. 1996 vılı so- nu itibanyla konfederasyona üye 412 işyerinde 160 bin işçıyi kap- sayan toplu iş sözleşmelerinin bir bölümünün yenilendiği. bağıt- lanmamış bulunanların ağırlığım ıse tekstil söz- leşmelerinin oluşturduğu belırtildi. Yazıda mevcut ekonomik durum dikkate alındı- ğında uyulması gereken genel il- keler şöyle sıralandı: - K.amutoplusözleşmelerinde bugüne kadar uygulanan seyya- nen ücret zammı esası terk edil- meli, sözleşmeler ışletme bazın- da ele ahnmalı, işletmenın özel şartlanna göre değerlendirilme- li. - Ücret zamlannda enflasyon degil. kuruluşun ekonomik du- rumu esas alınmalı. zam ılımlı seviyede tutulmalı. - Yürürlük süresi 2 yıldan az olmamalı IŞÇtNÎN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Çoksesli Meclis'in "çoksesli" açJışına Refah Partililerden tepki geldi. Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestra- sı'nın konserini dinlememek için grup toplantısın- dan namaza kadar çeşitli gerekçeler yaratan Refah- lılar, simgesel bir ayrıntıda dahi ne kadar "katı, ilkel, fahammü/süz" olduklarının sergilemesini yaptılar. Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın Kültür Bakanlığı tarafından "parayok "gerekçesi ileyol mas- raflan karşılanmadığı için, aylaröncesinden sözü ve- rilmiş, programlanmış Polonya'daki festivale gön- derilmemesi daha da çarpıcı. Suna Kan'ın solist ola- rak katılacağı, biletleri satılmış konserin, festival ko- mitesinin duyurusuna göre "Türkiye'nin mantıklı açıklaması olmayan bir gerekçe ile katılmaması" rle- deniyle iptal edılmesı, sadece bir ayıp mı? Refah- yol iktidannca, Atatürk ve devrimleri ile Türkiye'ye yerleştirilmesi için çok büyük çabalar verilmiş"ço/(- sesli" küttürün bilinçli, kasıtlı olarak tümden red- dedilişi ve yok edilmesi dogrultusunda atılmış önem- li, cıddi adımlardan birisi mi? Erbakan ın Bakanlar Kurulu üyelerinin tamanıı- nın imzası alınmadığı için, yasal, resmi niteliği kal- mamış, harcırah alınmaması gereken Afrika seferi- ne, keyfı dış gezılerine, Çiller'in akıl almaz lüks harcamalı Amerika seferine para bulan Türkiye Cumhuriyeti Devletı, ülkesinin onuru niteliğindeki bir konsere para bulamıyor Olacak iş mi? • • • Iktidara gelebilmek ve iktidarda kalabilmek için, her tür hile yolunu kabul etmiş olsalar da, demok- rasinin nimetlerinden sonuna kadar yararlanmayı en iyi onlar becerseler de, şeriattan vazgeçemedikle- ri ölçüde, tepki vermekten de kendilerini alıkoyamı- yorlar. Rize milletvekili Hizbullahçı "Allahın yolunda sa- vaş verecek bir militan" olduğunu haykınyor. Kül- tür Bakanlığı sadece çoksesli müziğı değil, çok- sesli kültürü yok etmek yolunda adım adım gidiyor. Eğitımin özgür düşünceden uzaklaştırılması, şeri- atçı kadrolar yetiştirmek üzere düzenlenmesi için önemli yeni uygulamalar gündeme geliyor. En son hilelı yoldan orduya ımam-hatiplilenn sokulmasının yöntemini buldular. Doğrudan Bakan Kazan eliyle yargıya hile ile türbanlı hâkim ve savcı sokulması sağ- landı. Sözde işçı, sendıkacı kökenli Çalışma Baka- nı, çalışanlann haklarının peşinde koşacak yerde, SSK'nin müritlere teslim edilmesinin savaşmı veri- yor. Bir yandan da sessiz sedasız Refahlı belediye- lerdesteğinde kendi çizgilerindeki işçi konfederas- yonunun sendikalarını kamu işyerlerine sokmantn yolları deneniyor. Bırkaç aytık ıktidar uygulamasında Refah'ın şe- riat düzeninden vazgeçtiği ve iktidara gelişini borç- lu olduğu demokrasiyi evrensel ölçüleri ile benım- sediği yolunda ortaya çıkmış ne somut bir adım, ne de umut verici söz var. Tam tersi kotarılmak istenen işler, Refah'ın radikal dincı akımlardan, demokrasi- nin ve insan haklarının, laikliğin karşıtı şeriat düze- ni iktidanndan vazgeçemediğini, bu doğrultudaki eği- limlerin ağır bastığını göstenyor. Çiller'in hükümet kurulur kurulmaz, yabancı ül- keler elçilerıne verdiği sözün tam tersi, Türkiye'nin yüzünün başka yöne çevrilmesinde, şeriata çekil- mesinde engel, koalisyondaki varlığının güvence olamayacağı da artık iyıce anlaşılmış bulunuyor. Bu gerçeği Çiller'in en yakınları, DYP'liler de artık an- lamış olarak kimi kararlara karşı çıkmak gereğini duyuyorlar. Ancak bu saatten sonra ne yapacakla- rını onlar da pek bilemıyortar. • • • işte böyle bir aşamada "çoksesli' simgesel açı- lış töreni ile Meclis'e yenıden bir umut bağlanmış bulunuyor. Meclis Türkiye'nin çoksesli kimliğinin gelişmesinin bir güvencesi, umudu olabilecek mi? Çok partili düzene geçişten bu yana, halkın din duy- gulannı siyasi istismar aracı olarak kullanmış, an- cak işı laikliğin karşıtı, şeriat düzeni özlemlerine var- dırmamış siyasi kadrolar bile son gelişmelerin, olup bitenin paniğinde. Cumhurbaşkanı Demirel. ANAP lideri Mesut Yılmaz bile simgesel "çoksesli" Meclis açılışı ile top- luma mesajlar vermeye çalışıyorlar. Meclis içinde çı- kış yolları bulunacağı, laikliğin, Atatürk devrimleri- nin güvencede olduğunu söylüyoıiar. Sanki aske- ri müdahaleye işi bırakmadan şeriat, laiklik tehdi- dine karşı bir kıpırdanma, ciddi sivıl çözüm üretme arayışları var. Ne kadar ciddi? Meclis gerçekten sorumlulukla ne ölçüde çözümler üretecek? Çok daha önemlisi Meclis aritmetiği, pariamento içine bulaşmış her tür yozlaşmanın boyutlan, siyasi partiler ve liderle- rin aymazlığında, yeni yasama yılında Meclis'ten çıkacak çözümlere bel bağlanabilir mi? Geçmiş deneyimlerimize bakarak belki umutlu olamıyoruz. Ama tehlikenin, tehdidin ciddiyeti kar- şısında, bu kez vekilimiz olarak patiamentoya git- mişlerin, en azından çözüm üretmek zorunluluğu- nu duyacaklarına ve sonuç olarak çözüm üretebi- leceklerine de inanmak ıstiyoruz. Kimbilir belki de Meclis açılış törenine ilk kez "çoksesli" müzik konseri ile başlanması, büyük bir özlemin dile gelişi, Meclis'in önemli bir demokrasi sınavından geçişinin önemli adımı olabilir. ÇÜ'l'Çİ D O S T U / SADULLAH USUMt Trakyalı çiftçi SEK'i kaybetmenin acısmı unutamıyor K öy-Koop Kırklareli Bırlıği'nin 20. kuruluşyıl- dönümü kutlamaları. Trakyalı çiftçilerin yüzünü güldürdü, dostlannı da seyindır- di. Bırlik Başkanı Erdoğan Kantürer'ın verdığı bılgıyegöre, kooperatıf 12 Eylül darbesın- den sonra yaşadığı kötü koşullan artık geride bı- raktı. Birliğin günlük satışlan 3 milyar liraya, 1995 yılı cirosu da 3 trilyon liraya ulaştı!.. Kısa süre içinde sağlanan bu gelişme çok önem- li. Arna daha da önemlisi. ortaklann toplantıya gös- terdikleri büyük ılgi. Binden fazla ortak çoluk ço- cuöu ile şenliklere katıldı ve heyecan yarattı!.. Törene katılan Kırklareli Vali Vekili Y'lniaz Yol- cu, mıiletvekili Necdet Tekin, Trakya Ünıversitesi Rektörü Osman inci, Prof. Kaptan Kaptangil Türk tarımı ile ilgıh görüşlerini açıkladılar. Rektör Inci'nin bilimin de çiftçinin emrinde olacağını açıklaması her- kesı duygulandırdı. Kaptangil kooperatifçiliğin ta- rihi gelişimini ve yararlaunnı anlattıktan sonra. Tür- kiye yi yönetenlere şu anlamh mesajı yolladı: "Ör- gütlenme demokrasınin temelidir. Örgütlenmeyı istemeyenler demokrasiyi de ıstemeyenlerdır." Kaptangil bu sözleri ıle herhaldeTürkıye'nin için- de bulunduğu çelişkiyı anlatmak istedi. Zira, 1980 yılından sonra iş başına gelen yönetimler, çıkardık- ları anayasa ve yasalana demokrasiyi katlettiler. Toplumun orgütlenmesini yok ettiler. Kaptangil bir bilim adamı olarak doğruları söy- ledi ama Türkiye'yi yönetenlere bu doğruları anla- tabılmekoldukçazor. Zira, onlarçoktan yollannı seç- mişler ve sömürü düzenine yeşıl ışığı yakmışlar. Koy-Koop Trakya Birliği 1975 yılında kuruldu. Kı- sa sürede gelıştı. Hemen bir süt fabnkası kurmak için harekete geçtı. Temellerıni attı. Ancak tam çift- çiyı koruyabilecek guce eriştiği zaman 1980 dar- besi oldu. O günün hükümetleri ile bütünleşen özel sektör, birtik üzerinde baskı oluşturmaya başladı. Çeşitli tertiplerle kooperatıfin nefes alması bile en- Köy-Koop Kırklareli Trakyalı çiftçinin yüzünü güldürüyor. gellendi. Yatırımları önlendı, ekonomik gücü sıfır- landı. Pıyasalar özel sektörün ınsafına terk edildi. Ancak birliğin inançlı ortakları, kendilerine kuru- lan tuzakları aştı ve 1988 yılında çevrelerine örülen zincirleri kırdı attı... 1991 yılında ise Trakya bölge- sine yeniden ağırlığım koydu. Pekı... Bu birlik 1980 yılında neden yok edilmek istendı... Hükümetler neden destek yerine köstek oldu? Bu sorunun yanıtını doğru olarak tespit ede- bilmek için kooperatifin neler yaptığına ve amacı- nın ne olduğuna bakmak gerekir. Birliğin görevi, kendısine bağlı kooperatiflerin bulunduğu köylerdeki sütlerı en iyı şekilde pazar- lamaktır. Toplu pazarlıklar daha ayantajlı olduğu için üretici kazançlı çıkar. Kurduğu bir işletme ile or- taklannın her türlü ihtiyaçlarını temin ederek köy- lerine kadar taşır. Üretıcilere ücretsiz veterinerlik hız- rnetlen venlir. Kurulan akaryakıt istasyonlanndan üre- ticiler uzaklara gıtmeden yararlanabilır. 100 dekarlık arazı üzerine kurulan "Tanmsal Iş- letmelerMerkezi" çokyönlü hızmet veriyor. 500 de- karlık bir alanda "sertifikalı tohumlukbuğday" üre- tıliyor ve çiftçilere dağrtılıyor. 1980 yılındayapımı en- gellenen günlük 50 ton kapasiteli süt sanayinin te- melleri atıldı. Kooperatif ortakları artık sütlerini pa- zarlarnak ıçin zorlanmayacak. Bu işleri çevırebilmek için bir süt, ıki de akaryakıt tankeri satın alındı. Bir yandan da kültür ve eğitim amaçlı çalışmalar sü- rüyor. Bu arada da kooperatif devlete milyarlarca lira vergi odüyor. Ne güzel değil mi? Insanlarımız köylerde bir araya geliyor ve önce kooperatif, ar- dından da bırlik oluşturuyor. Hem kendilerini refa- ha götürecek yolu açıyor... Hem de ülke ekonomı- sıne katkıda bulunuyor!..Bu durumda ne beklersi- niz? Devlet baba hemen ortaya çıkacak. Bu güzel gelişmeleri destekleyecek. En azından bir "aferin" diyecek... Moral verecek... Başka yörelerde de bu tür kuruluşları teşvik ederek ülke kalkınmasına yar- dımcı olacak!.. İşte ışin en acı yanı da burada! Zira, 1980'den bu yana ış başına gelenler, bu iyi niyetlı beklentile- nmizin tam tersıni yaptılar. Böylesine yararlı kuru- luşlann kurulmasını engellediler. Var olanları da yık- maya çalıştılar. Çiftçiyi sömüren bazı özel sektör ku- ruluşlanna düşük faizli krediler yağdırılırken, ko- operatifleri her türlü imkândan yoksun bıraktılar. Topluma yaptığı hizmetleriballandıraballandıraan- lattığımız Köy-Koop Trakya Bırlığı'ne de bugüne ka- dar bir tek kuruş teşvik kredısı verilmedı. Çiftçiyi çeşitli piyasa tuzaklanna düşürerek elin- deki mali ucuza kapatan kişı ve şırketlere para musluklarını ardına kadar açacaksın... Sömürülen çiftçıye gelince yardım bir yana, tek kuruş bile kre- di sağlamayacaksın!.. Dahası var. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de üreticınin tek koruyucu- su ve güvencesi olan SEK'İ özel sektöre, değeri- nin çok altında haraç-mezat satacaksın... Böyle bir yaklaşımın iyı nıyetle ılgısı olabilir mı? SEK'in satışını "özelleştırmenin başansı" olarak göstermeye çalışan başbakanlar, yardımcıları, ba- kanlar veya onlar gibi düşünenler... Gidip Türki- ye'nin en gelişmiş yöresi olarak kabul edilen Trak- ya'da SEK satıldıktan sonra çiftçinin ve hayvan üreticisinin yaşadığı dramı görsünler... Trakyalı hâla SEK'in üretici kooperatifleri yerine özel sektöre satılmasını içine sındıremıyor. SEK'ı kay- betmenin acısını unutamıyor! Zıraetıni, sütünü ger- çek değerinin yarısına satmak zorunda kalıyor! • Kaynakpaketi devreye sokuluyor Içki-sigara ve maden kaynakları devrede • Tütün. tütün mamulleri ile her türlü alkoüü içkilerin ithalinde ve tesliminde alınan Sa\unma Sanayii Destekleme Fonu yüzde 5'den yüzde 10'açıkanldı. ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet öngördüğü yeni kaynaklarîa ilgili yasal düzenlemelen devreye sokmaya başladı. Tütün. tütün mamulleri ile her türlü alkollü içkilerin ithalinde ve tesliminde alınan Savunma Sanayii Destekleme Fonu yüzde 5'den yüzde 10'a çıkanldı. İşletme ruhsatı feshedilmiş. terk edilmiş maden sahalannın, aramalara açık hale getirilmesıne ilişkın esaslar da bellı oldu. Enerji veTabii Kaynaklar Bakanlıgrnın maden ihale yönetmeliği, Resmi Gaz'ete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelıkle. herfîangi bir sebeple "hiikümden düştnüş, terkedilmiş, feshedilmiş" ön işletme ve işletme ruhsatlı sahalarla. ön işletme ve işletme ruhsatı safhâsında işlemi eksik kalan alanlar. ihaleye çıkanlması gereken sahalann. işletme ruhsatı sonaeren sahalardan çıkanlmış. fakat satılmamış cev her. pasa. bakiye yığınlan ile cürufların "ihale edilrnesine" ilişkin usul, esas ve işlemler tespit edildi. Buna göre arama ruhsatından düşmüş, terk edilmiş ya da bu safhada işlemi eksik kalan alanlar. ilan suretiyle aramalara açık hale getırilecek. lhaleler. "açık artırma" usulü ilevapılacak ve müracaatçılar. ihale komısyonu önünde teklıflerinı sırayla ve sözlü olarak belirtecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle