Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3»YFA CUMHURİYET 3 EKİM 1996 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Dinar'daçadıryaşamı başladı1 .... tanıdıktüm binalaryıkılmıştı. Okullaryıkılmıştı, kamu
| binaları, camiler ve minareleryıkılmıştı. Tanrı'nın
3İ günahkâr kullarının evlerine verdiği cezayı anlıyorduk da
kendi evine verdiği cezayı anlayamıyorduk bir türlü...-2
NLDRET Gl'RCAN
Yıtık şehnn sokak ve nevdanlannı bir haber
doaştı: "Cumhurbaşkanı geliyor!..™
Dıyduın. gıdevim mi dıve düşündüm. Bu ölmüş
şeire k msenn can katıcağını kabul edemezdim.
"T^seUr hep o alıştığımız, bakttğımız
sckcuklerin biraraya gelmesiyle venliyordu.
Demirei gelecekti ve halk şaşkınlıktan -belki de-
Demirel'ı alkışlayacaktı. Ben bunu görüp
du/acaktım; sonra Demirel'e dönüp. '•Sizbizim
Diıarlılara bakmayın lütfen. onlar ağlanacak
güade sizi alkjşlıyorlar. Depremden bu yana
maalesef hepimiz delirdik!" dıyecektim.
Arna sonra karar \erdim \e gittim. Tüm insanlar
oradaydı. Demirei geldı. alkışladılar!.. Kalabalığa
dogru şöyle bir baktım: uykusuzluk gözlerimi
kaMirmuştu. bevnim bir başkasının beyni gibi
yabancıydı... Csteiik tum o kalabalık da bana
yabancıydı. Ne ben onları tanıyordum. ne de
onlar beni tanıdılar Se\indim \e u
Oh,dedim;
ben, demek ki Dinar'da değilim..."
Erzincan çocuklarını düşündüm
Ortaokul, lise çağında gençler geçıyorlardı
önûmden. Geçmiyor, hızlı hızlı gidiyor.
koşuyorlardı belkı de. Ellerinde kazma-kürek,
kanca gibi aletler vardı. Kan ter içindeydiler...
Aniadım. evlenn altında inleyen ınsanlan
kurtarmaktı işleri...
Birden 50 yıl öncelerine gıtti belleğim. 1945"li
yıllardı. izmir'in Buca"sında yatılı okul
ögrencisıydım. 20 kadar arkadaş geldi başka
okullardan. Erzincan 1939 depreminde kimsesiz
kalmış gençlerdi... Onlara yabancılık
çektırmemek ıçın karar aldık aramızda. Depremin
ne olduğunu da bılemez \e kavrayamazdık.
Tam alısacakları zaman, kim yaptı bilemem
şimdi. tümüne aynı renk. aynı desen 'çulaki'
kumaştan elbise diktirmışler: bahçeye çıktıklan
zaman üzülüyor. ezıliyorlardı. Günlerce
etkısinden kurtulamamıştım. Okulda onlar hep
"Erzincan çocuklarT dıye anıldılar.
ismet Paşa, Demirei
ve Kral 3. Midas...
Demirei karşımızdaydı, konuşuyordu, ben bunlan
düşlerken.
Acıyla kavrulmanın. sarsılmanın tüm çizgileri
\ardı yüzünde. Bizler, içinde bulunduğumuz
felaketın bü>üklüğünü onun yüzüne baktıkça
daha iyi anlayabiliyorduk.
"Dinar'ı, Türkhe'nin en güzel şehri \apaeagiz,
yeniden kuracağız, işte, devlet tam kadro
yanıında: yanndan tezi yok!... Dinaıiılar geçmiş,
olsun!..." "Dinarlılar bu iş benim işim, \ine
geleceğim, bu işi takip edeceğim«." diyordu
Alkışladılar... "Hah!" dedim, alkışlar yerini
buldu şimdi
Ve ondan sonra da allak bullak olan beynimde
her şey yerine oturdu.
Çumhurbaşkanı Demirel'ı uğurlarken. benim gibi
çok yanık vatandaşlardan bazılan koşup sanlmak,
bağnna dayanıp ağlamak istediler. Bu sahneler
aklıma 1939 Erzincan depremındeki yaşlı bir
1939 yılında meydana gelen Erzincan depreminde yaşlı bir'anayla o zamanın
Cumhurbaşkanı ismet Paşa'nın birbirlerine sarılmış ünlü görüntüsü.
anayla İsmet Paşa'nın birbirlerine sanlmış ünlü
görüntüsünü getirdi. Dilerım, Cumhuriyet
gazetesinin arşivi bu fotoğrafı 56 yıl sonra bir
daha yayımlar da bu yazı vesilesiyle görmüş
oluruz. Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu
kanıtlayan olaylardan biri de M.Ö. 50'li yıllarda
ve Dinar'da (Apameia) meydana gelen çok
şiddetlı depremlerden sonra tamamen kaybolan
şehn, çevreye, tüm Anadolu'ya vergiler salarak
kısa zamanda Küçük Asya'nın 2. büyükşehrı
haline getiren Kral 3. Midas'ın yaptıklandır.
Şimdi, komşu çocuğu gözüyle baktıklan ve
arkalannda "dağ" gibi gördükleri DemireFin
Dınar'a Midas'lık yapaeağına inanarak acılannı
hafifletme\e çalışıyorlardı... tlçeye -söz verdiği
gibi- ikinci ve üçüncü gelişlennde ıse kımsede
kuşku kalmamıştı.
Demirel'in ardından o cünlerin başbakanı Tansu
Çiller. ANAP lideri Mesut Yümaz, DSP liden
Bülent Ecevit. CHP liden Deniz Baykal da
geldıter. Politikacı gereginı yerine getirdikten
sonra Ankara'ya, işlerinin başına döndüler!
Baykal'ın, bir gece lütfedip Dinar'da kaldığını da
sonradan duydum. Ama Ecevit kalsaydı daha bir
sevinirdim. Gelmiş, gitmiş ve beni hiç sormamış.
Özellikle araştırdım. Kimse "seni sorthT demedi.
Oysa ki ben bunu beklerdim. Tam on dört \ ıl ona
ve partiye ilçe başkanlığı yaptım. Hem şiir
yoluyla da bir gönül bağımız \ar. 42 yıl bir ilçede
sapmadan-sapıtmadan pani nöbeti tutmuş başka
bir er olduğunu da sanmıvorum.
Dinar'a "geçmiş olsun"a geldiğinde İsmet
Sezgin'in beni sorduğunu. depremden etkilenip
etkilenmedığımizı öğrenmek ıstediğıni. selam
Biııalaraı çoğu 29 Ekim'e yetişecek
Depremden sonra olağanüstü yar-
dımiarbaşlamış, artan bir hızla aylar
boyu sürmüştür. Başta Kızılay'ın sey-
yar aşevleri Dinarlıya aylarca sıcak
yemek vermiştır. l milyona yakın çe-
şitli gıda paketi, bol ekrnek, 2000 so-
ba, 18 bin parça giyim eşyası. 30 bin
battaniye. 3 bin yatak. 15Ö0 piknik tü-
pü. II00 uyku tulumu, 1400 ton kö-
mür ve dünyanın birçok ülkesinden,
yurdun her köşesinden, belediyeler-
den vakıflardan, partilerden, özel yar-
dım kuruluşlanndan çok büyûk yar-
dımlarla donatılmıştır.
Devlet. kira karşıhğı, hasar gören
4500'den çok kişiye ayda 7 milyon
para yardımını sürdürmektedir. Ayn-
ca hibe olarak. hasardurumlanna gö-
re bina sahiplerine 75. 50.25'er mil-
yon lira ödenmektedir.
Hasta. yaşlı, sakat aile kesimlerine.
vilayetin desteklediğı. "vatandaşıça-
dırdan kurtanna" kampanyasıyla
prefabrik evler yaptınlmış ve ihtiyaç
durumuna göre 50 kadar dagıtılrmş-
tır.
Yeni bir Dinar için
Deprem sonrası enkazlar Afet İş-
leri. DSt, Karayoilan ve Köy Hiz-
metleri tarafından kimsenin burnu
kanamadan. hedeflenen zaman için-
de kaldınlmıştır. Kriz masası hergün
her saat görev başında kalmıştır.
Yeni bir Dinar için ilgili tüm birim-
Devtet, kira karştlığı hasar gören 4500'den çok kişiye ayda 7
milyon para yardımını sürdürüyor.
ler. teknik eleman ve uzmanlarla bir-
likte, programlı, sistemli bir şeklide
çahşarak hasar tespitlerini yapmış-
lardır. Arazi çalışmalan. zemin çalış-
malanndan sonra deprem konutlan-
nın yerlerinin planlanmasına ve ka-
mulaştırmalara başlanmıştır. Di-
nar'da 400 bin metrekareden çok, üs-
tünde binalann da bulunduğu sahalar
750 milyar civannda bir parayla ka-
mulaştırılmış, paralan hemen öden-
miştir. Kamulaştırma fiyatlannda
adaletsizlik gören mülk sahipleri,
haklan için dava açmışlar \e davalar
da sonuçlannı vermeye başlamıştır.
Mahkeme haklt gördüklerine, bilirki-
şi marifetiyle artırmalar yapmakta-
dır. Dinar'ın yeniden yapılanması
için ODTÜ. İTÜ. Boğaziçi gibi üni-
versitelerin değerli profesörlerinden
ve uzman mühendis kadrolanndan
yararlanılmıştır. Bu üniversiteler ay-
lardır Dinar ve hasar için olaganüstü
bir çalışma yapmaktadır. Onanmlar
onlann vereceği projelere göre yapı-
lacaktır. Onanmlarda gecikme ol-
muştur. Dinar için Yeniden Yapılan-
ma ve Rehabilitasyon Projesi hazır-
lanmış. 1995 rakamlanna göre ftah-
mini) 17 rrilyon 234 milyar liranın
harcanması uygun görülmüştür. Bu
paranın yüzde 60'lık bölümü Avrupa
Sosyal Fonu'ndan. yüzde 40'ı da ge-
nel bütçeden karşılanmaktadır. Bu
paradan şu ana kadar 4 trilyon 250
milyarı harcanmıştır.
27 Nisan 1996 günü Dinar'a gelen
Cumhurbaşkanı Demirei, Başbakan
Mesut Yümaz. Bayındırlık Bakanı
Mehmet Keçeciler, köylerle birlikte
4200konut. 180işyeri. 1434ahır-sa-
manlığın temelini atmışlardır. Mer-
kezdeki 1630 konut, 180 işyerini 5
müteahhit firma almış, kısa sürede
hazırlık ve işçi, eleman kadrosunu ta-
mamlayıp işe başlamıştır Binalann
yüzde 90'129 ekime kadar çevre dü-
zenlemesiyle birlikte bitecek durum-
dadır. Konutlar 4'er katlı, 2 oda, bir
mutfak. banyo, tuvalet ve 1 salondan
ibaret, net 70 metrekare kadardır. Ba-
zı bölgelerde konutlann altı dükkân-
dır ve üstü 3 katlıdır. Yapılan konut-
lar kendi bölge ve çevrelerini süsle-
meye başlamıştır.
bıraktığını öğrendim de ne kadar sevindim.
Anadolu ınsanı böyle; ufacık sevgiler, gelip
geçerken aranmalar. hatın kırk yıl süren bir kahve
örneğıni de aşıyor artık.
Bana: 'Neden politîkayı bıraktın" diye soranlara
çok şey söylemiştim de şairin şu iki dizesini
okumayı unutmuştum:
u
liğramam bahçelerin semtine
Ciilden >andım!"
İşte böyle... Politikaya heveslenen iyi niyetli
gençleredir bu şiir.
Ben partiye girdiğimde tam 23 yaşındaydım ve
yüreğim kuş gibi çırpınıyordu ... Ve... Sonra...
Düştü... Kınldı...
Şehir birden uyuz kediye döndü
Depremin ikinci sabahıydı, artık bu işın bir rüya
olmadığı belli oldu. Tanıdık tüm binalar
yıkılmıştı. okullar yıkılmıştı, kamu binalan
yıkılmıştı. camiler ve minareler >ıkılmıştı.
Tanrı'nın günahkâr kullannın evlenne verdiği
cezayı anlıyorduk da kendi evine verdiği cezayı
anlayamıyorduk bir türlü...
Ve...'
Artık şehir teslim bayrağını çekmiş. depremden
kalan ne varsa şehre el koyan Afet lşleri'ne
"buyur!" demişti.
Afet tşleri, Erzincan alışkanlığı içinde. disiplinle
ve bir ameliyat ekibi hızıyla işe koyuldu.
Önce tüm evleri, ekiplerle tek tek gezdiler. Hasar
sınıflannı belirlediler. Gelen dev araçlarla şehrin
yıkık tüm binalannı gece-gündüz demeden
temizleyip. enkazı da ılçenin ne kadar boş yeri
varsa. oraya doldurdular. Enkaz kalkınca, bizim o
çok sevgıli ilçemiz. ne yalan söyleyelim "uyuz
kedi"ye döndü birden! Bir başka şekilde de
söylenebılirbu; hani. yıllaryılı hep saçlı ve
sakallı görmeye alıştığımız bin, bir gün ansızın
karşınıza sakalı kesik. saçı da sıfır numaraya
vurulmuş olarak çıkarsa... İşte öyleydi.
Sokaklardan geçenler bir yandan yutkunuyorlar,
bir yandan acıyarak bakıyorlar. bir yandan "oh
olsun!"'larla enkaz kaldımıalan sevrediyorlardı.
Özellikle pazar günlen birtakım berduşlar. ellen
ceplerinde, ağızlannda uçlu sigara, küme küme
olup, sokak sokak geziyorlar, ev
r
yıkımı
seyrediyorlardı. Zarar \ermesin diye ilçede yıkık
binaların önünden köpekleri topluyorlar da
sadistlen toplamıyorlardı. Deprem yeni bir sadıst
türü yaratmıştı!
Hep. Behçet Necati^l'in şu dizeleri aklıma geldi
o zamanlar:
"İşi olmavan adamın biri / Bir pazar günü / „
Aslanlan görmeve parka gitti".
Fare sendromu
Halk, ilk günler kaçtığı şehre, eşyalannı
kurtarmak ve durumu gözlemek için gündüzleri
gelmeye başladı. Evlerden eşya çıkanp
kurtarmanın daıre başına fiyatı 100 milyonu
buldu birden. Bir örnek olsun diye yazıyorum:
Aılemıze ait 9 dairenın eşyasının bosaltılması
için (naklıye bize ait) Istanbul'da bir fırma tam 1
milyar lıra istedi bızden. Zaten hep pahalı bir
şehir olan Dinar'da her şeyin fiyatı birden arttı.
En kötü, tek katlı gecekondumsu evlere kışın
şiddetinden. çadırdan kaçmak için aylık 10
milyon kira verenler oldu. Depremden önce
bedava \erilse oturulmayacak e\ımsi e\lerdi.
Evlerden boşaltılan eşyalann da nereye
koyulacağı problem oldu.
Zaten. depremle birlikte. kıyıda kuytuda yaşayan
keyifti fareler de sokaklara dökülmüştü.
Depremden kalan eşyayı farelerin haklayacağı
endişesı şehirde günlerce ciddi bir sorun olarak
tartışıldı durdu.
Binlerce bına yıkılmıştı. Hemen sorumlu
aranmaya başlandı.
Kamu binalan müteahhitlerine "Vicdansızlar,
alçaklar!»** sözcüklen yağdınlıyordu. Suç yalnız
onlarda mıydı? Suç yeri yalnız Dinar mtydı?
ODTÜ'nün hocalan şunu söyledıler. "Bu şiddette
ve biraz da fazlasmda deprem kuşağı üstiinde
bulunan biitün şehirierimizin uğrayacağı akıbet
bundan pek farklı değildir..."
Artık sabahlan çadırlarda uyanıyorlardı. Bir akıl
almaz şaşkınhk içindeydiler. Çocuklar işin
dalgasındaydı biraz... Çadır kenti de neşeli
yapmaya çalışıyor. çevresinde koşturuyorlar, top
falan oynuyorlardı. Anneleri. evlerinin
eşyalannın bir bölümünü bazı yerlere
kilitledikten sonra. günlük kap-kacak ihtiyaçlannı
çadıra getirmişti. Tuvalet en büyük sorundu ve
ilçede hiçbir mağaza lazımlık satmıyordu. Bu ış,
çocuklar için bir sorun değildi: Çıkanp
'tiydiriyorlar' ya da egıhp .... Peki ya kocaman
adamlar, kadınlar bu ışı nerede, nasıl
yapsınlardı?.. Köylerdeki durumu bilenler hemen
hasır, eski haba gibi şeylerle hücre benzeri yerler
çevirdiler... Çadır sakinleri en çok da tuvalete
kavuşmanın sevincini yaşadılar bu buluştan
sonra... Kendilerini daha ziyade. gece saatlerine
ayarlayan çadır sakinlerinın. ellerinde mav i ya da
beyaz plastik 1.5 litrelik su kaplanyia hızlı-hızlı
tuvalete gidişleri çok normal da\ranışlardan
olmaya başlamıştı artık.
Yarıti: Deprem kimlere yaradı
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILIVIAZŞÎPAL
Elk göstergeler, yükseköğrenînılilere mi veriliyor?
Soru:B\r kamu bankasında sözleşmeli ve sigı.ı talı olarak çalış-
maktay ken. bizi Emekli Sandığı kapsamına aldılar. Sigor-
ta ve Emekli Sandığf nda geçen çalışma sürelerimin top-
lamı 21 yıl 1 aydır. Görev ayhğımı. 4 derece 1. kademe-
den a\lık alıyordum. Kısa bir süre önce emekli oldum.
Bana ödenen emekli aylığı ile ikramiyemin hesabında ek
göstergemin göz önüne alınmadığını öğrendim. O\ sa, söz-
leşmeli bir arkadaşım 4. dereceden emeki< oldu ve aylığı
ile ikramivesini 800 ek gösterge üzerinden ödediler. Bana
neden ek gösterge verilmedi. Arkadaşım yüksekokul me-
zunu ben ise lise mezunu> um. Sorum: Ek göstergeler. yük-
seköğrenimlilere mi verili\or? ' ise mezunlarına da veri-
liyorsa. a> lığım ve ikramhem ne olacak? H.B.
YANIT: 29 Ocak 1990 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan. "Ka-
mu İktisadi Teşebbüslen Personel Rejiminin Düzenlenmesi"ne iliş-
kin 399 sayılı Yasa Hükmünde Kararname'nin 12. maddesi uyann-
ca:
"Sözleşmeli statüde istihdam edilecek personel. 5434 sayılı T.C.
Emekli Sandığı Kanunu'na tabidir."
Aynı kararnamenin "aylık ve ücretlerle" ilgili 25. maddesine gö-
re, sizin konumunuzda olan personel. "aylık \e özlük haklan bakı-
mından 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu hükümlerıne tabidir."
11 Nisan 19% günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 418 sayüı Ya-
sa Hükmünde Kararname ile, De\let Memurlan Yasası kapsamında
çalışan personele, "hizmet sınıflan itıbarıyla unvan ve>a avlık alı-
nan derecelere göre" belirlenen ek göstergeler yeniden düzenlenmış-
tir.
Bu düzenlemede, Genel Idare Hizmetleri Sınıfı'nda görev yapan
memurlann öğrenim durumlanna ve aylık aldıklan derecelere göre.
1995 ve onu izleyen yıllar için, ek gösterge tablosu şöyle belirlen-
mıştir:
Genel İdare Hizmetleri
Öğrenim Durumuna Göre Ek
Aylık Derecesi
1. Derece
2. Derece
3. Derece
4. Derece
Yüksekokul
2.200
1.600
1.100
800
Sınıfı
Göstergeler
Diğerleri
1.500
1.100
800
650
4. dereceden aylık alan lise, ortaokul ya da ilkokul çıkışlılara, 650
ek gösterge uygulanmaktadır. Hesaplamamıza göre, Genel Idare Hiz-
metleri Sınıff ndan 21 yıl 1 ay görev yaptıktan sonra, 4. derece 1. ka-
demeden emekli olan birortaöğrenimlı bir memurun alması gereken
emekli aylığı. 19 milyon 679 bin 600 lira (bu aylık ait sınır aylığı-
dır). emekli ikramıyesi 568 milyon 265 bin 250 liradır.
Ek göstergeler yanlızca yüksekögrenım görenlere değil. orta ve il-
köğrenim görenlere de verilmektedir.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Dil Denneği Ödülleri... -
Dil Bayramı'nın bir özellıği de Dil Derneği'nın dü-
zenlediği Ömer Asım Aksoy ödül törenıydı. Dil Der-
neğı Başkanı Şerafettin Turan, bunu şöyle açıkla-
dı:
"Bugün aynı zamanda bir ödül törenimız var;
anımsayacaksınız, Türk Dil Kurumu (TDK) 1955'ten
başlayarak Türkçeyi, özleşen, gelışen Türkçeyi en iyi
kullanan bilım ve yazın yapıtlanna ve yazarlara, bı-
lim adamlarına ödül vermeye başlamıştı. 1955'ten
1982'ye değin geçen yıliarda 117yapıt ve bilim ada-
mı ileyazanmız, sanatçımız bu ödülleri kazanmışlar-
dı.
Dil Kurumu devletleştıhldikten sonra, birçok alan-
larda olduğu gibi derin bir uykuya dalmışken, ödü-
lün tüm paralarını başka yerlere sarfetme gereğini
duydularki, amaç özleştırme değıl Osmanlıcaya dö-
nüştü onlara göre. Ama, derneğimiz kuruldukian
sonra, kimi sayın üyelerimizin katkılarıyla bu ödülü
canlandırmaya çalıştık. 1992'deılkönce, DİIDerne-
ği Mahmut Karaveli Ûdülü 'nü açtık. Yazın ve bilim
alanında bir ödüldü bu. Sayın Karaveli 'nin parasal
katkısıyla düzenlenmişti. Ama neyazıkkı, seçiciku-
rul, o yıl ödü'e değer biryapıt bulamadı. Ve bu ödü-
lü destekleyip sürdürme olanağı da kalmadı.
7994'fe, ünlü şaırımiz ve Türkçeyi ses bayrağı ola-
rak niteleyen Fazıl Hüsnü Dağlarca 'nın önerisıyle
'Dıl Devnmi Yolunda Adımlar' adlı yeni bir ödül aç-
tık. Burada, bâşvurularumduğumuzdüzeyde olma-
dı.
Ama, yaşamını Türk dilinin özleşmesine, gelişme-
sıne ve savunmasına adamış hepımızın ustası Omer
Asım Aksoy 'un aramızdan ayrılışından sonra, sev-
gili oğullarının önerileri ye katkılarıyla geçen yıldan
başlayarak Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü
yürürlüğe koymuş bulunuyoruz.
Geçen yıl, roman dalında açılan bu ödülü Neca-
ti Cumalı arkadaşımız 'Viran Dağlar' adlı yapıtıyla ka-
zanmıştı. Bu yıl öykü dalında açılan ödüle, 11 öykü-
cü başvurdu ve seçıci kurulumuz oybırliğiyie Sayın
Erhan Bener'/n 'Günbatımı Öyküleri'n/ ödüle değer
buldu. 51. sanatyılını kutlayan Bener'ı bu ödülden
dolayı birkez daha kutluyoruz. Ve sizi daha fazla tut-
mamak, terletmemek, sabnnızı hep tüketmemek
için sevgilenmizle saygılarımızla yeniden hoşgeldi-
niz diyor, bayramımızın hepinıze kutlu olması ve ge-
lecek aydın günlerde daha genış olanaklarla, daha
büyük coşkular ıçerisınde bayramımızı kutlamamız
dileğiyle saygılar sunuyorum." (Uzun alkışlar).
Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Öykü Ödülü yanş-
masının seçici kurul üyeleri şu kişılerden oluşuypr-
du: Prof. Dr. Tahsin Yücel, Konur Ertop, Emin Öz-
demir, Şemsettin Ünlü ile seçıci kurul başkanı Prof.
Suat Aksoy. Sunucular Pınar Göksan Aker ile eşi
Fatih Aker bu bayram ızlencesıne hazırlıkh gelmış-
lerdi. Fatıh Aker, seçici kurul üyelerinden Tahsin Yü-
cel'in "Dil Devrımı" adlı yapıtından bir bölümü, dın-
leyicilere okudu. Tahsin Yücel, bunda şöyle diyordu:
"Çağdaş dilbılımcilerin hıçbıri canlı bir varlık ola-
rak tanımlamamaktadırdılı. Bir dıl ıçın canlılıktan söz
edilebilirse, kullanılmakta, konuşulmakta olan anla-
mında söz edılebilir ancak. Böyle bir yaşam, solu-
num ve sındirim organları gerektırmez. Türkçe ya-
şayan bir dilse, kendisinı her gun yenilediğimız için
değildir bu. Latınce, günün birınde ölü bir dü dvru-
muna düştüyse, kökleri kuruduğu ya da bırdSdbırâ
yüreği duruverdiği için düşmemıştır. Türkçenın ya-
şaması da, Latincenın ölmesi de doğal nedenlerte
değil, toplumsal, dilbilimsel nedenlerle açıklanabi-
lir ancak..."
Daha sonra ödül törenıne geçildi. Sunucular, ödü-
lü almak üzere Erhan Bener'ı, ödülü vermek üzere
de Şerafettin Turan ile birlikte, Ömer Asım Aksoy'un
oğlu Prof. Suat Aksoy'u çağırdılar. Prof. Şerafettin
Turan şöyle dedi:
"Efendim, Bener'ı tanıtmaya gerek yok; yapıtla-
rıyla, kişiliğıyle ve savaşımıyla Türk kamuoyuna mal
olmuş bir aydınımız, bir devrımcımiz, bir sevgıli dil-
severimiz. Bu yıl 'Bener yilı' olacak gibi görünüyor.
Dil Derneği olarak Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü ve-
hrken, kurumda gözetilen ana ılkelere bağlı kaldık.
ikı ana ilkemız vardı bunu verirken: 1- Seçılen dal-
da özgün bir yapıt olması, 2- Özleşen, gelışen ve
zenginleşen Türkçeyi, anlatımıyla, sözcükleriyle en
iyiyansıtan biranlatımla kaleme alınmış olması; o ne-
denle Sayın Bener, bu yıl bu ödüle oybırliğiyie layık
gorüldü; kendisini bir kez daha kutluyoruz. Ve çalış-
malarının bundan sonra daha verimlı olması, biz
okuyuculara zevkle okuyacağımz yeni yeni yapıtlar
vermesini diliyoruz." (Alkışlar).
Şerafettin Turan, Erhan Bener'e, Dil Derneği ödül
plaketini verirken Suat Aksoy da Erhan Bener'e 40
milyon liralık çekı sundu. Ayrıca Bener'e, Dil Derne-
ği Başkanı ile seçıci kurul başkanınca ımzalanan bir
yazılı belge sunuldu.
Prof. Suat Aksoy da yaptığı kısa konuşmada şun-
ları söyledi:
"Efendim, ben de 'Günbatımı Öyküleri'n/ büyük bir
zevkle okudum. Okumayanınız varsa, size de salık
verınm. Erhan Bey'ın eski bir okuyucusuydum. Bu
ödülü kazandığından dolayı da çok sevinç duydum.
Kendilerini yürekten kutluyor, başarılarının sürekl!
olmasını diliyorum." (Alkışlar).
BULMACA SEDAT YAŞAYA\
1
2
3
1 2 3 4 5 6 7 8 9
5 6 7 8 91
SOLDAN SAĞA:
1/ Marmara Denı-
zı'nde bir ada. 2/
Gereğınden çok
yemek yiyen. . Bir
ışıın a>rışmasın-
dan kaynaklanan .
ışınımlar kümesı.
3/ Bir deniz yosu- 5
nu. 4/ Üstü açık
boru... En kısa za- "
man süresı. 5/ j
iJtanma duvgu-
su... Gümüşün 8
simgesı...Osmanlı g
devletinın, Kuzey
Afhka'dakı son topraklan-
nı da yitirdiği antlaşmanın ^
adı. 6/İnsanlann maddeye
davanan gereksinımlerını 2
karşılamak ıçın yapılan ış. 3
7/ Bir eksenin döndürdüğü 4
tekerlek bıçımındekı ma- c
kine parçası... Bir tarım
aracı. 8/ Müstahkem yer... °
Bıretkınlığıngeçıcıoİarak 7
durdurulduğu süre. 9/ Ser- g
gen...Şıddethacı\estkın- „
tı. ,
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Nâzun Hikmet'ın aynı adlı yapıtından. Başar Sabuncu'nuri
sınemaya aktardıgı film... Hastalık. dert. 2/ Yünden dövü-
lerek yapılan kalın ve kaba kumaş... Dadaizm akımının ku-
rucusu olan "Tristan" önadlı Rumen asıllı FranMz yazarh
3/ Japonlar'a özgü bir tür güreş... Bir yüzey ölçüsü bırımıi
4/ Asya'da bir ülke. 5/ Kavrulmuş ce\ iz ya da bademle ka-*
rameladan yapılmış şekerleme... Bir nota. 6/ Düşüncesizcç
her işe atılan... Kuru soğuk. 7/ Ensız... Japon halk türküle»
nnevenlenad. 8/tçkiye düşkün kımse . Budala. saf. 9/TerJ
üzerine gıyılen iç çamaşın. '
B
A
T
T
S
K
A
F
•
U
ıM
A
C
1
•N
O
T
L
A
|
A
N
K
A
R
A
G
|
A
R
D
U
V
A
Z
A
T
T
•1
R
A
•
R
O
K
A
•A
T
O
M
i
R
T
•A
D
A
•M
•A
D
A
A
•S
U
A
K
O
N:
V,
|
Yl
l j