25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3»YFA CUMHURİYET 3 EKİM 1996 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Dinar'daçadıryaşamı başladı1 .... tanıdıktüm binalaryıkılmıştı. Okullaryıkılmıştı, kamu | binaları, camiler ve minareleryıkılmıştı. Tanrı'nın 3İ günahkâr kullarının evlerine verdiği cezayı anlıyorduk da kendi evine verdiği cezayı anlayamıyorduk bir türlü...-2 NLDRET Gl'RCAN Yıtık şehnn sokak ve nevdanlannı bir haber doaştı: "Cumhurbaşkanı geliyor!..™ Dıyduın. gıdevim mi dıve düşündüm. Bu ölmüş şeire k msenn can katıcağını kabul edemezdim. "T^seUr hep o alıştığımız, bakttğımız sckcuklerin biraraya gelmesiyle venliyordu. Demirei gelecekti ve halk şaşkınlıktan -belki de- Demirel'ı alkışlayacaktı. Ben bunu görüp du/acaktım; sonra Demirel'e dönüp. '•Sizbizim Diıarlılara bakmayın lütfen. onlar ağlanacak güade sizi alkjşlıyorlar. Depremden bu yana maalesef hepimiz delirdik!" dıyecektim. Arna sonra karar \erdim \e gittim. Tüm insanlar oradaydı. Demirei geldı. alkışladılar!.. Kalabalığa dogru şöyle bir baktım: uykusuzluk gözlerimi kaMirmuştu. bevnim bir başkasının beyni gibi yabancıydı... Csteiik tum o kalabalık da bana yabancıydı. Ne ben onları tanıyordum. ne de onlar beni tanıdılar Se\indim \e u Oh,dedim; ben, demek ki Dinar'da değilim..." Erzincan çocuklarını düşündüm Ortaokul, lise çağında gençler geçıyorlardı önûmden. Geçmiyor, hızlı hızlı gidiyor. koşuyorlardı belkı de. Ellerinde kazma-kürek, kanca gibi aletler vardı. Kan ter içindeydiler... Aniadım. evlenn altında inleyen ınsanlan kurtarmaktı işleri... Birden 50 yıl öncelerine gıtti belleğim. 1945"li yıllardı. izmir'in Buca"sında yatılı okul ögrencisıydım. 20 kadar arkadaş geldi başka okullardan. Erzincan 1939 depreminde kimsesiz kalmış gençlerdi... Onlara yabancılık çektırmemek ıçın karar aldık aramızda. Depremin ne olduğunu da bılemez \e kavrayamazdık. Tam alısacakları zaman, kim yaptı bilemem şimdi. tümüne aynı renk. aynı desen 'çulaki' kumaştan elbise diktirmışler: bahçeye çıktıklan zaman üzülüyor. ezıliyorlardı. Günlerce etkısinden kurtulamamıştım. Okulda onlar hep "Erzincan çocuklarT dıye anıldılar. ismet Paşa, Demirei ve Kral 3. Midas... Demirei karşımızdaydı, konuşuyordu, ben bunlan düşlerken. Acıyla kavrulmanın. sarsılmanın tüm çizgileri \ardı yüzünde. Bizler, içinde bulunduğumuz felaketın bü>üklüğünü onun yüzüne baktıkça daha iyi anlayabiliyorduk. "Dinar'ı, Türkhe'nin en güzel şehri \apaeagiz, yeniden kuracağız, işte, devlet tam kadro yanıında: yanndan tezi yok!... Dinaıiılar geçmiş, olsun!..." "Dinarlılar bu iş benim işim, \ine geleceğim, bu işi takip edeceğim«." diyordu Alkışladılar... "Hah!" dedim, alkışlar yerini buldu şimdi Ve ondan sonra da allak bullak olan beynimde her şey yerine oturdu. Çumhurbaşkanı Demirel'ı uğurlarken. benim gibi çok yanık vatandaşlardan bazılan koşup sanlmak, bağnna dayanıp ağlamak istediler. Bu sahneler aklıma 1939 Erzincan depremındeki yaşlı bir 1939 yılında meydana gelen Erzincan depreminde yaşlı bir'anayla o zamanın Cumhurbaşkanı ismet Paşa'nın birbirlerine sarılmış ünlü görüntüsü. anayla İsmet Paşa'nın birbirlerine sanlmış ünlü görüntüsünü getirdi. Dilerım, Cumhuriyet gazetesinin arşivi bu fotoğrafı 56 yıl sonra bir daha yayımlar da bu yazı vesilesiyle görmüş oluruz. Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu kanıtlayan olaylardan biri de M.Ö. 50'li yıllarda ve Dinar'da (Apameia) meydana gelen çok şiddetlı depremlerden sonra tamamen kaybolan şehn, çevreye, tüm Anadolu'ya vergiler salarak kısa zamanda Küçük Asya'nın 2. büyükşehrı haline getiren Kral 3. Midas'ın yaptıklandır. Şimdi, komşu çocuğu gözüyle baktıklan ve arkalannda "dağ" gibi gördükleri DemireFin Dınar'a Midas'lık yapaeağına inanarak acılannı hafifletme\e çalışıyorlardı... tlçeye -söz verdiği gibi- ikinci ve üçüncü gelişlennde ıse kımsede kuşku kalmamıştı. Demirel'in ardından o cünlerin başbakanı Tansu Çiller. ANAP lideri Mesut Yümaz, DSP liden Bülent Ecevit. CHP liden Deniz Baykal da geldıter. Politikacı gereginı yerine getirdikten sonra Ankara'ya, işlerinin başına döndüler! Baykal'ın, bir gece lütfedip Dinar'da kaldığını da sonradan duydum. Ama Ecevit kalsaydı daha bir sevinirdim. Gelmiş, gitmiş ve beni hiç sormamış. Özellikle araştırdım. Kimse "seni sorthT demedi. Oysa ki ben bunu beklerdim. Tam on dört \ ıl ona ve partiye ilçe başkanlığı yaptım. Hem şiir yoluyla da bir gönül bağımız \ar. 42 yıl bir ilçede sapmadan-sapıtmadan pani nöbeti tutmuş başka bir er olduğunu da sanmıvorum. Dinar'a "geçmiş olsun"a geldiğinde İsmet Sezgin'in beni sorduğunu. depremden etkilenip etkilenmedığımizı öğrenmek ıstediğıni. selam Biııalaraı çoğu 29 Ekim'e yetişecek Depremden sonra olağanüstü yar- dımiarbaşlamış, artan bir hızla aylar boyu sürmüştür. Başta Kızılay'ın sey- yar aşevleri Dinarlıya aylarca sıcak yemek vermiştır. l milyona yakın çe- şitli gıda paketi, bol ekrnek, 2000 so- ba, 18 bin parça giyim eşyası. 30 bin battaniye. 3 bin yatak. 15Ö0 piknik tü- pü. II00 uyku tulumu, 1400 ton kö- mür ve dünyanın birçok ülkesinden, yurdun her köşesinden, belediyeler- den vakıflardan, partilerden, özel yar- dım kuruluşlanndan çok büyûk yar- dımlarla donatılmıştır. Devlet. kira karşıhğı, hasar gören 4500'den çok kişiye ayda 7 milyon para yardımını sürdürmektedir. Ayn- ca hibe olarak. hasardurumlanna gö- re bina sahiplerine 75. 50.25'er mil- yon lira ödenmektedir. Hasta. yaşlı, sakat aile kesimlerine. vilayetin desteklediğı. "vatandaşıça- dırdan kurtanna" kampanyasıyla prefabrik evler yaptınlmış ve ihtiyaç durumuna göre 50 kadar dagıtılrmş- tır. Yeni bir Dinar için Deprem sonrası enkazlar Afet İş- leri. DSt, Karayoilan ve Köy Hiz- metleri tarafından kimsenin burnu kanamadan. hedeflenen zaman için- de kaldınlmıştır. Kriz masası hergün her saat görev başında kalmıştır. Yeni bir Dinar için ilgili tüm birim- Devtet, kira karştlığı hasar gören 4500'den çok kişiye ayda 7 milyon para yardımını sürdürüyor. ler. teknik eleman ve uzmanlarla bir- likte, programlı, sistemli bir şeklide çahşarak hasar tespitlerini yapmış- lardır. Arazi çalışmalan. zemin çalış- malanndan sonra deprem konutlan- nın yerlerinin planlanmasına ve ka- mulaştırmalara başlanmıştır. Di- nar'da 400 bin metrekareden çok, üs- tünde binalann da bulunduğu sahalar 750 milyar civannda bir parayla ka- mulaştırılmış, paralan hemen öden- miştir. Kamulaştırma fiyatlannda adaletsizlik gören mülk sahipleri, haklan için dava açmışlar \e davalar da sonuçlannı vermeye başlamıştır. Mahkeme haklt gördüklerine, bilirki- şi marifetiyle artırmalar yapmakta- dır. Dinar'ın yeniden yapılanması için ODTÜ. İTÜ. Boğaziçi gibi üni- versitelerin değerli profesörlerinden ve uzman mühendis kadrolanndan yararlanılmıştır. Bu üniversiteler ay- lardır Dinar ve hasar için olaganüstü bir çalışma yapmaktadır. Onanmlar onlann vereceği projelere göre yapı- lacaktır. Onanmlarda gecikme ol- muştur. Dinar için Yeniden Yapılan- ma ve Rehabilitasyon Projesi hazır- lanmış. 1995 rakamlanna göre ftah- mini) 17 rrilyon 234 milyar liranın harcanması uygun görülmüştür. Bu paranın yüzde 60'lık bölümü Avrupa Sosyal Fonu'ndan. yüzde 40'ı da ge- nel bütçeden karşılanmaktadır. Bu paradan şu ana kadar 4 trilyon 250 milyarı harcanmıştır. 27 Nisan 1996 günü Dinar'a gelen Cumhurbaşkanı Demirei, Başbakan Mesut Yümaz. Bayındırlık Bakanı Mehmet Keçeciler, köylerle birlikte 4200konut. 180işyeri. 1434ahır-sa- manlığın temelini atmışlardır. Mer- kezdeki 1630 konut, 180 işyerini 5 müteahhit firma almış, kısa sürede hazırlık ve işçi, eleman kadrosunu ta- mamlayıp işe başlamıştır Binalann yüzde 90'129 ekime kadar çevre dü- zenlemesiyle birlikte bitecek durum- dadır. Konutlar 4'er katlı, 2 oda, bir mutfak. banyo, tuvalet ve 1 salondan ibaret, net 70 metrekare kadardır. Ba- zı bölgelerde konutlann altı dükkân- dır ve üstü 3 katlıdır. Yapılan konut- lar kendi bölge ve çevrelerini süsle- meye başlamıştır. bıraktığını öğrendim de ne kadar sevindim. Anadolu ınsanı böyle; ufacık sevgiler, gelip geçerken aranmalar. hatın kırk yıl süren bir kahve örneğıni de aşıyor artık. Bana: 'Neden politîkayı bıraktın" diye soranlara çok şey söylemiştim de şairin şu iki dizesini okumayı unutmuştum: u liğramam bahçelerin semtine Ciilden >andım!" İşte böyle... Politikaya heveslenen iyi niyetli gençleredir bu şiir. Ben partiye girdiğimde tam 23 yaşındaydım ve yüreğim kuş gibi çırpınıyordu ... Ve... Sonra... Düştü... Kınldı... Şehir birden uyuz kediye döndü Depremin ikinci sabahıydı, artık bu işın bir rüya olmadığı belli oldu. Tanıdık tüm binalar yıkılmıştı. okullar yıkılmıştı, kamu binalan yıkılmıştı. camiler ve minareler >ıkılmıştı. Tanrı'nın günahkâr kullannın evlenne verdiği cezayı anlıyorduk da kendi evine verdiği cezayı anlayamıyorduk bir türlü... Ve...' Artık şehir teslim bayrağını çekmiş. depremden kalan ne varsa şehre el koyan Afet lşleri'ne "buyur!" demişti. Afet tşleri, Erzincan alışkanlığı içinde. disiplinle ve bir ameliyat ekibi hızıyla işe koyuldu. Önce tüm evleri, ekiplerle tek tek gezdiler. Hasar sınıflannı belirlediler. Gelen dev araçlarla şehrin yıkık tüm binalannı gece-gündüz demeden temizleyip. enkazı da ılçenin ne kadar boş yeri varsa. oraya doldurdular. Enkaz kalkınca, bizim o çok sevgıli ilçemiz. ne yalan söyleyelim "uyuz kedi"ye döndü birden! Bir başka şekilde de söylenebılirbu; hani. yıllaryılı hep saçlı ve sakallı görmeye alıştığımız bin, bir gün ansızın karşınıza sakalı kesik. saçı da sıfır numaraya vurulmuş olarak çıkarsa... İşte öyleydi. Sokaklardan geçenler bir yandan yutkunuyorlar, bir yandan acıyarak bakıyorlar. bir yandan "oh olsun!"'larla enkaz kaldımıalan sevrediyorlardı. Özellikle pazar günlen birtakım berduşlar. ellen ceplerinde, ağızlannda uçlu sigara, küme küme olup, sokak sokak geziyorlar, ev r yıkımı seyrediyorlardı. Zarar \ermesin diye ilçede yıkık binaların önünden köpekleri topluyorlar da sadistlen toplamıyorlardı. Deprem yeni bir sadıst türü yaratmıştı! Hep. Behçet Necati^l'in şu dizeleri aklıma geldi o zamanlar: "İşi olmavan adamın biri / Bir pazar günü / „ Aslanlan görmeve parka gitti". Fare sendromu Halk, ilk günler kaçtığı şehre, eşyalannı kurtarmak ve durumu gözlemek için gündüzleri gelmeye başladı. Evlerden eşya çıkanp kurtarmanın daıre başına fiyatı 100 milyonu buldu birden. Bir örnek olsun diye yazıyorum: Aılemıze ait 9 dairenın eşyasının bosaltılması için (naklıye bize ait) Istanbul'da bir fırma tam 1 milyar lıra istedi bızden. Zaten hep pahalı bir şehir olan Dinar'da her şeyin fiyatı birden arttı. En kötü, tek katlı gecekondumsu evlere kışın şiddetinden. çadırdan kaçmak için aylık 10 milyon kira verenler oldu. Depremden önce bedava \erilse oturulmayacak e\ımsi e\lerdi. Evlerden boşaltılan eşyalann da nereye koyulacağı problem oldu. Zaten. depremle birlikte. kıyıda kuytuda yaşayan keyifti fareler de sokaklara dökülmüştü. Depremden kalan eşyayı farelerin haklayacağı endişesı şehirde günlerce ciddi bir sorun olarak tartışıldı durdu. Binlerce bına yıkılmıştı. Hemen sorumlu aranmaya başlandı. Kamu binalan müteahhitlerine "Vicdansızlar, alçaklar!»** sözcüklen yağdınlıyordu. Suç yalnız onlarda mıydı? Suç yeri yalnız Dinar mtydı? ODTÜ'nün hocalan şunu söyledıler. "Bu şiddette ve biraz da fazlasmda deprem kuşağı üstiinde bulunan biitün şehirierimizin uğrayacağı akıbet bundan pek farklı değildir..." Artık sabahlan çadırlarda uyanıyorlardı. Bir akıl almaz şaşkınhk içindeydiler. Çocuklar işin dalgasındaydı biraz... Çadır kenti de neşeli yapmaya çalışıyor. çevresinde koşturuyorlar, top falan oynuyorlardı. Anneleri. evlerinin eşyalannın bir bölümünü bazı yerlere kilitledikten sonra. günlük kap-kacak ihtiyaçlannı çadıra getirmişti. Tuvalet en büyük sorundu ve ilçede hiçbir mağaza lazımlık satmıyordu. Bu ış, çocuklar için bir sorun değildi: Çıkanp 'tiydiriyorlar' ya da egıhp .... Peki ya kocaman adamlar, kadınlar bu ışı nerede, nasıl yapsınlardı?.. Köylerdeki durumu bilenler hemen hasır, eski haba gibi şeylerle hücre benzeri yerler çevirdiler... Çadır sakinleri en çok da tuvalete kavuşmanın sevincini yaşadılar bu buluştan sonra... Kendilerini daha ziyade. gece saatlerine ayarlayan çadır sakinlerinın. ellerinde mav i ya da beyaz plastik 1.5 litrelik su kaplanyia hızlı-hızlı tuvalete gidişleri çok normal da\ranışlardan olmaya başlamıştı artık. Yarıti: Deprem kimlere yaradı ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILIVIAZŞÎPAL Elk göstergeler, yükseköğrenînılilere mi veriliyor? Soru:B\r kamu bankasında sözleşmeli ve sigı.ı talı olarak çalış- maktay ken. bizi Emekli Sandığı kapsamına aldılar. Sigor- ta ve Emekli Sandığf nda geçen çalışma sürelerimin top- lamı 21 yıl 1 aydır. Görev ayhğımı. 4 derece 1. kademe- den a\lık alıyordum. Kısa bir süre önce emekli oldum. Bana ödenen emekli aylığı ile ikramiyemin hesabında ek göstergemin göz önüne alınmadığını öğrendim. O\ sa, söz- leşmeli bir arkadaşım 4. dereceden emeki< oldu ve aylığı ile ikramivesini 800 ek gösterge üzerinden ödediler. Bana neden ek gösterge verilmedi. Arkadaşım yüksekokul me- zunu ben ise lise mezunu> um. Sorum: Ek göstergeler. yük- seköğrenimlilere mi verili\or? ' ise mezunlarına da veri- liyorsa. a> lığım ve ikramhem ne olacak? H.B. YANIT: 29 Ocak 1990 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan. "Ka- mu İktisadi Teşebbüslen Personel Rejiminin Düzenlenmesi"ne iliş- kin 399 sayılı Yasa Hükmünde Kararname'nin 12. maddesi uyann- ca: "Sözleşmeli statüde istihdam edilecek personel. 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'na tabidir." Aynı kararnamenin "aylık ve ücretlerle" ilgili 25. maddesine gö- re, sizin konumunuzda olan personel. "aylık \e özlük haklan bakı- mından 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu hükümlerıne tabidir." 11 Nisan 19% günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 418 sayüı Ya- sa Hükmünde Kararname ile, De\let Memurlan Yasası kapsamında çalışan personele, "hizmet sınıflan itıbarıyla unvan ve>a avlık alı- nan derecelere göre" belirlenen ek göstergeler yeniden düzenlenmış- tir. Bu düzenlemede, Genel Idare Hizmetleri Sınıfı'nda görev yapan memurlann öğrenim durumlanna ve aylık aldıklan derecelere göre. 1995 ve onu izleyen yıllar için, ek gösterge tablosu şöyle belirlen- mıştir: Genel İdare Hizmetleri Öğrenim Durumuna Göre Ek Aylık Derecesi 1. Derece 2. Derece 3. Derece 4. Derece Yüksekokul 2.200 1.600 1.100 800 Sınıfı Göstergeler Diğerleri 1.500 1.100 800 650 4. dereceden aylık alan lise, ortaokul ya da ilkokul çıkışlılara, 650 ek gösterge uygulanmaktadır. Hesaplamamıza göre, Genel Idare Hiz- metleri Sınıff ndan 21 yıl 1 ay görev yaptıktan sonra, 4. derece 1. ka- demeden emekli olan birortaöğrenimlı bir memurun alması gereken emekli aylığı. 19 milyon 679 bin 600 lira (bu aylık ait sınır aylığı- dır). emekli ikramıyesi 568 milyon 265 bin 250 liradır. Ek göstergeler yanlızca yüksekögrenım görenlere değil. orta ve il- köğrenim görenlere de verilmektedir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Dil Denneği Ödülleri... - Dil Bayramı'nın bir özellıği de Dil Derneği'nın dü- zenlediği Ömer Asım Aksoy ödül törenıydı. Dil Der- neğı Başkanı Şerafettin Turan, bunu şöyle açıkla- dı: "Bugün aynı zamanda bir ödül törenimız var; anımsayacaksınız, Türk Dil Kurumu (TDK) 1955'ten başlayarak Türkçeyi, özleşen, gelışen Türkçeyi en iyi kullanan bilım ve yazın yapıtlanna ve yazarlara, bı- lim adamlarına ödül vermeye başlamıştı. 1955'ten 1982'ye değin geçen yıliarda 117yapıt ve bilim ada- mı ileyazanmız, sanatçımız bu ödülleri kazanmışlar- dı. Dil Kurumu devletleştıhldikten sonra, birçok alan- larda olduğu gibi derin bir uykuya dalmışken, ödü- lün tüm paralarını başka yerlere sarfetme gereğini duydularki, amaç özleştırme değıl Osmanlıcaya dö- nüştü onlara göre. Ama, derneğimiz kuruldukian sonra, kimi sayın üyelerimizin katkılarıyla bu ödülü canlandırmaya çalıştık. 1992'deılkönce, DİIDerne- ği Mahmut Karaveli Ûdülü 'nü açtık. Yazın ve bilim alanında bir ödüldü bu. Sayın Karaveli 'nin parasal katkısıyla düzenlenmişti. Ama neyazıkkı, seçiciku- rul, o yıl ödü'e değer biryapıt bulamadı. Ve bu ödü- lü destekleyip sürdürme olanağı da kalmadı. 7994'fe, ünlü şaırımiz ve Türkçeyi ses bayrağı ola- rak niteleyen Fazıl Hüsnü Dağlarca 'nın önerisıyle 'Dıl Devnmi Yolunda Adımlar' adlı yeni bir ödül aç- tık. Burada, bâşvurularumduğumuzdüzeyde olma- dı. Ama, yaşamını Türk dilinin özleşmesine, gelişme- sıne ve savunmasına adamış hepımızın ustası Omer Asım Aksoy 'un aramızdan ayrılışından sonra, sev- gili oğullarının önerileri ye katkılarıyla geçen yıldan başlayarak Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü yürürlüğe koymuş bulunuyoruz. Geçen yıl, roman dalında açılan bu ödülü Neca- ti Cumalı arkadaşımız 'Viran Dağlar' adlı yapıtıyla ka- zanmıştı. Bu yıl öykü dalında açılan ödüle, 11 öykü- cü başvurdu ve seçıci kurulumuz oybırliğiyie Sayın Erhan Bener'/n 'Günbatımı Öyküleri'n/ ödüle değer buldu. 51. sanatyılını kutlayan Bener'ı bu ödülden dolayı birkez daha kutluyoruz. Ve sizi daha fazla tut- mamak, terletmemek, sabnnızı hep tüketmemek için sevgilenmizle saygılarımızla yeniden hoşgeldi- niz diyor, bayramımızın hepinıze kutlu olması ve ge- lecek aydın günlerde daha genış olanaklarla, daha büyük coşkular ıçerisınde bayramımızı kutlamamız dileğiyle saygılar sunuyorum." (Uzun alkışlar). Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Öykü Ödülü yanş- masının seçici kurul üyeleri şu kişılerden oluşuypr- du: Prof. Dr. Tahsin Yücel, Konur Ertop, Emin Öz- demir, Şemsettin Ünlü ile seçıci kurul başkanı Prof. Suat Aksoy. Sunucular Pınar Göksan Aker ile eşi Fatih Aker bu bayram ızlencesıne hazırlıkh gelmış- lerdi. Fatıh Aker, seçici kurul üyelerinden Tahsin Yü- cel'in "Dil Devrımı" adlı yapıtından bir bölümü, dın- leyicilere okudu. Tahsin Yücel, bunda şöyle diyordu: "Çağdaş dilbılımcilerin hıçbıri canlı bir varlık ola- rak tanımlamamaktadırdılı. Bir dıl ıçın canlılıktan söz edilebilirse, kullanılmakta, konuşulmakta olan anla- mında söz edılebilir ancak. Böyle bir yaşam, solu- num ve sındirim organları gerektırmez. Türkçe ya- şayan bir dilse, kendisinı her gun yenilediğimız için değildir bu. Latınce, günün birınde ölü bir dü dvru- muna düştüyse, kökleri kuruduğu ya da bırdSdbırâ yüreği duruverdiği için düşmemıştır. Türkçenın ya- şaması da, Latincenın ölmesi de doğal nedenlerte değil, toplumsal, dilbilimsel nedenlerle açıklanabi- lir ancak..." Daha sonra ödül törenıne geçildi. Sunucular, ödü- lü almak üzere Erhan Bener'ı, ödülü vermek üzere de Şerafettin Turan ile birlikte, Ömer Asım Aksoy'un oğlu Prof. Suat Aksoy'u çağırdılar. Prof. Şerafettin Turan şöyle dedi: "Efendim, Bener'ı tanıtmaya gerek yok; yapıtla- rıyla, kişiliğıyle ve savaşımıyla Türk kamuoyuna mal olmuş bir aydınımız, bir devrımcımiz, bir sevgıli dil- severimiz. Bu yıl 'Bener yilı' olacak gibi görünüyor. Dil Derneği olarak Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü ve- hrken, kurumda gözetilen ana ılkelere bağlı kaldık. ikı ana ilkemız vardı bunu verirken: 1- Seçılen dal- da özgün bir yapıt olması, 2- Özleşen, gelışen ve zenginleşen Türkçeyi, anlatımıyla, sözcükleriyle en iyiyansıtan biranlatımla kaleme alınmış olması; o ne- denle Sayın Bener, bu yıl bu ödüle oybırliğiyie layık gorüldü; kendisini bir kez daha kutluyoruz. Ve çalış- malarının bundan sonra daha verimlı olması, biz okuyuculara zevkle okuyacağımz yeni yeni yapıtlar vermesini diliyoruz." (Alkışlar). Şerafettin Turan, Erhan Bener'e, Dil Derneği ödül plaketini verirken Suat Aksoy da Erhan Bener'e 40 milyon liralık çekı sundu. Ayrıca Bener'e, Dil Derne- ği Başkanı ile seçıci kurul başkanınca ımzalanan bir yazılı belge sunuldu. Prof. Suat Aksoy da yaptığı kısa konuşmada şun- ları söyledi: "Efendim, ben de 'Günbatımı Öyküleri'n/ büyük bir zevkle okudum. Okumayanınız varsa, size de salık verınm. Erhan Bey'ın eski bir okuyucusuydum. Bu ödülü kazandığından dolayı da çok sevinç duydum. Kendilerini yürekten kutluyor, başarılarının sürekl! olmasını diliyorum." (Alkışlar). BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 1 2 3 4 5 6 7 8 9 5 6 7 8 91 SOLDAN SAĞA: 1/ Marmara Denı- zı'nde bir ada. 2/ Gereğınden çok yemek yiyen. . Bir ışıın a>rışmasın- dan kaynaklanan . ışınımlar kümesı. 3/ Bir deniz yosu- 5 nu. 4/ Üstü açık boru... En kısa za- " man süresı. 5/ j iJtanma duvgu- su... Gümüşün 8 simgesı...Osmanlı g devletinın, Kuzey Afhka'dakı son topraklan- nı da yitirdiği antlaşmanın ^ adı. 6/İnsanlann maddeye davanan gereksinımlerını 2 karşılamak ıçın yapılan ış. 3 7/ Bir eksenin döndürdüğü 4 tekerlek bıçımındekı ma- c kine parçası... Bir tarım aracı. 8/ Müstahkem yer... ° Bıretkınlığıngeçıcıoİarak 7 durdurulduğu süre. 9/ Ser- g gen...Şıddethacı\estkın- „ tı. , YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Nâzun Hikmet'ın aynı adlı yapıtından. Başar Sabuncu'nuri sınemaya aktardıgı film... Hastalık. dert. 2/ Yünden dövü- lerek yapılan kalın ve kaba kumaş... Dadaizm akımının ku- rucusu olan "Tristan" önadlı Rumen asıllı FranMz yazarh 3/ Japonlar'a özgü bir tür güreş... Bir yüzey ölçüsü bırımıi 4/ Asya'da bir ülke. 5/ Kavrulmuş ce\ iz ya da bademle ka-* rameladan yapılmış şekerleme... Bir nota. 6/ Düşüncesizcç her işe atılan... Kuru soğuk. 7/ Ensız... Japon halk türküle» nnevenlenad. 8/tçkiye düşkün kımse . Budala. saf. 9/TerJ üzerine gıyılen iç çamaşın. ' B A T T S K A F • U ıM A C 1 •N O T L A | A N K A R A G | A R D U V A Z A T T •1 R A • R O K A •A T O M i R T •A D A •M •A D A A •S U A K O N: V, | Yl l j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle